Affiner votre recherche
Résultats 1-10 de 392
Asidifiye Sodyum Klorit ve Asidifiye Sadyum Klorit İçeren Sosun Broyler Pirzolalarında Salmonella spp. Üzerine Etkisi Texte intégral
2017
Işıl Aydın | Halil Yalçın | Ali Arslan
Bu çalışma, Salmonella spp. ile deneysel olarak kontamine edilen broiler pirzolalarının 4oC’de muhafazasında bu patojen üzerine asidifiye sodyum klorit (ASK) ve ASK içeren sosun etkilerini incelemek amacıyla yapılmıştır. Örnekler 4oC’de muhafaza edilerek 0., 2., 3., 5. ve 7. günlerde Salmonella spp. yönünden incelenmiştir. Salmonella spp. sayısı bakımından hem günler hem de gruplar arasındaki farkın önemli olduğu tespit edilmiştir. Salmonella spp. sayısında en fazla azalma 2,14 log kob/g ile 1800 ppm ASK çözeltisi uygulanan grupta, en az etki ise 0,08 log kob/g ile 1200 ppm ASK içeren sos uygulanan grupta belirlenmiştir. Kontrol ve sadece marinat uygulanan gruplarda ise patojen sayısında artış belirlenmiştir. Araştırma sonunda Salmonella spp. sayısı üzerine en yüksek antimikrobiyel etkinin 1200 ppm ve 1800 ppm ASK içeren çözeltilerde 2 dakika bekletildikten sonra muhafaza edilen broiler pirzolalarında olduğu tespit edilmiştir. Bu nedenle, asidifiye sodyum klorit çözeltisinin broiler pirzolalarında Salmonella spp. riskinin azaltılmasında etkili olacağı sonucuna varılmıştır.
Afficher plus [+] Moins [-]Bazı Yerli ve Yabancı Trabzon Hurması (Diospyros kaki L.) Çeşit ve Tiplerinin Morfolojik ve Moleküler Karakterizasyonu Texte intégral
2017
Turgut Yeşiloğlu | Yıldız Aka Kacar | Bilge Yılmaz | Meral İncesu | Berken Çimen
Çukurova Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Bahçe Bitkileri Bölümünde yürütülen bu çalışmada 20 trabzon hurması çeşit ve tiplerinde morfolojik ve moleküler karakterizasyon yapılmıştır. Çalışmada morfolojik karakterizasyon için ağaçlarının gelişme durumu, büyüme şekli, dal yapıları ile yaprak, meyve ve tohum özellikleri incelenmiştir. Morfolojik karakterizasyon sonucu elde edilen verilerde, trabzon hurması çeşit ve tiplerinden oluşan popülasyon içindeki benzerlik katsayısı, temel bileşenler analizi (TBA) ve kümeleme analizi yapılarak morfolojik dendrogram oluşturulmuştur. TBA analizi sonucunda ilk üç temel faktör grubunun popülasyon varyansının %55,11’ini tanımladığı saptanmıştır. Çeşit ve genotiplerden oluşan 20 birey içerisindeki benzerlik indeksi morfolojik özellikler bakımından %6,01 ile %67,47 arasında değişim göstermiştir. Yapılan rastgele çoğaltılmış polimorfik DNA (RAPD) analizlerine göre, çalışmada kullanılan genotipler arasındaki genetik polimorfizmin yüksek olduğu saptanmıştır. Belirtilen bu polimorfizme rağmen, bazı genotiplerin yakın genetik ilişkide olduğu da tespit edilmiştir. ‘Hana Fuyu’ (Fr) ve ‘Hachiya’ (Fr) genotipleri arasında RAPD sonuçlarına göre %82 oranında benzerlik tespit edilmiştir. ‘Fuji’ genotipinin ise belirtilen bu genotiplerle genetik benzerliğinin yaklaşık olarak %80 civarında olduğu belirlenmiştir. Ayrıca ‘Kaki Tipo’ (Fr), 07 TH 05, 07 TH 06 ve 33 TH 01 genotiplerinin aynı grup içerisinde kümelendiği ve benzerlik oranlarının %65’in üzerinde olduğu tespit edilmiştir.
