Refinar búsqueda
Resultados 161-170 de 410
Properties of Flour used in Flat Bread (Gaziantep pita) Production
2019
Hatice Pekmez
Gaziantep pita, one of the regional flat breads in Turkey, had the geographical sign registration certificate in 2017. Gaziantep pita quality is directly related to flour properties. In present study, physico-chemical and flourgraph properties of bread flour containing 0.550% and 0.650% ash content (d.b.) were investigated. Results showed that the moisture contents of both samples were not significantly different from each other and were under upper limit of 14.5%. Sedimentation values for 0.550% and 0.650% ash content (db.) of flours were found good, between 25-36 mL. Wet gluten contents of both flours were determined as medium, between 20-27%. The falling number values for the samples were higher than normal values. The extensibility values were in normal values for both flour samples. The resistance to extension values for both samples were low, although these values were significantly different from each other. Energy value of 0.550% ash content (d.b.) of bread flour was in normal value, while energy value of 0.650% ash content (d.b.) of flour was low. Physico-chemical and flourgraph properties of 0.550% and 0.650% ash content (d.b.) of flours could be improved by blending or adding α-amylase.
Mostrar más [+] Menos [-]A Study on Mixing Camel Milk with Cow, Sheep and Goat Milk in Different Proportions in Yoghurt Production
2019
Selda Bulca | Bengisu Dumanoğlu | Ömer Cem Özdemir
Recently, the use of camel milk has increased as a new and alternative animal protein source for human consumption. However, there are some differences in the composition of camel milk compared with other kind of milk sources. One of these differences is that camel milk contains in high concentrations of antimicrobial agents such as lysozyme, lactoferrin, lactoperoxidase and immunoglobulins. In many studies, it was reported that camel milk is not suitable for production of fermented milk especially for yoghurt due to the high concentration of antimicrobial substances. The aim of this study, to investigate suitability of the mixture of camel milk with different ratio of cow, sheep and goat milk for yoghurt production. After preparing of milk mixtures heat treated at 90°C for 15 minutes the mixtures were cooled to 45°C. The starter culture (YC 350) was added and incubated at 42°C until the pH reached 4.7. During fermentation every hour the pH, SH and viscosity were measured. According to the results of analysis in which the highest viscosity and the fastest pH drop, mixtures were chosen as optimum points for yoghurt production. In these optimum points yoghurt production were performed and all of the samples were stored for 1., 7., 14. and 28. days at 4°C. During the storage, water holding capacity and syneresis analyses were conducted. According to the results, the optimum mixture was determined at 80% :20%cow milk:camel milk mixture. However, after 4 weeks of storage it was concluded that an increase in the syneresis and a decrease in water holding capacity (%) were found for yoghurt obtained from 80% :20:% cow-camel milk mixture.
Mostrar más [+] Menos [-]Sivas İlinde Doğal Olarak Yetişen ve Yenilebilir Bir Bitki Olan Evelik (Rumex crispus) Bitkisinin Biyoaktivitesi ve Terapotik Nitelikleri
2019
Sevgi Durna Daştan | Hasan Durukan | Ahmet Demirbaş | Erol Dönmez
