Affiner votre recherche
Résultats 271-280 de 561
Çiftçi Koşullarında Serada Salatalık Yetiştiriciliğinin Enerji Kullanım Verimliliği Açısından Değerlendirilmesi Texte intégral
2024
Nurcan Yavuz | Aslı Güleç
Tarım sektörü, enerji kaynaklarının yoğun olarak kullanıldığı bir alandır. Gelişmekte olan ülkelerde enerji üretiminin daha çok fosil yakıtlara bağlı olması, her alanda, optimum enerji kullanımını zorunlu kılmaktadır. Sürdürülebilir bir üretim, ancak, kaynakların verimli şekilde kullanımı ile sağlanabilir. Tarımsal üretimde enerji verimliliği çıktı/girdi analizleri ile değerlendirilebilmektedir. Özellikle seralar, açık alanlara kıyasla, enerji girdisinin çok daha yüksek olduğu tarımsal üretim alanlarıdır. Bu alanda yapılacak araştırmalar, seracılıkta farklı bölgelere ve ürünlere göre, en uygun girdi kullanım düzeylerinin saptanabilmesi açısından önemli katkılar sağlayacaktır. Bu çalışma, Konya – Ereğli ilçesinde bulunan bir serada, 2022 yaz sezonunda, çiftçi şartlarında yapılan salatalık üretiminin enerji kullanım verimliliğinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Sezon boyunca tüm tarımsal uygulamalar takip edilmiş ve kayıt altına alınmıştır. Enerji kullanım etkinliği (enerji oranı) 1,14 olarak hesaplanmıştır. Toplam girdi içerisinde yenilenemeyen kaynaklar %66’lık bir oranla üretimin 2/3’ünü kapsamaktadır. Bu oranın azaltılması, fosil yakıtlardan üretilen enerjinin üretimdeki payını azaltırken, ekosistemin kaynak yetersizliği sebebiyle karşılaştığı baskıları da dengeleyecektir. Sonuçta, Konya’da, serada salatalık yetiştiriciliğinin; enerji kullanım etkinliği, başka bir deyişle üretim verimliliği, açısından değerlendirildiğinde avantajlı olduğu belirlenmiştir.
Afficher plus [+] Moins [-]Susamın (Sesamum indicum) Sağlık Üzerine Bazı Etkileri Texte intégral
2024
Cemal Kurt
Zengin bir protein kaynağı olan susam, yağ elde etmek amacıyla yetiştirilen ilk bitkilerden biridir ve dünyanın birçok ülkesinde tarih öncesi çağlardan beri kültürü yapılmaktadır. Susam tohumları yüksek oranda içerdiği yağ asitlerinin (ortalama %80) doymamış yanı sıra insan sağlığı için önemli faydaları olan sesamol ve sesamolin gibi antioksidanları da içermektedir. Ayrıca tohumları önemli bir Ca, Mg ve Se kaynağıdır. Son yıllarda yapılan çalışmalar, susam tohumları ve yağının insan beslenmesi için yüksek enerji kaynağı olmasının yanı sıra insan sağlığı açısından da anti-aging, antikanserojen, antiinflammatuar, antifungal, antimikrobiyal etkilerinin olduğu, karaciğerde alkol ayrışmasını hızlandırdığı, antihipertansif aktivite ve immün düzenleyici aktivitelere de sahip olduğunu göstermiştir. Özellikle siyah susam yağının saç beyazlamasını önlediği de yapılan çalışmalar sonucunda tespit edilmiştir. Ayrıca, susam bitkisinin farklı kısımlarının özellikle dizanteri gibi hastalıkların tedavisinde uzun yıllardan beri kullanıldığı da bilinmektedir.
