Уточнить поиск
Результаты 301-310 из 598
Comparative Staging of Blastoderm Development at Oviposition in Eggs from Layer and Broiler Grandparent Breeder Flocks Полный текст
2021
Serdar Özlü
Recent decades were characterized by genetic selection of broiler and layer chickens for enhanced growth rate and meat yield or intensified egg production, respectively. It is to be expected that genetic selection for various traits would also influence embryo development. The effects of different strains of chickens on egg weight, stage of blastoderm, variation of the blastoderm development and Pearson correlation between egg weight and stage of blastoderm at oviposition were studied in the current study. Hatching eggs were randomly collected from three layer chicken lines (Layer-1, Layer-2, and Layer-3) raised in Poultry Research Institute, and two broiler grandparent flocks (Female and Male) from Aviagen Anadolu. The age of all chicken lines was 36 week. A total of 30 eggs in each line were used, and egg weight and the blastoderm development of the embryos were determined at oviposition time. At the end of the research, significant difference in egg weights (P0.05). The mean stage of blastoderm development in male grandparent line eggs significantly lower than other four genetic lines (P
Показать больше [+] Меньше [-]Phytochemicals and Aroma Compounds Content of Crabapple (Malus tribolata C.K. Schneid.) Genotypes in Kahramanmaraş Province Полный текст
2021
Selma Boyacı | Akide Özcan | Mehmet Sütyemez | Şakir Burak Bükücü | Nesibe Ebru Kafkas
Crabapple (Malus tribolata C.K. Schneid.), which one of the rare wild fruit trees in Turkey. This study was carried out to determine the aroma compounds, phenolic compound, antioxidant capacity and some fruit properties of fruits obtained from 2 different crabapple genotypes. The amount of phenolic substance was done by Folin-Ciocalteu method; antioxidant analysis was done using DPPH technique. With respect to antioxidant capacities, the highest value (70.12%) was determined in 46 EL 01 genotype. We found that 46 EL 01 genotype had the highest total phenolic content (839.13 mg/100 g). Determination of volatile compounds that play a major role in fruit quality using the HS-SPME/GC/MS technique, total of 37 aroma compound, namely 7 alcohols, 2 terpenes, 5 aldehydes, 17 esters, 1 ketone, 3 acids and 2 other compounds, were found in two different crabapple genotypes. Total aroma compounds in 46 EL 01 and 46 EL 02 genotypes were calculated as 101.78 μg/L and 102.26 μg/L, respectively. As a result, it has been determined that crabapple, which is a wild fruit, has high phenolic and antioxidant contents and also has many aroma compounds.
Показать больше [+] Меньше [-]Seasonal Abundance and Spatial Pattern of Distribution of Liriomyza trifolii (Diptera: Agromyzidae) and Its Parasitoid on Bean and Squash in South Florida Полный текст
2021
Shashan Devkota | Dakshina Seal
American serpentine leafminer, Liriomyza trifolii, is a polyphagous insect pest that feeds on a wide range of vegetable and ornamental plants around the world. To develop an effective IPM program, information on the seasonal field distribution and population dynamics of leafminer and its parasitoids is very important. Therefore, seasonal abundances and spatial distributions of, L. trifolii on snap bean and squash were studied during four crop growing periods between 2013 to 2015 in Homestead, Florida. The mean numbers of mines, larvae, pupae, emerged adults, and parasitoids on snap bean were highest at 2 weeks after planting during all four growing periods. Whereas, the mean numbers of mines, larvae, pupae, emerged adults, and parasitoids on squash were highest at 3 weeks after planting during all four growing periods. L. trifolii distributions tended to be aggregated on snap bean at 2 weeks after planting during most of growing periods but had uniform distributions on squash at 2 weeks after planting during most of growing periods. Similar results were seen on the distribution of leafminer parasitoids on both bean and squash.
