Refine search
Results 301-310 of 356
Yapraktan Yapılan Gibberellik Asit Uygulamalarının Patates (Solanum tuberosum L.)’de Yumru Verimi, Kalitesi ve Dormansi Süresine Etkileri
2024
Fatma Zehra Ok | Arif Şanlı
Bu çalışma, farklı dozlarda Gibberellik asit (GA3) uygulamalarının patateste yumru verimi, kalitesi ve dormansi süresi üzerine etkilerinin belirlenmesi amacıyla yürütülmüştür. GA3 uygulamalarına (0, 50, 100 ve 200 mg/L GA3) dikimden 45 gün sonra (çiçeklenme öncesi dönem) başlanarak 15 gün aralıklar ile 4 farklı dönemde yapraklara püskürtme şeklinde yapılmıştır. Çalışmada GA3 uygulamaları ile birlikte ocak başına yumru sayısında % 56, yumru veriminde ise % 36’ya varan artış meydana gelmiş, ortalama yumru ağırlığı ve pazarlanabilir yumru oranları ise önemli derecede azalma göstermiştir. En yüksek yumru verimi dikimden 75 gün sora yapılan 100 ve 200 mg/L GA3 dozlarından elde edilmiştir. GA3 uygulamaları yumrularda şekil bozulmalarına yol açmış, genel olarak doz artışı ile birlikte çatlak yumru oranı ve sekonder gelişme gösteren yumru oranı artmıştır. GA3 uygulamaları yaprak klorofil içeriği (SPAD değeri) ile yumru kuru madde oranının azalmasına neden olmuştur. Kontrolde ortalama 110 gün olan dormansi süresi dikimden 90 gün sonra yapılan 200 mg/L GA3 uygulamaları ile 80 güne kadar kısalmıştır. Çalışmada, tohumluk amacıyla yapılacak üretimlerde yapraktan yapılan GA3 uygulamaları ile patateste yumru sayısı ve veriminin önemli derecede arttırılabileceği ve yumruların hasat sonrası depolama devresinde dormansi sürelerinin kısaltılarak özellikle ikinci üretimler için avantaj sağlanabileceği anlaşılmıştır.
Show more [+] Less [-]Rat Diyetlerinde Kullanılan Buğday ve Mısır Gluteninin Serum Dokusunda Karaciğer Enzimleri ve Lipit Profili Üzerine Etkileri
2024
Aybüke İmik | Mazhar Burak Can | Dilek Şentürk Demirel
Bu çalışmada, rat diyetlerine katılan farklı protein kaynaklarının serum dokularında karaciğer enzimleri ve lipit profili üzerine etkisi incelenmiştir. Araştırmada protein kaynağı olarak soya küspesi, buğday ve mısır gluteni kullanıldı. Araştırma Grup I, Grup II ve Grup III olarak üç grup şeklinde dizayn edildi. Araştırmada her grupta 8 adet erkek ve 8 adet dişi olmak üzere toplam 24 adet erkek, 24 adet dişi Sprague Dawley cinsi rat kullanıldı. Araştırmada hayvanlar doğumdan itibaren anneleri ile birlikte 30 gün, annelerinden ayrıldıktan sonra da 30 gün olmak üzere toplam 60 gün deneme yemleri ile beslendi. Çalışmanın sonunda serum dokusunda karaciğer enzimlerini belirlemek amacıyla alanin aminotransferaz (ALT), aspartat aminotransferaz (AST), alkalin fosfataz (ALP) ve gama-glutamil transferaz (GGT), kreatin kinaz (CK); lipit profilini belirlemek için triaçilgliserol (TAG), diaçilgliserol (DAG), monoaçilgliserol (MAG), serbest yağ asidi (SYA), kolesterol (Kol) ve fosfolipit (F1) analizleri yapıldı. Çalışmanın sonunda dişi ratların karaciğer enzimleri seviyeleri arasında fark bulunmazken, erkek hayvanların AST ve ALP seviyeleri arasında önemli fark olduğu tespit edildi. Grup II’nin AST oranı Grup I ve Grup III’den düşük, Grup II ve III’ün ALP oranı ise Grup I’den önemli derecede yüksek bulundu. Çalışmada dişi ratların “De Ritis” seviyeleri (AST/ALT) Grup I (2,42/ 1,84) ve Grup II’de (2,28/0,71); erkek ratlarda ise Grup III’de (1,29/2,71) yüksek tespit edildi. Çalışmada dişi ratların Grup I’inde serbest yağ asit oranı Grup II’den önemli derecede düşük (p<0,05), Grup III ile benzer bulundu. Çalışmanın sonunda farklı protein kaynaklarının erkek ratların ALP ve AST oranlarını, dişi ve erkek ratların De Ritis seviyelerini ve dişi ratların ise SYA oranını önemli oranlarda etkiledikleri tespit edildi.
