Refinar búsqueda
Resultados 251-259 de 259
The Effects of Some Drugs Used to Treat Honeybee (Apis mellifera L.) Diseases and Pests on Lifespan of Honeybees
2017
Duran Özkök | Ethem Akyol
This study was conducted to determine the effects of Bayvarol®, Fumidil-B®, Neo-Terramycin® on adult honeybee lifespan. Total twenty honeybee colonies were used and randomly divided into four groups (each group consisted of five colonies). Experimental groups: Bayvarol ®, Fumidil-B® and Neo-Terramycin® were treated to first, second and third groups, respectively. No treatment was done to forth group taken as control group. A hundred one day old worker bees were taken from each group and marked with different colors and numbered on the thorax. After the marked, all worker bees were given into the observation hive. Marked worker bees were controlled and counted daily. Statistical analysis of data was done by variance analysis method and between groups comparisons were done with Duncan's multiple range tests. Average lifespans of the first, second, third and control groups were 44.97±4.90, 46.86±6.56, 45.38±6.12 and 47.72±6.06 days, respectively. There were found statistically significant differences among average lifespan of first, second, third and control groups. This study showed that some drugs used to treat diseases and pests reasoned a negative effect on the lifespan of honeybees.
Mostrar más [+] Menos [-]Tuz Stresinin Nane (Mentha piperita L.)’de Büyüme ile Uçucu Yağ Miktarı ve Bileşenleri Üzerine Etkileri
2017
Nilgün Göktürk Baydar | Özkan Çoban
Peppermint is one of the valuable medicinal and aromatic plants with its powerful flavour and fragrance. Its leaf and essential oil are used in cosmeceuticals, foods, pharmaceutical and personal care products. It is well known that yield and secondary metabolite biosynthesis in the medicinal and aromatic plants are strongly influenced by abiotic stresses. Salinity is also one of the most important stress factors affecting plants. This study was carried out to determine the effect of salt stress on growth, essential oil content and oil constituents in peppermint plants. For this aim, three different concentrations of sodium chloride NaCl (0, 100 and 150 mM) were applied to peppermint plants. As a result of the study it was determined that all of the investigated parameters were significantly affected by NaCl applications. Shoot length, fresh and dry weights of plants and essential oil content decreased in line with the elevating level of NaCl. Besides, NaCl also caused differences in essential oil composition. Menthol and menthone, the main components of the peppermint oil, reduced significantly when NaCl concentration rose to 150 mM. Based on the results, it may be concluded that NaCl especially at high concentrations considerably and negatively affected plant growth, essential oil content and quality of the essential oil.
Mostrar más [+] Menos [-]Karadeniz Sahil Kuşağında Yağlık Kolza (Brassica napus L.,) Bitkisinin Çiçeklenme Fenolojisi, Çiçek Sayısı, Nektar ve Polen Potansiyelinin Belirlenmesi
2017
Necda Çankaya | Ulviye Kumova
Bu araştırma, ülkemizde tarımı yaygınlık kazanan yağlık kolza (Brassica napus L.,) bitkisinin Samsun İli koşullarında, çiçeklenme fenolojisi, çiçek sayısı, nektar ve polen potansiyelinin belirlenmesi amacıyla 2011 ve 2012 yıllarında yürütülmüştür. Araştırmanın birinci yılında (2011), kolza bitkisinin 44 gün süre ile çiçekte kaldığı, bitkide 2.694 adet/da çiçek bulunduğu, günlük toplam 1,89 kg/da nektar salgıladığı ve 1330 kg/da polen ürettiği belirlenmiştir. Araştırmanın ikinci yılında (2012), kolza bitkisinin 39 gün süre ile çiçekte kaldığı, bitkide 701 adet/da çiçek bulunduğu, günlük toplam 0,38 kg/da nektar salgıladığı ve 331,57 kg/da polen ürettiği ortaya konmuştur. Kolza bitkisinin Samsun koşullarında yapılan iki yıllık sonuçlarına göre ortalama 41,5 gün çiçekte kaldığı, günlük nektar üretiminin 0,23 mg/çiçek/gün, nektar kuru madde düzeyinin %20,25 ve polen üretiminin 0,48 mg/çiçek/gün olduğu saptanmıştır. Samsun İlinde kolza bitkisinin, erken ilkbahar döneminde, çevrede bulunan birçok bitkinin çiçeklenmesinden önce çiçeklendiği ve başta bal arıları (Apis mellifera L.) olmak üzere pek çok tozlayıcı böceğe, nektar ve polen sağladığı belirlenmiştir. Kolza bitkisinin arıcılık açısından ekiminin yaygınlaştırılarak erken ilkbahar döneminde, bal arıları ve diğer tozlayıcı böcekler açısından elverişli bir besin kaynağı olabileceği ortaya konmuştur.
