Refine search
Results 121-130 of 280
Sıvı Kültürde Lepista Nuda Tarafından Miselyal Biyokütle ve Ekzopolisakkarit Üretimi İçin Karbon ve Azot Kaynaklarının Belirlenmesi
2018
Murat Özdal
Bu çalışmada, sıvı kültürde ekzopolisakkarit üretimi için yenilebilir bir mantar olan Lepista nuda kullanılmıştır. Başlangıç karbon ve azot kaynaklarının L. nuda IT suşu tarafından ekzopolisakkarit ve biyokütle üretimi üzerindeki etkileri araştırılmıştır. En fazla ekzopolisakkarit üretimi 50 g/L glukoz ve 5 g/L maya ekstraktı kullanıldığında elde edilmiştir. Sonuç olarak, küçük ölçekte optimize edilmiş koşullar altında 2,1 g/L ekzopolisakkarit ve 12,3 g/L biyokütle üretimi sağlanmıştır. Bu çalışma, L. nuda'nın sıvı kültürde ekzopolisakkarit üretimini gösteren ilk çalışmadır.
Show more [+] Less [-]Sulu Şartlarda Ekmeklik Buğdayda Başaklanma Döneminde Yaprak Solusyon Uygulamasının Tane Protein Kapsamı Üzerine Etkisi
2018
Erdinc Savasli | Oguz Önder | Cemal Cekiç | Hasan Müfit Kalaycı | Ramis Dayıoglu | Yaşar Karaduman | Fatma Gökmen | Nesim DURSUN | Sait Gezgin
Bu çalışma, 2008-2010 yılları arasında Geçit Kuşağı Tarımsal Araştırma Enstitüsü ve Selçuk Üniversitesi iş birliğinde TÜBİTAK tarafından desteklenen araştırma sonuçlarına göre, sulu koşullarda Bezostaya1 ekmeklik buğday çeşidiyle, erken dönem azot uygulaması (ekim + kardeşlenme) 0, 4, 8 ve 12 kg N da-1, başaklanma zamanında ise yaprak solüsyonu (üre formunda) olarak 0, 2, 4 ve 6 kg N da-1 seviyeleri karşılaştırılmıştır. Araştırmada, geleneksel azotlu gübre uygulama zamanında (ekim + kardeşlenme) uygulanan değişik azot seviyeleri başaklanma zamanında bayrak yaprak klorofil kapsamları (SPAD) ve bayrak yaprak toplam azot kapsamları (TN) açısından bir varyasyon yaratılmıştır. Çalışmanın sonuçlarına göre, başaklanma zamanında yapraktan uygulanan azotun tane protein kapsamında en az %1 artış sağlayacağı NSPAD kritik eşik değerleri, Bezostaya1 için 0,95 olarak bulunmuştur. TN için bulunan kritik eşik değerleri ise, Bezostaya1 için %4,31 olmuştur. Her bir kg da-1 N miktarının tane protein kapsamında sağladığı artış, Bezostaya1 için, erken kullanımda %0,18, geç kullanımda %0,30 olmuştur. Ayrıca, protein ve ilgili kalite unsurları üzerine hem erken, hem de geç azot kullanımı etkili olmakla birlikte, başaklanma döneminde yapraktan solüsyon olarak uygulamanın daha etkili olduğu belirlenmiştir. Bu özelliklerden, tane protein kapsamı ile SDS sedimentasyon (r=0,93**), Uzama kabiliyeti (r=0,96**), uzayabilirlik (r=0,96*), hamur gelişme süresi (r=0,87**), tolerans değeri (r=0,56**) ve enerji değeri (r=0,89**) parametreler arasında istatistiki olarak önemli düzeyde korelasyon vermiştir.
