Refine search
Results 121-130 of 410
Kuru Üretim Zeytin Bahçelerinde Yağmur Suyu Hasadı Malç Uygulamasıyla Toprak ve Su Muhafazasının İncelenmesi
2019
Meryem Kuzucu
Su hasadı teknikleri kurak alanlarda yağmur sularını biriktirerek su sıkıntısının ve kuraklığın etkilerini azaltmanın yanı sıra, toprak ve su koruma açısından da yarar sağlamaktadır. Bu çalışmada, yağışların yetersiz olduğu yarı kurak iklime sahip Güneydoğu Anadolu bölgesinde, sulama olanağı bulunmayan genellikle eğimli arazilere tesis edilmiş zeytin bahçelerinde toprak ve su erozyonu kontrolünü sağlamak amacıyla, Negarim mikro havza yağmur suyu hasadı tekniği uygulanmıştır. Bu çalışmada; yağmur suyunun bitkinin kök bölgesinde birikimini sağlamak amacıyla Negarim adı verilen mikro havzalar içerisine yerleştirilen plastik örtü, taş örtü, mikro-havza yüzeyinin sıkıştırılması ve kontrol konularından oluşan 36 adet mikro-havzanın toprak ve su erozyonuna olan etkisi değerlendirilmiştir. Araştırmada 2009-2010 yılları boyunca yüzey akış ve sediment kayıpları ile bitki gelişimi ölçülmüştür. Araştırma sonuçlarına göre yıllık ortalama yağışı 250 ile 400 mm arasında değişen deneme alanında, 2 su yılı boyunca meydana gelen ortalama maksimum yüzey akış 6201 L/parsel ile plastik örtü konusunda, ortalama minimum yüzey akış 810 L/parsel ile taş örtü konusunda belirlenmiştir. Ortalama maksimum sediment kaybı 1163 g/parsel ile yüzey sıkıştırma konusunda, ortalama minimum sediment kaybı ise 673,5 g/parsel ile taş örtü konusunda ölçülmüştür. Mikro-havza yüzeyi plastik örtü ile kaplı olduğundan erozyon kontrolünü en iyi şekilde sağlayan uygulama plastik örtü olarak saptanmıştır. Plastik örtü konusu en iyi yüzey akışı gerçekleştirdiğinden bitki boyu gelişimi yönünden ortalama 107,5cm uzunluk ile en iyi uygulama olmuştur. Sonuç olarak kuru koşullarda ve eğimli arazilerde üretimi yapılan zeytin bahçelerinde Negarim mikro havza su hasadı tekniğinin ağaçların büyüme ve gelişimi arttırmanın yanı sıra toprak ve su muhafazası açısından da yararlı ve uygulanabilir bir teknik olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Show more [+] Less [-]Bazı Patates (Solanum tuberosum L.) Çeşitlerinin Depolama Davranışları ile Depoda Kalite Değişimlerinin Belirlenmesi
2019
Arif Şanlı | Sena Özcan | Fatma Zehra Ok
Bu çalışma, farklı olgunlaşma sürelerine sahip bazı patates çeşitlerinin Isparta koşullarında verim performansları ile hasat sonrası depo davranışları ve depoda kalite değişimlerinin belirlenmesi amacıyla 2018 yılında yürütülmüştür. Çalışmada ülkemizde yaygın olarak tarımı yapılan Agria, Agata, Alegria, Desiree, Granola, Hermes, LadyAnna, Marabel, Morfona ve Russet Burbank patates çeşitleri kullanılmıştır. Araştırmada çeşitlerin arazi koşullarında verim performansları belirlendikten sonra her çeşitten alınan yumru örnekleri 6-8°C sıcaklıkta 6 ay süreyle depolanmıştır. Çeşitlerin yumru verimleri 2.860-5.331 kg/da, vejetasyon süreleri ise 97,7-146,6 gün arasında değişmiştir. Depolama sürecinde yumruların %50’sinde dormansinin kırılması için geçen süreler 23,3-111,6 gün arasında değişmiş, erkenci çeşitlerde dormansi daha erken kırılmıştır. Çalışmada 6 aylık depolama devresi sonunda çeşitlerin %4,13 ile %6,48 oranında ağırlık kaybettikleri saptanmıştır. Çeşitlerin depolama süresine bağlı olarak nişasta oranları, indirgen şeker içerikleri ve parmak patates verimleri değişkenlik göstermekle birlikte depolama süresi boyunca genellikle azalma göstermiştir. Araştırmada