Refine search
Results 11-20 of 3,379
Effects of Different Organic Fertilizers on Yield and Yield-Related Characteristics in Black Cumin (Nigella sativa L.) Cultivation Under the Ecological Conditions of Tokat, Türkiye
2025
Abdulkadir Acar | Yasin Bedrettin Karan
This research was carried out during the 2022 and 2023 growing seasons on Agricultural Research and Application Fields of Tokat Gaziosmanpaşa University. The study aimed to investigate the effects of different organic fertilizers and application rates on the yield and yield-related characteristics of black cumin (Nigella sativa L.). The experiment was designed using a split plot arrangement in a randomized complete blocks design with three replications. The main plots were assigned to five organic fertilizer types: Leonardite, Vermicompost, Solid Humus, Chicken Manure and Sheep Manure, while the subplots included in the same way in all fertilizer forms four fertilizer doses (0, 150, 300 and 600 kg/da). The study utilized “Çameli” variety, the only registered Nigella sativa L. variety in Turkiye. Key parameters examined over both years included plant height (cm), number of branches per plant (number), number of capsules per plant (number), number of grains per capsule (number), thousand seed weight (g), seed yield (kg/da). The results; revealed that the average plant height ranged from 39.76 to 54.33 cm, the number of branchers per plant, ranged from 6.22 to 6.35, the number of capsules per plant ranged from 13.43 to 14.88, the number of seed per capsule ranged from 98.56 to 104.00, thousand seed weight varied between 2.50 and 3.11 g, seed yield ranged from 135.26 to 135.41 kg/da. Statistically significant differences (p<0.01) were observed for all examined characteristics. Based on the two-year results the application of chicken manure at 300 kg/da was identified as the most effective treatment, significantly enhancing plant height, capsule number and thousand seed weight. This finding reveals that the use of organic fertilizer in black cumin cultivation is an important alternative for farmers who want to both increase yield and prefer a natural production method.
Show more [+] Less [-]Nutrition and Antioxidant Potential of Three Cauliflower (Brassica oleracea L. Var. Botrytis) Cultivars Cultivated in Southern Part of Bangladesh
2025
Mousumi Jahan Sumi | Sharmin Akter Serity | Tusar Kanti Roy | Keya Akter | Shishir Rasul | Mostofa Jaman Depro | Md. Masum Abdullah | Md. Nesar Uddin
This study aimed to evaluate the biochemical and nutritional profiles of three cauliflower cultivars—Valentena, Carotena, and Snow White—focusing on chlorophyll, carotenoids, anthocyanins, vitamin C, flavonoids, phenolics, and antioxidant activity. Uniform curds were harvested at 60 days post-sowing from Baratia, Dumuria, Khulna, and analyzed at Khulna Agricultural University. Valentena exhibited the highest chlorophyll content (40.06±0.39 µg/100g FW chlorophyll a, 28.98±3.35 µg/100g FW chlorophyll b), superior lycopene (8.71±0.38 µg/100g FW) levels. Carotena showed the highest total carotenoid content (60.52±1.76 µg/100g FW) and β-carotene (26.99±0.44 µg/100g FW), while Snow White had the lowest values across most parameters. Valentena also led in anthocyanins (101.56±3.9 mg/L FW) and total flavonoids (79.56±10.36 mg/100g FW), with Carotena having the highest vitamin C content (60.05±2.93 µg/g FW). DPPH assays indicated that Valentena showed the most effective antioxidant (IC50 = 43.65±3.56 mg/mL FW), followed by Carotena and Snow White. Hierarchical clustering and pricipal component analysis (PCA) revealed distinct biochemical profiles: Valentena and Carotena shared similarities in carotenoids and antioxidant activity, whereas Snow White differed significantly. Linear discriminant analysis identified lycopene, chlorophyll b, and β-carotene as major differentiators, highlighting the diverse nutritional and antioxidant properties of these cauliflower varieties. The findings highlight the potential of Carotena and Valentena for health-conscious consumers seeking nutrient-rich, antioxidant benefits in functional meals.
