Уточнить поиск
Результаты 241-250 из 319
Farklı Hayvan Türlerine Ait Et ve Yüzey Örneklerinden İzole Edilen Staphylococcus aureus Suşlarında Virülens Genlerinin Belirlenmesi
2023
Murat Karahan | Seyda Şahin | Mahmut Niyazi Moğulkoç | Recep Kalın
Staphylococcus aureus (S. aureus) insanlarda ve hayvanlarda patojen bir tür olup, dünyadaki gıda kaynaklı zehirlenmelerin en önemli nedenlerinden biridir. Bu çalışmada farklı hayvan türlerine (sığır, koyun, keçi ve tavuk) ait etlerde ve gıdaların temas ettiği yüzeylerden elde edilen örneklerde S. aureus’un koagülaz (coa), clumping faktör (clfA) ve protein A (spa-IgG; spa-X) gibi önemli virülens genlerinin moleküler yöntemlerle karakterize edilmesi amaçlandı. Bu amaçla Sivas ilindeki çeşitli işletmelerden et (n=400) ve yüzey svap (n=50) örnekleri toplandı. Örnekler fenotipik yöntemlerle koagülaz pozitif S. aureus olarak identifiye edildi. Koagülaz pozitif olarak doğrulanan izolatlara ait virülens genleri tekli ve mültipleks Polimeraz Zincir Reaksiyonu (PZR) ile incelendi. Toplamda 450 örneğin 110’unda (%24,4) S. aureus belirlendi. Bu izolatların %29, %24, %14, %32 ve %22 oranlarında sığır, koyun, keçi ve tavuk et örneklerinin yanı sıra yüzey örneklerinde de bulundu. S. aureus izolatlarının tamamında coa, clfA, spa’nın IgG bağlayan bölgesi ve X bölgesini kodlayan genler tespit edildi. Bu dört gen bölgesinin ikisinde polimorfizmler gözlendi. Coa-PZR’da, izolatların tamamında beş farklı moleküler uzunluğa sahip ve 500-1400 bç arasında değişen tek bir bant oluşumu bulundu. spa-X-PZR’da ise izolatların tamamında yedi farklı moleküler uzunluğa sahip ve 190-350 bç arasında değişen tek bir bant oluşumu belirlendi. Sonuç olarak, et ve yüzey orijinli S. aureus izolatlarında coa-PZR ile spa gen polimorfizmleri tespitinin geleneksel yöntemlere karşı iyi bir alternatif olarak kullanılabileceği, dolayısıyla stafilokokal enfeksiyonlara karşı etkili kontrol stratejilerinin geliştirilmesi ve halk sağlığının korunmasına katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Показать больше [+] Меньше [-]Effect of Different Drying Systems on Drying Performance of Maraş Green Pepper (C.annum)
2023
Elif Sena Kırmızıkaya | İnci Doğan
Drying is the simultaneous transfer of heat and mass, which is defined as the reduction of moisture in food. The aim of the study the drying performances of refractance window drying (95°C), fluidized bed drying (95°C, 2m3/m air velocity), and convective drying (95°C) were examined in the drying of Maraş green pepper (C.annuum). Drying performance was evaluated for effective diffusion coefficient (Deff), activation energy (Ea), Chroma (C) and total color change (ΔE). Drying curves were obtained by recording sample weights in 10-min periods. For the refractance window drying, fluidized bed drying and convective drying the time for the samples to reach 6-7% humidity level according to the wet base was found to be 70, 80 and 110min, and the effective diffusion coefficient was 6.49x10-10, 5.68x10-10 and 4.87x10-10 m2/s the activation energy was 53.54, 54.65 and 55.93kJ/mol, respectively. When the color properties are examined the Chroma value was determined as 18.23, 8.85 and 4.80 and the total color as 15.42, 26.29 and 30.33, respectively. It was seen that the closest value to the fresh product was in the samples dried with a refractance window drying. In the study, it was concluded that the use of a refractance window drying shortened the drying time by 14-36%, increased the effective diffusion coefficient, provided drying with lower activation energy, and better preserved the color quality in the production of dried Maraş green pepper.