Afficher plus [+] Moins [-]Optimization of Extraction Parameters of Phenolic Compounds from Sarcopoterium spinosum Leaves by Response Surface Methodology Texte intégral
2017
Ceren Sunguc | Oguz Bayraktar | İpek Erdogan | Mehmet Emin Uslu
The shrublands are very common in Urla-Çeşme-Karaburun peninsula located in the western point of Turkey. Prickly shrubby burnet (Sarcopoterium spinosum L.) is one of the common weed which has intensive thorns making its consumption for the local domestic animals. However, Sarcopoterium spinosum is a valuable and common medicinal plant in the Mediterranean region. Crude extract of S. spinosum leaves exhibited higher antioxidant activity, as 3143.5± 238.5 µM TEAC (Trolox Equivalent Antioxidant Capacity)/g dry weight (DW), when compared to other medicinal plants found in the literature. The aim of this study was to determine the effect of extraction parameters on the content and biological activity of the extract by response surface methodology (RSM) as well as to identify its major compounds. High Performance Liquid Chromatography (HPLC) was employed to investigate the phenolic content of S. spinosum extract. The composition of the phenolic contents including hyperoside and isoquercetin, the latter being the major component, in S. spinosum extract has been shown for the first time by HPLC. Antimicrobial activity of S. spinosum extract, identified by minimum inhibition concentration (MIC) assay, indicated that the crude extract had antifungal activity against Candida albicans.
Afficher plus [+] Moins [-]Comparison of Grain Yield and Some Characteristics of Hulled, Durum and Bread Wheat Genotypes Varieties Texte intégral
2017
Bekir Atar | Burhan Kara
In spite of the low grain yield they produce, the hulled wheat have become even more important in recent years because of their resistance to negative environmental conditions and healthy nutritional content. The research was carry out in order to comparison the yield and yield characteristics of durum (Kiziltan-91 and C-1252), hulled (Einkorn and Emmer) and bread wheat (Tir) varieties in Isparta ecological conditions in 2013-14 and 2014-15 vegetation periods. In both years, the highest grain yield was obtained in Kiziltan-91 variety (3992 and 3758 kg ha-1 respectively). The grain yield of hulled wheats in the first year (Einkorn 1269 kg ha-1, Emmer 2125 kg ha-1) was around Turkey averages. However, grain yield decreased of commercial wheat varieties due to the negative effect of high amount of rainfall in June in the second year, but considerably increased in (Einkorn 2150 kg ha-1, Emmer 2533 kg ha-1). N uptake was found to be lower in the than durum wheats. In terms of grain protein content, the highest values were obtained in Emmer variety (16.4%-15.3%).
Afficher plus [+] Moins [-]The Effect of Exchange Rate Volatility on Turkey’s Agricultural Foreign Trade Texte intégral
2017
Güngör Karakaş | Gülistan Erdal
In this study, impact of the real effective exchange rate (REER) and its volatility (REERV) on Turkey's agricultural foreign trade was investigated. 25importantcountries in agricultural trade of Turkey and 1990-2012 periods were examined, and panel data analysis was used in this research. IGARCH model was applied to obtain for the REERV. Influence of the REER and REERV on Turkey's agricultural trade was analyzed whit FMOLS model both individual country and groups panel. According to the results of FMOLS model; It was determined that Turkey agricultural import (7.61%) and export (2.24%) were increased when the REER was risen about 1%. The agricultural import was decreased 18.83% in case the REERV was increased 1%. On the other hand, when the REERV was increased around 1%, there was no significantly relationship between agricultural export and REERV. As a result, it can be stated that REER and REERV were caused an imbalance on Turkey's agricultural foreign trade. Agricultural producers and industrialists are often adversely affected by the REERV. For these reasons, it is important to take protective measures for them.