Show more [+] Less [-]Sulamalı Buğday Üretiminde Sulama Yönetimi Yoluyla Enerji Verimliliğinin İyileştirilmesi ve Çevresel Etkinin Azaltılması
2025
Mehmet Ali Dündar | Havva Nur Demir Deveci | Ramazan Topak
Bu çalışmanın amacı sulamalı buğday üretiminde, üretim girdilerinden kaynaklanan toplam sera gazı (GHG) emisyonlarının azaltılması da dahil olmak üzere, sulama yönetimi yoluyla buğday üretiminde enerji verimliliğini artırma ve çevresel etkiyi azaltma potansiyelini değerlendirmektir. Bu kapsamda gerekli olan üretim girdileri ve ürün verimine ilişkin veriler, 2018-2020 döneminde, Konya’da buğdayda tamamlayıcı sulama üzerine yürütülen tarla denemesinden elde edilmiştir. Bu bağlamda beş farklı sulama rejimi dikkate alınmış olup, bunlar: TTS, buğdayın üç kritik gelişme döneminde, 0-90 cm toprak katmanında eksilen nem miktarı kadar sulama; KTS-1, buğdayın üç kritik gelişme döneminde 90’ar mm su ile sulama; KTS-2, buğdayın üç kritik gelişme döneminde 70’er mm su ile sulama; KTS-3, buğdayın üç kritik gelişme döneminde 50’şer mm su ile sulama ve Y, yağışa dayalı konudur. Çalışmadan elde edilen sonuçlara göre, en yüksek dane verimi (7918 kg ha- 1) ve enerji çıktısı (285857 MJ ha-1) TTS uygulamasında elde edilirken, en iyi enerji üretkenliği (0,935 kg MJ-1) ile enerji verimliliği oranı (12,46) ve en düşük çevre kirliliği (2272 kgCO2 eşd ha-1) KTS-3 rejimi altında gerçekleşmiştir. Çalışma kapsamındaki enerji verimliliği ve çevresel kirlilik analizi önemli bulgulara yol açmıştır. Konya gibi tarım arazisi çok, su kaynakları kısıtlı olan bölgelerde, birim alandan (1 ha) yüksek verimin elde edildiği tam sulama (TTS) yerine, aynı ürün miktarının KTS-2 altında 1,04 ha ve KTS-3 rejimi altında ise 1,09 ha’dan üretilebileceği görülmüştür. Bu yolla, ürün miktarında bir azalış olmadan, sulama suyunda %32,4 ile %49 arasında bir tasarruf sağlanırken, sera gazı emisyonu ise %10,3 ile %15,6 arasında azaltılabilecektir.
Show more [+] Less [-]Bıldırcın Rasyonlarına Kekik Yağı İlavesinin Yumurta Verimi ve Kalite Özelliklerine Etkisinin Diskriminant Analizi ile İncelenmesi
2025
Şevket Evci | Erva Eser | Rabia Olgun | Ayça Melisa
Çalışmada, Japon bıldırcınlarının (Coturnix coturnix Japonica) yemlerine farklı oranlarda kekik yağı ilavesinin yumurta kalite parametreleri üzerindeki etkileri incelenmiştir. Çalışma, 6 haftalık yaşta 72 dişi Japon bıldırcını üzerinde gerçekleştirilmiştir ve bıldırcınlar kontrol, düşük kekik yağı (150 mg/kg) ve yüksek kekik yağı (300 mg/kg) gruplarına ayrılmıştır. Rasyona farklı oranlarda kekik yağı eklenmesinin bazı yumurta dış ve iç kalite parametreleri üzerine etkileri istatiksel olarak incelenmiştir. Yapılan tek yönlü varyans analizi (ANOVA) sonucundayumurta kabuk oranı, şekil indeksi ve sarı rengi gibi parametrelerin gruplar arasında istatiksel olarak anlamlı farklılıklar gösterdiği belirlenmiştir (P<0,05). Çalışmada elde edilen veriler, ANOVA sonrasında, Diskriminant analizi ile de incelenmiş ve grupların yumurta kalite parametreleri bakımından gruplanmaları belirlenmiştir. Diskriminant analizi sonucunda iki fonksiyon tanımlanmıştır. İlk fonksiyonda, düşük kekik grubunun diğer gruplardan belirgin bir şekilde ayrıldığı; özellikle kabuk ağırlığı ve pH bakımından farklılık olduğu belirlenmiştir. İkinci fonksiyonda ise kontrol ve yüksek kekik grupları arasında önemli ayrım tespit edilmiştir. Her iki fonksiyonda da ANOVA sonuçlarına benzer şekilde yumurta sarı rengi bakımından gruplar arasında farklılık gözlenmiştir. Sonuçlar, kekik yağının 150 mg/kg dozunda yem katkı maddesi olarak kullanılmasının yumurta kalitesini olumlu yönde etkileyebileceğini, ancak bıldırcın rasyonuna 300 mg/kg kekik yağı ilavesinin olumsuz sonuçlar doğurabileceğini göstermektedir.
