Refine search
Results 1201-1210 of 3,412
Evaluation of Physiological Changes in Important Dried Apricot Varieties Under Drought Stress
2024
Handan Ölmez | Belgin Celik | Adalet Misirli
Nearly all of the apricot varieties grown in Malatya are dried apricots and the plantation areas in this region are expanding daily. Due to the impact of climate change, producers are growing apricots mostly under limited irrigation or even dry conditions. Therefore, it is essential to determine the drought resistance characteristics of the varieties commonly cultivated in this region. In this study, different irrigation levels of 100%, 75%, 50% and 25% of available water were applied to Hacıhalioğlu, Kabaaşı, Çataloğlu, Hasanbey and Soğancı apricot varieties. To evaluate the resistance of the varieties to drought stress and its relationship with physiological changes, chlorophyll a and b, carotenoids, total sugar, total starch and abscisic acid contents in the leaves were analyzed. A decrease in chlorophyll a and b, carotenoids, total starch values and an increase in total sugar and ABA values were determined due to the decrease in irrigation rates. In Kabaasi and Hasanbey varieties, which were observed as the most resistant to water shortage, chlorophyll a and b, carotenoids, total starch values were higher and total sugar content was lower at decreased irrigation levels. No difference was detected between varieties in ABA values. As a result of the observations in the drought resistance tests and physiological analyses, it was concluded that the most resistant varieties were Kabaasi and Hasanbey. Unfortunately, the most sensitive variety was the most widespread Hacihaliloglu. In addition, analyzing and evaluating the physiological changes occurring in apricot under drought stress will be useful in developing the most appropriate irrigation strategies for each variety and increasing water use efficiency. It may also be useful in cross-breeding studies to develop new drought-resistant varieties.
Show more [+] Less [-]Verim ve Bazı Kalite Öğelerine Etkisi
2024
Büşra Demir Yaman | Mazlum Erdem | Fahri Sönmez
Farklı dozlarda uygulanan azotun dört arpa çeşidinde tane verimi ve bazı kalite özelliklerine etkisinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Tokat’ta 2018-19 ve 2019-20 yetiştirme dönemlerinde Tesadüf Bloklarında Faktöriyel Deneme planına göre 3 tekerrürlü olarak yapılan bu araştırmada, dört farklı azot dozu (0, 3, 6, 9 ve 12 kg/da) ile Bolayır, Hasat, Hazar ve Ünver arpa çeşitleri kullanılmıştır. Araştırmada m2’deki başak sayısı, tane verimi, 1000 tane ağırlığı, hektolitre ağırlığı, ham protein oranı ve tane irilik oranları incelenmiştir. Ortalamaların karşılaştırılmasında LSD testi kullanılmıştır.İklim faktörleri çeşitlerin incelenen özelliklerini önemli derecede etkilemiştir. Araştırmada, ham protein oranı (İlk yıl önemsiz) metrekaredeki başak sayısı, tane verimi, 1000 tane ağırlığı, hektolitre ağırlığı ve tane irilik oranı açısından çeşitler arasında farklar önemli bulunmuştur. Uygulanan azot genelde belli bir doza kadar tane verimini artırmış, fakat malt kalite özelliklerini düşürmüştür. Verim ve maltlık özelliği bakımından Bolayır, yemlik özelliği bakımından Ünver çeşidinin bölge için diğer çeşitlere göre daha iyi durumda oldukları belirlenmiştir. Malt özelliği bakımından 3 kg N/da dozunun yeterli olduğu, bununla beraber, en yüksek tane verimine sahip Bolayır ve Ünver çeşitlerinin yemlik olarak yetiştirilmesi durumunda 6 kg N/da dozunun uygun olduğu belirlenmiştir. Tane verimi ve maltlık özelliği bakımından Bolayır, yine verim ve yemlik özellik bakımından Ünver çeşidinin bölge için diğer çeşitlere göre daha uygun oldukları belirlenmiştir.
