Refine search
Results 291-300 of 5,266
The Rational Use of Oxalic Acid Against to “Varroa Destructor”; Regional Scale Pilot Scheme Full text
2023
Fatih Yılmaz | Sedat Sevin | Gökhan Akdeniz | Seyit Hasan Öztürk | Ahmet Kuvancı | Hasan Ese | Mücahit Buldağ | Gülden Ayvaz Baykal
Varroa destructor mite poses a serious problem for the future of bee populations around the world. Today, there are many commercial drugs with the same and different active ingredients on the market to chemically control over of Varroa destructor. More frequent chemical applications for against Varroa destructor increases stress resilience, colony losses, loss of yield and residue problems in bee products. The scope of this project is aimed to determine the appropriate control method of Varroa by investigating the efficiency values of the evaporation and dropping methods of Oxalic acid. Experimental area were chosen three different apiaries. 28 colonies were determined in each apiary and equalization studies (area with brood, number of bees with bees, age of queen bees, honey, pollen, etc.) were carried out in these colonies. The determined colonies were randomly divided into 4 groups as 7 colonies. The first group is the control group, the second group is applying 2 g of oxalic acid by vaporizing, the third group is 4% oxalic acid 5 ml of sugar syrup (1:1) is dropped between the frames, and in the fourth group, the fight against a drug that is determined by the beekeeper in the market without interfering with the beekeeper. In order to evaluate the data, samples were taken for four periods, before and after spraying in spring and autumn. While the varroa measurements in the group of syrup, vapor and spraying were found to be statistically less than the control group, the syrup, vapor and spraying groups were statistically similar in terms of varroa measurements. Oxalic acid syrup application showed higher efficiency in spring and autumn than vapor application. There is no statistically difference between both two-application method reveals that it can be used as an effective and safe alternative to chemical control against varroa.
Show more [+] Less [-]Educational Venue from Design to Implementation Process; A Project by Faculty of Fine Arts, Selçuk University Full text
2023
Mine Sungur | İbrahim Bakır
Throughout history, there has been a reciprocal relationship between humans and space. Even though there are numerous spaces covered by this ongoing relationship process, it has integrated and gained value with educational venues. Mainly because they closely monitor social, cultural, technological, and economic developments and pass on knowledge to future generations, educational spaces play a crucial role in the development of individuals as well as society. It is feasible to conclude from research on educational spaces that the physical environment has a major positive or negative impact on education. To solve the issue that the current Faculty of Fine Arts at Selçuk University could not sufficiently respond to user needs physically, it was decided to construct a new Faculty of Fine Arts building. The primary goal of the study is to design the building using user-oriented techniques that promote social interaction and showcase artistic identity throughout the design phase. A qualitative research approach, based on inspection and observations, was used in the study to gather data, documents, and reports on the topic and to ensure that the architectural programming stages advanced correctly and received ongoing feedback. Studies have confirmed the results, which show that artistic education in structures that provide users with distinct experiences is different from that provided in faculty buildings with a type plan scheme. The process, which involves collaboration between stakeholders from various disciplines and necessitates coordination, is also maintained in a coordinated fashion as a consequence of the study. Because of this, it is believed that buildings with comparable features can offer direction by offering a set of data that may also be reliable for design procedures that are prearranged.
Show more [+] Less [-]Geleneksel Yöntemle Üretilen Zeytin ve Elma Sirkesi Biyofilm Formlarındaki Bakteriyel Floranın PZR DGJE Yöntemi ile Belirlenmesi Full text
2023
Burcu Oktar Uzun | Aytül Bayraktar
Bu çalışmada, geleneksel yöntemle üretilmiş zeytin ve elma sirke biyofilmlerindeki bakteriyel popülasyon farklılıkları; türlerinin izolasyonu, bakteriyel 16S rRNA geninin V3 bölgesinin PZR (Polimer Zincir Reaksiyonu) amplifikasyonu ve ardından DGJE (Denatüre Edici Gradyan Jel Elektroforezi) ile PZR DGJE (Polimeraz Zincir Reaksiyonu Denatüre Edici Gradyan Jel Elektroforez) yöntemiyle belirlenerek, DNA dizi analizleriyle tanımlanmıştır. Elde edilen diziler, BLAST (Basic Local Alignment Search Tool = Temel Bölgesel Hizalama Arama Aracı) analizi ile hizalanmıştır. Filogenetik analiz için MEGA X (Molecular Evolutionary Genetics Analysis, X) programı kullanılmıştır. Zeytin sirkesi örneklerinde Komogataeibacter rhaeticus baskın tür olarak, elma sirke örneklerinde ise sirke bakterisi olarak bilinen Komogataeibacter xylinus (Gluconacetobacter) baskın tür olarak tespit edilmiştir. Geleneksel üretim yöntemiyle üretilen sirkelerdeki bakteriyel türlerin tanımlanması ve izolasyonu ile bu bakteriler kültür olarak depolanmıştır.