Mostrar más [+] Menos [-]Yerli ve Yabancı Ticari Kahverengi Yumurtacı Tavukların Serbest (Free-Range) Yetiştirme Sisteminde Verim Özelliklerinin Karşılaştırılması
2017
İsmail Türker | Sezai Alkan | Serpil Akçay
Araştırma serbest sistem yumurta tavukçuluğunda kullanılacak uygun tavuk materyalini belirlemek üzere yürütülmüştür. Bu amaçla yerli kahverengi yumurtacı Atak-S genotipi ile YB kodu verilen yabancı kahverengi ticari yumurtacı genotip verim ve yumurta özellikleri bakımından karşılaştırılmıştır. Araştırmada her bir genotipten 150’şer adet olmak üzere toplam 300 adet tavuk kullanılmıştır. Her genotip kendi arasında üç parsele ayrılmış ve her parselde 50 tavuk barındırılmıştır. Derin altlıklı yer sistemli kümes içerisinde birim alanda (m2) 5 tavuk yetiştirilirken, otlatma alanında ise tavuk başına 4 m2 alan ayrılmıştır. Aynı gün kuluçka çıkışı yapılmış olan yarkalar 16 haftalık yaşta özel bir firmadan temin edilmiştir. Araştırma 80 haftalık yaşa kadar sürdürülmüş olup bu süre zarfında verim ve yumurta kalite özellikleri tespit edilmiştir. Bu özelliklerden, %50 yumurta verim yaşı, yumurta ağırlığı, tavuk-gün yumurta verimi, tavuk-kümes yumurta verimi, yaşama gücü, ak indeksi, sarı indeksi, haugh birimi ve sarı rengi bakımından genotipler arasında farklılık bulunmamıştır. Buna karşın, 18-80. hafta canlı ağırlığı, yem tüketimi, yemden yararlanma oranı, şekil indeksi, kabuk kalınlığı, kabuk direnci, et-kan lekesi oranı ve kabuk rengi bakımından ise genotipler arasındaki farklılığın önemli olduğu tespit edilmiştir. Araştırmada, genotiplerden herhangi birisinin bütün özellikler bakımından öne çıkmadığı belirlenmiştir. Ancak, piyasa şartları dikkate alınarak yapılan ekonomik analiz sonuçları ve hayvan hassasiyetleri bakımından yapılan gözlemler neticesinde Atak-S genotipinin serbest sistem yumurta tavukçuluğuna daha uygun olduğu sonucuna varılmıştır.
Mostrar más [+] Menos [-]Bazı Yerli ve Yabancı Trabzon Hurması (Diospyros kaki L.) Çeşit ve Tiplerinin Morfolojik ve Moleküler Karakterizasyonu
2017
Turgut Yeşiloğlu | Yıldız Aka Kacar | Bilge Yılmaz | Meral İncesu | Berken Çimen
Çukurova Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Bahçe Bitkileri Bölümünde yürütülen bu çalışmada 20 trabzon hurması çeşit ve tiplerinde morfolojik ve moleküler karakterizasyon yapılmıştır. Çalışmada morfolojik karakterizasyon için ağaçlarının gelişme durumu, büyüme şekli, dal yapıları ile yaprak, meyve ve tohum özellikleri incelenmiştir. Morfolojik karakterizasyon sonucu elde edilen verilerde, trabzon hurması çeşit ve tiplerinden oluşan popülasyon içindeki benzerlik katsayısı, temel bileşenler analizi (TBA) ve kümeleme analizi yapılarak morfolojik dendrogram oluşturulmuştur. TBA analizi sonucunda ilk üç temel faktör grubunun popülasyon varyansının %55,11’ini tanımladığı saptanmıştır. Çeşit ve genotiplerden oluşan 20 birey içerisindeki benzerlik indeksi morfolojik özellikler bakımından %6,01 ile %67,47 arasında değişim göstermiştir. Yapılan rastgele çoğaltılmış polimorfik DNA (RAPD) analizlerine göre, çalışmada kullanılan genotipler arasındaki genetik polimorfizmin yüksek olduğu saptanmıştır. Belirtilen bu polimorfizme rağmen, bazı genotiplerin yakın genetik ilişkide olduğu da tespit edilmiştir. ‘Hana Fuyu’ (Fr) ve ‘Hachiya’ (Fr) genotipleri arasında RAPD sonuçlarına göre %82 oranında benzerlik tespit edilmiştir. ‘Fuji’ genotipinin ise belirtilen bu genotiplerle genetik benzerliğinin yaklaşık olarak %80 civarında olduğu belirlenmiştir. Ayrıca ‘Kaki Tipo’ (Fr), 07 TH 05, 07 TH 06 ve 33 TH 01 genotiplerinin aynı grup içerisinde kümelendiği ve benzerlik oranlarının %65’in üzerinde olduğu tespit edilmiştir.
Mostrar más [+] Menos [-]Effect of Silver Nitrate Solvent on Total Protein, Total Phenolic and Some Antioxidant Enzyme Activities in Cell Suspension Culture of Capsicum annuum L.