Afficher plus [+] Moins [-]Adıyaman İli Badem Üreticilerinin Zirai Mücadele Uygulamalarının Değerlendirilmesi Texte intégral
2017
Oktay Erdoğan | Ela Tohumcu | Mehmet Fırat Baran | Osman Gökdoğan
Bu çalışmanın amacı, 2016 yılında Adıyaman ilindeki badem üreticilerinin zirai mücadele uygulamalarında karşılaştığı sorunları belirlemektir. Bu amaçla, basit tesadüfi örnekleme yöntemine göre Kahta, Besni, Gölbaşı ve Merkez ilçelerinde, her ilçede tesadüfi olarak seçilen 6 köy olmak üzere toplam 24 köyde, 96 üreticiden anket yöntemi ile bilgiler temin edilmiş ve sonuçlar yüzde oran olarak değerlendirilmiştir. Badem üreticilerinin, eğitim seviyesinin yüksek, pek çoğunun tarım dışı gelire sahip olduğu ve gelir miktarının açlık sınırı seviyesinin üzerinde olduğu saptanmıştır. Badem üreticileri pestisit seçimi ve pestisit dozunu belirlemede ilaç bayilerinden ve Tarım İl Müdürlüğünden tavsiye almakta, marka ve etkili maddenin pestisit seçiminde önemli faktörler olduğu, aynı hastalık ve zararlıya karşı sürekli aynı pestisiti kullanmadıkları, hastalık ve zararlıyı görmeden ilaçlama yaptıkları, ilaçlamada önerilen dozu uyguladıkları, kullandıkları pestisitlerin üründe kalıntı bıraktığı, ilaçlama ile hasat arasındaki bekleme süresine dikkat ettikleri, ilaçlama sırasında koruyucu elbise ve maske kullandıkları, boş pestisit kutularını tarla veya yol kenarına atmadıkları, ilaçlama aletini temizledikleri, ancak ilaçlama aletini kalibrasyon yapmadan kullandıkları, pestisitleri karışım halinde uyguladıkları, kimyasal mücadele dışında kültürel mücadeleyi tercih ettikleri ve biyopestisit kavramını bilmedikleri belirlenmiştir.
Afficher plus [+] Moins [-]The General Effects of Dioxins on Livestock Feeding Texte intégral
2017
Süleyman Çalışlar | Mesut Karaman
Dioxins is one of the chemicals groups that cause liver toxicity, live weight reduction, immune suppression, reproductive impairments, eggshell thinning, birth defects, cancers and death in animals. The 2,3,7,8- tetrachlorodibenzo-p-dioxin (TCDD) is the most poisonous environmental chemical and many studies were showed high dosage of TCDD affects all animal group. Also TCDD increase cancer risk in human so this chemical described as carcinogenic by International Agency for Research on Cancer. Dioxins are stored in animal foods such as meat, milk, eggs and fish, because they are soluble in oil and remain in these products for many years. Dioxins can dissolve in fat and high stability therefore it can be infected to meat, milk, egg, and fish and store there for long time as a result people could be contained with dioxin during daily life. Animal feed additives such as organic acids, pH modifiers, starch, sugar, vegetable oil, fat, fruit and by-products of plant, kaolinite, rendering products, pelleting aids cause dioxin contamination. The maximum dioxin content in plant-origin feedstuffs and their by-products is 0.75 ng toxic equivalent/kg body weight. In this rewiew, the effects of dioxins on livestock feeding was examined.
Afficher plus [+] Moins [-]In situ predation of Boops boops (Linnaeus, 1758) on the rare hydrozoan, Geryonia proboscidalis (Forsskål, 1775), in the Aegean Sea, Turkey Texte intégral
2017
Salim Can Akçınar
Most data of fish feeding on cnidarians were obtained from the studies on gut contents of the predators rather than in situ observations. The feeding observation of Boops boops on Geryonia proboscidalis was observed in September 2013, in Sığacık Bay, the Aegean Sea, Turkey. The four bogue specimen was approximately 10-12 cm in total length (TL), and two out of six tentacles and tip of oral arm of G. proboscidalis was extirpated before the incidence. B. boops individuals directly attacked the intact tentacles of the hydrozoan, and extirpated rest of them in a minute. The present observation is also the northernmost record of G. proboscidalis from the Turkish coasts.
