Refine search
Results 341-350 of 410
Importance of Thyme in Animal Health and Nutrition
2019
Cahit Balabanlı | Emre Bıçakçı | Müge Güvenç
Oregano, which grows widely in the temperate regions of Europe, Asia and North Africa, has been known as a medicinal plant since ancient times. Thyme used in the spice industry and in the pharmaceutical industry due to its anti-fungal and antiseptic properties because it has an aromatic smell, also contains some vitamins and minerals that humans and animals need. The use of oregano, which comes to the forefront in the feeding of small ruminants during the times when animal feeds are scarce in our country, is becoming more and more important in small head and poultry production and good agriculture and organic farming applications due to some secondary metabolites it contains.
Show more [+] Less [-]İkizcetepeler Baraj Gölü (Balıkesir) Çökellerindeki Organik Karbon Miktarının Zamansal ve Mekansal Dağılışı
2019
Şakir Fural | Serkan Kükrer | İsa Cürebal
Bu çalışma İkizcetepeler Barajı tabanından alınan yüzey çökeli ve karot örneklerinde organik karbon konsantrasyonlarının zamansal ve mekansal değişimlerini saptamak amacıyla gerçekleştirilmiştir. Organik karbon sulak alanlarda belirli bir miktarın üzerinde bulunduğunda kirliliğe yol açmakta ve ortamdaki çözünmüş oksijeni azaltarak diğer canlıların yaşamını risk altına sokmaktadır. Bu nedenle sulak alanlardaki organik karbon miktarının zamansal ve mekansal dağılışının tespit edilmesi son derece önemlidir. Çalışma kapsamında toplanan yüzey ve karot örneklerinde titrasyon yöntemiyle elde edilen veriler Arc – Map 10.5 yazılımı kullanılarak mekansal dağılış haritası ve zamansal dağılış grafiklerine dönüştürülmüştür. Elde edilen tüm bulgular değerlendirildiğinde organik karbon miktarının Kille Çayı, Koca Çay ve Çınarlı Dere ağzı ile eski yerleşim yerlerinin bulunduğu örneklem noktalarında en yüksek değerlere ulaştığı tespit edilmiştir. Zamansal dağılışa göre en yüksek değerler 5 – 10 cm dilimleri arasında tespit edilmiştir. Bu durum organik karbonun Bağırsak Dere dışındaki akarsular tarafından havza içerisinden taşınarak baraja deşarj edildiğini ve deşarjın son yıllarda maksimum düzeye çıkarak günümüzde azalma eğilimine geçtiğini göstermektedir. İkizcetepeler Baraj Gölü çevresinde gerçekleştirilen arazi çalışmaları, mevcut literatür verileri ve analitik prosedürlerden elde edilen verilere göre barajda organik karbon kökenli kirliliğe rastlanmamıştır.
Show more [+] Less [-]Antimikrobiyal Aktivitenin Belirlenmesinde Cross-Streak Metodu Kullanımı
2019
Mustafa Ersal
Antimikrobiyal duyarlılık testleri, ilaçların keşfedilmesi, epidemiyoloji ve terapötik sonuçların tahmini için kullanılabilmektedir. Günümüzde mikrobiyal yaşamdaki dirençlilik artış göstermekte olduğu için antimikrobiyal bileşikler etkilerini kaybetmekte ve bu durum onları tehlikeye sokmaktadır. Ayrıca, antimikrobiyal ajanların etkileri, çoklu ilaca dirençli bakterilerle ilişkili tedavilerde başarısızlık göstermektedir. Bu durum, halk sağlığı için küresel bir endişe olma durumuna gelmiştir. Bu yüzden, yeni antimikrobiyal ajanların keşfedilmesi ve antimikrobiyal duyarlılık testlerinin yaygın olarak kullanılması ve geliştirilmesi gerekmektedir. Antimiktobiyal aktivitenin belirlenmesi için birçok teknik bulunmaktadır. Duyarlı mikroorganizmaları inhibe etmek amacıyla uygulanan bu tekniklerden çoğu, katı ya da yarı katı üretim ortamındaki difüzyon ile ilişkili metodlara dayalıdır. Bu teknikler arasında Cross-streak ise yeni antibiyotik keşfi için yapılan araştırmalarda kültürlerin nispeten hızlı bir şekilde taranmasını sağlayan kolay bir tekniktir. Fakat Cross-streak testinin en büyük dezavantajı, niceliksel verilerin elde edilmesindeki güçlüktür. Çünkü inhibisyon bölgesinin kenarları genellikle çok bulanık ve belirsizdir. Bazı antimikrobiyal duyarlılık test teknikleri, bu alandaki dikkat çekici adımlar belirlenerek Clinical Laboratory Standards Institute (CLSI) ve European Committee on Antimicrobial Susceptibility Testing (EUCAST) tarafından standardizasyona tabi tutulmuştur. Bu test prosedürü, spesifik test koşullarının ve metotlarının kullanımına gereksinim duymaktadır. Ayrıca, besiyeri ve inkübasyon koşulları ile zaman bu gereksinimler arasındadır. Hali hazırda kullanılan aktivite belirleme yöntemlerinden Cross-streak yönteminin iyi anlaşılıp geliştirilmesi önem arz etmektedir.
