Refinar búsqueda
Resultados 291-300 de 395
Vitex Agnus-Castus: Faydaları, Klinik Çalışmalar ve Gelecekteki Potansiyel Gıda Uygulamaları Texto completo
2023
Ceren Altunay | Özge Taştan
Hayıt otu olarak bilinen Vitex agnus-castus L., meyveleri 2500 yılı aşkın bir süredir eski Mısır, Yunanistan, İran ve Roma’da çeşitli jinekolojik problemler için kullanılan yaprak döken küçük bir ağaçtır. Yaprakları ve meyveleri de dahil olmak üzere Vitex, eski çağlardan beri kaynatılarak ve kurutulmuş meyve şeklinde bitkisel tedavi amacıyla kullanılmıştır. Vitex ekstraktının anti-enflamatuar, antibakteriyel, antifungal, antioksidan ve antikanser özelliklere sahip olduğu bilinmektedir. Yapılan bazı çalışmalarda, Vitex ekstraktının iridoid, diterpenoid, flavonoid ve fenolik bileşikler gibi çok çeşitli biyoaktif bileşikler içerdiği belirlenmiştir. Vitex ekstraktı içeren gıda takviyelerinin çoğu menstural koşulları iyileştirmek ve premenstural sendromu hafifletmek için kadınlara yönelik üretilmiştir. Bu derlemede, Vitex ekstraktının fonksiyonel özellikleri, klinik çalışma sonuçları, toksikolojik özellikleri, gıda takviyeleri, patentler ve gıda uygulamaları özetlenmiştir.
Mostrar más [+] Menos [-]Gıda ve İçecek Tüketiminde Helal Farkındalık ve Bilinç Düzeyinin İncelenmesi: Bingöl İli Örneği Texto completo
2023
Hakiye Aslan
Bu çalışmada, Bingöl ilindeki tüketicilerin helal gıda ve içecekler konusundaki bilgi düzeyenlerinin ve farkındalıklarının tespit edilmesi amacıyla tesadüfi örnekleme yöntemi kullanılarak 374 kişiyle yüz yüze anket araştırması yapılmıştır. Verilerin analizinde tanımlayıcı istatiksel yöntemler, Mann-Whitney U ve Kruskal Wallis testi kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre; tüketicilerin satın alırken helalliği konusunda en çok şüphe duydukları ürün grubunun et ve et ürünleri olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca, tüketicilerin %61,2’sinin helal gıda sattığını beyan eden marketlere güvenmediği, %81,3’ünün ambalajlı ürünlerin helalliği konusunda şüphelerinin olduğu belirlenmiştir. Tüketiciler, helal gıdaları, %80,7 oranında kaliteli ve %77,0 oranında sağlık ürünler olarak düşündüğünü ifade etmişlerdir. Tüketicilerin helal ürün satın alma eğiliminde ise dini hassasiyet, aileden gelen alışkanlık ve helal gıdaların daha sağlıklı olduğu düşüncesi en önemli üç faktör olarak belirlenmiştir. Tüketicilerin bir gıda ürününü satın alınırken, sırasıyla ürünün fiyatına, güvenilirliğine, kalitesine ve helal olmasına önem verdiği saptanmıştır. Kadın tüketicilerin helal gıda konusunda daha hassas davrandığı tespit edilmiştir. Helal gıda satın alırken tüketicilerin en çok ürünün helal sertifikalı olmasına dikkat ettikleri belirlenmiştir. Bu çalışmaya göre marketlerde satılan gıda ürünlerinin helalliğine yönelik ciddi şüphelerin olduğu ve Müslüman tüketicilerin güvenini artırmak için helal sertifikalı ürünlerin satılması gerektiği belirlenmiştir. Türkiye’de gıdaların helalliğinin belirlenmesinde ve belgelendirilmesinde genel bir helal standardın uygulanması tüketicilerin helal sertifikalı gıdalara güvenini arttıracak ve oluşan şüpheleri azaltacaktır.