Show more [+] Less [-]Kahramanmaraş Koşullarında Farklı Silajlık Mısır (Zea mays L.) Çeşitlerinde Agronomik Özelliklerinin İncelenmesi
2024
Mustafa Kızılşimşek | Fatma Akbay | Tuğba Günaydın | Ali Kabakçı
Silaj yapımı hayvan rasyonlarının önemli bir bölümünü oluşturmakta ve işletme ekonomisi bakımından büyük önem taşımaktadır. Mısır (Zea mays L.) silajlık materyal olarak en fazla tarımı yapılan bitkidir. Fakat mısır bitkisinden yüksek verim alınabilmesi için yetiştirileceği bölgeye uygun çeşitlerin belirlenmesi gerekmektedir. Bu araştırma, Kahramanmaraş ekolojik koşullarında 20 farklı silajlık mısır çeşitlerinin agronomik özelliklerinin belirlenmesi amacıyla, 2019 ve 2020 yıllarında Doğu Akdeniz Geçit Kuşağı Tarımsal Araştırma Enstitüsü’nde, Tesadüf Bloklar Deneme Desenine göre üç tekerrürlü olarak yürütülmüştür. İki yıllık ortalamalara göre; çeşitlerin bitki boylarının 244,56-314,22 cm, yaprak sayılarının 12,16-17,92 adet, sap çaplarının 20,23-25,79 mm, koçan çaplarının 32,30-49,59 mm, koçan sayılarının 1,00-1,17 adet, ilk koçan yüksekliklerinin 85,11-158,80 cm, yeşil otta yaprak oranlarının %13,66-21,73, yeşil otta sap oranlarının %41,01-59,29 ve yeşil otta koçan oranlarının %23,33-41,80 arasında değiştiği tespit edilmiştir. Bu çalışmadan AS160 silajlık mısır çeşidin Kahramanmaraş ili ve benzer ekolojilere sahip üreticilerimize tanıtılması ve ekiminin yaygınlaştırılması ile silajlık mısır üretimimizin artmasına katkı sağlanabileceği sonucu çıkarılmıştır.
