Refine search
Results 341-350 of 426
Phenological, Pomological and Technological Characteristics of Seedless White Mulberry in Mulberry Genetic Resources of Turkey Full text
2018
Erdoğan Çöçen | Hasan Pınar | Aydın Uzun | Mehmet Yaman | Ahmet Aslan | Oktay Turgay Altun
This study carried out in 2015 and 2016 to determine phenological, pomological and some technological characteristics of 19 seedless mulberry genotypes of the Malatya Apricot Research Institute. Full-bloom periods of the genotypes varied between 27th of April (Poser 24-07) and 3rd of May (24 MRK 02); start of harvest dates varied between 15th of May (Poser 24-07) and 31st of May (Yediveren 24-08); end of harvest dates varied between 5th of July (Angut 009) and 30th of August (Yediveren 24-08). Fruiting durations varied between 50 days (Angut 009) and 95 days (Gemirgap Dutu 24-05). Of the pomological characteristics, average fruit weights varied between 0.77 g (Angut 009) and 2.46 g (Poser 24-07); water soluble dry matter (WSDM) contents varied between 15.50% (Topu Beyaz 1) and 29.60% (Angut 009). Of the technological characteristics, drying efficiency values varied between 15.79% (44 KE 10) and 39.94% (Angut 009), dry fruit color L values varied between 25.97 (Poser 24-07) and 50.20 (İstanbul Dutu 24-12). Based on present findings, Poser 24-07 genotype was found to be prominent with early fruiting and availability for fresh consumption; Yediveren 24-08 genotype with late fruiting; İstanbul Dutu 24-12 genotype with drying efficiency and Gemirgap Dutu 24-05 and Gemirgap Dutu 24-06 genotypes with their longer fruiting durations. Current findings may be beneficial in mulberry breeding programs.
Show more [+] Less [-]Consumers’ Subjective and Objective Knowledge Levels About Genetically Modified Foods: Case Study of Hatay City Full text
2018
Ahmet Duran Çelik | Erdal Dağıstan
The relationship between an individual’s actual knowledge and their self assessed knowledge about an issue is an important factor on consumer’s behaviour. The effect of the knowledge factor on consumer decision making is evaluated by two approaches which are objective (real knowledge) and subjective (self assessed) knowledge. In certain studies it was found that in some situations consumers believe they know more than they actually do about a topic; and they may make their decisions based upon the knowledge they assume is correct, whether it is true or not. This study aimed at determining the relationship between the objective and subjective knowledge about GM foods of consumers who live in the Hatay city centre. According to the research results; even though around 70% of the consumers thought that their knowledge about GM foods were ‘’enough, or relatively enough’’, correct response ratios of the four questions that were based on specific knowledge were quite low. In other words, consumers were overconfident about their knowledge of GM foods. Also, there was no correlation found between consumer’s purchase intention and knowledge level.
Show more [+] Less [-]Pazarsuyu Deresi (Giresun, Türkiye) Sediment Kalitesinin Çok Değişkenli İstatistik Yöntemlerle Belirlenmesi Full text
2018
Fikret Ustaoğlu | Yalçın Tepe
Doğu Karadeniz Bölgesi, Giresun il sınırları içerisinde bulunan Pazarsuyu Deresi sediment kalitesinin tespitini amaçlayan bu çalışma Haziran 2014 ile Mayıs 2015 tarihleri arasında yürütülmüştür. Belirlenen dört istasyondan mevsimsel olarak alınan sediment örneklerindeki ortalama ağır metal miktarları; Cr; 10,64 ppm, Mn; 155,83 ppm, Fe; 8312 ppm, Co; 5,73 ppm, Cu; 17,79 ppm, Zn; 32,74 ppm, Cd; 0,16 ppm, Pb; 19,69 ppm olarak tespit edilmiştir. Ayrıca ortalama olarak sediment pH’ı ve organik madde yüzdesi sırasıyla 6,64-5,02 olarak hesaplanmıştır. Elde edilen veriler tek yönlü varyans analizi (ANOVA), pearson korelasyon analizi, kümeleme ve faktör analizleriyle istatistiksel olarak değerlendirilmiştir. Noktalama grafikleri PAST istatistik programında yapılmıştır. Bu grafikler sediment kalite kriterleri ve yerkabuğu ortalama ağır metal içeriği ile karşılaştırılarak, akarsuyun sedimentindeki ağır metal kirliliğinin seviyesi belirlenmiştir.
