Refine search
Results 71-80 of 517
Comparison of Leavening Ability of Kluyveromyces lactis in Different Bread Dough Formulations Full text
2019
Bekir Gökçen Mazı
The aim of this study was to evaluate the dough proofing activity of Kluyveromyces lactis (ATCC 8585) in different dough formulations and to compare it with the commercial active dry bakery yeast Saccharomyces cerevisiae. Leaving ability of yeasts was tested in lean and rich dough. For both cultures, lean and rich dough mixtures containing 0.3 g of yeast biomass (on dry weight basis) and wheat flour in 15 ml of water was prepared. Rich dough contained also either 2.0 g of sucrose, 2.0 g of lactose or 2.5 g of whey powder. Dough mixtures were incubated at 29°C and volume increase was recorded every 15 min. We determined that Kluyveromyces lactis had higher volume and leavening rates compared to commercial bakery yeast strain in lactose-rich or whey-rich dough. These results demonstrated the potential of Kluyveromyces lactis yeast strain as a suitable culture for whey fortified bread making.
Show more [+] Less [-]Sivas İlindeki Bazı Süt İşletmelerine Gelen Sütlerin Ağır Metal İçeriklerinin Belirlenmesi Full text
2019
Mehmet Beykaya | Zeliha Yıldırım | Ayşe Özbey | Metin Yıldırım
Bu araştırmada Sivas ve yöresinde bulunan 5 süt fabrikasının depo tankından temin edilen 50 adet süt örneğinde ağır metallerden kadmiyum (Cd), bakır (Cu), krom (Cr) ve kurşun (Pb) içerikleri incelenmiştir. Araştırma sonucunda süt örneklerinin Cd, Cu ve Cr içeriklerinin sırasıyla 8,896, 33,69 ve 31,81 µg/kg düzeyinde olduğu saptanmıştır. Süt örneklerin %92’inde Pb miktarının tespit edilebilir limitin altında, %8’inde ise 304,1-503,4 µg/kg olduğu belirlenmiştir.
Show more [+] Less [-]Farklı Çözündürme Yöntemlerinin Dondurulmuş Midye ve Karides Etlerinin Kalite Parametreleri Üzerindeki Etkisi Full text
2019
Zafer Ceylan | Kubra Unal
Bu çalışmada, farklı çözündürme yöntemlerinin, dondurulmuş midye ve karides örneklerinin mikrobiyal, fiziksel ve duyusal kalitesi üzerine etkileri araştırılmıştır. Çözündürme işlemi, buzdolabında (B4: 4±1ºC), oda sıcaklığında (O22: 22±1ºC), ılık suda (I30: 30±1ºC) ve sıcak suda (S55: 55±1ºC) gerçekleştirilmiştir. Toplam mezofilik bakteri sayısı, her iki örnekte de en düşük B4 (2,74 log KOB/g) ve S55 (3,35 log KOB/g) yöntemleri ile çözündürülen gruplarda tespit edilirken, en yüksek I30 grubunda bulunmuştur. Öte yandan en yüksek değerler ise her iki gıda örneğinde de I30 grubunda bulunmuştur. Psikrofilik bakteri sayısı ise, en düşük S55 ile çözündürülen grupta tespit edilmiştir. Renk analizi sonuçlarına göre, en düşük L* değeri her iki örneğin I30 gruplarında bulunurken, oksidasyon ile ilişkilendirilen b* değeri ise en yüksek, midye örneklerinde O22 ve karides örneklerinde ise B4 grubunda tespit edilmiştir. En düşük su aktivitesi değeri midye örneğinde B4 grubunda bulunurken, karides örneğinde 022 grubunda tespit edilmiştir. Duyusal analiz sonuçlarına göre; buzdolabında çözündürülen her iki örneğin genel kabul edilebilirlik puanı en yüksek bulunmuştur. Sonuç olarak, kalite parametrelerinin tamamı değerlendirildiğinde her iki grupta da, buzdolabında ve sıcak suda çözündürmenin en iyi yöntem olduğu belirlenmiştir.
