Refinar búsqueda
Resultados 291-300 de 395
Tuz Stresi Altında Marul Bitkisinin Gelişimi ve Bazı Besin Maddesi İçerikleri Üzerine Organik Materyallerin Etkisi Texto completo
2023
Ceyhan Tarakçıoğlu
Bu çalışmada, farklı organik materyallerin tuz stresi altında yetiştirilen İceberg ve Kıvırcık marul bitkisinin gelişimi, bazı besin maddesi içerikleri ve stres tolerans parametreleri üzerine etkisi araştırılmıştır. Toprağa vermikompost, fındık zuruf kompostu, düşük ve yüksek kaliteli leonardit bazlı organik toprak düzenleyicileri %2 oranında uygulanmıştır. Tuzluluk stresi üç seviyede (0, 20 ve 40 mM NaCl) gerçekleştirilmiştir. Deneme tesadüf parselleri deneme desenine göre 3 tekerrürlü olarak serada yürütülmüştür. Tuzlu koşullar altında bitkilerin kuru ağırlığı, membran geçirgenliği, nitrat içeriği, K/Na ile Ca/Na oranları düzenli olarak azalırken; prolin, Na, Cl ve Ca içerikleri artmıştır. Stres tolerans parametrelerine göre değerlendirildiğinde, bitkilerin membran geçirgenliği, prolin, nitrat, K, Na, Ca içerikleri ve Ca/Na oranlarının fındık zuruf kompostu uygulamasında, yaş-kuru ağırlık ve Cl içeriklerinin vermikompost uygulamasında en iyi olduğu tespit edilmiştir. Sonuçlarımız fındık zuruf kompostu ve vermikompostun leonardite kıyasla tuzluluk stresinin etkilerini azalttığını göstermektedir.
Mostrar más [+] Menos [-]Farklı Küspeler ile Hazırlanan Süt Sığırı Rasyonlarının In Vitro Gaz Üretim Parametrelerinin Karşılaştırılması Texto completo
2023
Kadir Erten | Levend Coskuntuna | Fisun Koç
Bu çalışmada, farklı küspeler kullanılarak oluşturulan rasyonların in vitro gaz üretim (GÜ) parametreleri karşılaştırılmıştır. Rasyonlara küspe olarak soya fasulyesi küspesi (SFK) (R1), ayçiçeği tohum küspesi (ATK) (R2) ve kanola küspesi (KK) (R3) katılmıştır. Bu küspelerin farklı oranlarda katılarak oluşturulduğu (R4, R5, R6 ve R7) rasyonlar da hazırlanarak, toplam 7 rasyon elde edilmiştir. Rasyonların besin madde değerleri arasındaki farklılık, mısır DDGS ile dengelenmiştir. Rasyonu oluşturan yem hammaddeleri ve 7 farklı rasyonun kuru madde (KM), ham kül (HK), ham protein (HP), ham yağ (HY), in vitro gaz, in vitro metan ve CO2 üretim miktarları belirlenmiştir. Elde edilen in vitro gaz üretim miktarları ile organik madde sindirilebilirliği (OMS), metabolik enerji (ME) ve net enerji laktasyon (NEL) değerleri hesaplanmıştır. ATK, KK ve SFK’in, inkübasyon süresinin 24. saatinde oluşan gaz miktarları sırasıyla 31,77, 34,65, 50,34 ml olarak bulunmuştur. Küspelerin tek başına katıldığı gruplar arasında ise en yüksek gaz üretimi SFK katkılı R1 grubunda 59,20 ml olarak tespit edilirken, en düşük KK katkılı R3 grubunda 50.54 ml olarak tespit edilmiştir. En düşük CH4 miktarı ATK katkılı R2 grubunda 7,77 ml olarak bulunmuştur. Küspelerin aynı rasyonda kullanımının, tek başlarına kullanımlarına göre daha fazla CH4 ürettiği tespit edilmiştir. Araştırma sonucunda, rasyona ATK’nin SFK ve KK’ne göre oransal olarak daha fazla katılmasının hem ekonomik hem de ekolojik olarak daha fazla katkı sağladığı ve sindirebilirliği de artmasına neden olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca rasyona SFK, ATK ve KK’den biri katılacak ise ATK kullanılmasının daha ekonomik olacağı belirlenmiştir.
