Refine search
Results 51-60 of 395
Effect of Irrigation Intervals on Some Morphological Traits, Seed Properties and Essence Yield of Savory (Satureja spicigera L.) Under Field Conditions Full text
2023
Seyyed Fazel Fazeli Kakhki | Mohammad Joleini | Nasser Beikzadeh
Agricultural management is one of the main factors to ameliorate environment adverse effects. Climate change has adverse effects on water availability in drought and semi-drought regions that constrain crop survival. In order to investigate the effect of irrigation intervals on morphological characteristics and yield components of savory plant (Satureja spicigera L.), an experiment was carried out based on randomized complete block design in three levels irrigation interval treatments (7 days (I7), 14 days (I14) and 21 days (I21)) with three replications in Khorasan Razavi Agricultural and Natural Resources Research and Education Center during of 2019. Results showed that with increase in irrigation intervals, all morphological characteristics and yield components were decreased. However there was no significant differences in seed and essence yield, plant canopy area, number of main stems, number of branches and stem diameter due to I7 and I14 treatments. In drought stress (I21), seed width was more affected than seed length. The lowest percentage of survival was observed in I21 treatment which was reduced by 26% and 35% respectively, compared to treatments I14 and I7. By increasing the irrigation interval to 21 days, the highest reduction in savory characteristics occurred, so that the highest and lowest biomass and seed yield were recorded from I7 and I21 treatments, respectively. There was a significant positive correlation between biomass and plant height (r = 0.998*), total plant leaf area (r = 0.770*), number of main stems (r = 0.796*) and number of branches (r = 0.998*). It seems that savory production can be improved in acceptable amount with 14-day irrigation interval.
Show more [+] Less [-]Design and Development of a Low-cost Wireless Control Kit for Field Sprayers Full text
2023
Caner Koç | Hüseyin Duran | İlhan Çakmak
In recent years, agricultural machinery for precision agriculture has made extensive use of information and communication technologies. An Android-based module was developed in this study to allow the nozzles on the field sprayer booms to be opened and closed as a group. The developed module was tested on a 24 m working width field sprayer, controlling 48 pairs of nozzles in 4-8 groups based on GPS position data. For control, an electronic control unit and an application developed in the Android operating system were used. Wireless communication between the electronic control card and the developed software is provided via Bluetooth. The module, which was created through laboratory and field trials, was successfully tested.
Show more [+] Less [-]Antioxidant, Antibacterial Activities and Synergistic Effect with Antibiotics of Fruits and Stems Extracts from Styphnolobium japonicum (L.) Schott Full text
2023
Karima Saffidine | Fatima Zerargui | Thoraya Guemaz | Charafeddine Lameche | Farida Sahli | Abderahmane Baghiani
The objective of this study was to evaluate the antioxidant and antibacterial properties of Styphnolobium japonicum (L.) Schott extracts. Results showed that the total phenols and flavonoids contents of the extracts ranged from 24.57 to 316.11 mg GAE/g and from 1.80 to 12.41μg QE/mg, respectively. Ethyl acetate (EaES) and aqueous (AqES) extracts from seeds showed the highest DPPH scavenging capacity (IC50= 5.51 and 23.43 μg/mL). EaES from seeds, stem bark and fruit pod were the most active in inhibiting β-carotene oxidation. While, aqueous extracts have the ability to chelate ferrous ions. Significant antibacterial activity was obtained against Escherichia coli, Proteus mirabilis, Klebsiella pneumoniae, Salmonella typhimurium, Listeria monocytogenes, Bacillus cereus and Pseudomonas aeroginosa; and inhibition zones varied between 10 to 29.5 mm. MIC and MBC ranged from 0.7–11.25 mg/mL and 5.63–22.5 mg/mL, respectively. In addition, synergistic effects were obtained, where inhibition zones varied between 7 and 50 mm. These results support the use of this species in traditional medicine in many physiological disorders and could be used where antioxidant and antibacterial are warranted.
