Affiner votre recherche
Résultats 2001-2010 de 5,301
The Extent and Patterns of Digitalization in Proactive Land Acquisition Strategy (PLAS) Farms in South Africa Texte intégral
2024
Sukoluhle Mazwane | Moraka Nakedi Makhura | Athula Ginige
This study sought to develop an index for agricultural digitalization by applying composite confirmatory analysis (CCA). Another aim was to determine the factors that affect the development of digitalization in PLAS farms. Data on the indicators of the three dimensions of digitalization were collected from 300 Proactive Land Acquisition Strategy (PLAS) farms in South Africa using semi-structured questionnaires. Confirmatory composite analysis (CCA) was employed to reduce the items into three digitalization dimensions and ultimately to a digitalization index. Standardized digitalization index scores were extracted and fitted to a linear regression model to determine the factors affecting digitalization. The results revealed that the model shows practical validity and can be used to measure digitalization as measures of fit (geodesic distance, standardized root mean square residual, and squared Euclidean distance) were all below their respective 95%quantiles of bootstrap discrepancies (HI95 values). Therefore, digitalization is an emergent variable that can be measured using CCA. The average level of digitalization in PLAS farms was 0.02 and varied significantly across provinces. Although farmers have attempted to digitalise their farms, there are still minimal levels of digitalization in PLAS farms. The results further reveal different digitalization patterns. As judged by the estimated weights of various dimensions of digitalization, the use of digital technologies to collect, store, analyse, and disseminate (CSAD) farm-related data contributed more towards the digitalization index. The second most important component of digitalization was automation digitalization. In contrast, value chain digitalization was the least significant contributor. The factors that significantly influence digitalization were age, gender, farm type, network type, and cellular data type. Since PLAS farmers have not embraced much digitalization, it is important to focus on awareness and capacity building. A balanced approach to digitalization would benefit PLAS farms by ensuring that strategies to integrate digital solutions within the value chain are developed. To foster and support the digitalization in PLAS farms, policymakers and stakeholders should tailor their strategies to fit specific socioeconomic factors.
Afficher plus [+] Moins [-]Demir Dikeni (Tribulus terrestris) Saponin Ekstraktının Yumurtacı Tavuklarda Performans, Yumurta Kalite Kriterleri ve Bazı Kan Parametreleri Üzerine Etkileri Texte intégral
2024
Metin Duru
Bu çalışma, karma yeme demir dikeni bitkisi (Tribulus terrestris) saponin ekstraktı (DDSE) ilavesinin yumurtacı tavuklarda performans, iç-dış yumurta kalite kriterleri, yumurta kolesterol düzeyleri ve bazı kan serum parametreleri üzerine etkisini incelemek amacıyla yürütülmüştür. Araştırma grupları ticari yumurtacı karma yemine 0 (kontrol); 1 g DDSE, 2 g DDSE, 4 g DDSE ve 8 g DDSE eklenerek 5 gruptan oluşturulmuştur. Toplam 80 adet yumurtacı tavuk her bir grupta 16 hayvan olacak şekilde gruplara rastgele dağıtılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre; kontrol grubu hariç diğer deneme gruplarına göre 1 g DDSE grubunda yumurta sarısı kolesterol değeri düşmüştür. Deneme ortasında 2, 4 ve 8 g DDSE grupları kontrol grubuna göre daha yüksek ak uzunluğu değerleri vermişlerdir. Performans ve kan serumu parametre değerleri bakımından gruplar arasında herhangi bir farklılığa rastlanmamıştır. Sonuç olarak DDSE tavuklarda performans, yumurta kalite kriterleri ve bazı kan parametreleri üzerine etkisi olmadığı tespit edilmiştir.
