Affiner votre recherche
Résultats 241-250 de 561
Elma Posası İlavesinin Yonca Silaj Kalitesine Etkilerinin Belirlenmesi Texte intégral
2024
Yücel Ünal | Behlül Sevim | Erinç Gümüş | Selim Sırakaya | Tugay Ayaşan | Yusuf Cufadar | Osman Olgun | Asuman Duru
Bu çalışma, farklı dozlarda elma posası ilavesinin yonca silajlarının kimyasal kompozisyonu, fermentasyon profili, mikrobiyolojik özellikleri, sindirilebilirlik ve enerji değerlerinin incelenmesi amacıyla yürütülmüştür. Çalışma kapsamında, 1-3 cm boyutlarında parçalanan yoncalar anaerob plastik kaplara, kontrol grubuna herhangi bir katkı eklenmeden, muamele gruplarında ise %5 (EP5) ve %10 (EP10) oranlarında elma posası ilave edilerek silolanmıştır. Araştırma sonunda, elma posası ilavesi yonca silajlarının kuru madde, etanol, asetik asit, propiyonik asit, bütirik asit içeriği ve pH değerini düşürürken, Nötral Deterjanda Çözülmeyen Ham Protein (NDICP), laktik asit ve maya sayısını artırmıştır. Yonca silajlarının sindirilebilirlik, enerji değerleri, ham protein, ham yağ, ham kül, nişasta, NDF, ADF, ADL, Asit Deterjanda Çözülmeyen Ham Protein (ADICP) ve laktik asit bakterileri içeriklerine elma posası muamelesiyle önemli bir fark olmadığı tespit edilmiştir. Elma posası katkılı gruplarda küf içeriği saptanmamış, Clostridia ise sadece EP10 grubunda gözlemlenmiştir. Sonuç olarak gıda sanayi yan ürünü olan elma posasının olumsuz çevresel etkilerinin azaltılması, yem maliyetlerinin ucuzlatılması ve yonca silajlarının kalitesine pozitif yönde etkisi nedeniyle kullanılabileceği sonucuna varılmıştır.
Afficher plus [+] Moins [-]Gluten ve Gluten Metabolizması Bozukluğuna Bağlı Oluşan Hastalıklar Texte intégral
2024
Aybüke İmik | Ceren Gezer
İnsanların beslenmesinde gluten içeren besinler önemli yer tutmaktadır. Gluten metabolizması bozukluğuna bağlı oluşan hastalıklar bulunmakta olup bunlar çölyak hastalığı, buğdaya karşı IgE aracılı alerji ve çölyak dışı gluten duyarlılığı olarak sınıflandırılabilir. Bireylerin gluten duyarlılıkları arasında farklılıklar olup gluten duyarlılığı olan bireylerin gluten içeren besinleri tüketmeleri durumunda en başta bağırsak dokusu olmak üzere birçok dokuda histopatolojik yapılarında ve otoimmun sistemlerinde önemli değişiklikler meydana gelebilir. Dokuların histopatolojik yapısındaki değişiklikler dokulara göre değişmektedir. Otoimmun sistemdeki değişiklikler ise Transglutaminaz, Gliadin, IgA, IgG, CD4 ve CD8 gibi parametrelerden en az birinin veya birkaçının incelenmesi ile tespit edilebilir. Gluten metabolizması bozukluğuna bağlı oluşan hastalıklarda etkili tedavi şekli glutensiz/gluten kısıtlı diyet olmakla birlikte bağışıklık sisteminde rol alan mekanizma ve moleküllerin saptanması yeni tedavi yöntemlerini oluşturulmasına yol gösterebilir. Bu çalışmada amaç gluten ve gluten metabolizması bozukluğuna bağlı oluşan hastalıklar arasındaki ilişkinin derlemesidir.