Show more [+] Less [-]Şanlıurfa Kırsalında Kadınların Toplumsal Cinsiyet Algıları
2024
Burçin Yiğit | Fatma Öcal Kara
Kırsalda hüküm süren ataerkil değerler, kadınların gereksinmelerinin karşılanmasına yönelik eşitsizlikler, kadının emeğinin değersizleştirilmesine neden olmaktadır. Toplumsal cinsiyet rolleri, coğrafi konuma, toplumların kültürel, sosyal ve ekonomik yapısına, sınıfa, zamana, etnik yapıya göre biçimlenir ve buna uygun çeşitli mekanizmalar da üretir. Güneydoğu Anadolu Bölgesinde de geleneksel cinsiyet rollerinin hüküm sürdüğü varsayımından hareketle araştırmada, Şanlıurfa kırsalında tarımda çalışan kadınların toplumsal cinsiyet algılarını ortaya koymak amaçlanmıştır. Araştırma sahasında kadın deneklerle yüz yüze yapılan anket görüşmeleri, kırsalda kadınların yaşam şartlarını görebilmek amacıyla özellikle kadınların çalışma ve yaşam alanlarında gerçekleştirilmiştir. Şanlıurfa’nın beş ilçesinin kırsalında yaşayıp tarımda çalışan toplam 237 kadınla yüz yüze anket çalışması yapılarak araştırma toplanmıştır. Çalışmada, ev işleri sorumluluğunun tamamını kabullenen kadınların çoğunlukta olduğu saptanmıştır. Ücretlerin düşük olması, sosyal güvenliğin olmayışı ve çalışma koşullarının güçlüğü sebebiyle kadınların büyük bir bölümü tarımda çalışmaktan memnun değildir. Hem bitkisel hem hayvansal üretimde yoğun çalışan kadınların tarımsal bilgi kaynaklarına erişimi yok denecek kadar azdır. Tarım ve Orman Bakanlığı, diğer ilgili bakanlık ve kurumlar, sivil toplum kuruluşları ve yerel yönetimler tarafından kırsal alana kadın odaklı hizmetlerin sayısı artırılmalı ve eşgüdümle hizmetler sunulmalıdır. Böylece kırsal alanda toplumsal değişmenin önü açılmış olabilir.
Show more [+] Less [-]Hayvancılıkta Akıllı Yaklaşımlar: Derin Öğrenme Modellerinin Kullanımı
2024
Berkant İsmail Yıldız
Geleneksel olarak kullanılan hayvansal üretim yöntemleri, artan nüfus ve yetersiz kaynaklar ile başa çıkmakta zorlanmaktadır. Hayvansal üretimde karşılaşılan bu zorluklara çözüm olarak ortaya çıkan makine öğrenmesi, hayvancılık sektöründe verimlilik, sağlık izleme ve ıslah alanlarında önemli gelişmeler sağlayarak çeşitli avantajlar sunmaktadır. Hayvancılıkta makine öğrenimi, önemli avantajlarıyla sadece çiftlik yönetimini optimize etmekle kalmaz, aynı zamanda sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmada çiftçilere güçlü bir araç sağlamaktadır. Bu teknolojik gelişmelerin hayvancılık sektörüne entegrasyonu, gelecekte daha akıllı, verimli ve sürdürülebilir bir hayvancılık pratiğine doğru önemli bir adımı temsil etmektedir. Özetle, bu derleme, derin öğrenme ve yapay sinir ağları gibi makine öğrenmesi yöntemlerinin çiftlik hayvanları yönetimine getirdiği somut faydaları ve yenilikçi olanakları içeren kapsamlı bir keşif sunmaktadır. Gelişmiş sağlık izleme, optimize edilmiş besleme uygulamaları ve stratejik üreme yönetimi konularındaki içgörüleri ile tarımsal sürdürülebilirlik ve üretkenlik konusundaki devam eden tartışmaya katkıda bulunur.
Show more [+] Less [-]Tıbbi ve Aromatik Bitkilerde Biyostimülant Uygulamaları: Avantajlar, Zorluklar ve Gelecek Perspektifleri
2024
Merve Göre
Bu derleme, tıbbi ve aromatik bitkilerin abiyotik stres toleransını artırmada biyostimülantların rolünü araştırmak amacıyla hazırlanmıştır. Biyostimülantlar, bitki büyümesini teşvik eden ve çevresel stres koşullarına karşı dayanıklılığı artırmada önemli rol oynamaktadır. Kuraklık, tuzluluk, sıcaklık ve ağır metal stresi gibi abiyotik stres türlerinin bitkiler üzerindeki olumsuz etkileri, bu ürünlerin kullanımı ile azaltılabilmektedir. Bu derlemede, biyostimülantların çeşitli türlerini, bu ürünlerin bitki metabolizması üzerindeki etkilerini ve bu uygulamaların bitki kalitesi üzerindeki sonuçları ele alınmıştır. Biyostimülantların tarımda kullanımı, doğal kaynakların korunması, toprak sağlığının iyileştirilmesi ve su kullanımının optimize edilmesi gibi avantajlar sunmaktadır. Ancak, standartlaşma eksikliği, yetersiz bilgi ve farkındalık, regülasyon süreçleri gibi bazı zorluklar, bu ürünlerin yaygın kullanımını sınırlamaktadır. Gelecekte, biyostimülantların etkinliğini artırmak için daha fazla araştırma yapılması ve yeni uygulama stratejilerinin geliştirilmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Sonuç olarak, biyostimülantlar, tıbbi ve aromatik bitkilerin verimliliğini artırma potansiyeline sahip önemli araçlardır ve sürdürülebilir tarım uygulamalarının bir parçası olarak dikkate alınmalıdır.