Bitkilerden elde edilen ekstrelerin birçoğunun biyolojik etkileri ve etki mekanizmaları hakkındaki bilimsel veriler hala yetersiz olmakla birlikte bu konuya olan ilgi her geçen gün artmaktadır. Bu çalışmada, Rumex crispus (Evelik) bitkisi mevsiminde Sivas yöresinden toplanarak kurutulmuş ve sonrasında yapraklı kısımlarından etanol, metanol ve su ekstraksiyonları elde edilmiştir. Çalışmanın amacı, elde edilen her bir ekstrenin bazı mikroorganizmalar üzerindeki antimikrobiyal aktivitelerinin değerlendirilmesi, toplam antioksidan seviyesi (TAS), toplam oksidan seviyesi (TOS), oksidatif stres indeksi (OSI) değerlerinin ve çeşitli hücre hatları üzerindeki anti-kanserojen niteliklerinin ortaya konulmasıdır. TAS, TOS ve OSI değerlerini tespit etmek için Rel Assay Diagnostics kitler kullanılmıştır. Bitki ekstrelerinin mikroorganizmalara karşı minimum inhibisyon konsantrasyonunu (MIC) belirlemek amacıyla mikrodilüsyon broth yöntemi kullanılmıştır. Çalışmada antimikrobiyal aktivite analizleri, Staphylococcus aureus (ATCC 29213), Enterococcus faecalis (ATCC 29212), Pseudomonas aeruginosa (ATCC 27853), Escherichia coli (ATCC 25922), Bacillus cereus (ATCC 11778), Klebsiella pneumonia (ATCC 13883), Candida albicans (ATCC 10231) ve Candida tropicalis (DSM 11953) mikroorganizmaları kullanılarak yapılmıştır. Normal fare fibroblast hücre hattı ve 3 farklı insan kanser hücre hattında MTT yöntemi ile bitki özütlerinin sitotoksik aktivitesi belirlenmiştir. Sonuç olarak, evelik bitkisinin etanol, metanol ve su ekstraklarının denendiği mikroorganizmalar üzerinde antimikrobiyal aktivitesinin bulunmadığı, yüksek düzeyde antioksidan aktiviteye sahip olduğu ve bazı hücre kültürlerinde sitotoksik aktivitesinin olduğu tespit edilmiştir.
Mostrar más [+] Menos [-]The Effects of Different Secondary Compounds on the Development of Uresiphita gilvata (Lepidoptera: Crambidae) Larvae
2019
Elif Fatma Topkara
In this study, synergistic effects of secondary compounds on the total diet amount of consumption and biological properties of Uresiphita gilvata, which is a polyphagous species, were investigated. The biological properties of this species against different secondary compounds will provide important clues in the fight against species. For this purpose, nine diets were prepared by adding tannic acid, gallic acid and p-Coumaric acid at different concentrations (1, 3, 5%) in the control diet. With the addition of these secondary compounds to the diet at 3% concentration, a total of fourteen diets were prepared, three diets in double combination, and one diet in triple combination. Compared to the control group, it was found that increasing amounts of tannic acid and p-Coumaric acid in the diet resulted in a decrease in total dietary consumption and pupal protein amounts of U. gilvata larvae. It was found that the total consumption amount and pupal weight increased with the increase of gallic acid concentration in diets. The development time was prolonged by adding all three secondary compounds to the diet at increasing concentrations. In this study, it was observed that the larvae were resistant at the related concentrations and combinations of the secondary compounds used in this study and reached the pupae stage.
Mostrar más [+] Menos [-]Occurrence of Rudderfish (Centrolophus niger Gmelin, 1789) in Saroz Bay (Northern Aegean Sea, Turkey)
2019
Özgür Cengiz | Şükrü Şenol Paruğ | Bayram Kızılkaya
A single specimen of the rudderfish (Centrolophus niger Gmelin, 1789) was caught using the handline by fishermen on 14 April 2016 in İbrice Bight (Saroz Bay). This paper represents the first record of C. niger for Saroz Bay.