Afficher plus [+] Moins [-]Tarım Örgütlerindeki Demokrasi ile Örgütsel Bağlılık Arasındaki İlişkide Etik Liderliğin Düzenleyici Etkisi Texte intégral
2024
Halil Özcan Özdemir | Zekeriya Yazıcı
Bu araştırmanın temel amacı, sendika üyesi memurların sendikal demokrasi algısı ile sendikal bağlılıkları arasındaki ilişkide etik liderlik algısının düzenleyici rolünü belirlemektir. Nicel alan araştırması niteliğinde çalışma yapılmış olup, araştırmanın evrenini Tarım ve Ormancılık Hizmet Kolunda faaliyet gösteren ve hizmet kolunda yetkili sendika konumunda olan Tarım-Orman Çalışanları Birliği Sendikası (Toç Bir-Sen)’in üyeleri oluşturmaktadır. Bu kapsamda sendika üyelerinden anket yöntemi ile veriler toplanmıştır. Araştırmanın örneklemini ankete katılan Toç Bir-Sen üyesi 2128 çalışan oluşturmaktadır. Araştırma sonucunda, sendika üyelerinin örgütsel demokrasi algıları ile örgütsel bağlılıkları arasında pozitif yönlü ve anlamlı bir ilişkinin var olduğu, etik liderlik algıları ile örgütsel bağlılıkları arasında anlamlı ve pozitif yönlü bir ilişkinin var olduğu, örgütsel demokrasi algısı ile etik liderlik algıları arasında anlamlı ve pozitif yönlü bir ilişkinin var olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca sendika üyelerinin örgütsel demokrasi algıları ile örgütsel bağlılıkları arasındaki ilişkide etik liderliğin anlamlı ve pozitif yönlü düzenleyici etkisinin olduğu tespit edilmiştir. Dolayısı ile araştırmanın tüm hipotezleri doğrulanmıştır. Bu sonuçlara göre, sendika yöneticilerinin etik davranışlar sergilemeleri, aldıkları kararların ve uygulamalarının etik kurallara uygun olmasına özen göstermeleri, yönetim ve karar alma süreçlerinin tamamında demokratik tutum ve davranış sergilemeleri sendika üyelerinin sendikal bağlılıklarına pozitif yönde etki edecektir. Çalışma sonuçlarının, örgütsel bağlılık ile etik liderlik arasındaki ilişkiyi ve örgütsel demokrasi ile örgütsel bağlılık arasındaki ilişkiyi inceleyen literatür çalışmalarına ait sonuçları desteklemesi nedeni ile literatüre katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Afficher plus [+] Moins [-]Yenilebilir Böcek Kavramı ve Unlu Mamulde Kullanımı: Yenilebilir Çekirge (Locusta Migratoria) İçeren Kurabiyelerin Duyusal Kalitesinin İncelenmesi Texte intégral
2024
Servet Kazım Güney | İrem Bedir | Emre Sarıal
Bu çalışmanın amacı, çekirge kullanarak protein oranı artırılmış bir unlu mamul üretmek, bu sayede önemli bir gıda kaynağı olan yenilebilir böceklerin tüketilmesine olan bakışı değiştirebilmek ve entomofaji konusunda farkındalık oluşturmaktır. Dünya’nın azalan kaynaklarına daha sürdürülebilir bir tüketim ürünü kazandırmak esas amaçtır. Çalışmada göçmen çekirge (locusta migratoria) kullanılmıştır. Bir kontrol örneği ile %1 ve %2 oranlarında çekirge tozu içeren tuzlu kurabiye üretilmiştir. Ürünlerin 10 kişilik eğitimli panelist grubu tarafından duyusal değerlendirilmesi yapılmıştır. Genel beğeni puanı en yüksek olan ürün, sonrasında 81 kişinin tüketici beğenisine sunulmuştur. Değerlendirmelerde, görünüş, renk, tat, koku, tekstür, ağızda bıraktığı his ve genel görünüm kriterleri üzerinden 5’li Likert ölçeği kullanılmıştır. Eğitimli panelistlere uygulanan duyusal değerlendirme sonrasında elde edilen verilere göre %1 oranında çekirge tozu ile hazırlanan çekirgeli tuzlu kurabiye 4,7/5 puan ile en çok beğenilen ürün olmuştur. 81 kişinin katıldığı tüketici beğenisi testi sonuçlarına göre 4,6/5 genel beğeni puanına ulaşılmıştır. Eğitimli panelist grubunda %70 ve tüketici beğeni testinde %85 oranında ürünü “satın alırım” cevabı verilmiştir. Ek olarak, Tübitak MAM laboratuvarlarında Protein Kjeldahl yöntemi (AOAC 960.52. Foss Tecator Manuel 2300 AB 2003 AN, Tüm gıdalar) ile ürünlerin protein analizleri gerçekleştirilmiştir. Analiz sonuçlarına göre; kontrol numunesinin protein oranı 11.4g/100g, hamur ağırlığının %1’i kadar çekirge eklenen numunenin protein oranı ise 11.69g/100g olarak tespit edilmiştir.