Show more [+] Less [-]Water-Yield Relationships of Deficit Irrigated Pepper (Capsicum Annuum L. Demre)
2019
Serhat Ayas
This trial was realized in the greenhouses of Uludag University Yenisehir Vocational School between 2009 and 2010 to investigate effects of water deficit on yield and quality parameters of pepper during four crop growth stages. In this study, fourteen irrigation treatments in four growth periods (vegetative, flowering, yield formation and ripening) of pepper (Capsicum annuum l. Demre) were constituted and the yield and quality parameters found from these treatments were evaluated. The layout of the experiment was a completely randomized block design with three replications for each of the fourteen irrigation treatments tested. According to the content of the treatments, the irrigation amount water applied to the plants varied between 0 and 744 mm in the first year, and between 0 and 750 mm in the second year. Water consumption of pepper in the first year ranged between 320 and 760 mm and in the second year ranged between 330 and 770 mm. Yield, fruit weight, diameter, length and dry matter ratio were determined statistically significant. In 2009 and 2010 years, the maximum yield were found as 26.2 t ha-1 and 27.8 t ha-1 in V100F100Y100R100 treatments, while the minimum yield were found as 0.2 t ha-1 and 0.3 ha-1 in the V0F0Y0R0 treatments, respectively. Water- yield relationship factors (ky) in 2009 and 2010 years were found as 1.29 and 1.24, respectively. The maximum WUE and IWUE values were obtained from vegetative and ripening periods. Vegetative and ripening periods may be suggested as the maximum efficient irrigation periods for the pepper applied with drip irrigation under unheated greenhouse conditions.
Show more [+] Less [-]Fındık Üretimi Yapan İşletmelerin Tarım Sigortası Yaptırmaya Karar Verme Sürecinde Etkili Olan Faktörlerin Logit Regresyon Analizi ile Tahminlemesi: Düzce İli Örneği
2019
Harun Kabaoğlu | Avni Birinci
Bu araştırma, fındık üretiminin yoğun olarak yapıldığı Düzce iline bağlı tüm ilçelerde, fındık üreticilerinin tarım sigortası yaptırmaya karar verme sürecinde etkili olan faktörlerin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Düzce il merkezi ve 7 ilçede fındık üretimi ile iştigal eden 96’sı tarım sigortası yaptıran, 223’ü ise tarım sigortası yaptırmayan olmak üzere basit tesadüfi örnekleme yöntemi ile seçilen toplam 319 üretici ile 2016 yılında sahada yüz yüze görüşmek suretiyle anket çalışması gerçekleştirilmiştir. Anket sonucu elde edilen verilerle ilgili yapılan istatistiksel analizde lojistik regresyon yöntemi kullanılmıştır. Araştırmada, bağımlı ve bağımsız değişkenler arasındaki ilişkiyi tanımlayabilmek için mümkün olduğunca en az değişken kullanılarak en yüksek uyum gösterebilecek model kurulmuştur. Kurulan modelde bağımlı değişken olarak tarım sigortası yaptırma/yaptırmama, bağımsız değişkenler olarak da üreticilerin bireysel özellikleri, işletme özellikleri ve bilgi kaynaklarına olan yaklaşımları ele alınmıştır. Her grup için ayrı ayrı analizler yapılmıştır. Analizler sonucunda istatistiksel olarak 15 değişken anlamlı çıkmıştır. Lojistik regresyon analizi sonucu hane halkı sayısı, aylık gelir, fındık arazisi miktarı, ortakçılık/yarıcılık, afet zararı, devlet yardımından faydalanma, sigorta bilgisi ve sigorta eğitim isteğinin üreticilerin tarım sigortası yaptırmaya karar vermelerinde etkili olan en önemli faktörler olduğu belirlenmiştir.
