Affiner votre recherche
Résultats 161-170 de 281
Mesobuthus gibbosus (Brullé, 1832) (Scorpiones: Buthidae) Akrep Türünün Tarak Organının Fonksiyonel Morfolojisi ve Histolojisi
2018
İlkay Çorak Öcal | Nazife Yiğit | Merve Oruç
Akrepler, Arachnida sınıfında zehirli arthropodlardan olup; örümcekler, keneler ve akarlar ile akraba oldukları düşünülmektedir. Ancak; akrepler, tarak organ (pektin) adı verilen duyu organı taşırlar ve bu yapılarıyla diğer akrabalarından ayrılırlar. Bu çalışmanın amacı, ışık mikroskobu ve taramalı elektron mikroskop (SEM) kullanarak Mesobuthus gibbosus (Brullé, 1832) (Scorpionidae: Buthidae) akrep türünün tarak organının (pektin) morfolojik ve histolojik özelliklerini belirlemektir. Tarak organı oluşturan dişlerin detaylı morfolojik ve histolojik yapıları rutin yöntemlerle parafine gömülerek, kesitler alınmış ve alınan kesitler hematoksilen-eosin ile boyanarak ışık mikroskobunda mikrografları kayıt edilmiştir. M. gibbosus’un pektinleri bir çift olarak mesosomal ikinci segmentin ventrolateral yerleşmiş olup, tarak şeklindeki her bir pektin organ marjinal lamella, farklı sayılardaki median lamella ve dişler olmak üzere üç kısımdan oluşmaktadır. Pektinlerde, çeşitli kutikular duyu kılları ve her bir dişin uç kısmında çok sayıda peg sensilla gözlenmiştir. M. gibbosus’un pektin organından alınan enine kesitlerde her bir peg sensilumun çok sayıda sinir hücresi ile ilişkili olduğu gözlenmiştir.
Afficher plus [+] Moins [-]Akdeniz Diyeti, Melatonin ve Sağlık
2018
Merve Eda Eker | Sibel Karakaya
Akdeniz diyeti, Akdeniz çevresinde farklı ülkelerde yaşayan insanların yıllar boyu sürdürdüğü benzer yeme alışkanlıklarının bütünü olarak tanımlanmaktadır. Genellikle zengin fitokimyasal içeriği, yüksek miktarda diyet lifi içermesi ve fermente gıdaların ön planda oluşunun sağlık üstünde olumlu etkileri olduğu düşünülmektedir. Akdeniz diyetinde yer alan gıdalar, tüm bu özelliklerinin yanı sıra, melatonin bulundurması ile de öne çıkmaktadır. Melatonin zorunlu bir aminoasit olan triptofandan sentezlenen, bilinen en güçlü antioksidandır. Antioksidan, anti-inflamatuvar, antikanser özellik göstermesinin yanı sıra kardiyovasküler hastalıklar üzerinde iyileştirici etkisi ve vücuttaki sirkadyen ritimden sorumlu olması sağlık üzerinde geniş çapta ve oldukça fazla olumlu etkisi bulunduğunu göstermektedir. Melatonin içeren gıdaların tüketilmesi ile serum melatonin konsantrasyonları artmaktadır. Dolayısıyla, Akdeniz diyetinde bulunan gıdaların tüketimiyle, içeriklerindeki polifenollerin, diğer biyoaktif bileşenlerin melatoninle birlikte sinerjistik etki yaratması ve diyetten sağlanacak yararın maksimum düzeye çıkması beklenmektedir. Bu derlemede Akdeniz diyetinde yer alan gıdalar, bu gıdaların melatonin içerikleri ve tüketimleri sonucu beklenen sağlık faydaları üzerine odaklanılmıştır.
Afficher plus [+] Moins [-]Süs Bitkilerinde Ön Soğutma Uygulamalarının Önemi ve Kullanım Olanakları
2018
İlknur Alibaş | Nezihe Köksal
Kesme çiçek sektöründe, çiçeğin kalite parametrelerinin ve vazo ömrünün uzun süre korunması hem ürünün ekonomik değerini hem de satıla bilirliğini artırmak açısından önem taşımaktadır. Benzer şekilde, hasattan sonra soğanlı süs bitkilerinin toprak altı organlarının soğuklama gereksiniminin giderilmesi amacıyla depolanması aşamasında, ürünün hasat sıcaklığından depolama sıcaklığına hızlı bir şekilde getirilmesi önem arz etmektedir. Ürünün kalitesini artırırken kayıpları en aza indirmek için geçmişten günümüze pek çok yöntem geliştirilmiştir. Bu yöntemlerden biri de ön soğutma yöntemidir. Ön soğutma, ürünün hasat sıcaklığından depolama sıcaklığına hızlı ve etkin bir şekilde düşürülmesi olarak tanımlanmaktadır. Ön soğutma, hem ürünün hasat sonrası soğuk depoya konulması hem de depolama yapılmaksızın doğrudan satışa çıkarılması durumlarında, ürünün dayanım süresini ve kalite parametrelerini artırmak için kullanılabilmektedir. Uygulandığı tarımsal ürünlerin yapısal ve fizyolojik özelliklerine bağlı olarak ön soğutma, havayla, suyla ve vakumla olmak üzere temelde üç ayrı yöntemle yapılabilmektedir. Bu çalışmada, ön soğutma yöntemleri süs bitkilerine uygunlukları bakımından detaylı bir şekilde tartışılmıştır.