Show more [+] Less [-]Lojistik Firma Personellerinin Organik Tarım Anlayışı; Iğdır İli Örneği Full text
2023
Bayram Çavuşluk | Başaran Karademir
Organik tarım ürünü doğallığı sertifikalandırılan gıda olup son kullanıcıya kadar doğallığını kaybetmemesi gerekmektedir. Bu araştırmada ise lojistik (nakliye) sektörü çalışanlarının organik tarım ürünleri taşımacılığına olan yaklaşımının ortaya konulması amaçlandı. Araştırma Iğdır ilindeki 115 lojistik çalışanı üzerinde yüz yüze anket uygulaması şeklinde yürütüldü. Toplanan veriler sayısal ve oransal olarak değerlendirildi ayrıca karar ağacı metodu CART algoritmasının da içinde olduğu istatistik yöntemlerle analiz edildi. Çalışanların %96,5’i, organik gıdanın ne olduğunu bildiğini, %100’ü organik gıda yediğini, hatta %59,1’i organik gıda sertifikasının ne olduğunu bildiklerini iddia ettiler, fakat katılımcıların yalnızca %4,3’ü "Sence Organik gıda nedir" sorusuna organik gıda için "organik sertifikalı gıda", %27,8’i organik gıda satın alırken sertifikasına dikkat ettiği cevaplarını verdiler. Hatta katılımcıları %27,8’i ise ürüne gözle bakınca gıdanın organik olup olmadığını anladığını iddia etti. Bununla birlikte lojistik çalışanlarının %78,3’ü organik gıda taşımacılığı yaptıklarını, organik gıda taşımacılığında normal gıdaya oranla taşıma süresinin %94,8 oranında, soğutma sisteminin %100 oranında ve temizliğin %100 oranında önem arz ettiğini bildirdiler. Bunların dışında kendilerinin dışındaki sektör çalışanlarının organik gıda taşımacılığı konusunda yeterli düzeyde bilgilerinin olmadığını (%69,6) belirtirken kendilerinin ise konu hakkındaki büyük oranda (%61,7) yeterli düzeyde bilgi sahibi olduklarını iddia ettiler. Sonuç olarak, Iğdır yöresi lojistik firma çalışanlarının genel olarak organik gıdayı bildiklerini iddia etmelerine rağmen bilgi düzeylerinin yeterli olmadığı ortaya çıktı. Bu sonuçlara rağmen personellerin organik gıda taşımacılığında nelere dikkat etmeleri gerektiğini bildikleri gözlendi. Konu hakkındaki bilgi noksanlığının giderilmesinde TV-Radyo ve internet kullanımının bir araç olarak kullanılabileceği kanaati oluştu.
Show more [+] Less [-]Sulamaya Açılan Alanlarda Sulu Tarım Dışındaki Faaliyetler Sonucu Bitkisel Üretim Değerinde Meydana Gelen Kayıpların Değerlendirilmesi: Dsi 25. Bölge Müdürlüğü Örneği Full text
2023
Murat Tekiner | Duygu Aktürk
Son yıllarda iklim değişikliği ve küresel ekonomik krizin etkisi ile tarım gittikçe daha da önem kazanmıştır. Tarımsal üretimin arttırılabilmesi ve sürdürülebilirliği için üretim faktörlerinin etkin ve verimli kullanılması gerekmektedir. Bunun gerçekleşmesinde önemli faktörlerden biri de sulamadır. Sulama, tarımsal üretimin sürekliliğini ve karlılığını artıran önemli faktörlerden biridir. Diğer üretim faktörlerinin etkinliğini arttırarak yüksek verim alınmasını ve dolayısıyla üretim değerinde artış sağlanmasında önemli paya sahiptir. Tarımda üretim değerinin artması, sulanan alanların ve birim alandan alınan ürün artışına bağlıdır. Dolayısıyla sulamaya açılan alanlarda, kuru tarım ya da nadas uygulaması yapıldığında ya da boş bırakıldığında üretim değeri kaybı meydana gelmektedir. Bu çalışmanın amacı, DSİ 25. Bölge Müdürlüğü görev alanında bulunan araziler için yukarıda belirtilen üretim değer kayıplarının ortaya konulmasıdır. Çalışmanın materyalini 2015-2020 arası yıllara ait “DSİ’ce İşletilen ve Devredilen Sulama Tesisleri Değerlendirme Raporu” ile “DSİ’ce İnşa Edilerek İşletmeye Açılan Sulama ve Bataklık Islahı Tesisleri Mahsul Sayım Sonuçları” adlı raporları oluşturmaktadır. Elde edilen sonuçlara göre, ele alınan altı yılda sulanabilen arazilerde, kuru tarım yapılması, boş bırakılması ve nadasa bırakılmasından dolayı toplam 707.048.805 $ üretim değeri kaybı söz konusudur.