Показать больше [+] Меньше [-]Aydın İli Zeytin Alanlarında Zeytin Sineği (Bactrocera oleae (Gmelin)) (Diptera: Tephritidae)’ nin Populasyon Değişimleri ve Zararı Полный текст
2021
Fulya Kaya Apak | Hüseyin Başpınar
Bu çalışma ile Aydın ili Umurlu, Dalama ve Çakmar mahallelerinden seçilen üç zeytin bahçesinde Zeytin sineği (Bactrocera oleae (Gmelin)) (Diptera: Tephritidae)’ nin mevsim içinde ortaya çıkış zamanı, populasyon değişimi ve meyvelerdeki bulaşıklılık oranı belirlenmeye çalışılmıştır. Çalışmada her bir bahçeye birer adet %2 diamonyum fosfat içeren McPhail (McPhail) ve feromon kapsüllü görsel sarı yapışkan tuzak (feromon), ayrıca üçer adet içerisine amonyum asetat konulmuş epondorf tüplerin monte edildiği görsel sarı yapışkan tuzaklar (AA) asılmıştır. Çalışma 2009-2011 yılları arasında yürütülmüş ve tuzaklar haftalık olarak kontrol edilmiştir. Yapılan populasyon takibi çalışmaları sonucunda tuzaklarda ilk ergin sinekler genel olarak Ekim ayının ortalarında yakalanmış ve mevsim süresince devam etmiş ve Aralık ayının ortalarına doğru popülasyonun sıfır düzeyine indiği gözlemlenmiştir. Örnekleme alanlarında Zeytin sineği populasyonu çok düşük düzeylerde seyretmiştir. Ancak popülasyonun maksimuma ulaştığı 2009 yılında Umurlu’ daki bahçede daha yüksek bir popülasyon ortaya çıkmış ve 30 Ekim 2009 tarihinde feromon tuzakta 307,0 birey/tuzak birey saptanmıştır. Popülasyon düzeyleri aynı tarihte aynı bahçede McPhail tuzakta 70,0 birey/tuzak, AA tuzaklarda ise ortalama 51,3 birey/tuzak olarak belirlenmiştir. Meyvelerde en fazla bulaşıklılık oranı ise yine aynı yıl %17,2 olarak Umurlu’da bulunmuştur. Aynı tarihte Dalama ve Çakmar’daki bahçelerde de sırasıyla feromon tuzaklarda 45,0 birey/tuzak ve 3,0 birey/tuzak; McPhail tuzaklarda 8,0 birey/tuzak ve 1,0 birey/tuzak; AA tuzaklarda ise ortalama 4,7 birey/tuzak ve 0,3 birey/tuzak olarak belirlenmiştir. Dalama ve Çakmar’da en fazla vuruk oranları sırasıyla %8,9 ve %3,7 olmuştur. Çalışmadaki diğer yıllarda hem popülasyon hem de meyvelerdeki vuruk oranları çok düşük gerçekleşmiştir.
Показать больше [+] Меньше [-]Outbreak investigation of lumpy skin disease in dairy farms at Barishal, Bangladesh Полный текст
2021
Md. Ibrahim Khalil | Mohammad Ferdous Rahman Sarker | F. M. Yasir Hasib | Sharmin Chowdhury
Lumpy skin disease is explained as a significant cattle disease affecting cattle of many parts of the world. An outbreak was experienced in different parts of Bangladesh including Barishal for the first time in the last quarter of 2019. This investigation was carried out to know the outbreak scenario of the disease in southern part of Bangladesh. A total of 726 cattle were included in this study covering 50 dairy farms of Barishal region from September 2019 to December 2019. Morbidity rate was found 21% (CI: 18-24%) and mortality was 1% (CI: 1-2%) in the outbreak area. Young animals (24%) and pregnant animals (70%) were significantly more susceptible compared to aged animals (17%) and non-pregnant animals (15%), respectively. Moreover, male and crossbred cattle were slightly more prone to the infection in comparison to their counterparts. About 45% of the affected animals showed nodular and remaining 55% had edematous lesions. Almost 90% of the affected animals were treated with NSAID followed by antibiotics, antihistaminic, steroid drugs and antiviral drugs where only 20% of the affected animals were treated by authorized veterinary personnel. This was the first epidemiological investigation in the mentioned outbreak area which may serve as a baseline for LSD research in the location needed for developing effective control strategy.
