Refine search
Results 201-210 of 395
Türkiye ve Samsun İlinde Manda Popülasyonunun Sürdürülebilirliğinin Zaman Serileri Analizi ile Değerlendirilmesi Full text
2023
Bakiye Kılıç Topuz | Ali Gücükoğlu | Hakan Güler
Manda yetiştiriciliğinin avantajları ve mandadan elde edilen ürünlerin insan sağlığındaki üstünlüklerine rağmen, dünyada manda popülasyonunun azalan bir trendle düşük olduğu ve nesli tehlikede olan türler arasında olduğu belirtilmektedir. Dünyada manda yetiştiriciliği yapılan ülkeler arasında manda sayısında en hızlı azalışın gerçekleştiği ülke konumunda olan Türkiye’de, Samsun ili manda popülasyonunda geçmişten günümüze birinci sırada yer almaktadır. Bu çalışmanın amacı Türkiye ve Samsun ilinde 2023-2030 yılları arasında manda popülasyonunun Çift Üstel Düzleştirme ve Holt-Winters yöntemleri ile geleceğe yönelik tahminlerini gerçekleştirmektir. Çalışmada Türkiye manda popülasyon serisi için 1929-2022 yılları arası, Samsun ili manda popülasyon serisi için ise 1991-2022 yılları arası verileri kullanılmıştır. Araştırmada serilerin durağan olmadığı belirlenmiş olup, birinci farkı alındıktan sonra seriler durağanlaştırılmıştır. Manda popülasyon tahmini için Holt-Winters modelinin veri setine en uygun model olduğuna karar verilmiştir. Bu modele göre 2030 yılında 2022 yılına göre Türkiye manda popülasyonunun %7,29 oranında artış yaşanacağı, Samsun ili manda popülasyonunun ise gelecek sekiz yıl içinde stabil kalacağı belirlenmiştir. Çalışmada, yakın gelecekte Türkiye'de manda popülasyonunun yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalacağı belirlenmiştir. Türkiye’de manda varlığının sürdürülebilirliği için hükümet tarafından uzun vadeli ve etkili politika araçları uygulamaya konularak verilen desteklemeler artırılmalı ve tüketicilerin de manda sütü ve etinin faydaları hakkında bilinçlendirilmesi sağlanarak talep artışı sağlanmalıdır.
Show more [+] Less [-]In Vitro Shoot Bioassay of Salt Tolerant International Potato Center Bred Potato Genotypes for Assessing Their Salinity Tolerance Full text
2023
Md. Habibur Rahman | Deen Mohammad Deepo | Md Mazahul Islam | Md. Abul Bashar | Kamrun Nahar Sheuly | Khalid Syfullah | Md. Ekramul Hoque | Md Moshrraf Hossain Molla
The aim of the experiment is to study in vitro regeneration efficiency of international potato center (CIP)-bred salt tolerant potato genotypes under salt stress condition and to identify effective potato genotype(s) for saline belt areas of Bangladesh. An in vitro shoot bioassay of eight CIP-bred potato genotypes viz. CIP 102, CIP 106, CIP 111, CIP 117, CIP 124, BARI Alu 72 (CIP 139), and BARI Alu 73 (CIP 127) and CIP 136 were used. In this study, single node of these genotypes was cultured in MS media supplemented with 0, 80, 100, 120, 140 and 160 mM NaCl. Among the eight genotypes, BARI Alu 72 (CIP 139) showed the highest tolerance against salinity up to 160 mM NaCl (14.61 dS/m) for all studied parameters (except shoot and root initiation) with the highest plant height (9.67 cm), leaves number (13.60), nodes number (9.50), root length (6.50 cm), roots number (7.80), fresh weight of shoot (536.1 mg) and root (205.60 mg). On the other hand, CIP 106 was found the most susceptible genotype against salinity showing its highest salinity tolerance up to 120 mM NaCl (10.96 dS/m) with maximum plant height (7.17 cm), leaves number (12.50), nodes number (6.50), root length (7.50 cm), roots number (9.7), fresh weight of shoot (572.3 mg) and root (250 mg). The experiment's findings corroborated CIP's findings that they were salt tolerant, as well as recommended for their cultivation suitability in saline-affected area in Bangladesh.
