Refine search
Results 111-120 of 319
Kentlerde Yeşil Alanların Yeterliliğinin ve I-Tree Canopy ile Hava Kalitesine Olan Katkılarının Belirlenmesi: Denizli Merkez İlçeleri ve Kent Merkezi Örneği
2023
Duygu Doğan | Murat Zengin | Sinem Özdede | Fırat Çağlar Yılmaz
Çalışmanın amacı Denizli kent merkezi ve yakın çevresinde bulunan yeşil alanların yeterliliğinin ve kentin hava kalitesini arttırmaya yönelik sağladığı hizmetlerinin ölçülmesidir. Bu bağlamda çalışma alanı olarak Denizli merkez ilçeleri (Pamukkale ve Merkezefendi) ve kent merkezinde yer alan yeşil alanlar değerlendirme kapsamında ele alınmıştır. Yeşil alanların yeterliliği; alanın erişilebilirliği ve mahallelerin nüfus oranı çerçevesinde irdelenmiştir. Öte yandan yeşil alanların, hava kalitesinin bazı kriterleri üzerinde sağladığı faydalar “i-Tree Canopy” yazılımı aracılığıyla tahmin edilmiştir. Analiz sonuçlarına aktif yeşil alanlardan sadece iki tanesine erişilememektedir. Çalışma alanı sınırları içerisinde bulunan 111 mahalle içerisinde sadece 11 mahallede kişi başına düşen yeşil alan miktarının yeterli sınırın üzerine çıktığı tespit edilmiştir. Bunun yanı sıra aktif yeşil alanların yıllık yaklaşık 4.717.371 ton karbon monoksit, 28.032.093 ton Azot Dioksit, 276.147.567 ton ozon, 21.727.132 ton Kükürt Dioksit, 12.564.544 ton PM 2,5, 55.519.883 ton PM10 uzaklaştırdığı, 181.805 ton karbondioksit tutulduğu ve 213.603 ton karbondioksit depolandığı tespit edilmiştir. Çalışma ile Denizli kent merkezindeki yeşil alanların sosyal açıdan yeterlilikleri değerlendirilirken, kente olan ekolojik ve ekonomik katkıları da ortaya konulmuştur. Yapılan değerlendirmeler mevcut durumu ortaya koyarken kent planlama çalışmalarına da katkı sağlayacaktır.
Show more [+] Less [-]Vitex Agnus-Castus: Faydaları, Klinik Çalışmalar ve Gelecekteki Potansiyel Gıda Uygulamaları
2023
Ceren Altunay | Özge Taştan
Hayıt otu olarak bilinen Vitex agnus-castus L., meyveleri 2500 yılı aşkın bir süredir eski Mısır, Yunanistan, İran ve Roma’da çeşitli jinekolojik problemler için kullanılan yaprak döken küçük bir ağaçtır. Yaprakları ve meyveleri de dahil olmak üzere Vitex, eski çağlardan beri kaynatılarak ve kurutulmuş meyve şeklinde bitkisel tedavi amacıyla kullanılmıştır. Vitex ekstraktının anti-enflamatuar, antibakteriyel, antifungal, antioksidan ve antikanser özelliklere sahip olduğu bilinmektedir. Yapılan bazı çalışmalarda, Vitex ekstraktının iridoid, diterpenoid, flavonoid ve fenolik bileşikler gibi çok çeşitli biyoaktif bileşikler içerdiği belirlenmiştir. Vitex ekstraktı içeren gıda takviyelerinin çoğu menstural koşulları iyileştirmek ve premenstural sendromu hafifletmek için kadınlara yönelik üretilmiştir. Bu derlemede, Vitex ekstraktının fonksiyonel özellikleri, klinik çalışma sonuçları, toksikolojik özellikleri, gıda takviyeleri, patentler ve gıda uygulamaları özetlenmiştir.
