Уточнить поиск
Результаты 351-360 из 395
Fortification of Yogurt with Red Dragon Fruit’s (Hylocereus Polyrhizus) Peel Powder: Effects on Comprehensive Quality Attributes and Sensory Properties Полный текст
2023
Nilufa Yeasmin | Bithi Rani Sarker | Ayesha Begum | Md. Zia Uddin Al Mamun | Nahidur Rahman | Md. Sujan Hossen | Md. Motalab | Rahima Akter Sathee
This study was conducted to evaluate the quality features, antioxidant capabilities, microbiological and sensory aspects of yogurt fortified with 2%, 5%, and 7% red dragon (RD) peel powder. The yogurt was formulated using the classical technology adapted to laboratory conditions. The results of the physicochemical properties showed significant differences in pH (4.73–4.36), acidity (0.18–0.16 g lactic acid/100 g), and ascorbic acid (1.17-1.34 mg/100 g) among different yogurt formulations (P<0.05). In addition, RD peel powder fortification showed increasing trends in crude fiber (1.53-3.34 g/100 g), ash (5.19-5.29 g/100 g), and moisture (76.70-80.19 g/100 g) content, respectively; while the reversed trend was observed for fat (3.48-2.36 g/100 g), and crude protein (4.49-4.07 g/100 g) contents, respectively. Furthermore, gradual progression of RD peel powder in fortified yogurt manifested an improvement of the overall antioxidant activity (1.30-1.57 µmol TE/mL). The analyses of the sensory properties demonstrated that yogurt with RD peel powder in proportions of 2% received the highest hedonic score for consumer approval. Moreover, no coliform was reported in any of the control and fortified yogurts. Therefore, it could be concluded that RD peel powder can be employed as a functional food constituent in yogurt with improved quality attributes and sensory properties compared to plain yogurt.
Показать больше [+] Меньше [-]Robotik Hasat Sistemlerinde Kullanılmak Amacıyla Lahana ve Brokolinin Derin Öğrenme Metodu ile Sınıflandırılması Полный текст
2023
Erhan Kahya | Fatma Funda Özdüven
Robotik hasat sistemlerinde lahana ve brokolinin derin öğrenme kullanılarak sınıflandırılması oldukça önemlidir. Derin öğrenme, yapay sinir ağları ve büyük veri setleri kullanılarak karmaşık modellerin öğrenilmesine olanak sağlayan bir makine öğrenme yöntemidir. Bu yöntem yardımıyla bitki sınıflandırmasında ve görsel tanıma problemlerinde etkili bir şekilde kullanılabilir. Lahana ve brokoli gibi bitkilerin sınıflandırılması için öncelikle bir derin öğrenme modeli oluşturulması gerekmektedir. Bu nedenle yapılan çalışmada derin öğrenme yöntemlerinden olan Inception_v3 görüntü tanıma ve sınıflandırma modellemesi kullanılmıştır. Çalışma oluşturulan 2 sınıf üzerinden yürütülmüştür. Oluşturulan sınıflar lahana ve brokoli’dir. Modelin eğitimi için Google Colab’ın sağladığı tpu donanım hızlandırıcısı kullanılmıştır. Eğitim döngüsü (epoch) sayısı 10’dur.Eğitim parametreleri olarak öğrenme hızı 0,001 tespit edilmiştir. Bu sonuçlara göre brokoli ve lahana data setin eğitimi için Inception_v3 modelinin başarılı olduğu sonucuna varılmıştır. Eğitim sürecinde modelin kayıp değeri giderek düşmüş ve doğruluk değeri artmıştır. Son aşama olan doğrulama aşamasında kayıp değeri 0,0005, doğruluk değeri 1,0000 olarak gözlenmiştir.
Показать больше [+] Меньше [-]Clinical Effect of Poly Herbal Unani Formulation on Dyslipidemia- A Randomized Trial Полный текст
2023
Khairul Alam | Hasib Sheikh | Md. Abdus Samad
Background: In adults aged 30-70 with primary and moderate hyperlipidemia, the present study took place to investigate the therapeutic benefits of a polyherbal unani preparation called Garlitab. Methods: It was a prospective open label, herbal coded test drug-controlled, randomized trial. Out of total screened patients we were enrolled 212 hyperlipidemic patients of 30–70 years in the study fulfilling the inclusion criteria, we were recruited them from OPD of a hospital in Munshiganj and different Unani clinics of Dhaka, Bangladesh after obtaining written informed consent from the patients. Selected individuals were allocated into two groups at random. Group1 Received 500 mg Garlitab tablets twice daily and Group 2 received tablet atorvastatin calcium 10 mg 2 times daily. Height, weight, and blood pressure were recorded along with blood samples. The random distributions were carried out by a research assistant utilizing a random numbers table. Blood samples were taken at the beginning of the trial, 1.5 months later, and 3 months following the intervention. Results: Results for the test medication revealed a substantial drop in cholesterol levels between baseline and the data collected after three months and in case of male it was from 241.72±38.11 to 218.24±34.06 mg/dL for total cholesterol, from 198.27±30.57 to 173.54±29.34 mg/dL for LDL and from 280.78±85.81 to 207.07±51.40 mg/dL for triglyceride. HDL increases from 33.05±3.21 to 34.69±3.13 mg/dL in male patients. The control drug atorvastatin calcium also showed a significant decrease in lipids between baseline and after 3 months data and in case of male it was from 241.92±31.54 to 174.90±22.87 mg/dL for total cholesterol, from 196.20±30.91 to 130.30±24.29 mg/dL for LDL and from 279.48±115.35 to 141.27±59.55 mg/dL for triglyceride. It increases HDL from 32.00±2.25 to 34.03±2.19 mg/dL in male patients. Between the baseline and the 3-month data, the test medicine for females significantly reduced total cholesterol, LDL, and triglycerides and it was from 244.64±52.18 to 220.12±45.07 mg/dL, from 200.32±30.57 to 173.54±29.34 mg/dL and from 272.32±99.69 to 195.25±60.68 mg/dL respectively. HDL increases from 33.77±3.36 to 35.03±3.23 mg/dL. Between the baseline and the 3-month data, the control medication for females significantly reduced total cholesterol, LDL, and triglycerides and it was from 247.74±37.95 to 175.26±29.54 mg/dL, from 197.65±27.89 to 130.91±22.04 mg/dL and from 271.57±94.52 to 142.00±50.88 mg/dL respectively. It increases HDL from 32.22±2.32 to 33.46±2.94 mg/dL. Conclusions: According to the results of the study, the polyherbal formulation Garlitab can lower cholesterol levels. It may be a useful medication for treating primary hyperlipidemia.
