Refine search
Results 1-10 of 49
Süt Sığırcılığı İşletmelerinde Yem Tüketimi ve Yem Dönüşüm Oranının Belirlenmesi: Hatay İli Örneği
2022
Arif Semerci
Bu araştırma, süt sığırcılığı işletmelerinde yem tüketimi ve yem dönüşüm oranının belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Araştırmada kullanılan veriler Hatay ilinde 141 adet süt sığırcılığı işletmesinden derlenmiştir. İşletmelerde ortalama yem bitkileri üretim alanı 18,13 da olup, yem bitkileri ekim alanlarının bitkisel üretim deseni içindeki payı %31,07 olarak belirlenmiştir. İncelenen işletmelerde ortalama büyükbaş hayvan varlığı 11,02 baş, sağmal inek sayısı ise 4,87 baş olup, sağmal inek başına süt verim değeri 5.619 lt/baş, süt geliri ise 2.811 ABD$/baş olarak hesaplanmıştır. İşletmelerinde bir süt ineğinin bir laktasyon döneminde kaba yem tüketimi 3.139,67 kg, tüketilen yemin parasal değeri ise 371,61 ABD$, kesif yem ve kırma yem tüketimi 2.958,90 kg, tüketilen yemin parasal değeri ise 1.118,57 ABD$ olarak tespit edilmiştir. İncelenen işletmeler genelinde toplam masraf tutarı yaklaşık olarak 1,9 milyon ABD$ olarak gerçekleşmiştir. Toplam masraf içinde değişen masrafların payı %64,26 olup, sabit masrafların payı %35,74 olarak hesaplanmıştır. Yem masraflarının değişen masraflar içindeki payı ise %80,56’dır. Yapılan araştırma bir laktasyon döneminde sağmal ineklere verilen 1 kg kesif ve kırma yem tüketimine karşılık elde edilen süt miktarının 1,90 lt olduğunu ortaya koymuştur. İşletmeler ortalaması dikkate alındığında; 100 ABD$ yem tüketimi karşılığında süt sığırcılığının brüt üretim değeri için 236,02 ABD$, süt geliri için de 195,72 ABD$ olarak tespit edilmiştir. Yapılan araştırmada işletme büyüklük grupları arasında süt verimi ile kaba yem ve dane yem tüketim miktarı bakımından istatistiki yönden bir farklılıklar bulunduğu tespit edilmiştir. Yürütülen araştırma; incelenen işletmelerde hayvan başına daha yüksek süt verimi ve gelirine ulaşabilmek için özellikle işletmelerin yem ihtiyacını kendi işletmelerinden sağlamaları gerektiğini ortaya koymuştur.
Show more [+] Less [-]Analysis of Developments in the Dairy Cattle Sector of Turkey
2020
Arif Semerci | Ahmet Duran Çelik | Eylem Durmuş
Husbandry has a special importance for people who live in rural areas in terms of agricultural income and profitability due to some contributions such as; providing cash flow throughout the year, product processing, balanced usage of labour force, and risk diversification. According to FAO data of 2017, Turkey’s ratio in the world’s total cattle existence was 0.99%, and it had a 2.78% ratio in total milk production. According to TSI data between 2004 and 2018; the number of total cattle reached 17.042.506 with a ratio increase of 4.62%, and the annual milk production amount reached 20.036.877 tons with a ratio increase of 7.23%. Within the period of time that is mentioned above, the contribution ratio of culture breed cattle in milk production reached 61.39% from 33.63%. However, in terms of milk cow productivity, Turkey is the 57th in the world. The cities of Konya, İzmir, Erzurum, Balıkesir, and Diyarbakır provide 21.74% of Turkey’s total milk cow existence, and 22.77% of the milk production total. In terms of agricultural subsidies which are provided by Ministry of Agriculture and Forestry, husbandry took a share of 25.79% from the 14.5 billion TL total agricultural subsidies in 2018. According to the research results, directly or indirectly, husbandry contributes to decreasing development level differences between regions, and it helps to improve enterprises’ income levels in rural areas.
