Refine search
Results 111-120 of 446
Investigation and Quantification of Phthalate Esters in Packaged Milk: A Study in Türkiye Full text
2024
Gürsel İşçi
The aim of this study was to explore the concentrations of PAEs (Phthalate esters) in milk in Türkiye. For this purpose, a methodology was developed to quantify eight different PAEs in milk samples using a combination of dispersive solid-phase extraction (dSPE) and Liquid Chromatography coupled with Tandem Mass Spectrometry (LC-MS/MS). Employing this methodology, the concentrations of PAEs were evaluated in 34 milk samples. Results indicated the presence of PAEs in the milk samples; however, all tested compounds remained within the specific migration limits established by the EU. Among the analyzed PAEs, BBP (Benzyl butyl phthalate) was not detected in any samples, while DMP (di-methyl phthalate) (ND-5.51 µg/L) and DBP (di-butyl phthalate) (ND-7.91 µg/L) exhibited the lowest concentrations. DEHP (bis(2-ethylhexyl)) was identified as the most prevalent plasticizer with a maximum concentration of 41.31 µg/L. In conclusion, this study successfully investigated PAE concentrations in Turkish milk samples using a developed methodology. The results indicated the presence of PAEs within EU-established limits, with DEHP being the predominant plasticizer. Further research and monitoring efforts are crucial to ensure ongoing safety in packaged milk products.
Show more [+] Less [-]Effects of 5-Aminolevulinic Acid (5-ALA) on Morphological and Physiological Characteristics of Grapevine against Salt Stress Full text
2024
Selda Daler | Yılmaz Özkol
Salinity, one of the most significant abiotic stress factors restricting plant production, causes the destruction of agricultural lands and reduces productivity. In recent years, the utilization of 5-aminolevulinic acid (5-ALA) applications, which have important effects in terms of avoiding and providing tolerance to factors by impacting the physiology and metabolism of the plants, has been on the agenda. In this research, the impacts of foliar treatments of different levels of 5-ALA (0, 0.3, 0.6 and 0.9 mM) on morphological and physiological traits of 41 B American grapevine rootstocks under salinity stress (NaCl solution starting with 25 mM and reaching 150 mM concentration) were investigated. Salinity stress caused significant decreases in growth parameters, chlorophyll content, RWC and stomatal conductance, and significant increases in leaf temperature, proline and MDA content, physical damage and membrane damage degree. Under salinity stress, 0.9 mM 5-ALA treatments resulted in significant increases in shoot length (14.67 cm), root length (34.50 cm), leaf thickness (0.23 µm) leaf area (31.37 cm2), leaf number (8.67 pieces), chlorophyll content (21.83 SPAD), RWC (80.20%), proline content (0.19 μmol.g-1) and stomatal conductance (78.05 mmol.m-2.s-1); and significant decreases in physical damage degree (1.00 scale degree), membrane injury degree (15.46%) and MDA content (28.20 nmol.g-1) compared to non-ALA treatments. According to the results of this study, 5-ALA can be recommended as an alternative application to provide salinity tolerance in plants in order to reduce the damage caused by salinity stress in agricultural lands.
Show more [+] Less [-]Anadolu-T Etlik Piliç Ebeveyn Hattının Elde Edilmesinde Kullanılan Saf Hatların Canlı Ağırlık ve Yumurta Verim Değişimleri Full text
2024
Emrah Oğuzhan | Musa Sarıca
Türkiye’de etlik piliç ebeveyn ıslah çalışmaları 2015 yılında saf hatlar kullanılarak yeniden başlatılmıştır. Bu çalışmalarda A1 ve A2 ana hatları ile B1 ve B2 baba hatlarında seleksiyon ve melezleme çalışmaları ile ebeveyn üretimi gerçekleştirilmiştir. Ebeveyn ve hibritlerin verim özelliklerinin ortaya koyulmasıyla, materyal 2020 yılında “Anadolu-T” ismi ile tescil edilmiştir. Saf hatlarda 2016 yılında uygulanan ıslah programına göre büyütme döneminde; canlı ağırlık (CA), canlı ağırlık artışı (CAA), 49-63 günlük yemden yararlanma oranı (YYO), 49. gün göğüs alanı (GA) ile kanat tüylenme hızına ait kalıtımın korunması gibi özelliklere göre seleksiyon yapılmıştır. Yumurtlama döneminde ise; ana hatlarında yumurta verimi (YV), baba hatlarında ise döllülük oranı yönünden seleksiyona devam edilmiştir. Böylece farklı özelliklere sahip saf hatların hem ticari damızlık hem de ticari etlik piliç performansları geliştirilmeye çalışılmıştır. Bu çalışmada, uygulanan ıslah programına göre 2017-2022 yılları arasında saf hatlardan elde edilen bazı veriler değerlendirilmiştir. 40 haftalık yaşta üretilen kuluçkalık yumurta veriminin kabul edilebilir düzeyde olduğu görülmüştür. Hem ana hem de baba hatlarında CA, YYO ve GA gibi özelliklerde saf hatlarda ilerleme sağlandığı görülmektedir. Ticari firmalardan damızlık satın alarak üretim yapan Türkiye açısından, mevcut saf hatlar önemli bir kapasite sağlayacak düzeydedir. Uygun çoğaltma ve dağıtımla ülkemiz etlik piliç damızlık ihtiyacının %10-15’inin bu materyalle karşılanması mümkündür. Özel sektör ile yapılan paylaşımda damızlıkların verim özellikleri kabul edilebilir düzeyde bulunmuş, 5 haftalık etlik piliç performansları da ticari etlik piliçlerle benzerlik göstermiştir.
