Refine search
Results 251-260 of 280
Changes in Some Soil Chemical and Biological Properties on the Growing Season of Sesame in Çukurova Region
2018
Şahin Cenkseven | Burak Koçak | Nacide Kızıldağ | Hüsniye Aka Sağlıker | Cengiz Darıcı
In present study, some soil characteristics of Sesamum indicum L. (Sesame) and its adjacent blank field (control) were compared in a growing season as pre (PreC and PreS) and post (PostC and PostS) harvest in Adana, Turkey. Soil macro (C, N, P and K) and micronutrients (Cu, Zn, Mn and Fe), carbon (Cmin) and nitrogen mineralizations and soil aerobic bacteria and fungi counts were determined in before and after harvest soils. Soils were humidified at 80% of their field capacity and then monitored for 45 days at 28 °C to determine soil carbon (Cmin) and nitrogen (Nmin) mineralization. Generally, macro and micronutrients (Cu, Zn, Mn and Fe) were higher in control than sesame field except phosphorus (P2O5) and there were found significant differences between them before and after harvest. Aerobic bacteria and fungi populations were decreased after harvest while fungi populations were increased in sesame soils compared to control. Soil CO2-C evolution was higher in sesame field than control. Rates of carbon mineralization was in order as following PostC < PreC < PostS< PreS. Rate of Nmin was significantly higher in sesame soils before harvest but it was lower after harvest compared to control. Carbon mineralization rates in sesame grown soils were significantly decreased and it was in order as following PostC < PreC < PostS < PreS. Decrease in soil carbon mineralization after harvest can be explained with decrease in soil microbial populations in short term.
Show more [+] Less [-]Evaluating the Effectiveness of Different Rhizobia Strains and Their Effect on Crop Yields in Acid Soils of Western Kenya
2018
Janet Kemuma Ogega | Beatrice Ang’iyo Were | Abigael Otinga Nekesa | John Robert Okalebo
Food insecurity in Sub - Saharan Africa (SSA) is on the rise due to soil fertility depletion and in Kenya, Nitrogen (N) is one of the widely deficient nutrients. Biological nitrogen fixation (BNF) can replenish N into the soil system. A study was carried out in acid soils at Koyonzo and Ligala sites of western Kenya to determine the effectiveness of different inoculants after agricultural lime application in enhancing BNF and yields of groundnuts (Arachis hypogea L.) and maize (Zea mays L.) intercrop. Red Valencia groundnut variety was intercropped with Hybrid 513D maize variety. A6w, W1w and V2w indigenous rhizobia strains were tested alongside a commercial rhizobia strain called biofix. Nitrogen treatment was included as a positive control. The results showed that inoculation significantly increased nodule number and weight per plant. There were significant differences among indigenous rhizobia in fixing N. Rhizobia inoculation accounted for 58.91% and 78.95% increase in the amount of N fixed above the control at Koyonzo and Ligala respectively. The strain that fixed the highest amount of N was A6w followed by V2w and W1w at both sites under the dolomitic soil amendment with the values of 14.67, 9.56, 3.53 and 11.37, 8.20 and 1.50 kg N ha-1, respectively at Koyonzo and Ligala sites. Rhizobia inoculation accounted for 80.96% and 47.09% maize yield increase at Koyonzo and Ligala respectively. The best inoculant A6w, gave maize yields of 3.76 and 2.78 t ha-1 at Koyonzo and Ligala, respectively. In conclusion soil amendment with dolomitic lime and inoculating groundnuts with rhizobia strain A6w resulted in increased groundnut and maize yields. This practice can, therefore, be adopted by farmers in western Kenya to improve the productivity of the groundnut maize intercropping systems.
Show more [+] Less [-]Use of Non-Parametric Approaches on Normality of Hydrologic Variables
2018
Kadri Yürekli | Müberra Erdoğan | Mehmet Murat Cömert
Parametric approaches in statistical analysis assume that any given data are normally distributed. Therefore, the test of whether this conventional assumption is valid should be made in this context of the available data’s normality before being passed to the application of statistical tests. The paper is focused on the normality methodologies commonly used in literature, named Kolmogorov-Smirnov, Jarque-Bera, D’agostino, Anderson Darling, Shapiro-Wilk and Ryan Joiner. In the study, the seasonal maximum data from eight streamflow gauging stations in Yesilirmak Basin was used as material. The normality in the 59% of the whole data sets were obtained as the highest result by the Kolmogorov –Smirnov approach, when compared to the other normality tests considered in the study.