Afficher plus [+] Moins [-]Köpeklerden Toplanan Rhipicephalus sanguineus Türü Kenelerden Coxiella brunetii’nin PCR ile Tespiti ve Moleküler Karakterizasyonu Texte intégral
2024
Ali Bilgin Yılmaz | Adnan Ayan | Ezgi Şababoğlu | Yaşar Göz | Burçak Aslan Çelik | Özgür Çelik | Özge Oktay Ayan
Zorunlu hücre içi bakteri olan Coxiella burnetii, insanlar da dahil olmak üzere omurgalıların zoonotik bir hastalığı olan Q ateşinin etkenidir. Yaygın enfeksiyon yolları kontamine ahır tozunu solumak ve enfekte hayvanların atıklarıyla temastır. Bu çalışmanın materyalini Haziran-Eylül 2019 tarihleri arasında Türkiye’nin doğusundaki Van ilinde bulunan 70 sokak köpeğinden toplanan 200 adet kene oluşturmuştur. Toplanan keneler %70’lik alkol içeren tüplere alınarak parazitoloji laboratuvarına nakledilmiştir. hangi etiketlerin yapıştırıldığı. Keneler tüplere yerleştirildi ve sıvı nitrojen ile dondurularak ezildi. DNA, kit üreticisinin protokolüne göre izole edildi. Coxiella burnetii’nin DNA’sını tespit etmek için IS1111 tekrarlayan transpozaz gen bölgesine özel bir Trans 1, Trans 2 primer çifti kullanıldı. Saflaştırılmış amplikonların çift yönlü dizi analizi, DNA dizileyici ile gerçekleştirildi. IS1111 transpozaz genini hedef alan PCR sonucunda 200 kenenin 2’sinde (%1) Coxiella burnetii pozitif sonuç elde edildi. Van ilinde serbest dolaşan köpeklerde Q ateşi epidemiyolojisinde potansiyel risk faktörleri ve kenelerin önemi, parazit kene türleri ve köpeklerde C. burnetii pozitif kenelerin prevalansı belirlenerek vurgulanmıştır.
Afficher plus [+] Moins [-]Farklı Yöntemlerle Pişirilen Araujıa Sericifera’nın (Ağaç bamya) Biyoaktif, Fizikokimyasal ve Duyusal Özellikleri Üzerindeki Etkilerinin Değerlendirilmesi: Çok Kriterli Karar Verme Analizi Texte intégral
2024
Cansu Çeviker | Tuğba Dedebaş | Tuğba Dursun Çapar
Ülkemizde ağaç bamya olarak bilinen Araujia sericifera Güney Amerika’ya özgü istilacı, yaprak dökmeyen ipeksi bir bitkidir. . Birçok sebze sahip olduğu biyoaktif bileşenleri ile sağlık üzerinde olumlu etkiler göstermektedir. Sebzelerin içermiş olduğu biyoaktif bileşenler pişirilme işlemi sırasında olumsuz etkilenmektedir. Çalışmada farklı pişirme tekniklerinin Araujia sericifera bitkisinin biyoaktif özellikleri üzerine etkisini belirlemek ve çok kriterli karar verme yöntemiyle en iyi biyoaktif özelliğe ve genel kabul edilebilirliğe sahip pişirme yöntemini tespit etmeyi amaçlamıştır. Farklı pişirme yöntemleri uygulanan ağaç bamya örneklerinin toplam fenolik madde miktarları 4,75-15,15 mg GAE/g aralığında değişim gösterirken sotelenmiş örneklerin diğer pişirme yöntemlerine göre daha yüksek fenolik madde içeriğine sahip olduğu tespit edilmiştir. Çok kriterli karar verme teknikleri sonuçlarına göre ağaç bamyayı pişirmek için yapılan soteleme yönteminin biyoaktivite ve genel kabul edilebilirlik açısından en iyi yöntem olduğu belirlenmiştir.
Afficher plus [+] Moins [-]Çevre Kirliliği Açısından Traktör Egzoz Emisyon Test Yöntemlerinin Önemi Texte intégral
2024
Mehmet Recai Durgut
Birçok Avrupa ülkesinde hava kirliliği dolayısıyla çevrenin korunması önemli konuların başında gelmektedir. İsviçre’de yapılan araştırmalar, karayolu dışı taşıt trafiğinin hava kirliliğinin önemli bir bölümünün nedeni olduğunu göstermiştir. Tarım traktörleri de karayolu dışı taşıt trafiğinin önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde traktör sayılarında hızlı bir artış görülmektedir. Traktör sayılarının bu artışı nedeniyle traktör egzoz emisyonları ve bunların çevreye olan etkileri üzerinde büyüyen bir ilgi vardır. Doğru emisyon değerlerinin belirlenmesi ve kullanılan ölçüm metotları önem kazanmıştır. Traktör motorlarının tip onayı için bir motor test donanımında emisyon ölçümlerine yönelik düzenlemeler mevcuttur, ancak traktörün farklı çalışma koşullarında emisyon ölçümleri için bir prosedür mevcut değildir. Yapılan çalışmalar traktörlerin farklı çalışma koşullarında ölçülen egzoz gazlarının, emisyon test yöntemlerindeki sabit durum koşullarında elde edilen değerlerden daha yüksek olduğunu göstermiştir. Bu sonuçlar, emisyon ölçümünde kullanılan test prosedürlerinin değiştirilmesinin gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır. Yeni testlerin geliştirilmesi, traktörlerden kaynaklanan egzoz emisyonlarını azaltacaktır.