Show more [+] Less [-]Impact of Nutrient Profiles in Soils Amended Using Composts and Nano-Gel Water Accumulator for the Cultivation of Amaranthus Spinosus Grown in Them Full text
2023
Richard Odunayo Akinyeye | Ezekiel Olumide Fadunmade | Abiodun Folasade Akinsola | Michael Ogunmola Oguntokun | Onome Ejeromedoghene | Olubunmi S. Shittu
The depletion of minerals in agricultural soils through subsistence farming has been a major food security challenge in many parts of the world. To curtail this problem, farmers use inorganic fertilizer to boost soil fertility even though it poses a lot of environmental challenges. In this research, an alternative route to soil nutrient amendment was explored via the use of compost and nano-gel water accumulator for blending different soil samples derived from rock side soil and spent farm soils blended in different ratios of 1:0, 1:1, 1:2, and 2:1using a suitable potting media for the greenhouse production of A. spinosus L. Physicochemical values, mineral, and heavy metals concentration were evaluated on the soil and compost samples while mineral, proximate, anti-nutrients and vitamins compositions were analyzed on A. spinosus L. grown on the soils. Data obtained were analyzed using analysis of variance (ANOVA) at a 95% confidence limit using SPSS 20.0 software. The properties of the prepared compost (PC) and commercial compost (CC) varied significantly (P
Show more [+] Less [-]Microplastics as a Threat to Meat Consumption, Review Full text
2023
Aliu Olamide Oyedun | Lukman Omoniyi Lawal
The world population increasingly consumes about 300million tonnes of meat up to 2018. As this trend continues due to the increasing world population, plastic becomes necessary to preserve meat, required to meet its corresponding demands. Plastics in the meat industry were of immense benefits that have turned into an environmental burden. This is because they protect meat and other products from spoilage but contain many contaminants in the form of microplastics (MPs) additives and trapped carbons. These contaminants significantly contribute to the health risks meat pose and other global environmental concerns. A further concern is that consumers may likely not be aware of the safety risks of these MPs and their additives. Educating the meat consumers through proper labeling of the plastic packaging with straightforward and understandable terms for MPs migratory possibilities rather than industrial terminologies may likely guide the consumer against MPs consumption.
Show more [+] Less [-]Buğday Bitkilerinde Kök Çürüklüğüne Neden Olan Bıpolarıs Spp. İzolatlarının Patojenitesi Full text
2023
Berna Tunalı | Büşra Müge Maldar | Bayram Kansu | Fatih Ölmez
Bipolaris sorokiniana buğday ve arpada kök çürüklüğü yapan en önemli etmenlerden biridir. Buğday ve arpada tohum, başak, yaprak ve köklerde hastalık oluşturarak bitkilerde önemli ürün kayıplarına yol açmaktadır. Farklı agro-ekolojik bölgelerden toplanan kök ve kök boğazında çürüklük belirtisi gösteren buğday bitkilerinden izole edilen Bipolaris spp. izolatları morfolojik teşhis edilmiştir. Bu çalışmada B. sorokiniana, B. spicifera, ve B. australiensis olarak teşhis edilmiş olan 49 izolat kullanılmıştır. Yapılan patojenite çalışması sonucunda B. sorokiniana izolatlarının ikisi hariç hepsinin patojen olduğu ve hastalık şiddetlerinin %50 ila %90 arasında olduğu belirlenmiştir. Yalnızca bir B. spicifera izolatı bitkilerde zayıf patojen olarak belirlenmiş, B. australiensis izolatları hiçbir hastalık belirtisi oluşturmamıştır. B. sorokiniana bitkilerin yaş ağırlıklarında kontrollere oranla önemli düşüşlere yol açarken, B. spicifera'nın dört izolatının bitki ağırlığında artış sağladığı belirlenmiştir. Sonuç olarak, tüm agro-ekolojik bölgelerdeki B. sorokiniana izolatlarının şiddetli kök çürüklük hastalığı yaptığı ve bitki ağırlığında önemli miktarda azalmalara neden olduğu belirlenmiştir. Diğer taraftan, B. spicifera izolatlarının buğday bitkilerinin köklerinde zayıf hastalık belirtileri oluşturduğu, B. australiensis'in ise bitkilerin köklerinde hastalığa yol açmadığı ve bitki ağırlığını olumsuz olarak etkilemediği görülmüştür.