Mostrar más [+] Menos [-]Sakarya İlinin Tarımsal Mekanizasyon Seviyesi ile Bitki Koruma Makinelerinin Projeksiyon Tahmini Texto completo
2023
Bahadır Şin | Esra Nur Gül | Ebubekir Altuntaş
Bu çalışmada, Sakarya ili ve Türkiye geneli için 2013-2022 yıllarına ait bitki koruma makineleri, traktör sayısı, tarımsal mekanizasyon seviyesindeki (kW, kW ha-1, traktör 1000 ha-1, ha traktör-1) değişim belirlenerek 2023-2032 yılları için tahmin projeksiyonu zincirleme indeks yöntemiyle belirlenmiştir. Sakarya ili ve Türkiye geneli için 2013-2022 yıllarına ait Türkiye İstatistik Kurumuna ait istatistik verileri çalışma verisi olarak kullanılmıştır. 2013-2022 yılları arasında Sakarya ilinin toplam işlenen alanının %3,36 azalış gösterdiği Türkiye genelinde ise toplam işlenen alanının %0,16 arttığı görülmektedir. Traktör güç gruplarına göre traktör sayılarının dağılımı incelendiğinde, Sakarya ili genelinde 2013-2022 yılları arasında 35-50 BG grubunda azalış olurken, diğer güç gruplarının tamamında artış görülmektedir. 35-50 BG grubunda azalış görülmektedir. En büyük artış >70 BG grubunda gözlenmiştir. Türkiye genelinde 2013-2022 yılları arasında 25-34 BG (-0,005) güç grubundaki traktör sayıları haricideki tüm gruplarda artış gözlenmiştir. Sakarya örneğinde olduğu gibi Türkiye genelinde de en büyük artış >70 BG (0,074) güç grubundaki traktörlerde olmuştur. Bir traktöre düşen işlenen alan (ha traktör-1) değeri Sakarya ilinde ve Türkiye genelinde sürekli bir düşüş görülürken diğer gösterge değerleri artış göstermiştir. Sakarya ilinin 2022 yılı verileri göz önüne alındığında, sırt pülverizatörü birim adedinin en fazla (9279 adet) olduğu belirlenmiştir. Türkiye geneli için de aynı durum söz konusudur. Türkiye geneli 2022 verileri incelendiğinde sırt pülverizatörü 695791 adet ile ilk sırada yer almaktadır.
Mostrar más [+] Menos [-]Tuz Stresi Altında Marul Bitkisinin Gelişimi ve Bazı Besin Maddesi İçerikleri Üzerine Organik Materyallerin Etkisi Texto completo
2023
Ceyhan Tarakçıoğlu
Bu çalışmada, farklı organik materyallerin tuz stresi altında yetiştirilen İceberg ve Kıvırcık marul bitkisinin gelişimi, bazı besin maddesi içerikleri ve stres tolerans parametreleri üzerine etkisi araştırılmıştır. Toprağa vermikompost, fındık zuruf kompostu, düşük ve yüksek kaliteli leonardit bazlı organik toprak düzenleyicileri %2 oranında uygulanmıştır. Tuzluluk stresi üç seviyede (0, 20 ve 40 mM NaCl) gerçekleştirilmiştir. Deneme tesadüf parselleri deneme desenine göre 3 tekerrürlü olarak serada yürütülmüştür. Tuzlu koşullar altında bitkilerin kuru ağırlığı, membran geçirgenliği, nitrat içeriği, K/Na ile Ca/Na oranları düzenli olarak azalırken; prolin, Na, Cl ve Ca içerikleri artmıştır. Stres tolerans parametrelerine göre değerlendirildiğinde, bitkilerin membran geçirgenliği, prolin, nitrat, K, Na, Ca içerikleri ve Ca/Na oranlarının fındık zuruf kompostu uygulamasında, yaş-kuru ağırlık ve Cl içeriklerinin vermikompost uygulamasında en iyi olduğu tespit edilmiştir. Sonuçlarımız fındık zuruf kompostu ve vermikompostun leonardite kıyasla tuzluluk stresinin etkilerini azalttığını göstermektedir.