Show more [+] Less [-]Gümüşhane İlinde Tıbbi Amaçla Kullanılan Atkuyruğu (Equisetum arvense) Bitkisinin Bazı Biyolojik Aktivitelerinin İncelenmesi Full text
2018
Tuba Acet | Kadriye Özcan
Bu çalışmada, Gümüşhane ilinde halk tarafından farklı tıbbi amaçlarla kullanılmakta olan atkuyruğu (Equisetum arvense) bitkisinin farklı polariteye sahip çözücülerle elde edilmiş ekstrelerinin toplam fenolik miktarı, antimikrobiyal ve antioksidan aktiviteleri incelenmiştir. Toplam fenolik miktarı gallik asit eşdeğeri olarak spektrofotometrik yöntemle ölçülmüştür. Antimikrobiyal aktivite, disk difüzyon ve mikrodilüsyon (MIC değeri) yöntemleriyle belirlenmiş; antioksidan aktivite ise ABTS [(2,2'-azino-bis (3-etilbenzotiazolin-6-sülfonik asit)] ve DPPH (2,2-difenil-1-pikrilhidrazil) yöntemleri kullanılarak tespit edilmiş ve troloks eşdeğeri olarak hesaplanmıştır. Toplam fenolik miktarı, en yüksek etil asetat ekstresinde (108,9 mgGAE/g ekstre) tespit edilirken, en yüksek antioksidan kapasite etanol ekstresinde 15,76 µg/ml troloks eşdeğeri olarak bulunmuştur. Ayrıca, en yüksek antimikrobiyal aktivite etanol ekstresinde MRSA’ya karşı 4 µg/ml MIC değeri olarak tespit edilmiştir.
Show more [+] Less [-]Karayaka Koyunlarında Gonadotropin Salgılatıcı Hormon Uygulamasının (GnRH) Ovaryum Aktivitesi Üzerine Etkisi Full text
2018
Ercan Soydan | Uğur Şen
Bu çalışmanın amacı, Karayaka koyunlarında dönem içi gonadotropin salgılatıcı hormon (GnRH) uygulamasının kızgınlık gösterme oranı ve ovaryum aktivitesi üzerine etkisini belirlemektir. Çalışmada en az iki doğum yapmış ve benzer vücut ağırlığına sahip 20 baş Karayaka ırkı koyun hayvan materyali olarak kullanılmıştır. Deneme başında tüm koyunlara ovaryum üzerinde mevcut olabilecek olan korpus luteum (CL)’un yıkımı için 1 ml PGF2α kas içi enjekte edilmiştir. PGF2α uygulamasından 9 gün sonra ise koyunlar rastgele iki eşit gruba ayrılmıştır. Birinci gruptaki koyunlara (n=10) 40 mg flugestone asetat içeren sünger vajina içine yerleştirilmiştir ve bu uygulamadan 14 gün sonra süngerler çıkartılarak, 1 ml PGF2α kas içi enjekte edilmiştir. PGF2α enjeksiyonunu takiben 36 saat sonra 1 ml GnRH kas içi enjekte edilmiştir. İkinci gruptaki koyunlara (n=10) ise mevcut olabilecek olan korpus luteum (CL)’un yıkımı için 1 ml PGF2α kas içi enjeksiyonun dışında herhangi bir uygulama yapılmamış olup, bu grup çalışmamızın kontrol grubunu oluşturmuştur. Bu işlemleri takiben her iki gruptaki bütün koyunlar Karayaka koçuna verilmiş ve 72 saat boyunca kızgınlık gösteren koyunlar belirlenmiştir. Kızgınlık taramasının sonunda bütün koyunlar kesime sevk edilmiş ve her iki ovaryum üzerindeki küçük (1-3 mm), büyük (>3 mm) ve toplam folikül sayısı ve CL sayısı belirlenmiştir. GnRH uygulaması yapılan koyunlar (%100) kontrol grubundaki koyunlara (%70) göre daha yüksek oranda kızgınlık göstermişlerdir. GnRH uygulaması yapılan koyunların her iki ovaryumundaki küçük ve toplam folikül sayısının ve CL sayısının, kontrol grubundaki koyunlarınkinden daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Ancak büyük folikül sayısı bakımından deneme grupları arasında bir farklılık tespit edilmemiştir. Sonuç olarak bu çalışmada mevsim içi dönemde Karayaka koyunlarında sünger uygulaması sonrasındaki GnRH uygulamasının kızgınlık gösterme oranını yükselttiği ve ovaryum aktivitesini arttırdığı tespit edilmiştir.
