Refinar búsqueda
Resultados 241-250 de 421
Kişniş Otu (Coriandrum sativum) Yağının Balıklarda Bitkisel Anestezik Olarak Kullanılabilirliği
2019
Yusuf Aktop | Baki Aydın | İfakat Tülay Çağatay
Su ürünleri yetiştiriciliğinde balık refahı ve çalışma kolaylığı açısından sentetik veya bitkisel kökenli anestezikler kullanılmaktadır. Ancak, sentetik kökenli anesteziklerin balık vücudunda birikim yapması nedeni ile hem balık hem de tüketici sağlığını tehdit edebilmektedir. Dolayısıyla son yıllarda bitkisel kökenli anesteziklere olan ilgi giderek artmaktadır. Karanfil yağı su ürünleri yetiştiriciliğinde yapılan çalışmalarda sıklıkla kullanılan bitkisel bir anestezik maddedir. Literatürde karanfil haricinde farklı bitkisel kökenli esansiyel yağların balıklar üzerindeki anestezik etkilerinin araştırıldığı çalışmalar bulunmaktadır. Bu yağlardan birisi de kişniş otu (Coriandrum sativum) yağıdır. Kişniş otu ana bileşen olarak %50-70 oranlarında anestezi özelliği gösteren linalol etken maddesini içermektedir. Bu çalışmada, bitkisel anestezik olarak kişniş otu yağının su ürünlerinde kullanılabilirliği değerlendirilmiştir.
Mostrar más [+] Menos [-]Tohumluk Patates (Solanum tuberosum L.) Yumrularına Uçucu Yağ Uygulamalarının Sürgün ve Kök Gelişimine Etkileri
2019
Arif Şanlı | Yeşim Cirit | Bekir Tosun
Bu çalışma tohumluk patates yumrularına uygulanan bazı uçucu yağların patateste sürgün gücü ve kök gelişimine etkilerinin belirlenmesi amacıyla 2016 yılında yürütülmüştür. Çalışmada Agria çeşidine ait dormant durumdaki tohumluk yumrular farklı konsantrasyonlarda (150, 300, 450 ve 600 ppm) İzmir kekiği (Origanum onites L.), biberiye (Rosmarinus officinalis L.), dereotu (Anethum graveolens L.), kimyon (Cuminum cyminum L.), rezene (Foeniculum vulgare L.), adaçayı (Salvia officinalis L.) ve çörtük otu (Echinophora tenuifolia L. subsp. sibthorpiana (Guss.)) uçucu yağları ile muamele edilerek kontrollü şartlardaki tohum yataklarına dikilmiştir. Araştırmada dormansi süresi, sürgün uzunluğu, sürgün sayısı, sürgün çapı, sürgün ağırlığı, kök uzunluğu ve kök ağırlığı parametreleri incelenmiştir. Uçucu yağların sürgün gelişimine etkileri değişken olmuş adaçayı, biberiye, dereotu ve çörtük yağları sürgün gelişimini teşvik ederken, İzmir kekiği ve kimyon yağı uygulamaları kök gelişimi üzerine diğer uygulamalardan daha etkili olmuştur. Genel olarak yüksek dozda yapılan uygulamalar sürgün gelişimi olumsuz yönde etkilerken, kök gelişimini teşvik etmiştir. Çalışmada, tohumluk yumrulara dikim öncesi uçucu yağ uygulamalarının sürgün ve kök gelişimini olumlu yönde etkilediği ve bu uygulamaların arazi şartlarında yapılması ile daha sağlıklı ve güçlü bitki tesisi kurulabileceği sonucuna varılmıştır.
