خيارات البحث
النتائج 11 - 20 من 426
Polifenol Oksidaz Enzimi ve İnaktivasyon Yöntemleri النص الكامل
2018
Leman Yılmaz | Yeşim Elmacı
Polifenol oksidaz enzimi, sebze ve meyvelerde bulunmasının yanı sıra bazı hayvansal organlarda ve mikroorganizmalarda da bulunmaktadır. Enzimatik esmerleşmeden sorumlu olan polifenol oksidaz enzimi meyve ve sebzelerde yaygın olarak bulunan fenolik bileşiklerin kahverengi pigmentleri üreten kinonlara oksidasyonunu katalizleyen bakır proteinlerinin bir grubudur. Meyve ve sebzelerin endüstriyel olarak hazırlanması sırasında polifenol oksidazın katalitik etkisi sonucu enzimatik esmerleşme meydana gelmektedir. Enzimatik esmerleşme fenolik yapıda bileşenler içeren ürünlerde görünüşü bozmakla kalmayıp istenmeyen renk, koku ve tat oluşumuna ve ürünlerin besleyici değerinde önemli ölçüde kayıplara neden olmaktadır. Bu durum ürünlerin tüketici tarafından kabul edilirliğini etkilemekte ve ekonomik kayıplara neden olmaktadır. Bu derlemede farklı meyve ve sebzelerdeki polifenol oksidaz enziminin bazı karakteristikleri gözden geçirilmiş ve polifenol oksidazı inaktive etmek için kullanılan enzimatik esmerleşme karşıtı kimyasal ajanlar, ısıl uygulamalar, ışınlama uygulamaları ve yüksek basınç uygulaması, vurgulu elektrik alan uygulaması, süperkritik karbondioksit uygulaması ve ultrason uygulaması gibi alternatif yöntemler hakkında bilgi verilmiştir.
اظهر المزيد [+] اقل [-]Çipura (Sparus aurata, Linneaus, 1758) Spermasının Kısa Süreli Saklanması ve Spermatolojik Özellikleri ile Ebeveyn İlişkilerinin Araştırılması النص الكامل
2018
Serhat Engin | Şahin Saka | Kürşat Fırat
Araştırmada İzmir ili Balıklıova beldesinde bulunan bir üretim çiftliğinden temin edilen çipuralardan alınan sperm örnekleri 0°C’de buz içinde muhafaza edildikten sonra her altı saatte bir faz kontrast tip mikroskopta incelenmiştir. Çalışmada sperm muhafaza süreleri, hız, konsantrasyon, meristik karakterler ve sperm hacmi ile ilgili datalar elde edilmiş ve bu sonuçlar ebeveyn ile ilişkilendirilmiştir. Denemelerde kullanılan balıkların ağırlıkları 405-625 g, boyları ise 25-37 cm sperm hacmi 3,1-8,3 ml.kg-1 olarak tespit edilmiştir. En yoğun konsantrasyon 5,35x109 spz.ml-1 ile 2 numaralı denekte, en düşük sperm konsantrasyonu 0,16×109 spz.ml-1 ile 24 numaralı denekte saptanmıştır. Çalışma süresince tüm denek ve zamanlarda baş boyuna endeksli en yüksek hız 35.5 baş boy.sn-1 (210,16 µm.sn-1), en düşük hız 2,6 baş boy.sn-1 (15,39 µm.sn-1) olarak belirlenmiştir. Çalışma toplam 126 saat sürmüştür. En kısa muhafaza süresi 26-50 saat, en uzun muhafaza süresi 126-150 saat olarak tespit edilmiştir.
