Refine search
Results 501-510 of 2,985
Adaçayı ve Dağ Çayında Tuz Stresi Üzerine Selenyum Uygulamalarının Etkileri
2019
Mahmut Çamlıca | Gülsüm Yaldız | Ferit Özen | Abdurrahman Başol | Halit Aşkın
Lamiaceae familyasına ait adaçayı ve dağ çayı Türkiye’de ticari öneme sahip tıbbi ve aromatik bitkilerdir. Bu çalışmada, tuzlu koşullarda farklı selenyum dozlarının, adaçayı (Salvia officinalis L.) ve dağ çayı (Sideritis sp.)’nın morfolojik özellikleri üzerine etkilerini değerlendirmek amaçlanmıştır. Tuzsuz (0) ve tuzlu (250 mM NaCI/l) ortamda ve dört farklı selenyum dozu (5, 10, 20, 40 mg/l) uygulanmıştır. Deneme bölünmüş parseller deneme deseninde üç tekrarlı olarak Tarla Bitkileri bölümü iklim odasında yürütülmüştür. İncelenen özellikler değerlendirildiğinde; adaçayında bitki boyu 15,56-23,85 cm, dal sayısı 10,50-12,78 adet/bitki, yaprak sayısı 52,78-92,00 adet/bitki, yaş yaprak ağırlığı 2,48-7,51 g/bitki, kuru yaprak ağırlığı 0,48-3,32 g/bitki, yaş kök ağırlığı 1,52-7,16 g/bitki, kuru kök ağırlığı 0,19-1,24 g/bitki, kök uzunluğu 26,18-36,07 cm, yaş gövde ağırlığı 1,13-7,15 g/bitki ve kuru gövde ağırlığı ise 0,13-0,38 g/bitki arasında değişmiştir. Dağ çayında ise bitki boyu 3,26-5,93 cm, dal sayısı 2,50-6,33 adet/bitki, yaprak sayısı 28,22-91,14 adet/bitki, yaş yaprak ve kuru yaprak ağırlıkları 2,42-11,03 ve 0,45-1,91 g/bitki, yaş ve kuru kök ağırlıkları 0,71-3,97 ve 0,18-0,74 g/bitki, kök uzunluğu 14,78-33,26 cm, yaş ve kuru gövde ağırlıkları ise 0,29-2,28 ve 0,12-0,41 g/bitki olarak belirlenmiştir. Çalışma sonucunda, tuzlu koşullarda 5 mg/l selenyum uygulaması ile her iki bitkide de yaş yaprak ağırlıkları bakımından yüksek değerlere ulaşılmıştır. Bununla birlikte adaçayında kuru yaprak ağırlığı ile dağ çayında yaş kök ve yaş gövde ağırlıkları üzerine tuzlu koşullarda selenyum uygulamalarının olumlu etkilerinin olduğu saptanmıştır. Korelasyon analizi sonucunda ise her iki bitkide de incelenen özellikler bakımından özellikle dağ çayında kuru yaprak ağırlığı ile diğer özellikler arasında olumlu korelasyonlar bulunmuştur.
Show more [+] Less [-]Determination of Molybdenum Contents and Relation of Some Heavy Metals in the Soil of Meadow-Pasture Terraces Between Kırıkhan-Reyhanlı
2019
Mehmet Yalçın | Kerim Mesut Çimrin
This study was aimed to determine the molybdenum content of meadow - pasture soil between Kırıkhan and Reyhanlı in Hatay province and to determine the relations of the molybdenum content with some heavy metals in the soil. For this purpose, two different depths (0-20 and 20-40 cm) representing grassland pasture lands and 80 soil samples from 40 different points were taken. Cadmium (Cd), Cobalt (Co), Nickel (Ni), Lead (Pb), Copper (Cu), Iron (Fe), and Molybdenum (Mo) contents were determined in the soil samples. The contents of the available Cd, Co, Pb, Cu, Fe, Ni and Mo of the soil were determined by reading the 0.005 M DTPA + 0.01 M CaCl2 + 0.1 M TEA extracts in the ICP instrument. The results of the research shows that the Cd contents of the soils are between 0.01-0.32 ppm; Co contents are from 0.01 to 4.97 ppm; Ni contents 0.00 to 20.00 ppm; Pb contents 3.00-67.00 ppm; Cu contents 0.26-7.48 ppm; The Fe contents are between 4.00 and 61.00 and the Mo contents are between 0.001 and 0.064 ppm. It was determined that there are significant positive relationships between Co, Ni, Pb, Cu and Fe contents of Mo in the soil. It was also determined that there are significant positive significant relationships between Cd and Co; Co with Ni, Pb, Fe and Pb and Cu, Fe and Cu and Fe. No heavy metal pollution was found when the heavy metal contents of the regional soils were compared with the limit values.