Show more [+] Less [-]The Effects of Some Environmental Factors on Birth Weight and Estimation of Heritability and Repeatability for Birth Weight of Akkaraman Sheep in Konya Province Full text
2018
Ayhan Öztürk | Şükrü Doğan | Uğur Zülkadir | Halil Kayar
In this research, the effects of dam age and type of birth and sex of lambs on birth weight of Akkaraman lambs was investigated at village conditions in Konya province. Additionally, the heritability and repeatability of birth weight was estimated. The Least-squares means of birth weight was 4.07±0.04 kg. The effects of dam age, year, birth type and sex on birth weight were found statistically significant. The heritability and repeatability of birth weight were found as 0.052±0.04 and 0.130±0.04, respectively.
Show more [+] Less [-]Sulu Şartlarda Ekmeklik Buğdayda Başaklanma Döneminde Yaprak Solusyon Uygulamasının Tane Protein Kapsamı Üzerine Etkisi Full text
2018
Erdinc Savasli | Oguz Önder | Cemal Cekiç | Hasan Müfit Kalaycı | Ramis Dayıoglu | Yaşar Karaduman | Fatma Gökmen | Nesim DURSUN | Sait Gezgin
Bu çalışma, 2008-2010 yılları arasında Geçit Kuşağı Tarımsal Araştırma Enstitüsü ve Selçuk Üniversitesi iş birliğinde TÜBİTAK tarafından desteklenen araştırma sonuçlarına göre, sulu koşullarda Bezostaya1 ekmeklik buğday çeşidiyle, erken dönem azot uygulaması (ekim + kardeşlenme) 0, 4, 8 ve 12 kg N da-1, başaklanma zamanında ise yaprak solüsyonu (üre formunda) olarak 0, 2, 4 ve 6 kg N da-1 seviyeleri karşılaştırılmıştır. Araştırmada, geleneksel azotlu gübre uygulama zamanında (ekim + kardeşlenme) uygulanan değişik azot seviyeleri başaklanma zamanında bayrak yaprak klorofil kapsamları (SPAD) ve bayrak yaprak toplam azot kapsamları (TN) açısından bir varyasyon yaratılmıştır. Çalışmanın sonuçlarına göre, başaklanma zamanında yapraktan uygulanan azotun tane protein kapsamında en az %1 artış sağlayacağı NSPAD kritik eşik değerleri, Bezostaya1 için 0,95 olarak bulunmuştur. TN için bulunan kritik eşik değerleri ise, Bezostaya1 için %4,31 olmuştur. Her bir kg da-1 N miktarının tane protein kapsamında sağladığı artış, Bezostaya1 için, erken kullanımda %0,18, geç kullanımda %0,30 olmuştur. Ayrıca, protein ve ilgili kalite unsurları üzerine hem erken, hem de geç azot kullanımı etkili olmakla birlikte, başaklanma döneminde yapraktan solüsyon olarak uygulamanın daha etkili olduğu belirlenmiştir. Bu özelliklerden, tane protein kapsamı ile SDS sedimentasyon (r=0,93**), Uzama kabiliyeti (r=0,96**), uzayabilirlik (r=0,96*), hamur gelişme süresi (r=0,87**), tolerans değeri (r=0,56**) ve enerji değeri (r=0,89**) parametreler arasında istatistiki olarak önemli düzeyde korelasyon vermiştir.