kullanılan patates çeşitlerinin depolama sürecinde parmak patates ve sofralık kalitelerinde önemli değişimlerin olduğu, cips sanayisine uygun olmayan, düşük kuru madde oranına sahip çeşitler ile erkenci özellikteki çeşitlerin depoda ağırlık ve kalite kayıplarının daha fazla olduğu belirlenmiştir. Çalışmada patates çeşitlerinin dormansi süreleri ile olgunlaşma özelliklerinin depo kalitesine önemli derecede etki gösterdiği ve bu nedenle patates depolamasında çeşit özelliklerinin dikkate alınarak depo süresinin belirlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Show more [+] Less [-]Sera İşletmelerinde Yağmur Sularının Hasadı ve Depolama Kapasitesinin Belirlenmesi
2019
Abdullah Nafi Baytorun | Zeynep Zaimoğlu | Mustafa Ünlü
Su kaynaklarının yeterli olmadığı alanlarda yağmur sularının toplanarak sera sulamasında kullanılması sürdürülebilirlik açısından büyük öneme sahiptir. Depolanacak yağış miktarının belirlenebilmesi için yağış miktarı ve bitki su tüketimi bilinmelidir. Akdeniz bölgesindeki dar sahil şeridinde su kaynakları yetersiz olup, sera üreticisi çok uzak mesafelerden borularla su taşımaktadır. Yapılan bu çalışmada Mersin iklim koşullarında düzenli olarak ısıtılmayan seralarda yapılan domates yetiştiriciliğinde aylara bağlı günlük su tüketimi farklı yöntemlere göre hesaplandıktan sonra düşen yağışın serada kullanılan aylık miktarından arta kalan kısmının depolama kapasitesi belirlenmiştir. Mersin iklim koşullarında FAO-Radyasyon yöntemine göre hesaplanan su tüketimi ve yağış miktarından gidilerek depolama kapasitesi 0,25 m3.m-2 olarak belirlenmiş ve depolanan bu su ile ile Kasım-Mayıs döneminde 7 ay boyunca bitki su ihtiyacının karşılanabileceği belirlenmiştir. Serada Bitki su tüketiminin FAO-Blaney-Criddle yöntemine göre hesaplanması durumunda depolama kapasitesi 0,19 m3.m-2 olacak ve Kasım – Nisan dönemindeki 6 aylık sürede bitki su tüketimi karşılanabilecektir.
Show more [+] Less [-]Kerevit (Astacus leptodactylus) Yemine Katılan Selenyumun Paraoksonaz ve Arilesteraz Enzim Aktivitelerine Etkisi
2019
Serpil Mişe Yonar | Muzaffer Harlıoğlu
Bu çalışmada kerevit (Astacus leptodactylus Eschscholtz) yemine farklı oranlarda katılan selenyumun hepatopankreas ve gonad dokularında paraoksonaz (PON) ve arilesteraz (ARE) enzim aktivitelerine etkisi araştırılmıştır. Çalışmada, toplam selenyum düzeyi 0,3, 0,6, 0,9 ve 1,2 mg/kg yem olan sırasıyla; Kontrol (K), Deneme 1 (D1), Deneme 2 (D2) ve Deneme 3 (D3) yemleri oluşturulmuştur. Araştırma yemlerinin ham protein ve toplam enerji düzeyleri eşitlenmiştir. Çalışmada ebatları 2,0 × 2,0 × 1,0 m olan 12 adet havuz kullanılmıştır. Her bir havuza 75 dişi-25 erkek olacak şekilde toplam 1200 adet kerevit stoklanmıştır. Üç tekrarlı olarak yürütülen çalışmada kerevitler günde 2 öğün olmak üzere 9 ay süreyle yemlenmiştir. Kerevitlerden aylık olarak alınan doku örneklerinde PON ve ARE enzim aktiviteleri tespit edilmiştir. Deneme süresince hepatopankreas ve gonad dokularındaki PON ve ARE enzim aktivitelerinde istatistiksel olarak önemli farklılıklar bulunmuştur. Kerevitlerin dokularında üreme sezonu ve kuluçka süresi boyunca PON ve ARE enzim aktivitelerinin arttığı belirlenmiştir. Bu artışın kontrol grubuna kıyasla D1, D2 ve D3 gruplarında istatistiksel olarak farklı olduğu bulunmuştur. Sonuç olarak, selenyumun A. leptodactylus’un çiftleşme dönemi, yumurtlama dönemi ve kuluçka süresi boyunca PON ve ARE enzim aktivitelerini olumlu yönde etkilediği görülmüştür.