Afficher plus [+] Moins [-]Çiftçi Koşullarında Serada Salatalık Yetiştiriciliğinin Enerji Kullanım Verimliliği Açısından Değerlendirilmesi Texte intégral
2024
Nurcan Yavuz | Aslı Güleç
Tarım sektörü, enerji kaynaklarının yoğun olarak kullanıldığı bir alandır. Gelişmekte olan ülkelerde enerji üretiminin daha çok fosil yakıtlara bağlı olması, her alanda, optimum enerji kullanımını zorunlu kılmaktadır. Sürdürülebilir bir üretim, ancak, kaynakların verimli şekilde kullanımı ile sağlanabilir. Tarımsal üretimde enerji verimliliği çıktı/girdi analizleri ile değerlendirilebilmektedir. Özellikle seralar, açık alanlara kıyasla, enerji girdisinin çok daha yüksek olduğu tarımsal üretim alanlarıdır. Bu alanda yapılacak araştırmalar, seracılıkta farklı bölgelere ve ürünlere göre, en uygun girdi kullanım düzeylerinin saptanabilmesi açısından önemli katkılar sağlayacaktır. Bu çalışma, Konya – Ereğli ilçesinde bulunan bir serada, 2022 yaz sezonunda, çiftçi şartlarında yapılan salatalık üretiminin enerji kullanım verimliliğinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Sezon boyunca tüm tarımsal uygulamalar takip edilmiş ve kayıt altına alınmıştır. Enerji kullanım etkinliği (enerji oranı) 1,14 olarak hesaplanmıştır. Toplam girdi içerisinde yenilenemeyen kaynaklar %66’lık bir oranla üretimin 2/3’ünü kapsamaktadır. Bu oranın azaltılması, fosil yakıtlardan üretilen enerjinin üretimdeki payını azaltırken, ekosistemin kaynak yetersizliği sebebiyle karşılaştığı baskıları da dengeleyecektir. Sonuçta, Konya’da, serada salatalık yetiştiriciliğinin; enerji kullanım etkinliği, başka bir deyişle üretim verimliliği, açısından değerlendirildiğinde avantajlı olduğu belirlenmiştir.
Afficher plus [+] Moins [-]Taşköprü Sarımsağında Üretim Alışkanlıkları ve Sorunları Texte intégral
2024
Hüseyin Güran Ünal
Dünya’da ve Türkiye’de sarımsak üretimi ve tüketimi artmaktadır. Fakat Türkiye’nin dünya sarımsak üretimi içindeki payı geçtiğimiz 30 yılda %4 den %0.4 seviyesine gerilemiştir. Benzer şekilde coğrafi işaret sahibi Kastamonu sarımsağının Türkiye üretimindeki payı da %25 seviyesinden %20 seviyesine gerilemiştir. Bu çalışmada Kastamonu’daki sarımsak üreticileri ile yüz yüze anket çalışması yapılarak üretim teknikleri ve sorunları incelenmiştir. Elde edilen veriler ışığında üretici profili ve uygulama alışkanlıkları masaya yatırılmıştır. Üretimde mekanizasyon düzeyi artmakla birlikte, üretimin her safhasında yüksek işgücü gereksinimi devam etmektedir. Küçük parsellerde, yüksek kimyasal girdilerle bilinçsiz üretim söz konusudur. Sarımsaklar ilkel depolama koşullarında saklanmakta ve kayıplar oluşmaktadır. Bölgede herhangi bir üretim planlaması olmayıp, üretim ve satışa dair ortak bir oluşum bulunmamaktadır.