Show more [+] Less [-]Kırmızı Et Fiyatlarının GARCH Yöntemiyle Analizi: Türkiye Örneği
2018
Merve Ayyıldız | Adnan Çiçek
Türkiye’de kırmızı et tüketiminin yaklaşık %90’ını sığır eti oluşturmaktadır. Tüketim bazında ele alındığında sığır eti daha çok dana eti ile eş tutulmakta ve bu nedenle fiyat değerlendirmelerinde dana eti fiyatları yaygın olarak kullanılmaktadır. Dana eti fiyatlarındaki değişimin tüketim üzerinde oldukça etkin bir faktör olduğu bilinmektedir. Bu çalışmada dana eti fiyatlarındaki dalgalanmaların araştırılması amaçlanmıştır. 2005 Ocak- 2017 Aralık dönemini kapsayan süreçte dana eti fiyat belirsizliğinin tespitinde GARCH(1,1) modeli kullanılmıştır. Model sonucuna göre dana eti fiyatlarının ekonomik ve siyasi istikrarsızlık, gıda krizi, doğa olayları vb. herhangi bir şok karşısında büyük sıçramalar ile tepki verdiği ve dana eti fiyatlarının ortalama fiyata göre uzun bir zaman sürecinde normale dönebileceği tespit edilmiştir. Çalışmada, Türkiye’de kırmızı et fiyatlarının istikrarlı bir yapı kazanmasına yönelik dış ticaret politikaları ile birlikte büyükbaş hayvancılığa ilişkin arz politikaları ile tamamlayıcı olarak küçükbaş arzını destekleyici politikaların geliştirilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Show more [+] Less [-]The Socio-Economic Structure of Farmers Related to Organic Olive Cultivation and The Knowledge Level and Approaches Towards Organic Agriculture
2018
Damla Özsayın | Sibel Tan | Bengü Everest
In this study, it was aimed to examine of socio-economic structure of farmers related to organic olive cultivation activity in Gökçeada district of Çanakkale province in Turkey and to determine the knowledge level and approaches towards their organic agriculture. The data of the present study were obtained by survey from 121 farms related to organic olive cultivation determined by using the whole counting method. Data cover the production period in 2016-2017. Descriptive statistics and 5-point Likert-type scale was used to analyse the data. According to the results of study, it was found that the average age of farmers was 53.6 years, the average year of schooling of farmers was 7.5, the average household size was 3.7 persons, the average experience of farmers in organic olive cultivation was also 8.3 years and 10.7% of the farmers had the highest income (50.001₺-60.000₺). Furthermore, the most consciousness level about organic agriculture was determined as ''not use hazardous chemicals for nature and health in organic agriculture'' concept for farmers that make organic olive cultivation. As a result, this study is expected to contribute the development of district's economy and to rural development.
Show more [+] Less [-]Türkiye’de Organik Bal Üretiminin Yıllara Göre Değişiminin Regresyon Analizi ile İncelenmesi Üzerine Bir Çalışma
2018
Şenol Çelik | Turgay Şengül | Bünyamin Söğüt | A. Yusuf Şengül
Bu çalışmada, Türkiye’de 2004-2016 yılları arasındaki organik bal üretimdeki değişimler regresyon analizi ile incelenmiştir. Regresyon analizinde, lineer, kuadratik, kübik, logaritmik ve ters regresyon modelleri karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Bu modeller ile elde edilen R2 değerleri sırasıyla; 0,16; 0,62; 0,70; 0,37; 0,52, R ̅^2 değerleri 0,08; 0,54; 0.60; 0.31; 0.48 ve hata kareler ortalaması (HKO) değerleri 48743,01; 24376,61; 21228,61; 36580,48; 27563,47 olarak bulunmuştur. Parametre tahminleri anlamlı bulunan, R ̅^2 değeri en yüksek ve HKO değeri en düşük olan kuadratik regresyon modeli en uygun model olmuştur. Bu regresyon modeline göre, 2017 ve 2018 yıllarında organik bal üretim miktarının sırasıyla; 693 ve 891 ton olacağı tahmin edilmiştir. Ayrıca, aynı dönem içinde organik olmayan bal üretiminin regresyon analizi de yapılmış ve lineer regresyon modeli en uygun model olarak belirlenmiştir. Bu model için R2=0,77 ve R ̅^2=0,75 olarak hesaplanmıştır. Sonuç olarak, organik ve organik olmayan bal üretim miktarlarının farklı regresyon modelleri ile tahmin edilebileceği kanısına varılmıştır.
