Refine search
Results 231-240 of 561
Current Situation of Dam Lakes on Kızılırmak River in Türkiye with Fisheries Production Rights Leased Full text
2024
Seher Dirican
The increase in the diversity of needs arising from population growth, technological development and globalization causes more use of limited natural resources and brings with it consequences such as wear and pollution of resources. This study focused on the dam lakes on the Kızılırmak River in Türkiye, whose fisheries production rights were leased. There are İmranlı, Yamula, Bayramhacılı, Hirfanlı, Obruk, Boyabat and Derbent dam lakes on which the right to produce fishery products are leased on Kızılırmak, which is the longest river within the borders of Türkiye. Among these, the most rented region is in the Hirfanlı Dam Lake. Sustainability of fisheries in these dam lakes on Kızılırmak River is important in terms of meeting healthy protein demand and socio-economic development. Fishing, which has commercial value in these dam lakes, provides both employment and significant economic contribution to the people of the province and district where they are located. In order to benefit from this potential in a healthy way, it has been concluded that it is very important to operate these dam lakes in a balance of protection and use. However, it is necessary to increase the incentives and support of fishermen especially in these fishing regions.
Show more [+] Less [-]Zeytinyağında Bulunan Mikroorganizmalar ve Kalite Üzerine Etkileri Full text
2024
Alper Aydın | Başar Uymaz Tezel | Mustafa Öğütçü
Zeytinyağı, zeytin meyvesinden mekanik olarak elde edilen ve rafine edilmeden tüketilebilen en önemli bitkisel yağlardan biridir. Zeytinyağı, insan sağlığına faydalı olduğu bilinen yüksek oranda doymamış yağ asitleri ve antioksidan bileşikler içerir. Yeni üretilen zeytinyağı, zeytin posası parçacıkları ve sudan kaynaklanan mikro damlacıklar nedeniyle bulanık görünüme sahiptir. Bulanık görünüme neden olan katı partiküller ve su, bazı mikroorganizmaların canlılığını koruyabileceği bir ortam yaratır. Mikroorganizmaların bazıları zeytinyağının fiziko-kimyasal ve duyusal özelliklerini, yüksek enzimatik aktiviteleri sayesinde iyileştirirken, bazıları da zeytinyağının kalitesini bozar. Zeytinyağındaki mikroorganizma çeşitliliği, zeytin çeşidi, hasat yöntemi, işleme tekniği, depolama koşulları ve depolama süresi gibi faktörlere bağlı olarak değişebilir. Bu çalışmada zeytinyağında bulunan mikroorganizmalar ve bunların zeytinyağı kalitesine etkileri derlenmeye çalışılmıştır.
Show more [+] Less [-]Tüketilen Bazı Probiyotik Preparatların İçerdiği Bakteri Seviyelerinin Belirlenerek PZR ile Doğrulanması Full text
2024
Özen Yurdakul | Elif Gizem Yılmaz | Erdi Şen | Soner Tutun
Bu çalışma, takviye olarak kullanılan probiyotik preparatların etikette belirtildiği gibi içerdiği bakterilerin canlılık ve seviyelerinin incelenmesi amacıyla yapılmıştır. Bu amaçla farklımarkalara ait Lactobacillus ve Bifidobacterium türlerini içeren toplam 15 farklı preparat temin edildi. Örnekler Lactobacillus ve Bifidobacterium türlerini yönünden mikrobiyolojik ekime tabii tutuldu. Yapılan mikrobiyolojik analiz sonucunda örneklerin 13’ünde (%87) canlı bakteri saptanırken 2 örnekte (%13) üreme olmadığı gözlemlendi. Lactobacillus spp. içeren probiyotik preparatlarda bakteri sayısı ortalama 5,9×1010 kob/g; Bifidobacterium spp. içeren probiyotik preparatlarda ise bakteri sayısının ortalama 1,3×109 kob/g olduğu görüldü. Gram boyama, katalaz testivekarbonhidrat fermentasyon testi yapılan suşların Polimeraz Zincir Reaksiyonu (PZR) analiziile doğrulamaları yapıldı. PZR analizi sonucunda, 13 örnekte Lactobacillus ve Bifidobacterium türleri tespit edildi. Sonuç olarak tüketime sunulan hazır probiyotik preparatlarda belirtilen suşların varlığı, canlılığı ve miktarı oldukça önemlidir. Etikette yazılan bilgilerin doğruluk payının %87 olduğu yaptığımız çalışmamızda görüldü.