Show more [+] Less [-]Land Banking System in Agriculture
2019
Uğur Başer | Mehmet Bozoglu
Land banking is one of the systems used in the management and planning of agricultural lands. The aim of the study, to examine the land banking system and the reasons for land banking in Turkey, land banking activities with the establishment stage and examine samples in the world. Land banking in the agricultural sector contributes such as improvement in the land market, guiding the land market for sustainable development and land use planning. In addition, the land banking system is shaped according to the needs of each country and there are four approaches to how the market will have a responsibility and intervene in the market. The prevalence of small-scale enterprises, the scattered and multi-piece of farm lands, which are one of the major problems of Turkish agriculture, hinders the efficient use of resources, hampers the use of technology and threatens food security. Therefore, integrating systems such as land banking into agriculture is thought to contribute to the solution of structural problems.
Show more [+] Less [-]Türkiye’de Biyolojik Çeşitliliği Tehdit Eden Biyo-Kaçakçılık
2019
Orhan Kurt | Nurya Çelik | Merve Göre | Haydar Kurt
Türkiye; coğrafik, topoğrafik ve ekolojik farklılığının sonucu olarak oldukça zengin bir biyolojik çeşitliliğe sahiptir. Türkiye biyolojik zenginliği nedeni ile bir biyolojik çekim merkezi ve zengin bir biyolojik materyal deposu olma özelliği arz etmektedir. Biyolojik çeşitliliğin yetkili kurumların izni olmadan toplanması ve yurt dışına çıkarılması, biyo-kaçakçılık olarak adlandırılmaktadır. Maalesef, alınan bütün tedbirlere rağmen, birçok sektör tarafından kullanım alanı olan biyolojik çeşitliliğimiz, biyolojik kaçakçılığa maruz kalmış ve kalmaya devam etmektedirler. Biyolojik çeşitliliğimizi gelecek nesillere, güvenli bir biçimde teslim etme konusunda içimizin rahat ve gönlümüzün ferah olması gerekir. Bu amaçla; i) toplumsal duyarlılığın oluşturulması, ii) uzman personellerin yetiştirilmesi, iii) yasal düzenlemelerin en üst düzeyde yapılması, iv) ulusal ve uluslararası koordinasyon ve işbirliğinin sağlanması ve canlı tutulması, v) biyolojik çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilir kullanılmasına hizmet etme potansiyeli olan çalışmalara yeteri kadar destek verilmelidir. Bu makalenin amacı Türkiye’nin biyolojik çeşitliliğinin önemini ortaya koymak, biyolojik çeşitliliğin azalmasına neden olan biyo-kaçakçılığa Türkiye odaklı dikkat çekerek, Türkiye’de biyo-kaçakçılığın önlenmesine katkıda bulunmaktır. Dolayısıyla bu makalede biyo-kaçakçılık konusu Türkiye ölçeğinde değerlendirmiş, son yıllarda Türkiye’de kayıtlara geçen biyo-kaçakçılık olaylarını güncel örnekleri ile sunulmuş ve biyo-kaçakçılığı daha etkin bir biçimde önlemek için alınması gereken önlemler değerlendirilmiştir.
Show more [+] Less [-]Türkiye’de Orman, Park ve Fidanlıklarda Görülen Phytophthora Kök Çürüklüğü Hastalıkları ve Korunma Önlemleri
2018
Seçil Akıllı Şimşek | Yakup Zekai Katırcıoğlu | Salih Maden
Phytophthora spp., Oomycetes sınıfında yer alan, tek ve çok yıllık bitkilerde kök, kök boğazı ve yaprak yanıklığı oluşturarak ani ölümlere yol açan önemli bir hastalık grubudur. Orman ağaçlarında ilk Phytophthora çalışması, Türkiye ormanlarının en yaygın ağacı olan meşelerde yapılmış ve ülkenin birçok bölgesinde, Phytophthora türlerinin bitkilerde kurumalar ve geriye ölüm belirtileri oluşturduğu, bu hastalıklara P. cinnamomi, P. citricola, P. cryptogea, P. gonapodyides, P. quercina, Phytophthora sp. 1 ve Phytophthora sp. 2’ in neden olduğu, en yaygın türün ise P. quercina olduğu belirlenmiştir. Phytophthora türlerinin yaygın olarak görüldüğü ikinci orman ağacı kestanedir ve ülkemizin hemen hemen her yöresinde Phytophthora kök çürüklüklerine rastlanmıştır. Kestanede dört türün hastalık yaptığı, bunlardan P. cambivora’nın daha çok iç bölgelerde bulunduğu, P. cinnamomi’ nin ise ılıman yerlerde sahil bölgelerde bulunduğu, P. plurivora ve P. cryptogea’ nın daha az oranda bulunduğu belirlenmiştir. Bu türlerden P. cambivora ve P. cryptogea, karaçamlarda da saptanmıştır. Diğer orman ağaçlarından Dişbudaklarda P. lacustris, Şimşirlerde P. plurivora, P. occultans; Atkestanelerinde P. citrophthora ve P. cactorum; Kokarağaçta P. nicotianae tespit edilmiştir. Ülkemizde incelenen birçok orman ve süs bitkisi üreten fidanlıklarda da Phytophthora hastalıkları belirlenmiştir. Değişik fidanlıklarda; P. cinnamomi, P. cryptogea, P. cactorum, P. citricola, P. megasperma ve P. syringae türlerinin hastalık oluşturduğu belirlenmiştir. Bu derlemede bu bulgular ile ilgili detaylı bilgi sunulmuştur.