Afficher plus [+] Moins [-]Investigation of the Antioxidant Potential of Kombucha Prepared Using Salvia officinalis L. Texte intégral
2024
Cihan Düşgün
Kombucha is a slightly acidic sugary drink made by fermenting sweetened tea. It is known for its numerous health advantages. The objective of this study is to explore the possible effects of Salvia officinalis on enhancing the biochemical characteristics of kombucha. The present investigation compared traditional kombucha, produced using green and black tea, with kombucha derived from S. officinalis, examining their antioxidant properties, total phenolic, and total flavonoid content. The fermentation process lasted for a duration of 14 days. The present study was performed to evaluate the antioxidant activity of fermented S. officinalis. The antioxidant potential was assessed using the 1,1-diphenyl-2-picrylhydrazyl (DPPH) radical scavenging activity and copper (II) reducing antioxidant capacity (CUPRAC) techniques. The DPPH radical reduction percentages were determined to be 93.5±1.65% for kombucha of green tea, 90.6±1.51% for kombucha of black tea, and 88.5±1.68% for kombucha of S. officinalis. According to the CUPRAC results, green tea kombucha was found to have 321.58±2.12 mg TE/g, black tea kombucha 305.91±1.98 mg TE/g and S. officinalis kombucha 301.97±1.78 mg TE/g. Total phenolic content was 154.15±1.22 mg GAE/g for kombucha of green tea, 145.41±1.31 mg GAE/g for kombucha of black tea, and 124.52±1.25 mg GAE/g for kombucha of S. officinalis. The determined value for the total flavonoid content was 101.12±0.98 mg QE/g for kombucha of green tea, 99.41±0.97 mg QE/g for kombucha of black tea, and 92.73±0.78 mg QE/g for kombucha of S. officinalis. The findings indicate that S. officinalis can serve as a substitute medium for kombucha fermentation, resulting in the development of a novel kind of kombucha with similar chemical characteristics.
Afficher plus [+] Moins [-]Aflatoxin M1 Levels in Cheeses in Türkiye: A Review Texte intégral
2024
Barış Ötün
Milk and dairy products mostly contain mycotoxins such as aflatoxin M1, aflatoxin M2, ochratoxin, cyclopiazonic acid, trichothecene, zearalenone, patulin. Mycotoxins in cheese are produced by certain types of fungi. These either directly contaminate the cheese or feed, or indirectly contaminate the milk used in cheese production. Aflatoxin, causes serious impacts on human and animal health, thus costs the world economy billions of dollars. The first legal regulation regarding aflatoxin M1 in Turkiye came into force in 1990. Subsequently, various legislations were published in 1997, 2002, 2008, 2011 and 2023. In this study, 60 publications were examined that investigate the presence of aflatoxin M1 in various cheeses in Turkiye in the last 50 years (1973-2023). In the studies, aflatoxin M1 was detected in almost all cheeses, and only a few were found in rates exceeding the Turkish Legal Limits. Researchers stated different limits for aflatoxin M1 in cheese. To minimize the presence of aflatoxin M1, the following recommendations should be considered. Developing new detection methods, enacting new legal regulations, increasing the frequency of legal inspections, improving the production, transportation and storage conditions of milk and dairy products, improving feed quality, increasing awareness of the health effects of aflatoxin M1.