Show more [+] Less [-]Kentlerde Yeşil Alanların Yeterliliğinin ve I-Tree Canopy ile Hava Kalitesine Olan Katkılarının Belirlenmesi: Denizli Merkez İlçeleri ve Kent Merkezi Örneği Full text
2023
Duygu Doğan | Murat Zengin | Sinem Özdede | Fırat Çağlar Yılmaz
Çalışmanın amacı Denizli kent merkezi ve yakın çevresinde bulunan yeşil alanların yeterliliğinin ve kentin hava kalitesini arttırmaya yönelik sağladığı hizmetlerinin ölçülmesidir. Bu bağlamda çalışma alanı olarak Denizli merkez ilçeleri (Pamukkale ve Merkezefendi) ve kent merkezinde yer alan yeşil alanlar değerlendirme kapsamında ele alınmıştır. Yeşil alanların yeterliliği; alanın erişilebilirliği ve mahallelerin nüfus oranı çerçevesinde irdelenmiştir. Öte yandan yeşil alanların, hava kalitesinin bazı kriterleri üzerinde sağladığı faydalar “i-Tree Canopy” yazılımı aracılığıyla tahmin edilmiştir. Analiz sonuçlarına aktif yeşil alanlardan sadece iki tanesine erişilememektedir. Çalışma alanı sınırları içerisinde bulunan 111 mahalle içerisinde sadece 11 mahallede kişi başına düşen yeşil alan miktarının yeterli sınırın üzerine çıktığı tespit edilmiştir. Bunun yanı sıra aktif yeşil alanların yıllık yaklaşık 4.717.371 ton karbon monoksit, 28.032.093 ton Azot Dioksit, 276.147.567 ton ozon, 21.727.132 ton Kükürt Dioksit, 12.564.544 ton PM 2,5, 55.519.883 ton PM10 uzaklaştırdığı, 181.805 ton karbondioksit tutulduğu ve 213.603 ton karbondioksit depolandığı tespit edilmiştir. Çalışma ile Denizli kent merkezindeki yeşil alanların sosyal açıdan yeterlilikleri değerlendirilirken, kente olan ekolojik ve ekonomik katkıları da ortaya konulmuştur. Yapılan değerlendirmeler mevcut durumu ortaya koyarken kent planlama çalışmalarına da katkı sağlayacaktır.
Show more [+] Less [-]Vitex Agnus-Castus: Faydaları, Klinik Çalışmalar ve Gelecekteki Potansiyel Gıda Uygulamaları Full text
2023
Ceren Altunay | Özge Taştan
Hayıt otu olarak bilinen Vitex agnus-castus L., meyveleri 2500 yılı aşkın bir süredir eski Mısır, Yunanistan, İran ve Roma’da çeşitli jinekolojik problemler için kullanılan yaprak döken küçük bir ağaçtır. Yaprakları ve meyveleri de dahil olmak üzere Vitex, eski çağlardan beri kaynatılarak ve kurutulmuş meyve şeklinde bitkisel tedavi amacıyla kullanılmıştır. Vitex ekstraktının anti-enflamatuar, antibakteriyel, antifungal, antioksidan ve antikanser özelliklere sahip olduğu bilinmektedir. Yapılan bazı çalışmalarda, Vitex ekstraktının iridoid, diterpenoid, flavonoid ve fenolik bileşikler gibi çok çeşitli biyoaktif bileşikler içerdiği belirlenmiştir. Vitex ekstraktı içeren gıda takviyelerinin çoğu menstural koşulları iyileştirmek ve premenstural sendromu hafifletmek için kadınlara yönelik üretilmiştir. Bu derlemede, Vitex ekstraktının fonksiyonel özellikleri, klinik çalışma sonuçları, toksikolojik özellikleri, gıda takviyeleri, patentler ve gıda uygulamaları özetlenmiştir.