Show more [+] Less [-]Türkiye Su Ürünleri Dış Ticaret Eğilimleri
2018
Serpil Yılmaz | Mustafa Tunca Olguner | İbrahim Yılmaz
Türkiye’nin toplam su ürünleri üretimi son yıllarda az da olsa giderek azalmaktadır. Bu azalış avcılıktan kaynaklanmaktadır. Avcılığın tersine yetiştiricilik üretimi ise giderek hızla artmaktadır. Toplam su ürünleri üretiminin yaklaşık 1/5’i ihracata konu olurken, su ürünleri dış ticaret hacmi, miktar ve değer olarak giderek hızla artmaktadır. Tarımdaki gelişimin aksine, su ürünleri dış ticaret dengesi, ihracattaki hızlı artışa paralel olarak giderek artan bir şekilde fazla vermektedir. Bu miktar 2016 yılında yaklaşık 610 milyon $’a ulaşmıştır. Su ürünleri ihracatının kaynağını büyük ölçüde yetiştiricilik oluşturmaktadır. İhracat değeri içerisinde levrek (%24), çipura (%21) ve alabalık (%13) başta gelen türlerdir. İhracat pazarları arasında, %65’lik payı ile AB ülkeleri başta gelirken, AB’ni %6,6 ile Japonya, %5,9 ile Rusya, %3,9 ile Lübnan, %3,5 ile ABD izlemektedir. Türkiye’nin su ürünleri dış pazarlamasındaki en büyük sorunu; uluslararası normlara uygun satış ve işlemedeki eksikliklerdir. Nitekim ihracatın yaklaşık %55’ini taze ya da soğutulmuş balıklar oluştururken, %25’ini balık filetoları ve %9’unu dondurulmuş şeklindeki işlenmiş balıkların oluşturduğu gözlenmektedir. Öte yandan, özellikle son yıllarda yetiştiricilikte yem fiyatlarından dolayı yaşanan olumsuzluklar avcılık stoklarını, dolayısıyla dış ticareti de etkilemektedir. Nitekim toplam üretim içinde %49’luk paya sahip olan hamsilerin yaklaşık yarısı, çaça balıklarının ise neredeyse tamamı balık unu ve yağı için kullanıldığından herbivor ve omnivor türlerin yetiştiriciliği gündeme gelmektedir. Bu çalışmada daha çok istatistiksel kaynaklardan sağlanan ikincil veriler ve bu konuda yapılmış çalışma sonuçlarından yararlanılmıştır. Bu çerçevede su ürünleri üretim ve dış ticaretindeki gelişmeler değerlendirilerek, su ürünleri dış ticaretinde karşılaşılan sorunlar ile bu sorunlara yönelik çözüm önerilerinin tartışılması amaçlanmıştır.
Show more [+] Less [-]Organic Viticulture Recent Status in Turkey and Development Opportunities
2018
Murat Akkurt | İrem Mutlum Şenses | Ümmügülsüm Erdoğan
Anatolia has a wide range of variety and species of grape due to its location is within the native lands of the grape. Turkey is one of the world’s major winegrowing centre because it has an important potential in terms of vineyards area and grape production. Today, people have turned to organic farming due to unbalanced population movements, depletion of natural resources, climate change, conscious consumption and food security. Organic agriculture is an agricultural system that aims to evaluate the future of human and ecosystem as an indivisible whole with healthy plant and animal production. Grape is in the first place in terms of trade among horticultural plants worldwide. In this context, grape is one of the most important of the 197 organic crops grown in our country. The large proportion of organic grapes produced in our country is dried and the organic dried grape is exported abroad. Therefore, the demands of the foreign market are great importance. With this research, the recent situation of organic viticulture in our country has been reviewed and suggestions have been made for improvements.