Afficher plus [+] Moins [-]Improvement of Bacillus subtilis Natto Viability by Alginate and Xanthan Gum as a Wall Material Texte intégral
2024
Han Le | Ly Vo | Nhi Kieu | Thuy Dang | Dong Lieu
In this study, Bacillus subtilis natto was encapsulated in alginate, either coated with or mixed with xanthan gum as a supplemental component. The encapsulated bacteria were then evaluated for their survival in simulated gastric fluid (SGF) and simulated intestinal fluid (SIF). The results showed that B. subtilis natto biomass had a thrombolytic ability compared to the control sample. The viability of encapsulated B. subtilis natto was improved in which alginate 2.5% (w/v) had a high encapsulation efficiency, and there was no difference between the samples with or without the xanthan gum supplement. In the SGF and SIF tests, the viability of B. subtilis in samples supplemented with xanthan gum was higher than in samples that contained only alginate. Additionally, there was no significant difference in viability between the samples that mixed xanthan gum with alginate and those that were coated with it. The results indicated that adding xanthan gum is necessary to increase alginate's protective effect on B. subtilis natto.
Afficher plus [+] Moins [-]Growth Performance of Broiler Chicken (Gallus gallus domesticus) in Response to Cinnamon Powder as Feed Additives Texte intégral
2024
Ramil B Entana Jr | Mary Ann Alejandro
One hundred-twenty (120) heads of day-old Cornish-cross broiler chicks were used in the study, which employed a Completely Randomized Design (CRD). The purpose of the study was to evaluate the growth performance of broiler chickens in response to cinnamon powder supplementation. There were four treatments which were replicated three times having 10 broiler chicks per replication. Treatment 1 (T1) had 50g cinnamon powder as feed additives, Treatment (T2) with 75g cinnamon powder, Treatment 3 (T3) with 100g cinnamon powder and the Control group (T0) had a basal diet of commercial feeds with no feed additives. The study investigated the growth parameters of broiler chickens for 30 days, after the termination of the study the chickens were slaughtered and weighed to determine the carcass performance of the chickens. After the period of experimentation broiler chickens from Treatment 3 (T3) with 100 grams of cinnamon powder obtained the highest live weight compared to other treatments. Also, it was observed in the study that broiler chickens from Treatment 3 (T3) had the highest return on investment with 64%.
Afficher plus [+] Moins [-]Farklı Azot Dozlarının Keten Bitkisinin Verim ve Verim Özelliklerine Etkisi Texte intégral
2024
Şaziye Dökülen
Keten bitkisi ülkemizin hemen hemen her bölgesinde yetişebilmesi, kullanım alanlarının çeşitliliği, hem lifinden, hem de yağından faydalanılması gibi özellikleri ile ön plana çıkan önemli bir endüstri bitkisidir. Çalışmada farklı azot dozlarının keten bitkisinin verim ve verim özelliklerine etkisinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırma Tokat-Kazova şartlarında 2020 ve 2021 yılı vejetasyon döneminde kuru şartlarda yürütülmüştür. Çalışma Tesadüf Blokları Deneme Desenine göre üç tekerrürlü olarak yürütülmüştür. Çalışmada yağlık Atalanta çeşidi ve 750 tohum/m2 bitki sıklığı kullanılmıştır. Çalışmada 5 farklı azot (N) dozu (kontrol (0), 7, 10, 13, 16 kg/da) yer almıştır. Çalışmada; bitki boyu, bitki başına dal sayısı, bitkideki kapsül sayısı, kapsüldeki tohum sayısı, bin tohum ağırlığı, tohum verimi, yağ oranı ve yağ verimi parametreleri incelenmiştir. Yıllar ortalamasına göre bitki boyu 49,88-52,11 cm, dal sayısı 2,6-3,2 adet/bitki, bitkideki kapsül sayısı 23,55-34,00 adet/bitki, kapsülde tohum sayısı 5,25-5,66 adet/kapsül, bin tohum ağırlığı 5,17-5,29 g, tohum verimi 54,68-90,30 kg/da, yağ oranı %33,01-35,55 ve yağ verimi 17,98-31,84 kg/da arasında değişmiştir. Tokat-Kazova’da kuru şartlarda ketende azot dozlarının etkisinin araştırıldığı çalışma sonucunda; dekara tohum ve yağ verimi bakımından 10-13 kg/da azot dozları ön plana çıkmıştır. Gübre tasarrufunu düşünerek 10 kg/da azot dozunun kullanılmasının daha uygun olacağı düşünülmektedir.