2017
Sinan Aydın | Cemil İşlek | Bengü Türkyılmaz Ünal
Heavy metal pollution is a significant environmental problem with negative potential impacts on agriculture and human health. In this study, calluses were obtained by using in vitro germinated hypocotyl explants of pepper seedlings and cell suspensions were prepared from these calluses. The effect of silver nitrate (AgNO3) solution added in different concentrations and times to cell suspension cultures of pepper on total protein and total phenolic compound amounts, superoxide dismutase and peroxidase enzyme activities were analysed. Total protein and total phenolic amounts, superoxide dismutase and peroxidase enzyme activities were detected by spectrophotometric methods. When the effects of silver metal on pepper plant were examined, it was determined that silver metal reduced the total protein and phenolic content in the pepper plant cells and especially at higher concentration, in the first 24 hour period, antioxidant enzyme activities increased.
Mostrar más [+] Menos [-]Alternative Methods of Treatment for Organic Animal Production: A Survey of “Baitarname” (Veterinary Manuscript)
2017
Ali Yiğit | Aşkın Yaşar
Manuscripts, containing thousands of years of information and experiences about the treatment of diseases of other animal species, mostly horses, are known by different names such as baitarname, esbname, haylname and bazname. These authentic works, which were also established during the Islamic Civilization period, also bear the traces of different civilizations such as Ancient Egypt, Ancient India and Ancient Greek. With this study, it was aimed to shed light on the evaluation of these manuscripts which have thousands of years of knowledge in terms of treatment and preventive medicine in organic animal production. The main material of the work is originated of a manuscript work conducted as a doctoral thesis and of information on the subject. In addition, books, theses, researches and compilation studies that can be reached within the scope of the subject and which were studied before were also evaluated. In these study, it is observed that the use of herbal, animal and mineral resources as medicines in the treatment, as well as the applications of phlebotomization and cauterization are among the treatment methods. Increased pharmacological, toxicological and clinical trials on herbal, animal and mineral drugs, which are accepted as a complementary role even if they are not alternative, could be a valuable source of organic animal production for which artificial drug use is prohibited or restricted.
Mostrar más [+] Menos [-]Türkiye Otbiçen (Opiliones) Faunasının Endemizm Durumu
2017
Kemal Kurt | Ömer Köksal Erman | Hakan Demir | Osman Seyyar
Bu çalışmada, Türkiye opilionid faunası endemizm açısından değerlendirilmekte ve bu grubun Türkiye’nin biyolojik zenginliği içindeki mevcut durumu ve önemi ortaya konulması amaçlanmıştır. Bu amaçla ülkemiz otbiçenleri üzerine yapılmış olan çalışmalar incelenmiş ve 6 familyaya ait 35 tür ve 2 alt türün endemik olduğu tespit edilmiştir. Bu türlerin familya ve cinslere göre dağılımı belirlenmiş ve grafiklerle gösterilmiştir.
Mostrar más [+] Menos [-]Altlık Materyalinin Etlik Piliçlerin Refah ve Performansı Üzerine Etkisi
2017
Serpil Gençoğlan | Cafer Gençoğlan
Bu çalışmanın amacı, altlık materyalinin kalitesi, çeşitleri ve bu materyalin etlik piliçlerin refah ve performansı üzerine etkilerini incelemektir. Etlik piliç yetiştiriciliğinde en uygun yetiştirme sistemi yerde yetiştiricilik olduğundan altlık materyali büyük önem kazanmaktadır. Etlik piliç üretiminde sağlanan gelişmeye bağlı olarak altlığa olan talep de artış göstermektedir. Altlık materyali olarak genelde saman, kaba odun yongası ve hızar talaşı yaygın olarak kullanılmaktadır. Bunlarla birlikte altlık materyali olarak buğday, arpa, çavdar, yulaf, ayçiçeği, çeltik, fındık, mısır, soya, fıstık, pamuk, şekerkamışı gibi malzemeler saf veya karıştırılarak kullanılmaktadır. Altlığın kalitesini altlığın nemi, pH'si, amonyum nitrat içeriği, kekleşme düzeyi ve su tutma kapasitesi belirlemektedir. İdeal altlığın nem oranı %20–25, pH değeri 8–10 arasında olmalı ve amonyak miktarı ise 25 ppm’i geçmemelidir. Altlık kalınlığı, altlığın türüne göre 2-10 cm arasında değişmekte, parça büyüklüğü de 0.6 cm’yi geçmemelidir. Altlık neminin artması pH düzeyini, NH3 konsantrasyonunu ve kekleşmeyi arttırır. Altlık materyalinin türü etlik piliçlerin performansı, refahı, sağlığı, davranışı ve ürün kalitesi üzerine etkili olmaktadır. Ayrıca bu materyallerin karkas kusurları, ayak-bacak problemleri, göğüste su toplanması, yaşama gücünde düşme, altlık nemi nedeniyle mikroorganizma gelişiminde artış, kümeslerde gaz ve toz oluşumunun artması gibi olumsuz etkileri bulunmaktadır. Bu olumsuz etkiler entansif işletmelerde büyük ekonomik kayıplara neden olmaktadır. Bu nedenle etlik piliç yetiştiriciliğinde altlık materyalinin kalitesi ve çeşidi çok önemlidir.
Mostrar más [+] Menos [-]