Refine search
Results 61-70 of 446
Response of spring rice (Oryza sativa L.) varieties to different nitrogen application methods at Nawalparasi West, Nepal Full text
2024
Himsweta Bhatt | Sudip Ghimire | Sushma Paudel | Manju Bashyal
Rice (Oryza sativa L.) cultivation necessitates an adequate supply of nitrogen to achieve optimal growth and yield. This study, conducted in Nawalparasi West from February to June 2023, aimed to assess the effects of nitrogen management through a foliar spray of nano urea, compared to need-based nitrogen management using the Leaf Color Chart (LCC) and the Recommended Dose of urea Fertilizer (RDF) application. The experiment followed a Randomized Complete Block Design (RCBD) with three replications, incorporating four nitrogen management levels (Control, RDF through urea fertilizer (120 kg/ha), 25% of RDF through basal urea (30 kg/ha) + nano urea, and 25% of RDF through basal urea (30 kg/ha) + (LCC) and two rice varieties (Chaite-5 and Hardinath-1). The results indicated that the LCC-based treatment produced the highest grain yield at 5.18 mt/ha, statistically similar to the yield of the nano urea-based treatment (5.04 mt/ha). The enhanced yields were attributed to more effective tillers per m² (260.17 tillers/m² and 253.17 tillers/m², respectively), longer panicle length (28.12 cm and 25.99 cm), more filled grains per panicle (210.03 and 215.73), and lower sterility percentage (24.93% and 26.95%). Despite comparable yields, nano urea application proved to be more cost-effective [97,926.10 Nepalese Rupees (NRs)] with a higher benefit-cost ratio (1.78) and greater ease of application for farmers compared to the LCC. Varietal responses varied, with Hardinath-1 exhibiting the highest yield with LCC-based nitrogen application (5.37 mt/ha), and Chaite-5 demonstrating the highest yield (4.778 mt/ha); with nano urea-based nitrogen application (5.31 mt/ha). Chaite-5 displayed a greater effective number of tillers per m² (241.42 tillers/m²) and filled grains per panicle (224.56). Consequently, it is suggested that nano urea-based nitrogen application, particularly in conjunction with a variety of Chaite-5, holds the potential for improved productivity.
Show more [+] Less [-]Nutritional Values of Partially Replacing the Commercial Soybean Meal by Raw, Full-Fat Soybean in Diets of Layers Full text
2024
Mammo Mengesha Erdaw | Shambel Taye
The aim of this study was to investigating the effects of partially replacing the commercial soybean meal (SBM) by locally produced raw, full-fat soybean (RFFSB) in diets of layers. After cleaning, the tested ingredient (RFFSB) was hammered to pass through a 0.2-mm sieve. Then, four experimental diets were formulated by replacing the SBM by RFFSB at 0, 15, 30 or 45% (equivalents to 0, 30, 60 or 90 g/kg of diet, respectively). Before the commencement of this feeding trial, birds were uniformly managed and fed as per their requirements (i.e., starter, grower and pullet diets). This feeding trial was started when birds’ age was 24 weeks. Every treatment was replicated 4 times and 17 laying birds per replicate. The results revealed that replacing the commercial SBM by raw soybean (up to 45%) in the layer diets had no negative effects on the final live BWT and also on the vital organ developments, such as pancreas, duodenum, intestines and gizzard. Hen-day egg production, hen-housed egg production and egg quality measuring parameters were not significant affected by that of partially replacing the commercially SBM by the raw soybean. It is concluded that without compromising the productivity and health, a hammered RFFSB can replace (up to 45%) the commercial SBM in diets of the laying hens.