Show more [+] Less [-]Gıda ve İçecek Tüketiminde Helal Farkındalık ve Bilinç Düzeyinin İncelenmesi: Bingöl İli Örneği
2023
Hakiye Aslan
Bu çalışmada, Bingöl ilindeki tüketicilerin helal gıda ve içecekler konusundaki bilgi düzeyenlerinin ve farkındalıklarının tespit edilmesi amacıyla tesadüfi örnekleme yöntemi kullanılarak 374 kişiyle yüz yüze anket araştırması yapılmıştır. Verilerin analizinde tanımlayıcı istatiksel yöntemler, Mann-Whitney U ve Kruskal Wallis testi kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre; tüketicilerin satın alırken helalliği konusunda en çok şüphe duydukları ürün grubunun et ve et ürünleri olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca, tüketicilerin %61,2’sinin helal gıda sattığını beyan eden marketlere güvenmediği, %81,3’ünün ambalajlı ürünlerin helalliği konusunda şüphelerinin olduğu belirlenmiştir. Tüketiciler, helal gıdaları, %80,7 oranında kaliteli ve %77,0 oranında sağlık ürünler olarak düşündüğünü ifade etmişlerdir. Tüketicilerin helal ürün satın alma eğiliminde ise dini hassasiyet, aileden gelen alışkanlık ve helal gıdaların daha sağlıklı olduğu düşüncesi en önemli üç faktör olarak belirlenmiştir. Tüketicilerin bir gıda ürününü satın alınırken, sırasıyla ürünün fiyatına, güvenilirliğine, kalitesine ve helal olmasına önem verdiği saptanmıştır. Kadın tüketicilerin helal gıda konusunda daha hassas davrandığı tespit edilmiştir. Helal gıda satın alırken tüketicilerin en çok ürünün helal sertifikalı olmasına dikkat ettikleri belirlenmiştir. Bu çalışmaya göre marketlerde satılan gıda ürünlerinin helalliğine yönelik ciddi şüphelerin olduğu ve Müslüman tüketicilerin güvenini artırmak için helal sertifikalı ürünlerin satılması gerektiği belirlenmiştir. Türkiye’de gıdaların helalliğinin belirlenmesinde ve belgelendirilmesinde genel bir helal standardın uygulanması tüketicilerin helal sertifikalı gıdalara güvenini arttıracak ve oluşan şüpheleri azaltacaktır.
Show more [+] Less [-]Kenevir Posası Unu ve Pirinç Unu İçeren Glütensiz Makarna Geliştirme Olanaklarının İncelenmesi
2023
Emre Hastaoğlu | Zeynep Kelek | Dilara Çapar
Makarna besleyici olması ve kolay hazırlanabilir olması nedenleriyle sıkça tüketilen bir yiyecektir. Karbonhidrat içeriği yüksek olan makarna, Durum buğday unu ve yumurtanın yoğurulması ile elde edilen hamurun farklı şekillerde açılarak kurutulmasıyla üretilmektedir. Buğdayının protein bileşeni olan glüten, makarnada yüksek miktarda bulunmaktadır. Ancak glütene karşı alerjisi bulunan çölyak hastalarının glütensiz ürünler tüketmek zorunda olmasından ve glütensiz beslenmeyi tercih eden bireylerin taleplerinden dolayı glütensiz ürün pazarı giderek büyümektedir. Kenevir tohumu yüksek miktarda uçucu yağ içeriğinden dolayı kenevir yağı eldesinde kullanılmaktadır. Fakat yağı ayrılan kenevir posasının atık olmasını önlemek ve yüksek besleyici özelliklerini değerlendirmek amacıyla öğütülerek un haline getirilebilmektedir. Bu amaçla, bu çalışmada soğuk baskı ile yağı alınmış kenevir ununun glütensiz diğer bir un çeşidi olan pirinç ununun farklı oranlarda (%100-75/25-50/50) karıştırılası ile makarna örnekleri üretilmiştir. Elde edilen örneklerin fiziksel analizleri (ağırlık ve hacim artışı, renk, suya geçen madde miktarı), toplam fenolik madde miktarı analizi ve duyusal analizleri gerçekleştirilmiştir. Elde edilen veriler istatistiksel olarak analiz edilmiş olup duyusal analiz verileri çok kriterli karar verme tekniklerinden TOPSIS yöntemi ile incelenmiştir. Elde edilen sonuçlara göre kenevir posası unu miktarı arttıkça hacim ve ağırlık artışı meydana gelmekte, duyusal kabul edilebilirlik azalmakta ancak fenolik madde miktarı artış göstermektedir. Araştırma bulgularına göre, yağı alınmış kenevir posası ununun pirinç unu ile birlikte glütensiz makarna üretiminde kullanılabileceği söylenebilir.