Show more [+] Less [-]Tüketicilerin Et Tüketim Tercihleri Üzerine Bir Araştırma Full text
2024
Fatma Kaya Yıldırım | Beyza Hatice Ulusoy | İrem Karataş
Bu çalışma tüketicilerin ızgara eti tüketim tercihlerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Araştırmanın materyalini 406 kişiden yüz yüze anket yöntemi ile toplanan veriler oluşturmuştur. Araştırmada ankete dahil olan tüketicilerin tamamının et tükettiği belirlenmiştir. Değişkenlerin ortalama ve korelasyon değerlerine bakıldığında az pişmiş et değişkeninin ortalaması 1,863 ile katılımcıların nadiren tercih ettiğini göstermektedir. Diğer ortalama ve korelasyon değerleri incelendiğinde orta pişmiş et değişkeni 3,149; çok pişmiş et değişkeni 2,887; lezzet değişkeni ise 2,674 ortalama değerine sahip olması bu şekildeki etleri katılımcıların zaman zaman tercih ettiğini göstermiştir. Katılımcıların cinsiyeti ve ızgara eti tüketim tercihleri incelendiğinde orta pişmiş değişkeninde katılımcı cinsiyetinde anlamlı bir fark gözlenmezken (P>0,05); az pişmiş, çok pişmiş ve lezzet değişkenleri ile cinsiyet grupları arasında anlamlı bir fark (P<0,05) olduğu gözlenmiştir. Katılımcıların eğitim durumları ile ızgara eti tüketim tercihleri arasında yapılan analiz sonucunda ise üç farklı eğitim durumunda da anlamlı bir fark (P<0,05) olduğu görülmüştür. Izgara eti tüketim tercihi ölçeğinin açıklayıcı, doğrulayıcı faktör ve güvenilirlik analiz sonuçlarının kabul edilebilir düzeyde olduğu belirlenmiştir. Hipotez test sonuçları incelendiğinde ise cinsiyet ve yaş hipotezleri kısmen kabul edilirken, eğitim hipotezleri tamamen kabul edilmiştir.
Show more [+] Less [-]Isparta Koşullarında Kışlık Mercimek Çeşitlerinin Verim ve Bazı Kalite Kriterleri Yönünden Değerlendirilmesi Full text
2024
Aykut Şener | Muharrem Kaya
Bu araştırma, Isparta koşullarında 11 kırmızı mercimek çeşidinin (Çiftçi, Özbek, Kafkas, Tigris, Fırat-87, Evirgen, Seyran-96, Çağıl, Altıntoprak, Şakar ve Kırmızı-51) verim ve bazı verim öğeleri bakımından değerlendirilmesi amacıyla yürütülmüştür. Çalışma 2018-2021 yılları arasında iki yıl süreyle, tesadüf bloklarında bölünmüş parseller deneme desenine göre 3 tekrarlamalı olarak kurulmuş, varyans analizleri yapılmış, önemlilik olduğu belirlenen faktörlerde elde edilen ortalamalar Tukey testi ile karşılaştırılmıştır. İki yıllık ortalamalara göre bitki boyu 21,75-28,01 cm, ilk bakla yüksekliği 10,21-15,91 cm, bitkide bakla sayısı 31,31-49,48 adet, tane sayısı 36,06-64,76 adet, bitki verimi 2,41-5,17 g, tane verimi 139,61-257,73 kg da-1, bin tane ağırlığı 29,50-38,32 g, hasat indeksi %30,03-49,31, su alma kapasitesi 0,019-0,033 g tane-1 ve protein oranı %26,83-29,75 arasında değişim göstermiştir. Sonuç olarak tane verimi ve verime katkısı yüksek özellikler bakımından Evirgen, Çağıl ve Seyran-96 çeşitlerinin ön plana çıktığı belirlenmiştir.