اظهر المزيد [+] اقل [-]Kayısı Bitkilerinden Elde Edilen Macrophomina phaseolina İzolatlarının Büyüme Oranları, Patojenisiteleri, Klorat Fenotipleri ve Genetik Çeşitlilikleri النص الكامل
2018
İrem Pekgöz | Fatih Mehmet Tok
Hatay iline bağlı kayısı alanlarında ve ev bahçelerinde 2014 yılı yaz aylarında arazi çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Arazi çalışmaları sırasında sararma, solgunluk ve kök çürüklüğü gibi belirtiler gösteren kayısı bitkilerinden örnekler alınmıştır. Hastalıklı bitki dokuları yüzeyden dezenfekte edildikten sonra içinde tetrasiklin bulunan PDA ortamına ekilmiştir. Beş günlük inkübasyonun ardından, gelişen fungal koloniler mikroskobik ve makroskobik özelliklerine göre teşhis edilmiştir. Toplam 30 izolat Macrophomina phaseolina olarak teşhis edilmiştir. Tüm izolatlar tek mikrosklerot ya da hif ucu yöntemleri ile saflaştırılmış ve +6°C’de saklanmıştır. Her bir izolattan 10mm çapında diskler alınarak PDA ortamına transfer edilmiş ve 15, 20, 25 ve 30, 35 ve 40°C sıcaklıklarda gelişmeye bırakılmıştır. Optimum gelişme sıcaklığı 25 ve 30°C olarak tespit edilmiştir. Klorat fenotiplerini belirlemek amacıyla tüm izolatlar 120mM potasyum klorat içeren minimal ortamlarda geliştirilmiş ve sonuçta 30 izolatın 21’i sıkı, 6’sı parçalı ve 3’ü ise sınırlı gelişim göstermiştir. Lokasyon ile fenotip arasında herhangi bir ilişkiye rastlanmamıştır. Patojenisite testinde, tüm izolatlar kayısı, yerfıstığı, soya, mısır ve kavun bitkilerine inokule edilmiş ve 21 günlük inkübasyon süresinin ardından hastalık şiddeti 0-4 skalası kullanılarak belirlenmiştir. Hastalık şiddeti en yüksek 3,87 ile kayısı bitkilerinde oluşurken, yerfıstığı, soya, mısır ve kavun fidelerinde orta düzeyde hastalık şiddetinin oluştuğu ve aralarında istatistiksel olarak bir farkın olmadığı tespit edilmiştir. Moleküler çalışmalarda 14 farklı RAPD primeri kullanılmış olup, agaroz jel üzerinde oluşan 51 bandın 14’ü polimorfik olarak bulunmuştur. Filogenetik ağaç üzerinde 2 temel grup gözlenirken, bu iki grupta pek çok alt grubun oluştuğu gözlenmiştir. Oluşan gruplar ile lokasyonlar, sıcaklık tepkileri, klorat fenotipleri ve patojenisiteleri arasında herhangi bir ilişkinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
اظهر المزيد [+] اقل [-]Kapıaçmaz Göleti (Kovancılar, Elazığ) Zooplankton’unun Mevsimsel Değişimi النص الكامل
2018
Hilal Bulut
Bu çalışmanın amacı, Kapıaçmaz Göleti zooplankton faunasının tespiti ve mevsimsel değişiminin belirlenmesidir. Zooplankton örnekleri Temmuz 2017 - Haziran 2018 tarihleri arasında mevsimsel olarak, belirlenen 2 istasyondan 55 μm göz açıklığında plankton kepçesi kullanılarak, yatay çekimlerle toplanmıştır. Zooplanktonda Rotifera grubundan 17 Cladocera grubundan 4 ve Copepoda grubundan 3 tür olmak üzere toplam 24 tür tespit edilmiştir. Zooplankton gruplarının toplam birey sayılarına göre Rotifera en baskın (%72,42) grup olup, bunu Cladocera (%33,70) ve Copepoda (%17,32) izlemiştir.