Show more [+] Less [-]Bazı Melez Patates (Solanum tuberosum L.) Genotiplerinin Karakterizasyonu
2025
Nazire Gülşah Kütük Dinçel | Güngör Yılmaz | Şaziye Dökülen
Bu araştırma, melezleme ıslahı yöntemi ile elde edilen 12 melez patates ailesine ait 714 klon arasından uygun özelliklere sahip çeşit adaylarının belirlenmesine, erken dönem seleksiyonlarının katkı sağlaması için yürütülmüştür. Araştırma 113O928 nolu TÜBİTAK-TOVAG projesi kapsamında polikarbon sera şartlarında yürütülmüştür. Araştırma sonucunda melez ailelerinin ortalama çıkış süresi 10,92 gün, bitki boyu, 55,24 cm, ana sap sayısı 1,75 adet olarak belirlenmiştir. Melez aileleri, %97,60 sarı, %2,40’ı kırmızı benekli kabuk rengine sahip iç rengi bakımından ise %75,85’i açık sarı, %13,05’i sarı ve %11,10’u beyaz olduğu belirlenmiştir. Çalışmada yer alan 12 melez ailesinin ocak başına ortalama yumru verimleri 133,93-410,97 g/ocak arasında değişmiş olup, ortalama 267,24 g/ocak şeklinde gerçekleşmiştir. Söz konusu melez ailelerinin bitki başına yumru sayıları 5,99-15,03 arasında değişmiş olup, ortalama 9,97 yumru/ocak olmuş, ortalama yumru ağırlıkları ise 12,58-37,37 g arasında ve ortalaması 24,77 g olarak gerçekleşmiştir. İncelenen 714 klondan 23’ü ele alınan kriterler bakımından daha üstün bulunarak, yapılan erken dönem seleksiyonlarında öne çıkmıştır. Üstün özellik gösteren bu 23 klon, devam eden ıslah süreçlerinin ileri aşamasında ümit var klon olarak değerlendirilmişlerdir.
Show more [+] Less [-]Doğu Akdeniz Bölgesinde Yetiştirilen Jersey Sığırların Süt Yağ Asitleri Kompozisyonu ve Yağ Asitleri Kompozisyonuna Mevsim Etkisi
2025
Gökhan Gökçe | Gökhan Tamer Kayaalp
Bu çalışmada Jersey ırkı sığırların süt yağı asit profili ve mevsimsel değişimi incelenmiştir. Araştırmada ilkine buzağılamış 15 baş Jersey ırkı sığır kullanılmıştır. Süt örnekleri yaz ve kış mevsimi olmak üzere iki defa alınmıştır. Yapılan analizler neticesinde mevsimin süt yağının yağ asitleri profili üzerinde sınırlı bir etkisi olduğunu tespit edilmiştir. Sadece 3 yağ asidinde (C21:0, C23:0, C18:1 trans11) mevsimsel değişkenlik gözlemlenmiştir (p<0,05). İstatistiksel olarak önemli çıkmasa da yaz mevsiminde çoğu doymuş ve çoklu doymamış yağ asitlerinin içeriğinin daha düşük ve çoğu tekli doymamış yağ asitleri içeriği kış mevsimine göre daha yüksek olduğu görülmüştür.
Show more [+] Less [-]Prebiotic Properties of Dates and Their Impact on Health
2025
Ahmad Alhomsi | Mukaddes Kılıç Bayraktar
The date palm (Phoenix dactylifera L.), primarily cultivated in desert regions like the Middle East, is a significant source of nutrition, rich in sugars, polysaccharides, and bioactive compounds such as carotenoids, flavonoids, phenolics, anthocyanins, and sterols. Notably, the polysaccharides in dates exhibit prebiotic properties, supporting beneficial gut microbiota. Research highlights that dates promote the growth of helpful bacteria, including Bifidobacterium and Lactobacillus, which enhance intestinal health, improve barrier function, and increase the production of short-chain fatty acids. Beyond gut health, dates offer additional benefits, including anti-inflammatory, antioxidant, cardiovascular, neuroprotective, and blood sugar-regulating effects. This review synthesizes recent findings on the prebiotic effects and broader health impacts of dates, suggesting their potential in dietary strategies for promoting health and preventing gastrointestinal disorders.