Mostrar más [+] Menos [-]Farklı Küspeler ile Hazırlanan Süt Sığırı Rasyonlarının In Vitro Gaz Üretim Parametrelerinin Karşılaştırılması Texto completo
2023
Kadir Erten | Levend Coskuntuna | Fisun Koç
Bu çalışmada, farklı küspeler kullanılarak oluşturulan rasyonların in vitro gaz üretim (GÜ) parametreleri karşılaştırılmıştır. Rasyonlara küspe olarak soya fasulyesi küspesi (SFK) (R1), ayçiçeği tohum küspesi (ATK) (R2) ve kanola küspesi (KK) (R3) katılmıştır. Bu küspelerin farklı oranlarda katılarak oluşturulduğu (R4, R5, R6 ve R7) rasyonlar da hazırlanarak, toplam 7 rasyon elde edilmiştir. Rasyonların besin madde değerleri arasındaki farklılık, mısır DDGS ile dengelenmiştir. Rasyonu oluşturan yem hammaddeleri ve 7 farklı rasyonun kuru madde (KM), ham kül (HK), ham protein (HP), ham yağ (HY), in vitro gaz, in vitro metan ve CO2 üretim miktarları belirlenmiştir. Elde edilen in vitro gaz üretim miktarları ile organik madde sindirilebilirliği (OMS), metabolik enerji (ME) ve net enerji laktasyon (NEL) değerleri hesaplanmıştır. ATK, KK ve SFK’in, inkübasyon süresinin 24. saatinde oluşan gaz miktarları sırasıyla 31,77, 34,65, 50,34 ml olarak bulunmuştur. Küspelerin tek başına katıldığı gruplar arasında ise en yüksek gaz üretimi SFK katkılı R1 grubunda 59,20 ml olarak tespit edilirken, en düşük KK katkılı R3 grubunda 50.54 ml olarak tespit edilmiştir. En düşük CH4 miktarı ATK katkılı R2 grubunda 7,77 ml olarak bulunmuştur. Küspelerin aynı rasyonda kullanımının, tek başlarına kullanımlarına göre daha fazla CH4 ürettiği tespit edilmiştir. Araştırma sonucunda, rasyona ATK’nin SFK ve KK’ne göre oransal olarak daha fazla katılmasının hem ekonomik hem de ekolojik olarak daha fazla katkı sağladığı ve sindirebilirliği de artmasına neden olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca rasyona SFK, ATK ve KK’den biri katılacak ise ATK kullanılmasının daha ekonomik olacağı belirlenmiştir.
Mostrar más [+] Menos [-]Fransa ve Türkiye’de Tarımda Çalışanların Sosyal Güvenliği Texto completo
2023
Derya Balcı | Arife Sema Gün
Tarımsal üretim doğal koşullarda yapılan ve mevsimlerin koşullarına bağlı olan üretimdir. Bu nedenle tarım sektörü doğası gereği tehlikeli ve fiziksel risklerin fazla olduğu bir sektördür. Tarım sektöründe çalışanlar faaliyetleri sırasında tehlikeli ve fiziksel risklere maruz kaldıkları gibi sosyal korumanın dışında da tutulabilmektedir. Tarımda çalışanlar ve bakmakla yükümlü oldukları ailelerinin de diğer sektörlerde olduğu gibi sosyal korumadan yararlanması gerekmektedir. Dünyada sosyal güvenlik ilk olarak sanayi sektöründe ortaya çıkmış ve sonrasında hizmet ve tarım sektörlerinde de uygulanmaya başlanmıştır. Amerika Birleşik Devletleri sosyal güvenliği 1935 yılında yasayla destekleyen ilk ülke olmuş, yasanın ilk halinde tarım kesimini dışlamışsa da zamanla yasada yapılan yeni düzenlemelerle tarım kesimi sosyal güvenliğe dâhil edilmiştir. Bu çalışmada, Fransa ve Türkiye’deki yasalar ve literatürden elde edilen bulgular kullanılarak, tarım sektöründe sosyal güvenliğin nasıl sağlandığı incelenmiştir. Fransa’nın tarım alanı 27.476.930 hektar olup Avrupa Birliği’nin en büyük tarımsal alanına sahip ülkesidir. 2020 yılı verilerine göre Avrupa Birliği ülkeleri içinde en büyük tarım üreticisi ülke konumunda olan Fransa, tarımsal ürün ihracatında birlik içinde üçüncü sırada yer almaktadır. Ayrıca Fransa tarım sektörü için kapsamlı sosyal güvenlik düzenlemelerine sahip bir ülkedir. Tarım sektöründe sosyal güvenliği sağlamak için, tarımsal sosyal koruma sistemi kullanılmaktadır. Bu sistem, tarım, ekonomi, maliye ve kalkınma bakanlıklarının ortak gözetimi altında çalışmaktadır. Türkiye’de de yıllar içinde tarım sektörünü sosyal güvenliğe dâhil etmek için çeşitli düzenlemeler yapılmıştır. Ancak, tüm düzenleme dönemlerinde tarım sektörünü tamamen kapsayan zorunlu bir sosyal güvenlik sistemi oluşturulamamıştır.
