Refine search
Results 381-390 of 5,266
Some Characteristics of Breakfast Spreadable Cornelian Cherry (Cornus mas L.) Nectar Produced Using Potentially Probiotic Starter Culture Full text
2023
Duygu Alp | Samet Mısır
In this study, it was aimed to make a breakfast spreadable Cornelian cherry nectar similar to marmalade. Lactiplantibacillus plantarum DA100 strain, which has potential probiotic properties, was added to this nectar. It was investigated whether this strain has an effect on various sensory properties of nectar. In the study, sensory and various chemical properties of nectar produced without probiotic microorganism were determined. Since the breakfast spreadable Cornelian cherry nectar produced in our study was not exposed to high temperatures for a long time, a very low HMF of 4.290 mg/kg was determined. Vitamin C was determined as 716.800 mg/L and total phenolic content was determined as 3156.64 mg GAE/100g. In the probiotic group, the microorganism viability, which was 1.5×1010 Log CFU/mL initially, was determined below approximately 1.5×106 Log CFU/mL at the end of 5 days. In addition, coliform bacteria and E. coli were not detected in any group during this period. Contrary to the texture score, the difference between the sensory evaluation results of the probiotic-added and the control group of breakfast spreadable Cornelian cherry nectar was significant in taste, bitterness, odor and sourness. An alternative to jams and marmalades, rich in vitamin C and phenolic content, limited HMF production, and a functional product with low sugar content were tried to be obtained, and when the results obtained are evaluated, the product is thought to be promising.
Show more [+] Less [-]Ankara İlinde Keçi Eti ve Et Ürünleri Tüketici Algısını Etkileyen Faktörler Full text
2023
Özge Aksit | Gürsel Dellal | Simge Tütenk | Erkan Pehlivan
Bu çalışma Ankara ili merkez ilçelerinde ikamet eden (Altındağ, Çankaya, Etimesgut, Gölbaşı, Keçiören, Mamak, Pursaklar, Sincan ve Yenimahalle) tüketicilerin keçi eti ve et ürünlerine karşı olan algılarını belirlemek ve bu ürünlerin tüketiminde etkili olan faktörlerin belirlenmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir. Bu amaçla 269 tüketiciyle yüz yüze anketler gerçekleştirilerek tüketicilerin sosyo-ekonomik ve demografik özellikleri, keçi eti ve et ürünleri tüketmeye ve satın almaya yönelik davranışları incelenmiştir. Araştırma bulguları ki kare istatistik yöntemi ve çapraz tablo ile analiz edilmiştir. Ankete katılan tüketicilerin %82,2’sinin keçi eti ve et ürünlerini tüketmediği %17,8’inin ise tükettiği belirlenmiştir. Tüketiciler tarafından keçi eti ürünü olarak en çok kuşbaşı (%16,7) ve kıyma (%13,8) tüketildiği ve aylık keçi kuşbaşı ve keçi kıyması tüketim miktarlarının sırasıyla; 0,20 ve 0,17 kg olduğu tespit edilmiştir. Yapılan ki kare analizi sonucunda tüketicilerin demografik özellikleriyle keçi eti ve et ürünleri tüketimi arasındaki ilişkinin istatistik olarak önemli olmadığı fakat erkek, evli,18-45 yaş aralığında ve eğitim düzeyi yüksek bireylerin keçi eti tüketme eğilimlerinin daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Bununla birlikte kurban kesme eğilimiyle keçi eti tüketimi arasındaki ilişkinin önemli olduğu tespit edilmiştir. Keçi eti ve et ürünleri tüketici tercih ve algısının arttırılmasına yönelik yapılacak olan tanıtım çalışmalarında bu özelliklerin dikkate alınması daha etkili sonuçlar elde edilmesine neden olacaktır.