Show more [+] Less [-]Sakarya İlinin Tarımsal Mekanizasyon Seviyesi ile Bitki Koruma Makinelerinin Projeksiyon Tahmini Full text
2023
Bahadır Şin | Esra Nur Gül | Ebubekir Altuntaş
Bu çalışmada, Sakarya ili ve Türkiye geneli için 2013-2022 yıllarına ait bitki koruma makineleri, traktör sayısı, tarımsal mekanizasyon seviyesindeki (kW, kW ha-1, traktör 1000 ha-1, ha traktör-1) değişim belirlenerek 2023-2032 yılları için tahmin projeksiyonu zincirleme indeks yöntemiyle belirlenmiştir. Sakarya ili ve Türkiye geneli için 2013-2022 yıllarına ait Türkiye İstatistik Kurumuna ait istatistik verileri çalışma verisi olarak kullanılmıştır. 2013-2022 yılları arasında Sakarya ilinin toplam işlenen alanının %3,36 azalış gösterdiği Türkiye genelinde ise toplam işlenen alanının %0,16 arttığı görülmektedir. Traktör güç gruplarına göre traktör sayılarının dağılımı incelendiğinde, Sakarya ili genelinde 2013-2022 yılları arasında 35-50 BG grubunda azalış olurken, diğer güç gruplarının tamamında artış görülmektedir. 35-50 BG grubunda azalış görülmektedir. En büyük artış >70 BG grubunda gözlenmiştir. Türkiye genelinde 2013-2022 yılları arasında 25-34 BG (-0,005) güç grubundaki traktör sayıları haricideki tüm gruplarda artış gözlenmiştir. Sakarya örneğinde olduğu gibi Türkiye genelinde de en büyük artış >70 BG (0,074) güç grubundaki traktörlerde olmuştur. Bir traktöre düşen işlenen alan (ha traktör-1) değeri Sakarya ilinde ve Türkiye genelinde sürekli bir düşüş görülürken diğer gösterge değerleri artış göstermiştir. Sakarya ilinin 2022 yılı verileri göz önüne alındığında, sırt pülverizatörü birim adedinin en fazla (9279 adet) olduğu belirlenmiştir. Türkiye geneli için de aynı durum söz konusudur. Türkiye geneli 2022 verileri incelendiğinde sırt pülverizatörü 695791 adet ile ilk sırada yer almaktadır.
Show more [+] Less [-]Tuz Stresi Altında Marul Bitkisinin Gelişimi ve Bazı Besin Maddesi İçerikleri Üzerine Organik Materyallerin Etkisi Full text
2023
Ceyhan Tarakçıoğlu
Bu çalışmada, farklı organik materyallerin tuz stresi altında yetiştirilen İceberg ve Kıvırcık marul bitkisinin gelişimi, bazı besin maddesi içerikleri ve stres tolerans parametreleri üzerine etkisi araştırılmıştır. Toprağa vermikompost, fındık zuruf kompostu, düşük ve yüksek kaliteli leonardit bazlı organik toprak düzenleyicileri %2 oranında uygulanmıştır. Tuzluluk stresi üç seviyede (0, 20 ve 40 mM NaCl) gerçekleştirilmiştir. Deneme tesadüf parselleri deneme desenine göre 3 tekerrürlü olarak serada yürütülmüştür. Tuzlu koşullar altında bitkilerin kuru ağırlığı, membran geçirgenliği, nitrat içeriği, K/Na ile Ca/Na oranları düzenli olarak azalırken; prolin, Na, Cl ve Ca içerikleri artmıştır. Stres tolerans parametrelerine göre değerlendirildiğinde, bitkilerin membran geçirgenliği, prolin, nitrat, K, Na, Ca içerikleri ve Ca/Na oranlarının fındık zuruf kompostu uygulamasında, yaş-kuru ağırlık ve Cl içeriklerinin vermikompost uygulamasında en iyi olduğu tespit edilmiştir. Sonuçlarımız fındık zuruf kompostu ve vermikompostun leonardite kıyasla tuzluluk stresinin etkilerini azalttığını göstermektedir.