Mostrar más [+] Menos [-]Küçük Kırma Biti Cryptolestes ferrugineus (L.) Popülasyonlarında Endosimbiyont Mikroorganizmaların Belirlenmesi
2019
Erhan Koçak | Hüseyin Ünal
Böcek mikrobiyal florasının en önemli üyelerini bakteriler oluşturmaktadır. Bu mikroorganizmalar böcekler için uygun gıda oluşturmak, besin sindirimine katkıda bulunmak, faydalı vitamin ve enzim sentezlemek, azot bağlamak, insektisitlere direnç sağlamak, feromon üretmek ve böcek patojenleri ile rekabet etmek amacıyla böceklerin yaşamına önemli katkılar sağlamaları yanında böcekleri öldüren, hastalandıran ve kontrol eden bakteriler de bulunmaktadır. Zararlılar ile mücadelede yeni, çevreye duyarlı ve daha etkili mücadele yöntemleri gerekmektedir. Öncelikle ülkemizde bulunan zararlı böcek türlerinin, endosimbiyont bakteri kompozisyonları belirlendikten sonra yapılacak deneyler için yeni bir mücadele stratejisini mümkün kılabilir. Buradan hareketle ülkemiz depolarında yaygın olarak bulunan sekonder zararlı, Küçük Kırma Biti Cryptolestes ferrugineus’ (L.) bünyesindeki endosimbiyont varlığının araştırılması amacıyla Adana, Konya, İzmir, Samsun ve İstanbul illerindeki hububat depolarından 10 adet C. ferrugineus popülasyonu toplanmıştır. Söz konusu böcek türünde ülkemizde ilk kez endosimbiyont mikroorganizmalardan Wolbachia, Rickettsia ve Spiroplasma varlıkları, sentetik primerler ve PCR metodu uygulanarak belirlenmiştir. Toplam 10 popülasyondan üçünde Wolbachia, altısında Rickettsia ve bir popülasyonda ise Spiroplasma belirlenmiştir. Türkiye genelinde 10 popülasyondan yedisinin (%70) bir endosimbiyontla bulaşık olduğu görülmüştür. Bu çalışma, C. ferrugineus’un endosimbiyontlar Wolbachia, Rickettsia ve Spiroplasma ile enfekteli olduğunu gösteren dünyadaki ilk çalışma özelliğini taşımaktadır.
Mostrar más [+] Menos [-]Antalya Otbiçen (Arachnida: Opiliones) Türlerinin Uyum Analizi Yöntemi İle İncelenmesi
2019
İlkay Çorak Öcal
Otbiçenler çevre şartlarından etkilenmektedir. Otbiçenler hemen hemen her habitatta bulunurlar. Tür çeşitliliği ve birey sayısı özellikle nemli ve sık bitki örtüsüne sahip yerlerde artmaktadır. Otbiçenler bir çok ekosistemin önemli ve faydalı bileşenleridir. Ayrıca ekolojik açıdan incelendiğinde hem güçlü predatörler hemde güçlü indikatör türlerdir. Antalya nemli bir il olduğundan otbiçen çeşitliliğinin fazla olması beklenmektedir. Bu çalışmada Antalya’da otbiçen türleri ile yükseklik, ilçe, toprak türü ve bitki örtüsü gibi değişkenler arasındaki ilişkilerin uyum analizi ile incelenmesi amaçlanmıştır. Değişkenlerin kategorileri arasında var olan benzerlikler grafikler üzerinde gösterilerek yorumlanmıştır.
Mostrar más [+] Menos [-]A Study of Vitamin D and Calcium Level in Beta Thalassemia Major in Duhok Province
2019
Ghorbat Saleh Ali | Malika Kassem Najeeb | Amad M. Saleh Jubrail | Zeliha Selamoğlu
β-thalassemia major is severe hemolytic anemia which requires repeated blood transfusion and for survival, which leading to iron overload. Serious complications due to iron over load are recognized in the thalassemia patients. objectives Vitamin D and calcium are important factors for homeostasis of calcium in this study. This study was conducted for a period of two year including from patients with β- thalassemia major from Duhok Thalassemia Centre between 2014 -2015. Thirty eighth β- thalassemia major patients and thirty eighth persons with age- matched as control group were enrolled in the study. Serum concentration of 25- hydroxy vitamin D and calcium were estimated by enzyme linked fluorescent assay and colorimetric method, respectively. In patients, the level of serum 25- hydroxy vitamin D was significantly lower 11.11±4.36 ng/mL compared with control group (14.03±5.96ng/mL). Vitamin D deficiency is observed about 94.73% in patients. The mean level of serum calcium in patients group is 7.9±0.47mg/dL and 8.98±0.77 mg/dL in control group. There was a statistically significant difference in serum calcium value between patients and control group. 44.73% of patients have hypocalcaemia. This study demonstrated a high prevalence of Vitamin D deficiency and low total serum calcium levels in thalassemia patients with a significantly lower than healthy group. Hypocalcemia and vitamin D deficiency may be results from the negative effect of the repeated blood transfusion and malnourishment.