Show more [+] Less [-]Bazı Gıda Koruyucuları ve Farklı Ambalaj Materyalinin Kaymağın Raf Ömrü Üzerine Etkisi Full text
2024
Aslınur Baykuş | Elvan Ocak | Şerif Sarımurat
Bu çalışmada üç farklı konsantrasyonda iki farklı gıda koruyucusu [askorbik asit (100, 250, 500 ppm) ve potasyum sorbat (1500, 2000, 3000 ppm)] ve yenilebilir kaplama kullanılarak hazırlanan kaymakların çeşitli özellikleri incelenmiştir. Araştırmanın 1., 7., 14. ve 21. günlerinde kaymakların kimyasal, mikrobiyolojik ve duyusal analizleri yapılmıştır. Yapılan kimyasal analizlerde pH, titrasyon asitliği ve yağ analizlerinin ortalama sonuçları sırasıyla %5,99, %0,05 ve %65,3, peroksit ve TBA analizlerinin sonuçları ise 1,75 meq O2 / kg ve 0,14 mg malonaldehit/kg yağ olarak bulunmuştur. Mikrobiyolojik analizlerde ise TMAB, toplam maya-küf, lipolitik bakteri sayılarının ortalama sonuçları sırasıyla 2,30, 1,83 ve 2,35 log kob/g olarak belirlenmiştir. Duyusal değerlendirmede 6 panelistin görüşleri sonucunda tespit edilmiş olup görünüş, renk, koku, tat-aroma, kıvam ve genel kabul edilebilirlik kriterlerinin ortalama sonuçları sırasıyla 8,36, 8,06, 7,65, 7,46, 8,86 ve 7,86 olarak bulunmuş ve değerlendirme sonucunda kaymak örnekleri çok iyi ve mükemmel değerler almıştır. Yapılan bu çalışma ile elde edilen sonuçlar doğrultusunda kaymağın raf ömrünün duyusal kriterlerini koruyarak uzatıldığı belirlenmiştir.
Show more [+] Less [-]Kıl, Honamlı ve Kabakulak Keçilerinde CMTM2 ve CSN1S1 Genlerinde Çoklu Doğumla İlişkili InDel Varyantların Belirlenmesi Full text
2024
Bahar Argun Karslı | Ebru Demir
Alfa S1 kazein (CSN1S1) ve CKLF benzeri MARVEL transmembran alanı içeren protein 2 (CMTM2) gen bölgelerinde meydana gelen insersiyon ve delesyon (InDel) gibi varyasyonlar keçilerde bir batında doğan yavru sayısını etkileyebilmektedir. Bu çalışmada ilk defa Kıl (KIL, 66 örnek), Honamlı (HNM, 74 örnek) ve Kabakulak (KBK, 70 örnek) keçilerinde CSN1S1 ve CMTM2 genlerindeki InDel varyasyonların belirlenmesi için toplam 210 hayvan Polimeraz Zincir Reaksiyonu (PZR) yöntemiyle genotiplendirilmiştir. Her iki gen bakımından tüm keçi populasyonlarının polimorfik bulunduğu çalışmada CSN1S1 geninde bir batında doğan yavru sayısı için avantaj sağlayan genotip (II) frekansı 0,10 (KBK) ile 0,12 (HNM ve KIL) aralığında değişmiştir. CSN1S1 geni için en düşük ve en yüksek gözlenen heterozigotluk (H0) değeri sırasıyla KBK (0,53) ve KIL (0,65) keçilerinde tespit edilmiştir. CMTM2 geni için II genotip frekansı 0,09 (KIL) ile 0,29 (KBK) aralığında değişirken, HO değerinin 0,415 (KIL) ile 0,585 (KBK) aralığında değiştiği belirlenmiştir. Çalışılan her iki gen bölgesi içinde tüm populasyonların Hardy-Weinberg dengesinde olduğu tespit edilmiştir. Çalışmadan elde edilen sonuçlar HNM, KIL ve KBK keçilerinde CSN1S1 ve CMTM2 genleri için istenilen genotip olan II’nın değişen frekanslarda olduğunu ve yeterli genetik varyasyonun bulunduğunu göstermektedir. Bu nedenleCSN1S1 ve CMTM2 gen bölgelerindeki varyasyonların çalışılan yerli keçi ırklarında bir batında doğan yavru sayısının artırılması için yapılacak Marker Destekli Seleksiyon (MDS) çalışmalarında kullanılabileceği düşünülmektedir
Show more [+] Less [-]Farklı Demirli Gübre Uygulamalarının Kivi Yapraklarının Klorofil, Aktif Demir ve Besin Elementi İçeriklerine Etkileri Full text
2024
Ceyhan Tarakçıoğlu | Derya Türüdü
Bu çalışma, topraktan Fe-EDDHA, Fe-DTPA, Fe-HBED ve FeSO4 ile yapraktan Fe-DTPA, Fe-EDTA, FeSO4 ve Fe-Nano gübre uygulamalarının kivi bitkisinde demir (Fe) klorozunu önleme düzeylerinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Topraktan ağaç başına 5 g Fe uygulanırken, yapraktan Fe-Nano 10 mg L-1, diğer gübreler ise 75 mg Fe L-1 dozlarında uygulanmıştır. Farklı dönemlerde (çiçeklenme, meyve tutumu ve vejetasyon ortası) yaprak örnekleri alınarak bitkilerin toplam ve aktif Fe, toplam klorofil ve bazı besin elementi içeriklerine etkileri araştırılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, kivi yapraklarının toplam Fe içeriği çiçeklenme döneminden sonra azalmakla birlikte; aktif Fe ve klorofil içerikleri ile aktif Fe/toplam Fe oranının arttığı tespit edilmiştir. Yapraklar, Fe ve Mg hariç, tüm uygulamalarda genellikle yeterli düzeylerde besin elementi içeriklerine sahip olmuşlardır. Diğer taraftan, sırasıyla yapraktan Fe-EDTA, FeSO4 ve Fe-DTPA uygulamaları ile topraktan FeSO4, Fe-HBED ve Fe-EDDHA uygulamalarının kivide Fe klorozunu önlemede daha etkili oldukları belirlenmiştir.