Show more [+] Less [-]Farklı Küspeler ile Hazırlanan Süt Sığırı Rasyonlarının In Vitro Gaz Üretim Parametrelerinin Karşılaştırılması
2023
Kadir Erten | Levend Coskuntuna | Fisun Koç
Bu çalışmada, farklı küspeler kullanılarak oluşturulan rasyonların in vitro gaz üretim (GÜ) parametreleri karşılaştırılmıştır. Rasyonlara küspe olarak soya fasulyesi küspesi (SFK) (R1), ayçiçeği tohum küspesi (ATK) (R2) ve kanola küspesi (KK) (R3) katılmıştır. Bu küspelerin farklı oranlarda katılarak oluşturulduğu (R4, R5, R6 ve R7) rasyonlar da hazırlanarak, toplam 7 rasyon elde edilmiştir. Rasyonların besin madde değerleri arasındaki farklılık, mısır DDGS ile dengelenmiştir. Rasyonu oluşturan yem hammaddeleri ve 7 farklı rasyonun kuru madde (KM), ham kül (HK), ham protein (HP), ham yağ (HY), in vitro gaz, in vitro metan ve CO2 üretim miktarları belirlenmiştir. Elde edilen in vitro gaz üretim miktarları ile organik madde sindirilebilirliği (OMS), metabolik enerji (ME) ve net enerji laktasyon (NEL) değerleri hesaplanmıştır. ATK, KK ve SFK’in, inkübasyon süresinin 24. saatinde oluşan gaz miktarları sırasıyla 31,77, 34,65, 50,34 ml olarak bulunmuştur. Küspelerin tek başına katıldığı gruplar arasında ise en yüksek gaz üretimi SFK katkılı R1 grubunda 59,20 ml olarak tespit edilirken, en düşük KK katkılı R3 grubunda 50.54 ml olarak tespit edilmiştir. En düşük CH4 miktarı ATK katkılı R2 grubunda 7,77 ml olarak bulunmuştur. Küspelerin aynı rasyonda kullanımının, tek başlarına kullanımlarına göre daha fazla CH4 ürettiği tespit edilmiştir. Araştırma sonucunda, rasyona ATK’nin SFK ve KK’ne göre oransal olarak daha fazla katılmasının hem ekonomik hem de ekolojik olarak daha fazla katkı sağladığı ve sindirebilirliği de artmasına neden olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca rasyona SFK, ATK ve KK’den biri katılacak ise ATK kullanılmasının daha ekonomik olacağı belirlenmiştir.
