Refine search
Results 1831-1840 of 5,301
Genomic Analysis Methods of Microorganisms Full text
2025
Canan Kebabçıoğlu | Osman Erganiş
Molecular approaches used to identify bacterial species use 16S rRNA and MLST to determine the genetic linkage of bacteria; MLST characterizes clonal linkages by examining differences in various gene loci. MLVA determines the genetic relationships of bacterial strains and biovar-level differences and assesses the copy number of repeated DNA sequences. Sequencing provides genetic data by identifying DNA sequences; Sanger sequencing is the basis for next-generation approaches. CRISPR modifies the genetic code and can correct mutations or control genes using Cas9. These methods are important for identifying bacterial species and annotating genomic information. The methods used for this purpose are brought together in this study. The explanation and detailed description of the methods examined will contribute to their use in the field of microbiology.
Show more [+] Less [-]Aile Planlaması Sürecinde Kullanılan Tıbbi Aromatik Bitkiler ve Sosyal Boyutunun Değerlendirilmesi: Kırsal Kadına Yönelik Yaklaşım Önerileri Full text
2025
Neslihan Özdemir
Bu çalışmanın amacı gebelikte, doğum sonrasında ve emzirme döneminde kullanılan tıbbi ve aromatik bitkiler hakkında genel bilgi vermek ve literatüre katkı sağlamaktır. Çalışmanın sonucunda; Adaçayı (Salvia officinalis L.), Nane (Mentha piperita L.), Melisa bitkisi (Melissa officinalis L.), Mayıs Papatyası (Matricaria chamomilla L.), bitkilerinin yaygın oranda; Ihlamur (Tilia tomentosa Moench), Kekik-Zahter (Thymus serpyllum L.), Isırgan Otu (Urtica dioica L.), Çörek otu (Nigella sativa L.), Badem (Amygdalus communis L.), Zencefil (Zingiber officinale Roscoe) bitkilerinin orta düzeyde; son olarak Ekinezya (Echinacea purpurea (L.) Moench), Sarımsak (Allium sativum L.), Zerdeçal (Curcuma longa L.), Biberiye (Rosmarinus officinalis L.), Sarı Kantaron (Hypericum perforatum L.), Keten tohumu (Linum usitatissimum L.), Ahududu yaprağı (Rubus idaerus L.), Çemen otu (Trigonella foenum-graecum L.) bitkilerinin ise az oranda kullanıldığı belirlenmiştir. Gebelerin, stres düzeylerini azaltmak, bulantı ve kusma gibi sorunlarla başa çıkmak amacıyla bitkisel ürünlere başvurduğu görülmektedir. Doğum sonrası dönemde de, stresin hafifletilmesinin yanı sıra süt üretimini artırmak için bitkisel çözümler tercih edilmektedir. Ancak, bazı bitkisel ürünlerin gebelik ve doğum sonrası dönemde kullanımı ile ilgili dikkat edilmesi gereken önemli noktalar bulunmaktadır. Böyle bitkilerin kullanımı gerek annenin gerekse bebeğin sağlığını olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Bu nedenle, gebeler ve emziren annelerin, herhangi bir bitkisel ürün kullanmadan önce mutlaka bir sağlık profesyoneline danışmaları büyük önem taşımaktadır.