Show more [+] Less [-]An Overview of Evapotranspiration Guide for Irrigated Crops in Turkey
2019
Melek Yiğen | Murat Tekiner
The “Action Plan for the Water Use in Agriculture Activation Program” in the Tenth Five-Year Development Plan, prepared by The Ministry of Development for the period 2014-2018, is one of the most important indicators of the increasing importance of water resources and irrigation. It’s published according to Blaney-Criddle method with the data of the Crop Evapotranspiration Guideline in 1982, for a guide to be updated by General Directorate of Agricultural Research And Policies (TAGEM) and General Directorate of State Hydraulic Works (DSI) in 2013, using the Food and Agriculture Organization (FAO) Penman Monteith method. While DSİ undertakes the calculation of reference plant water consumption (ET0), effective precipitation and irrigation water requirement of this update, TAGEM is responsible for the compilation of information obtained from irrigation researches, calculation of plant coefficient (kc) values, publication of guides in written and electronic media realized. In this study, five guides (Balıkesir, Çanakkale, Edirne, Kocaeli and Tekirdağ) in three different climatic regions (Akdeniz Ardı, Marmara and İç Geçit-Marmara) were used in this guide, which the two institutions jointly organize and update with intensive effort, TUIK 2012-2016 considering the data, the county made on the basis of agriculture and untreated plants, guide place whether to get cases examined, the importance and aspects to be developed contacts have tried to reveal.
Show more [+] Less [-]Determination of Some Serum Biochemical Parameters of Aksaray Malakli Breed of Turkish Shepherd Dog
2019
Olga Büyükleblebici
Aksaray Malakli Shepherd Dog is a native Anatolian race which is raised in Aksaray and it is marked recently. This study is prepared to reveal significative biochemical properties of Aksaray Malakli Dog. Blood samples were collected from 20 Malakli dogs which are raised in various animal shelters in Aksaray region. Biochemical parameters; serum total protein, albumin, globulin, blood urea nitrogen, creatinine, glucose, total cholesterol, triglyceride, calcium, phosphor, iron, ferritin, and ALP, AST, ALT, creatine enzyme activities were measured calorimetrically. Obtained results were 6.25 g/dL, 3.62 g/dL, 2.63 g/dL, 16.53 mg/dL, 0.88 mg/dL, 91.10 g/dL, 186.85 mg/dL, 47.65 mg/dL, 9.53 mg/dL, 4.36 mg/dL, 112.45 µg/dL, 0.51 ng/dL respectively. and enzyme levels were 42.50 IU/L, 31.90 IU/L, 43.30 IU/L, 166.4 IU/L, respectively. Serum Paraoxonase 1 and hepcidine levels were measured with ELISA kits manually. Obtained results were 33.0 ng/ml and 23.55 ng/ml respectively. With this study, we determined some serum biochemical parameters of Malakli dog and we tried to find out the differences between the other Anadolu Çoban dogs. Obtained results may be useful for the next studies about morbidity-health status of these dogs.
Show more [+] Less [-]Assessment of Quality of Shea Butter Sourced from Organic and Inorganic Fields
2019
Musah B Bawah | A K Afoko | A K Quainoo | A F Chimsah | Abudu Ballu Duwiejuah | A H Abubakari
The objective of the study was to compare selected physical and chemical composition of shea butter processed from nut sourced from inorganic and organic fields. The treatments were O (shea butter processed from nut picked from organic fields) and N (shea butter processed from nuts picked from inorganic fields). These treatments were arranged in a Complete Randomized Design and were replicated four times in the laboratory for studies of free fatty acids (FFA), pH, peroxide value, insoluble impurities, unsaponifiable matter, and moisture content. The study revealed that organic shea butter had lower free fatty acids (FFA), lower moisture content, lower pH, less unsaponifiable matter, less insoluble impurities and lower peroxide value as compared to inorganic shea butter shea butter. The lower FFA value of organic shea butter indicates that it can be used for the cosmetic and pharmaceutical industry and for direct consumption. Hence higher chances that organic shea butter and attract premium prices in both local and international markets. The study also revealed that there was a positive relationship between; unsaponifiable matter and moisture content. Insoluble impurities had a very strong correlation with unsaponifiable matter and moisture content. A very strong positive correlation was observed between peroxide value and unsaponifiable matter, moisture content, and insoluble impurities. For good quality butter, nuts should be sourced from organic fields.
Show more [+] Less [-]Subacute Rumen Acidosis and Preventive Feeding Practices in Dairy Cows
2019
Hayrettin Çayıroğlu | Ahmet Şahin | İsa Coşkun
Subacute rumen acidosis is a metabolic disease that usually occurs in the form of recurrent seizures of low rumen pH during periods giving of high energy-containing rations and usually lasts for several minutes or several hours. The most important clinical signs are decreased feed consumption, live weight loss, decrease in rumen movements, abomasum displacement, laminitis, diarrhea, decrease in milk yield and milk fat yield, softening of feces, presence of undigested grains in feces. In this article, the reasons of subacute rumen acidosis which causes significant economic losses in dairy cow farms, methods that can be applied to detect and prevent it have been emphasized.