اظهر المزيد [+] اقل [-]The Effect of Long Term Moderate Exercise on Depressive / Anxiety-Like Behavior in Rats with Acute REM Sleep Deprivation النص الكامل
2018
Leyla Şahin
Sleep is a physiological process that influenced by internal and external factors and brain is as active as waking in certain periods. REM sleep is demonstrated in the literature that provides psychological relaxation due to more frequent occurrence of psychiatric disorders in sleep deprivation and causes depression / anxiety-like situations. There are studies in the literature indicate that physical exercise may be useful on depressive / anxiety. However, the duration and physical severity of the physical exercise and sleep deprivation affects the results. For this reason, we investigated the effect of long-term exercise on depression / anxiety behavior on acute REM sleep deprived rats. Rats were divided into control (C), exercise (E), REM sleep deprivation (SD) and exercise + REM sleep deprivation (E + SD) (n = 7). For developing REM sleep deprivation, rats were kept in a sleep deprivation tank during a 48-hour period. Exercise was performed with treadmill for 15, 30, 45 and 60 minutes for 4 weeks. Depressive / anxiety behaviors were assessed with open field and elevated plus maze tests. It has been shown that the sleep deprivation group takes less distance in the open field test. It was observed that in the elevated plus maze test, the rats in the sleep deprivation group spent less time on the open-arm compared to the other groups, and the number of entries and exits in this group also decreased. Behavioral test findings show that depressive / anxiety-like effects of sleep deprivation are reduced by moderate treadmill exercise.
اظهر المزيد [+] اقل [-]Impacts of Macronutrients on Gene Expression: Recent Evidence to Understand Productive and Reproductive Performance of Livestock النص الكامل
2018
Md. Mahmodul Hasan Sohel | Yusuf Konca | Mehmet Ulas Cinar
In order to identify the effects of nutrients on gene expression and to assess the interactions between genes and nutrition by means of various cutting-edge technologies, the interdisciplinary branch ‘Nutrigenomics’ was created. Therefore, nutrigenomics corresponds to the use of knowledge and techniques of nutrition, genomics, transcriptomics, proteomics, epigenomics, and metabolomics to seek and explain the cross-talk between nutrition and genes in molecular level. Macronutrients are important dietary signals that control metabolic programming of cells and have important roles in maintaining cellular homeostasis by influencing specific gene expression. Recent advancements in molecular genetics studies, for instance, use of next-generation sequencing, microarray and qPCR array to investigate the expression of transcripts, genes, and miRNAs, has a crucial impact on understanding and quantitative measurement of the impact of dietary macronutrients on gene function. This review will shade a light on the interactions and mechanisms how the dietary source of macronutrients changes the expression of specific mRNA and miRNA. Furthermore, it will highlight the exciting recent findings in relation to animal performance characteristics which eventually help us to identify a dietary target to improve animal production.
اظهر المزيد [+] اقل [-]Kilis İli İçme Sularının Koliform Bakteri Yönünden İncelenmesi النص الكامل
2018
Ayşenur Özşavlı | Figen Şahin | Mehtap Sadak | Kıvılcım Çaktü Güler
Bu çalışmada, Kilis ili halka açık 6 farklı içme suyu kaynaklarında fekal kirlilik araştırılmıştır. Mevsimsel (Ekim, Ocak, Nisan ve Temmuz) olarak alınan örneklerde En Muhtemel Sayı yöntemi ile total koliform varlığı test edilmiştir. İçme suyu olarak kullanılan bu kaynaklarda tespit edilen toplam koliform sayısı 3-1100
اظهر المزيد [+] اقل [-]The Effect of Some Organic Acid and Plant-Derived Material Treatments on The Germination, Emergence and Seedling Quality of Broccoli النص الكامل
2018
Levent Arın | Haydar Balcı
The research was carried out to investigate the effect of plant materials which are used as an alternative to synthetic chemicals in organic agriculture (thyme, mint, basil and garlic oil, hot pepper, and neem tree seed extract) and some organic acids (salicylic and jasmonic acid) on the germination, emergence, and seedling traits in broccoli (Brassica oleracea var. italica) cv. Jade. The seeds of broccoli treated with these materials were subjected to germination and emergence tests at 20±1°C and 60±5% RH in autumn period. After that, all seeds (including untreated) were kept at 5±1°C and again evaluated for germination, emergence, and seedling traits in spring period. In spring period, the seeds treated with neem seed extract gave highest germination percentage (91.75%). Also, they germinated in shortest time (3.80 days). The lowest germination/emergence percentage and highest mean germination/emergence time was obtained from the seeds treated with thyme oil in both periods. The seeds treated with basil oil had the higher infected seedlings than others. There were no significant differences among treatments in term of seedling traits (except leaf number).