Show more [+] Less [-]Limni Gölü Tabiat Parkı Peyzaj Değerlerinin Rekreasyonel Açıdan Değerlendirilmesi
2018
Pervin Yeşil | Veysel Hacıoğlu
Hızla gelişen sanayi ve kentleşme çevrenin tahrip olmasına neden olmaktadır. Bu süreç şüphesiz ki tüm canlılar üzerinde olumsuz etkilere sahiptir. Nitekim mevcut tabiat alanlarının koruma altına alınarak başta o ekosistem içerisinde yaşayan canlılar olmak üzere, insanların da çeşitli gereksinimlerini karşılayabilecek alanlara dönüştürülmesi dünyamız için çok büyük bir önem teşkil etmektedir. Bu araştırma Gümüşhane ili sınırları içinde bulunan Limni Gölü Tabiat Parkı’nın rekreasyon potansiyelinin belirlenmesi amacıyla 2016 yılında yürütülmüştür. Çalışma sonucunda Limni Gölü Tabiat Parkı’nın sahip olduğu florası, faunası, temiz havası, alan içinde barındırdığı vista noktaları, ana ulaşım güzergahında bulunması, çevresinde bulunan turizm imkanlarının çeşitliliği, insan sağlığı üzerindeki olumlu etkileri gibi özellikleriyle orman içi rekreasyon potansiyelinin yüksek olduğu sonucuna varılmıştır. Alanda var olan ve insan eliyle değiştirilmesi mümkün olan çeşitli unsurların iyileştirilmesi ile ilgili önerilerde bulunulmuş ve alanın gelecekteki rekreasyon potansiyeline dikkat çekilmiştir.
Show more [+] Less [-]Semi-Arid Plantation by Anatolian Black Pine and Its Effects on Soil Erosion and Soil Properties
2018
Sezgin Hacisalihoglu
In this study, the effects of Anatolian Black pine [(Pinus nigra Arn. subsp. pallasiana (Lamb.) Holmboe] plantation on hydro-physical soil properties and soil loss were investigated. This study was carried out on the afforestation field of Anatolian Black Pine in the Gölbaşı district of Ankara province, which is included in the arid and semi-arid regions. Totally 48 soil sample in two soil depth level (0-20cm, 20-50cm) were collected from forest (36 soil sample) and barren (control) area (12 soil sample). Hydro-physically important soil properties were analysed [Sand (%), Silt (%), Clay (%), Organic Matter (%), pH, Field Capacity (%), Wilting Point (%), Saturation (%), Available Water Holding Capacity (cm/cm) Saturated Hydraulic Conductivity (cm/hr), Bulk Density (gr/cm3)]. And soil loss in a unit area by using ABAG (Allgemeine Boden Abtrags Gleichung) model was estimated. Soil properties and soil loss amount relations among the land use group were determined. Topsoil (0-20cm) and subsoil (20-50cm) properties except subsoil organic matter were significantly affected by land use group. Finally, Significant changes were found for annual soil loss amounts in a unit area. Avarage annual soil loss in planted area was found approximately 5.5 times less than barren area at 0-50 cm soil depth. Vegetation factor (C) which is one of the most important components of the soil loss equation, has been significantly affected by afforestation in a short period of 40 years and thus it was a variable to reduce to soil loss.