Show more [+] Less [-]Nüfus Değişimlerinin Köyün Bazı Özellikleri ile İlişkisi ve KırsaldaNüfus Sürdürülebilirliği: Tokat İli Örneği
2023
Aysel Ergün | Esen Oruç
Bu araştırma Tokat ili kırsalında nüfus hareketlerini değerlendirmek, köylere ait bazı özellikleri belirlemek ve nüfus hareketleri ile bu özellikler arasında ilişkiyi ortaya koymak amacıyla gerçekleştirilmiştir. Araştırmada kullanılan nüfus verileri TÜİK veri sisteminden derlenmiş, köylere ait özellikler ise 600 köy muhtarı ile görüşülerek belirlenmiştir. 16 yıllık süreci kapsayan veri setinin değerlendirilmesi ile varılan sonuçlara göre, Tokat il ve ilçelerine bağlı köylerden %78,8’i azalış göstermiştir. Artan veya sabit kalan köylerin oranı ise %21,2’dir. Araştırma alanında çiftçilik faaliyetlerini devam ettirerek geçimini sağlayan bir nüfusun varlığından söz edilebilir. Tarım dışı meslek çeşitliliğinin yörede kısıtlı düzeyde olduğu, köylerin genellikle orta gelir grubu hanelerden oluştuğu söylenebilir. Kuru tarım alanlarının fazla olmasına bağlı olarak üretimin en yoğun olduğu ürün grubu tarla bitkileridir. Hayvancılık faaliyetleri düşük oranlı bir nüfus tarafından sürdürülmektedir. Köylerin il merkezine mesafesi ortalama 66,2 km’dir. Ki-kare analiz sonuçlarına göre nüfus değişimi ile il merkezine mesafe, çiftçilik ve tarım dışı meslek oranı arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Şiddetli azalan köyler il merkezine en uzak köylerdir. Ayrıca, çiftçiliğin ve diğer meslek çeşitliliğinin fazla olduğu köylerde de şiddetli göç yaşandığı tespit edilmiştir. Kırsalda var olan genç ve orta yaş grubun kırsalda yaşamaya devam etmesi ve kente göç etmiş aynı grubun köyde yaşamayı tercih etmesi için genel desteklerden farklı destekleme çalışmaları yapılabilir. Özellikle hayvancılık faaliyetlerinin canlandırılması gençlerin köyde kalması veya gidenlerin köye dönmesi için bir alternatif olabilir.
Show more [+] Less [-]Fransa ve Türkiye’de Tarımda Çalışanların Sosyal Güvenliği
2023
Derya Balcı | Arife Sema Gün
Tarımsal üretim doğal koşullarda yapılan ve mevsimlerin koşullarına bağlı olan üretimdir. Bu nedenle tarım sektörü doğası gereği tehlikeli ve fiziksel risklerin fazla olduğu bir sektördür. Tarım sektöründe çalışanlar faaliyetleri sırasında tehlikeli ve fiziksel risklere maruz kaldıkları gibi sosyal korumanın dışında da tutulabilmektedir. Tarımda çalışanlar ve bakmakla yükümlü oldukları ailelerinin de diğer sektörlerde olduğu gibi sosyal korumadan yararlanması gerekmektedir. Dünyada sosyal güvenlik ilk olarak sanayi sektöründe ortaya çıkmış ve sonrasında hizmet ve tarım sektörlerinde de uygulanmaya başlanmıştır. Amerika Birleşik Devletleri sosyal güvenliği 1935 yılında yasayla destekleyen ilk ülke olmuş, yasanın ilk halinde tarım kesimini dışlamışsa da zamanla yasada yapılan yeni düzenlemelerle tarım kesimi sosyal güvenliğe dâhil edilmiştir. Bu çalışmada, Fransa ve Türkiye’deki yasalar ve literatürden elde edilen bulgular kullanılarak, tarım sektöründe sosyal güvenliğin nasıl sağlandığı incelenmiştir. Fransa’nın tarım alanı 27.476.930 hektar olup Avrupa Birliği’nin en büyük tarımsal alanına sahip ülkesidir. 2020 yılı verilerine göre Avrupa Birliği ülkeleri içinde en büyük tarım üreticisi ülke konumunda olan Fransa, tarımsal ürün ihracatında birlik içinde üçüncü sırada yer almaktadır. Ayrıca Fransa tarım sektörü için kapsamlı sosyal güvenlik düzenlemelerine sahip bir ülkedir. Tarım sektöründe sosyal güvenliği sağlamak için, tarımsal sosyal koruma sistemi kullanılmaktadır. Bu sistem, tarım, ekonomi, maliye ve kalkınma bakanlıklarının ortak gözetimi altında çalışmaktadır. Türkiye’de de yıllar içinde tarım sektörünü sosyal güvenliğe dâhil etmek için çeşitli düzenlemeler yapılmıştır. Ancak, tüm düzenleme dönemlerinde tarım sektörünü tamamen kapsayan zorunlu bir sosyal güvenlik sistemi oluşturulamamıştır.