Показать больше [+] Меньше [-]Bazı Bağ Hastalıklarının Faster R-CNN Modeli ile Otomatik Tespit Edilmesi ve Sınıflandırılması
2023
Ziya Altaş | Mehmet Metin Özgüven | Kemal Adem
Türkiye, üzüm üretiminin en çok yapıldığı dünyanın en önemli bağ alanlarına sahip olan ülkelerdendir. Bağcılıkta verimliliği olumsuz etkileyen en önemli sebeplerden birisi bağ hastalıklarıdır. Bu çalışmada, bir yapay zekâ yaklaşımı olan Faster R-CNN derin öğrenme modeli kullanılarak bazı bağ hastalıkları tespit edilmiş ve sınıflandırılmıştır. Bu hastalıklar yaygın olarak görülen ve ekonomik sorun oluşturan külleme, mildiyö, ölü kol hastalığı ile asma yaprak kıvrılma virüs hastalığı (GLRaV) ve asma kısa boğum virüs (GFLV) hastalıklarıdır. Önerilen yöntem 11000 görüntü kullanılarak eğitilmiş ve test edilmiştir. Çalışma sonunda genel doğruluk oranı %92 bulunmuştur. Önerilen yaklaşım, literatürdeki benzer yöntemlerden daha iyi sonuçlar vermiştir. Bu nedenle yöntemin, bazı bağ hastalıklarının tespit edilmesi ve sınıflandırılmasında güvenilir bir şekilde kullanılabileceği sonucuna varılmıştır.
Показать больше [+] Меньше [-]Cittaslow Kentlerde Yaşayan Halkın Slow Food Algı Düzeyinin Belirlenmesi
2023
Samet Mısır | Banu Koç
Geleneksel ve modern dünyada ülkelerin yaşam algısına göre anlam kazanan yemek kültürü, gastronomiye farklı bakış açıları kazandırır. Bu bakış açılarından biri olan Yavaş Yemek akımı ile geleneksel yemek kültüründe unutulmaya başlayan yemeklere güncel bir yaklaşım kazandırmak esastır. Yavaş yemek akımı yemek kültürünün sürdürülebilirliğini sağlarken, ‘tat alma duyusunun’ da korunmasını destekler; birlikte sofralar kurmada ve ortak noktaların önemini belirlemede, geleneksel yöntemlerle gıda üretiminde ve teknik kullanmada bilinçlenmeye hizmet eder. Akımın hizmetlerinin hedefe ulaşıp ulaşmadığının saptanabilmesi için nicel veri toplama teknikleri kullanılır. Yavaş hareketlilik akımının döngüsü önce üretim sonra tüketimdir. Bu çalışmanın amacı Çanakkale ili Gökçeada ilçesinde yaşayan halkın yavaş yemek algılarının boyutunu ve yavaş yeme tutumlarını belirlemektir. Bu amaçla çalışmanın örneklemini oluşturan Gökçeada yerel halkına yavaş yemek algısının ve bu algının yavaş yeme tutumlarına etkisini belirlemek için hazırlanan sistematik soru formundan oluşan anket yöntemi uygulanmıştır. Anket verilerinden elde edilen sonuçlara göre katılımcıların %68,5 katılım oranı ile kadın olduğu ve çalışmanın çoğunluğunu oluşturdukları belirlenmiştir. Yavaş Yemek akımını bildiğini belirten katılımcıların %92,4’ü Yavaş Yemeği doğru tanımlamışlardır. Katılımcıların yerel gıda tüketme eğiliminin belirlenmesi için yöneltilen sorulara %50’nin üzerinde pozitif katılım sağladıkları belirlenmiştir. Dolayısıyla katılımcıların yüksek oranda yerel gıda talep, ilgi ve tüketme eğilimi olduğu söylenebilir. Yavaş Yemek tüketiminin demografik özelliklerle bağlantısının incelendiği 6 hipotezden medeni durum ve yaş hipotezi kabul edilmiş diğerleri ise reddedilmiştir.