Mostrar más [+] Menos [-]Aspir (Carthamus tinctorius L.)’de Uygun Çimlenme Sıcaklığının Belirlenmesi Üzerine Bir Araştırma
2019
Orhan Kurt | Alper Anıl Şenel | Naziha El Bey | Merve Göre
Bu araştırma, Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Bölümünde, laboratuvar koşullarında yürütülmüştür. Araştırmada materyal olarak Balcı ve Dinçer olmak üzere iki aspir çeşidi kullanılmıştır. Araştırmada çimlenme sıcaklığı olarak 8, 12, 16, 20, 24, 28, 32 ve 36 °C olmak üzere, 4°C derece aralıklı olacak şekilde, toplam 8 farklı sıcaklık uygulamıştır. Araştırma sonuçlarına göre, her iki çeşitte de çimlenme oranının uygulanan çimlenme sıcaklıklarından istatistiki anlamda çok önemli düzeyde etkilenmiş olduğu, genel ortalama çimlenme oranının %56,1 olduğu belirlenmiştir. Çeşitlerin çimlenme oranı Balcı çeşidinde %58,7 ve Dinçer çeşidinde %53,6 olduğu belirlenmiştir. Çimlenme sıcaklıklarına göre aspirde çimlenme oranının %35,3 ile %71,7 arasında değiştiği, en yüksek çimlenme oranının 16°C sıcaklıkta elde edildiği belirlenmiştir. Çeşit x çimlenme sıcaklığı interaksiyonu bakımından değerlendirildiğinde en yüksek çimlenme oranının %76,2 ile Balcı çeşidinden 16°C çimlenme sıcaklığında elde edilmiştir. Ayrıca çimlenme sıcaklığı ile çimlenme oranı arasındaki ilişkiler de çok önemli olduğu belirlenmiştir. Sonuç olarak çimlenme sıcaklığının 16°C’ye kadar arttığında, çimlenme oranının da arttığı ve 16°C’den daha yüksek çimlenme sıcaklıklarda ise çimlenme oranının azaldığı belirlenmiştir.
Mostrar más [+] Menos [-]Postharvest Differences between Conventional and Artificial Drying of Hazelnut
2019
Ali Turan | Ali İslam
This study aimed to detect the fatty acid profile and oxidative stability traits of hazelnuts dried using three different methods: artificial drying (AR), concrete ground (CN), and grass ground (GS) during 12 months of storage (2013–2014) at 20–25°C and 70–90% relative humidity. As expected, monounsaturated fatty acids (MUFA) were the main fatty acid group (81.75–83.59%) followed by polyunsaturated fatty acids (10.20–11.48%) and saturated fatty acids (5.38–6.96%). Samples dried in AR had more MUFA (83.59%) than sun-dried (CN and GS) samples. Following the drying process, the lowest peroxide value (PV) and the highest ratio of oleic-to-linoleic acid (8.27%) were recorded in samples dried in AR. At the end of storage, the PV was lower in samples dried in AR than on CN and GS methods. The results of this research showed that the AR method is the best for drying hazelnut. This research, therefore, recommends the AR method for drying hazelnuts on a commercial scale.
Mostrar más [+] Menos [-]Seafood Consumption Preferences and Fish Demand in Kastamonu
2019
Serkan Dilek | Şenol Paruğ | Ayla Paruğ | Hayrettin Keskingöz
Fish is an important food source for human health. Despite being surrounded on three sides by seas, fish demand is not enough demand in Turkey. The demand for a good is determined by many factors, especially the income of consumer and price of an item. In Kastamonu city centre with a population of 128.537, a questionnaire is applied to determine the consumption and frequency of fish consumption. According to the survey results, the consumption of fish in Kastamonu city centre is not at a desirable level. Although the price of fish is lower than that of red meat, it is not preferred by the low-income group. Most fish consumption is carried out by those with high-income levels.