Show more [+] Less [-]Orta Doğu Ülkelerinin Su Ürünleri Üretimi
2018
Hülya Saygı | Aysun Kop | Hatice Tekoğul | Özgür Altan
Bu çalışmanın amacı, Zaman serileri analizi yöntemiyle Orta Doğu Ülkelerinin su ürünleri yetiştiriciliğinin 2030 yılı için gelecek tahmini yapmaktır. Ayrıca, Orta Doğu ülkeleri için temel bileşen analizi (PCA) ve hiyerarşik küme analizi (HCA) yöntemleri ile su ürünleri üretim, ithalat, ihracat ve tüketim verilerine dayalı bir sınıflandırma ve kümeleme yapmaktır. FAO (Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü)’nun 1950-2016 yılları arasındaki Orta Doğu ülkelerine ait su ürünleri istatistiklerinden yararlanılmıştır. Bu verilere zaman serileri, Kümeleme ve Faktör analizi uygulanmıştır. Zaman serisi analizi sonucuna göre mevcut durum devam ederse, su ürünleri yetiştiriciliği Kuveyt, Libya ve Suriye’de sona erecektir. Diğer ülkelerinde 2030 yılı için üretim miktarları en düşük Ürdün ve en yüksek Mısır için tahmin edilmiştir. Buna göre, Orta Doğu ülkelerinde toplam su ürünleri yetiştiriciliği üretim miktarı 2030 yılında 4,8 milyon ton olacağı tahmin edilmiştir. PCA’ ne göre PC1 için sırasıyla Kıbrıs, Irak, İsrail, Ürdün, Kuveyt, Lübnan, Suudi Arabistan, Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri iken, PC2 için Cezayir, Mısır, İran, Umman, Tunus ve Yemen için yüksek oranda ilişkili bulunmuştur. HCA’ne göre ilk küme Ürdün, Lübnan, Kuveyt, Kıbrıs, Irak iken 2. Kümede İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri, Cezayir, Tunus, Umman ve Yemen, 3. Kümede Suudi Arabistan, 4. Kümede ise İran, Türkiye ve Mısır’dan oluşmaktadır. Bu çalışmanın sonuçlarına göre, Orta Doğu ülkelerinin su ürünleri yetiştiriciliği tür bazında daha ayrıntılı olarak incelenmelidir. Ayrıca ülkelerin su ürünleri politikalarında gerekli düzenlemeler için tavsiye edilmektedir.
Show more [+] Less [-]Analysis of Economic Efficiency in Some Irish Farms Using the DEA Approach
2018
Nicola Galluzzo
Irish farms are predominately and highly specialized in crops as cereals, protein crops and in dairy productions. The aim of this research was to estimate the economic efficiency in Irish farms part of the Farm Accountancy Data Network (FADN) dataset stratified in function of their own typology of productive specialization since 2004 to 2015 by a quantitative approach such as the Data Envelopment Analysis (DEA). Positive has been the role of inputs as financial subsidies allocated by the Common Agricultural Policy, the first and second pillar, in increasing the economic efficiency of Irish farms. Field crops farms have not had the best results in terms of the economic efficiency even if over the time, in particular during the economic crises 2008-2009, findings have not been stable with significant fluctuations and a sharply decrease of efficiency as a consequence of economic turbulences. Focusing the attention on the research outcomes in all years of investigation comparing also the different typology of farming, mixed farms and farms with animals, such as specialist cattle, sheep, goats and other grazing livestock, have had the highest levels of economic efficiency equal to 100%; by contrast Irish dairy farms have had the modest levels of economic efficiency close to 77%.
Show more [+] Less [-]Organik Olarak Üretilen Yumurtaların Bazı Besinsel ve Duyusal Özelliklerinin İyileştirilme Olanakları
2018
Musa Karaalp | Hacer Kaya | Vecihi Aksakal
Organik olarak üretilen tavuk yumurtasının daha fazla besleyicilik ve duyusal özelliklere sahip olmasının yanı sıra sağlığa zararlı herhangi bir madde içermemesi, tüketicinin öncelikli beklentilerindendir. Araştırmalar, beklenenin aksine; kafes yumurtaları ile organik yumurtaların kuru madde, lipit ve yağ asitleri arasında önemli bir farklılık bulunmadığını göstermektedir. Organik yumurtanın kafes yumurtasına göre yaklaşık iki kat fiyata satılmasının sadece psikolojik ve etik motivasyon taşıdığı bildirilmektedir. Avrupa Birliği Konseyi organik yumurta üretiminde tavukların bazal rasyonun yanı sıra yeşil kaba yem materyallerine erişimini de gerekli görmektedir. Ancak bu erişimin sağlanması durumunda, organik olarak üretilen yumurta tüketici beklentilerine karşılık verebilir. Araştırmalar ülkemiz Organik Tarım Kanuna göre tavuk başına ayrılan 4 m2’lik gezinti alanının bu talepleri karşılamada yeterli olmadığını göstermektedir. Bu durum tavuklara ayrılan gezinti alanının çeşitli yem bitkileri ile rotasyona uygun olarak ekili olmasını sağlayacak şekilde artırılmasını veya gezinti alanına dışarıdan ilave yeşil kaba yem materyallerinin getirilmesini zorunlu kılmaktadır. Böylece fonksiyonel gıda özelliği olan bir ürün elde etmenin yanı sıra gagalama ve kanibalizmin azalarak hayvan refahının arttığı bir üretim tarzına ulaşılmış olacaktır. Bu derlemede organik yumurta üretiminde başta karotenoidler olmak üzere yağ asitleri gibi kimyasal içeriklerin artırılması ile renk, koku ve tat gibi duyusal özelliklerin iyileştirilme olanaklarına yönelik uygulamalara yer verilmiştir.