Show more [+] Less [-]Frequent Irrigation Under Increasing Doses of Stabilized Sewage Sludge in The Soil Increases the Yield and Quality of Silage Maize
2024
Mehmet Altun | Üstün Şahin
Achieving higher efficiency and better quality production with appropriate irrigation regimes in silage maize cultivation in soils mixed with urban sludge is a requirement of sustainable agriculture. Therefore, a two-year field study was carried out with three replicates with four different sewage sludge doses (D0: 0 t/ha, D1: 30 t/ha, D2: 60 t/ha, and D3: 90 t/ha), and three different irrigation regimes (S1, S2, and S3). In the S1, S2 and S3 regimes, when the sum of (Reference evapotranspiration - Effective rainfall) was 25 mm, 50 mm and 75 mm, respectively, irrigation was carried out and the soil moisture deficit was completed to the field capacity. Considering the two-year average, increasing sewage sludge dose and frequent irrigation significantly increased fresh and dry biomass yields and crude protein, while decreasing acid detergent fiber (ADF) and neutral detergent fiber (NDF). The fresh biomass yield in D3 treatment was 12.4%, 20.6%, and 42.1% higher than D2, D1, and D0, respectively. ADF in D3 was 5.6%, 2.1% and 1.7% lower than D0, D1 and D2, respectively, while NDF was 4.4%, 3.7% and 2.1% lower. D3 treatment increased the crude protein value by 27.3%, 15.5% and 7.7% compared to D0, D1 and D2 treatments, respectively. S1 provided 12.9% and 28.3% higher fresh biomass yield compared to S2 and S3. ADF value in S1 was 0.69% and 2.4% lower than S2 and S3, respectively, and NDF value was 0.86% lower compared to S3. There was a positive linear relationship with a high correlation between fresh and dry biomass yields. It could be concluded that D3-S1 treatment is the most effective practice for higher and quality yields, and followed by D3-S2 treatment.
Show more [+] Less [-]Farklı Demirli Gübre Uygulamalarının Kivi Yapraklarının Klorofil, Aktif Demir ve Besin Elementi İçeriklerine Etkileri
2024
Ceyhan Tarakçıoğlu | Derya Türüdü
Bu çalışma, topraktan Fe-EDDHA, Fe-DTPA, Fe-HBED ve FeSO4 ile yapraktan Fe-DTPA, Fe-EDTA, FeSO4 ve Fe-Nano gübre uygulamalarının kivi bitkisinde demir (Fe) klorozunu önleme düzeylerinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Topraktan ağaç başına 5 g Fe uygulanırken, yapraktan Fe-Nano 10 mg L-1, diğer gübreler ise 75 mg Fe L-1 dozlarında uygulanmıştır. Farklı dönemlerde (çiçeklenme, meyve tutumu ve vejetasyon ortası) yaprak örnekleri alınarak bitkilerin toplam ve aktif Fe, toplam klorofil ve bazı besin elementi içeriklerine etkileri araştırılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, kivi yapraklarının toplam Fe içeriği çiçeklenme döneminden sonra azalmakla birlikte; aktif Fe ve klorofil içerikleri ile aktif Fe/toplam Fe oranının arttığı tespit edilmiştir. Yapraklar, Fe ve Mg hariç, tüm uygulamalarda genellikle yeterli düzeylerde besin elementi içeriklerine sahip olmuşlardır. Diğer taraftan, sırasıyla yapraktan Fe-EDTA, FeSO4 ve Fe-DTPA uygulamaları ile topraktan FeSO4, Fe-HBED ve Fe-EDDHA uygulamalarının kivide Fe klorozunu önlemede daha etkili oldukları belirlenmiştir.