Afficher plus [+] Moins [-]A Comprehensive Study on the Agronomic and Technological Responses of Different Chamomile (Matricaria recutita L.) Varieties at Diverse Sowing Times Texte intégral
2024
Uğur Tan | Olcay Arabacı
In this study, it was aimed to determine the effects of different sowing times and different varieties of German chamomilla (Matricaria recutita L.) on agronomic and technological characteristics. The study was conducted in experimental fields of the Department of Field Crops, Faculty of Agriculture in Adnan Menderes University. Two different tetraploid Matricaria recutita L. (Bodegold and Zloty Lan) cultivars were used for this study. Zloty Lan was provided by Germany and Bodegold was provided from Atatürk Central Horticultural Research Institute. The trial was conducted according to a split plot experimental design with 4 block. Factors consist of 5 sowing times as main plots (1 October, 15 October, 1 November, 15 November, 1 December) and 2 genotypes as subplots (Bodegold and Zloty Lan). The effect of sowing times and genotypes was found statistically significant on fresh flower yield. The highest flower yield was found 61.61 kg da-1 . The average values for plant height ranged from 45.43 to 55.20 cm, flower diameter ranged from 25.24 to 27.53 mm, biomass ranged from 130 to 332.3 kg da-1, fresh flower yield ranged from 19.74 to 61.61 kg da-1 , drug herb ranged from 35.5 to 73.5 kg da-1 , drug flower ranged from 7.4 to 13.3 kg da-1 , essential oil content ranged from 0.025% to 0.083% and essential oil yield ranged from 0.020 to 0.090 l da-1. The primary constituents of essential oil have been discovered as bisabolol oxide a and bisabolene oxide.
Afficher plus [+] Moins [-]The Effect of Different Irrigation Frequency and Level on Yield and Quality Characteristics of Silage Sorghum Texte intégral
2024
Abdul Mumeen Iddrisu | Kağan Kökten | Erdal Çaçan
This study was carried out to determine the effect of different irrigation frequency and levels on silage sorghum plant for yield and quality at the Bingöl University Agricultural Research and Application Field in 2022 using the Master BMR variety as plant material. Randomized complete blocks applying the split-plots experimental design with three replications was used; four irrigation levels (25%, 50%, 75% and 100%) and four irrigation frequencies (5, 10, 15 and 20 days) were considered as treatments. Percentage of moisture replacement was determined using total moisture loss from evapotranspiration (ET). Amount of water discharged by emitters were predetermined, hence, time was used to determine the exact amount. Properties related to green forage yield, dry matter yield, crude protein ratio, crude protein yield, acid detergent insoluble fibre, neutral detergent insoluble fibre, digestible dry matter, dry matter consumption and relative feed value were investigated. Statistically significant differences between all the examined features were observed. The highest green forage yield, dry matter yield and crude protein yield were obtained from 5-day frequency and 100% level. Highest crude protein ratio from 5-day frequency and 25% level, lowest acid detergent insoluble fibre rate and highest digestible dry matter rate from 20-day frequency and 25% level, highest dry matter intake and relative feed value with the lowest neutral detergent insoluble fibre rate were observed from 25% level with 10 and 20-day frequencies. In conclusion; it can be stated that, to obtain high yield from silage sorghum, it is necessary to irrigate at 5 days frequencies and 100% level. However, high-quality product can be obtained with a 10-day frequency and a 25% level with low yield.
Afficher plus [+] Moins [-]Effects of Heat and Drought Stress on Sustainable Agriculture and Future Food Security in Türkiye Texte intégral
2024
Serpil Bas | Dilek Killi
This review investigates the effects of heat and drought stress on future food security of Turkish agriculture. Temperature average is expected to rise to 3.2°C at the end of the current century while annual precipitation will decline more than 10% in the west and south and rise by 20% in the north of Türkiye, implying that climate change will affect ecosystem sustainability. It is therefore crucial to develop strategies to mitigate and adapt to climate change such as adjusting the planting schedule, reduced tillage, fertiliser microdosing, pre-sowing seed treatment, and the application of growth promoting bacteria to improve tolerance to stress by comprehending how plants respond physiologically and biochemically under these stress conditions. Long-term heat stress may hinder photosynthetic electron transport, decreasing the plant's ability to make use of energy for photosynthesis. The immediate response of plants under drought stress involves closing stomatal openings to reduce water loss through stomatal conductance. Combined heat and drought stress have a greater adverse effect on plant development and production than their effects in isolation. Plant phenotyping can play a major role in “climate-proofing” Turkish agriculture through the identification and development of crop varities with improved prouctivity, climate resilience and input requirements. Digital agriculture will also improve the efficiency of Turkish agricultural systems as the adapt to a hotter drier climate. To ensure future food security and the viability of the agro-economic system in Türkiye steps must be taken to make Turkish agriculture more robust in preparation for the impacts of climate change.
Afficher plus [+] Moins [-]