Show more [+] Less [-]Effect of Dietary Supplementation of Inulin on Growth Performance, Digestion Enzyme Activities and Antioxidant Status of Rainbow Trout (Oncorhynchus mykiss)
2019
Arzu Özlüer Hunt | Mükereem Çetinkaya | Ferbal Özkan Yılmaz | Metin Yıldırım | Mehmet Berkoz | Serap Yalın
The present study investigated the effects of the prebiotic inulin on the growth parameters, digestive enzyme activities and antioxidant status of rainbow trout (Oncorhynchus mykiss). After acclimation, fish (34±0.22 g; n = 135) were assigned into 9 tanks (15 fish per tank) and triplicate groups were fed a control diet (G-0) or diets containing 1% (G-1) or 2% (G-2) inulin. At the end of the trial (8 weeks), growth factors (final weight, weight gain, specific growth rate (SGR), food conversion ratio (FCR), protein efficiency ratio (PER), Economic conversion ratio (ECR), digestive enzyme activities (pepsin, trypsin, amylase and lipase) and antioxidant status superoxide dismutase (SOD), catalase (CAT) and malondialdehyde (MDA) level of liver tissue were assessed. At the end of the study highest survival rate was observed in the fish fed with 1% G-1 inulin group. Similarly, digestive enzyme activities were significantly higher dietary G-1 group. Subsequently, elevated growth performance (final weight, SGR and FCR) was observed in trout fed with 1% compared to the control group. The effect of the dietary inulin on digestion was partly observed by assaying the activity of pepsin, intestinal amylase, trypsin and lipase. Apart from pepsin activity, results indicated that dietary supplementation of inulin is beneficial and may also have differential effects upon digestive enzyme activities. Antioxidant enzyme activity of SOD and CAT in liver tissue was generally higher in the supplemented inulin diets than in the control and significantly higher in the 1% inulin group. A significant decrease in MDA level of tissue was observed in all inulin supplemented groups when compared to the control group. These results indicate that inulin be considered as a beneficial dietary supplement for growth performance, digestive enzyme activities and antioxidant status of rainbow trout.
Show more [+] Less [-]Çiftçilerin Ürün Desenlerine Karar Vermelerini Etkileyen Faktörler: Samsun İli Bafra İlçesi Sebze Yetiştiricileri Örneği
2019
Nur İlkay Abacı | Kürşat Demiryürek
Çiftçilerin tarım sektörünün doğal yapısından kaynaklanan birçok unsuru dikkate alarak çeşitli ürünler arasından kendilerine en uygun olanını nasıl seçtikleri ve üretimine nasıl karar verdiklerinin belirlenmesi önemlidir. Bu araştırmanın amacı, Samsun ili Bafra ilçesindeki sebze yetiştiricilerinin ürün desenlerine karar verirken etkilendikleri faktörleri belirlemektir. Bu amaca ulaşmak için basit tesadüfi örnekleme yöntemi ile belirlenen 122 çiftçi ile anket yapılmıştır. Çiftçilerin ürün desenlerine karar verirken etkilendikleri faktörleri belirlemek amacıyla, incelenen literatürden yararlanılarak ve araştırmacı tarafından yapılan pilot çalışmalardan hareketle sosyal ve kişisel, ekonomik, fiziksel ve iklim koşullarından kaynaklı faktörleri içine alan 67 madde tespit edilmiştir. Çiftçilerin düşüncelerini yansıtan ifadeler Likert tipi beşli bir ölçeklendirmeye göre puanlanmıştır. Araştırmada istatistiksel işlemler sırasına göre iç tutarlılık katsayılarının belirlenmesi, açıklayıcı faktör analizi, doğrulayıcı faktör analizi olarak gerçekleştirilmiştir ve bulgular sunulmuştur. Açıklayıcı faktör analizi sonucunda toplam varyansın %57,74’ünü açıklayan; ürün özellikleri, fiziksel özellikler, işletme özellikleri, doğal faktörler, sulama özellikleri ve işgücü özellikleri olarak altı faktör grubu ortaya çıkmıştır. Analiz sonuçlarından elde edilen bulgulara göre çiftçilerin ürün desenlerini planlarken etkilendikleri en önemli faktör ürün özelliği ile ilişkilidir. Ancak, çiftçiler üretecekleri ürünlere karar verirken sadece ürün özelliklerinden değil aynı zamanda ellerinde olmayan farklı koşullardan etkilenmektedirler. Dolayısıyla çiftçilerin kararlarını etkileyen faktörler arasında davranış özelliklerinin de dikkate alınması gerektiği düşünülmektedir.
