Refinar búsqueda
Resultados 201-210 de 598
The Effects of Dietary Olive Cake Meal on Fattening Performance, Carcass and Slaughter Traits in Japanese Quails (Coturnix coturnix japonica) Texto completo
2021
Cahit Özcan | Tülay Çimrin | Yasin Yakar | Sema Alaşahan
This study was aimed at investigating the effects of dietary supplementation with different levels of olive cake meal (0%, 2.5%, 5% and 7.5%) on the fattening performance and slaughter and carcass traits of quails. For this purpose, 400 one-day-old Japanese quail chicks were randomly assigned to 4 groups, each with 5 replicates. The quails were fed on either a basal diet alone (Control Group) or a basal diet supplemented with olive cake meal at rates of 2.5% (Group I), 5% (Group II) and 7.5% (Group III) for a period of 42 days. At the end of the fattening period, dietary olive cake meal was observed not to have caused any adverse effect on body weight, feed intake and feed conversion rate. Eviscerated hot carcass weight, eviscerated cold carcass weight, wing weight, breast weight, thigh weight and edible visceral organ weights were determined to have improved in the treatment groups that received dietary olive cake meal, when compared to the control group. In conclusion, dietary supplementation with olive cake meal, a waste product of the olive oil industry, at a level of 5%, was observed to produce the closest and most similar results to those of feeding on the basal diet. Thus, it is suggested that olive cake meal could be used as an alternative feedstuff for poultry. Furthermore, the use of olive cake meal as an alternative feedstuff would contribute to reducing both feed costs and environmental pollution.
Mostrar más [+] Menos [-]Effect of Different Substrate Mixtures on Volatile Aroma Compounds and Antioxidant Activity of Maitake Mushroom Texto completo
2021
Mehmet Zahit Aydın | Özge Süfer | Gökhan Baktemur | Flavien Shimira | Hatıra Taşkın
In the present study, it was aimed to determine the volatile aroma composition and antioxidant activity of Maitake mushroom grown in different substrate mixtures comparatively. Five different substrate mixtures except control were prepared. Total polyphenols and antioxidant activities were specified by Folin-Ciocalteu, FRAP and DPPH methods. Furthermore, analyzes were carried out in both dried and frozen samples. Head Space Solid Phase Micro Extraction technique combined with Gas Chromatography-Mass Spectrometry (GC-MS) was used in the analysis of volatile compounds. In the present study, yield was obtained only from S4 (oak sawdust + wheat stalk + bran at 1:1:1 ratios) and S5 (poplar sawdust + wheat stalk + bran at 1:1:1 ratios) growing mixtures. Therefore, the studies have been continued by comparing only these two mixtures. While the yield in S4 mixture was 55.02 g 1 kg bag-1, it was determined as 124.82 g 1 kg bag-1 in S5 mixture. DPPH analysis results of frozen and dried samples were 7.99±0.08 and 8.19±0.05 µmol TE g-1 DM (S4) and 8.07±0.09 and 8.20±0.06 µmol TE g DM-1 (S5) respectively. In volatile aroma profile analysis, 22 and 32 compounds were detected in S4 and S5, respectively. Ketones were the most found compound groups and its ratio was 68.67% in S4 and 52.37% in S5. The highest percentage among ketones was obtained from 4-nonanone and 3-octanone compounds.