Show more [+] Less [-]Influence of Cow Dung Extract Complemented with Nutrient Solution on the Growth Performance of Lettuce (Lactuca sativa L)
2024
Abu Raihan | Md. Jahedur Rahman | Chand Sultana Chandni | Sabina Yasmin | Md. Shahajahan Ali | M. Mokbul Hossain
Limited studies have focused on plant growth performance using organic-based solutions complemented with mineral elements in a hydroponic system. Thus, this study aimed to investigate the growth performance of lettuce (Lactuca sativa L.) as influenced by cow dung extract combined with a hydroponic nutrient solution. Treatments considered as four different levels of aerated cow dung extracts (C), viz., C1 = 50 g l-1, C2 =100 g l-1, C3 =150 g l-1 and C4 =200 g l-1 and four strengths of standard nutrient solution (S), viz, S1 = 30% of standard nutrient solution, S2 = 40% of standard nutrient solution, S3 = 50% of standard nutrient solution and S4 = 60% of standard nutrient solution. The experiment was carried out using a deep flow technique in a semi-greenhouse. Various growth and physiological parameters were measured in this experiment. The obtained data were subjected to statistical analysis with 4 replicates by analysis of variance (ANOVA) using SPSS. In the case of growth parameters, the tallest plant (23.54 cm), maximum number of leaves per plant (17.01) broadest leaf (13.32 cm), and the highest fresh weight (112.05 g/plant) were recorded from C3 while the lowest in C1. For hydroponic nutrient solution, the tallest plant (23.13 cm), the maximum number of leaves per plant (16.66), the widest leaf breath (14.17 cm), and the highest fresh weight (116.0 g/plant) were recorded from S4 while the lowest in S1. On the other hand, physiological traits viz. leaf area, net assimilation ratio, and relative growth rate were statistically higher in C3 and lowest in C1. In the nutrient solution, all physiological parameters were highest in S4 and the lowest in S1. In the case of the interaction effect, the highest fresh weight and almost all the parameters were found best in C3S4 and the lowest in C1S1. Therefore, the analysis showed that in terms of growth promotion properties hydroponic nutrient solution along with cow dung extract had a substantial impact and C3S4 was the most preferable treatment combination. Based on these findings, in a hydroponic system, an inorganic nutrient solution combined with organic liquid fertilizer derived from cow dung extract (as an alternative nutrient source) requires further improvements to achieve optimal growth and yield.
Show more [+] Less [-]Determining Some Chemical and Microbiological Changes in the Ripening Process of Kashar Cheese
2024
Sevda Urçar Gelen | Mustafa Atasever | Özgür Kaynar
In the present study, some microbial, chemical, and physicochemical characteristics occurring during ripening were observed in unpackaged and vacuum-packed Kashar cheese samples. Some microbial and chemical properties of Kashar cheese samples were studied Also, the free fatty acid ratio was determined with the SDS-Page Electrophoresis to determine proteolysis during the ripening period and with the High-Performance Thin Layer Chromatography (HPTLC) for lipolysis. Physical, chemical, and microbiological analyzes were made at 0, 15, 30, 45, 60, and 75 days of ripening during which the changes in the number of microbiologically total aerobic mesophilic bacteria (TAMB), Lactobacillus spp., Lactococcus spp., Pseudomonas spp., yeast-mold, lipolytic, and proteolytic bacteria were determined. In the present study, % lactic acid, pH, dry matter percentage, color parameters (L, a and b values) and water activity (aw) were analyzed during ripening and the changes during storage were defined. Lactobacillus spp., Lactococcus spp., TAMB, and proteolytic bacteria counts and % lactic acid ratios were higher in vacuum-packed Kashar cheeses. It was found that lipolysis and proteolysis were higher in cheese samples stored open during ripening.