Показать больше [+] Меньше [-]Japon Bıldırcını Rasyonlarına Farklı Seviyelerde Nane (Mentha piperita L.) Yağı İlavesinin Performans, Karkas Özellikleri ve Serum Parametrelerine Etkisi
2023
Mustafa Şener | Yusuf Cufadar
Bu çalışma, büyüyen Japon bıldırcını rasyonlarına nane (Mentha piperita L.) esansiyel yağı ilavesinin büyüme performansı, karkas ve bazı serum parametrelerine etkilerini belirlemek amacıyla yürütülmüştür. Çalışmada, günlük yaşta karışık cinsiyette toplam 300 adet Japon bıldırcını (Coturnix coturnix japonica) civcivi 35 gün süreyle, kontrol ve %0,15, 0,30, 0,45 ve 0,60 seviyelerinde nane yağı ilavesiyle oluşturulan rasyonlarla beslenmişlerdir. Çalışma, 5 muamele grubunda, 6 tekerrürlü olarak toplam 30 alt grupta yürütülmüştür. Deneme sonucunda rasyon nane yağı seviyeleri performans parametrelerinden canlı ağırlık, canlı ağırlık artışı, yem tüketimi ve yem değerlendirme katsayısını önemli seviyede etkilememiştir. Farklı seviyelerde nane yağı içeren deneme rasyonlarının serum glukoz, kolesterol, trigliserit, total protein, HDL, LDL, AST ve ALT konsantrasyonlarına etkisi istatistiki olarak önemsiz olmuştur. Karkas ağırlığı, karkas randımanı, karaciğer ve kalp ağırlıkları ile bağırsak uzunluğu bakımından istatistiksel olarak muamele grupları arasında önemli bir fark olmamıştır. Mevcut çalışmanın sonuçlarına göre, büyüyen bıldırcın rasyonlarına farklı seviyelerde nane yağı ilavesinin performansı, karkas, iç organ ağırlıkları ve serum parametrelerinde değişime sebep olmadığı sonucuna varılmıştır.
Показать больше [+] Меньше [-]Yumurta Tavuklarında Sıcaklık Stresinin Verim ve Üretkenlik Üzerine Etkileri ile Alınacak Önlemler
2023
Serpil Gençoğlan
Sıcak bölgelerde ve yaz aylarındaki yüksek sıcaklıklar, yumurta tavuklarının verim ve üretkenliğini bozmaktadır. Bu çalışmada, sıcaklık stresinin yumurta tavuklarının verim ve üretkenlik üzerine etkilerine dikkat çekerek ortaya çıkan kayıpları azaltmak için alınacak önlemler hakkında detaylı bilgi vermek amaçlanmıştır. Sıcaklık stresi, bağışıklık tepkilerini engellenmesi nedeniyle yüksek ölüm oranları ile ticari yumurta tavuğu üretiminde önemli ekonomik kayıplara yol açan ve üretim performansının tüm parametrelerini, üretkenliği etkileyen en zorlu sorunlardan biridir. Yüksek vücut ısısı, sıcak-kuru deri, felç, baş ağrısı ve bilinç kaybı gibi nörolojik belirtilerle kendini gösterir. Sıcak krampları ve çarpması sonucu ölümlere sebep olmaktadır. Ayrıca sıcaklık stresi dişi-erkek yumurta tavuklarının üreme hormonlarının durumunu da bozar. Erkeklerde canlı sperm sayısı ve hareketini azaltarak kısırlığa neden olur. Sıcaklık stresinin etkisi yaşa, cinse, vücut ağırlığına, bağıl neme ve yüksek sıcaklıkta kalış süresine bağlıdır. Sıcaklık, optimum yumurta verimi ve kalitesi için 24°C’nin, refah ve üretkenlik için ise 27°C’nin üstüne çıkmamalıdır. Bu sıcaklığın üstünde tavuklarda hızlı nefes alma, vücutlarından çevreye ısı yaymama problemi, yem tüketimi ve canlı ağırlık artışında azalma görülmeye başlar. Yüksek sıcaklıklarda 34-35°C yumurta üretimi yaklaşık %30, yem alımı da %30-50 arasında azalmaktadır. Sonuç olarak, sıcaklık stresine karşı yem yönetimi, sıcaklık stresi azaltıcı katkı maddelerinin yeme ve suya eklenmesi, barınaklarda iklimsel çevre denetimi, erken yaşam şartlandırması ve sıcaklık stresine dayanıklı ırkların genetik seçimi gibi önlemler alınabilir.