Mostrar más [+] Menos [-]Kars İli Yetiştirici Koşullarındaki Kazların (Anser anser) Yumurta Verimi, Kuluçka, Büyüme, Kesim ve Karkas Özellikleri (I. Yumurta Verimi ve Kuluçka Özellikleri)
2019
Kadir Önk | Turgut Kırmızıbayrak
Araştırmada yumurta verimi için 60 aile işletmesinden 200 adet kaza ait toplam 2365 adet yumurta incelenmiştir. Yumurta verimi ve dış kalite özelliklerinin incelenmesinde kazlar tüy rengine göre; beyaz, siyah, kahverengi, alaca ve gri ve yaşa göre; 1, 2, 3, 4 ve >4 gruplarına ayrılmıştır. Kuluçka özelliklerinin belirlenmesinde ise kazlar yaş, tüy rengi ve yumurta ağırlığı (170,00) gruplarına ayrılmıştır. Yumurta verimi ve yumurtlama periyodu genel ortalamaları sırasıyla 12,66±0,07 adet/kaz ve 28,61±0,19 gün olarak, yumurta ağırlığı ve yumurta şekil indeksi ortalamaları ise sırayla 163,74±0,38 g ve %65,78 olarak belirlenmiştir. Yumurta verimi ve yumurtlama periyodu üzerine yaş ve tüy renginin etkisi önemli bulunmuştur. Kaz yumurtalarının kuluçka özelliklerinden döllülük, kuluçka randımanı, çıkım oranı, embriyonal ölüm oranı ve kabuk altı ölüm oranı genel ortalamaları sırasıyla %76,10, %60,88, %80,00, %13,16 ve %6,84 olarak belirlenmiştir. Kuluçka özellikleri üzerine tüy renginin etkisi önemsiz, yaşın döllülük oranı üzerine etkisi önemli, incelenen diğer özellikler üzerine etkisi ise önemsiz bulunmuştur. Sonuç olarak yerli Türk kazlarının yumurta verimi ve yumurtlama periyodunun birçok kaz ırklarından düşük, yumurta ağırlığının birçok kaz ırkları ile benzer olduğu belirlenmiştir. Yumurta ağırlığı arttıkça kuluçka randımanın arttığı belirlenmiştir. Yumurta verimi bakımından 3 yaşlı kazların diğer yaş kazlara göre yüksek olduğu tespit edilmiştir.
Mostrar más [+] Menos [-]Karayaka Koyunlarında Gebelikte Kondisyon Puanı ve Transabdominal Ultrasonografi Yönteminin Kullanımı Üzerine Bir Araştırma
2019
Hilal Tozlu Çelik | Fatih Ahmet Aslan | Yeliz Kaşko Arıcı | Metehan Eser Kahveci | İbrahim Kiper
Bu araştırmada Karayaka Koyunlarında (n=126 baş) gebeliğin 50. gününde B-Mod Real Time 3,5 MHz lineer transabdominal problu ultrasonografi cihazı ile gebelik ve yavru sayısının tespiti amaçlanmıştır. Ayrıca koyun yaşı ve gebeliğin 50. günü vücut kondisyon puanı ile yavru doğum ağırlığı arasında ilişki belirlenmeye çalışılmıştır. Ultrasonografi cihazı ile elde edilen bulgular kuzulama kayıtlarıyla karşılaştırılmıştır. Bu araştırmada ultrasonografi cihazı ile muayenenin doğruluk oranı %84, duyarlılık oranı %93 bulunmuştur. Koyunların gebeliğin 50. gününde ortalama vücut kondisyon puanları ile yavruların doğum ağırlığı arasındaki korelasyon katsayısı 0,234 olarak hesaplanmış ve istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Koyun yaşı ile gebeliğin 50. gününde vücut kondisyon puanı arasında önemli ilişki olduğu belirlenmiştir.
Mostrar más [+] Menos [-]Diagnostic Study of Ginger Market Access for Eastern and Western region of Nepal
2019
Arun GC | Sirish Pun | Sudip Devkota | Kiran Ghimire
Ginger (Zingiber officinale) is one of the important spices in the world. Nepal is the fourth largest producers of ginger in the world, which produced 271.863 MT in 2016. In Nepal, seventy districts are producing ginger and around 400.000 households are involving in the ginger farming which is the chief source of the household income. Moreover, ginger has prioritized by several policies and strategies of the Government of Nepal. This paper examined the production trend and market access of Nepali ginger considering the ginger global market. A diagnostic study of production, value addition, and the marketing system was carried out between the eastern and the western part of Nepal. The secondary information was reviewed and analysed for the study. Likewise, the key informant survey was performed for the primary data and information. For Nepali ginger, India is found constantly top destination. The result of price index suggested that Nepali ginger is losing significant potential earning by not having top most lucrative markets for fresh ginger. Moreover, the trend of the export is ever fluctuating and the result showed that trade of ginger to India in term of export is more stable from the western region as compared to the eastern region. The study found that the major determinants of ginger market access are quality of ginger produced, value addition, level of trade facilitation, and domestic production and the import of India from other countries.
