Affiner votre recherche
Résultats 11-20 de 280
Antifungal Activity of Some Lactic Acid Bacteria against to Several Soil-borne Fungal Pathogens Isolated from Strawberry Plants
2018
Elif Canpolat | Müzeyyen Müge Doğaner | Sibel Derviş | Çiğdem Ulubaş Serçe
Developing alternative control methods such as using beneficial microorganisms and their metabolites to control the plant diseases has gained so much importance along recent years and research on this area are increasing day by day. In this study the possibilities of using microorganisms which have antimicrobial effects on controlling soil-borne fungi at strawberry production were investigated. Effects of different lactic acid bacteria (LAB) strains were studied in vitro and in vivo against the development of several soil-borne fungi. LAB were screened for antifungal activity by using cell free supernatant against Fusarium sp., Rhizoctonia sp., Macrophomina sp., Botrytis sp., Phtopythium sp., Cylindrocarpon sp. and Pestalotiopsis sp. Cell free supernatant of LAB isolates showed antifungal activity against fungi. In vitro effective strains of LAB were used in pot experiments to search their effects on fungal development and the development of the plant. While the antifungal effects of all LAB strains tested in vitro experiments exhibited promising results, in vivo experiments revealed similar effects on different fungi genera.
Afficher plus [+] Moins [-]Consumers’ Subjective and Objective Knowledge Levels About Genetically Modified Foods: Case Study of Hatay City
2018
Ahmet Duran Çelik | Erdal Dağıstan
The relationship between an individual’s actual knowledge and their self assessed knowledge about an issue is an important factor on consumer’s behaviour. The effect of the knowledge factor on consumer decision making is evaluated by two approaches which are objective (real knowledge) and subjective (self assessed) knowledge. In certain studies it was found that in some situations consumers believe they know more than they actually do about a topic; and they may make their decisions based upon the knowledge they assume is correct, whether it is true or not. This study aimed at determining the relationship between the objective and subjective knowledge about GM foods of consumers who live in the Hatay city centre. According to the research results; even though around 70% of the consumers thought that their knowledge about GM foods were ‘’enough, or relatively enough’’, correct response ratios of the four questions that were based on specific knowledge were quite low. In other words, consumers were overconfident about their knowledge of GM foods. Also, there was no correlation found between consumer’s purchase intention and knowledge level.
Afficher plus [+] Moins [-]Plant Essential Oils Used Against Some Bee Diseases
2018
Hidayet Tutun | Nafiye Koç | Asım Kart
The most common honey bee diseases are American foulbrood (AFB) caused by the bacterium Paenibacillus larvae, Chalkbrood caused by fungus Ascosphaera apis and diseases caused by parasitic mites such as Acarapis woodi, Varroa destructor. These diseases and pests not only cause economic loss but also cause ecological problems related to the role of honey bees, as the most important pollinators on Earth. Synthetic acaricides and antibiotics are used to keep the diseases and mites in control. Use of the drugs lead to the development of drug-resistant organisms, detrimental effect on non-target organisms and the residue problem in bee products. For this reasons, the need for alternative control methods has become compulsory in recent years. It has been known that some plant oils used widely in perfumery and food industry for flavor and smell have been used as repellent to certain insects, bactericide and fungicide. Therefore, intensive studies have been carried out on plants with anti-mites, antibacterial and antifungal potentials and these studies are still going on. Recently, studies in this area have shown that essential oils of plants such as thyme, cloves, mint, lemon grass, cinnamon, grapefruit, rosemary, marigold, are lethal to some mites, bacteria and fungi. In addition, it has been reported that some components, isolated from these plants such as sanguinarine, thymoquinone, capsaicin, carvacrol, citral, eugenol, thymol, show these effects on the organisms. As a result, in countries rich in biodiversity due to endemic plant species, the essential oils used in control of these diseases should be favored instead of or in combination with conventional drugs in integrated the disease management programs because of the lack of harmful effects of essential oils on non-target organisms and environment.