Mostrar más [+] Menos [-]Fransa ve Türkiye’de Tarımda Çalışanların Sosyal Güvenliği Texto completo
2023
Derya Balcı | Arife Sema Gün
Tarımsal üretim doğal koşullarda yapılan ve mevsimlerin koşullarına bağlı olan üretimdir. Bu nedenle tarım sektörü doğası gereği tehlikeli ve fiziksel risklerin fazla olduğu bir sektördür. Tarım sektöründe çalışanlar faaliyetleri sırasında tehlikeli ve fiziksel risklere maruz kaldıkları gibi sosyal korumanın dışında da tutulabilmektedir. Tarımda çalışanlar ve bakmakla yükümlü oldukları ailelerinin de diğer sektörlerde olduğu gibi sosyal korumadan yararlanması gerekmektedir. Dünyada sosyal güvenlik ilk olarak sanayi sektöründe ortaya çıkmış ve sonrasında hizmet ve tarım sektörlerinde de uygulanmaya başlanmıştır. Amerika Birleşik Devletleri sosyal güvenliği 1935 yılında yasayla destekleyen ilk ülke olmuş, yasanın ilk halinde tarım kesimini dışlamışsa da zamanla yasada yapılan yeni düzenlemelerle tarım kesimi sosyal güvenliğe dâhil edilmiştir. Bu çalışmada, Fransa ve Türkiye’deki yasalar ve literatürden elde edilen bulgular kullanılarak, tarım sektöründe sosyal güvenliğin nasıl sağlandığı incelenmiştir. Fransa’nın tarım alanı 27.476.930 hektar olup Avrupa Birliği’nin en büyük tarımsal alanına sahip ülkesidir. 2020 yılı verilerine göre Avrupa Birliği ülkeleri içinde en büyük tarım üreticisi ülke konumunda olan Fransa, tarımsal ürün ihracatında birlik içinde üçüncü sırada yer almaktadır. Ayrıca Fransa tarım sektörü için kapsamlı sosyal güvenlik düzenlemelerine sahip bir ülkedir. Tarım sektöründe sosyal güvenliği sağlamak için, tarımsal sosyal koruma sistemi kullanılmaktadır. Bu sistem, tarım, ekonomi, maliye ve kalkınma bakanlıklarının ortak gözetimi altında çalışmaktadır. Türkiye’de de yıllar içinde tarım sektörünü sosyal güvenliğe dâhil etmek için çeşitli düzenlemeler yapılmıştır. Ancak, tüm düzenleme dönemlerinde tarım sektörünü tamamen kapsayan zorunlu bir sosyal güvenlik sistemi oluşturulamamıştır.