Show more [+] Less [-]Yapay Aydınlatma Şiddeti ve Süresinin Hidroponik Tekniği İle Yetiştirilen Fesleğen Bitkisinin Verimine Etkisi Full text
2024
Uğur Yegül | Burak Şen
Bu çalışmada aydınlatma veriminin en yüksek olduğu spektrum olan soğuk beyaz ve tam spektrum ışık kullanılarak farklı ışık şiddetleri ve sürelerinin geniş yeşil ve kırmızı yapraklı fesleğen bitkilerinin (Ocimum basilicum) gelişimi ve verimi üzerindeki etkisi araştırılmıştır. Toplamda 13,5 m2 lik alanda gerçekleştirilen çalışmada, 27 ayrı, 0,5’ er m2’ lik deneme parsellerinde farklı yapay aydınlatma şiddeti ve süreleri uygulanarak azot denge indisi (NBI) ve hasat sonrasında elde edilen verim değerlerinin arasındaki ilişkiler istatistiksel olarak değerlendirilmiştir. Çalışmada aydınlatma şiddeti faktörünün (AŞF) üç seviyesi, fotosentetik foton akı yoğunluğu (PPFD) olarak sırasıyla, 165,6 µmol m-2 s-1, 248,4 µmol m-2 s-1 ve 331,2 µmol m-2 s-1 ile aydınlatma süresi faktörünün (ASF) üç seviyesi (12-16-20 saat gün-1) denenmiştir. Elde edilen sonuçlara göre geniş yeşil yapraklı fesleğen bitkisi için 331,2 µmol s-1 aydınlatma şiddeti faktörü ve 20 saat gün-1 aydınlatma süresi faktörlerinde, geniş kırmızı yapraklı fesleğen bitkisi içinse 331,2 µmol s-1 aydınlatma şiddeti faktörü ve 12 saat gün-1 aydınlatma süresi faktörlerinde en yüksek verim değerleri elde edilmiştir.
Show more [+] Less [-]Zenginleştirilmiş Çevre Şartlarının Beç Tavuklarında Performans, Davranış, Kesim, Karkas ve Et Kalite Özelliklerine Etkisi Full text
2024
Murat Karataş | Mehmet Akif Boz
Bu çalışmada beç tavuklarına kapalı yetiştirme şartlarında uygulanan çevresel zenginleştirmenin besi performansı, kesim ve et kalite özellikleri ile bazı davranış özelliklerine etkilerinin ortaya koyulması amaçlanmıştır. Çalışma, Yozgat Bozok Üniversitesi BOZOKTUAM Yerköy Hayvancılık işletmesinde yürütülmüş olup, hayvan materyalini 200 adet günlük yaşta beç tavuğu oluşturmuştur. Bu çalışmada, çevresel zenginleştirme uygulanan ve uygulanmayan iki farklı muamele grubu oluşturulmuştur. Beç tavukları her iki muamele grubunda da 5 tekerrürlü olarak altlıklı yer sisteminde yetiştirilmiştir. Çevresel zenginleştirme grubunda tüneme tahtaları, taş materyalleri ve yeşillik yemliği objeleri yer almıştır. Beç tavukları kuluçkadan çıkıştan sonra muamele gruplarına rastgele dağıtılmış ve 13 haftalık kesim yaşına kadar aynı kümes ortamında büyütülmüştür. Çevresel zenginleştirme uygulanan grupta daha düşük kesim ağırlığı gerçekleşmiş ve yemden yararlanma oranı 10 ve 12 haftalık yaşta kontrol grubunda daha iyi bulunmuştur. Kesim ağırlığı ve sıcak karkas ağırlığı çevresel zenginleştirme uygulanan grupta daha düşük bulunmuştur. Çevresel zenginleştirme uygulanan beç tavuklarında daha yüksek eşinme, koşma, yem yeme ve su içme, kabarma ve kanat çırpma ile tüy temizleme davranışı gözlenmiştir. Tüy gagalama davranışı ve yatma davranışı ise çevresel zenginleştirme uygulanmayan (kontrol grubu) beç tavuklarında daha yüksek bulunmuştur. Bu çalışma kapalı ortamda yetiştirilen beç tavuklarında çevresel zenginleştirme uygulamalarının genel performans, karkas ve et kalite özelliklerinde önemli bir değişime neden olmadan doğal davranışların sergilenme düzeyini artırarak daha yüksek bir refaha katkı sağlayabileceğini ortaya koymuştur.