Afficher plus [+] Moins [-]The Effect of Some Organic Acid and Plant-Derived Material Treatments on The Germination, Emergence and Seedling Quality of Broccoli
2018
Levent Arın | Haydar Balcı
The research was carried out to investigate the effect of plant materials which are used as an alternative to synthetic chemicals in organic agriculture (thyme, mint, basil and garlic oil, hot pepper, and neem tree seed extract) and some organic acids (salicylic and jasmonic acid) on the germination, emergence, and seedling traits in broccoli (Brassica oleracea var. italica) cv. Jade. The seeds of broccoli treated with these materials were subjected to germination and emergence tests at 20±1°C and 60±5% RH in autumn period. After that, all seeds (including untreated) were kept at 5±1°C and again evaluated for germination, emergence, and seedling traits in spring period. In spring period, the seeds treated with neem seed extract gave highest germination percentage (91.75%). Also, they germinated in shortest time (3.80 days). The lowest germination/emergence percentage and highest mean germination/emergence time was obtained from the seeds treated with thyme oil in both periods. The seeds treated with basil oil had the higher infected seedlings than others. There were no significant differences among treatments in term of seedling traits (except leaf number).
Afficher plus [+] Moins [-]Türkiye’de Orman, Park ve Fidanlıklarda Görülen Phytophthora Kök Çürüklüğü Hastalıkları ve Korunma Önlemleri
2018
Seçil Akıllı Şimşek | Yakup Zekai Katırcıoğlu | Salih Maden
Phytophthora spp., Oomycetes sınıfında yer alan, tek ve çok yıllık bitkilerde kök, kök boğazı ve yaprak yanıklığı oluşturarak ani ölümlere yol açan önemli bir hastalık grubudur. Orman ağaçlarında ilk Phytophthora çalışması, Türkiye ormanlarının en yaygın ağacı olan meşelerde yapılmış ve ülkenin birçok bölgesinde, Phytophthora türlerinin bitkilerde kurumalar ve geriye ölüm belirtileri oluşturduğu, bu hastalıklara P. cinnamomi, P. citricola, P. cryptogea, P. gonapodyides, P. quercina, Phytophthora sp. 1 ve Phytophthora sp. 2’ in neden olduğu, en yaygın türün ise P. quercina olduğu belirlenmiştir. Phytophthora türlerinin yaygın olarak görüldüğü ikinci orman ağacı kestanedir ve ülkemizin hemen hemen her yöresinde Phytophthora kök çürüklüklerine rastlanmıştır. Kestanede dört türün hastalık yaptığı, bunlardan P. cambivora’nın daha çok iç bölgelerde bulunduğu, P. cinnamomi’ nin ise ılıman yerlerde sahil bölgelerde bulunduğu, P. plurivora ve P. cryptogea’ nın daha az oranda bulunduğu belirlenmiştir. Bu türlerden P. cambivora ve P. cryptogea, karaçamlarda da saptanmıştır. Diğer orman ağaçlarından Dişbudaklarda P. lacustris, Şimşirlerde P. plurivora, P. occultans; Atkestanelerinde P. citrophthora ve P. cactorum; Kokarağaçta P. nicotianae tespit edilmiştir. Ülkemizde incelenen birçok orman ve süs bitkisi üreten fidanlıklarda da Phytophthora hastalıkları belirlenmiştir. Değişik fidanlıklarda; P. cinnamomi, P. cryptogea, P. cactorum, P. citricola, P. megasperma ve P. syringae türlerinin hastalık oluşturduğu belirlenmiştir. Bu derlemede bu bulgular ile ilgili detaylı bilgi sunulmuştur.