اظهر المزيد [+] اقل [-]Fındık Kırma Prosesinde Pnömatik Tasarım Optimizasyonu النص الكامل
2018
Faruk Güner | Mükrimin Şevket Güney
Türkiye, dünya fındık üretiminin 2/3’lük kısmını elinde tutan ülke olduğundan fındık önemli bir ihracat unsuru haline gelmektedir. Dünyada farklı kıtalarda üretim yapılmasına karşın iklim ve arazi koşullarının uygunluğu, yöreye özgü türler ve uzun yıllardır yapılan fındık tarımı, bu üretim potansiyelini pazara sunmaktadır. Fındık arazilerinin bakımı, tarımın makineleşmesi gibi konuların paralelinde fındığın işleme koşullarının geliştirilmesi de endüstriyel ürün pazarının artması açısından önem taşımaktadır. Endüstriyel tesislerde katma değeri yüksek fındık ve fındık türevi ürünlerin işlenebilmesi için, depolamadan paketlemeye bütün adımların verimliliği üst düzeye taşınmalıdır. Bu kalite ve verimin sağlanması için gerekli geliştirmeler, üretimin ilk adımı olan fındık kabuğunun kırılması ve içinin kabuktan ayrılması prosesinde ele alınarak maliyetlerin de azaltılması sağlanabilir. İlk yatırım, bakım onarım gideri kalemlerinin yanında vurgun oranını azaltacak sistemler geliştirilmesi olumlu sonuçlar açığa çıkaracaktır. Bu çalışmada, mevcut fındık kırma sistemleri incelenmiş, avantaj ve dezavantajları değerlendirilmiş, maliyet ve ürün kalitesi olarak mevcut kırma sistemlerinin önüne geçebilecek, pnömatik bir kırma sistemini önerilmiştir. Önerilen sisteme ait katı model ortaya konulmuştur.
اظهر المزيد [+] اقل [-]Munzur Çayı (Tunceli-Türkiye)’nın Algal Florasının ve Su Kalitesi Değişimi النص الكامل
2018
Banu Kutlu | Burcu Demir
Şubat 2015-Ocak 2016 tarihleri arasında aylık olarak Munzur Çayı’nda belirlenen iki istasyonda gerçekleştirilen çalışmada fitoplankton dağılımı ile fiziko-kimyasal parametreler belirlenmeye çalışılmıştır. Yerüstü Su Kalitesi Yönetmeliği’ne göre suyun kalitesi, sıcaklık, pH, oksijen, amonyum nitrat I. Sınıf özelliği; nitrit ise II. Sınıf özelliği niteliğinde değerlendirilmiştir. Ayrıca II. İstasyon evsel atık sebebiyle organik kirlenme tehdidi altında olduğu belirlenmiş ve bu duruma markerleri olarak bölgedeki fitoplankton dağılımı incelenmiştir. Elde edilen sonuçlar göstermiştir ki: Munzur Çayı’nda Chlorophyta (6), Bacillariophyta (54), Cyanobacteria (15), Rhodophyta (1), Ochrophyta (1), Euglenophyta (2), Charophyta (3), Miozoa (2) sınıflarına ait toplam 84 takson tespit edilmiştir. Fitoplanktonda organizma sayısı bakımından iki istasyon içinde Bacillariophyta divizyosunun dominant, Cyanobacteria ise subdominant olduğu gözlenmiştir. Fitoplanktonda Bacillariophyta’dan Ulnaria ulna, Nitzschia palea, Bacillaria paradoxa ,Encyonema sp., Navicula sp. ve Nitzschia acicularis türlerinin çoğunlukla bulunduğu; Cyanobacteria üyelerinden Lyngbya sp., Spirulina labyrinthiformis, Oscillatoria labyrinthiformis ve Oscillatoria mougeotii türlerinin ise önem açısından ikinci sırada yer aldığı raporlanmıştır. Chlorophyta, Charophyta ve Euglenophyta türleri ise önemli sayılara ulaşamamışlardır.
اظهر المزيد [+] اقل [-]