Show more [+] Less [-]Using Blockchain Technology at Supply Chain: The Sample of Migros Full text
2024
Menekşe Cömert | Esra Kanoğlu | Hakan Güleç | Münevver Kaya
This study aims to determine the functionality and benefits of blockchain technology in food procurement. Within the scope of the study, Migros Trade Inc., a retail food supply company implementing blockchain technology in Türkiye, was examined as a case study. The study employed a qualitative research case study design, asking expert participants from Istanbul and Izmir to give their opinions on pre-designed themes, and conducting descriptive analyses of the data collected. The themes of the research are food supply chain, good agricultural practices, sustainability in food, blockchain applications in food supply and food safety. At the end of the study, it was found that the transparency and traceability principles of blockchain have a positive impact on consumers and supply chain stakeholders. However, challenges such as technical infrastructure and performance, as well as the reasons for not starting the process directly from the field, were the problems experienced. The data shows that blockchain technology is an efficient system that should be expanded in the food supply chain.
Show more [+] Less [-]Susamın (Sesamum indicum) Sağlık Üzerine Bazı Etkileri Full text
2024
Cemal Kurt
Zengin bir protein kaynağı olan susam, yağ elde etmek amacıyla yetiştirilen ilk bitkilerden biridir ve dünyanın birçok ülkesinde tarih öncesi çağlardan beri kültürü yapılmaktadır. Susam tohumları yüksek oranda içerdiği yağ asitlerinin (ortalama %80) doymamış yanı sıra insan sağlığı için önemli faydaları olan sesamol ve sesamolin gibi antioksidanları da içermektedir. Ayrıca tohumları önemli bir Ca, Mg ve Se kaynağıdır. Son yıllarda yapılan çalışmalar, susam tohumları ve yağının insan beslenmesi için yüksek enerji kaynağı olmasının yanı sıra insan sağlığı açısından da anti-aging, antikanserojen, antiinflammatuar, antifungal, antimikrobiyal etkilerinin olduğu, karaciğerde alkol ayrışmasını hızlandırdığı, antihipertansif aktivite ve immün düzenleyici aktivitelere de sahip olduğunu göstermiştir. Özellikle siyah susam yağının saç beyazlamasını önlediği de yapılan çalışmalar sonucunda tespit edilmiştir. Ayrıca, susam bitkisinin farklı kısımlarının özellikle dizanteri gibi hastalıkların tedavisinde uzun yıllardan beri kullanıldığı da bilinmektedir.