Afficher plus [+] Moins [-]Ekmeklik ve Makarnalık Buğdaylara Uygulanan Çinko Dozlarının Kadmiyum Alımına Etkisi
2018
Faruk Özkutlu | Halil Erdem
Bu çalışmanın amacı, yüksek Cd konsantrasyonuna sahip toprağa çinko (Zn) uygulamaları ile ekmeklik ve makarnalık buğdayın Cd alımına olan etkisini araştırmaktır. Çalışma sera koşullarında Zn noksanlığına sahip kireç içeriği yüksek bir toprakta tesadüf blokları deneme desenine göre dört tekerrürlü olarak gerçekleştirilmiştir. Denemede Cd uygulamaları 0 (Cd 0) ve 10 (Cd10) mg kg-1 Cd dozlarında uygulanmıştır. Çinko uygulamaları ise topraktan 0 (Zn 0) ve 10 (Zn 10) mg kg-1 Zn ile toprak + yapraktan (Zn10+3Y; Zn10+8Y) olacak şekilde yapılmıştır. Yapraktan Zn uygulamalarına sapa kalkma döneminde başlanmış ve haftada 1 defa olmak üzere 3 ve 8 defa yapraktan %0,1 dozunda ZnSO4.7H2O uygulaması yapılmıştır. Bitkiler tane olgunluk döneminde hasat edilmiş ve tanelerde Zn ve Cd konsantrasyonları belirlenmiştir. Elde edilen sonuçlardan topraktan ve toprak+yapraktan Zn uygulamaları ile ekmeklik ve makarnalık buğdayların tane Zn konsantrasyonlarında önemli artışların olduğu görülmüştür. Toprağa Cd uygulaması ile Karacadağ çeşidine göre Harran-95 çeşidinin tanesinde daha fazla Cd birikimi olduğu görülmüştür. Karacadağ çeşidinin kontrol koşullarında 31 μg kg-1 olan Cd konsantrasyonu, Cd 10 koşullarında 3.616 μg kg-1’e, Harran çeşidinin ise 70 μg kg-1 tane Cd konsantrasyonu Cd10 koşullarında 8.434 μg kg-1’e yükseldiği görülmüştür. Bununla birlikte, toprak, toprak + yapraktan Zn uygulamaları, makarnalık buğday çeşitlerinin tane Cd konsantrasyonlarını önemli ölçüde azaltmıştır. Haran-95 çeşidinin Cd 10 koşullarında 8.434 μg kg-1 olan tane Cd konsantrasyonu, Zn10 koşullarında 6.464 μg kg-1’a, Zn10+3Y koşullarında 7.932 μg kg-1’a, Zn10+8Y koşullarında ise 6.745 μg kg-1’a düşmüştür. Sonuçlardan makarnalık buğday çeşidinin ekmeklik buğday çeşidine göre topraktan daha fazla Cd aldığı görülmüştür. Bunun yanında topraktan ve yapraktan Zn uygulamaları ile makarnalık buğday çeşidinin Cd alımında daha fazla azalma olduğu görülmüştür.
Afficher plus [+] Moins [-]Ayçiçeği Bitki Artıklarının Organik Tarım Amaçlı Değerlendirilmesi
2018
Volkan Gül | Erdoğan Öztürk | Murat Sezek
İnsan beslenmesinde önemli bir yere sahip olan tarımsal ürünlerin yetiştiriciliğinde kullanılan hormon, ilaç, gübre gibi kimyasal girdiler sağlığı olumsuz yönde etkilemektedir. Bu nedenle günümüzde, toprağa ve bitkiye zarar veren kimyasal maddeler yerine bitkilerin ihtiyacı olan ve insan sağlığını olumsuz yönde etkilemeyen organik gübre ve doğal ilaçlama yöntemleri geliştirilmeye çalışılmaktadır. Organik tarım, insanların sağlıklı beslenmesinin yanı sıra toprak verimliliğini artıracak her türlü organik artıkların değerlendirilmesi ve tarımda devamlılığın sağlanması açısından büyük önem arz etmektedir. Özellikle ayçiçeği bitkisinin tüm kısımlarında %63,9 potasyum (K2O), %21,7 azot (N) ve %14,4 fosfor (P2O5) besin elementleri bulunduğundan, ayçiçeği yetiştiriciliği yapılan yerlerde hasat sonrası arazide kalan belirli miktarda sap ve köklerin toprağa karıştırılarak yeşil gübre olarak kullanılması pratikte uygulanabilecek en önemli yöntemlerden biridir. Ayrıca hasat sonrası geriye kalan sap, tabla gibi kısımlar, yakacak olarak değerlendirilirken, yanma sonucu elde edilen ve yüksek oranda potasyum bulunan külleri tarlaya serpilerek organik gübre olarak da değerlendirilebilmektedir. Bu derlemede; özellikle ülkemizde organik madde yönünden fakir olan araziler için bir kenara atılarak heba edilen ve çevre kirliliğine neden olan ayçiçeği hasat artıklarının organik hammadde olarak kullanılması, organik ürün elde edilmesi yönünde çiftçilerin bilinçlendirilmesi ve bu şekilde ülke ekonomisine sağlayabileceği konular ele alınmıştır.