Show more [+] Less [-]Böceklerde Protein Çeşitliliğinin Genom Düzeyinde Analizi Full text
2023
Mehmet Dayı
Böcekler, birçok farklı habitata uyum sağlayabilen en başarılı türlerden biridir. Böceklerin bu özelliği onların evrimsel açıdan güçlü becerilerini göstermektedir. Şimdiye kadar tanımlanan türlerin yaklaşık %80’inden fazlası Insecta’ya aittir. DNA dizisi teknolojisindeki gelişmeler ve düşük maliyet, araştırmacıların birçok böcek türünün tüm genomlarını dizilemesine izin verdi. Karşılaştırmalı genomik yaklaşımı, böceklerin hızlı ve başarılı adaptasyonunun altında yatan moleküler ve evrimsel mekanizmaları ortaya çıkarmak için güçlü araçlardan biridir. Protein aileleri ve kopya sayıları, türlerin evrimsel ihtiyaçlarını ortaya çıkarmak için kilit faktörlerden biridir. Farklı böcek taksonları kullanılarak böcek evrimi üzerine çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Bununla birlikte, bu çalışmalar gen ailesinin evrimi ve filogenetik ilişkilere odaklandı. Bu çalışmada, protein familyalarını ve bunların kopya sayılarını ve böceklerdeki varyasyonlarını belirlemek için yirmi böcek türünün genomları incelenmiştir. Sonuçlar, böceklerin temel protein ailelerini (Reseptör proteinleri, Pkinaz, Tripsin) temel yaşam görevlerini yerine getirmek için benzer kopya numaralarıyla paylaştığını gösterdi. Ek olarak, birkaç protein ailesinin bazı türlerde farklı kopya sayılarına sahip olduğu bulundu, bu da her türün adaptasyon ihtiyacının farklı olduğunu gösterdi. Bu çalışma aynı zamanda böceklerdeki birkaç proteinin varyasyonunu da vurguladı.
Show more [+] Less [-]Acute and Subacute Toxicity of Ruta Montana Extract to Female Rats: Effect on Liver, Kidneys and Ovaries Full text
2023
Mahdeb Nadia | Khadidja Attafi | Souha Bouhouhou | Allouni Rima | Abdelouahab Bouzidi
Ruta montana L. is an annual aromatic plant of the family rutaceae. Quantitative analysis of the methanolic crude extract of Ruta montana L. yielded 8.43%, whereas the qualitative analysis revealed the presence of alkaloid or coumarin. The Litchfield and Wilcoxon method calculated the LD50 of the crude methanolic extract of Ruta montana L. in Wistar albino female rats at 393.18 mg/kg. This allows the plant to be classified as moderately toxic. The subacute toxicity study of the methanolic crude extract of Ruta montana L. in female Wistar albino rats treated with 100 mg/kg (≈ 1/4 LD50) and intraperitoneally showed a significant increase in body weight of the rats treated at the 4th week. Animals treated and sacrificed after 30 days showed a disturbance of the relative mass of the organs. Biochemical parameters of hepatic function assessment showed a significant increase in PAL with elevation of AST and ALT, whereas those of renal function revealed a significant decrease in creatinine with an increase in urea. Hematologic parameters recorded a decrease in RBC, HGB and HCT. The histological sections of the treated rats reveal the existence of blood congestion in the central veins and liver tissues, foci of necrosis and steatosis in the liver, blood congestion and some glomerular atrophy in the kidneys, as well as blood congestions and developed follicles without oocytes in the ovaries.
Show more [+] Less [-]Türk Tarım – Gıda Bilim ve Teknoloji Dergisi, 11(1): 104-111, 2023 Büyüme Geciktirici ile Yetiştirilen Dahlia Bitkilerinin Giberellik Asit ile Büyümesinin Hızlandırılması Full text
2023
Onur Sefa Alkaç | Esra Öndeş | Rümeysa Temir | Esat Tuncel | Mehmet Emin İşbilir
Bu çalışmada, dahlia tohumlarına 0, 25, 50 ve 100 ppm dozlarında paclobutrazol uygulaması yapılmıştır. Paclobutrazol ‘un sağladığı olası geciktirici etkilerini ortadan kaldırmak amacıyla fidelerin saksılara dikiminden 1 hafta sonra 0, 100 ve 200 ppm dozlarında yapraktan püskürtülerek GA3 uygulaması yapılmıştır. Çalışma sonunda, fide döneminde, fide boyunda (5,08 cm) ve çimlenme oranında (%80,56) 25 ppm paclobutrazol uygulaması kontrole göre (4,68 cm-%67,59) iyi sonuçlar göstermiştir. Paclobutrazol dozları arttıkça belirtilen parametrelerde düşüşler yaşanmıştır. İkinci aşamada ise, paclobutrazol uygulamaları yapılmamış olup tohumdan uygulanan paclobutrazol ile yetiştirilen fidelere GA3 uygulaması yapılmıştır. Paclobutrazol uygulamaları yapılan ancak GA3 