Refine search
Results 31-40 of 319
Surgical Correction of Recto-Umbilicus Fistula by Diverting the Rectum to the Lower Right Abdominal Wall in a Cross-Breed Calf
2023
Dibyendu Biswas
The congenital disability, atresia ani or atresia ani et recti or recto-vaginal fistula, is one of the most common types of congenital malformation disability. A 45-day-old male cross-breed calf was admitted to Patuakhali Science and Technology University's Veterinary Teaching Hospital with complaints of leaking feces through the umbilicus and was clinically confirmed as a recto-umbilicus fistula. This congenital condition was corrected successfully by making an artificial opening in the lower right abdominal wall. Corrective surgery was the only successful technique for repairing the recto-umbilicus fistula. The prognosis for surgical correction of the recto-umbilicus fistula in a cross-breed calf was indicated to be good.
Show more [+] Less [-]Effect of Torrefaction on Energy Properties of Millet Stalk
2023
Ersel Yılmaz
The paper presents tests connected to the torrefaction of agro-biomass residues as a case of biomass valorisation. The aim of the work is to compare the changes in energy and chemical properties of millet stalk (Panicum miliaceum L.) before and after the torrefaction process. The torrefaction of the millet stalk was done by using a scale reactor in two temperatures, 275oC and 300oC, in an N2 atmosphere. The millet stalk torrefied at 300oC has more promising parameters, i.e., higher heating value HHV 24,57 MJ/kg, the content of carbon 64,90% and energy density 1,42 compering to biochar produced at 275oC - 22,57 MJ/kg, 60,90% and 1,31 respectively. The results showed that torrefaction improves the parameters of the millet stalk for higher-quality biofuel, which can be used for heat generation.
Show more [+] Less [-]Synthesis of Silver Nanoparticles using Cellulose and Starch Extracted from Brewer Spent Grain: Assessment of their Antimicrobial and Preservatives Activities
2023
Clement Olusola Ogidi | Ogo Philip Emmanuel | Olanrewaju Oludotun Daramola | Oyedolapo Bamigboye | Olu Malomo
Non-porous materials like cellulose and starch can be extracted from agro- industrial wastes and incorporated with nanoparticles for effective biotechnological purposes. In this study, silver nanoparticles (AgNps), silver-cellulose nanoparticles (AgNps-C) and silver-starch nanoparticles (AgNps-S) were characterized by UV-visible spectroscopy. Fourier transform infrared spectroscopy (FTIR) was used to identify viable biomolecules involved in capping and active stabilization of AgNps. Average sizes and morphologies of AgNps, AgNps-C and AgNps-S were further analyzed by scanning electron microscopy (SEM) and the percentage composition of each element was investigated by energy-dispersive X-ray spectroscopy (EDS). Antimicrobial activity of the synthesized AgNPs-C and AgNPs-S was tested against multiple antibiotic resistance microorganisms isolated from fish and meat. Zones of inhibition displayed by AgNPs-C and AgNPs-S ranged from 8.00 to 13.30 mm and 5.00 to 10.30 mm, respectively. The Minimum inhibitory concentration (MIC) for AgNPs-C and AgNPS-S ranged from 125 µg/mL to 500 µg/mL and 500 µg/mL to 1000 µg/mL, respectively. AgNPS-S and AgNPs-C inhibited the growth of microorganisms associated with spoilage of fish and meat. The bio-applications of AgNP –C and AgNP-S can be exploited in food industries as preservative agent or incorporated to packaging materials to elongate the shelf life of food products and reduce the side effects attributed to chemical preservative agents.