Show more [+] Less [-]Nanoteknolojik Tekniklerle Karotenoid Bileşenlerin Enkapsülasyonundaki Son Gelişmeler
2018
Nuray İnan-Çınkır | Erdal Ağçam | Asiye Akyıldız
Gıda ve sağlık endüstrisi açısından karotenoid bileşenler önemli bir potansiyele sahiptir. Karotenoid bileşenler işlem ve depolama koşullarına bağlı olarak çevresel koşulların etkisiyle oksidasyona ve izomerasyona uğramaktadır. Ayrıca, sindirim sırasında gıda matriksinden tam olarak serbest kalamaması, parçalanması ve hidrofobik özellikte olması biyoyararlılığını da azaltmaktadır. Enkapsülasyon, istenmeyen çevresel koşullara karşı koruyucu fiziksel bir bariyer oluşturarak biyoaktif bileşenleri uygun kaplama materyalleri ile kaplanmasını sağlayan etkili bir işlem olarak tanımlanmaktadır. Son yıllarda karotenoidlerin dayanımını, işlenmesini ve biyoyararlığını geliştirmek için nanoteknolojinin gelişmesiyle beraber nanoenkapsülasyon teknolojisinin kullanımı giderek artmaktadır. Yapılan çalışmalar, nanoenkapsülasyonun, mikroenkapsülasyona göre daha fazla yüzey alanı sağlaması, yüksek enkapsülasyon etkinliği ve verimi, suda çözünürlüğü arttırması ve kontrollü salınımı geliştirmesi gibi özelliklere sahip olma potansiyelinin yüksek olduğunu göstermektedir. Bu derlemede, karotenoid bileşenlerin dayanımını arttırmak amacıyla kullanılan nanoenkapsülasyon tekniklerinin etkinliği ve bu alandaki son gelişmeler üzerinde durulmuştur.
Show more [+] Less [-]Effects of Arbuscular Mycorrhizal Fungi (AMF) on Heavy Metal and Salt Stress
2018
Aydın Atakan | Hülya Özgönen Özkaya | Oktay Erdoğan
The Arbuscular mycorrhizal fungi (AMF) are microorganisms that live symbiotically with plant roots and have many benefits to soil and plants. In this study, some effects of AMF which are known to be soil and plant beneficial, have been evaluated and solution proposals have been put forward against heavy metal and salinity stress in the soil. Salt accumulation and high concentrations of heavy metal in the soil affects negatively the microbial diversity and activity. Removal of salt acumulation and heavy metal from contaminated soil by chemical and physical methods is both very expensive and ineffective. Therefore, AMF are important for alleviating the heavy metal and salt stress in plants. AMF can alter plant physiol¬ogy and root morphology, increase the uptake of nutrients and water from the soil through an extensive hyphal network, decrease the use of chemical fertilizer, interact with other soil microorganisms plant growth promoting, induce of some resistance parameters in the plants and produce the glomalin which develops the properties and structure of soil. AMF are eco-friendly solutions according to traditional methods and the use of suitable plant-fungi combinations increases the chances of success of these applications.
Show more [+] Less [-]Fenolik Bileşenler ve Bağırsak Bakterileri Arasında Karşılıklı Etkileşim
2018
Rabia Talay | Ümmügülsüm Erdoğan
Bağırsak bakteri popülasyonunu anaerobik bakteriler olan Clostridium, Bifidobacterium, Peptococcus, Eubacterium, Fusobacterium, Peptostreptococcus, Bacteroides, E. coli, Lactobacillus, Klebsiella, Staphylococcus, Streptococcus ve Bacillus türleri oluşturmaktadır. Bu popülasyonu oluşturan bakterilerin insan sağlığını etkilediği bilinmektedir. Bu nedenle popülasyondaki herhangi bir değişiklik çeşitli hastalıklara (obezite, diyabet, hipertansiyon vb.) sebep olmaktadır. Bozulan bu dengeyi eski haline getirmek ve hastalıklardan korunmak için prebiyotiklere ihtiyaç duyulur. Meyve ve sebze gibi doğal gıdalardan oluşturulmuş bir diyet bağırsak mikrobiyotasının düzenlenmesinde önemli bir rol üstlenmektedir. Kızılcık, kuşburnu, kaki, domates, havuç, soya fasulyesi, ceviz, greyfurt gibi fenolik bileşenlerce zengin pek çok meyve-sebze bu anlamda önemlidir. Bu derlemenin amacı; fenolik bileşikler, genel mikrobiyota ve bağırsak mikrobiyotası hakkında bilgiler vermek ve bağırsak mikrobiyotasının fenolik bileşiklere, fenolik bileşiklerin de bağırsak mikrobiyotasına etkisini açıklamaktır.