uygulanması bulunmayan fidelerin bitki gelişimi açısından istatistiksel farklılıklar çıkmamasına rağmen 50 ppm paclobutrazol uygulaması bitki boyu (47,87 cm) ve bitki gövde çapında (6,55 mm), 0 ppm paclobutrazol uygulaması kök yaş ağırlığı (7,02 g) ve 50 ppm paclobutrazol uygulaması ise kök uzunluğunda (22,70 cm) en iyi sonuçları göstermiştir. Farklı konsantrasyonlardaki GA3 uygulamalarında ise 100 ppm GA3 uygulaması diğer uygulamalara kıyasla bitki gelişimi açısından en iyi sonuçları vermiştir. Paclobutrazol ve GA3 uygulamalarının kombine edilmesiyle bitki gelişiminde ağırlıklı olarak 50 ppm paclobutrazol ve 100 ppm GA3 uygulamaları daha etkili olmuştur. Fidenin büyüme ve çiçeklenme açısından boy kontrolünde 25 ppm paclobutrazol kullanılabileceği, kaliteli bitki gelişimi ve olası geciktirici etkileri ortadan kaldırmak için 100 ppm GA3 uygulanması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Show more [+] Less [-]Determination of Yield and Quality Characteristics of Lavandula Cultivars in the Kahramanmaras Region Full text
2023
Serkan Aras | Muhammet Ali Gündeşli | Kerim Karataş | Erdem Ertürk | Güven Borzan
In recent years, there has been a growing interest in herbal remedies for therapeutic purposes. Aromatic plants have become a significant source of raw materials for the fragrance, food, and cosmetics industries. Additionally, the emergence of new applications and the trend towards natural nutrition and alternative healing methods, often referred to as "going natural," have increased the interest in medicinal and aromatic plants in our country, as well as in other countries around the world. In this study were investigated to determine yield and quality characteristics of seven different lavender (Lavandula intermedia Emeric ex Loisel. = L. hybrida L.) (Grasso, Süper-A, Seguret, Dutch, Abrial, Akmeşe, English) cultivars under dry and irrigated cultivation in Kahramanmaraş conditions between 2019 and 2020. The research was carried out in a randomized block design with 4 replications. Fresh stem flower yield was the highest variety Grasso(672.81kg/da). The lowest fresh stem flower yield was found in Seguret variety with 611.33kg/da The highest dry stemless flower yield was determined in Grasso variety with 59,66 kg/da. There were significant differences determined between cultivars the end of 2 years. The highest average fresh stem flower yield (693.067 kg/da) and the highest average dry branched flower yield (252.588 kg/ha) were measured in GRASSO variety.
Show more [+] Less [-]Fortification of Yogurt with Red Dragon Fruit’s (Hylocereus Polyrhizus) Peel Powder: Effects on Comprehensive Quality Attributes and Sensory Properties Full text
2023
Nilufa Yeasmin | Bithi Rani Sarker | Ayesha Begum | Md. Zia Uddin Al Mamun | Nahidur Rahman | Md. Sujan Hossen | Md. Motalab | Rahima Akter Sathee
This study was conducted to evaluate the quality features, antioxidant capabilities, microbiological and sensory aspects of yogurt fortified with 2%, 5%, and 7% red dragon (RD) peel powder. The yogurt was formulated using the classical technology adapted to laboratory conditions. The results of the physicochemical properties showed significant differences in pH (4.73–4.36), acidity (0.18–0.16 g lactic acid/100 g), and ascorbic acid (1.17-1.34 mg/100 g) among different yogurt formulations (P<0.05). In addition, RD peel powder fortification showed increasing trends in crude fiber (1.53-3.34 g/100 g), ash (5.19-5.29 g/100 g), and moisture (76.70-80.19 g/100 g) content, respectively; while the reversed trend was observed for fat (3.48-2.36 g/100 g), and crude protein (4.49-4.07 g/100 g) contents, respectively. Furthermore, gradual progression of RD peel powder in fortified yogurt manifested an improvement of the overall antioxidant activity (1.30-1.57 µmol TE/mL). The analyses of the sensory properties demonstrated that yogurt with RD peel powder in proportions of 2% received the highest hedonic score for consumer approval. Moreover, no coliform was reported in any of the control and fortified yogurts. Therefore, it could be concluded that RD peel powder can be employed as a functional food constituent in yogurt with improved quality attributes and sensory properties compared to plain yogurt.