Mostrar más [+] Menos [-]Konya İlindeki Hububat Depolarının Mevcut durumu ve Yapısal Özellikleri Bakımından Değerlendirilmesi Texto completo
2023
Elif Şahin Suci | Nuh Uğurlu
Bu çalışma, Konya ilindeki hububat depolarının mevcut durumlarını ortaya koymak, yapısal ve teknik özellikleri açısından değerlendirmek amacıyla yürütülmüş olup, ildeki hububat depoları çeşitli kategorilerde değerlendirilmiştir. İşletme başına ortalama depolama kapasitesi yaklaşık 38.267 ton olup, işletme başına silo sayısı ise 20 adettir. İldeki düz tabanlı çelik siloların %78’inin kapasitesi 2000-3000 ton arasında, konik tabanlı çelik siloların %67’sinin kapasiteleri 1000-2500 ton arasında değişmesine rağmen, yatay beton depoların %82’sinin kapasitesi 2500-4000 ton arasında değişmektedir. Depolama süresi, işletmelerin yaklaşık %23’ünde 6 aydan az, %3’ünde 24 aydan fazla, yaklaşık %43’ünde 6-12 ay arasında değişmektedir. Depolarda doluluk oranları sezon içerisinde %100’e kadar çıkmasına rağmen işletme başına ortalama doluluk oranı %37,4’tür. İşletmelerin 12’sinde depoların doluluk oranı %0-25 iken 9 işletmede bu değer %76-100 arasında değişmektedir. Depoların %93’ünde mekanik havalandırma sistemleri ile havalandırma yapılmasına rağmen %7’sinde havalandırma sistemi bulunmamaktadır. Depolama yapılarının %89,4’ü tek kanatlı, %6,1’i kepenk, %1,8’i sürgülü, %0,9’u çift kanatlı ve %1,3’ü endüstriyel seksiyonel kapıya sahiptir. Depolama yapılarının %89,4’ünde konik çatı sistemi ve %10,1’inde beşik çatı sitemi bulunmasına rağmen %0,5’inde çatı bulunmamaktadır. Beşik çatıya sahip depoların yaklaşık %80’inde çatı malzemesi olarak trapez galvanizli sac ve yaklaşık %12’sinde sandviç panel kullanılmıştır.
Mostrar más [+] Menos [-]Acute and Subacute Toxicity of Ruta Montana Extract to Female Rats: Effect on Liver, Kidneys and Ovaries Texto completo
2023
Mahdeb Nadia | Khadidja Attafi | Souha Bouhouhou | Allouni Rima | Abdelouahab Bouzidi
Ruta montana L. is an annual aromatic plant of the family rutaceae. Quantitative analysis of the methanolic crude extract of Ruta montana L. yielded 8.43%, whereas the qualitative analysis revealed the presence of alkaloid or coumarin. The Litchfield and Wilcoxon method calculated the LD50 of the crude methanolic extract of Ruta montana L. in Wistar albino female rats at 393.18 mg/kg. This allows the plant to be classified as moderately toxic. The subacute toxicity study of the methanolic crude extract of Ruta montana L. in female Wistar albino rats treated with 100 mg/kg (≈ 1/4 LD50) and intraperitoneally showed a significant increase in body weight of the rats treated at the 4th week. Animals treated and sacrificed after 30 days showed a disturbance of the relative mass of the organs. Biochemical parameters of hepatic function assessment showed a significant increase in PAL with elevation of AST and ALT, whereas those of renal function revealed a significant decrease in creatinine with an increase in urea. Hematologic parameters recorded a decrease in RBC, HGB and HCT. The histological sections of the treated rats reveal the existence of blood congestion in the central veins and liver tissues, foci of necrosis and steatosis in the liver, blood congestion and some glomerular atrophy in the kidneys, as well as blood congestions and developed follicles without oocytes in the ovaries.