Show more [+] Less [-]Çalışan Kadınların Dondurulmuş Besin Tüketim Alışkanlıkları Full text
2025
Nildem Kızılaslan
Bu çalışmada, Samsun ili 19 Mayıs ilçesinde çalışma hayatında yer alan kadınların dondurulmuş besin tüketim alışkanlıklarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Araştırma, 200 çalışan kadın birey ile yapılmıştır. Aktif olarak çalışan ve araştırmaya katılmaya gönüllü olan bireyler çalışmaya dahil edilmiştir. Bireylerin vücut ağırlığı ve boy uzunluğu ölçülmüştür. Bireylerin vücut ağırlığı ve boy uzunluğu kullanılarak beden kütle indeksi (BKİ) hesaplanmıştır. Araştırma sonuçlarında, bireylerin %76,0’sı dondurulmuş besin tüketirken %24,0’ü tüketmemektedir. Dondurulmuş besin gruplarından sırasıyla et ve et ürünleri, meyve ve sebze, hamur işleri daha fazla tüketilmektedir. Bireylerin dondurulmuş besin satın alma nedenleri, %41,4’nün zamandan tasarruf, %48,0’nin hazırlama kolaylığından, %6,6’nın reklamlardan etkilendiği, %18,4’nün mevsimsel farklılıktan satın aldıklarını belirtmişlerdir. Bireylerin satın almama nedenleri incelendiğinde, %25,0’i fiyatını yüksek bulmakta, %33,3’ü sağlıklı olduğuna inanmakta, %33,3’ü taze olmadığı ifade etmekte ve %4,2’i ise doyurucu olmadığını düşünmektedir. Tüketim şekli incelendiğinde, %61,8’i yardımcı yemek olarak, %42,8’i aperatif olarak, %17,1’i ana yemek olarak tükettiklerini belirtmişlerdir. Aile bireyleri içerisinde 15-30 yaş aralığında bireyler dondurulmuş besini en fazla tüketmektedir. Araştırmaya katılan bireylerin dondurulmuş besin tüketip tüketmeme durumuna göre yaş, medeni durum, eğitimleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmuştur. Genel olarak dondurulmuş besinler, çalışan bireyler ve aileler için kolaylık, beslenme ve lezzet arasında bir denge sunan kullanışlı ve pratik bir seçenek olabilir. Ancak dondurulmuş besinlerin güvenli etiketlemeye, depolama koşullarına, tüketim miktarına ve şekline de dikkat etmek gerekmektedir.
Show more [+] Less [-]Exploring Farmers' Resilience: Climate Change and Sustainable Adaptation Strategies in the Agricultural Sector of Nepal Full text
2025
Shikha Sharma | Srijana Neupane
Agriculture is a cornerstone of the economy, providing livelihoods for a significant portion of population. However, climate change significantly affects people, their lifestyles, and the ecosystems posing a critical challenge to the global community, particularly the underprivileged in developing nations. Recognizing the indispensable role of agriculture and the challenges posed by a changing climate, this paper emphasizes the paramount need for proactive adaptation strategies. Central to these strategies is the pivotal concept of Climate-Smart Agriculture (CSA), a multifaceted approach that encompasses a range of practices, including agroforestry, conservation agriculture, and the adoption of climate-resilient crop varieties. Delving deeper, the paper navigates through the farmer's perceptions, unraveling their understanding of climate change, and the complex barriers like social barriers, institutional limitations, financial barriers, and limited awareness that impede effective adaptation, and illuminates the instrumental roles that governmental bodies and institutions, and extension agents play in shaping and fostering climate-resilient practices. Collaboration between local communities, governments, and non-governmental organizations is essential to ensure the successful implementation of sustainable adaptation strategies. Embracing sustainable and forward-thinking approaches, particularly CSA, including agroforestry, conservation agriculture, water management techniques, climate-resilient crop varieties, ICT, and climate-smart pest management, the agricultural sector gains the potential to bolster its resilience against climate-induced disruptions, ensuring consistent agricultural output that contributes significantly to broader food security initiatives.
Show more [+] Less [-]Synthesis of Modified Poly (glycidyl methacrylate) (PGMA) Hydrogels, and Investigation of Their Potential in Dye Removal Full text
2025
Kübra Gülcemal | Kutalmış Gökkuş
Anthropogenic activities with increasing population lead the pollution of ecosystems. Over one-third of the world's water resources are utilized for agricultural, domestic, and industrial activities, resulting in contamination by synthetic, and geogenic compounds such as dyes, fertilizers, pesticides, and heavy metals. Among these pollutants, dyes are particularly noteworthy due to their extensive use across various sectors, making them one of the leading contributors to water pollution. For this reason, dyes are one of the most important pollutants that cause water pollution. Therefore, the adsorption of Bromophenol blue (BPB) was studied in this study. Firstly, PGMA gels were produced by polymerizing of glycidyl methacrylate (GMA) monomer. Secondly, the PGMA gels were modified to prepare the new adsorbents for the adsorption of BPB dye. Thirdly, the adsorption of BPB dye was carried out. The batch adsorption method was used. The optimum adsorbent amount, initial BPB concentration, pH, and temperature parameters for PGMA gels were determined. The adsorption mechanism between modified PGMA gels, and BPB dye was elucidated by Langmuir, Freundlich, Dubinin-Radushkevich, and Temkin isotherm models. As a result, it was seen that modified PGMA gels showed good performance in the adsorption of BPB.