Show more [+] Less [-]Marinasyon yöntemlerinin kırmızı etin kimyasal ve organoleptik kalitesi üzerine etkisinin incelenmesi Full text
2024
Hayrettin Mutlu | Esra Koç Terlemez
Bu araştırmanın amacı farklı marinasyon yöntemlerinin dana etinin organoleptik özellikleri üzerine etkilerinin araştırılmasıdır. Bu çalışmada, İstanbul ilinde yerleşik bir marketten satın alınan 2 yaşı geçmemiş dana eti kullanılmıştır. Antrikot olarak bilinen bölgeden elde edilen etler, soğan suyu, ananas suyu ve süt içinde 4°C’de 6 saat marine edilmiştir. Marine edilmiş parçalar 10 dk ortam sıcaklığında bekletilerek, yüzey sıcaklığı 174°C olan ızgarada merkez sıcaklığı 55°C olana kadar ızgara tekniğiyle pişirilmiştir. Örneklerde, pişirme öncesi (marinasyon öncesi ve sonrası) ve pişirme sonrası; pH, ağırlık kayıpları ile su aktivitesi değerleri ölçümü yapılmıştır. Altı saat süren işlemde, kontrol örneğine göre soğan ve ananas sıvısı ile marine edilen etlerde pH düşüşü yaşanırken, süt sıvısı ile marine edilen etlerde pH artışı gözlemlenmiştir. Üç farklı marinat sıvısı ile marinasyon işlemi yapılmış etin ortalama duyusal analiz puanları süt marinatı için %23,9±1,7; soğan marinatı için %30,7±2,7; ananas marinatı için %15,5±4,5 bulunmuştur (f=92.1077; p=0,0001). Yapılan analizler sonucunda dana antrikot etinin ızgara pişirme işleminde minimum ağırlık kaybı ve maksimum nem aktivitesi açısından ve duyusal analiz sonuçlarının olumlu olması yönünden süt ile marine edilmesinin daha uygun olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Show more [+] Less [-]Characterization of Some Olive Varieties Consumed without Pre-Treatment: Naturally Debittered Olives in Türkiye Full text
2024
Yaşar Mert Biçici | Yeşim Elmacı
In table olive production it is necessary to remove oleuropein by brine or dry salting method because it gives bitterness. However, some olive varieties such as Throuba Thassos-Greece, Djemali-Tunisia can be consumed without any de-bittering process. Some olives in Türkiye are also consumed without any pre-treatment and these are Kilis Yağlık, Butko, Hurma (Erkence cv.), and Nizip Yağlık olives. These naturally de-bittered olives were aimed to be characterized in this research. The lowest moisture content was determined for Kilis Yağlık (6.84%) and the highest moisture content was determined for Butko (50.01%). The oil and protein content of the samples was between, 16.66-68.46% and 0.19-18.13%, respectively. Total phenolic content (mg GAE/100g) of Kilis Yağlık, Butko, Hurma and Nizip Yağlık olive varieties were determined as 458.87, 152.09, 109.73, 234.33, respectively. The lowest antioxidant capacity was determined for Butko and the highest value was determined for Kilis Yağlık. The hardness values of the olives were found between 677.44-3688.06 (g). The L*, a*, b* values of olive samples were found between 26.14-32.05, 2.02-4.78, 2.37- 7.18, respectively. Highest oleic was determined for Hurma, highest linoleic acid was determined for Butko whereas the highest linolenic acid was determined for Nizip Yağlık. Volatile component analysis results of olives showed that 24, 23, 16 and 17 volatile components were detected in Kilis Yağlık, Butko, Hurma and Nizip Yağlık olives, respectively.
