Refine search
Results 191-200 of 344
Fasulye Bakteriyel Adi Yanıklık Hastalığına Karşı Farklı Bakırlı Bileşiklerin Etkililiği
2021
Metin Balçık | Kubilay Kurtulus Baştaş
Xanthomonas axonopodis pv. phaseoli'nin neden olduğu bakteriyel adi yanıklık (CBB), üretim alanlarında tüm fasulye çeşitlerini etkileyen en tahripkâr bakteriyel hastalıktır. Bu çalışmada, farklı iklim özelliklerine sahip Konya ve Afyonkarahisar illerinde yaygın olarak yetiştirilen Alberto çeşidi kuru fasulye üzerinde CBB hastalığına karşı farklı bakırlı preparatların etkililiği araştırılmıştır. Tarla koşullarında 5 haftalık fasulye bitkileri, yüksek virülent Xap k133 izolatının 108 hücre mL-1 konsantrasyonundaki bakteri süspansiyonu ile inokule edilmişler ve inokulasyonlardan sonra 5’er gün arayla 2 kez üretici firmalar tarafından önerilen dozlarda bakır hidroksit, bakır sülfat pentahidrat, bakır oksiklorür + bakır hidroksit ve bakır oksiklorür uygulanmıştır. Hastalık şiddeti (%) ve hastalık skoru, 0-9 skalası kullanılarak değerlendirilmiş ve kimyasalların etkililikleri su püskürtülen kontrol bitkileri ile mukayese edilerek Abbott formülü yardımıyla belirlenmiştir. Elde edilen istatistiki verilere göre, en etkili bakırlı preparat %42,59–47,25 etkililik oranlarıyla bakır oksiklorür uygulaması ile tespit edilmiş, bakır sülfat pentahidrat ise %7,69–12,96 oranları ile en düşük etkiliğe sahip olmuştur. Tarımda aşırı miktarda bakır kullanımının çevre ve insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerinin yanısıra bakteriyel patojenlerde bakıra dirençli ırklar gelişmektedir. Ülkemizde kuru fasulyede CBB hastalığına karşı en etkili bakırlı preparatın belirlenmesi amacıyla yaygın kullanılan preparatların etkinliği ilk kez araştırılmıştır ve elde edilen bulgular ile daha az bakır kullanılarak organik ve çevre dostu sürdürülebilir bir fasulye üretimi yapılabileceği düşünülmektedir.
Show more [+] Less [-]An Important Genotype for Sustainable Extensive Goat Production Systems of Turkey: The Gökçeada Goat
2021
Cemil Tölü | Türker Savaş
In this study, it was aimed to report some traits of Gökçeada goats, which raised under the natural conditions of Gökçeada, with respect to their protection within the scope of genetic resources. In this respect the information obtained from the goats supplied from the Island and reared in a semi-intensive system at Çanakkale Onsekiz Mart University and also the information obtained from the literature were collected and the biological and zootechnical identifications of the Gökçeada goat were performed. Gökçeada goats, which are predominantly black, have yellow or red blazes on both sides of their heads including their eyes. It was seen that Gökçeada goats had similar body measurements and lower live weights as compared to those of the same species on the mainland. The birth weight and the mature live weight of Gökçeada goats were found as 2.55 kg and 38 kg, respectively, whereas their mean kid yield per goat at birth was determined as 1.6 to 1.8 kids. Individuals with a milk yield of 591 kg were striking in the Gökçeada genotype, in which the mean lactation length and the mean lactation milk yield were determined as 251 to 259 days and 227 to 245 kg, respectively. Its milk fat (4.92-5.75%) and milk protein (3.29%) resembled those of our other native breeds. It is necessary to reveal, with more elaborate studies, the potential for Gökçeada goat cheese that is greatly demanded on the Island. It was determined that the Gökçeada kids, which were considered as dairy kids, had some small but nonfat carcass and that their meat was soft and of a light color and had a slight smell. One should be careful about the adaptation of the Gökçeada genotype, which successfully maintains itself under the island conditions and which is the source of income for producers, to intensive and extensive goat production systems.