Mostrar más [+] Menos [-]Genetic Variability and Character Association in Maize (Zea mays L.) Inbred Lines
2019
Md. Al-Amin | Md. Abul Kalam Azad | Shahriar Rahman Shovon | Most. Farzana Haque
Maize grain yield is a complicated character which depends on multiple factors. Considering this aspect, we carried out an experiment to estimate the genetic parameters and character association of thirty inbred line in maize during November 2017 to April 2018. The highest genotypic coefficient of variation (GCV) was observed for a Number of kernel row per ear (NKRE), ear diameter (ED), plant height (PH), number of kernels per row (NKR). However, heritability (percentage) exhibited highest for the yield per plant (YP), thousands kernel weight (TKW), cob weight (CW), first ear height (FEH), ear length (EL). The percentage of genetic advance (GAM%) was high for YP, CW, PH, FEH, TKW. Results demonstrated that EL has a significant positive correlation with NKR (r = 0.661**). YP showed significant positive correlation with PH (r = 0.718**). While EL (r = 0.587**), NKR (r = 0.501**), NKE (r = 0.422**), and TKW (r = 0.612**) showed insignificant association with YP (0.718). YP has insignificant association with EL to NKRE (r = -0.0414) and PH to FEH (r = -0.092). Highest and positive direct effect on YP was exhibited by TKW (0.519). Considering all traits, IL-28, performed better followed by IL-9, IL-15, and IL-10. The development of hybrids genotypes, these genotypes have the chance to obtain higher heterosis with high performing crosses.
Mostrar más [+] Menos [-]Bazı Turunçgil Anaçlarının Klasik ve Yeni Nesil Doku Kültürü Teknikleri ile Mikroçoğaltımı
2019
Melike Cengiz | Yıldız Aka Kaçar
Çalışmada, ‘Tuzcu 31-31 turuncu’ ve ‘C-35 sitranjı’ turunçgil anaçlarının, in vitro’da geleneksel katı kültür ve geçici daldırma prensibine dayanan Plantform biyoreaktör sistemi ile karşılaştırmalı olarak mikroçoğaltım ve köklendirme denemeleri yürütülmüştür. Turunçgil anaçlarının katı kültür mikroçoğaltım denemeleri için, Murashige ve Skoog (MS) ve Woody Plant (WPM) besin ortamları ile bitki büyüme düzenleyicilerden 6-Benzylaminopurine (BAP) (0; 1,0; 2,0 mg L-1), Kinetin (KIN) (0; 0,5; 1,0 mg L-1) ve 2-Isopentenyl adenine (2IP) (0; 1,0; 2,0 mg L-1) farklı konsantrasyonları denenmiştir. Katı kültür köklenme denemeleri için; MS, ½ MS, WPM besin ortamları ile 1-Naphthaleneacetic acid (NAA) (0; 0,5; 1,0; 2,0 mg L-1) ve Indole-3-butyric acid (IBA) (0; 0,5; 1,0; 2,0 mg L-1) bitki büyüme düzenleyicilerinin farklı konsantrasyonları incelenmiştir. Her iki genotip içinde en iyi mikroçoğaltım sonuçları 2,0 mg L-1 BAP içeren MS besin ortamından ve en iyi köklenme sonuçları 0,5 mg L-1 NAA içeren ½ MS besin ortamından elde edilmiştir. Mikroçoğaltım ve köklenme için belirlenen en iyi besin ortamı içeriği ile Plantform biyoreaktör sisteminde çalışılmıştır. Çalışma sonucunda, her iki genotipte de kardeşlenme ortamında, Plantform sistemi bitki kalitesi bakımından daha iyi sonuç vermiştir. Köklenme ortamında Plantform sistemi, katı kültür besin ortamına göre daha avantajlı bulunmuştur. SSR markırları ile yapılan tarama sonucunda da, Plantform sisteminde çoğaltılan ve köklendirilen bitkilerde, herhangi bir genetik açılımın olmadığı belirlenmiştir.
Mostrar más [+] Menos [-]