Show more [+] Less [-]Tütün Sektöründe Yeni Bir Örgütlenme Modeli: Tütün Üretim ve Pazarlama Kooperatifleri: Çelikhan Örneği Full text
2023
Necmettin Tekdemir | Özdal Köksal | Nail Acet | İlkay Dellal
Bu çalışma tütün üretim ve pazarlama kooperatiflerin sayıca fazla kurulduğu Adıyaman-Çelikhan’da yapılmıştır. Bu çalışmada, tütün üretim ve pazarlama kooperatiflerine üye olan ve üye olmayan üreticilerin sosyo-ekonomik özellikleri, işletme özellikleri ve tütün üretim ve pazarlama kooperatiflerinin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılmasına katkıda bulunmak amacıyla, aynı köyde yaşayan kooperatife üye olan ve üye olmayan tütün üretimi yapan toplam 90 üretici oransal örnekleme yöntemi kullanılarak belirlenmiş ve yüz yüze anket çalışması yapılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre; kooperatife üye olan üreticilerin; daha fazla sözleşme yaptıkları, daha fazla çiftçi kayıt sistemine dahil oldukları, sarmalık kıyılmış tütün mamullerinden alınan ÖTV oranını daha fazla bildikleri, ortak olma nedenlerinde “ürünleri yüksek fiyata satabilmenin ilk sırada yer aldığı”, kooperatifin en önemli fonksiyonunun ürün alımı olduğunu, kooperatifçilik konusunda eğitime ihtiyaç duydukları, teknik veya hukuki konularda ziraat odasından daha fazla bilgi aldıkları kooperatife üye olmayan üreticilerin ise, başka ürün yetiştirmeyi bilmedikleri için tütün üretimi yaptıklarını, kooperatiflerin daha iyi ve başarılı olması için devletin finansal yardım yapması gerektiğini, kooperatife üye olmak istememelerinin başlıca sebepleri arasında; mevcut kooperatifleri güvenilir olarak bulmadıklarını, başarılı olamayacaklarını belirtip, ancak bu sorunların çözülmesi halinde %83,8’i üye olabileceklerini ifade etmişlerdir. Kooperatif yöneticileri ve üyelerine hak ve yükümlülükleri ile kooperatif ve işletmecilik konularında belli periyodlarla eğitim faaliyetlerinin yürütülmesi kooperatifçiliğin devamlılığını sağlamaya katkı sağlayacaktır.
Show more [+] Less [-]Rasyonda Beyaz Sorgum Danesi Kullanımının Yumurtlayan Bıldırcınlarda Performans ve Yumurta Kalitesi Üzerine Etkisi Full text
2023
Mustafa Taha Çini | Osman Olgun
Bu çalışma yumurtlayan bıldırcın rasyonlarında farklı seviyelerde beyaz sorgum danesi (BSD) kullanımının performansa, kabuk kalitesine, yumurta iç kalitesine ve yumurta sarısı renk parametrelerine etkisini belirlemek amacıyla yürütülmüştür. Bu amaçla 168 adet dişi Japon bıldırcını her birinde 3 adet bıldırcın bulunan 8 tekerrürlü 7 muamele grubuna rastgele dağıtılmıştır. Muamele rasyonları %0, 5, 10, 20, 30, 40 ve 50 seviyesinde BSD kullanılarak oluşturulmuştur. Rasyonda %5 seviyesinde BSD kullanılan grubun yem tüketimi %30, 40 ve 50 seviyesinde BSD kullanılan gruba göre önemli derecede yüksek olmuş (P<0.01), ancak diğer performans parametreleri beyaz sorgum kullanımından etkilenmemiştir (P>0.05). Yumurta kabuk kalite parametrelerinden hasarlı yumurta oranı ve kabuk kalınlığı muamele gruplarından önemli derecede etkilenmiş ve hasarlı yumurta oranı %50 BSD seviyesinde önemli derece artmıştır. Yumurta iç kalite parametrelerinden sarı indeksi %5, 10 ve 20 seviyelerinde BSD kullanımı ile önemli derecede artmıştır (P<0,01). Yumurta sarısı renk parametreleri rasyonda BSD kullanımından etkilenmiş ve kontrol grubu (%0) ile karşılaştırıldığında Roche skala skoru %40, a* değeri %5 ve b* değeri %20 seviyesinden itibaren önemli derecede düşmüştür. Yumurta sarısı L* değeri ise kontrol grubu ile karşılaştırıldığında %40 ve 50 seviyelerinde BSD kullanımı ile önemli derecede artmıştır. Bu sonuçlara göre; bıldırcınların performansı ve yumurta kalitesi dikkate alındığında BSD’nin bıldırcınların rasyonlarında %30 seviyesine kadar kullanılabileceğini göstermektedir.