Show more [+] Less [-]Kırıkkale Delice İlçesi Yerel Üzüm Popülasyonun Bazı Morfolojik Özellikleri Full text
2024
Nursal Koca | Şeyma Hümeyra Çakır | Tamer Uysal
Bu çalışma, Kırıkkale’nin Delice ilçesine özgü yerel bir üzüm popülasyon olan “Delice Üzümü”nün morfolojik ve kimyasal özelliklerini detaylı bir şekilde incelemeyi amaçlamaktadır. Araştırma kapsamında, Delice Üzümü’nün salkım büyüklüğü, tane şekli, kabuk rengi ve kalınlığı gibi morfolojik özellikleri laboratuvar ve saha çalışmaları ile belirlenmiştir. Ayrıca, üzümün kimyasal bileşimi, suda çözünür kuru madde (SÇKM) oranı, pH değeri, tartarik asit miktarı ve şıra randımanı gibi parametreler üzerinden değerlendirilmiştir. Elde edilen sonuçlar, Delice Üzümü’nün yüksek kaliteli bir üzüm popülasyonu olduğunu göstermektedir. Morfolojik incelemelerde, salkımların orta büyüklükte ve sıklıkta, tanelerin ise yumurta şeklinde ve tatlı olduğu belirlenmiştir. Kimyasal analiz sonuçları, SÇKM oranının %24-25, pH değerinin 3.7, tartarik asit miktarının 0.416 g/L ve şıra randımanının 500-550 ml olduğunu ortaya koymuştur. Bu bulgular, Delice Üzümü’nün hem sofralık tüketim hem de pekmez ve pestil gibi yöresel ürünlerin yapımında kullanılabilirliğini desteklemektedir. Çalışma, aynı zamanda Delice ilçesinin ekolojik ve toprak özelliklerinin üzüm yetiştiriciliği için uygun olduğunu, bu nedenle yerel çeşitlerin korunması ve geliştirilmesinin genetik çeşitlilik ve biyolojik çeşitliliğin sürdürülmesi açısından kritik önem taşıdığını vurgulamaktadır. Bu çalışma, yerel üzüm çeşitlerinin tarımsal ve ekonomik potansiyelini ortaya koyarak, gelecekteki araştırmalara ve sürdürülebilir tarım uygulamalarına katkıda bulunmayı hedeflemektedir.
Show more [+] Less [-]Türkiye Oryantal Tütün Germplazmının UPOV Test Kılavuzu Kullanılarak Karakterizasyonu Full text
2024
Ahmet Kınay | Dursun Kurt | İbrahim Saygılı | Turgay Kurt
Türkiye’de tütün üretiminde oldukça yüksek genetik çeşitlilik içeren popülasyonlar, yerel çeşitler ve ekotipler kullanılmaktadır. Araştırma, Türkiye’de oryantal tütün üretilen alanlarda kullanılan tütün genotipleri içerisindeki genetik çeşitliliğin tespit edilmesi amacıyla yürütülmüştür. Tütün üretim alanlarında morfolojik farklılıkları nedeniyle seçilen 340 tütün genotipi yabancı tozlanmasını engellemek amacıyla izole edilmiş ve böylece kendilenmiştir. Genetik olarak farklı olan 259 genotip tarla denemelerine alınmıştır. İzmir tipi, Basma tipi ve Samsun tipi olmak üzere üç grupta ele alınan bölge tütünlerinin morfolojik ve fenolojik özellikleri UPOV rehberine göre değerlendirilmiştir. Yaygın özellikler bakımından ana sap uzunluğu ortaca-uzun, yaprak sayısı orta-fazla, bitki şekli eliptik, ana gövde rengi açık yeşil, sürgün oluşturma kabiliyeti yok veya çok zayıf, yaprak tipi yapışıktır. Aya uzunluğu ve genişliği orta, yaşmak eni dar-orta, aya şekli geniş eliptik ve yaprak ucu şekli çok az-orta sivriliktedir. Aya kabarcıklığı ve ondülelik zayıfça-zayıftır. Çiçeklenme geç-çok, geçci, taç yaprak rengi açık pembe, orta sıklıkta küresel çiçek kümesi şekli yaygındır. İncelenen tütün genotiplerinde karakterler bakımından varyasyonların yüksek olduğu belirlenmiştir. İzmir tipi tütünlerin bitki boyu ile yaprak büyüklüğünün diğer tiplere göre daha küçük olduğu belirlenmiştir. İzmir tipi tütünler aynı zamanda yaprak sayısı çok, olgunlaşma süresi geççi, yapraklarının düz ve yaprak uç açılarının ise yuvarlak olduğu belirlenmiştir. Farklı özellikleri ile öne çıkan hatlarla, gelecekte planlanan ıslah çalışmaları için önemli bir veri tabanı oluşturulmuştur.