Afficher plus [+] Moins [-]Van Gölü Havzası Fasulye Genotipleri (Phaseolus vulgaris L.) Arasındaki Genetik Çeşitliliğin Fenotipik ve Moleküler Yöntemlerle Belirlenmesi
2018
Aytekin Ekincialp | Suat Şensoy
Van Gölü havzasının değişik yörelerinden toplanmış olan 95 fasulye genotipinin genetik akrabalık ilişkileri hem fenotipik hem de moleküler yöntemlerle incelenmiştir. Fenotipik yöntemde, 71 adet morfolojik özellik incelenmiş ve bunlar arasında yüksek korelasyon gösterenler değerlendirme dışı bırakılarak fasulye genotiplerine ait 61 adet ölçüm veya gözlemden yararlanılmış; moleküler yöntemde ise 28 primerden elde edilen 219 adet polimorfik ISSR belirteci ve 10 primerden elde edilen 76 adet polimorfik RAPD belirteci kullanılmıştır. Fasulye genotipleri arasındaki genetik akrabalık dereceleri, fenotipik ve moleküler veriler kullanılarak elde edilen değişik matrislerden (Öklid ve Jaccard katsayı matrisleri) dendrogram oluşturularak incelenmiştir. Fenotipik olarak incelenen genotiplerin %69,5’inin Güney Amerika (Andean) ve %30,5’inin Orta Amerika (Mesoamerican) orijinli olduğu ve genotipler arasında yüksek genetik çeşitliliğin olduğu saptanmıştır. Fenotipik ve moleküler verilerin birlikte incelenmesi sonucunda, Güney Amerika ve Orta Amerika orijinli genotiplerin; bodur ve sırık genotiplerin; beyaz, diğer tek renkli ve çok renkli tohumlara sahip genotiplerin ayrı kümelenmelerde yer aldıkları gözlenmiştir.
Afficher plus [+] Moins [-]Ayçiçeğinde Tuz Zararı Üzerine Bor Uygulamalarının Etkisinin Belirlenmesi
2018
Ayfer Torun | Ebru Duymuş | Halil Erdem | İnci Tolay | Şahin Cenkseven | Kemal Yalçın Gülüt | Bülent Torun
Tuzluluk, bitki yetiştiriciliğini kısıtlayan, dünyada ve Türkiye’de özellikle kurak ve yarı kurak bölgelerde görülen, bitkisel verimi sınırlandıran ve geniş alanların tarım dışı kalmasına neden olan ciddi bir tarımsal problemdir. Dünyanın farklı bölgelerinde bitki yetiştiriciliğinde ortaya çıkan bor (B) noksanlığı ülkemizde de önemli bir beslenme problemidir. Son yıllarda yapılan çalışmalarda, B noksanlığı altında tuz stresinin yol açtığı zararın arttığı bildirilmiştir. Türkiye'nin en önemli yemeklik yağ bitkilerinden biri olan ayçiçeğinin B noksanlığına en duyarlı bitkilerden biri olduğu bilinmektedir. Bu çalışmada ayçiçeğinde tuz zararının etkisinin azaltılması üzerine B uygulamasının etkisinin belirlenmesi amacıyla su kültüründe tuzlu ve tuzsuz koşullarda artan oranlarda B uygulaması altında iki ayçiçeği genotipi denenmiştir. Denemede bitkilerin kök ve yeşil aksam kuru madde verimi, B konsantrasyonu ve K/Na ve Ca/Na oranları belirlenmiştir. Denemeden elde edilen sonuçlara göre, kontrol uygulamasına göre tuz ilavesinin yeşil aksam kuru madde verimini azalttığı, buna karşılık B uygulamalarının ise kontrol uygulamasına göre kuru madde verimini görülmüştür. Bitkinin tuz zararını gidermede B’un belirgin bir rolünün olmadığı ve tuzlu koşullarda bitkinin B alım düzeyinin arttığı belirlenmiştir. Bu sonuçlara ilave olarak B noksanlığına ve tuz toksisitesine karşı dayanıklılıkta ayçiçeği genotipleri arasında farklılıkların olduğu gözlemlenmiştir.