Show more [+] Less [-]Çalışan Kadınların Dondurulmuş Besin Tüketim Alışkanlıkları
2025
Nildem Kızılaslan
Bu çalışmada, Samsun ili 19 Mayıs ilçesinde çalışma hayatında yer alan kadınların dondurulmuş besin tüketim alışkanlıklarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Araştırma, 200 çalışan kadın birey ile yapılmıştır. Aktif olarak çalışan ve araştırmaya katılmaya gönüllü olan bireyler çalışmaya dahil edilmiştir. Bireylerin vücut ağırlığı ve boy uzunluğu ölçülmüştür. Bireylerin vücut ağırlığı ve boy uzunluğu kullanılarak beden kütle indeksi (BKİ) hesaplanmıştır. Araştırma sonuçlarında, bireylerin %76,0’sı dondurulmuş besin tüketirken %24,0’ü tüketmemektedir. Dondurulmuş besin gruplarından sırasıyla et ve et ürünleri, meyve ve sebze, hamur işleri daha fazla tüketilmektedir. Bireylerin dondurulmuş besin satın alma nedenleri, %41,4’nün zamandan tasarruf, %48,0’nin hazırlama kolaylığından, %6,6’nın reklamlardan etkilendiği, %18,4’nün mevsimsel farklılıktan satın aldıklarını belirtmişlerdir. Bireylerin satın almama nedenleri incelendiğinde, %25,0’i fiyatını yüksek bulmakta, %33,3’ü sağlıklı olduğuna inanmakta, %33,3’ü taze olmadığı ifade etmekte ve %4,2’i ise doyurucu olmadığını düşünmektedir. Tüketim şekli incelendiğinde, %61,8’i yardımcı yemek olarak, %42,8’i aperatif olarak, %17,1’i ana yemek olarak tükettiklerini belirtmişlerdir. Aile bireyleri içerisinde 15-30 yaş aralığında bireyler dondurulmuş besini en fazla tüketmektedir. Araştırmaya katılan bireylerin dondurulmuş besin tüketip tüketmeme durumuna göre yaş, medeni durum, eğitimleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmuştur. Genel olarak dondurulmuş besinler, çalışan bireyler ve aileler için kolaylık, beslenme ve lezzet arasında bir denge sunan kullanışlı ve pratik bir seçenek olabilir. Ancak dondurulmuş besinlerin güvenli etiketlemeye, depolama koşullarına, tüketim miktarına ve şekline de dikkat etmek gerekmektedir.
Show more [+] Less [-]Exploring Farmers' Resilience: Climate Change and Sustainable Adaptation Strategies in the Agricultural Sector of Nepal
2025
Shikha Sharma | Srijana Neupane
Agriculture is a cornerstone of the economy, providing livelihoods for a significant portion of population. However, climate change significantly affects people, their lifestyles, and the ecosystems posing a critical challenge to the global community, particularly the underprivileged in developing nations. Recognizing the indispensable role of agriculture and the challenges posed by a changing climate, this paper emphasizes the paramount need for proactive adaptation strategies. Central to these strategies is the pivotal concept of Climate-Smart Agriculture (CSA), a multifaceted approach that encompasses a range of practices, including agroforestry, conservation agriculture, and the adoption of climate-resilient crop varieties. Delving deeper, the paper navigates through the farmer's perceptions, unraveling their understanding of climate change, and the complex barriers like social barriers, institutional limitations, financial barriers, and limited awareness that impede effective adaptation, and illuminates the instrumental roles that governmental bodies and institutions, and extension agents play in shaping and fostering climate-resilient practices. Collaboration between local communities, governments, and non-governmental organizations is essential to ensure the successful implementation of sustainable adaptation strategies. Embracing sustainable and forward-thinking approaches, particularly CSA, including agroforestry, conservation agriculture, water management techniques, climate-resilient crop varieties, ICT, and climate-smart pest management, the agricultural sector gains the potential to bolster its resilience against climate-induced disruptions, ensuring consistent agricultural output that contributes significantly to broader food security initiatives.
Show more [+] Less [-]Determination of Optimum Insulation Thickness in Building Insulation in Tokat Province and Its Effect on CO2 Emission
2025
Yunus Kültürel | Lütfullah Dağkurs
According to the purpose of use, the buildings are named with names such as residences, commercial buildings, health buildings, social structures, educational buildings, sports buildings, worship buildings, etc., and classifications are made for agricultural buildings as rural structures, animal-plant production structures and protection-storage structures. It has become important to determine the type and thickness of the insulation material that will provide the most economic benefit to reduce the energy costs consumed by reducing thermal losses/gains in all building types and to reduce the damage caused by waste gases to people, the environment and especially agricultural production. In order to reduce thermal losses and gains in building exterior walls and to reduce heating-cooling costs, it has become important to determine the type and thickness of insulation material that will provide the most economic benefit. In this study, optimum insulation thicknesses, annual savings, payback period and reduction in CO2 emissions were calculated for heating and heating-cooling application in Tokat. DD method and LCA method were used for thermal and economic analysis. XPS and RW were chosen as insulation materials according to two different wall types, natural gas for heating and electricity for cooling as energy sources. The payback period and CO2 emission were calculated with a lower value in the use of XPS insulation material than in RW insulation material. For this reason, it has been determined that it is more appropriate to prefer XPS insulation material in terms of economy and environment only in heating and heating-cooling application.
Show more [+] Less [-]