Show more [+] Less [-]Artan Dozlarda Kurşun (Pb) Uygulamalarının Tütün Çeşitlerinin Büyüme, Pb ve Mikro Element Konsantrasyonlarına Olan Etkileri
2019
Ahmet Kınay | Halil Erdem
Kurşun (Pb), belirli eşik konsantrasyonları aştığında insanlar, hayvanlar ve bitkiler için tehlikeli olan bir ağır metaldir. Tütün bünyesinde yüksek konsantrasyonlarda kurşun biriktirebilen bir bitkidir. Kurşun alımında tütün genotipleri arasındaki farklılıklar ve bitkilerin kurşuna verdikleri henüz cevap açıkça belirlenmemiştir. Bu çalışmanın amacı, Pb dozlarının (Pb 0; 0,25; 2,5 ve 10 mg kg-1) iki farklı tütün çeşidinin (Xanthi/2A ve Nail) biyomas (kök ve yeşil aksam) üretimi, Pb konsantrasyonu ve mikro besin konsantrasyonları üzerindeki etkilerini belirlemektir. Kontrollü koşullar altında yetiştirilen tütün çeşitlerine artan Pb dozları ile birlikte temel makro (N, P ve K) ve mikro (Fe ve Zn) besin elementleri verilmiştir. İki farklı tütün çeşidinde biomas üretimi (kök ve yeşil aksam kuru madde verimi), yeşil aksam Pb, Zn, Fe, Mn ve Cu konsantrasyonları belirlenmiştir. Artan dozlarda Pb uygulaması ile çeşitlerin kuru madde verimi önemli ölçüde etkilenmiştir. Kök ve yeşil aksamda ortaya çıkan azalmaya karşın, artan dolarda kurşun uygulamaları ile tütün çeşitlerinin yeşil aksam kurşun konsantrasyonlarında istatiksel olarak önemli artışlara neden olduğu ortaya çıkmıştır. Artan dozlarda Pb uygulaması ile tütün çeşitlerinin yeşil aksam Zn, Fe, Mn ve Cu konsantrasyonlarında istatiksel olarak önemli artış ve azalışlara neden olduğu ortaya çıkmıştır. Sonuç olarak en yüksek kurşun dozunda dahi Nail ve Xanthi/2A tütün çeşitlerinin yeşil aksamında 1,0 mg kg-1’ın altında Pb konsantrasyonuna sahip olduğu ortaya çıkmıştır. Buna rağmen kurşun ile kirlenmiş topraklarda yetişen tütün çeşitleri ile yapılan tütün mamulleri insanlar içim risk teşkil etmektedir.
Show more [+] Less [-]Effect of Probiotics on the Formation of Dental Caries
2019
Safiye Selin Köymen | Mağrur Kazak
According to the report of World Health Organization / Food and Drug Administration, probiotics are expressed as, ‘‘live microorganisms that have a positive effect on the health of the host when consumed in sufficient quantities’’. People use probiotics to treat diseases and to promote general health. Probiotic bacteria should adhere to the tooth surface to prevent and slow down the tooth decay and also should join to the microbial dental plaque bacteria. However, probiotic bacteria should damage and compete with the cariogenic bacteria and prevent the growth of bacteria. In addition, probiotic bacteria should be able to reduce the acid production by affecting the carbohydrate metabolism. Probiotic is a new and interesting research topic in oral microbiology and oral diseases. A wide range of epidemiological investigations will demonstrate the different benefits of probiotics on human health.
Show more [+] Less [-]Kars İli Yetiştirici Koşullarındaki Kazların (Anser anser) Yumurta Verimi, Kuluçka, Büyüme, Kesim ve Karkas Özellikleri (I. Yumurta Verimi ve Kuluçka Özellikleri)
2019
Kadir Önk | Turgut Kırmızıbayrak
Araştırmada yumurta verimi için 60 aile işletmesinden 200 adet kaza ait toplam 2365 adet yumurta incelenmiştir. Yumurta verimi ve dış kalite özelliklerinin incelenmesinde kazlar tüy rengine göre; beyaz, siyah, kahverengi, alaca ve gri ve yaşa göre; 1, 2, 3, 4 ve >4 gruplarına ayrılmıştır. Kuluçka özelliklerinin belirlenmesinde ise kazlar yaş, tüy rengi ve yumurta ağırlığı (170,00) gruplarına ayrılmıştır. Yumurta verimi ve yumurtlama periyodu genel ortalamaları sırasıyla 12,66±0,07 adet/kaz ve 28,61±0,19 gün olarak, yumurta ağırlığı ve yumurta şekil indeksi ortalamaları ise sırayla 163,74±0,38 g ve %65,78 olarak belirlenmiştir. Yumurta verimi ve yumurtlama periyodu üzerine yaş ve tüy renginin etkisi önemli bulunmuştur. Kaz yumurtalarının kuluçka özelliklerinden döllülük, kuluçka randımanı, çıkım oranı, embriyonal ölüm oranı ve kabuk altı ölüm oranı genel ortalamaları sırasıyla %76,10, %60,88, %80,00, %13,16 ve %6,84 olarak belirlenmiştir. Kuluçka özellikleri üzerine tüy renginin etkisi önemsiz, yaşın döllülük oranı üzerine etkisi önemli, incelenen diğer özellikler üzerine etkisi ise önemsiz bulunmuştur. Sonuç olarak yerli Türk kazlarının yumurta verimi ve yumurtlama periyodunun birçok kaz ırklarından düşük, yumurta ağırlığının birçok kaz ırkları ile benzer olduğu belirlenmiştir. Yumurta ağırlığı arttıkça kuluçka randımanın arttığı belirlenmiştir. Yumurta verimi bakımından 3 yaşlı kazların diğer yaş kazlara göre yüksek olduğu tespit edilmiştir.