Show more [+] Less [-]Pazarsuyu Deresi (Giresun, Türkiye) Sediment Kalitesinin Çok Değişkenli İstatistik Yöntemlerle Belirlenmesi
2018
Fikret Ustaoğlu | Yalçın Tepe
Doğu Karadeniz Bölgesi, Giresun il sınırları içerisinde bulunan Pazarsuyu Deresi sediment kalitesinin tespitini amaçlayan bu çalışma Haziran 2014 ile Mayıs 2015 tarihleri arasında yürütülmüştür. Belirlenen dört istasyondan mevsimsel olarak alınan sediment örneklerindeki ortalama ağır metal miktarları; Cr; 10,64 ppm, Mn; 155,83 ppm, Fe; 8312 ppm, Co; 5,73 ppm, Cu; 17,79 ppm, Zn; 32,74 ppm, Cd; 0,16 ppm, Pb; 19,69 ppm olarak tespit edilmiştir. Ayrıca ortalama olarak sediment pH’ı ve organik madde yüzdesi sırasıyla 6,64-5,02 olarak hesaplanmıştır. Elde edilen veriler tek yönlü varyans analizi (ANOVA), pearson korelasyon analizi, kümeleme ve faktör analizleriyle istatistiksel olarak değerlendirilmiştir. Noktalama grafikleri PAST istatistik programında yapılmıştır. Bu grafikler sediment kalite kriterleri ve yerkabuğu ortalama ağır metal içeriği ile karşılaştırılarak, akarsuyun sedimentindeki ağır metal kirliliğinin seviyesi belirlenmiştir.
Show more [+] Less [-]Yaz Koşullarında Gece-Gündüz Yemlemesi ve Aydınlatmanın Etlik Piliçlerin Performansı Üzerine Etkileri
2018
Mesut Karaman | Mehmet Öcal
Yaz koşullarında etlik piliçlerde gece-gündüz yemlemesi ve aydınlatmanın performans üzerine etkileri toplam 1104 adet ticari etlik civciv kullanılarak araştırılmıştır. Denemenin ikinci haftasında, etlik piliçler erkek-dişi ayrı olmak üzere 2 × 6 tekerrürlü olmak üzere deneme bölmelerine yerleştirilmişlerdir. Denemede, kontrol grubuna (1. grup) sürekli aydınlatma ve serbest yemleme yapılmıştır. 2. gruba sürekli aydınlatma uygulanmış ve son üç hafta 10:00 ile 16:00 saatleri arasında aç bırakılmıştır. 3. gruba ise sürekli aydınlatma yapılmış ve deneme süresince gündüz 10:00 ile 16:00 saatleri arasında aç bırakılmıştır. 4. gruba günışığı dışında sürekli aydınlatma yapılmış ve gece 24:00 ile 06:00 saatleri arasında yem verilmemiştir. 5. gruba sürekli aydınlatma uygulanmış ve son üç hafta gece 24:00 ile 06:00 saatleri arasında yem verilmemiştir. 6. gruba ise gündüz yem verilmiş, gece ise karartma yapılarak 24:00 ile 06:00 saatleri arasında yem verilmemiştir. Deneme sonunda her iki cinsiyette de muameleler arasında canlı ağırlık artışı, yem tüketimi ve yemden yararlanma oranı bakımından farklılık istatistikî olarak önemsiz bulunmuştur. Sıcak-soğuk karkas ağırlığına erkek-dişi etlik piliçlerde muamelelerin etkisi önemli olup, erkeklerde 3. ve 6. muamele grupları, dişilerde ise 6. muamele grubu daha yüksek bulunmuştur. Erkek etlik piliçlerde karkas randımanına muamelenin etkisi önemli bulunmuş, 4. ve 6. muamele gruplarının en yüksek değere sahip olduğu saptanmıştır. Dişi etlik piliçlerde ise karkas randımanı bakımından muameleler arasında farklılık bulunmamış. Muamelelerin ölüm oranlarına olan etkisi de önemsiz bulunmuştur. Yaz koşullarında serbest yemleme ve sürekli aydınlatma uygulaması piliçlerin performansını olumsuz etkilerken, kısıtlı yemleme ve aydınlatma ise hayvanların verim kayıplarını göreceli olarak azaltmıştır.
Show more [+] Less [-]