Mostrar más [+] Menos [-]Konya İlindeki Hububat Depolarının Mevcut durumu ve Yapısal Özellikleri Bakımından Değerlendirilmesi Texto completo
2023
Elif Şahin Suci | Nuh Uğurlu
Bu çalışma, Konya ilindeki hububat depolarının mevcut durumlarını ortaya koymak, yapısal ve teknik özellikleri açısından değerlendirmek amacıyla yürütülmüş olup, ildeki hububat depoları çeşitli kategorilerde değerlendirilmiştir. İşletme başına ortalama depolama kapasitesi yaklaşık 38.267 ton olup, işletme başına silo sayısı ise 20 adettir. İldeki düz tabanlı çelik siloların %78’inin kapasitesi 2000-3000 ton arasında, konik tabanlı çelik siloların %67’sinin kapasiteleri 1000-2500 ton arasında değişmesine rağmen, yatay beton depoların %82’sinin kapasitesi 2500-4000 ton arasında değişmektedir. Depolama süresi, işletmelerin yaklaşık %23’ünde 6 aydan az, %3’ünde 24 aydan fazla, yaklaşık %43’ünde 6-12 ay arasında değişmektedir. Depolarda doluluk oranları sezon içerisinde %100’e kadar çıkmasına rağmen işletme başına ortalama doluluk oranı %37,4’tür. İşletmelerin 12’sinde depoların doluluk oranı %0-25 iken 9 işletmede bu değer %76-100 arasında değişmektedir. Depoların %93’ünde mekanik havalandırma sistemleri ile havalandırma yapılmasına rağmen %7’sinde havalandırma sistemi bulunmamaktadır. Depolama yapılarının %89,4’ü tek kanatlı, %6,1’i kepenk, %1,8’i sürgülü, %0,9’u çift kanatlı ve %1,3’ü endüstriyel seksiyonel kapıya sahiptir. Depolama yapılarının %89,4’ünde konik çatı sistemi ve %10,1’inde beşik çatı sitemi bulunmasına rağmen %0,5’inde çatı bulunmamaktadır. Beşik çatıya sahip depoların yaklaşık %80’inde çatı malzemesi olarak trapez galvanizli sac ve yaklaşık %12’sinde sandviç panel kullanılmıştır.
Mostrar más [+] Menos [-]Acute and Subacute Toxicity of Ruta Montana Extract to Female Rats: Effect on Liver, Kidneys and Ovaries Texto completo
2023
Mahdeb Nadia | Khadidja Attafi | Souha Bouhouhou | Allouni Rima | Abdelouahab Bouzidi
Ruta montana L. is an annual aromatic plant of the family rutaceae. Quantitative analysis of the methanolic crude extract of Ruta montana L. yielded 8.43%, whereas the qualitative analysis revealed the presence of alkaloid or coumarin. The Litchfield and Wilcoxon method calculated the LD50 of the crude methanolic extract of Ruta montana L. in Wistar albino female rats at 393.18 mg/kg. This allows the plant to be classified as moderately toxic. The subacute toxicity study of the methanolic crude extract of Ruta montana L. in female Wistar albino rats treated with 100 mg/kg (≈ 1/4 LD50) and intraperitoneally showed a significant increase in body weight of the rats treated at the 4th week. Animals treated and sacrificed after 30 days showed a disturbance of the relative mass of the organs. Biochemical parameters of hepatic function assessment showed a significant increase in PAL with elevation of AST and ALT, whereas those of renal function revealed a significant decrease in creatinine with an increase in urea. Hematologic parameters recorded a decrease in RBC, HGB and HCT. The histological sections of the treated rats reveal the existence of blood congestion in the central veins and liver tissues, foci of necrosis and steatosis in the liver, blood congestion and some glomerular atrophy in the kidneys, as well as blood congestions and developed follicles without oocytes in the ovaries.
Mostrar más [+] Menos [-]The Effect of Different Cooking Methods and Addition of Different Sweeteners on the Physicochemical and Antioxidant Properties of Aronia Marmalade Texto completo
2023
Memnune Şengül | İsa Arslan Karakütük | Sefa Aksoy | Melek Zor
The present study examined the physicochemical properties, antioxidant activity (DPPH, ABTS, and FRAP), and sensory properties of aronia marmalades prepared with different cooking methods (CM) (boiled (B) and pressure-boiled (PB)) by adding sugar (S) and stevia prebiotic fiber sweetener (SP). Ash, reducing sugar, sucrose, viscosity, L*, a*, b*, C*, and H° values, and total sugar content of aronia pulp and marmalades differed significantly by cooking method and sweetener type (ST). Hydroxymethylfurfural could not be detected in aronia pulp and marmalades. Concerning CM, TPC (total phenolic content) and TMA (total monomeric anthocyanin) values were found to be significantly higher in PB cooking than in the B cooking method. On the other hand, TFC (total flavanoid content) was statistically higher in boiled marmalades. According to CM, the DPPH antioxidant activity of marmalades was significantly higher in B marmalades. The TPC, TMA, TFC, and antioxidant properties of marmalades differed sigficantly by ST. The TPC of marmalades prepared with SP addition was higher than that of S-added marmalades and control. According to ST, whereas the antioxidant activities (DPPH, ABTS, and FRAP) of S and SP-added marmalades were lower compared to the control, the antioxidant activities determined by DPPH and ABTS among S and SP-added marmalades were higher in SP-added marmalades. The panelists gave the highest scores to BSC (boiled S-added marmalade). Considering the overall acceptance scores, the second highest score was given to BST (boiled SP-added marmalade). In other words, in terms of sensory evaluation, boiled marmalades received higher overall acceptance scores, while PBST (PB SP-added marmalade) received the lowest scores. According to these results, astringency components decrease with cooking in an open vessel. Furthermore, it can be said that sugar masks this astringent taste.