Afficher plus [+] Moins [-]Ekmeklik ve Makarnalık Buğdaylara Uygulanan Çinko Dozlarının Kadmiyum Alımına Etkisi
2018
Faruk Özkutlu | Halil Erdem
Bu çalışmanın amacı, yüksek Cd konsantrasyonuna sahip toprağa çinko (Zn) uygulamaları ile ekmeklik ve makarnalık buğdayın Cd alımına olan etkisini araştırmaktır. Çalışma sera koşullarında Zn noksanlığına sahip kireç içeriği yüksek bir toprakta tesadüf blokları deneme desenine göre dört tekerrürlü olarak gerçekleştirilmiştir. Denemede Cd uygulamaları 0 (Cd 0) ve 10 (Cd10) mg kg-1 Cd dozlarında uygulanmıştır. Çinko uygulamaları ise topraktan 0 (Zn 0) ve 10 (Zn 10) mg kg-1 Zn ile toprak + yapraktan (Zn10+3Y; Zn10+8Y) olacak şekilde yapılmıştır. Yapraktan Zn uygulamalarına sapa kalkma döneminde başlanmış ve haftada 1 defa olmak üzere 3 ve 8 defa yapraktan %0,1 dozunda ZnSO4.7H2O uygulaması yapılmıştır. Bitkiler tane olgunluk döneminde hasat edilmiş ve tanelerde Zn ve Cd konsantrasyonları belirlenmiştir. Elde edilen sonuçlardan topraktan ve toprak+yapraktan Zn uygulamaları ile ekmeklik ve makarnalık buğdayların tane Zn konsantrasyonlarında önemli artışların olduğu görülmüştür. Toprağa Cd uygulaması ile Karacadağ çeşidine göre Harran-95 çeşidinin tanesinde daha fazla Cd birikimi olduğu görülmüştür. Karacadağ çeşidinin kontrol koşullarında 31 μg kg-1 olan Cd konsantrasyonu, Cd 10 koşullarında 3.616 μg kg-1’e, Harran çeşidinin ise 70 μg kg-1 tane Cd konsantrasyonu Cd10 koşullarında 8.434 μg kg-1’e yükseldiği görülmüştür. Bununla birlikte, toprak, toprak + yapraktan Zn uygulamaları, makarnalık buğday çeşitlerinin tane Cd konsantrasyonlarını önemli ölçüde azaltmıştır. Haran-95 çeşidinin Cd 10 koşullarında 8.434 μg kg-1 olan tane Cd konsantrasyonu, Zn10 koşullarında 6.464 μg kg-1’a, Zn10+3Y koşullarında 7.932 μg kg-1’a, Zn10+8Y koşullarında ise 6.745 μg kg-1’a düşmüştür. Sonuçlardan makarnalık buğday çeşidinin ekmeklik buğday çeşidine göre topraktan daha fazla Cd aldığı görülmüştür. Bunun yanında topraktan ve yapraktan Zn uygulamaları ile makarnalık buğday çeşidinin Cd alımında daha fazla azalma olduğu görülmüştür.
Afficher plus [+] Moins [-]How Did Canada’s Increasing Lentil Production Affect Turkey? Is There A Possible Win-Win Situation for Both Countries?
2018
Cevher Özden
Competition is fierce in the world markets of agricultural products. It is especially harder for developing countries to compete with the wealthier industrialized countries. Canada entered in the lentil production mainly for export purposes in the early 1990s and exports nearly all of its lentil products every year. As Canada has become the dominant power in lentil trade, Turkey’s lentil production has declined notably. In the study, Turkey’s adaptation to this trend is investigated. Based on the results, it is concluded that Turkey’s market share has not changed in its traditional markets and its export has risen both in quantity and value. For instance, Turkey’s lentil export has increased from 127 Thousand tons in 1997 to 178 Thousand in 2013. This is achieved through partnerships between Canadian and Turkish entrepreneurs. Furthermore, lentil producers in Turkey have shifted to alternative crops, which yields higher income.