Show more [+] Less [-]Avokado (Persea americana Mill.) Çekirdeğinden Renk Maddesinin Ekstraksiyonu ve Karakterizasyonu Full text
2023
Hatice Şanlıdere Aloğlu | Gülce Bedis Kaynarca | Harun Uran
Aavokado çekirdeğinden üç farklı çözgen (etanol, metanol ve saf su) ve iki farklı su banyosu (ultrasonik ve klasik) kullanılarak renk maddesi elde edilmeye çalışılmış ve liyofilize renk maddeleri verim, su aktivitesi, renk, çözünürlük süresi ve bazı fonksiyonel özellikler bakımından karşılaştırılmıştır. Araştırma sonucunda ultrasonik su banyosunun renk maddesi verimini etkilemediği fakat çözgenlerin etkilediği sonucuna varılmıştır. En yüksek % verim (~16) etanol çözgeninde bulunmuştur. Etanol ve saf su kullanılan örneklerde kırmızılık (a*) değerleri sarılık (b*) değerlerinden daha yüksek bulunurken metanol ile ekstrakte edilen renk maddelerinde ise b* değerleri daha yüksek bulunmuştur. Renk maddelerinin L*, a* ve b* değerleri üzerine ultrasonik su banyosu kullanımının önemli bir etkisinin olmadığı gözlenmiştir. Klasik su banyosu kullanılarak elde edilen örnekler diğer gruplara göre daha hızlı çözünürken en hızlı çözünmenin saf su kullanılarak ekstrakte edilen örneklerde olduğu bulunmuştur. Toplam fenolik madde içerikleri 184,74 ile 308,04 mg g-1 gallik asit eşdeğeri arasındadır. Toz renk maddelerinin IC50, TEACABTS ve CUPRAC değerleri sırasıyla 10,81-22,47 µg g-1, 1081,31-6011,41 µmol troloks g-1 ve 1680,33-3185,74 mM troloks aralığında bulunmuştur. Fenolik içerik ve antioksidan aktivite gibi fonksiyonel özellikler bakımından incelediğimizde en yüksek değerlerin ultrasonik su banyosunda metanol kullanılarak ekstrakte edilen renk maddelerinde olduğu sonucuna varılmıştır. Ayrıca renk maddesinde 6-14 pH değerleri arasında turuncu rengin hakim olduğu tespit edilmiştir. Bu bulgular neticesinde üretimi oldukça kolay olan bu renk maddesinin sarı-kiremit kırmızısı renk tonlarında fonksiyonel bir doğal renk maddesi olarak kullanılabileceği sonucuna varılmıştır.
Show more [+] Less [-]Eğitim Mekânları Girişinde Kurumsal Kimliğin Etkisi Full text
2023
Mehmet Noraslı | Ali Akçaova
Yapılan çalışmada, iç mekân tasarımının kurumsal kimlik ilkesiyle nitelikli hale getirilmesi hedeflenerek eğitim mekânlarında, duvar yüzeyi tasarımının yapılması, uygulanması ve böylece belirlenen örneklem alanlarının iç mekân tasarımıyla kurumsal kimliği kapsayıcı şekilde kullanıcıya kazandırılması amaçlanmıştır. Çalışmada materyal olarak Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ve Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nin girişinde bulunan duvar yüzeyleri kullanılmıştır. Çalışmanın metodunda, literatür araştırması yapılarak iç mimarlık disiplini üzerinden kurumsal kimlik ve eğitim mekânlarına odaklanılmıştır. Sonrasında örneklem alanlarını sürekli kullanan personel ve öğrencilerin görüş ve önerileri alınarak gözlem ve analizlerde bulunulmuştur. Buna bağlı olarak ele alınan eğitim mekânlarının girişlerinde kurumsal kimliği logo ile temsil eden, odaklayıcı aydınlatmalarla pekiştirilmiş, gelen misafir ve öğrencilerin fotoğraf çekinebilecekleri duvar yüzeylerinin olması gerektiği gözlemlenmiştir. Edinilen verilere göre, materyal olarak ele alınan eğitim mekânlarının kurumsal kimliğine göre duvar yüzeyi tasarımı yapılmış ve uygulanmıştır. Tasarımın uygulanmasından sonra, yerinde gözlem ve analizlere dayanarak personel ve öğrencilerin kuruma karşı aidiyetlik duygusunun geliştiği, gelen misafirlerin ve mezunların günümüzde yaygın olarak gerçekleştirilen fotoğraf çekme eyleminde bulunarak kurumun tanınırlığını arttırdığı, tasarımı yapılan duvar yüzeyinin ait olduğu mekâna kazandırılarak aktif hale geldiği görülmektedir.
Show more [+] Less [-]Evaluation of Some Reproductive Performance of Ewes, Livability and Growth Traits of Lambs of Akkaraman in Breeder Flocks in Niğde/Bor Province Full text
2023
Yüksel Aksoy | Ahmet Şekeroğlu | Mustafa Duman
Conducted within the National Sheep and Goat Breeding “subproject: Akkaraman Sheep Breeding Project under farmer conditions in Nigde’s Bor district” between 2018 and 2022, the current study evaluated the reproductive characteristics of ewes as well as the livability and growth traits of lambs. This study investigated some ‘reproductive traits’ of an average of 6000 ewes per year and ‘growth performance and ‘survival traits’ of a total of 30051 head lambs. The birth weight (LBW), 60th-day body weight (BW60), 120th-day body weight (BW120), and 120th-day body weight gain (BWG120) of Akkaraman lambs during the study periods were 4.14±0.19 kg, 18.58±0.03 kg, 31.31±0.02 kg, and 246±2.23 g/lamb/day, respectively. In the study, among the factors affecting the growth characteristics of Akkaraman lambs, only the effect of gender on BWG120 and birth type on BW120 was found to be insignificant. In contrast, the other factors were found to be found to be statistically significant. In the study, it was determined that the number of lambs per Akkaraman ewe giving birth between 2018-2022 varied between 1.03-1.10. The highest livability in Akkaraman lambs was determined in 2018 (96.61%) and the lowest in 2020 (83.21%). As a result, it was found that liveability in Akkaraman lambs was dependent on birth year, the age of the ewe, gender, and birth type.