Show more [+] Less [-]Elit Domuz Ayrığı (Dactylis glomerata L.) Genotiplerinde Genetik Çeşitliliğin SSR Markörleri ile Belirlenmesi
2019
Gonul Cömertpay | Hüseyin Özpınar
Domuz ayrığı (Dactylis glomerata L.) yaygın olarak yetiştiriciliği yapılan, ekonomik açıdan önemli çok yıllık bir buğdaygil yem bitkisidir. Bu araştırma, Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü yem bitkileri ıslah programı kapsamında geliştirilen elit domuz ayrığı klonlarının akrabalık derecelerini ve genetik çeşitliliğini belirlemek amacıyla yürütülmüştür. Çalışmada 32 genotip ve 24 SSR primeri kullanılmıştır. Moleküler analiz sonucunda SSR primerleri toplamda 126 allel üretmiştir. Allel sayısı 3 ila 7 arasında değişmiş ve lokus başına düşen ortalama allel sayısı 5,25 olarak bulunmuştur. Elde edilen allel büyüklükleri ise 101 bp ile 354 bp arasında değişmiş ve polimorfizm oranı her primer için %100 olarak gerçekleşmiştir. Bireyler arasında uzaklık derecesi Jaccard genetik uzaklık katsayısı kullanılarak elde edilmiş ve 0,21 ile 0,84 arasında değişmiş ve genetik çeşitlilik seviyesi yüksek bulunmuştur. Genotiplerden elde edilen 126 allelin 28’nin nadir alleller olduğu ortaya çıkmıştır. Jaccard genetik uzaklık katsayısı kullanılarak yapılan neighbor-joining analizi sonucunda oluşturulan dendrogram 3 ana gruba ayrılmıştır. A grubu en büyük grubu oluşturmuş ve bünyesinde 15 genotip barındırmıştır. B grubu orijini aynı bölge olan 13 genotiple ikinci büyük grubu oluşturmuştur. C grubu ise en küçük grup olup orijini Türkiye’nin kuzeyi olan genotipleri barındırmıştır. Moleküler analizler domuz ayrığı genotiplerinin önemli derecede genetik varyasyon taşıdığı ve ıslah programı için değerli kaynaklar olduğu ortaya çıkmıştır. Bunlara ek olarak, SSR tekniğinin domuz ayrığı genotiplerini moleküler olarak tanımlamada oldukça uygun ve etkili bir teknik olduğu sonucuna varılmıştır.
Show more [+] Less [-]Farklı Çözündürme Yöntemlerinin Dondurulmuş Midye ve Karides Etlerinin Kalite Parametreleri Üzerindeki Etkisi
2019
Zafer Ceylan | Kubra Unal
Bu çalışmada, farklı çözündürme yöntemlerinin, dondurulmuş midye ve karides örneklerinin mikrobiyal, fiziksel ve duyusal kalitesi üzerine etkileri araştırılmıştır. Çözündürme işlemi, buzdolabında (B4: 4±1ºC), oda sıcaklığında (O22: 22±1ºC), ılık suda (I30: 30±1ºC) ve sıcak suda (S55: 55±1ºC) gerçekleştirilmiştir. Toplam mezofilik bakteri sayısı, her iki örnekte de en düşük B4 (2,74 log KOB/g) ve S55 (3,35 log KOB/g) yöntemleri ile çözündürülen gruplarda tespit edilirken, en yüksek I30 grubunda bulunmuştur. Öte yandan en yüksek değerler ise her iki gıda örneğinde de I30 grubunda bulunmuştur. Psikrofilik bakteri sayısı ise, en düşük S55 ile çözündürülen grupta tespit edilmiştir. Renk analizi sonuçlarına göre, en düşük L* değeri her iki örneğin I30 gruplarında bulunurken, oksidasyon ile ilişkilendirilen b* değeri ise en yüksek, midye örneklerinde O22 ve karides örneklerinde ise B4 grubunda tespit edilmiştir. En düşük su aktivitesi değeri midye örneğinde B4 grubunda bulunurken, karides örneğinde 022 grubunda tespit edilmiştir. Duyusal analiz sonuçlarına göre; buzdolabında çözündürülen her iki örneğin genel kabul edilebilirlik puanı en yüksek bulunmuştur. Sonuç olarak, kalite parametrelerinin tamamı değerlendirildiğinde her iki grupta da, buzdolabında ve sıcak suda çözündürmenin en iyi yöntem olduğu belirlenmiştir.
Show more [+] Less [-]