Show more [+] Less [-]Türkiye`deki İstilacı Kınkanatlılar (Insecta: Coleoptera) Üzerine Analiz ve Değerlendirme Full text
2024
Aysel Kekillioğlu | Zekerya Bıçak
Dünya üzerinde yaşayan en kalabalık canlı grubu olan böcekler, doğal yaşam alanlardan başka yerlere taşınmaları durumunda önemli sorunlara neden olabilmektedirler. Son elli yılda Türkiye’de başka ülkelerden ve hatta kıtalardan taşınan böcek ve mantarların da aralarında bulunduğu birçok biyotik unsur önemli düzeyde hasara neden olmuş ve olmaya da devam etmektedir. Bu çalışmada, Türkiye’den kayıtları belirtilen ve istilacı olduğu tespit edilen Coleoptera takımına ait; Phoracantha semipunctata (Fabricius, 1775), Phoracantha recurva (Newman, 1840), Cordylomera spinicornis (Fabricius, 1775), Xylotrechus stebbingi (Gahan, 1906), Phryneta leprosa (Fabricius, 1775), Anoplophora chinensis (Forster, 1771), Anoplophora malasiaca (J. Thomson, 1865), Batocera rufomaculata (De Geer, 1775), Dendroctonus micans (Kugelann, 1794), Rhynchophorus ferrugineus (Olivier, 1790), Leptinotarsa decemlineata (Say, 1824), Harmonia axyridis (Pallas, 1773), ve Xylosandrus compactus (Eichhoff, 1875) taksonlarının; taksonomisi, biyomorfolojisi ekofaunası, Türkiye ve dünyadaki dağılımı belirtilerek, ülkemizdeki istilacı türlerin varlığı, etki alanları ve riskleri analiz edilerek değerlendirilmeleri amaçlanmaktadır.
Show more [+] Less [-]Çanakkale İli Ezine İlçesi Geyikli Beldesinden Toplanan Salicornia europaea Popülasyonunda Bazı Kalite Parametrelerinin Belirlenmesi Full text
2024
Tolga Sarıyer | Murat Şeker
Çanakkale Ezine İlçesine bağlı olan Geyikli beldesi Çanakkale’nin batısında bulunmaktadır. Yörede, doğadan toplanarak tüketilen pek çok bitkiden birisi olan Deniz Börülcesi (Salicornia europaea); Türkiye’de farklı bölgelerde de toplanıp sebze olarak kullanılmaktadır. Türkiye’de aktif olarak kültüre alınmamış olmakla birlikte bazı bilimsel denemelerde yer almıştır ve önemli bir halofittir. Deniz börülcesi pek çok besleyici özelliği olduğuna inanıldığından dolayı sık olarak tüketilmekte ve ticarete konu olmaktadır. Bu bitkinin yöreden toplanıp önemli özelliklerinin değerlendirilmesi bölgenin tarımsal anlamda gelişimi ve bitki ile yapılabilecek diğer tarımsal çalışmalara yol göstermesi açılarından önemli bir konudur. Çalışmanın amacı Çanakkale Ezine İlçesi, Geyikli beldesinde doğal ortamından toplanan S. europaea bitkisini askorbik asit, toplam karotenoid, suda çözünen kuru madde, pH, titre edilebilir asitlik parametreleri ve luteolin, apigenin, naringin, kateşin flavonoidleri açısından incelemektir. Böylece bölge tarımına katkıda bulunmak ve bu bitki ile yapılabilecek çeşitli çalışmalara yol göstermektir. Çalışma sonucunda değerlendirilen S. europaea popülasyonunun flavonoid içeriklerinin çoktan aza sırasıyla apigenin (649,461 mg/kg), naringin (117,51 mg/kg), kateşin (13,574 mg/kg) ve luteolin (0,984 mg/kg) olarak sıralandığı belirlenmiştir. Bunun yanı sıra yüksek bir suda çözünen kuru madde (°Briks) içeriğine (%11,7) sahip olduğu belirlenmiştir.
Show more [+] Less [-]