Show more [+] Less [-]Mikoriza ve Organik Gübre Uygulamalarının Biber (Capsicum annuum L.) Fidelerinin Gelişimi Üzerindeki Etkisi Full text
2025
Hakan Kartal | Sezer Şahin
Bu çalışma 2021 yılında Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi bünyesindeki tam otomasyonlu ısıtmalı bir serada yürütülmüştür. Bu çalışmanın amacı, farklı dozlarda mikoriza ve organik gübre uygulamalarının biber fidelerinin gelişimi üzerindeki etkisini incelemektir. Çalışmada Bulut F1 biber çeşidi kullanılmıştır. Araştırma, tesadüf parselleri deneme desenine uygun olarak 3 tekrarlı olarak gerçekleştirilmiştir. Çalışmada, biber fidesi yetiştiriciliği için torf-perlit karışımına mikorizalı ve mikorizasız farklı dozlarda besin solüsyonu ve vermikompost uygulanmıştır. Fideler bir buçuk ayda sökümü yapılmıştır. Bu araştırmada, fide boyu, hipokotil uzunluğu, gövde çapı, yaprak sayısı, yaprak yaş ağırlığı, yaprak kuru ağırlığı, kök yaş ağırlığı ve kök kuru ağırlığı özellikleri incelenmiştir. Çalışma bugularına göre, gövde çapı üzerinde vermikompost+mikoriza+EC uygulamalarının daha iyi sonuç vermiştir. Vermikompost dozları arttıkça fide boyu ve hipokotil uzunluğunda bir artış olduğu ancak vermikompost uygulamalarının etkisinin olmadığı görülmektedir. Genel olarak tüm uygulamalara bakıldığı zaman vermikompost uygulamalarına göre EC ve EC+mikoriza uygulamalarının etkisinin daha fazla olduğu görülmektedir.
Show more [+] Less [-]EC, Mikoriza ve Vermikompost Uygulamalarının Domates (Solanum Lycopersicum L.) Fidesi Gelişimine Etkileri Full text
2025
Hakan Kartal | Sezer Şahin
Domates, dünyada üretilen en önemli sebze türlerinden birisidir. Hem tarla hemde serada domates yetiştiriciliğinde başlangıç materyali olarak genellikle tohumdan ziyade fide kullanılmaktadır. Bu çalışmanın amacı, farklı dozlarda mikoriza, vermikompost ve gübre uygulamalarının domates fidelerinin gelişimi üzerindeki etkisini araştırmaktır. Çalışmada Cuma F1 domates çeşidi kullanılmıştır. Araştırma, tesadüf parselleri deneme desenine uygun olarak 3 tekerrürlü olarak gerçekleşmiştir. Çalışmada, domates fidesi yetiştiriciliği için %70 torf %30 perlit karışımı olan ortamlara EC 0.5-1.00 ile hem mikorizalı hemde mikorizasız şekilde farklı oranlarda vermikompost (% 0, 10 ve 20) dozları uygulanmıştır. Fideler bir buçuk ayda sökümü yapılmıştır. Bu araştırmada, domates bitkilerinin şu morfolojik (fide boyu, hipokotil uzunluğu, gövde çapı, yaprak sayısı, yaprak yaş ağırlığı, yaprak kuru ağırlığı, kök yaş ağırlığı ve kök kuru ağırlığı) özellikleri incelenmiştir. Çalışma sonucunda, vermikompost ve mikoriza uygulamalarının ortamda bulunması birçok parametre bakımından önemli farklar oluşturmaktadır. Tam gübre (EC1) dozlarında fide kalitesinin arttığı ve düşük gübreleme (EC 0.5) dozlarında ise ortama vermikompost ilave edilmesinin fide gelişimini olumlu yönde etkilediği görülmüştür.