Show more [+] Less [-]Zeytinyağı Sanayii Yan Ürünü Karasuyun Macar Fiğ- tritikale Silajlarının Kalitesi ve Mikrobiyolojik Özelliklerine Etkisi Full text
2024
Asuman Arslan Duru | Dilek Aksu Elmalı | Osman Yüksel | Metin Duru
Bu çalışmada amaç, zeytinyağı sanayii yan ürünü olan karasuyun Macar fiğ-tritikale silajlarına farklı dozlarda ilavesinin kimyasal kompozisyon, fermentasyon, fiziksel, mikrobiyolojik özellikleri ve in vitro sindirilebilirlikleri üzerine etkisini incelemektir. Araştırma silajları belirtilen şekilde oluşturulmuştur: (i) %100 Macar fiğ-tritikale silajı (kontrol); (ii) %95 Macar fiğ-tritikale + %5 karasu; (iii) %90 Macar fiğ-tritikale + %10 karasu; (iv) %85 Macar fiğ-tritikale + %15 karasu; (v) %80 Macar fiğ-tritikale + %20 karasu. Silolama dönemi 56 gün devam etmiştir. Sonuç olarak, karasu ilavesiyle silajların koku, organik madde, pH ve suda çözünebilir karbonhidrat içerikleri azalmış; kuru madde, ham kül, ADF, ham yağ ve Fleig puanı artmıştır. Ham protein, ham selüloz, NDF, amonyak azot, laktik asit bakterileri, in vitro kuru madde ve organik madde sindirilebilirlikleri bakımından görülen farklılıklar önemli bulunmamıştır. Araştırma silajlarında sülfit indirgeyen anaeroblar, Listeria spp., Enterobactericeae ve maya içeriğine rastlanmamıştır. Küf içeriği, %15 karasu içeren grupta bir örnekte saptanmıştır. Araştırma sonunda, Macar fiğ-tritikale karışımlarından oluşan silajlara %20 düzeyine kadar karasu ilavesinin herhangi bir olumsuz etkisinin olmadığı sonucuna varılmıştır.
Show more [+] Less [-]Çevre Kirliliği Açısından Traktör Egzoz Emisyon Test Yöntemlerinin Önemi Full text
2024
Mehmet Recai Durgut
Birçok Avrupa ülkesinde hava kirliliği dolayısıyla çevrenin korunması önemli konuların başında gelmektedir. İsviçre’de yapılan araştırmalar, karayolu dışı taşıt trafiğinin hava kirliliğinin önemli bir bölümünün nedeni olduğunu göstermiştir. Tarım traktörleri de karayolu dışı taşıt trafiğinin önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde traktör sayılarında hızlı bir artış görülmektedir. Traktör sayılarının bu artışı nedeniyle traktör egzoz emisyonları ve bunların çevreye olan etkileri üzerinde büyüyen bir ilgi vardır. Doğru emisyon değerlerinin belirlenmesi ve kullanılan ölçüm metotları önem kazanmıştır. Traktör motorlarının tip onayı için bir motor test donanımında emisyon ölçümlerine yönelik düzenlemeler mevcuttur, ancak traktörün farklı çalışma koşullarında emisyon ölçümleri için bir prosedür mevcut değildir. Yapılan çalışmalar traktörlerin farklı çalışma koşullarında ölçülen egzoz gazlarının, emisyon test yöntemlerindeki sabit durum koşullarında elde edilen değerlerden daha yüksek olduğunu göstermiştir. Bu sonuçlar, emisyon ölçümünde kullanılan test prosedürlerinin değiştirilmesinin gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır. Yeni testlerin geliştirilmesi, traktörlerden kaynaklanan egzoz emisyonlarını azaltacaktır.
Show more [+] Less [-]A Comprehensive Study on the Agronomic and Technological Responses of Different Chamomile (Matricaria recutita L.) Varieties at Diverse Sowing Times Full text
2024
Uğur Tan | Olcay Arabacı
In this study, it was aimed to determine the effects of different sowing times and different varieties of German chamomilla (Matricaria recutita L.) on agronomic and technological characteristics. The study was conducted in experimental fields of the Department of Field Crops, Faculty of Agriculture in Adnan Menderes University. Two different tetraploid Matricaria recutita L. (Bodegold and Zloty Lan) cultivars were used for this study. Zloty Lan was provided by Germany and Bodegold was provided from Atatürk Central Horticultural Research Institute. The trial was conducted according to a split plot experimental design with 4 block. Factors consist of 5 sowing times as main plots (1 October, 15 October, 1 November, 15 November, 1 December) and 2 genotypes as subplots (Bodegold and Zloty Lan). The effect of sowing times and genotypes was found statistically significant on fresh flower yield. The highest flower yield was found 61.61 kg da-1 . The average values for plant height ranged from 45.43 to 55.20 cm, flower diameter ranged from 25.24 to 27.53 mm, biomass ranged from 130 to 332.3 kg da-1, fresh flower yield ranged from 19.74 to 61.61 kg da-1 , drug herb ranged from 35.5 to 73.5 kg da-1 , drug flower ranged from 7.4 to 13.3 kg da-1 , essential oil content ranged from 0.025% to 0.083% and essential oil yield ranged from 0.020 to 0.090 l da-1. The primary constituents of essential oil have been discovered as bisabolol oxide a and bisabolene oxide.
Show more [+] Less [-]