Mostrar más [+] Menos [-]Akciğer Oskultasyon Skorlamasının Alt Solunum Yolu Hastalığı Tespit Edilen Koyunlarda Klinik Öneminin Değerlendirilmesi Texto completo
2023
Serkan İrfan Köse | Fırat Doğan
Sunulan çalışmada solunum yolu hastalığı belirtileri gösteren koyunlarda genel fiziksel ve özel klinik muayene bulgularının, tam kan sayımı sonuçlarının ve nazofarengial sürüntü örneklerinin incelenmesi amaçlandı. Çalışmada solunum yolu hastalığı şikâyeti bulunan bir İvesi koyun sürüsünde (n:62) alt solunum yolu hastalığı belirtileri tespit edilen 18 adet dişi koyun kullanıldı. Hasta koyunların yaş kayıtları tutuldu, genel fiziksel muayeneleri gerçekleştirildi. Özel klinik muayene parametrelerinin her biri kendi içinde skorlandı. Hasta koyunlar akciğer oskultasyon skor sonuçlarına göre “Hafif Hasta (n:11)” ve “Orta Hasta (n:7)” şeklinde iki gruba ayrıldı. Hasta hayvanlar da dahil bütün koyunlardan antikoagülantlı ve antikoagülantsız kan örnekleri alındı. Antikoagülantlı kan örneklerinden tam kan sayımı yapıldı. Hasta (n:18) ve sağlıklı (n:6) koyunlardan mikrobiyolojik ve virolojik analizler için steril swap ile nazofarengial sürüntü örnekleri alındı. Kan (n:62) ve nazofarengial sürüntü (n:24) örneklerinden Bovine herpesvirus tip 1, Respiratorik sinsityal virus (RSV), Parainfluenza 3 (PI-3) ve Pestivirus varlığına yönelik analizler gerçekleştirildi. Hafif hasta ve orta hasta koyunlar karşılaştırıldığında, yaş, dakikadaki kalp atım sayısı, klinik durum gözlem skoru, MCH Pg, MCHC g/dL verilerinde gruplar arasında anlamlı farklılık (P<0,05) tespit edildi. Sağlıklı ve hasta olan koyunların nazofaringeal örneklerinde baskın olarak sırasıyla Staphylococcus spp., Streptococcus spp. ve E. coli bakteri türleri izole edildi. Klinik olarak sağlıklı görünen bir koyundan Klebsiella spp. izole edilirken, yalnızca bir hasta koyundan M. haemolytica izole edildi. Sağlıklı görünen bir koyunda serolojik olarak BoHV-1-spesifik antikor tespit edildi. Sonuç olarak saha şartlarında uygulanabilecek en kolay ve en hızlı yöntemler arasında yer alan akciğer oskultasyon bulguları ve nazofarengial sürüntü sonuçları ile muhtemel etiyolojik etken ve hastalık durumu hakkında öngörüde bulunulabilir. Bu sayede ekonomik değere sahip bu hayvanlarda erken muhtemel tanı ile tedaviye başlanarak ekonomik kayıplar azaltılabilir.