Afficher plus [+] Moins [-]Türkiye’de Üretilen Mısırın Ekonomik Gelişim Seyri
2018
Zeki Bayramoğlu | Merve Bozdemir
Bu çalışmada dünyada ve Türkiye’de önemli bir gıda ve endüstriyel hammadde kaynağı olan mısırın ekonomik gelişim seyrinin incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda ikincil verilerden derlenen mısırın yetiştirildiği alanı, üretim miktarı, verimliliği, üretim- tüketim dengesi, ithalat-ihracat değerleri, yurtiçi ve yurtdışı fiyatları incelenmiştir. Dünyadaki başlıca mısır üreten ülkeler ile Türkiye’de mısırın gelişim seyri iç ve dış piyasa açısından değerlendirilmiştir. Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yıllar itibariyle mısırın verimliliği ve üretim alanları artmış, buna bağlı olarak da hem üretim miktarı hem tüketim miktarında artış olduğu görülmüştür. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) mısır üretimi ve tüketiminde ilk sırada yer alırken, mısır en çok hayvansal üretimde yem olarak kullanmıştır. İthalat ve ihracat değerleri incelendiğinde ABD iç tüketimini karşılama açısından başarı göstermiş ve iç tüketimini karşılamanın yanı sıra mısırın ihracatında da önemli rol almıştır. Türkiye’de ise 2016/17 üretim yılı içerisinde mısırın yeterlilik derecesi %87,80 olarak belirlenmiş ve yıllar itibariyle yeterlilik oranının arttığı belirlenmiştir. Dünyadaki nüfus artışına bağlı olarak gıda talebinde oluşacak artışlar, alternatif enerji kaynağı arayışları ve mısırın kullanım alanının genişlemesine bağlı olarak gelecek yıllarda mısıra olan talebin artmaya devam etmesi ve dolayısıyla yaratılan ekonomik değerinde artması beklenmektedir.
Afficher plus [+] Moins [-]Correlation Analyses of Herbage Yield and Quality Components in Certain Sorghum × Sudangrass (Sorghum bicolor L.×Sorghumsudanense Staph.) Hybrid Cultivars
2018
Serap Kızıl Aydemir | Kutalmış Turhal
The purpose of this research study was to evaluate phenotypic correlation between yield, quality and certain yield components, and to determine the direct and indirect effects of 13 different components on yield and quality in sorghum×sudangrass hybrids. The research was conducted in the trial area of the Bilecik Seyh Edebali University Faculty of Agriculture and Natural Sciences in Bilecik, Turkey, in the 2015 crop year. The randomized complete block design with 4 replications was used. In the study, Aneto and Teide sorghum×sudangrass hybrid varieties belonging to Fito Seed Company and Gözde 80, Leoti, Nes, Rox and Early Sumac sorghum×sudangrass hybrid varieties belonging to Mediterranean Agricultural Research Institute were used as the materials. Relationships between ADF (Acid Detergent Fiber) and NDF (Neutral Detergent Fiber) ratios, RFV (Relative Feed Value) and ME (Metabolic Energy) values and characters were investigated in the study, in addition to plant height, panicle height, leaf ratio, stem ratio, panicle ratio, green grass yield, hay yield and crude protein yields of sorghum×sudangrass hybrid varieties. Results show that the Teide variety showed the highest performance in terms of herbage yield, crude protein ratio, ADF, NDF, RFV and ME, while the lowest yields were obtained from Rox and Early Sumac. Crude protein ratio was found to significantly correlate with leaf ratio, ADF, NDF, RFV and ME similarly, leaf ratio correlated with ADF and NDF; ADF with NDF; RFV with leaf ratio, ADF and NDF; and ME with leaf ratio, ADF, NDF and RFV.
Afficher plus [+] Moins [-]Length–Weight, Length–Length Relationships and Condition Factor of Chondrostoma regium (Heckel, 1843) and Barbus lacerta, Heckel, 1843 From Karasu River (East Anatolia, Turkey)
2018
Osman Serdar | Ebru İfakat Özcan
Length–weight, length–length relationships and condition factors were estimated for two fish species (Chondrostoma regium, Barbus lacerta) caught between October 2014 and September 2015 in the 14 distinct locations of Karasu River, East Anatolia, Turkey. Minimum and maximum total length and weight were observed at 7.5 to 31.0 cm and from 5.7 to 280 g for C. regium, 7.0 to 24.0 cm and from 4.0-211 g for B. lacerta. The b values determined as 2.77 for Chondrostoma regium; 3.10 for Barbus lacerta. The types of growth were found negative allometric for C. regium and isometric growth for B. lacerta. The length-length relations between total, fork, and standard lengths for the two fish species were highly significant. The relative condition factor values were found to 1.102±0.013 for C. regium; 1.176±0.019 for B. lacerta. This study submits for the first time LWR, LLR and condition factor of two species in the Karasu River.
Afficher plus [+] Moins [-]