Show more [+] Less [-]Balıkesir İlinde Kaba Yem Üretiminin Hayvan Varlığına Yeterliliğinin Yıllara Göre Değişimi
2024
Hülya Hanoğlu Oral
Bu çalışma, Balıkesir ili kaba yem üretiminin ilin hayvan varlığının ihtiyaçlarına yeterlilik seviyesinin yıllara göre değişimini ortaya koymak amacıyla hazırlanmıştır. İlin toplam hayvan varlığı 2010-2021 yılları arasında %26,3 oranında artarak 549.432 hayvan birimine (HB) ulaşmıştır. Toplam sığır varlığı içerisinde kültür ırkı sığırların payı %74,3, yerli ırkların payı ise %6,7’dir. Kültür ırkı sığır mevcudu bakımından Türkiye’de üçüncü sırada olup, entansif sığırcılık işletmelerinin önemli bir bölümü bu ildedir. Bu potansiyele uygun olarak karma yem sanayisinde ön sıralarda yer almaktadır. Öte yandan aynı dönemde (2010-2021 yılları arasında) ilin küçükbaş hayvan sayısı %104,7 oranında artmıştır. Balıkesir toplam küçükbaş hayvan sayısı bakımından Türkiye’de yedinci, Merinos ırkı koyun varlığında üçüncü sıradadır. Daha ziyade koyun ve keçilerin yararlandığı çayır ve mera alanlarının, 2009 yılından itibaren hızla artan hayvan varlığının ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz kalması ile küçükbaş hayvancılık da belirli ölçüde entansif ve/veya yarı entansif sistemle yapılmaya başlanmıştır. Önemli bir yem bitkileri üretim potansiyeline sahip olan Balıkesir’de, yem bitkileri ekim alanlarının tarla alanları içindeki payı Türkiye ortalamasının oldukça üzerindedir. İlin hayvan varlığının yaşama payı besin maddesi ihtiyaçlarını kaba yemlerle karşılamak için 2,5 milyon ton kaliteli kaba yem gerekmektedir. Çayır ve meralar ile yem bitkileri yetiştiriciliğinden sağlanan 1,3 milyon ton kaba yem, ihtiyacın ancak %51,2’sini karşılamaktadır. Bu nedenle yem açığı saman ve anız gibi besleme değeri düşük kaba yemler veya kesif/karma yem kaynakları ile karşılanmaya çalışılmaktadır.
Show more [+] Less [-]Gümüşhane İlindeki Halk Çeşmesi Sularının Kalitesinin İncelenmesi ve Cryptosporidium spp. Varlığının PCR Yöntemiyle Araştırılması
2024
Mustafa Atasever | Halit Mazlum | Burak Çevik | Halil Üzüm
Bu çalışmada Gümüşhane’nin Merkez ve ilçelerindeki (Kelkit, Şiran, Köse, Kürtün ve Torul) 97 halk çeşmesinden alınan su numunelerinin fiziksel, kimyasal ve mikrobiyolojik kalitesi incelenmiştir. Ayrıca numunelerde Cryptosporodium spp. varlığı konvansiyonel PCR yöntemiyle araştırılmıştır. Çalışmada numunelerin hepsinde pH, elektriksel iletkenlik, nitrit (NO2) ve amonyum (NH₄⁺) değerleri içme suyu yönetmeliğine ve standardına (TS 266) uygun bulunmuştur. Numunelerin %16,49’unun bulanıklık değerlerinin yönetmelikte belirtilen sınır değerin üzerinde olduğu belirlenmiştir. Numunelerin %4,12’sinin sertlik değerlerinin Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) belirlediği sınır değerin üzerinde olduğu saptanmıştır. Ağır metal açısından, 2 (%2,06) numunenin demir (Fe), 3 (%3,09) numunenin ise alüminyum (Al) miktarları yönetmelikte ve TS 266’da belirtilen sınır değerlerin üzerinde olduğu saptanmıştır. Mikrobiyolojik olarak, numunelerin %39,18’inin E.coli ve koliform grubu bakteri yönünden ilgili yönetmelik ve TS 266 standardına uygun olmadığı belirlenmiştir. Numunelerin hiçbirinde Cryptosporodium spp. saptanmamıştır. Gümüşhane halk çeşmelerinin bazılarının halk sağlığı açısından riskli olduğu kanaatine varılmıştır.