Show more [+] Less [-]Extraction of Bioactive Compounds from Yellow Onion Peels: Taguchi-SAW Hybrid Optimization
2023
Mehmet Güldane | Ali Cingöz
The aim of this study was to obtain an extract rich in bioactive components from yellow onion peels, which are generally considered waste material. Accordingly, a three-factor three-level Taguchi (L9) experimental design with three factors, namely ethanol concentration (A; 50%, 75%, 100%), extraction temperature (B; 30, 40, 50 °C), and sonication time (C; 10, 20, 30 min) was used to optimize the ultrasound-assisted extraction process of onion peel powders. Through Taguchi optimization, the optimum extraction conditions were determined as A2B3C2 to obtain the extract with the highest total phenolic matter (TPM) content and antioxidant activity (DPPH (%)). In addition, the extract produced under A2B1C2 conditions was found to be the richest in total monomeric anthocyanin (TMA) content with the highest level of color pigments. In order to determine the overall optimization conditions and to reduce the three-response optimization process to a single response, the simple sum weighting (SAW) method was used as a multi-criteria decision-making method. As a result of the optimization, it was concluded that an extract rich in bioactive components with optimal TPM and TMA contents and DPPH (%) value could be obtained as a result of sonication at 30 °C for 20 min to onion peel powders mixed with a solvent containing 75% ethanol (A2B1C2). The extraction conditions of bioactive components from yellow onion peels were successfully optimized by the Taguchi-SAW hybrid optimization method.
Show more [+] Less [-]Effect of Fenugreek Gum and Eggplant Peel Extract on Physicochemical, Storage, Bioactive, and Sensory Properties of Dairy Dessert
2023
Nalan Yazıcıoğlu
The objective of this research was to examine the impact of fenugreek gum and eggplant peel extract on multiple characteristics of rice pudding, encompassing parameters such as total soluble solids content, pH, color, syneresis index, storage stability, total phenolic content, antioxidant activity, flavonoid, and anthocyanin content, along with a sensory evaluation using a 5-point hedonic scale. Different concentrations of fenugreek gum (0%, 0.2%, 0.4%) and eggplant peel extract (0%, 0.25%, 0.5%) were prepared and incorporated into the rice pudding formulation at varying levels. Higher concentrations of fenugreek gum and eggplant peel extract in the pudding resulted in improved syneresis percentage (68.25±0.42%). This result shows reduced water release and improved storage stability. The addition of fenugreek gum also positively associated with increased storage stability, while eggplant peel extract had no significant effect. Furthermore, while the content of monomeric anthocyanins, total phenolics, total flavonoids, and antioxidant activity in the rice pudding samples increased with higher concentrations of eggplant peel extract, consumer acceptance scores were reported to be very low.
Show more [+] Less [-]Determination of Comfort Zones in Landscape Planning in Niğde
2023
Orhun Soydan
Our cities, most of which do not show planned development, are turning into ecosystems that threaten the living life of the natural and cultural environment as a result of many environmental problems such as increasing human and building density and incorrect land use. This negative situation has the opportunity to be resolved with urban planning in which the physical structure of the city is balanced and with landscape plans that will create open and green areas in the city that contribute positively to human and environmental health. The urban heat island effect, which has emerged as a result of intense urbanization in recent years, creates problems for city residents. Unfortunately, most cities in the world face this negative climate phenomenon. It becomes difficult to combat the heat island effect, especially in cities where construction density increases unconsciously. Ecological planning appears as a factor that will prevent these problems from turning into important environmental problems in the future. The most important component to be considered in ecological planning is climate. In this study, thermal comfort areas were tried to be determined along Dr Sami Yağız Street, which is one of the most frequently used areas of Niğde. Temperature and humidity measurements were taken at 25 points at equal intervals on both sides of the street. Measurements were made on different days of the week and at 4 different times during the day. The obtained values were transferred to ArcGIS 10.3 software and maps were produced. A universal linear extension system was used in the evaluation of climate data, and climate factors and bioclimatically suitable areas on the street were determined and evaluated in terms of comfort level. It has been determined that the humidity rate in the study area varies according to measurement hours, and there is no significant change in temperature.
Show more [+] Less [-]