Показать больше [+] Меньше [-]Yonca Silajlarında Atık Reçel Karışımı İlavesinin Silaj Fermantasyonu ve İn Vitro Sindirilebilirlik Üzerine Etkileri Полный текст
2021
Sibel Soycan Önenç | Damla Yayla
Bu araştırma, atık reçel karışımı ilavesinin yonca silajlarının fermantasyonu ve in vitro sindirilebilirlik üzerine etkilerini belirlemek amacıyla planlanmıştır. Yonca, ekim ayında çiçeklenme başlangıcında hasat edilerek soldurulmuştur. Atık reçel karışımı önce bir süzgeç yardımıyla katı ve sıvı olarak iki kısıma ayrılmıştır. Kontrol grubuna, 20 ml saf su ilavesi yapılmıştır. Sıvı kısım; Reçel-I silajı (RI), 50 mg sıvı reçel+20 ml saf su /kg yonca; Reçel-II silajı (RII), 100 mg sıvı reçel+20 ml saf su /kg yonca olacak şekilde ilave edilmiştir. Katı kısım ise; Reçel Parçacık-I silajı (RPI), 30 mg reçel parçacıkları +30 ml saf su /kg yonca; Reçel Parçacık-II silajı (RPII), 60 mg reçel parçacıkları +60 ml saf su /kg yonca olacak şekilde hazırlanmıştır. Silajlar, kapalı bir depoda 60 gün süresince fermantasyona bırakılmıştır. Reçel ve reçel parçacıkları ilave edilmesi yonca silajının pH ve nötral deterjanda çözünmeyen lif (NDF) içeriklerini düşürmüştür. Araştırmada, en yüksek laktik asit (LA) içeriği RII grubunda kuru madde (KM) de 100,28 g/kg olarak belirlenirken en düşük ise kontrol grubunda 23.07 g/kg KM olarak belirlenmiştir. Yoncaya reçel ve reçel parçaçıkları ilavesi, kontrol grubuna göre enzimde çözünen organik madde (EÇOM) içeriğini önemli düzeyde arttırmıştır (P
Показать больше [+] Меньше [-]Effects of the COVID-19 Pandemic on Eating and Meat Consumption Habits of Turkish Adults Полный текст
2021
Güliz Haskaraca | Esra Bostanci | Yusuf Arslan
Animal originated proteins have great importance in meeting the daily protein need in a healthy and balanced diet due to their high protein content, amino acid pattern and good digestibility. Also, when included in a diet, they play an important role in the protection of individuals’ health and improving the life quality with their vitamin and mineral content. The aim of this study is to investigate the changes in meat and meat products consumption habits of people and whether they are concerned about reaching meat and meat products during the COVID-19 pandemic. For that purpose, a 24-question survey of 1000 people from several cities of Turkey was carried out. The majority of the participants stated that their consumption of red meat (77%), poultry meat (81%) and fish (66%) did not change due to the COVID-19 pandemic, while 10%, 8%, and 3% of the participants said their red meat, poultry meat and fish consumption increased, respectively. In addition, 13%, 11%, and 31% of the participants said there was a decrease in their red meat, poultry meat and fish consumption, respectively. The major reason for the decrease in red and white meat consumption was economic reasons, however, the reason for the decrease in consumption of fish was difficulties in reaching. During the COVID-19 pandemic, until the date that the survey was done, 12% of the participants had concerns about reaching meat and meat products. The main cause of their concern was being unemployed or losing their job after the COVID-19 pandemic.
Показать больше [+] Меньше [-]Japon Bıldırcınlarında Yumurta Ağırlığı, Kuluçka Sıcaklığı ve Kabuk Sıcaklığının Kuluçka Sonuçlarına Etkilerinin Belirlenmesi Полный текст
2021
Sancar Kansak | Sedat Aktan
Bu çalışmada 32 haftalık yaştaki Japon bıldırcını sürüsünden elde edilen toplam 402 kuluçkalık yumurta, gelişme döneminde kabuk sıcaklığı, kabuk sıcaklığı ile makine sıcaklığı arasındaki fark ve oransal ağırlık (nem) kaybının kuluçka sonuçları üzerine etkilerinin belirlenmesi amacıyla kullanılmıştır. Yumurtalar ağırlık sınıfına göre iki gruba ayrılmış (≤12 g ve >12 g) ve makine katlarına rastgele ve eşit olarak dağıtılmıştır. Beklendiği üzere, kuluçkalık yumurta ağırlığı civciv çıkış ağırlıklarını önemli ölçüde etkilemiştir. Hafif yumurtalar ağır yumurtalara göre daha fazla nem kaybetmişlerdir. Embriyo, gelişme döneminin ilk yarısında hissedilir düzeyde ısı üretememekteyse de (endotermik faz), ikinci yarısında belirgin biçimde ısı üretmeye başladığından (ekzotermik faz), kabuk sıcaklığı makine iç sıcaklığından daha yüksek olmuştur. Bu durum ağır yumurtalarda daha belirgin olmaktadır. Gelişim döneminin ilk yarısında kabuk sıcaklığı hafif yumurtalarda ağır yumurtalara göre daha yüksekken, ikinci yarıda yumurta ağırlık gruplarında belirlenen kabuk sıcaklıkları katlara göre değişmiştir. Genel olarak, büyüyen embriyonun artık belirgin biçimde ısı ürettiği bu geç dönemde iri yumurtalarda ve üst katta yer alan yumurtalarda daha yüksek kabuk sıcaklıkları belirlenmiştir. Alt kattaki hafif yumurtalar, diğer tüm kombinasyonlardaki yumurtalardan daha düşük kabuk sıcaklığı değerlerine sahip olmuşlardır. Son dönem embriyonik ölümler ağır yumurtalarda önemli ölçüde daha yüksek bulunmuştur.