Show more [+] Less [-]The Impact of Exchange Rate and Inflation Rate Fluctuations on Türkiye’s Agricultural Exports: A Statistical Analysis Full text
2025
Cüneyt Çatuk
Examining agricultural exports from the specific perspective of the Turkish economy is essential, as it facilitates the development of foreign trade policies, strengthens the agricultural sector, enhances global market competitiveness, and optimizes productivity. This study employs multiple regression analysis to assess the impact of exchange rate volatility and inflation on Türkiye's agricultural exports from 2016 to 2023. The results indicate that these two variables have a moderate effect on the value of Türkiye’s agricultural exports. Additionally, the analysis highlights that exchange rate volatility and inflation rates significantly affect these exports. Particularly, the positive impact of exchange rate volatility on exports suggests that firms may benefit from increasing their export share.
Show more [+] Less [-]Peyzaj ve Rekreasyonel Potansiyelin Belirlenmesinde Gülez Yöntemi: Gölbaşı Gölleri Tabiat Parkı (Adıyaman) Örneği Full text
2025
Ercan Vural
Nüfus artışı, hızlı ve plansız kentleşme ile birlikte kent içerisindeki yeşil alanlar başta olmak üzere diğer tüm doğal alanlar yapılaşma nedeniyle niteliğini kaybetmiş veya azalmıştır. Kentte yaşayan insanlar için bu alanların azalması ve niteliğinin ortadan kalkması rekreatif ihtiyaçların karşılanamamasına neden olmuştur. Bu durum kent içinde veya yakın alanlarındaki tabiat parklarının, mesire alanlarının ve ormanlık alanlarının daha kıymetli hale gelmesine imkan tanımıştır. Bu çalışmanın amacını, Adıyaman ili, Gölbaşı ilçesi sınırları içinde kalan Gölbaşı Gölleri Tabiat Parkı’nın Gülez yöntemine göre rekreasyonel potansiyelinin belirlenmesi oluşturmaktadır. Gülez yönteminde, rekreasyonel alanın peyzaj değeri, iklim değeri, ulaşılabilirlik durumu, rekreatif kolaylık ve olumsuz etkenlerin puanlandırılmasıyla rekreasyon potansiyeli hesaplanmaktadır. Bu hesaplamaya göre, Gölbaşı Gölleri Tabiat Parkı’nın rekreasyonel potansiyeli toplamda “67” puan alarak “yüksek” kategoride değerlendirilmiştir. Gölbaşı Gölleri Tabiat Parkı’nda gerçekleştirilen arazi çalışmaları sonucunda, yöntemde belirtilen bazı ögelerinin nitelik olarak eksik olduğu ve olumsuz etken ögelerinin oldukça fazla olduğu tespit edilmiştir. Gölbaşı Gölleri Tabiat Parkı’nın rekreasyonel faaliyet potansiyeli tespit edilenden daha fazladır. Sahadaki olumsuz etkenlerin azaltılmasıyla alanın rekreasyonel faaliyet potansiyelinin “19” puan daha artırılabileceği, bu sayede Gölbaşı Gölleri Tabiat Parkı’nın toplam puanın “86” olarak potansiyelinin “çok yüksek” sınıfına ulaşabileceği öngörülmektedir.
Show more [+] Less [-]Kivilerde Görülen Virüs Hastalıkları Full text
2025
Yağmur Türkmen | Merve Yiğit
Kivi (Actinidia spp.), küresel olarak önemli ekonomik değere sahip bir meyve ürünüdür. 2010'dan önce, kiviyi etkileyen virüslere sınırlı ilgi gösterilmekteydi. Ancak o zamandan beri, bu ürünü enfekte eden 20'den fazla virüs tanımlanmıştır. Bu virüsler, yapraklarda sararma, mozaik desenleri, nekroz ve halkalı lekeler gibi ciddi simptomlara neden olabilmekte ve meyve kalitesi ile verimini önemli ölçüde etkileyebilmektedirler. Bu virüslerin birçoğu yaygın bir dağılıma sahiptir. Bu derleme, kivi virüslerinin tanımlanması, genomik değişkenliği, dağılımı, taşınması, tespiti, yaygınlığı ve mücadelesi konusundaki son gelişmeleri vurgulamaktadır. Ayrıca, gelecekte kivi virüsleri ile ilgili mücadele programlarının oluşturulabilmesi için önerileri de kapsamaktadır. Virüsten ari çoğaltma materyallerinin kullanımı, kivi virüsleri ile mücadele için en uygun maliyetli ve güvenilir strateji olmaya devam etmektedir.
Show more [+] Less [-]