Mostrar más [+] Menos [-]Tokat İli Meyve-Sebze Üretiminde Pestisit Kullanımı ve Üreticilerin Bilinç Düzeyleri
2019
Gülistan Erdal | Hilmi Erdal | Bekir Ayyıldız | Merve Ayyıldız | Adnan Çiçek
Bilinçsiz ve yoğun kullanılan pestisitlerin insan ve çevre sağlığı açısından önemli problemlere yol açtığı pek çok çalışma ile ortaya konulmuştur. Bu anlamda üreticilerin pestisit kullanımındaki bilinç düzeylerinin araştırılması önem arz etmektedir. Araştırmanın ana materyalini; Tokat ili merkez ilçede belirlenmiş olan 10 adet köyde meyve-sebze üretimi ile uğraşan üreticiler ile yapılan anket verileri oluşturmaktadır. Köylerin üretim miktarı göz önüne alınarak toplam 110 anket yapılmıştır. Veriler 2017 yılı Ekim-Aralık ayına aittir. Anketlerden elde edilen bilgilere göre, Tokat’ta meyve-sebze- üreticilerinin %97’sinin pestisit kullandığı ancak yaklaşık %50’sinin kullandıkları ilaç içeriği hakkında bilgisinin olmadığı belirlenmiştir. Üreticilerin pestisit seçiminde kendi tecrübeleri (%50) ve ilaç bayilerinin tavsiyelerini (%80) dikkate aldıkları gözlenmiştir. Üreticilerin yaklaşık %55’i pestisit kullanım maliyetlerinin 2 bin TL ile 5 bin TL arasında değiştiğini belirtmişlerdir. Üreticiler ilaçlama yaparken korunma önlemlerini tam olarak almadıklarını daha çok eldiven ve maske kullandıklarını belirtirken pestisitlerin insan ve çevre sağlığına verdiği zararlar boyutunda bilinçsiz olduklarını kabul etmektedirler. Ancak üreticiler, pestisit kullanımının ürünlerde bıraktığı kalıntı oranlarının gıda güvenliği açısından oluşturduğu tehlike hakkında hiçbir fikre sahip değildirler. Bunun yanında köylerinde ya da ortak bir bölgede yapılacak eğitimlere kayıtsız kalmayacaklarını ifade etmişlerdir. Bu bağlamda üreticilerin bilinçlendirilmesi konusunda uzman eğitimlerin yapılması ve bu eğitimlerin sürekliliğinin sağlanması, kalıntı analizlerinin yapılarak verilen eğitimlerin geri beslemesinin izlenmesi gerekmektedir.
Mostrar más [+] Menos [-]Extraction of Bioactive Component from Herbal Anoectochilus formosanus Hayata by Microwave, Ultrasound and Lactic Fermentation
2019
Le Thi Kim Ngan | Nguyen Thi Ly | Nguyen Thi Tham | Dang Thi Kim Thuy | Do Dang Giap | Lieu My Dong
Anoectochilus formosanus Hayata was demonstrated to have a benefit healthy due to containing active pharmaceutical ingredients. However, A. formosanus is usually processed to produce tea bags which would destroy the bioactive compounds because of the processing procedure. The aim of this study was to evaluate the influence of extracted methods including microwave-assisted extraction (MAE), ultrasound-assisted extraction (UAE), and fermentation by Lactobacillus acidophilus ATCC-4356 to extract the active pharmaceutical ingredients from A. formosanus. The extracted liquid was analyzed total phenolics, total polysaccharide, and antioxidant activity. The results showed that three methods have a positive effect on the extraction of bioactive compounds of A. formosanus in which the fermentation showed the best result. The total phenolic content, total polysaccharide content and antioxidant capacity that extracted by the fermentation method were 11.762 mg GAE/g; 48.914 mg GE/g, and 1.582 mgVit C/g compare to MAE and UAE which were 7.818 mg and 8.128 GAE/g samples; 41.22 and 37.91mg GE/g samples; 1.032 and 1.163 mgVit C/g respectively. The A. formosanus fermentation method by L. acidophilus promotes bioactive compounds of high biological value. This study would suggest a novel use of lactic fermenting A. formosanus in the production of functional foods.
Mostrar más [+] Menos [-]