Show more [+] Less [-]Identification of Alternaria, Aspergillus, Fusarium and Penicillium spp. on Onion Plant (Allium cepa L.) Growing in Hatay, Amasya and Tokat Provinces Using MALDI-TOF Mass Spectrometry Full text
2023
Merve Kara | Emine Mine Soylu
Plant fungal disease pathogens cause significant yield and quality losses in onion growing areas. In addition to yield losses, they cause negative effects that reduce the quality and export potential of the product, resulting in significant economic losses during harvest, post-harvest, processing and marketing stages. In recent years, Matrix-Assisted Laser Desorption/Ionization-Time of Flight Mass Spectrometry (MALDI-TOF MS) has emerged as a rapid, cost-effective, reproducible, and powerful technique for identifying microorganisms, and its impact on microbiological diagnosis has transformed workflow in equipped laboratories. In this study, proteomic analyzes were performed on Alternaria, Aspergillus, Fusarium and Penicillium species isolated from onion growing areas in Hatay, Amasya, and Tokat provinces. After extraction of mycelium from single spore cultures of the isolates with ethanol-formic acid, the spectra of the individual fungal isolates were determined using the Flex control software program. These spectra were compared with Maldi Biotyper Real-Time Classification (RTC) and identification was performed. Of 519 different fungal isolates, 435 representative fungal isolates (83.8%) were identified by MALDI TOF MS. Eighty-four fungal isolates could not be identified because they were not in a satisfactory range of purity and identification. Of the 435 isolates, 269 (61.8%) were identified as Fusarium spp., 80 isolates (18.4%) were identified as Alternaria spp., 60 isolates (13.8%) as Aspergillus spp., and 26 isolates (6.0%) as Penicillium spp. Among the fungal isolates, 72.5% of the Fusarium isolates, 78.8% of the Alternaria isolates, 90.0% of the Aspergillus isolates and 84.6% of the Penicillium isolates were identified as “highly probable” species with score values between 2.000-3.000 (green color). These species are Alternaria alternata, Alternaria infectoria, Aspergillus flavus, Aspergillus niger, Fusarium culmorum, Fusarium moniliforme, Fusarium oxysporum, Fusarium proliferatum, Fusarium solani, Fusarium verticillioides, Penicillium commune and Penicillium glabrum. The results clearly demonstrate that MALDI TOF MS biotyping may be used as a highly reliable and economical diagnostic method for routine diagnosis of diseases caused by Alternaria, Aspergillus, Fusarium and Penicillium species.
Show more [+] Less [-]The Functional and Rheological Properties the Mesocarp Layer of the Oleaster (Elaeagnus angustifolia L.) grown in Karaman Full text
2023
Nazlı Şahin
The oleaster (Elaeagnus angustifolia L.), also known as wild olive, is a small fruit with three parts: the outer peel or exocarp layer, the edible part or mesocarp layer, and the inner seed or endocarp layer. The mesocarp layer is rich in essential vitamins and has great potential for use in various food products. The flour made from the mesocarp layer has a moisture content of 8.99%, an ash content of 2.66%, a fat content of 0.55%, a protein content of 5.99%, a crude fiber content of 3.32%, and a total dietary fiber (TDF) content of 26.36%. The TDF content is divided into insoluble dietary fiber (IDF) and soluble dietary fiber (SDF), which are 21.35% and 5.01%, respectively. The flour has color values of L*: 75.14, a*: 2.86, b*: 23.87, and a water activity value of 0.314. The water solubility, water absorption, and oil absorption are 67.33%, 4.91 g water/g sample, and 2.26 g oil/g sample, respectively. Additionally, the mesocarp layer contains minerals such as Mg, P, K, Ca, Fe, and Na. The mesocarp layer significantly affected the thermomechanical properties of wheat flour. As the substitution level of the mesocarp layer increased from 10 to 30%, the water absorption capacity, dough development time and stability time of the wheat dough significantly decreased. Specifically, the water absorption capacity dropped from 53.5% to 47%, dough development time reduced from 1.10 to 0.75 min, and stability time decreased from 8.90 to 2.25 min. Substituting a mesocarp layer in wheat flour can significantly improve product shelf-life due to slower retrogradation. The mesocarp layer is an functional ingredient in the food industry.
Show more [+] Less [-]