Mostrar más [+] Menos [-]Yonca Silajlarında Atık Reçel Karışımı İlavesinin Silaj Fermantasyonu ve İn Vitro Sindirilebilirlik Üzerine Etkileri Texto completo
2021
Sibel Soycan Önenç | Damla Yayla
Bu araştırma, atık reçel karışımı ilavesinin yonca silajlarının fermantasyonu ve in vitro sindirilebilirlik üzerine etkilerini belirlemek amacıyla planlanmıştır. Yonca, ekim ayında çiçeklenme başlangıcında hasat edilerek soldurulmuştur. Atık reçel karışımı önce bir süzgeç yardımıyla katı ve sıvı olarak iki kısıma ayrılmıştır. Kontrol grubuna, 20 ml saf su ilavesi yapılmıştır. Sıvı kısım; Reçel-I silajı (RI), 50 mg sıvı reçel+20 ml saf su /kg yonca; Reçel-II silajı (RII), 100 mg sıvı reçel+20 ml saf su /kg yonca olacak şekilde ilave edilmiştir. Katı kısım ise; Reçel Parçacık-I silajı (RPI), 30 mg reçel parçacıkları +30 ml saf su /kg yonca; Reçel Parçacık-II silajı (RPII), 60 mg reçel parçacıkları +60 ml saf su /kg yonca olacak şekilde hazırlanmıştır. Silajlar, kapalı bir depoda 60 gün süresince fermantasyona bırakılmıştır. Reçel ve reçel parçacıkları ilave edilmesi yonca silajının pH ve nötral deterjanda çözünmeyen lif (NDF) içeriklerini düşürmüştür. Araştırmada, en yüksek laktik asit (LA) içeriği RII grubunda kuru madde (KM) de 100,28 g/kg olarak belirlenirken en düşük ise kontrol grubunda 23.07 g/kg KM olarak belirlenmiştir. Yoncaya reçel ve reçel parçaçıkları ilavesi, kontrol grubuna göre enzimde çözünen organik madde (EÇOM) içeriğini önemli düzeyde arttırmıştır (P
Mostrar más [+] Menos [-]Toprak Hidrolik İletkenlik Ölçümünün Atölye Koşullarında Modellenmesi Texto completo
2021
Cafer Gencoglan | Serpil Gençoğlan
Bu çalışmanın amacı, Programlanabilir Lojik Kontrol (PLC), basınç transduseri ve motopomp kullanarak toprak hidrolik iletkenliğini ölçen sistemi atölye koşullarında modellemektir. Çalışmada, uzunluğu 2 m ve çapı 100’lük bir plastik boru, burgu deliğine benzetmek amacıyla hazırlanmıştır. Ayrıca PLC ve modülü kullanılarak bir set oluşturulmuştur. Hidrolik iletkenlik ölçüm sisteminde, burgu deliği yöntemi (burgu deliği tabanı geçirimsiz tabakanın üstünde kalan) kullanılmıştır. Burgu deliği eşitliği kullanılarak CODESYS-ST dilinde sistemin programı yazılmış ve PLC’ye yüklenmiştir. Elle (ESY) ve PLC (PLCSY) ile ölçülen boru (burgu deliği) içindeki su yükleri arasında regresyon analizi sonucu PLCSY = 0,99ESY + 1,69 (R² = 1) şeklinde bir eşitlik elde edilmiş ve bu iki veri setinin Ortalama Mutlak Yüzde Hata (MAPE)'sı %0,41 olarak hesaplanmıştır. Her bir hidrolik iletkenlik ölçüm süresi, vananın tam açık olduğunda yaklaşık 5 dak., yarım açık olduğunda 6 dak. ve üçte bir açık olduğunda ise 8 dakika olarak belirlenmiştir. Boru tabanından statik düzeyine uzaklık (d, cm) 1., 2. ve 3. vana açıklıklarında sırasıyla ortalama 122,83, 123,91 ve 123,7 cm olarak ölçülmüştür. İlk çeyrek bölümde su yükünün 20’den 25’e, 25’den 30’a, 30’dan 35’e ve 35’den 40’a yükselmesi için vana açıklıklarına göre geçen süre ortalaması sırasıyla 4,4, 6,0 ve 26,1 sn olarak tespit edilmiştir. Hidrolik iletkenlik değerleri vana açıklıklarında sırasıyla ortalama 18,6, 13,2 ve 3,1 cm/saat olarak hesaplanmıştır. Ölçülen veriler bir SD karta kaydedilmiştir. Bu işlemlerin tamamı otomatik olarak yapılmıştır. Bu sistemin, hidrolik iletkenliği arazi koşullarında doğru, ekonomik ve hızlı ölçeceği beklentisi yüksektir ve arazi koşullarında test edilmelidir.