Afficher plus [+] Moins [-]Sıcak hava fritözü ile susam kavurma koşullarının optimizasyonu ve konvansiyonel kavurma ile özelliklerinin karşılaştırılması Texte intégral
2024
Mustafa Şamil Argun | Abdullah Kurt
Tahin üretiminde en önemli aşama susamın fiziksel ve kimyasal özelliklerini etkilediği için kavurmadır. Bu çalışmada tahin üretiminde kullanılan kabuksuz susam tohumlarının sıcak hava fritözünde optimum kavurma koşullarının belirlenmesi ve özelliklerinin konvansiyonel yöntemle karşılaştırılması amaçlanmıştır. Çalışma kapsamında kabuğu soyulmuş susam tohumları farklı sıcaklık (160°C, 180°C ve 200°C) ve sürelerde (15-70 dakika) sıcak hava fritözünün haznesine 0,8 gr/cm3 olacak şekilde yayılarak kavrulmuştur. Kavurma işlemindeki sıcaklık ve süre parametreleri yanıt yüzey yöntemi kullanılarak optimize edilmiştir. Kavrulmuş örneklerin ΔE (toplam renk değişimi) ve su aktivitesi verilerine göre sıcak hava fritözünün optimum çalışma sıcaklığı ve süresi 181,1°C ve 36,7 dk olarak belirlenmiştir. Sıcak hava fritözünde kavurma neticesinde konvansiyonel kavurmaya göre yağ verimi %50’den %60’a çıkmıştır. En düşük peroksit değeri 1,69 meq O2/kg ile 180°C de 35 dk da sıcak hava fritözünde tespit edilmiştir. FTIR sonuçları da sıcak hava fritözü ile kavrulmuş susamların oksidasyona karşı daha dayanıklı olduğunu desteklemiştir. Sıcak hava fritözü ile 5 kat daha kısa sürede kavrulan susamların konvansiyonel kavurmaya göre asitlik değerleri ve yağ asidi kompozisyonları benzer bulunmuştur. HMF içeriğinde ise sağlık açısından riskli seviyede bir oluşum gözlenmemiştir.
Afficher plus [+] Moins [-]Yunanistan Tarım Kooperatifleri Üzerine Bir Değerlendirme ve Mevzuatın İyileştirilmesi Adına Öneriler Texte intégral
2024
Hilal Paksoy
Tüm dünyada toplumların gelişmesi, aralarında iş birliğinin de gelişmesine yol açmıştır. Bu gelişimin nedeni kolektif eylemin onların büyümesindeki ana faktör olmasıydı. Bu bağlamda geçmişten günümüze konumları, pazarlık güçleri, insanlar arasında malların daha verimli dağıtımına büyük ölçüde katkı sağlayarak, iş birliğinin geliştirilmesine aracı olmuştur. Yıllar içinde belirli kurallar çerçevesinde belirli amaçları hedefleyen tüm dünya ülkelerine yayılan, birçok iş birliği ve yardımlaşma modelleri ortaya çıkmıştır. Kooperatifler bu iş birliği modellerinden biridir. Bu çalışma Yunanistan’ın ulusal tarım kooperatif mevzuatının en dikkate değer özelliklerine kısa bir genel bakış sunmayı ve kooperatif mevzuatının iyileştirilmesine yönelik önerilerde bulunmayı amaçlamaktadır.
Afficher plus [+] Moins [-]Taşköprü Sarımsağında Üretim Alışkanlıkları ve Sorunları Texte intégral
2024
Hüseyin Güran Ünal
Dünya’da ve Türkiye’de sarımsak üretimi ve tüketimi artmaktadır. Fakat Türkiye’nin dünya sarımsak üretimi içindeki payı geçtiğimiz 30 yılda %4 den %0.4 seviyesine gerilemiştir. Benzer şekilde coğrafi işaret sahibi Kastamonu sarımsağının Türkiye üretimindeki payı da %25 seviyesinden %20 seviyesine gerilemiştir. Bu çalışmada Kastamonu’daki sarımsak üreticileri ile yüz yüze anket çalışması yapılarak üretim teknikleri ve sorunları incelenmiştir. Elde edilen veriler ışığında üretici profili ve uygulama alışkanlıkları masaya yatırılmıştır. Üretimde mekanizasyon düzeyi artmakla birlikte, üretimin her safhasında yüksek işgücü gereksinimi devam etmektedir. Küçük parsellerde, yüksek kimyasal girdilerle bilinçsiz üretim söz konusudur. Sarımsaklar ilkel depolama koşullarında saklanmakta ve kayıplar oluşmaktadır. Bölgede herhangi bir üretim planlaması olmayıp, üretim ve satışa dair ortak bir oluşum bulunmamaktadır.