Показать больше [+] Меньше [-]Bazı Anadolu Yerli Sığır Irklarının MtDNA D-loop Dizi Analizi: Genetik Çeşitlilik ve Popülasyon Geçmişinin Değerlendirilmesi
2023
Müge Doğan | Mehmet Nizamlıoğlu
Maternal kalıtımın moleküler göstergesi olan mitokondrial DNA, genomik DNA‘ya oranla daha hızlı evrimleşmesi, rekombinasyonun olmayışı ve türlerin coğrafi dağılımına göre farklılıklar göstermesi gibi özelliklerinden dolayı popülasyon genomiği, filogenetik ve filocoğrafik çalışmalarda sıklıkla tercih edilen belirteçlerden birisidir. Bu çalışmada Anadolu'da yetiştirilen bazı yerli sığır ırklarının, ırk içi ve ırklar arası genetik çeşitlilikleri ile filogenetik ilişkilerinin ortaya konulması amacıyla mitokondrial DNA D-Loop bölgesi dizi analizleri gerçekleştirildi. Öncelikle araştırmaya konu olan sığır ırklarının örnekleme çalışması tamamlandı. Standart Fenol/Kloroform Yöntemi kullanılarak DNA izolasyonu yapılan örneklerin mitokondrial DNA D-Loop bölgesinin yükseltgenmesi ise Polimeraz Zincir Reaksiyonu ile yapıldı. DNA dizi analizi sonrası yerli sığır ırklarına ait veriler GenBANK’ tan alınan referans mitokondrial DNA dizileri ile birlikte hizalandı. Haplotip ve nükleotid çeşitlilikleri ile popülasyon içi ve popülasyonlar arası genetik ve filogenetik ilişkileri değerlendirildi. Elde edilen veriler ile Anadolu yerli sığır ırklarının, nükleotid ve haplotip çeşitliliği, haplotip sayıları ile popülasyon içi ve popülasyonlar arası varyasyonun oldukça yüksek olduğu belirlendi. Anadolu da yetiştirilen yerli sığır ırklarının filogenetik olarak Asya ve Avrupa sığır ırkları arasında yer aldığı sonucuna varıldı.
Показать больше [+] Меньше [-]Kestane Balının Gastronomideki Önemi ve Antioksidan Potansiyeli
2023
Tuba Pehlivan
Bal, insan diyetinin önemli elemanlarından biridir. Kestane balı diğer ballar içerisinde sağlığa sunduğu katkılar nedeniyle özel bir yere sahiptir ve fonksiyonel bir gıda olarak kabul edilir. Bu çalışmada değerli bir ürün olan kestane balının gastronomik açıdan Türkiye ve Dünya’da kullanım alanları ve önemi sosyal medya, internet kaynakları taranarak araştırılmış ve kullanım alanlarının arttırılması amacıyla bütünsel bir yaklaşımla doğru hammadde temininden ürün tasarımı ve sunumuna değin dikkat edilmesi gereken kritik noktalara değinilmiştir. Bu amaçla ülkemizdeki farklı yörelerden elde edilen kestane balı örneklerinde total antioksidan (TAS), total oksidan (TOS) ve oksidatif stres indeksleri (OSI) değerlendirilmiştir. Yapılan analizlerde en yüksek antioksidan potansiyelinin Bursa/Kurşunlu ilinden, en düşük antioksidan potansiyelinin ise Kastamonu/Fakaz ilinden temin edilen örneklerde bulunduğu tespit edilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre balın içerisinde bulunan antioksidan etkili bileşiklerin coğrafik bölgelere göre değişiklik gösterdiği ve genel olarak kestane balının antioksidan potansiyelinin yüksek olduğu görülmüştür. Ayrıca kestane balının gastronomik kullanımının yurt dışına göre kısıtlı kaldığı tespit edilmiştir. Ürün tasarımında tat duyusunu etkileyebilecek ürün şekli, kıvamı, tabak rengi, sunum şekli gibi etkenlerden faydalanılabileceği düşünülmektedir.