Mostrar más [+] Menos [-]A Production Analysis of Dry Onion Powder from the Water Perspective Texto completo
2023
Oyelayo Ajamu Oyedele | Olusegun Adeoti | Funke Florence Akinola
Nigeria’s dry onion production amounted to 1.38× 106 metric tonnes (t) in 2020. Roughly 50% of yearly production do not reach the table. An option lies in converting fresh dry onions to dry onion powder to mitigate postharvest losses. This study explores the possibility of producing dry onion powder from fresh dry onions using a pre-tested locally fabricated direct-mode solar tent dryer. The outcome of processing revealed a product yield of 8.09%, while there was no statistically significant difference between the measured proximate contents of powder and fresh dry onions (t(28)=0.04, p=0.97, two-tailed; eta square=5.71 × 10-5). Overall, the production of dry onion powder was not water neutral. About 4.5 cubic metres (m3) of freshwater per tonne of cleaned onions were needed during processing. Dry onion powder production (from field to table) freshwater use amounted to 31879.6 m3/t. Converting 40 - 60% of national average dry onion production (2000-2020) to dry onion powder would consume 14.05 - 21.08 × 109 m3 of Nigeria’s freshwater. This study affirms that dry onion powder production is technically feasible and can help to minimise dry onion production postharvest losses in Nigeria.
Mostrar más [+] Menos [-]Tokat İlinde Yetiştirilen Kıl Keçilerinde Döl Verimi ve Çeşitli Dönemlerdeki Canlı Ağırlıkların Belirlenmesi Texto completo
2023
Emre Şirin
Bu çalışmada yetiştirici sürülerinde verim kayıtlarının tutulması, bu kayıtların değerlendirilmesi ile canlı ağırlık ve döl veriminin iyileştirilmesi amaçlanmıştır. Yıllara göre (2017-2021) değişmekle birlikte toplam 6300 baş sayısını geçmeyecek hayvan materyali ile çalışılmıştır. Sürülerde doğum ağırlıkları ve sütten kesim (90.gün) ağırlıkları kayıt altına alınmıştır. Doğum ağırlığı 5 yıllık süreçte ortalama 2.69 kg olarak gerçekleşmiştir. Yıllar itibari ile doğum ağırlığı sırasıyla 2,99, 2,71, 2,61, 2,76 ve 2,69 kg olarak tespit edilmiştir. Doğum ağırlığı ortalamaları, yıl, ana yaşı, doğum şekli ve cinsiyete göre değişkenlik göstermektedir (P<0,01). Sütten kesim ağırlığı ortalaması ise 20.91 kg olarak tespit edilmiştir. Sütten kesim ağırlığı ortalamaları da yıl, ana yaşı, doğum şekli ve cinsiyete göre değişkenlik göstermektedir (P<0,01). Kuzulama oranı ortalama %86 olarak tespit edilmiştir. Teke altı keçi başına doğan oğlak sayısı 0,83'dur. Doğuran keçi başına düşen oğlak sayısı yıllar itibari ile artış göstermiş ve ortalama 1,05 olarak gerçekleşmiştir. Kısırlık oranı ise %20 olarak tespit edilmiştir. Yaşama gücü ortalaması %93 olarak tespit edilmiştir. Sonuç olarak yıllar itibariyle sürülerde sütten kesim ağırlığı ve döl verimi bakımından iyileşmeler olduğu ortaya konulmuştur.
Mostrar más [+] Menos [-]An Examination of the Relationship Between Agricultural Value Added and Agricultural Supports with Panel Simultaneous Equation Systems Texto completo
2023
Serife Ozsahin | Emel Akbal | Şerife Koç
Agricultural support is a crucial way to overcome the difficulties of long agricultural production process, lack of capital and low productivity. Moreover, the fact that increasing the supply is not possible in a short while makes agricultural support more important. Different agricultural structures of countries imply different agricultural support values. This paper examines the simultaneous relations between agricultural support and agricultural value added in the six developing countries with the highest agricultural production value. Simultaneous equation systems are estimated by Two-Stage Least Squares method using annual data for the 2002-2018 period. The findings suggest that there is a simultaneous positive and statistically significant relationship between agricultural value added and agricultural supports.
Mostrar más [+] Menos [-]