Show more [+] Less [-]Koloni Verimliliğini Artıran Yeni Bir Kovan Modeli Full text
2019
Ethem Akyol | Mustafa Güneşdoğdu | Ayhan Ceyhan
Gezginci arıcılık; koloni verimliliğinin artırılmasında önemli bir uygulama olmakla birlikte son zamanlarda kolonilerin nakliyesinde için işçi bulmak önemli bir sorun haline gelmeye başlamıştır. Arı taşımacılığının genellikle iller arasında ve gece saatlerinde yapılması zorunluluğu, ayrıca arı sokması problemleri nedeniyle çalıştıracak eleman bulunamaması sorununu da beraberinde getirmiştir. Gezginci arıcılıkta taşımacılığın iller arasında yapılması yanında, kolonileri hem yüklerken hem de indirirken ayrı işçilik giderleri gerektirmesi de işletme giderlerini artıran bir diğer faktördür. Bunun sonucu olarak da arıların taşınmasında işçi bulmak hem güç olmakta hem de işçilik maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle gezginci arıcılık ekonomik olmaktan uzaklaşmaktadır. Sürekli artan yakıt fiyatlarıyla birlikte nakliye giderlerinin de artması gezginci arıcılığı olumsuz etkileyen bir diğer olumsuzluktur. Arı yükleme ve indirmede yaşanan bu problemlerden dolayı bir arıcı konakladığı yerden memnun olmasa da kolonilerinin yerini hızlıca değiştirememekte ve sezonu verimsiz bir şekilde geçirmek zorunda kalmaktadır.
Show more [+] Less [-]İncirin Sıcak Hava ve Mikrodalga Destekli Köpük Kurutma Yöntemi ile Kurutulması Full text
2019
Mehmet Koç | Feyza Elmas | Emine Varhan
Bu çalışmada, köpük kurutma yöntemi kullanılarak incirin sıcak hava (60, 70, 80°C) ve mikrodalga (100, 300, 600 W) ile kurutma işlemi gerçekleştirilmiş, kurutma işlem parametrelerinin ve köpük kalınlığının kurutma kinetiğine etkisi incelenmiştir. Kurutma işlemi yalnızca düşen kurutma periyodunda gerçeklemiş ve sabit kurutma periyodu gözlenmemiştir. Mikrodalga ile kurutma, köpük yüzeylerindeki büyük buharlaşma alanına ek olarak hacimsel ısıtma sağlaması nedeniyle sıcak hava ile kurutmaya kıyasla daha kısa sürede tamamlanmıştır. Sıcaklığın ve mikrodalga gücünün artması kuruma sürelerini kısaltırken, köpük kalınlığının artması ile kuruma süreleri uzamıştır. Kinetik parametreleri belirlemek için, deneysel kurutma verileri Fick’in 2. difüzyon denkleminin yarı deneysel modellerine yerleştirilmiştir. Bunlar arasında, Wang ve Singh modeli mikrodalga kurutma için daha iyi bir uyum sağlarken, Logaritmik model sıcak hava ile kurutma için daha uygun bulunmuştur. Mikrodalga ve sıcak hava kurutma için etkili difüzyon katsayısı değerleri sırasıyla 9,94×10-10-405,69×10-10 ve 13,26×10-10-26,65×10-10 m2·s-1 aralığında değişim göstermiştir. Kurutma sıcaklığı, mikrodalga gücü ve köpük kalınlığının artmasıyla etkili difüzyon katsayısı değerleri artmıştır. Kalınlığın artması yapıdaki boşlukların artmasını ve ısı iletiminin konveksiyonla gerçekleşmesini sağlayarak etkili difüzyon yayılımının desteklenmesini sağlamıştır. Aktivasyon enerjisi Arrhenius denklemi kullanılarak mikrodalga kurutma için 2,195-2,379 W·g-1 aralığında, sıcak hava ile kurutma için ise 12,952-21,426 kJ·mol-1 aralığında bulunmuştur.