Show more [+] Less [-]The Effects of Using Pomegranate (Punica granatum) Seed Powder on Quality Parameters of Model System Chicken Meat Emulsions
2021
Meltem Serdaroğlu | Özlem Yüncü | Hülya Serpil Kavuşan | Elnaz Sharefiabadi | Sahar Seyedhosseini
This study aimed to investigate the effects of using 1%, 3% and 5% pomegranate seed powder (PSP) on model system chicken meat emulsion (CME) quality parameters. For this purpose, the properties of the emulsion samples prepared using different amounts of PSP were compared with the control group prepared with 70% chicken breast meat, 18% chicken skin, 10% water, 1.5% salt and 0.5% sodium tripolyphosphate (STPP). Chemical composition, pH, emulsion stability, water holding capacity, cooking yield, and color were analyzed in emulsion samples. TBARs and peroxide values of the samples were determined on days 0, 3, 5 and 7 during storage. Use of pomegranate seed powder in emulsion formulation resulted a decrease in b* and a* values. At the same time, with the addition of pomegranate seed powder, there was no difference in the protein values of the raw samples and the moisture, ash and pH values of the cooked samples. It was also observed that pH values, water holding capacity and cooking efficiency of emulsions increased with the increasing levels of PSP. Both peroxide and TBARs values were lower in emulsion samples formulated with PSP on 7 d compared to the control group.
Show more [+] Less [-]A GIS- Based Approach on Annual Tractor Use, Soil Type and Crop Pattern Interactions in Some Provinces of the Aegean Region
2021
Gülden Özgünaltay Ertuğrul | Adnan Değirmencioğlu
The objective of this study was to provide the basic data related to the tractor such as power ratios and annual use along with the production pattern, type of farms, farm size and their fragmentation, soil properties. In order to meet the above objective a survey study was conducted in 2013 in four provinces of the Aegean region namely Aydın, Denizli, İzmir and Manisa.Using a GPS device, the coordinates of the location of the agricultural lands were also found in order to analyze the data for further evaluation and GeoMedia Professional 6.0 CBS software. The results from the study indicated that the annual use of tractors is about 650 hours and the surveyed land is a typical example and resembles the whole country in terms of average land size and fragmented land structure. The total land owned by 305 farmers was calculated to be 4023.1 ha and each farmer has 7.47 ha land. On the other hand, the average parcel size was found to be 0.86 ha. The distance between the parcels ranged between 0.5-10 km mostly while %12 of the lands was out of this range.
Show more [+] Less [-]Reducing Methane Emissions with Animal Feeding Strategies
2021
Hatice Nur Kılıç | Mustafa Boga
The methods applied for yield increases per unit animal are also progressing rapidly, along with the rapid progress of agricultural and animal production in parallel with the rapidly developing population and the food demand. The increase in animal products increases the environmental impacts per unit of animal product. With the increase in animal wastes in recent years, greenhouse gas emissions have increased even more, thus negatively affecting the environment and animal health. In order to prevent this negative effect, sustainable methods and strategic measures related to animal feeding and care are important in order to reduce the emission of harmful greenhouse gases. Methane, which is the second most important greenhouse gas, is found in large amounts in the atmosphere as a molecule, the accumulation of this gas in the atmosphere more than CO₂ increases the interest in this subject. Different practices related to the nutrition of ruminant animals (use of feed additives, feeding strategies) in order to optimize rumen conditions and increase productivity per unit animal is a developing area. Sharing this information with animal breeders will also benefit the environment, and therefore human and animal health, in terms of reducing both methane and nitrogen emissions. In ruminant animals, it can cause a loss of 2-12% of the gross energy taken with the feed so that the methane gas can be removed from the body. There are many studies on feeding to reduce nitrogen losses in faeces and urine, which cause methane emissions for ruminants, and many of these studies still do not reach a permanent conclusion. The reduction in enteric CH₄ emissions to be made must be tailored to the specific needs of farmers and livestock, and to be cost-effective. In our study, it is aimed to compile animal feeding strategies and reduction of methane emissions under different conditions.