Mostrar más [+] Menos [-]Türkiye’de Yerel Ekonomik Kalkınmada Yerel Ürünlerin Önemi: Azatlı Biberi Örneği Texto completo
2021
Mustafa Kan | İbrahim Yılmaz
Bu araştırma ile Niş üretim yapısına sahip olan Azatlı Biberi ile ilgili olarak bu biberin üreticilerinin genel durumu ile yerel ekonomik kalkınma açısından değerinin belirlenmesi ve bu üretimin nasıl bir yerel kalkınma aracı olarak kullanılabileceğinin ortaya konulması amaçlanmıştır. Çalışmada Basit Tesadüfi Örnekleme Yöntemi ile 2020 Yılı Çiftçi Kayıt Sistemi verilerine göre toplam 113 üreticinin 52’si ile anket soru formları doldurularak çalışmanın amacına yönelik veriler elde edilmiştir. Çalışmada üreticiler 20 dekar ve daha az alanda ve 20 dekardan fazla alanda Azatlı Biberi üreten üreticiler olarak 2 gruba ayrılmış ve analizler bu 2 grup üzerinden yapılmıştır. Sonuç olarak son 10 yıl içinde Azatlı Biberi üretiminin bir artış trendinde olduğu ve üreticilerin toplam üretimin %72,81’ini toz biber olarak işlediği belirtilmiştir. 1 kg taze Azatlı Biberi maliyeti 2020 yılı için 1,02 TL, kuru Azatlı Biberi için ise 8,68 TL olarak hesaplanmıştır. Yapılan hesaplamalar üreticilerin gelirleri içerisinde Azatlı Biberi’nin önemli yer tuttuğu, bölgede önemli bir tanınmışlığa sahip olduğu ve Azatlı Biberi adının bir kalite unsuru olarak algılandığı ortaya konulmuştur. Bölgede önemli bir ekonomik değer oluşturan Azatlı Biberi üretiminin yerel ekonomik kalkınma için önemli bir potansiyel oluşturması için örgütlenme, tanıtım ve coğrafi işaret tescilinin (menşei işareti) alınmasının önemli olduğu belirlenmiştir.
Mostrar más [+] Menos [-]Monoklonal Antikorlar ve Tedavide Kullanımı Texto completo
2021
Muhammet Mükerrem Kaya | Hidayet Tutun
Bağışıklık sistemi vücudu hastalık yapıcı patojenlere karşı koruyan temel savunma sistemidir. Bu savunma sistemi farklı mekanizmalarla etkili olmaktadır. Bağışıklık sistemi, antijen adı verilen vücudun kalıtsal yapısına yabancı olan her türlü yapıya karşı etki gösterir. Vücuda dışarıdan gelen hastalık etkenleri öncelikle doğal bariyerlerle karşılaşmaktadır. Doğal bariyerleri aşmayı başaran etkenler kemik iliği, timus, lenf bezleri ve dalak gibi özelleşmiş organlarda üretilen savunma hücreleri ile karşılaşır. İlk aşamada makrofajlar ve fagositler devreye girer daha sonraki aşamada ise B ve T lenfositleri sürece dahil olurlar. B lenfositlerinden salgılanan antikorlar bağışık sisteminin en önemli savunma mekanizmalarından birini oluşturmaktadır. Antikor moleküllerinin vücudun savunmasındaki bu önemi bilim insanlarını bu alanda çalışmaya yöneltmiştir. Bu doğrultuda 1975 yılında Georges Köhler ve Cesar Milstein, koyun alyuvarları ile immunize ettikleri farelerin B lenfositleri ile fare myeloma hücrelerini birleştirerek oluşturdukları hibrit hücreler ile yeni bir tedavi stratejisinin kapısını açmışlardır. Bu hibrit hücreler sadece istenen antijene bağlanan monoklonal antikor sentezleyebilme yeteneğine sahiptir. Monoklonal antikorlar tıp dünyasında hastalıkların teşhisi, tedavisi ve biyokimyasal analizler gibi birçok alanda kullanmaktadır. Günümüzde hala monoklonal antikora dayalı tedavi ve tedavi seçenekleri üzerinde çalışmalar devam etmektedir. Bu derlemede monoklonal antikorlar ve tedavide kullanımı üzerine genel bilgiler verilecektir.