Show more [+] Less [-]Karayaka Koyunlarında Gebelikte Kondisyon Puanı ve Transabdominal Ultrasonografi Yönteminin Kullanımı Üzerine Bir Araştırma
2019
Hilal Tozlu Çelik | Fatih Ahmet Aslan | Yeliz Kaşko Arıcı | Metehan Eser Kahveci | İbrahim Kiper
Bu araştırmada Karayaka Koyunlarında (n=126 baş) gebeliğin 50. gününde B-Mod Real Time 3,5 MHz lineer transabdominal problu ultrasonografi cihazı ile gebelik ve yavru sayısının tespiti amaçlanmıştır. Ayrıca koyun yaşı ve gebeliğin 50. günü vücut kondisyon puanı ile yavru doğum ağırlığı arasında ilişki belirlenmeye çalışılmıştır. Ultrasonografi cihazı ile elde edilen bulgular kuzulama kayıtlarıyla karşılaştırılmıştır. Bu araştırmada ultrasonografi cihazı ile muayenenin doğruluk oranı %84, duyarlılık oranı %93 bulunmuştur. Koyunların gebeliğin 50. gününde ortalama vücut kondisyon puanları ile yavruların doğum ağırlığı arasındaki korelasyon katsayısı 0,234 olarak hesaplanmış ve istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Koyun yaşı ile gebeliğin 50. gününde vücut kondisyon puanı arasında önemli ilişki olduğu belirlenmiştir.
Show more [+] Less [-]Importance of Some Oil Crops in Human Nutrition
2019
Mehtap Gürsoy
It is known that agricultural lands remain limited due to the ever increasing human population. That is why the necessity of increasing the crop production is constantly emphasized. In the crop production, quality should be increased along with yield. Nonetheless, there are amounts that people should take from each group of nutrients daily to ensure adequate and balanced nutrition. As known, malnutrition has negative effects on human health, which causes some diseases. Field crops, as well as other feeding groups, are of great importance in human nutrition. It is known that oil plants, which belong to the group of industrial plants, have an important place in human nutrition as in the vast majority of field crops. Thus, in this article, some important oil plants will be examined in terms of human nutrition.
Show more [+] Less [-]Farklı Sıcaklık ve Sürelerde Ön Kurutma İşlemine Tabi Tutulduktan Sonra Kızartılmış Glütensiz Cipslerin Yağ Absorplama Kapasitelerinin ve Bazı Fizikokimyasal İçerikleri ile Duyusal Özelliklerinin Belirlenmesi
2019
Ferhat Yuksel | Büşra Yavuz | Aysun Durmaz
Bu çalışmanın amacı, glütensiz cips ürününün derin yağda kızartılmadan önce farklı sıcaklık ve sürelerde ön kurutmaya tabii tutularak nem ve yağ absorplama kapasitesinin araştırılmasıdır. Ayrıca cipsin bazı fizikokimyasal içeriği ile duyusal özelliklerinin belirlenmesi de bir diğer amaçtır. 60°C ve 15 dk’ya kadar yapılan ön kurutma neticesinde örneklerin kuru madde içerikleri artarken sıcaklık 70°C’ye çıkartıldığında azalma göstermiştir. Benzer olarak örneklerin yağ içerikleri aynı sıcaklık ve süreye kadar 19,21 g/100g dan 13,06 g/100g’a kadar azalma gösterirken daha sonraki sıcaklık ve sürelerde artış sergilemiştir. Örneklerin kül, su aktivitesi ve protein değerlerinde herhangi bir değişim gözlenmemiştir. Örneklerin renkleri ön kurutma işleminden önemli derecede etkilenmiş ve ön kurutma şartlarına bağlı olarak parlaklık ve sarılığın azaldığı, kırmızılığın ise arttığı tespit edilmiştir. Duysal analizlerde de panelistler cips örneklerine artan ön kurutma sıcaklığı ve süresine bağlı olarak düşük renk skorları vermiştir. Sertlik, tat/koku, yağlılık ve genel beğenide ise anlamlı bir fark tespit edilmemiştir. Bu çalışmada yağ içeriği azaltılmış ve daha sağlıklı glütensiz cips ön kurutma işlemi kullanılarak üretilmiştir