Show more [+] Less [-]Food Safety, Fish and Listeriosis Full text
2019
Alejandro De Jesús Cortés Sánchez | Martha Lorena Guzmán Robles | Rodolfo Garza Torres | Luis Daniel Espinosa Chaurand | Mayra Diaz Ramirez
Listeria monocytogenes is a food pathogen responsible for listeriosis, a relevant disease in public health worldwide. The genus Listeria spp., corresponds to cosmopolitan bacteria and capable of surviving different adverse conditions, which increases the risk for the food to be contaminated at any stage of the food chain. Fish and fish products are foods of high production level and, due to their chemical or nutritional composition, are highly susceptible to deterioration and contamination by pathogens in their productive chain relating to cases of listeriosis. Derived from the incidence and human mortality due to causative agents of listeriosis, along with their resistance to antimicrobials, they have acquired a greater emphasis on human health, animal health and food industry, resulting in the implementation of safety systems such as good hygiene practices, Hazard Analysis and Critical Control Points (HACCP) system, analytical methods and microbiological criteria, as some of the actions to contribute to the food safety and public health protection. The purpose of this review document is to provide, in a general way, aspects involved in foodborne illnesses, specifically listeriosis and its association with fish as a transmitting food, considering the prevention and control measures of this disease through food. It also includes aspects related to antimicrobial resistance by bacterial isolates obtained from fish, their implications and health risks.
Show more [+] Less [-]Farklı Sıcaklık ve Sürelerde Ön Kurutma İşlemine Tabi Tutulduktan Sonra Kızartılmış Glütensiz Cipslerin Yağ Absorplama Kapasitelerinin ve Bazı Fizikokimyasal İçerikleri ile Duyusal Özelliklerinin Belirlenmesi Full text
2019
Ferhat Yuksel | Büşra Yavuz | Aysun Durmaz
Bu çalışmanın amacı, glütensiz cips ürününün derin yağda kızartılmadan önce farklı sıcaklık ve sürelerde ön kurutmaya tabii tutularak nem ve yağ absorplama kapasitesinin araştırılmasıdır. Ayrıca cipsin bazı fizikokimyasal içeriği ile duyusal özelliklerinin belirlenmesi de bir diğer amaçtır. 60°C ve 15 dk’ya kadar yapılan ön kurutma neticesinde örneklerin kuru madde içerikleri artarken sıcaklık 70°C’ye çıkartıldığında azalma göstermiştir. Benzer olarak örneklerin yağ içerikleri aynı sıcaklık ve süreye kadar 19,21 g/100g dan 13,06 g/100g’a kadar azalma gösterirken daha sonraki sıcaklık ve sürelerde artış sergilemiştir. Örneklerin kül, su aktivitesi ve protein değerlerinde herhangi bir değişim gözlenmemiştir. Örneklerin renkleri ön kurutma işleminden önemli derecede etkilenmiş ve ön kurutma şartlarına bağlı olarak parlaklık ve sarılığın azaldığı, kırmızılığın ise arttığı tespit edilmiştir. Duysal analizlerde de panelistler cips örneklerine artan ön kurutma sıcaklığı ve süresine bağlı olarak düşük renk skorları vermiştir. Sertlik, tat/koku, yağlılık ve genel beğenide ise anlamlı bir fark tespit edilmemiştir. Bu çalışmada yağ içeriği azaltılmış ve daha sağlıklı glütensiz cips ön kurutma işlemi kullanılarak üretilmiştir
Show more [+] Less [-]Probiyotiklerin Biyogüvenilirlik Özellikleri “Probiyotikler” Full text
2019
Ebru Demir | Gülden Başyiğit Kılıç | Demircan Özbalcı