Show more [+] Less [-]Kentlerde Yeşil Alanların Yeterliliğinin ve I-Tree Canopy ile Hava Kalitesine Olan Katkılarının Belirlenmesi: Denizli Merkez İlçeleri ve Kent Merkezi Örneği Full text
2023
Duygu Doğan | Murat Zengin | Sinem Özdede | Fırat Çağlar Yılmaz
Çalışmanın amacı Denizli kent merkezi ve yakın çevresinde bulunan yeşil alanların yeterliliğinin ve kentin hava kalitesini arttırmaya yönelik sağladığı hizmetlerinin ölçülmesidir. Bu bağlamda çalışma alanı olarak Denizli merkez ilçeleri (Pamukkale ve Merkezefendi) ve kent merkezinde yer alan yeşil alanlar değerlendirme kapsamında ele alınmıştır. Yeşil alanların yeterliliği; alanın erişilebilirliği ve mahallelerin nüfus oranı çerçevesinde irdelenmiştir. Öte yandan yeşil alanların, hava kalitesinin bazı kriterleri üzerinde sağladığı faydalar “i-Tree Canopy” yazılımı aracılığıyla tahmin edilmiştir. Analiz sonuçlarına aktif yeşil alanlardan sadece iki tanesine erişilememektedir. Çalışma alanı sınırları içerisinde bulunan 111 mahalle içerisinde sadece 11 mahallede kişi başına düşen yeşil alan miktarının yeterli sınırın üzerine çıktığı tespit edilmiştir. Bunun yanı sıra aktif yeşil alanların yıllık yaklaşık 4.717.371 ton karbon monoksit, 28.032.093 ton Azot Dioksit, 276.147.567 ton ozon, 21.727.132 ton Kükürt Dioksit, 12.564.544 ton PM 2,5, 55.519.883 ton PM10 uzaklaştırdığı, 181.805 ton karbondioksit tutulduğu ve 213.603 ton karbondioksit depolandığı tespit edilmiştir. Çalışma ile Denizli kent merkezindeki yeşil alanların sosyal açıdan yeterlilikleri değerlendirilirken, kente olan ekolojik ve ekonomik katkıları da ortaya konulmuştur. Yapılan değerlendirmeler mevcut durumu ortaya koyarken kent planlama çalışmalarına da katkı sağlayacaktır.
Show more [+] Less [-]Genetic Insights into Poaceae Forages: A Review of Current Marker Studies Full text
2023
Bora Bayhan | Nurettin Baran
Forage variety development for diversified environmental conditions may benefit from the use of genomic-based breeding procedures. In today's conditions, molecular markers are used by researchers in this field to track loci and genome regions in crop breeding studies. Although earlier characterization efforts yielded useful information, morphological traits and RAPD markers have limitations when used together for genetic diversity research. Different combinations of methodologies are required for diversified aims to study different forage species at the genetic level and to connect micro level traitsto macro level traits.
Show more [+] Less [-]A Research on Fertility, Herd Life, Milk Production and Milk Quality Characteristics of Simmental (Fleckvieh) Cows: 2. Milk Quality Full text
2023
Atakan Koç | Mehmet Öner
The aim of this study was to determine the milk quality characteristics of Simmental (SIM) cows of Austrian origin, which have increased the interest of breeders in Türkiye in recent years. For this aim, the milk analysis results of a farm located in Menemen County, İzmir/Türkiye from 2012 to 2021 were used. Milk fat (MF, %), protein (MP, %), lactose (ML, %), total dry matter (TDM, %) contents and somatic cell count (SCC, cell/ml) were determined. In order to determine the current situation, milk samples were taken from the cows (90 heads) in August 2021, and in addition to the above milk components, the solid non-fat (SNF) and freezing point (FP) were determined. The effects of sampling season, calving month, lactation month, sampling season x calving month and sampling season x lactation month interactions were found to be statistically significant for all traits (P<0.05). Parity and calving month effects on Log10SCC were also detected to be statistically significant (P<0.05). The mean MF, MP, ML, TDM, FP and SCC of SIM cattle were 3.71±0.018%, 3.42±0.009%, 4.63±0.009%, 12.49±0.03, -0.535±0.003oC and 5.14±0.01 (138.038 cells/ml), respectively. It was concluded that the milk components of Austrian-origin SIM cattle are not very different from the Holstein-Friesian (HF) breed, however, in the low SCC average for many years, besides the important contribution of the measures taken against mastitis in the farm, the resistance against mastitis may be higher in this genotype. This situation is thought to be the reason why breeders in Türkiye prefer Austrian-origin SIM cattle in addition to high milk yield and carcass weight.
Show more [+] Less [-]