Показать больше [+] Меньше [-]Süt Sığırcılığı İşletmelerinde Ahır Gübresi Kullanımının ve Yönetiminin Ekonomik Analizi: Burdur İli Örneği Полный текст
2021
Huriye Dönmez Özyakar | Hasan Yılmaz
Bu çalışmanın amacı Burdur ilinde süt sığırcılığı ile birlikte bitkisel üretim yapan işletmelerin, gübre olarak ahır gübresi kullanımlarının farklı işletme büyüklükleri düzeyinde ekonomik analizini yapmaktır. Araştırmanın verileri süt sığırcılığı ile birlikte bitkisel üretim yapan 102 işletmeden anket yöntemi ile elde edilmiştir. Analiz sonuçlarına göre; işletme büyüklüğü arttıkça işletmelerin bitkisel üretimlerinde ihtiyaçları olan bitki besin maddesini, hayvan gübresinden karşılama oranlarının arttığı belirlenmiştir. Ahır gübresinden besin maddesi ihtiyacının karşılanma oranı Grup I, II ve işletmeler ortalaması için sırasıyla; %29,9, %58,9 ve %45,2 olarak hesaplanmıştır. Çiftçilerin gübre olarak ahır gübresi kullandıklarında, Grup I, II ve işletmeler ortalaması için sırasıyla 51,8, 107,1 ve 80,6 TL/dekar tasarruf sağladıkları hesaplanmıştır. Bu sonuçlar ahır gübresi kullanımının çiftçiler için ekonomik olabileceğini göstermektedir. Bununla birlikte, işletmelerde fazla kimyasal gübre kullanımı ile ilişkili olarak besin maddesi kayıplarının olduğu saptanmıştır. İhtiyaç fazlası kimyasal gübre kullanımından dolayı ortaya çıkan besin maddesi kayıpları (fazlalıkları) Grup I, II ve işletmeler ortalaması için sırasıyla 7,1, 15,9 ve 11,8 kg olarak belirlenmiştir. Fazla bitki besin maddesi kullanımından dolayı ortaya çıkan ekonomik kayıp Grup I, II ve işletmeler ortalaması için sırasıyla 65,1, 152,6 ve 110,6 TL olarak hesaplanmıştır. Araştırma bölgesinde ahır gübresi ve kimyasal gübre kullanımında ve yönetiminde çiftçilerin bilgi düzeylerinin yetersiz olduğunu söylemek mümkündür. Ahır gübresi kullanımından önce çözülmesi gereken önemli bir sorun, çiftçileri toprak analizinin önemi hakkında bilgilendirmektir.
Показать больше [+] Меньше [-]Monoklonal Antikorlar ve Tedavide Kullanımı Полный текст
2021
Muhammet Mükerrem Kaya | Hidayet Tutun
Bağışıklık sistemi vücudu hastalık yapıcı patojenlere karşı koruyan temel savunma sistemidir. Bu savunma sistemi farklı mekanizmalarla etkili olmaktadır. Bağışıklık sistemi, antijen adı verilen vücudun kalıtsal yapısına yabancı olan her türlü yapıya karşı etki gösterir. Vücuda dışarıdan gelen hastalık etkenleri öncelikle doğal bariyerlerle karşılaşmaktadır. Doğal bariyerleri aşmayı başaran etkenler kemik iliği, timus, lenf bezleri ve dalak gibi özelleşmiş organlarda üretilen savunma hücreleri ile karşılaşır. İlk aşamada makrofajlar ve fagositler devreye girer daha sonraki aşamada ise B ve T lenfositleri sürece dahil olurlar. B lenfositlerinden salgılanan antikorlar bağışık sisteminin en önemli savunma mekanizmalarından birini oluşturmaktadır. Antikor moleküllerinin vücudun savunmasındaki bu önemi bilim insanlarını bu alanda çalışmaya yöneltmiştir. Bu doğrultuda 1975 yılında Georges Köhler ve Cesar Milstein, koyun alyuvarları ile immunize ettikleri farelerin B lenfositleri ile fare myeloma hücrelerini birleştirerek oluşturdukları hibrit hücreler ile yeni bir tedavi stratejisinin kapısını açmışlardır. Bu hibrit hücreler sadece istenen antijene bağlanan monoklonal antikor sentezleyebilme yeteneğine sahiptir. Monoklonal antikorlar tıp dünyasında hastalıkların teşhisi, tedavisi ve biyokimyasal analizler gibi birçok alanda kullanmaktadır. Günümüzde hala monoklonal antikora dayalı tedavi ve tedavi seçenekleri üzerinde çalışmalar devam etmektedir. Bu derlemede monoklonal antikorlar ve tedavide kullanımı üzerine genel bilgiler verilecektir.
Показать больше [+] Меньше [-]