Afficher plus [+] Moins [-]Tarla Denemelerinde Kenar Tesir Bırakmak Gerekli mi?* Texte intégral
2024
Hatice Bozoğlu | Zeynep Aybey | Reyhan Aydın
Tarla Deneme Tekniği, tarımsal araştırmaların yapılması ve değerlendirilme kurallarını, istatistik bilimini merkeze alarak belirler. İyi bir planlama, gözlem ve ölçümlerle rasyonel sonuçların elde edilebilmesi için esastır. Tarla denemelerinde küçük alanlarda çalışılır, ancak sonuçları büyük alanlar için önerilmektedir. Özellikle yetiştirme tekniği ile ilgili yürütülecek çalışmalarda işlemlerin birbirine karışmaması ve birbirini etkilememesi için parseller arası boşluklar bırakılır. Bu durumda her parselin kenarlarına gelen bitkilerin ortadakilere nazaran daha fazla su, ışıklanma, besin maddesi alımı, havalanma gibi nedenlerle daha farklı rakamlar verme olasılığından hareketle kenar tesir denilen bir kavram ortaya çıkar. Parsellerin dört bir tarafından atılan, değerlendirme dışı bırakılan yani rakam elde edilmeyen kısımlara “Kenar Tesir” denir. Ülkemizde Cumhuriyetin ilk yıllarında kenar tesiri bırakma ihtiyacına yönelik yayınlara rastlanmaktadır. Ancak sonraki yıllarda konu üzerinde yeterince çalışma olmadığı fark edilmiştir. Bu makalede, bazı tarla bitkilerinde kenar tesirlerde yer alan bitkiler ile parsel net alanlardaki bitki verilerinin istatistiki karşılaştırılması yorumlanmıştır. Baklada 7 farklı kültürel uygulamanın 3 bloklu denendiği çalışmada; parsel aralarında 1 m, blok araları 1,5 m boşluk bırakılmıştır. Baklada ve 100 tane ağırlığı gözlemleri alınmıştır. Yapılan varyans analizine göre; yüz tane ağırlığı hariç bitki boyu, dal sayısı, taze meyve verimi, taze hasatta meyve sayısı, kuru hasatta bitkide bakla sayısı, kuru tane verimi istatistiki olarak (P<0.01) net alandaki verilerden farklı olduğu belirlenmiştir. Diğer denemede buğdayda 2 mikro elementin 7 farklı kombinasyonu 3 tekrarlamalı tesadüf bloklarında incelenmiştir. Parsel ve blok aralarında 1’er metre boşluk bırakılmıştır. Başak uzunluğu ve ağırlığının net alanda kenar tesire nazaran daha yüksek olduğu (P<0,01) belirlenmiştir. Üçüncü deneme 5 farklı mikrobiyal gübrelemenin kuru fasulyede bitki boyu, bakla sayısı ve bitkide tane verimine etkisi araştırılmıştır. Parsel ve blok aralarında 2 m mesafe bırakılmıştır. Varyans analizi sonucu kenar sıralardaki tane veriminin orta sıradakinden istatistiki olarak (P<0,05) daha yüksek olduğu sonucuna varılmıştır. Görüldüğü gibi farklı uygulama ve bitkilerde sonuçlar değişmektedir. İster daha yüksek ister daha düşük veriler elde edilsin denemelerde kenar tesir yapma sağlıklı sonuçların alınmasını garanti etmek için bir gerekliliktir. Geliştirilen yeni genotipler, uygulanan tekniklerin değişmesi kenar tesir konusunda daha çok bilgiye ihtiyaç duyulduğunu göstermektedir.
Afficher plus [+] Moins [-]