Show more [+] Less [-]Şanlıurfa İli Mısır Tarlalarında Bulunan Yabancı Otların Yaygınlık ve Yoğunlukları ile Mücadele Sorunlarına Çözüm Önerileri
2018
Zübeyde Filiz Arslan
Şanlıurfa ili, ülkesel ve bölgesel mısır üretiminde önemli bir paya sahiptir. Bu çalışma, bölgede ekim alanı giderek artan mısır tarlalarında üretimi kısıtlayan yabancı otlara karşı en uygun mücadele stratejilerinin belirlenebilmesi amacıyla yürütülmüştür. Bu amaçla Şanlıurfa ili mısır tarlalarındaki yabancı ot türlerinin yaygınlık ve yoğunlukları ilk kez belirlenmiştir. Çalışma kapsamında, 2015 yılında ildeki 61 mısır tarlası incelenmiştir. Çalışma sonucunda tarlalardaki en yaygın ve yoğun türler; Portulaca oleracea L. (semizotu), Echinochloa crus-galli (L.) P.B. (darıcan), Solanum nigrum L. (it üzümü), Xanthium strumarium L. (domuz pıtrağı), Sorghum halepense (L.) Pers. (kanyaş), Physalis philadelphica Lam. (fener otu), Echinochloa colonum (L.) Link (benekli darıcan) ve Digitaria sanguinalis (L.) Scop. (çatal otu) olarak belirlenmiştir. Ayrıca, bu çalışma ile Şanlıurfa ili mısır üretim alanlarında ilk kez Cucumis melo subsp. agrestis (yabani kavun) belirlenmiştir. Sonuç olarak mısır tarlalarında yabancı ot populasyonunun izlenmesi, herbisitlerin etki mekanizmasına göre dönüşümlü olarak uygulanması ve herbisitlere alternatif yöntemler ile ilgili araştırmalar yapılması önerilmektedir.
Show more [+] Less [-]Türkiye’nin Tarımsal Mekanizasyon Düzeyinin Coğrafik Bölgeler Açısından Değerlendirilmesi
2016
Ebubekir Altuntaş
Bu çalışmanın amacı, Türkiye’nin tarımsal mekanizasyon düzeyini, coğrafik bölgeler açısından belirlemektir. Bu amaçla, Türkiye’nin coğrafik bölgelerinin tarımsal mekanizasyon düzeyi verileri için; 2013 yılına ait Türkiye İstatistik Kurumu verileri kullanılmıştır. Çalışma sonucunda, Türkiye’de işlenen alana düşen traktör sayısı, traktör gücü ile traktöre düşen işlenen alan ortalamaları 2013 yılı için sırasıyla 77,73 traktör/1000 ha, 3,34 kW/ha ve 12,87 ha/traktör olarak bulunmuştur. Türkiye’de tarımsal mekanizasyon düzeyinin en yüksek ve en düşük olduğu bölgeler sırasıyla Ege Bölgesi ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi olup, mekanizasyon düzeyine yönelik ortalama değerler sırasıyla 147,86-27,23 traktör/1000 ha, 6,36-1,17 kW/ha ve 6,76-36,72 ha/traktör olarak bulunmuştur. 1000 ha işlenen alana düşen biçerdöver sayısı sırasıyla Marmara ve Doğu Anadolu Bölgesi’nde 2,16 ve 0,07 değerleriyle bulunurken, en yüksek ve en düşük traktör başına düşen tarım alet ve makinaları sayısı ise sırasıyla İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’dan elde edilirken, birim traktör başına tarım makinaları ve aletleri ağırlığı en yüksek ve en düşük sırasıyla İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’da tespit edilmiştir. Türkiye’de tarımsal mekanizasyon kriterleri, coğrafik bölgelere göre farklılık göstermekte ve istenen düzeyde değildir.
Show more [+] Less [-]Some Edible Mushrooms of Kop Mountain (Erzurum-Bayburt)
2016
Ali Keleş | Tolga Polat | Kenan Demirel
The present research was conducted on macrofungi collected from Kop Mountain (Erzurum-Bayburt) between the years of 2010 and 2011. The colorful photographs of macrofungi in the natural habitat were taken and their morphological and ecological features were determined and the information on macrofungi given by local people was recorded. According to the field and laboratory studies; 44 edible macrofungi taxa belonging to 14 families and 5 ordos located in Pezizomycetes and Agaricomycetes classes were identified.
Show more [+] Less [-]