Show more [+] Less [-]Pinus brutia İbrelerinde Ağır Metal-Fungal Mikrobiyota Etkileşiminin Metagenomik Karakterizasyonu
2024
Melike Çebi Kılıçoğlu
Ağır metallerin biyolojik olarak ıslahında alternatif bir çözüm olarak funguslar etkili bir yöntem olarak kabul edilmektedir. Çalışmanın amacı, uzun süreli ağır metalle kontamine olmuş Samsun Organize Sanayi Bölgesi ve Adalar Orman bölgesinden alınan Pinus brutia ibrelerinde karşılaştırmalı olarak ağır metal konsantrasyonlarını belirlemek ve potansiyel biyoremediatörler olabilecek mantar mikobiyomunu değerlendirmekti. Çalışma sonucunda ibre numunelerinde Cu, Pb, Zn, Mn, Cr, Cd, Ni, Se, As, Li, V ve Co elementlerinin analizleri yapılmış, bu elementlerden Ni, As, Li, V ve Co element konsantrasyonları belirlenebilir limitlerin altında kalmıştır. Diğer elementlerin tamamında ise Samsun OSB’de elde edilen konsantrasyonlar, Adalar bölgesinde elde edilen konsantrasyonlardan daha yüksek seviyededir. Bunun yanı sıra metagenomik analiz sonucunda, Samsun OSB P. brutia ibrelerinde sırasıyla Aureobasidium (%27,5), Gibberella (%20,7), Cladosporium (%14), Articulospora (%5,8), Helicoma (%3,1), Alternaria (%1,7), Hazslinszkyomyces (%1,6) ve Lasiodiplodia (%1) cinsleri belirlenirken Samsun Adalar mikobiyomunda sırasıyla Phaeococcomyces (%22,8), Hormonema (%19,1), Aureobasidium (%13,8), Cladosporium (%6,5), Alternaria (%4,6), Neosetophoma (%3,1), Rachicladosporium (%3), Ophiosphaerella (%2,1), ve Phaeosclera (%1,8) cisleri saptanmıştır. Sonuçlar element konsantrasyonundaki fazlalığa dirençli olduğu bilinen taksonların ortamda dominant olduğunu göstermektedir. Gelecekte bu çalışma sürdürülebilir temiz bir çevre için ağır metal kirliliğinin biyolojik kaynaklar kullanılarak iyileştirilmesi yaklaşımlarına yönelik yenilikçi stratejilerin geliştirilmesine referans teşkil edebilir.
Show more [+] Less [-]Zenginleştirilmiş Çevre Şartlarının Beç Tavuklarında Performans, Davranış, Kesim, Karkas ve Et Kalite Özelliklerine Etkisi
2024
Murat Karataş | Mehmet Akif Boz
Bu çalışmada beç tavuklarına kapalı yetiştirme şartlarında uygulanan çevresel zenginleştirmenin besi performansı, kesim ve et kalite özellikleri ile bazı davranış özelliklerine etkilerinin ortaya koyulması amaçlanmıştır. Çalışma, Yozgat Bozok Üniversitesi BOZOKTUAM Yerköy Hayvancılık işletmesinde yürütülmüş olup, hayvan materyalini 200 adet günlük yaşta beç tavuğu oluşturmuştur. Bu çalışmada, çevresel zenginleştirme uygulanan ve uygulanmayan iki farklı muamele grubu oluşturulmuştur. Beç tavukları her iki muamele grubunda da 5 tekerrürlü olarak altlıklı yer sisteminde yetiştirilmiştir. Çevresel zenginleştirme grubunda tüneme tahtaları, taş materyalleri ve yeşillik yemliği objeleri yer almıştır. Beç tavukları kuluçkadan çıkıştan sonra muamele gruplarına rastgele dağıtılmış ve 13 haftalık kesim yaşına kadar aynı kümes ortamında büyütülmüştür. Çevresel zenginleştirme uygulanan grupta daha düşük kesim ağırlığı gerçekleşmiş ve yemden yararlanma oranı 10 ve 12 haftalık yaşta kontrol grubunda daha iyi bulunmuştur. Kesim ağırlığı ve sıcak karkas ağırlığı çevresel zenginleştirme uygulanan grupta daha düşük bulunmuştur. Çevresel zenginleştirme uygulanan beç tavuklarında daha yüksek eşinme, koşma, yem yeme ve su içme, kabarma ve kanat çırpma ile tüy temizleme davranışı gözlenmiştir. Tüy gagalama davranışı ve yatma davranışı ise çevresel zenginleştirme uygulanmayan (kontrol grubu) beç tavuklarında daha yüksek bulunmuştur. Bu çalışma kapalı ortamda yetiştirilen beç tavuklarında çevresel zenginleştirme uygulamalarının genel performans, karkas ve et kalite özelliklerinde önemli bir değişime neden olmadan doğal davranışların sergilenme düzeyini artırarak daha yüksek bir refaha katkı sağlayabileceğini ortaya koymuştur.