Afficher plus [+] Moins [-]Hatchability, Some Hatchling Parameters, Quality Score, Survivability in Newly Hatched- Broiler Chicks Receiving a β-Alanine Solution In Ovo
2018
Canan Kop Bozbay | Ahmet Akdağ | Helin Atan | Nuh Ocak
This study was conducted to evaluate the effects of In ovo injection of β-Alanine which is a modified form of the alanine amino acid on hatchability, hatching weight, chick quality score and survival in broiler breeder eggs. For this purpose, 120 fertile eggs from Ross 308 breeder (32-week-old) were allocated randomly to four groups with 3 replicates. Except the negative control group eggs (non injected; NC), to the amniotic fluid of the eggs in the other 3 groups were injected with 1 ml solutions 0.9% salt (Positive control, PK), 0.75% (0.75βA) or 1.5% (1.5βA) by using 19 mm and 27 gauge needle. Death rates at the different stages of embryonic development, hatching yield, weights and quality scores of chicks and mortalities were recorded at hatching day. Hatching weight of the chicks in the 0.75βA group was higher than other two control groups. Accessing feed, determined as an indicator of chick quality, was better in the 0.75βA group. Conversely, mobility score of chicks in the NC group was higher than other groups. Hatching yield, chick quality score and mortalities of the first week were not affected from In ovo βA injection. Results of this study demonstrated that In ovo βA injection can be used up to 1.5% without any deteriorations on weight, quality and mortalities of chicks but 0.75% βA injection induced better hatching characteristics.
Afficher plus [+] Moins [-]The Effects of Brassinosteroid Applications on Growth and Secondary Metabolite Production in Lavandula Angustifolia ‘Munstead’
2018
Özlem Aras Aşcı | Hikmet Deveci | Alican Erdeğer | Kübra Nur Özdemir | Tunhan Demirci | Nilgün Göktürk Baydar
This study was aimed to determine the effects of 24-eBL, a steroid growth regulator, on the plant growth, total phenolic content, essential oil content and composition in “Munstead” lavender cultivar belonging to Lavandula angustifolia. For this aim, 24-eBL was applied to plants at four different concentrations (0, 0.75, 1.50 and 2.25 mg/l) twice, at the beginning of budding and 10 days after the first application. The plants harvested during the full bloom period were evaluated for fresh and dry stemmed flower yields, stemless dry flower yield, total phenolic content and essential oil yield and composition. As a result of the study, 24-eBL at concentrations of 0.75 and 1.50 mg/l significantly increased the stemless dry flower yield, total phenolic content and essential oil yield per plant. 24-eBL applications also changed essential oil composition. To conclude, 24-eBL applications can be used to increase the dry flower yield, phenolic and essential oil contents in lavender plants.
Afficher plus [+] Moins [-]Mürdümük +Tahıl Karışımlarının Silaj Verimi ve Kalitesinin Belirlenmesi
2018
Uğur Başaran | Erdem Gulumser | Hanife Mut | Medine Çopur Doğrusöz
Bu çalışma mürdümük “M” (Lathyrus sativus L.) tahıl ikili karışımlarının silaj verimi ve kalitesini belirlenmek amacıyla yürütülmüştür. Tahıl olarak yulaf “Y” (Avena sativa L.) ve arpa “A” (Hordeum vulgare L.) kullanılmıştır. Karışımlar %80:20, 60:40 ve 40:60 tohum oranlarıyla ekilmiş, kontrol olarak mürdümük ve tahılların yalın ekimleri de kullanılmıştır. Hasat yalın tahıllar ve karışımlarda tahıllar süt olum, yalın mürdümükte ise tam çiçeklenme döneminde yapılmıştır. Silaj örneklerinde; fiziksel gözlemler (renk, koku, strüktür) ile kuru madde, ham protein, ham kül, laktik asit, asetik asit, bütirik asit, potasyum (K), fosfor (P), kalsiyum (Ca), magnezyum (Mg), demir (Fe), çinko (Zn), mangan (Mn), kobalt (Co), bakır (Cu), selenyum (Se) ve sodyum (Na) içerikleri belirlenmiştir. Karışımların silaj verimi 703,6 (%100M) – 1939,0 (%80M+%20A) kg/da arasında değişmiştir. En yüksek laktik asit içeriği %4,078 ile yalın arpada belirlenmiş ancak, %40M+%60Y (%3,198) ve %40M+%60A (%2,937) karışımları da yalın arpa ile aynı grupta yer almıştır. Karışımların asetik asit ve bütirik asit değerleri ise %0,001–0,187 ve %0,312–1,101 arasında değişim göstermiştir. Mineral içerik bakımından %100M ve %60M+%40Y silajları diğer karışımlardan daha yüksek değere sahip olmuştur. Sonuç olarak, yalın ekime oranla mürdümüğün tahıllarla ekilmesi verimi önemli ölçüde arttırmıştır. Arpa hem yalın olarak hem de karışımlarda yulaftan daha iyi performans göstermiştir. Bu itibarla mürdümüğün arpa ile 60:40 tohum oranında karışık ekilmesi silaj verimi ile kalitesi açısından daha uygun görülmüştür.
Afficher plus [+] Moins [-]