Show more [+] Less [-]Gümüşhane İlinde Tıbbi Amaçla Kullanılan Atkuyruğu (Equisetum arvense) Bitkisinin Bazı Biyolojik Aktivitelerinin İncelenmesi
2018
Tuba Acet | Kadriye Özcan
Bu çalışmada, Gümüşhane ilinde halk tarafından farklı tıbbi amaçlarla kullanılmakta olan atkuyruğu (Equisetum arvense) bitkisinin farklı polariteye sahip çözücülerle elde edilmiş ekstrelerinin toplam fenolik miktarı, antimikrobiyal ve antioksidan aktiviteleri incelenmiştir. Toplam fenolik miktarı gallik asit eşdeğeri olarak spektrofotometrik yöntemle ölçülmüştür. Antimikrobiyal aktivite, disk difüzyon ve mikrodilüsyon (MIC değeri) yöntemleriyle belirlenmiş; antioksidan aktivite ise ABTS [(2,2'-azino-bis (3-etilbenzotiazolin-6-sülfonik asit)] ve DPPH (2,2-difenil-1-pikrilhidrazil) yöntemleri kullanılarak tespit edilmiş ve troloks eşdeğeri olarak hesaplanmıştır. Toplam fenolik miktarı, en yüksek etil asetat ekstresinde (108,9 mgGAE/g ekstre) tespit edilirken, en yüksek antioksidan kapasite etanol ekstresinde 15,76 µg/ml troloks eşdeğeri olarak bulunmuştur. Ayrıca, en yüksek antimikrobiyal aktivite etanol ekstresinde MRSA’ya karşı 4 µg/ml MIC değeri olarak tespit edilmiştir.
Show more [+] Less [-]Karayaka Koyunlarında Gonadotropin Salgılatıcı Hormon Uygulamasının (GnRH) Ovaryum Aktivitesi Üzerine Etkisi
2018
Ercan Soydan | Uğur Şen
Bu çalışmanın amacı, Karayaka koyunlarında dönem içi gonadotropin salgılatıcı hormon (GnRH) uygulamasının kızgınlık gösterme oranı ve ovaryum aktivitesi üzerine etkisini belirlemektir. Çalışmada en az iki doğum yapmış ve benzer vücut ağırlığına sahip 20 baş Karayaka ırkı koyun hayvan materyali olarak kullanılmıştır. Deneme başında tüm koyunlara ovaryum üzerinde mevcut olabilecek olan korpus luteum (CL)’un yıkımı için 1 ml PGF2α kas içi enjekte edilmiştir. PGF2α uygulamasından 9 gün sonra ise koyunlar rastgele iki eşit gruba ayrılmıştır. Birinci gruptaki koyunlara (n=10) 40 mg flugestone asetat içeren sünger vajina içine yerleştirilmiştir ve bu uygulamadan 14 gün sonra süngerler çıkartılarak, 1 ml PGF2α kas içi enjekte edilmiştir. PGF2α enjeksiyonunu takiben 36 saat sonra 1 ml GnRH kas içi enjekte edilmiştir. İkinci gruptaki koyunlara (n=10) ise mevcut olabilecek olan korpus luteum (CL)’un yıkımı için 1 ml PGF2α kas içi enjeksiyonun dışında herhangi bir uygulama yapılmamış olup, bu grup çalışmamızın kontrol grubunu oluşturmuştur. Bu işlemleri takiben her iki gruptaki bütün koyunlar Karayaka koçuna verilmiş ve 72 saat boyunca kızgınlık gösteren koyunlar belirlenmiştir. Kızgınlık taramasının sonunda bütün koyunlar kesime sevk edilmiş ve her iki ovaryum üzerindeki küçük (1-3 mm), büyük (>3 mm) ve toplam folikül sayısı ve CL sayısı belirlenmiştir. GnRH uygulaması yapılan koyunlar (%100) kontrol grubundaki koyunlara (%70) göre daha yüksek oranda kızgınlık göstermişlerdir. GnRH uygulaması yapılan koyunların her iki ovaryumundaki küçük ve toplam folikül sayısının ve CL sayısının, kontrol grubundaki koyunlarınkinden daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Ancak büyük folikül sayısı bakımından deneme grupları arasında bir farklılık tespit edilmemiştir. Sonuç olarak bu çalışmada mevsim içi dönemde Karayaka koyunlarında sünger uygulaması sonrasındaki GnRH uygulamasının kızgınlık gösterme oranını yükselttiği ve ovaryum aktivitesini arttırdığı tespit edilmiştir.
Show more [+] Less [-]