Mostrar más [+] Menos [-]The Effect of Different Cooking Methods and Addition of Different Sweeteners on the Physicochemical and Antioxidant Properties of Aronia Marmalade Texto completo
2023
Memnune Şengül | İsa Arslan Karakütük | Sefa Aksoy | Melek Zor
The present study examined the physicochemical properties, antioxidant activity (DPPH, ABTS, and FRAP), and sensory properties of aronia marmalades prepared with different cooking methods (CM) (boiled (B) and pressure-boiled (PB)) by adding sugar (S) and stevia prebiotic fiber sweetener (SP). Ash, reducing sugar, sucrose, viscosity, L*, a*, b*, C*, and H° values, and total sugar content of aronia pulp and marmalades differed significantly by cooking method and sweetener type (ST). Hydroxymethylfurfural could not be detected in aronia pulp and marmalades. Concerning CM, TPC (total phenolic content) and TMA (total monomeric anthocyanin) values were found to be significantly higher in PB cooking than in the B cooking method. On the other hand, TFC (total flavanoid content) was statistically higher in boiled marmalades. According to CM, the DPPH antioxidant activity of marmalades was significantly higher in B marmalades. The TPC, TMA, TFC, and antioxidant properties of marmalades differed sigficantly by ST. The TPC of marmalades prepared with SP addition was higher than that of S-added marmalades and control. According to ST, whereas the antioxidant activities (DPPH, ABTS, and FRAP) of S and SP-added marmalades were lower compared to the control, the antioxidant activities determined by DPPH and ABTS among S and SP-added marmalades were higher in SP-added marmalades. The panelists gave the highest scores to BSC (boiled S-added marmalade). Considering the overall acceptance scores, the second highest score was given to BST (boiled SP-added marmalade). In other words, in terms of sensory evaluation, boiled marmalades received higher overall acceptance scores, while PBST (PB SP-added marmalade) received the lowest scores. According to these results, astringency components decrease with cooking in an open vessel. Furthermore, it can be said that sugar masks this astringent taste.
Mostrar más [+] Menos [-]Akciğer Oskultasyon Skorlamasının Alt Solunum Yolu Hastalığı Tespit Edilen Koyunlarda Klinik Öneminin Değerlendirilmesi Texto completo
2023
Serkan İrfan Köse | Fırat Doğan
Sunulan çalışmada solunum yolu hastalığı belirtileri gösteren koyunlarda genel fiziksel ve özel klinik muayene bulgularının, tam kan sayımı sonuçlarının ve nazofarengial sürüntü örneklerinin incelenmesi amaçlandı. Çalışmada solunum yolu hastalığı şikâyeti bulunan bir İvesi koyun sürüsünde (n:62) alt solunum yolu hastalığı belirtileri tespit edilen 18 adet dişi koyun kullanıldı. Hasta koyunların yaş kayıtları tutuldu, genel fiziksel muayeneleri gerçekleştirildi. Özel klinik muayene parametrelerinin her biri kendi içinde skorlandı. Hasta koyunlar akciğer oskultasyon skor sonuçlarına göre “Hafif Hasta (n:11)” ve “Orta Hasta (n:7)” şeklinde iki gruba ayrıldı. Hasta hayvanlar da dahil bütün koyunlardan antikoagülantlı ve antikoagülantsız kan örnekleri alındı. Antikoagülantlı kan örneklerinden tam kan sayımı yapıldı. Hasta (n:18) ve sağlıklı (n:6) koyunlardan mikrobiyolojik ve virolojik analizler için steril swap ile nazofarengial sürüntü örnekleri alındı. Kan (n:62) ve nazofarengial sürüntü (n:24) örneklerinden Bovine herpesvirus tip 1, Respiratorik sinsityal virus (RSV), Parainfluenza 3 (PI-3) ve Pestivirus varlığına yönelik analizler gerçekleştirildi. Hafif hasta ve orta hasta koyunlar karşılaştırıldığında, yaş, dakikadaki kalp atım sayısı, klinik durum gözlem skoru, MCH Pg, MCHC g/dL verilerinde gruplar arasında anlamlı farklılık (P<0,05) tespit edildi. Sağlıklı ve hasta olan koyunların nazofaringeal örneklerinde baskın olarak sırasıyla Staphylococcus spp., Streptococcus spp. ve E. coli bakteri türleri izole edildi. Klinik olarak sağlıklı görünen bir koyundan Klebsiella spp. izole edilirken, yalnızca bir hasta koyundan M. haemolytica izole edildi. Sağlıklı görünen bir koyunda serolojik olarak BoHV-1-spesifik antikor tespit edildi. Sonuç olarak saha şartlarında uygulanabilecek en kolay ve en hızlı yöntemler arasında yer alan akciğer oskultasyon bulguları ve nazofarengial sürüntü sonuçları ile muhtemel etiyolojik etken ve hastalık durumu hakkında öngörüde bulunulabilir. Bu sayede ekonomik değere sahip bu hayvanlarda erken muhtemel tanı ile tedaviye başlanarak ekonomik kayıplar azaltılabilir.
Mostrar más [+] Menos [-]