Show more [+] Less [-]Effect of Organic and Industrial Fertilizers on Reducing Sugar, Specific Gravity, Dry Matter and Starch Composition of Fresh Harvested Irish Potato Varieties in Musanze District Rwanda
2024
Theophile Kanyarwanda | Sylvestre Habimana | Karemera Noella Josiane Umuhoza | Fabrice Musana Rwalinda | Alphonsine Mukamuhirwa
Potatoes for use in industrial processing must have a low reducing sugar concentration. This study investigates the impact of organic and synthetic fertilizers on the composition of Irish potato cultivars’ reducing sugar, specific gravity, dry matter, and starch. The research was conducted at Busogo Farm in Rwanda, using randomized complete block designs in seasons 2021 B and 2022 A with rate of ten tones per hectare under the doses of 100%, 50%, and 0% and three hundred kilograms per hector under the dose of 100%, 50% and 0% respectively for farmyard manure and NPK 17.17.17. Results showed significant effects of season and treatment on reducing sugar levels in potatoes. Twihaze and Kirundo varieties recorded high glucose (0.09%), while Gisubizo variety in control, recorded low glucose (0.01%). Additionally, the analysis of variance showed that Irish potato varieties with low to moderate and moderate to high glucose contents, respectively, experienced extremely significant (p 0.001) effects of farmyard manure and NPK on glucose content for the seasons 2021 B and 2022 A. The application of inorganic and organic fertilizers had a significant impact (p 0.05) on dry matter in seasons B and A, according to the analysis of variance. Additionally, the results demonstrated extremely significant (p<0.01) differences in specific gravity and starch in both seasons, with Kinigi variety having higher values of dry matter, specific gravity, and starch content in season B and A, respectively, of 24.58, 1.10, and 18.59%. Season 2022 A’s high decreasing sugar levels were caused by meteorological conditions brought on by the soil’s high moisture content as well as the maturity of the tubers. Due to its low level of reducing sugar, Gikungu, Kirundo, and Kinigi are excellent for chips whereas Twihaze variety is advised for boiling cooking methods.
Show more [+] Less [-]The Effects of Rearing Systems on Incubation, Egg Production and Quality Traits in Pharaoh Quails
2024
Ahmet Uçar
This study was conducted to determine the effect of rearing quails in different rearing systems on egg production, egg quality characteristics, and incubation results. The 360 quails were distributed equally to 3 different rearing groups (cage, enriched cage, and floor) in a male:female mixed at the age of 3 weeks. The eggs were individually weighed and recorded one by one daily (5487 eggs) for 3 months. To determine egg quality and incubation characteristics, 750 eggs were broken, and 3284 eggs were incubated, respectively. The results showed that female quail in the floor group have lower body weight at 6 weeks old (177.19 g), and they reached sexual maturity (age of first egg laying) later (65.36 day, P<0.01), The lowest egg production (61.14%) occurred in the floor group during the 3-month egg production period (P<0.05). The lowest average egg weight (9.07 g) was determined in the floor group (P<0.05). It was determined that the eggs of quails raised in the enriched group had a rounder shape index because they have larger widths (P<0.01). While the highest average yolk height (11.24 mm) was determined in the enriched cage group (P<0.01), the highest averages of albumen length (72.41 mm) and lowest averages of yolk index (48.43%) were determined in the cage group (P<0.01). The lowest average values (113.17) in Haugh unit were detected in the floor group (P<0.05). The highest fertility rate (98.44%) was in Floor♂:Cage♀, the highest hatchability of fertile egg rate (94.67%) was obtained from Enriched♂:Cage♀, and the highest hatchability (89.10%) was obtained from Floor♂:Cage♀ pairing (P<0.05). The lowest fertility rate (88.00%) was obtained from the Enriched♂:Floor♀, the lowest hatchability of fertile egg rate (86.01%) was obtained from the Enriched♂:Enriched♀, and the lowest hatchability (75.62%) was obtained from the Enriched♂: Enriched♀ groups. As a result, it has been revealed that the effect of various rearing systems is different on egg production, egg quality traits, and hatching results in quails. Thus, it has been shown that different programs at the rearing period to be applied to the male and female quails can achieve better incubation results and reproductive success.
Show more [+] Less [-]