Probiyotikler yeterli miktarda tüketildiğinde sağlık üzerinde birçok fayda sağlayan canlı mikroorganizmalar olarak tanımlanır. Laktik asit bakterileri (LAB) süt, et, meyve ve sebze gibi gıdaların doğal florasında bulunmakta ve fermente gıdaların üretiminde kültür olarak kullanılmaktadır. Bu bakteriler insan ve hayvanların bağırsak, ağız ve deri, üriner sistemin mikrobiyotalarında da bulunurlar ve bu ekosistemlerde faydalı etki gösterebilirler. Bazı Lactobacillus türleri, Bifidobacterium spp., Saccharomyces boulardii ve diğer bazı mikroorganizmalar sağlığa yararlı olmak amacıyla, gıda takviyesi şeklinde probiyotik olarak kullanılmaktadır. Probiyotiklerin, tedavi sürecinde olan hastaların çoğunda yarar sağladığı bilinse de, bağışıklık sistemi baskılanmış hastalarda risklerin mevcut olduğu belirtilmektedir. Organ ve immün yetmezliği olan ve gastrointestinal bariyerde bozulmaları bulunan hastalarda probiyotiklerin kullanımının enfeksiyonlara neden olabileceğine dair bulgular giderek artmaktadır. Probiyotiklerin bir tedavi seçeneği olarak kullanılması için olumsuz etkilerinin olmadığının kanıtlarla tespit edilmesi gereklidir. Öncelikle probiyotik olarak kullanılacak LAB’nin tanımlanmasında klasik biyokimyasal testlerin yetkin bir laboratuvarda moleküler yöntemlerle tamamlanması önemlidir. Farklı antibiyotiklere direnç, virülans faktörlerinin varlığı ve biyojenik aminlerin sentezi probiyotik bakterilerin güvenilirliği için öncelikle incelenen parametrelerdir. Probiyotiklerin güvenilirliğinin değerlendirilmesinde; probiyotik suşun farmakokinetiği ve probiyotik suş ile konakçı arasındaki etkileşimler üzerine çalışmalar bulunmaktadır. Probiyotikler için güvenlik ve kullanım protokolleri ile ilgili gerekli standartlar bulunmamaktadır. Probiyotiklerin, bir hastalığın tedavisi veya önlenmesi amacıyla kullanılabilmesi için daha fazla bilgiye ihtiyaç duyulmaktadır. Probiyotiklerin olumsuz etki gösterme olasılığını belirleyebilmek için probiyotik kullanımı hakkındaki bilgilerin revizyonu önemlidir.
Show more [+] Less [-]Histomorphological Study on the Pyloric Caeca and Intestine of Black Sea Trout (Salmo labrax Pallas, 1814) Full text
2019
Osman Tolga Özel | Isa Coskun | Eyüp Cakmak | Recayi Cimagil
This study was conducted to determine about the histomorphology of anterior, middle and posterior intestines and pyloric caeca of fifth-generation Black Sea trout (Salmo labrax Pallas, 1814). The adult Black Sea trout were 29 month age and averagely weighted 1106.9±73.88g. Pyloric caeca and intestine tissue of twenty fish were taken in seawater. Intestine was divided into three sections: anterior, middle and posterior. Pyloric caeca and intestine had four layers from the inside to outside: mucosa, submucosa, muscularis and serosa. Muscularis was gradually decreased from the beginning of the anterior intestine to the end of the posterior intestine. While pyloric caeca had the lowest muscularis, anterior intestine had the highest muscularis. The highest villi length was obtained in middle 1, and also posterior intestine had two types of villi as simple and complex villi. Simple villi had lower villi length and fewer villi number. Complex villi, branched out along the intestine, contained a large of simple villi. As a result, the histomorphological structure of the midgut section of the adult Black Sea trout shown an alteration section by section.
Show more [+] Less [-]On the Reasons of Fish Escapes from Sea-cage Farms in the Aegean Sea Full text
2019
Okan Akyol | Tevfik Ceyhan | Aytaç Özgül | Faik Ozan Düzbastılar | Halil Şen
A total of 48 randomly selected fish farms from the coasts of Izmir and Muğla, Aegean Sea were visited face-to-face interviewing with fish farmers and a total of 329 coastal fishermen, catches around the sea-cage fish farms between July 2015 and July 2017. We asked them the reasons for fish escapes from sea-cage fish farms. Answers were concerning with the predator attacks, storms, biting of cage-nets by reared fish and seabirds, slits of the nets, drop during transfer, etc.
Show more [+] Less [-]