Show more [+] Less [-]Avrupa’da Üniversite Düzeyinde Önoloji Eğitiminin Yapısı ve Türkiye ile Karşılaştırılması
2021
Öznur Cumhur | Aysu Altaş
Türkiye, sahip olduğu klimatolojik özellikler sayesinde üzüm yetiştirilmesine uygun bir ülkedir. Türkiye’nin verimli topraklarında bol miktarda üzüm üretilmesine ve bağ alanı bakımından dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olmasına rağmen üretilen üzümlerin ancak %11 kadarının şarap üretiminde değerlendirildiği bilinmektedir. Türkiye’de şarap sektörünün her aşamasında karşılaşılan zorlukların, kısaca şarap bilimi olarak tanımlanan önoloji eğitimine de yansıdığı ve şarap konusunda kalifiye eleman yetiştirilen okulların sayıca az olduğu görülmektedir. Oysaki Türkiye’nin bağ alanı ve üzüm üretim miktarı açısından en yakın rakiplerinin yer aldığı Avrupa kıtasında durum oldukça farklıdır. Söz konusu ülkelerde önoloji eğitimi büyük önem arz etmekte ve önoloji eğitimini tamamlayanlara önolog unvanı verilmektedir. İçerik analizi yöntemiyle hazırlanan bu çalışmanın amacı, Avrupa’da verilen önoloji eğitimi ile Türkiye’de verilen önolojiye yönelik eğitimi mukayese ederek Türkiye’deki önoloji eğitimi için bazı öneriler ortaya koymaktır. Yapılan çalışma neticesinde; Türkiye’de önoloji eğitiminin, farklı pek çok gerekçe ile ihmal edilmiş bir eğitim alanı olduğu, lisans, yüksek lisans ve doktora düzeylerinde önoloji eğitimi verilmediği, önlisans düzeyinde ise sadece bir devlet üniversitesinde şarap üretim teknolojisi eğitimi verildiği sonuçlarına ulaşılmıştır. Çalışmanın alanyazına, sonraki araştırmacılara, şarap sektörüne ve özellikle şarapla ilgili eğitim veren kurumlara katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Show more [+] Less [-]Bazı Tescilli Nohut Çeşitlerinin Elek Analiz Değerleri
2021
Hamdi Özaktan
Ülkemizde nohut hem yaş hem de kuru olarak farklı süreçlerden geçerek tüketilmektedir. Tüketimde tercihen iri taneli nohutlar tercih edilirken 6 mm elek altı genellikle tercih edilmemektedir. Deneme, 2018 ve 2019 yılı vejetasyon süresince Erciyes Üniversitesi Tarımsal Araştırma ve Uygulama Merkezi, merkez deneme arazilerinde, kimyevi ve organik kökenli gübre girdisi kullanılmadan tesadüf bloklar deneme desenine göre üç tekerrürlü olarak yürütülmüştür. Denemede ülkemizde 1991-2013 yılları arasında tescil edilmiş 27 adet nohut çeşidi kullanılmıştır. Bu bağlamda araştırmada Kayseri ekolojik koşullarında herhangi bir gübre girdisi olmadan elde edilen 27 adet nohut tanelerinin 9 mm, 8 mm, 7 mm ve 6 mm elek üstü ile 6mm elek altı değerlerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Sonuç olarak her iki yılda da çeşitlerin ortalama değerleri yönünden 8 mm elek üstü değer birinci yıl %41,21 ikinci yıl %35,41 en yüksek olurken, ikinci olarak 7 mm elek üstü değerleri olmuştur.