Show more [+] Less [-]Farklı Genotipik Damızlık Japon Bıldırcınlarında Canlı Ağırlığa Göre Seleksiyonun Yumurta Verim Özellikleri Ve Kuluçka Özelliklerine Etkisi
2023
İsmail Can Batkı | Mikail Baylan | Kadriye Kurşun
Bu araştırma, farklı genotipik damızlık japon bıldırcınlarında yumurta verim özellikleri ve kuluçka özelliklerinin belirlenmesi amacıyla planlanmıştır. Araştırma da biri ticari (T) diğeri ise Çukurova Üniversitesinde yetiştirilen japon bıldırcını (CU) olmak üzere iki genotip kullanılmıştır. Her iki genotipten kuluçka sonunda 500 civciv elde edilmiştir. Elde edilen bıldırcınlar 5 hafta büyütüldükten sonra canlı ağırlığa göre seleksiyon yapılmıştır. Böylece, denemede 2 kontrol (TK, CUK), 2 seleksiyon (TS, CUS) ve 2 melez (TM, CUM) olmak üzere 6 farklı deneme grubu oluşturulmuştur. Her deneme grubundan 72 adet damızlık bıldırcın seçilmiş ve toplam 432 hayvan kullanılmıştır. Çalışmadan elde edilen bulgulara göre, damızlıklarda 14 haftalık ortalama yumurta verimi boyunca en yüksek yumurta veriminin %79,13 ile ticari seleksiyon grubunda, en düşük ise %69,38 ile Çukurova Üniversitesi melez grubunda olduğu bulunmuştur. Yumurta ağırlığı açısından 3, 4 ve 5. haftada muamele grupları arasında gözlenen farkların önemli olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca, kuluçka özellikleri bakımından ticari kontrol grubunun diğer gruplara kıyasla daha yüksek değerler sağladığı görülmüştür. %5 ve %50 cinsi olgunluk ağırlığının sırasıyla 323,62 g ve 347,50 g ile CUS grubunda görüldüğü ve gruplar arasındaki farklılığın önemli olduğu bulunmuştur. Sonuç olarak, yumurta verimi ve kuluçka özellikleri bakımından ticari grup ve melezlerin üstün olduğu söylenebilir.
Show more [+] Less [-]Effects of Different Organic Source Materials on Growth, Flowering and Yield in Zinnia Plant
2023
Onur Sefa Alkaç | Esra Öndeş | Esat Tuncel | Rümeysa Temir
The study was carried out in a randomized plot design with three replications, with 4 pots in each replication and 3 plants in each pot. A total of 10 applications consisting of liquid compost (25%- 50%), vermicompost (25%-50%), and humic acid (600-1200 ppm) and combining these applications were applied to Zinnia seedlings. The first application was applied as 400 mL per pot when the plants reached 20 cm in size. Applications were made 3 times with an interval of 7 days. When the plants are harvested, flower diameter (mm), stem thickness (mm), number of flowers (piece), stem length (cm), number of branches (pieces), the weight of branches (g), number of leaves (pieces), root length ( cm), root fresh weight (g), root dry weight (g), vase life (days) parameters were examined. As a result of the study, the highest flower diameter (72.27 mm) and SPAD value (34.93) was 600 ppm humic acid application, the highest flower stem thickness (4.67) and flower stem length (45.56 cm) 25% liquid compost + 25% vermicompost application, the highest flower stem thickness (4.67). The number of flowers (6.17 pieces) and root wet weight (8.10 g) were found in 25% vermicompost application, the highest number of branches (7,25) in 1200 ppm humic acid application, the highest branch weight (30.76) in 50% vermicompost application. As a result, it was observed that in applications where 25% of vermicompost was used, it had positive effects on the number of leaves, flowering, and root parameters. In humic acid applications, it has been found to have a positive effect when used at low rates such as 600 ppm. It is stated in the results of the study that the doses used to give better results when applied at low rates.
Show more [+] Less [-]Koçansız Şeker Mısırı Silajlarının Kalitesine Sodyum Format Katkısının Etkisi
2023
Asuman Arslan Duru | Behlül Sevim | İlker İnal | Bülent Çakır | Osman Olgun | Tugay Ayaşan
Bu çalışma, farklı düzeylerde organik asit temeline dayalı sodyum format (SF) ilavesinin koçansız şeker mısır silajlarının ham besin madde içerikleri, fermentasyon kalitesi, kuru madde tüketimi, sindirilebilir kuru madde ve nispi yem değeri üzerine etkisini tespit etmek amacıyla yürütülmüştür. Araştırmada, koçansız mısır hasıllarına %0 SF (kontrol grubu); %1 SF ve %2 SF ilave edilerek gruplar oluşturulmuş ve 60 gün fermentasyona bırakılmıştır. Araştırma sonunda, SF katkısının mısır silajlarının kuru madde, ham protein, ham yağ, ADF, NDF, nişasta, ME, asetik asit, propiyonik asit, bütirik asit ve etanol içeriklerini azalttığı, buna karşılık laktik asit, ham kül ve nişasta düzeylerini artırdığı tespit edilmiştir. Ayrıca araştırma silajlarının pH değerlerinin, %1 SF ilavesiyle istatistiksel olarak önemli düzeyde azaldığı belirlenirken; kuru madde tüketimi, sindirilebilir kuru madde ve nispi yem değerlerinin ise arttığı tespit edilmiştir. Araştırma sonunda, %1 SF ilavesinin koçansız mısır silajlarının pH’sını düşürücü ve laktik asit artırıcı etkisinin yanı sıra kuru madde tüketimi, sindirilebilir kuru madde ve nispi yem değerleri üzerine pozitif etkisi nedeniyle kullanılabileceği sonucuna varılmıştır.