Afficher plus [+] Moins [-]Combining Pasture- and Animal-Based Factors to Predict Herbage or Dry Matter Intake of Lambs Grazing on Cocksfoot, Meadow Fescue and Tall Fescue Pastures Texte intégral
2024
Ahmet Akdağ | Nuh Ocak | İbrahim Aydın
In this study, it was aimed to establish the correlations between actual dry matter intake (DMI) and some animal (body weight, (BW)) and pasture (crude protein (CP); neutral detergent fiber (NDF); in vitro dry matter digestibility (IVDMD); dry matter yield (DMY); herbage allowance (HA); herbage mass (HM); metabolizable energy (ME); relative forage quality (RFQ); total digestible nutrients (TDN)) based factors to formulate precise regression equations for DMI prediction. For this purpose, data (n = 36, 2 years × 3 blocks × 6 data collection) were utilized for two grazing seasons (2020–2021) on cocksfoot (Dactylis glomerata), meadow fescue (Festuca pratensis) and tall fescue (Festuca arundinacea) mixed pastures with Karayaka male lambs at an average age of 2 months for 60 days in each season. Positive correlations were determined between DMI and BW (0.777), HA (0.814), DMY (0.844), and NDF (0.609), while DMI had negative correlations with IVDMD (-0.738), RFQ (-0.357), CP (-0.209), TDN (-0.177) and ME (-0.039). In addition, animal and pasture–based factors were evaluated by principal component analysis to determine the in–cooperating variables in variance. As a result, equations were developed by using parameters with high correlation coefficient and the best–fit 3 equations for predicting DMI of lambs grazing cocksfoot, meadow fescue and tall fescue pastures: (I) -1224.09 + 39.90BW (kg) + 33.69HA (kg DM/ kg BW) + 8.22NDF (% of DM), r2=0.815, II) -701.47 + 18.96BW (kg) + 673.61DMY (kg/ per square meters) + 8.19NDF (% of DM), r2=0.807, III) -325.32 + 43.49HA (kg DM/kg BW)-2.21IVDMD (%) + 8.57NDF (%), r2=0.786).
Afficher plus [+] Moins [-]Göçmen Peyniri Üretiminde Reçete Standardizasyonu, Mikrobiyolojik Kalite ve Duyusal Özelliklerin Değerlendirilmesi Texte intégral
2024
Derya Saygılı | Onur Özden
Bu çalışmanın amacı, İzmir ili merkez ilçelerinde üretilen Göçmen peyniri üretiminde standart reçetelerin tanımlanmasıdır. Bu amaçla ürünlerin mikrobiyolojik ve duyusal özellikleri değerlendirilerek tüketici profiline hitap eden ve endüstriyel üretime adapte edilecek en uygun standart reçetenin tanımlanması hedeflenmiştir. Araştırmada Balkan göçmeni bireylerden toplanan tarifler değerlendirilerek üretilen 4 farklı ürün için standart reçete çalışması yanı sıra duyusal analiz ve mikrobiyolojik analizler gerçekleştirilmiştir. Lor, Yoğurt, Lor-yoğurt ve Lor-süt şeklinde üretilen ürünlerde tat, koku, kıvam ve genel beğeni özellikleri hedonik skala (1-9) ile değerlendirilmiş ve genel beğeni puanı ortalaması sırası ile 7,63; 4,32; 6,63 ve 7,84 olarak tespit edilmiştir. Benzer şekilde Lor, Yoğurt, Lor-yoğurt ve Lor-süt ile üretilen geleneksel ürünlerde Lactobacillus spp.sayısı sırası ile 8,18; 6,11; 6,41 ve 7,34 kob/g; Laktokok sayısı sırası ile 7,44; 7,51; 7,35 ve 7,36 kob/g ve maya-küf sayısı sırası ile 4,41; 5,61; 4,71 ve 2,85 kob/g olarak tespit edilmiştir. Lor, Yoğurt, Lor-yoğurt ve Lor-süt ile üretilen geleneksel ürünlerde Staphylococcus aureus (S. aureus) sayısı sırası ile 2,06; ˂10; 3,78 ve 2,58 kob/g olarak tespit edilmiştir. Escherichia coli (E.coli) aranan tüm örneklerde ˂10 kob/g olarak bildirilmiştir. Geleneksel ürünler içerisinde fermente süt ürünü olarak önemli olan göçmen peyniri Balkan topraklarından Anadolu’ya taşınan bir kültürel mirastır. Toplumları yansıtan yemek kültürüne sahip çıkmak, gelecek nesillere aktarılmasını sağlamak, gastronomi turizmini canlandırmak amacı ile standart reçete çalışmalarının yerel lezzetler üzerine yoğunlaşması önem arz etmektedir.
Afficher plus [+] Moins [-]Farklı Demirli Gübre Uygulamalarının Kivi Yapraklarının Klorofil, Aktif Demir ve Besin Elementi İçeriklerine Etkileri Texte intégral
2024
Ceyhan Tarakçıoğlu | Derya Türüdü
Bu çalışma, topraktan Fe-EDDHA, Fe-DTPA, Fe-HBED ve FeSO4 ile yapraktan Fe-DTPA, Fe-EDTA, FeSO4 ve Fe-Nano gübre uygulamalarının kivi bitkisinde demir (Fe) klorozunu önleme düzeylerinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Topraktan ağaç başına 5 g Fe uygulanırken, yapraktan Fe-Nano 10 mg L-1, diğer gübreler ise 75 mg Fe L-1 dozlarında uygulanmıştır. Farklı dönemlerde (çiçeklenme, meyve tutumu ve vejetasyon ortası) yaprak örnekleri alınarak bitkilerin toplam ve aktif Fe, toplam klorofil ve bazı besin elementi içeriklerine etkileri araştırılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, kivi yapraklarının toplam Fe içeriği çiçeklenme döneminden sonra azalmakla birlikte; aktif Fe ve klorofil içerikleri ile aktif Fe/toplam Fe oranının arttığı tespit edilmiştir. Yapraklar, Fe ve Mg hariç, tüm uygulamalarda genellikle yeterli düzeylerde besin elementi içeriklerine sahip olmuşlardır. Diğer taraftan, sırasıyla yapraktan Fe-EDTA, FeSO4 ve Fe-DTPA uygulamaları ile topraktan FeSO4, Fe-HBED ve Fe-EDDHA uygulamalarının kivide Fe klorozunu önlemede daha etkili oldukları belirlenmiştir.