Show more [+] Less [-]The Effects of Starvation Duration on the Growth Performance, Feed Cost, and Water Quality in Common Carp (Cyprinus carpio) Full text
2024
Birol Baki | Oylum Gökkurt Baki | Gülşen Uzun Gören
The present study investigated the effect of starvation periods on growth performance, feed cost, and water quality in common carp (Cyprinus carpio). Two different starvation methods were implemented, with an average weight of 120.69±3.47g over a 45-day trial. Group D1 was subjected to a 1-day fasting/2-day feeding regimen, whereas Group D2 adopted a 2-day fasting/1-day feeding regimen. The control group (C) was fed twice daily to satiation. At the end of the trial, the average weight of the fish was 200.88±14.62g in the control group, 189.11±21.05g in Group D1, and 130.04±10.49g in Group D2. The specific growth rates were 1.13±0.08% (C), 1.00±0.05% (D1), and 0.17±0.06% (D2), respectively. Feed conversion ratios were 1.81±0.01 (C), 1.32±0.02 (D1), and 4.43±0.05 (D2), respectively. There were significant differences between the control group and Groups D1 and D2 in terms of dissolved oxygen (mg/L) and pH values of the water. Group D2 yielded lower feed costs due to reduced feed usage. The average weight gain analysis showed that the unit feed cost of Group D2 was 3.4-fold higher than that of Group D1 and 2.5-fold higher than that of the control group. The application of starvation periods in feeding common carp had significant effects on the growth, feed utilization, water quality, and feed cost.
Show more [+] Less [-]Üstün Özellikli Basma Tipi Tütün Hatlarının Agronomik Performanslarının Belirlenmesi Full text
2024
Erdem Karakoç | Ahmet Kınay | Hacı Duran Cingöz
Basma tipi tütünler sigara harmanlarında kullanılmaktadır. Bu araştırma Tokat-Kazova şartlarında Türkiye Tohum Gen Bankasından (TGB) alınan üstün özellikli bazı basma tipi tütün hatlarının performanslarının belirlenmesi amacıyla iki yıl (2021 ve 2022) süreyle yürütülmüştür. Araştırmada 10 basma tipi tütün hattı (TGB46668, TGB46673, TGB46674, TGB46675, TGB46721, TGB46722, TGB46723, TGB46724, TGB46730 ve TGB46743) ve iki standart tütün çeşidi (Erbasma ve Xanthi-81) kullanılmıştır. Çalışmada; bitki boyu, yaprak sayısı, yaprak eni, yaprak boyu, kuru yaprak verimi, nikotin oranı, indirgen şeker oranı ve randıman parametreleri incelenmiştir. İncelenen parametreler arasındaki farkların tamamı istatistiki olarak önemli (p<0.01) bulunmuştur. Ayrıca incelenen hatlar başta kuru yaprak verimi olmak üzere pek çok parametre bakımından standart çeşitlerden daha yüksek performans göstermiştir. Kuru yaprak verimi bakımından TGB46668 (223,85 kg/da), TGB46722 (219,79 kg/da), TGB46721 (213,01 kg/da) ve TGB46730 (211,7 kg/da) hatları öne çıkmıştır. Randıman değerlerine göre ise TGB46743 (%55,47), TGB46675 (%54,96) ve TGB46721 (%53,59) hatlarının daha kaliteli olduğu tespit edilmiştir. TGB46721 hattının verim ve kalite bakımından basma üretim alanlarında kendine yer bulabileceği düşünülmektedir. Ayrıca incelenen hatlar yeni çeşit geliştirmeye yönelik ıslah programlarında ebeveyn olarak kullanılabilecektir.