Afficher plus [+] Moins [-]Çizgili Sırtlanların (Hyaena hyaena) Hatay ve Şanlıurfa’daki Durumu Texte intégral
2017
Erol Atay | Ahmet Kasapoğlu | İsmail Turan Çetin
Bu çalışmada, Türkiye'de yaklaşık 600 km2'lik alanda 18 ay süresince uygulanan yerli halkla yüz yüze görüşmeler, anket ve foto kapanların yerleştirilmesini içeren bir araştırma gerçekleştirilmiştir. Sahada yapılan anketler ve foto kapan çalışmaları, çizgili sırtlanların Hatay ile Suriye sınırı civarında ve Şanlıurfa’da güçlü şekilde yaşadıkları konusunda belirgin kanıtlarla sonuçlandı. Ancak, bu bölgede çizgili sırtlanların durumu hakkında kapsamlı bir çalışma yapılmamıştır. Elde edilen sonuçlarımız çizgili sırtlanın sıklıkla çorak arazide ve Hatay ilinde tavuk çiftliği etrafında görüldüğünü göstermiştir. Alternatif olarak, Şanlıurfa İli'nde küçük gruplar halinde yaşıyorlar. Çizgili sırtlanlara uygun birkaç mağara, bu mağaralarda ve sonrasında gözlemlenen ayak izleri, dışkılar ve diğer hayvan kalıntıları ile tespit edilmiştir. Çizgili sırtlanlara uygun birkaç mağara ve sonrasında yapılan gözlemlerde ayak izleri, dışkılar ve diğer hayvan kalıntıları tespit edilmiştir. Saç, kulak ve karkas dokularından izole edilen Cytb mitokondrial DNA'yı kullanarak, çizgili sırtlanların moleküler karakterizasyonunu Türkiye'de ilk defa gerçekleştirdik. Türkiye'den 10 farklı çizgili sırtlan örneğinden Cytb DNA sekanslarının dizilerinin birbirlerinin özdeşi oldukları bulunmuştur. Tarih öncesi olanlar da dahil olmak üzere daha önce rapor edilen Cytb dizilerin karşılaştırılması sonucu Ctyb geninin Hyaena hyaena türleri arasında oldukça muhafaza edildiğini göstermiştir. Arazi çalışması sırasında, yoğun tarım alanları, yerleşimler ve taş ocakları nedeniyle incelenen bölgelerde habitat tahribatının ve parçalanmanın yüksek düzeyde olduğu gözlemlenmiştir. Hatay ve Şanlıurfa illerinde, yasadışı avlanma, çobanlar tarafından sıklıkla mağaranın kullanımı, yaygın kirpi avlanması, zeytinyağı üretim tesislerinden gelen su kirliliği ve karayolu kazaları çizgili sırtlan nüfusunu olumsuz etkilemektedir. Çizgili sırtlanların yaşam alanını korumak için kapsamlı bir çalışma ve koruma planının uygulanması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Afficher plus [+] Moins [-]Natural Food Colorants Obtained from Algae and Their Functional Properties Texte intégral
2017
Işıl Ilter | Saniye Akyıl | Mehmet Koç | Figen Kaymak-Ertekin
Colour is one of the major features that fascinate the customers and makes the foods more allurement. Due to changes of customer demands and countries’ legislations, usage of synthetic colorants is being decreased every day and food industry tends to use natural colorant. Algae have recently gained importance owing to a sustainable natural source of colorant. Algae can rapidly increase their biomass compared to plants thus they produce more pigments. This review covers the subjects about the functional properties and usage areas of natural colorants obtained from algae; phycocyanin, phycoerythrin, astaxanthin, canthaxanthin, β-carotene, lutein, fucoxanthin.
Afficher plus [+] Moins [-]