Show more [+] Less [-]Gemlik Çeşidi Zeytin Fidanının Su Stresine Bağlı Bazı Morfolojik Ve Fizyolojik Değişikliklerinin Belirlenmesi Full text
2023
Yasin Mercan | Talih Gürbüz
Bu araştırma, tarla koşullarında saksılarda yetiştirilen dört yaşlı “Gemlik” çeşidi zeytin fidanları üzerinde yapılmıştır. Araştırmada; farklı sulama uygulamalarında morfolojik ve fizyolojik parametreler göz önüne alınarak zeytin fidanlarının kuraklık stresine karşı tepkileri incelenmiştir. Araştırma, 2021 yılında, Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Ziraat Fakültesine bağlı Araştırma ve Uygulama Çiftliğinde gerçekleştirilmiştir. Deneme tesadüf parseli deneme desenine göre 3 tekerrürlü olarak kurulmuştur. Sulama konuları, bitki su tüketiminin %20 (I20) %40 (I40) %60 (I60), %80 (I80), %100 (I100) ‘ü kadar su uygulanması şeklinde oluşturulmuştur. Çalışma sonucunda; sulama sezonu boyunca konulara uygulanan sulama suyu miktarları 16.32-81.57 L saksı-1 ve buna karşılık elde edilen bitki su tüketimi değerleri ise 19.49-85.08 L saksı-1 arasında değişmiştir. Konulara göre bitki boyunun 3.50 cm ile 11.00 cm, sürgün uzunluğunun 0.14 cm ile 12.4 cm, gövde çapının 0.70 mm ile 2.11 mm, sürgün çapının 0.53 mm ile 1.84 mm arasında değiştiği saptanmıştır. Konulara göre elde edilen yaprak oransal su içeriği değerleri %52.61 ile %71.68, stoma iletkenliği değerleri 260.29 mmol m-2 s-1 ile 535.80 mmol m-2 s-1, klorofil miktarı değerleri 78.00 ile 82.76, yaprak sıcaklığı ve hava sıcaklığı farkı ise 1.93°C ile 5.31°C arasında değiştiği belirlenmiştir. Sonuç olarak, Gemlik çeşidi zeytinin topraktaki nem eksiğine duyarlı bir bitki olduğu, morfolojik ve fizyolojik parametrelerin yetişme mevsimi boyunca sulama suyuna bağlı olarak değiştiği, bu parametrelere ilişkin elde edilen bulgular göz önüne alındığında 4 günde bir eksilen nemin %60’ının (I60) uygulanması önerilebilir.
Show more [+] Less [-]Toprak Toplulaştırmasının Kırsal Kalkınma ve Sürdürülebilirliğe Etkisi Full text
2023
Derya Balcı | Sema Gün
Toprak toplulaştırması terimi ilk olarak on dördüncü yüzyılda Almanya’da kullanılmasına rağmen toprak parçalılığını çözmek üzere uygulamaya geçirilmesi on sekizinci ve on dokuzuncu yüzyılda olmuştur. Geleneksel olarak uygulanma biçimi aslen toprak parçalılığı sorununu çözmek olan toprak toplulaştırmasının amacı, kapsamı ve işlevi zamanla genişlemiştir. Modern uygulama biçimleri tarım, çevre, kırsal peyzaj ve köylerin yenilenmesi gibi daha geniş bir yelpazeye yayılmıştır. Bu çalışmada, toprak toplulaştırmasının tarihsel süreçte geçirdiği evrim ve bu evrimle birlikte amaç, kapsam ve işlevlerindeki farklılaşmanın kırsal kalkınma ve sürdürülebilirliğe etkileri değerlendirilmiştir. Çalışma, toplulaştırma uygulamalarının amaçlarının zamanla kırsal kalkınma araçlarına dönüştüğünü ortaya koymaktadır. Böylece toprak toplulaştırması, kırsal kalkınmayı sağlayacak önlemlerin yerine getirilmesi aracı olarak kırsal kalkınmayı ve sürdürülebilirliği destekleyen uygulamaları ortaya çıkarmıştır.
Show more [+] Less [-]Molecular Investigation of the Impact of Thermal Processing Techniques on Tropomyosin Crustacean Allergens Full text
2023
Elif Tuğçe Aksun Tümerkan
While shellfish species are widely consumed due to their nutritional advantages, they are also among the top eight food items for food-borne allergies. Five distinct thermal processing techniques were applied to the crustacean to investigate the tropomyosin level variations caused by heat processing. Fresh shrimp and prawns were utilized as controls for the determination of allergen-encoding genes. Prior to molecular analysis, the proximate composition and acidity of raw and processed samples were also performed. The yield and purity of DNA were also determined. Melting curve and gel electrophoresis tests verified the existence of allergen-coding genes. Thermal processing procedures affected the proximate composition, particularly the total protein and fat concentrations, according to the findings. Following the heat treatment, the pH levels decreased, particularly in the grilled samples. There were also significant differences in the quantity and quality of the extracted DNA. Regardless of crustacean species, the tropomyosin-encoding gene was detected in both fried and grilled samples. These findings demonstrated that RT-PCR identification and validation of the crustacean allergy gene by gel electrophoresis might be a reliable approach for the thermally treated shrimp and prawn samples. This study shows that investigating the allergen coding gene might provide a viable way for detecting food-borne allergens in other thermally processed food items, which are becoming more concerned about food safety.
Show more [+] Less [-]