Show more [+] Less [-]Süt Sığırlarında Kuru Dönemde Düşük Enerji İçeren Rasyon ile Beslemenin Doğum Sonrası Metabolik Rahatsızlıklar ve Süt Verimi Üzerine Etkisi
2023
Yusuf Koç | Yusuf Cufadar
Bu çalışma Siyah Alaca (Holstein) süt sığırlarında kuru dönemde farklı enerji içeriğine sahip rasyonların erken laktasyon dönemi süt verimi ve bazı metabolik bozuklukların görülme sıklığına etkisini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Araştırmada süt verim ortalamaları birbirine yakın olan 800 baş kuru dönemde bulunan Siyah Alaca ırkı süt sığırı kullanılmıştır. Hayvanlar her birinde 400’ er baş olacak şekilde iki gruba ayrılmış ve kuru dönemin ilk 39 günü (erken kuru dönem) boyunca iki farklı rasyonla yemlenmişlerdir. İlk 400 hayvanın bulunduğu kontrol grubu 1,34 (Mcal/kg KM) net enerji laktasyon (NEL) değerinde rasyonla yemlenirken, ikinci 400 baş hayvanın bulunduğu grup ise 1,07 (Mcal/kg KM) NEL enerji değerine sahip düşük enerjili rasyonla yemlenmiştir. Kuru dönemin son 21 gününde ve laktasyonun ilk 90 gününde her iki grup da benzer rasyonlarla yemlenmişlerdir. Çalışmadan elde edilen sonuçlara göre, kuru dönemde normal enerjili kontrol rasyonu ile beslenen grupta süt verimi 2. laktasyonda daha yüksek olurken, 3. laktasyonda düşük enerjili rasyon ile beslenen grupta daha yüksek olmuştur. Sonraki laktasyon sıralarında iki farklı rasyonla yemlenen gruplar arasında fark olmamıştır. Hipokalsemi ve septik metritis rasyonlardan önemli seviyede etkilenmese de düşük enerji rasyonla beslenen grupta rakamsal olarak görülme sıklığında azalma olmuştur. Abomasum deplasmanı düşük enerjili rasyonla beslenen grupta önemli seviyede azalmıştır. Düşük enerjili rasyonla beslenen grupta ketosiz+2 görülme sıklığı (insidans) %2 oranında artsa da ketosiz+1 görülme sıklığı %14 oranında artarak önemli seviyede yüksek olmuştur. Sonuç olarak kuru dönemde düşük enerjili rasyonların 2. laktasyondan sonraki dönemlerde süt verimini olumsuz etkilemeksizin, abomasum deplasmanı, hipokalsemi ve septik metritis gibi problemlerin görülme sıklığını azaltmaya yardımcı olabileceği söylenebilir.
Show more [+] Less [-]Evaluation of the Blood Gas Parameters Changes During Ovariohysterectomy with Butorphanol, Medetomidine, and Ketamine Combination Anesthesia in Queens
2023
Fatma Satılmış | Merve İder | Muhammed Furkan Çiftçi | Ömer Faruk Yeşilkaya | Berrak Işık Soytürk | Hasan Alkan | Kübra Karakaş Alkan
Sunulan çalışmanın amacı kedilerde ovaryohisterektomi sırasında butorfanol, medetomidine ve ketamin kombinasyonu ile yapılan anestezinin kan gazı parametrelerine etkisinin belirlenmesidir. Çalışmada 6-72 ay aralığında, farklı ırklarda, 19 adet kısırlaştırılan dişi kedi kullanıldı. Anesteziden önce vena cephalica antebrachi’den heparinli enjektöre 1 mL kan alınarak kan gazı parametreleri değerlendirildi. Klinik muayene ve laboratuvar analizler sonucunda sağlıklı olduğu belirlenen kediler ovaryohisterektomi için genel anesteziye alındı. Anestezi indüksiyonu için butorfanol (0,01 mg/kg, IV) uygulandı, uygulamadan 5 dakika sonra medetomidine (0,08 mL/kg, IV) ve 10 dakika sonrasında ise ketamin (5-7,5 mg/kg, IV) damar içi yolla verildi. Ketamin uygulamasının 10. dakikasında kedilerden tekrar kan örneği alındı. Anestezi öncesi ve sırasında alınan kan örneklerinde pH, pCO2, pO2, sO2, Na, Ca, K, Cl, Glu, Lac, BE ve HCO3 düzeyleri değerlendirildi. Anestezisi indüklenen kedilerde pH, pO2, sO2, BE ve HCO3 düzeylerinin anestezi öncesine göre daha düşük, pCO2 ve laktat konsantrasyonlarının ise yüksek olduğu tespit edildi. Sonuç olarak ovaryohisterektomi uygulanacak kedilerde kan gaz parametreleri takibinin yapılmasının, operasyon öncesi ve sonrası oluşabilecek komplikasyonların önlenebilmesi için yararlı olabileceği düşünüldü.