Afficher plus [+] Moins [-]Türkiye Oryantal Tütün Germplazmının UPOV Test Kılavuzu Kullanılarak Karakterizasyonu Texte intégral
2024
Ahmet Kınay | Dursun Kurt | İbrahim Saygılı | Turgay Kurt
Türkiye’de tütün üretiminde oldukça yüksek genetik çeşitlilik içeren popülasyonlar, yerel çeşitler ve ekotipler kullanılmaktadır. Araştırma, Türkiye’de oryantal tütün üretilen alanlarda kullanılan tütün genotipleri içerisindeki genetik çeşitliliğin tespit edilmesi amacıyla yürütülmüştür. Tütün üretim alanlarında morfolojik farklılıkları nedeniyle seçilen 340 tütün genotipi yabancı tozlanmasını engellemek amacıyla izole edilmiş ve böylece kendilenmiştir. Genetik olarak farklı olan 259 genotip tarla denemelerine alınmıştır. İzmir tipi, Basma tipi ve Samsun tipi olmak üzere üç grupta ele alınan bölge tütünlerinin morfolojik ve fenolojik özellikleri UPOV rehberine göre değerlendirilmiştir. Yaygın özellikler bakımından ana sap uzunluğu ortaca-uzun, yaprak sayısı orta-fazla, bitki şekli eliptik, ana gövde rengi açık yeşil, sürgün oluşturma kabiliyeti yok veya çok zayıf, yaprak tipi yapışıktır. Aya uzunluğu ve genişliği orta, yaşmak eni dar-orta, aya şekli geniş eliptik ve yaprak ucu şekli çok az-orta sivriliktedir. Aya kabarcıklığı ve ondülelik zayıfça-zayıftır. Çiçeklenme geç-çok, geçci, taç yaprak rengi açık pembe, orta sıklıkta küresel çiçek kümesi şekli yaygındır. İncelenen tütün genotiplerinde karakterler bakımından varyasyonların yüksek olduğu belirlenmiştir. İzmir tipi tütünlerin bitki boyu ile yaprak büyüklüğünün diğer tiplere göre daha küçük olduğu belirlenmiştir. İzmir tipi tütünler aynı zamanda yaprak sayısı çok, olgunlaşma süresi geççi, yapraklarının düz ve yaprak uç açılarının ise yuvarlak olduğu belirlenmiştir. Farklı özellikleri ile öne çıkan hatlarla, gelecekte planlanan ıslah çalışmaları için önemli bir veri tabanı oluşturulmuştur.
Afficher plus [+] Moins [-]Bioactive Compounds and Industrial Peeling Applications of Inner and Outer Shells of Chestnuts (Castanea spp.) Texte intégral
2024
Burcu Aydoğan Coşkun
The aim of this review is to provide information concerning the types of chestnut shells (inner and outer), their compositions and bioactive compounds, as well as to mention industrial peeling applications. These shells are comprised of high-valued natural active compounds, such as polyphenols (phenolic acids, flavonoids, tannins, hydroxycoumarins -scopoletin, scoparone-), pigments (melanin) and minor compounds (minerals, dietary fiber, vitamin C and E, essential amino acids and fatty acids). The total phenolic acids and flavonoid content of C. sativa shell were ranged between 119.17-223.62 mg/kg db and 330 – 503 mg CE/g. It is also a good source of vitamin C with reported levels of 15.57 and 28.97 mg AA/100 mg db in water and ethanol extracts, respectively. The shells are used as food additives due to their colorant, antioxidant and antimicrobial properties. The shells are exposed by the peeling process applied to obtain the fruit without the shell which is mainly used. The most frequently used technique in chestnut peeling is the Brulage peeling method. However, in this technique, used peeling mechanism is insufficient to obtain both inner and outer shells separately at the same time. Moreover, further research is needed to obtain the shells individually, to analyse each shell in detail, and to increase the industrial use of shells.
Afficher plus [+] Moins [-]