Show more [+] Less [-]Ameliorated Viability of Lactic Acid Bacteria in Fruit Juice Isolated from Indigenous Dahi with Prebiotics (Asparagus falcatus and Zingiber officinale)
2024
Fahmida Akter | Shamima Ahmed | Mohammad Mozibul Haque | Eaftekhar Ahmed Rana | Chaudhry Ahmed Shabbir | Ali Ahsan | Mohammad Shaokat Ali
Dahi is a fermented milk product containing probiotic lactic acid bacteria. This study aimed to isolate, identify, and characterize lactic acid-producing bacteria from native Dahi and evaluate their viability in orange juice using natural prebiotics. Dahi samples were obtained from local shops in Chattogram and Bogura, Bangladesh. Lactic acid-producing bacteria were isolated using MRS (de Mann Rogosa and Sharpe) medium. The isolated bacteria were identified through colony morphology, biochemical tests, and probiotic characteristics. Molecular identification was performed using polymerase chain reaction (PCR) targeting conserved 16S rDNA regions. Isolates of the genus Lactobacillus and Lactococcus lactis sp. Lactis were confirmed and used to develop probiotic orange juice. Prebiotics (Asparagus falcatus and Zingiber officinale) were added to the juice to support probiotic growth. The inoculated cell’s viability and the juice’s physicochemical parameters were evaluated during fermentation (48 hours) and storage (28 days). All fruit juice samples showed a mean number of viable cells of at least 1×105 CFU/mL during the 48-hour fermentation and 28-day storage in the refrigerator. Using natural prebiotics positively affected the survival of lactic acid bacteria, as demonstrated by bacterial colony growth on Petri dishes. Developing probiotic fruit juice enriched with prebiotics could be an effective alternative for individuals allergic or intolerant to milk-based products. Incorporating lactic acid bacteria from native Dahi into orange juice, combined with natural prebiotics, resulted in viable probiotic cells throughout fermentation and storage.
Show more [+] Less [-]Estimation of Growth and Mortality Parameters for the Annular Seabream Diplodus annularis (Linnaeus, 1978) in the Southern Aegean Sea
2024
Ali Uyan
The growth and mortality parameters were examined for the annular seabream Diplodus annularis collected from the Didim coast, Southern Aegean Sea. A total of 654 annular seabream individuals, 263 female (40.21%) and 391 male (59.79%), were sampled by commercial trawlers and gillnets from September 2022 to January 2024. The total length varied between 9.0 and 24.3 cm for females, 8.6 and 24.0 cm for males, and the weight varied between 8.60 and 146.57 g for females, 7.00 and 128.96 g for males. The length-weight relationships were calculated for females, males, and all individuals as W = 0.0115 x L2.9641, W = 0.0131 x L2.8995, and W = 0.0118 x L2.9440, respectively. The growth pattern was determined as negative allometric. The maximum age class was V for both females and males. The von Bertalanffy growth parameters were L∞ = 25.27 cm, k = 0.424 year-1, t0 = -0.308 years for females; L∞ = 25.63 cm, k = 0.338 year-1, t0 = -0.935 years for males; L∞ = 27.43 cm, k = 0.283 year-1, t0 = -1.121 years for all individuals. The growth performance index (Φ´) for females, males, and all individuals were 2.432, 2.347, and 2.329, respectively. This study provides the first information on the growth and mortality parameters of D. annularis along the Didim coast, southern Aegean Sea.
Show more [+] Less [-]