Показать больше [+] Меньше [-]Türk Tarım – Gıda Bilim ve Teknoloji Dergisi, 11(1): 104-111, 2023 Büyüme Geciktirici ile Yetiştirilen Dahlia Bitkilerinin Giberellik Asit ile Büyümesinin Hızlandırılması
2023
Onur Sefa Alkaç | Esra Öndeş | Rümeysa Temir | Esat Tuncel | Mehmet Emin İşbilir
Bu çalışmada, dahlia tohumlarına 0, 25, 50 ve 100 ppm dozlarında paclobutrazol uygulaması yapılmıştır. Paclobutrazol ‘un sağladığı olası geciktirici etkilerini ortadan kaldırmak amacıyla fidelerin saksılara dikiminden 1 hafta sonra 0, 100 ve 200 ppm dozlarında yapraktan püskürtülerek GA3 uygulaması yapılmıştır. Çalışma sonunda, fide döneminde, fide boyunda (5,08 cm) ve çimlenme oranında (%80,56) 25 ppm paclobutrazol uygulaması kontrole göre (4,68 cm-%67,59) iyi sonuçlar göstermiştir. Paclobutrazol dozları arttıkça belirtilen parametrelerde düşüşler yaşanmıştır. İkinci aşamada ise, paclobutrazol uygulamaları yapılmamış olup tohumdan uygulanan paclobutrazol ile yetiştirilen fidelere GA3 uygulaması yapılmıştır. Paclobutrazol uygulamaları yapılan ancak GA3 uygulanması bulunmayan fidelerin bitki gelişimi açısından istatistiksel farklılıklar çıkmamasına rağmen 50 ppm paclobutrazol uygulaması bitki boyu (47,87 cm) ve bitki gövde çapında (6,55 mm), 0 ppm paclobutrazol uygulaması kök yaş ağırlığı (7,02 g) ve 50 ppm paclobutrazol uygulaması ise kök uzunluğunda (22,70 cm) en iyi sonuçları göstermiştir. Farklı konsantrasyonlardaki GA3 uygulamalarında ise 100 ppm GA3 uygulaması diğer uygulamalara kıyasla bitki gelişimi açısından en iyi sonuçları vermiştir. Paclobutrazol ve GA3 uygulamalarının kombine edilmesiyle bitki gelişiminde ağırlıklı olarak 50 ppm paclobutrazol ve 100 ppm GA3 uygulamaları daha etkili olmuştur. Fidenin büyüme ve çiçeklenme açısından boy kontrolünde 25 ppm paclobutrazol kullanılabileceği, kaliteli bitki gelişimi ve olası geciktirici etkileri ortadan kaldırmak için 100 ppm GA3 uygulanması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Показать больше [+] Меньше [-]Rasyona Portakal Kabuğu Tozu İlavesinin Yumurtlayan Bıldırcınlarda Performansa, Yumurta Kalitesine ve Yumurta Sarısı Antioksidan Aktivitesine Etkisi
2023
Alpönder Yıldız | Gözde Kılınç | Osman Olgun | Esra Tuğçe Gül
Bu çalışmada yumurtlayan bıldırcın rasyonlarına ilave edilen portakal kabuğu tozunun performans, yumurta dış ve iç kalitesi ile yumurta antioksidan aktivitesi üzerine etkisinin belirlenmesi amaçlamıştır. Toplam 120 dişi Japon bıldırcını her biri 5 tekerrürlü olan 6 muamele grubuna rastgele dağıtılmıştır. Muamele grupları bazal rasyona 0, 1, 2, 3, 4 ve 5 g/kg seviyesinde portakal kabuğu tozu ilavesi ile oluşturulmuştur. Yumurtlayan bıldırcınların canlı ağırlık, canlı ağırlık değişimi, yumurta verimi, yumurta ağırlığı, yumurta kitlesi, yem tüketimi ve yemden yararlanma gibi performans parametreleri ile yumurta kalite parametreleri rasyona portakal kabuğu ilavesinden etkilenmemiştir Yumurta sarısı DPPH (2,2 difenil-1-pikrilhidrazil) aktivitesi kontrol grubu ile karşılaştırıldığında rasyona portakal kabuğu tozu ilavesi ile linear olarak artmış, ancak yumurta sarısı TBARs (tiyobarbitürik asit reaktif maddeleri) seviyesinde bu etki gözlenmemiştir. Çalışma sonunda portakal tozunun bıldırcınlarda performansı ve yumurta kalitesini etkilemeksizin yumurta sarısı antioksidan aktivitesini iyileştirmek amacıyla rasyonda kullanılabileceği tespit edilmiştir.
Показать больше [+] Меньше [-]