Show more [+] Less [-]The Effect of Increasing Humic Acid Applications on Some Nutrient Contents of Cress (Lepidium sativum L.) Plant Full text
2018
Aydın Adiloğlu | Sevinç Adiloğlu | Mehmet Rüştü Karaman | Yusuf Solmaz | Funda Eryilmaz Açikgöz
This research was done to determine the effect of increasing Humic acid application on some nutrient element contents of cress (Lepidium sativum L.) plant. For this purpose according to randomize block experimental design, an experiment was done with three replications in greenhouse conditions. Cress plant seed was sowed 1.5 g/ m2. Four humic acid doses (I. dose: 0 mL /m2, II. dose: 8 mL /m2, III. dose: 16 mL /m2 and IV. dose: 24 mL /m2) were applied to cress plant. Then cress plants were harvested 30 days after planting. Dry matter yield and some nutrient (N, P, K, Ca, Mg, S, Fe, Cu, Zn and Mn) contents of plants were determined. According to the results, important increases some nutrient element contents of plants were determined with increasing humic acid applications. These increases were found 1. dose 5.52%, and 4. dose 6.04%, for N element, respectively. Other macro elements P (0.70%, and 0. 82%); K (6.85%, and 7.67%); Ca (1.72%, and 2.01%); Mg (0.13% and 0.15%) and S (1.04%, and 1.17%), respectively. Some micro element (Fe, Cu, Zn and Mn) contents of cress plant, 1. dose: 89.86, 9.59, 59.50 and 56.20; 4. dose: 102.17, 11.03, 67.67 and 76.63 mgkg-1, respectively. These increases were found statistically significant at the level of 5% for each nutrient element, except Mg.
Show more [+] Less [-]Dietary or in ovo Saccharomyces cerevisiae Supplementation Developed Growth, Caecal Microbiota and Gut Histology of Broiler Chicks Full text
2018
Salih Gülen | İsa Coşkun
The aim of this study was to determine the effects of in ovo injection of Saccharomyces cerevisiae (SC) to fertile Ross 308 broiler eggs or dietary supplementation on growth performance, internal organ development, gut histomorphology and cecum microbiota during 14 d of growing period. This study was designed as 2×2 factorial experimental design. Fertile 92 Ross 308 eggs were injected with SC solution 0.2ml at 18d of hatch and 90 eggs non-injected as control, afterward dietary SC supplementation was applied during the 14 d to broiler diet. In this study, 160 broiler chicks were used in four treatment groups at 10 replicate for each treatment group and 4 chicks for each replicates. Treatment groups were A) in ovo SC injection + dietary SC supplementation, B) in ovo SC injection + basal diet, C) no injection + dietary SC supplementation, D) no injection + basal diet as control. Live weight, feed consumption, feed conversion ratio and gut histomorphology, caecum microbiota, internal organ weight were recorded at 14 days of age. Live weight gain increased in C group than in the D group. Feed consumption, feed conversion ratio and internal organ weights were not affected by the treatments. Villi length and villi width increased in A group among the other treatment groups in jejunum, villi length increased in A and C groups among the other groups in ileum. Villi length/villi width ratio increased in A group than in the D group in ileum, was not different in jejunum. LAB counts in caecum were higher in A group than those of C and D groups, but was not different from B group. Enterobactericaea count was lower in A and B group than in the D group, was not different from C group. To conclude, results showed that dietary Saccharomyces cerevisiae supplementation increased broiler growth at 14 day by increasing villi development and improving gut health.
Show more [+] Less [-]Siyez Buğdayına (Triticum monococcum) Metal İşleme Sıvısı Etkilerinin ICP-OES Yöntemiyle Değerlendirilmesi Full text
2018
Sefa Pekol
Atık metal işleme sıvısına maruz bırakılan siyez buğdayında metal birikim seviyeleri gövde ve kökte ICP-OES ölçümleri le ayrı ayrı belirlenmiştir. Kökte özellikle demir, manganez ve krom kontrol grubuna göre deneme gruplarında metal işleme sıvısının miktarına bağlı olarak iki katına kadar yükselmiştir. Gövdedeki demir, mangan ve alüminyum iki kat artmış, ayrıca çinko ve nikel de artış eğilimi gözlenmiştir. Siyez buğdayının büyümesi önemli derecede engellenmiştir. Metal işleme sıvısı oranı arttıkça bitkinin gelişimi azaldı, 1MS/20 su deneme grubunda bitki canlılığını kaybetmiştir. Ekosistemde yağmur suyu, yüzey suları ve akiferler için atık metal işleme sıvısı ciddi bir tehdit oluşturabilir.
Show more [+] Less [-]