Show more [+] Less [-]Farklı Üretim Ortamlarının İstiridye Mantarı (Pleurotus Ostreatus) Üretiminde Verim ve Kalite Üzerine Etkisi
2023
Murat Çetin | Turgay Kabay | Suat Şensoy
Yabani mantarlardan zehirlenme riski korkusu insanları kültüre alınabilen mantar türleri üretimini artırmaktadır. Bu mantar türleri içerisinde yer alan istiridye mantarı üretimindeki bazı avantajlar nedeniyle son yıllarda tercih edilir olmuştur. Mantar üretiminin artmasında üretim ortamlarında bölgesel çeşitliliğin sağlanması çok önemlidir. Bu çalışmada Van ve çevresine mantar üretimini yaygınlaştırmak ve bölge üreticilerinin kolay temin edebilecekleri saman ve atıl durumda olan demlenmiş çay atıklarında üretimin etkinliğini araştırmak amaçlanmıştır. Buğday samanı, demleme çay atığı ve hazır mantar üretim kitleriyle kurulan çalışma tesadüf parselleri deneme desenine göre dört tekerrürlü olarak tasarlanmıştır. Elde edilen mantarlarda, ilk hasat, karpofor ağırlığı, toplam verim, karpofor ölçüleri, makro ve mikro elementler parametrelerine bakılmıştır. Yapılan çalışmada çay ortamında üretilen mantar verilerinin, mantar üretimi yapan firmalardan alınan hazır kitlerden alınan mantar verilerine daha yakın sonuç alındığı görülmüştür.
Show more [+] Less [-]Lojistik Firma Personellerinin Organik Tarım Anlayışı; Iğdır İli Örneği
2023
Bayram Çavuşluk | Başaran Karademir
Organik tarım ürünü doğallığı sertifikalandırılan gıda olup son kullanıcıya kadar doğallığını kaybetmemesi gerekmektedir. Bu araştırmada ise lojistik (nakliye) sektörü çalışanlarının organik tarım ürünleri taşımacılığına olan yaklaşımının ortaya konulması amaçlandı. Araştırma Iğdır ilindeki 115 lojistik çalışanı üzerinde yüz yüze anket uygulaması şeklinde yürütüldü. Toplanan veriler sayısal ve oransal olarak değerlendirildi ayrıca karar ağacı metodu CART algoritmasının da içinde olduğu istatistik yöntemlerle analiz edildi. Çalışanların %96,5’i, organik gıdanın ne olduğunu bildiğini, %100’ü organik gıda yediğini, hatta %59,1’i organik gıda sertifikasının ne olduğunu bildiklerini iddia ettiler, fakat katılımcıların yalnızca %4,3’ü "Sence Organik gıda nedir" sorusuna organik gıda için "organik sertifikalı gıda", %27,8’i organik gıda satın alırken sertifikasına dikkat ettiği cevaplarını verdiler. Hatta katılımcıları %27,8’i ise ürüne gözle bakınca gıdanın organik olup olmadığını anladığını iddia etti. Bununla birlikte lojistik çalışanlarının %78,3’ü organik gıda taşımacılığı yaptıklarını, organik gıda taşımacılığında normal gıdaya oranla taşıma süresinin %94,8 oranında, soğutma sisteminin %100 oranında ve temizliğin %100 oranında önem arz ettiğini bildirdiler. Bunların dışında kendilerinin dışındaki sektör çalışanlarının organik gıda taşımacılığı konusunda yeterli düzeyde bilgilerinin olmadığını (%69,6) belirtirken kendilerinin ise konu hakkındaki büyük oranda (%61,7) yeterli düzeyde bilgi sahibi olduklarını iddia ettiler. Sonuç olarak, Iğdır yöresi lojistik firma çalışanlarının genel olarak organik gıdayı bildiklerini iddia etmelerine rağmen bilgi düzeylerinin yeterli olmadığı ortaya çıktı. Bu sonuçlara rağmen personellerin organik gıda taşımacılığında nelere dikkat etmeleri gerektiğini bildikleri gözlendi. Konu hakkındaki bilgi noksanlığının giderilmesinde TV-Radyo ve internet kullanımının bir araç olarak kullanılabileceği kanaati oluştu.
Show more [+] Less [-]