Show more [+] Less [-]Hydro-Physical Properties of Soils under Different Land Uses in Northeastern Nigeria
2021
Ibraheem Alhassan | Muhammad Saddiq Askira
Evaluation of soil hydro-physical properties is very important in agriculture and for sustainable management of the land resources. This investigation was conducted to assess some hydro-physical properties of soils in different land use types (LUT) selected (i.e., dry upper land (UD), lowland (LL) and residential area (RA)) at 0-15cm and 15-30cm depths in Bade Local Government Area of Northeastern, Nigeria. Soils were randomly sampled at four points in each LUT and analyzed according to standard soil analysis procedures. Results of the analyses of variance showed that LL had recorded significantly higher clay content, larger soil porosities and high-water retention properties than the other LUT. Soil structural stability index (SSI) and organic carbon (OC) were below optimal range and statistically not different across the land uses. The results also indicated non-significant differences in the hydro-physical properties within the sampling depths. The coefficient of variation (CV) revealed that, slight variation (CV
Show more [+] Less [-]Antioxidant and Oxidant status of medicinal plant Echium italicum collected from different regions
2021
İmran Uysal | Falah Saleh Mohammed | Ali Erdem Şabik | Eylem Kına | Mustafa Sevindik
It is known that plants have been used by humans for a very long time in the treatment of diseases. A wide variety of plant species grown in different regions have been very successful in the treatment of many diseases. In this study, Echium italicum L. plant collected from different regions was used as material. The plant was extracted with ethanol in a soxhlet device. Then, antioxidant and oxidant levels of the plant extract were determined using Rel Assay kits. As a result of the analysis, the TAS values of the plant were determined 5.442±0.240 (Gaziantep), 4.896±0.081 (Hakkari) and 6.056±0.139 (Mersin), TOS values were 21.372±0.747 (Gaziantep), 12.255±0.341 (Hakkari) and 19.107±0.438 (Mersin), OSI values were 0.395±0.027 (Gaziantep), 0.250±0.005 (Hakkari), and 0.316±0.005 (Mersin). It was observed that antioxidant and oxidant values changed as the regions where the plant was collected changed. In addition, it was determined that E. italicum could be a natural antioxidant source.
Show more [+] Less [-]Beyaz ve Kahverengi Varyetelerine Göre Japon Bıldırcın’larının (Coturnix coturnix japonica) Canlı Ağırlık ve Zoometrik Yapılarının Belirlenmesi
2021
Yusuf Ziya Oğrak | Abdullah Özbilgin | Recep Gümüş | Milivoje Uroševıć
Bu çalışma, Japon Bıldırcınlarının (Coturnix coturnix japonica) beyaz ve kahverengi iki farklı varyetesinde, bazı zoometrik ölçümler ve canlı ağırlıkların, karşılaştırmalı olarak belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Bunun için aynı beslenme ve çevre şartlarında barındırılan, beyaz ve kahverengi varyetelerinden 30'ar (15 erkek, 15 dişi), toplam 60 adet, altı haftalık yaştaki bıldırcında, canlı ağırlıklar ve on iki farklı vücut ölçümüne ait değişkenler değerlendirilmiştir. Altı haftalık yaştaki ortalama canlı ağırlıklar açısından literatür bildirimlerinin birçoğuna göre daha yüksek değerler elde edilmekle birlikte bu çalışmada karşılaştırılan iki renk varyetesi açısından herhangi bir fark görülmezken, dişiler erkeklerden istatistiki olarak anlamlı olacak şekilde daha ağır bulunmuştur. İstatistiki anlamlılıkların elde edildiği zoometrik ölçümlerden kafa genişliği, gaga uzunluğu, gaga genişliği, sternum uzunluğu, bacak uzunluğu ve kanat uzunluğu açısından beyaz bıldırcınlar kahverengi olanlardan daha yüksek değerlere sahip olurken cinsiyete göre ise canlı ağırlık, vücut uzunluğu, göğüs çevresi ve tarsus çevresi değişkenlerinde dişiler daha yüksek değerler almışlardır. Altı haftalık yaştaki Japon bıldırcınlarının canlı ağırlıkları ile kafatası uzunluğu, beden uzunluğu, sternum uzunluğu, orta parmak uzunluğu, kanat uzunluğu, göğüs çevresi ve tarsus çapı değişkenleri arasında pozitif korelasyonlar tespit edilmiştir. Bıldırcın yetiştiriciliğinin yaygınlaşması için tüketiminin artması gerçeği göz önüne alındığında, insanların beslenmede bıldırcınları tercih etmelerini sağlayacak unsurlar üzerinde daha kapsamlı çalışmaların yapılması önerilebilir.
Show more [+] Less [-]