Show more [+] Less [-]Sağlıklı Asma Fidanı Üretiminde Sıcak Su Uygulamaları Full text
2024
Zeki Kara | Mohammed Salah Mohammednoori Fakhar
Asmalarda gövde hastalıkları (AGH) arasında, Esca sendromu (Phaeomoniella chlamydospora ve Phaeoacremonium oleophilum, Botryosphaeria spp., Eutypa lata, Phomopsis viticola, Cylindrocarpon spp.), Petri hastalığı (Phaeomoniella chlamydospora, Phaeoacremonium spp., Cadophora luteo-olivacea ve Pleurostoma richardsiae), Siyah ayak (Dactylonectria, Ilyonectria, Campylocarpon, Cylindrocladiella veya Neonectria), Botryosphaeriae dieback (Lasiodiplodia theobromae, Neofusicoccum parvum ve Botryosphaeria dothidea) Eutypa dieback, (Eutypa lata ve Diatrypaceae spp.) Phomopsis dieback, (Phomopsis viticola) yer almaktadır. AGH enfeksiyonları kısa veya uzun vadede asmaların ölümüne neden olur. Global ölçekte, bağcılığın sürdürülebilirliğini etkidiğinden ve tüm bağcı ülkelerde hızla yayıldığından, son otuz yıldır asmanın en yıkıcı hastalıkları olarak kabul edilmektedir. AGH’nın kontrolünde sıcak su uygulaması (SSU), tarım kimyasalları ve dezenfektanlar kullanılmaktadır. SSU′na genç asmalar, dinlenme halindeki aşı gözü veya anaç çelikleri, köklü veya aşılı köklü asma fidanları ve Vitis vinifera çeşitleri farklı düzeyde hassasiyet gösterebilirler. Bu hassasiyet çeliklerin veya fidanların büyüdüğü mevsim sıcaklıklarından etkilenebilir ve uygulanacak sıcaklık aralığı, kontrol edilecek patojenlere göre değişebilir. Asma çeliklerindeki AGH′nı baskılamak için çeşidine göre değişen aralıklarda SSU′ları (30-45 dakika süreyle 45-54°C) önerilmektedir. SSU, asma çoğaltma materyalleri ile taşınabilecek filoksera, nematod ve fitoplazma patojenleri için etkin bir kontrol yöntemidir. Kaliteli bir asma fidanı, sağlıklı, ismine doğru, iyi bir bitki formuna sahip, iyi kaynaşmış, virüsler ve patojenlerden arındırılmış, çevresel strese maruz kalmamış olmalıdır. Bu derlemede, asma çoğaltma materyallerinin patojenik bakteri, mantar, nematod, fitoplazma ve filoksera enfeksiyonlarının kontrolünde kullanılan SSU çalışmalarının bir özeti sunulmuştur.
Show more [+] Less [-]Comparison of Different Twin Row and Narrow Row Sowing Methods in Corn A Clay-Textured Soil Full text
2024
Betül Kolay | Özlem Avşar | Uğur Bilge | Kudret Berekatoğlu | Sevda Kılınç | Ferhat Oğurlu | Şehmus Atakul | Yener Çelik | Abdullah Eren | Ali Rıza Öztürkmen
Narrow and twin row sowing methods are agronomic applications that aim to increase plant growth and yield by expanding the plant's growing area but, they are highly affected by environmental conditions. The aim of this study is to determine the applicability of different narrow row and twin row sowing methods in clay textured soil in main crop cultivation of corn, which an important grain. The study was carried out Diyarbakır province in the Southeastern Anatolia Region of Türkiye in 2016 and 2017. In the study carried out with two different corn varieties, line abreast narrow row, diagonal narrow row, line abreast twin row, diagonal twin row, single row 1 (70 cm row spacing, 20 cm intra-row spacing) and single row 2 (70 cm row spacing, 12.5 cm intra-row spacing) applications were tried. ADA 351 and Sakarya corn varieties were used in the study. As a result it was determined that line abreast narrow row, diagonal narrow row, line abreast twin row and diagonal twin row applications are not suitable for corn cultivation. The highest grain yield was obtained from single row and 12.5 cm intra-row spacing application.
Show more [+] Less [-]