Mostrar más [+] Menos [-]Bıldırcın Rasyonlarına Multi-Enzim İlavesinin Performansa, Yumurta Kalitesine ve Serum Parametrelerine Etkisi Texto completo
2021
Alpönder Yıldız | Esra Tuğçe Şentürk | Osman Olgun
Bu çalışma bıldırcın rasyonlarına farklı seviyelerde multi-enzim ilavesinin yumurtlayan bıldırcınların performans, yumurta iç ve dış kalite parametreleri ile bazı serum parametreleri üzerine etkilerinin değerlendirilmesi için yürütülmüştür. Denemede 10 haftalık yaşta toplam 96 adet Japon bıldırcını dört tekerrürlü altı muamele grubuna ve her bir alt grupta dört bıldırcın olacak şekilde rastgele dağıtılmıştır. Mısır-Soya fasulyesi küspesine dayalı bazal rasyona 100, 500, 1000, 1500 ve 2000 mg/kg multi-enzim ilave edilerek toplamda 6 adet rasyon hazırlanmıştır. Deneme sonuçlarına göre rasyona farklı seviyelerde multi-enzim ilavesinin canlı ağırlık değişimi, yumurta verimi, yumurta ağırlığı, yumurta kitlesi, yem tüketimi ve yemden yararlanma oranına etkisi istatistiki olarak önemsiz olmuştur. Buna ilaveten, muamelelerin kabuk kalınlığı haricinde yumurta iç ve dış kalite parametrelerine etkisi de önemsiz olmuştur. En yüksek yumurta kabuk kalınlığı 1000 mg/kg multi-enzim seviyesinde elde edilmiştir. Serum parametrelerinden glukoz, kreatinin ve kolesterol etkilenmezken AST 100 mg/kg seviyesinde ve albümin, globülin, total protein, kalsiyum ve fosfor konsantrasyonları 2000 mg/kg seviyesinde multi-enzim ilavesinde en yüksek değere ulaşmıştır. Bu sonuçlara göre rasyona yüksek seviyede (2000 mg/kg) multi-enzim ilavesinin bıldırcınların serum parametrelerini iyileştirdiğini, ancak serum parametrelerindeki bu iyileşmenin bıldırcınların performans ve yumurta kalitesine yansımadığı görülmüştür.
Mostrar más [+] Menos [-]Cover and Table of Contents Texto completo
2021
Editoral Editoral
Determination of the L-DOPA (L-3, 4-Dihydroxyphenylalanine) Content in Faba Bean (Vicia faba L.) Flowers and Faba Bean Flower Tea Texto completo
2021
Hatice Bozoğlu | Merve Bezmen
This study aimed to determine the L-DOPA content in the flowers of some different faba bean genotypes and determine the L-DOPA levels in tea prepared from flowers. The experiment was carried out under the ecological conditions in Samsun by the Black Sea with 15 genotypes using a randomized complete block design in three replications. The flowers were harvested three times and the number of flowers and flower yields were determined. The L-DOPA content of the flower and flower tea were determined using HPLC. Different solvents were used to extract the L-DOPA from the faba bean flowers. As a result of the HPLC analyses, the highest L-DOPA yield was determined to be in the tea samples brewed with hot water. It was found statistical differences between genotypes in the second and third harvests for the number of flowers in the plant and the total number of flowers. Dry flower yields ranged from 11.33 to 37.78 kg da−1 while L-DOPA levels were 6.2 to 9.17 g 100g−1 in dry flowers and 6.69 to 9.23 g 100g−1 in infused tea. The study concluded that flower tea of faba bean can be investigate for medicinal purposes and that L-DOPA in the plant can be extracted by brewing without requiring any solvent. This shows that L-DOPA is in a salt form within the plant.
Mostrar más [+] Menos [-]Comparison of Sivas-Koyulhisar Forest (Fagus orientalis Lipsky.) Soils and Agricultural Soils in Terms of Carbon Mineralization Texto completo
2021
Ahu Kutlay | Fikret Koçbulut | Ahmet Demirbaş | Tolga Karaköy
In this study, the dynamism of forest areas was tried to be determined by determining the ecological differences between the areas where Fagus orientalis Lipsky. (Eastern beech, Fagaceae), a very important species for forestry in Turkey, and the soils of agricultural fields. lime %, total salt %, pH, texture, field capacity %, C%, N%, C/N ratios, 30-day carbon mineralization of the lands of Eastern beech forests and agricultural fields, which are naturally formed in Sivas province Koyulhisar district, under controlled conditions (28°C, 80 humidity %) was determined by the respiration method, and two areas in two different ecosystems were compared. When the carbon mineralizations of eastern beech soils were examined seasonally, it was determined as 19.54>18.23>17.87>17.18 mg C(CO2)/100g DS/30 day in spring>autumn>summer>winter seasons, while it was determined as 14.46>13.87>13.68>13.65 mg C(CO2)/100g DS/30 day in autumn>summer>spring>winter seasons in agricultural soils, respectively. Significant relationships were found between the C%, N%, 30-day carbon mineralization cumulative values and % carbon mineralization rates between both areas.
Mostrar más [+] Menos [-]