Show more [+] Less [-]Topraksız Domates Yetiştiriciliğinde Kokopite Karşı Alternatif Yetiştirme Ortamı Olarak Tarımsal Sanayi Atıklardan Elde Edilen Kompostun Değerlendirilmesi Full text
2023
Hakan Kartal | Naif Geboloğlu
Sürdürülebilir topraksız tarım için çevre dostu ve yenilenebilir materyallerin önemi her geçen gün artmaktadır. Yeşil ve organik atıklardan elde edilen kompost bu materyallerden biridir. Bu çalışmada elma, üzüm ve domates posalarından elde edilen kompostun topraksız domates yetiştiriciliğinde etkileri araştırılmıştır. Elma, üzüm ve domates atıkları meyve suyu ve salça fabrikalarından temin edilmiştir. Elma, üzüm ve domates atıkları ayrı ayrı kompostlaştırılmıştır. Kompost yapımında ana materyale (2m3) 200 dm3 ahır gübresi, 5 kg kireç ve 5 kg üre ilave edilmiştir. Kompost yapımı 22 hafta sürmüştür. Denemede 9 farklı ortam kullanılmış olup, bunlar; kokopit: perlit (2:1) (Kontrol); domates kompostu: perlit (2:1) (D); elma kompostu: perlit (2:1) (E); üzüm kompostu:perlit (2:1) (Ü); domates: elma: üzüm kompostu: perlit (1:1:1:1) (DEÜ); domates kompostu: kokopit: perlit (1:1:1) (DC); elma kompostu: kokopit: perlit (1:1:1) (EC); üzüm kompostu: kokopit: perlit (1:1:1) (ÜC) ve DEÜ kompostu: kokopit: perlit (1:1:1) (DEÜC). Ortamlar hacim esasına göre belirlenmiştir. Besin solüsyonu çiçeklenmeye kadar 2,0 dS/m ve çiçeklenmeden sonra 2,2 dS/m, pH:5,9 şeklinde uygulanmıştır. En yüksek pazarlanabilir verim elma, domates ve üzüm kompostu + kokopit uygulamasında 286,59 ton/ha olmuştur. Kompost kullanılması pazarlanabilir verimde kontrole göre %39,73 artış sağlanmıştır. Vitamin C kontrolde en yüksek çıkarken, pH ve suda çözünebilir kuru madde miktarı değişmemiştir. Kompost kullanılması domates meyvelerinde çiçek burnu çürüklüğünü azaltmış, yaprak kuru ağırlığını artırmıştır. Sonuç olarak, denemede üzüm ve özellikle elma posasından elde edilen kompostun topraksız tarımda domates yetiştiriciliğinde başarıyla kullanılabildiği ve ticari ortamlardan biri olan kokpite göre daha etkili olduğu anlaşılmıştır.
Show more [+] Less [-]Determining the Temporal Change in Tuz Gölü between 2000-2020 by Remote Sensing Full text
2023
Nuriye Ebru Yıldız | Zeynep Çetiner
Changes in the landscape become extremely destructive and many heritage values and resources are irreversibly lost. The speed, frequency and magnitude of these changes in the landscape increased in the second half of the 20th century, especially with the impact of human activities. Remote sensing is the most widely used method for determining the change in the landscape. In the research, MNDWI, NDVI and NDMI techniques, which are frequently applied in remote sensing, were used in order to determine the landscape change in Salt Lake. Thus, the changes in the built area, water surface and land cover between the years 2000-2020 in Salt Lake were determined. According to the MNDWI and NDMI Analysis results, a decrease was observed in the water surface width and moisture content in Salt Lake between 2000 and 2020. In the steppe areas south of Salt Lake, the increase in tree cover due to the change in land use type was determined by NDVI analysis. Therefore, it is possible to say that there is an increase in the amount of moisture in these areas. In addition, it was determined that the increase in agricultural activities in the region caused a change in land use types and the amount of green space in the region changed at this rate. With the mentioned methods, negative changes in the landscape as a result of human activities on the landscape can be determined practically. Thus, it will be possible to predict the negative consequences of climate change and take precautions.
Show more [+] Less [-]Comparison of Chemical Profiles of Aronia melanocarpa Fruit Extracts Full text
2023
Eda Sönmez Gürer | Ayşe Esra Karadağ | Ayhan Altıntaş
The chokeberry plant, which is native to North America and the south of Canada, is a deciduous, shrub-shaped, berry-like plant belonging to the Rosaceae family, which survives for many years. It is seen as a plant that adapts easily to almost every climatic condition and soil and has many beneficial properties for health. Within the scope of this study, methanol, 70% ethanol, ethanol, ethyl acetate, hexane and water extracts were prepared from the fruits collected from the Aronia melanocarpa (Michx.) Elliott plant, which is cultivated in the Kırklareli region. The chemical contents of the obtained extracts were clarified by high performance liquid chromatography. It was determined that phenolic compounds such as ferulic acid, caffeic acid, quercetin, quercetin-3-galactoside, p-coumaric acid were found in the extracts, and ethyl acetate extract was found to have the richest phenolic substance profile. Malvin anthocyanin compound was detected only in methanol extract.
Show more [+] Less [-]