Show more [+] Less [-]Comparison of the Sensitivity of Arabidopsis SOS Pathway Mutants under Salt Stress
2019
Buasimuhan Abudureyimu | Emre Aksoy
Salinity stress is one of the most important and common abiotic stress factors that cause significant physiological and metabolic changes in plants, negatively affecting plant growth and development, and causing decrease in product quality and quantity. The elucidation of the molecular control mechanisms associated with salt stress tolerance is based on the activation and /or inactivation of various stress-related genes. Salt Overly Sensitive (SOS) tolerance mechanism under salt stress is of great importance in terms of salt tolerance of the plants. Although this mechanism has been studied for many years, the physiological changes that the plants give as a result of mutation of the genes in the pathway under different levels of sodium chloride (NaCl) during development have not been examined comparatively. In this study, we found that the Arabidopsis thaliana sos1-1 mutant plant showed sensitivity to 10 mM NaCl while the sos3-1 and hkt1-1 mutants showed tolerance. The sos1-1, sos3-1 and hkt1-1 mutants showed increasing sensitivity when NaCl was applied beyon 50 mM of concentration. In addition, plants did not show significant sensitivity for 1 day of stress application, while significant effects were observed in plant root length when exposed to salinity for 3 to 4 days. Col-0, hkt1-1 and sos3-1 roots treated with low levels of NaCl for a short term were positively affected in length. In the light of these results, the amount and duration of salt stress is very critical in Arabidopsis thaliana's responses to the stress and determination of molecular tolerance pathways.
Show more [+] Less [-]Impact of Essential Feed Crops and Feed Additives on Red Meat and Milk Markets
2019
Nihat Fidan | Zeki Bayramoğlu
All feeds used in animal nutrition are classified in various ways, including raw, semi-processed and processed, depending on the additives they contain. Animal feed input, which is generally classified as coarse and mixed feed, constitutes about 30-40% of the total production costs in cattle farms. Therefore, supply-demand elasticity of feed input, input-product price relations and exchange rate changes directly affect the costs, profits and thus sustainability of farms. Additionally, it is necessary to know how the two important activities of the agricultural sector, forage crops production and animal husbandry, affect each other and, if necessary, regulatory measures should be taken. The aim of this study is to determine the effects of cost changes in forage crops production on animal product market. The main data of the study consisted of the time series data of the period 1995-2017 and cross-sectional data obtained from the 107 agricultural farms determined by random sampling method in face-to-face survey method in 2017-2018 production period. Partial equilibrium model used in the study. In the model, diesel and fertilizer prices, which are the most important cost elements in forage crops production; barley, maize and sunflower prices have a statistically significant and positive effect. Partial equilibrium model was used to reveal the effect of cost change in forage crops production on animal product market. Partial balance model results, increasing barley, maize and sunflower prices increase feed prices. Forage crops costs are the highest cost item after purchase of live animal material.
Show more [+] Less [-]Türkiye’de Muz Artıklarına Ait Enerji Potansiyelinin Belirlenmesi
2019
Bahadır Demirel | Hasan Pınar
Dünyada en çok bulunan ve uzun zamandan beri kullanılan birincil enerji kaynağı fosil yakıtlar olup, kullanım miktarına bağlı olarak yakın bir zamanda tükeneceği tahmin edilmektedir. Bu tüketimin bir sonucu olarak küresel ısınma tehlikesi giderek büyümektedir. Bu çevresel tehdidin en büyük kaynağı olan fosil yakıt tüketimini azaltabilmek adına yenilenebilir enerji kaynak kullanımını artırmak, bu çevresel zararı azaltabilmek için büyük bir fırsat oluşturmaktadır. Bu enerji kaynakları içerisinde en büyük potansiyele sahip alternatif enerji kaynağı biyokütledir. Bu çalışmada, ülkemizde özellikle Akdeniz Bölgesinde yoğun olarak yetiştiriciliği yapılan muz bitkisi tarımsal artıklarının enerji kaynağı olarak değerlendirilebilmesi olanakları araştırılmıştır. 2018 yılında 498.888 ton/yıl üretimi yapılan muz bitkisi için tarımsal faaliyetler sonucunda yaklaşık olarak 209.448 ton kuru biyokütle artığı açığa çıkmaktadır ve bu artıkların enerji olarak geri dönüştürüldüğünde ise 987 MW enerji potansiyeline sahip olacağı hesaplanmıştır. Bu potansiyele bağlı olarak muz artıklarının, Türkiye’deki katı biyoyakıt olarak enerjiye dönüştürülebilme olanakları ve ülke ekonomisine katkıda bulunabilirliği tartışılmıştır.
Show more [+] Less [-]