Show more [+] Less [-]İyileştirici Bahçeler ve Tasarım Kriterlerinin Değerlendirilmesi
2019
Gülbin Çetinkale Demirkan
Var olduğu günden beri doğa ile etkileşim halinde olan insanoğlu doğadan farklı amaçlar için yararlanmaktadır. Eğlenmek, çeşitli aktivitelerde bulunmak, kendini iyi hissetmek için her zaman doğanın bir parçası olan yeşil alanlara ihtiyaç duyulmaktadır. Ancak insanlar; hızlı ve çarpık şehirleşme, sanayileşme ve teknoloji gibi faaliyetler sebebiyle azalan yeşil alanlarla artan kapalı mekanlarda yaşamlarını devam ettirmektedir. Kırsal alanlarda yaşayan insanların da artan kaygıları, onları şehirlere çekmeye başlamış, kentler giderek yoğunlaşmış, birçok kentte ihtiyacı karşılamak adına betonlar yükselmiş, yaşam kalitesi azalmış, doğa hiç bozulmayacakmış gibi tahrip edilmiş ve bugün birçok konut yeşil alansız, bahçesi olmadan inşa edilmiştir. Yeşile özlem duyan, doğadan uzaklaşan günümüz insanında depresyon ve buna bağlı olarak gelişen psikolojik bozukluklar görülmeye başlanmıştır. Doğa ve doğal alanların insanlar üzerindeki olumlu etkileri birçok bilim insanı tarafından da tespit edilmiştir. Son yıllarda, insan sağlığı üzerinde yapısal çevrenin etkileri dikkat çekmiş ve “iyileştirici bahçe” kavramı ortaya çıkmıştır. İyileştirici bahçeler peyzaj mimarlığı çalışmalarında da yeni bir hareket etkisi oluşturmuştur. Bu çalışmada; iyileştirici bahçelerin çeşitli sağlık problemleri olan hastalar üzerindeki etkilerinden bahsedilerek, tasarım ilkelerine göre değerlendirmesi yapılmıştır.
Show more [+] Less [-]Selenyum Uygulaması ile Yetiştirilen Adaçayı Bitkisinden Elde Edilen Hidrosollerin Çemen ve Kişniş Tohumlarının Çimlenmesi Üzerine Etkisi
2019
Ferit Özen | Gülsüm Yaldız | Mahmut Çamlıca | Halit Aşkın | Abdurrahman Başol
Bu araştırma, iklim odasında sodyum selenat uygulaması ile yetiştirilen adaçayı bitkilerinden elde edilen hidrosollerin çemen ve kişniş tohumlarının çimlenmesi üzerine etkisinin belirlenmesi amacıyla yürütülmüştür. Denemede, çemen ve kişniş tohumları üzerine farklı konsantrasyonlarda adaçayı hidrosolü (2,5, 5, 7,5 ve 10 ml) uygulanmış ve kontrol olarak saf su kullanılmıştır. Hidrosol uygulaması yapılmış çemen ve kişniş tohumlarının çimlenme oranı, yaş ağırlık, kuru ağırlık, kök uzunluğu, gövde uzunluğu ve kök/gövde oranları belirlenmiştir. Elde edilen verilere Bölünmüş Parseller Deneme desenine göre varyans analizi yapılmış ve ortalamalar LSD testi ile kıyaslanmıştır. Araştırma sonuçlarına göre; çemen tohumlarında çimlenme oranı %38,35-51,00, yaş ağırlık 0,04-0,12 g, kuru ağırlık 0,001-0,035 g, kök uzunluğu 0,71-2,02 cm, gövde uzunluğu 1,27-3,20 cm, kök gövde oranı 0,34-0,82 arasında değişirken, kişniş tohumlarında çimlenme oranı %18,61-39,21, yaş ağırlık 0,0011-0,034 g, kuru ağırlık 0,004-0,030 g, kök uzunluğu 1,5-4,58 cm, gövde uzunluğu 1,08-3,69 cm, kök gövde oranı 0,47-2,51 arasında değişmiştir. En yüksek çimlenme oranı çemen tohumlarında selenyum uygulaması yapılmamış adaçayı hidrosolünün 2,5 ml dozundan (%51,00) elde edilirken, kişniş tohumlarında ise en yüksek çimlenme oranı 5 mg selenyum uygulaması yapılmış adaçayı hidrosolünün 7,5 ml dozunda (%39,21) görülmüştür.
Show more [+] Less [-]