Показать больше [+] Меньше [-]Etlik Piliç Saf Hatlarında Foot Pad Dermatitis Düzeylerinin Yumurta Verim Dönemi Özellikleri ile İlişkisi Полный текст
2023
Kürşat Tetik | Emrah Oğuzhan | Musa Sarıca | Kadir Erensoy
Bu çalışma, Eskişehir Geçit Kuşağı Tarımsal Araştırma Enstitüsü (EGKTAE) Tavuk Islah işletmesinde ıslahı gerçekleştirilen 2 saf baba (B1 ve B2) ile 3 saf ana (A1, A2 ve A3) hattında 14-42 haftalar arasında yürütülmüştür. Tüm saf hatlarda artan yaşla birlikte FPD skorlarında artış görülmüştür. Canlı ağırlıkların daha yüksek olduğu baba hatlarında (B1 ve B2) 14 haftalık yaşta daha düşük FPD skorları görülürken, 42 haftalık yaşta ana hatlarından (A1, A2 ve A3) daha yüksek olmuştur. Ana hatlarında 30 ve 42 haftalık yaşlarda baba hatlarına göre daha yüksek yumurta verimi ve kuluçkalık yumurta verimi elde edilmiş ve hatlar arasındaki farklılıklar önemli bulunmuştur (P<0,01). Yumurtlama döneminde A1, A2, A3, B1 ve B2 saf hatlarında gerçekleşen kuluçkalık yumurta oranları sırasıyla %98,55, %96,68, %97,75, %96,39 ve %97,23 olarak belirlenmiştir. Saf hatlarda yumurta ağırlıkları bakımından farklılıklar önemli bulunmuştur (P<0,01). Döllülük oranları bakımından genotipler arasında önemli farklılıklar belirlenmiştir (P<0,01). Ebeveynlerin 14, 20, 30 ve 42 haftalık yaşlarındaki canlı ağırlıkları ile FPD skorları arasında belirlenen korelasyon katsayıları sırasıyla 0,70, 0,64, 0,72 ve 0,67 bulunmuştur (P<0,01). 42. hafta yumurta verimi ve kuluçkalık yumurta verimi ile FPD değerleri arasında -0,56 ve -0,54’lük korelasyon katsayıları belirlenmiştir (P<0,01). Döllülük oranları ile canlı ağırlıklar arasındaki korelasyon katsayıları önemli bulunmamıştır. Canlı ağırlıklar ile yumurta verimi ve kuluçkalık yumurta verimi arasındaki önemli düzeyde negatif yönlü korelasyonlar bulunmuştur (P<0,01). Sonuç olarak, CA ve FPD düzeyleri baba hatlarında daha yüksek bulunurken, KYV bakımından ana hatları üstünlük sağlamıştır. Artan CA ile FPD düzeyindeki artış üreme performansındaki düşüşe katkı sağlamış olsa da döllülük oranı üzerinde olumsuz bir etki ortaya çıkmamıştır.
Показать больше [+] Меньше [-]Fundamental Factors Reducing Feed Quality, Efficiency, and Carrying-Over Impacts: A Review Полный текст
2023
Mammo Mengesha Erdaw
The aim of this paper was to systematically reviewing the selected feed factors. A worldwide food demand, including animal-derived food is highly predictable to increase at 60% by 2050, particularly in developing countries. By 2030, an annual meat consumption is also estimated to grow from 25.5 to 37 kg per person. In some parts of the world; however, such a growing demand isn’t currently matching with a comparable growth in the local production. For example, by 2050, around 40% of an animal-sourced food could be imported by African countries. Although such insufficiency of an animal-sourced food is generally due to that of the farm-animals’ low productivity, this is specifically believed to be because of the poor quality and inadequacy of the feeds. Both anti-nutritional factors (ANFs) and mycotoxins are the main factors that can contribute to the low quality and less efficiency of the feeds. Although some have beneficial effects, at their low concentrations, anti-nutrients are generally accountable for the harmful effects on the nutrient absorption. For example, up to 50, 23 and 10% of proteins and amino acid digestibility, in non-ruminant animals are reduced by the presence of trypsin inhibitors (TI), tannins and phytates, respectively. Feeds that are toxic for the mono-gastric animals may not be toxic to the ruminants. Soaking/roasting followed by pressure cooking is one of the best treating mechanisms to reduce those of the harmful effects of ANFs. Supplementation of the feeds with typical microbial enzymes, particularly when they are in a combined state enables also to reduce the negative effects of ANFs. A quarter of the world’s crops are being contaminated by the molds and fungi, and hence aflatoxin is an inevitable contaminant. Consequently, when animals eat these contaminated feeds, with aflatoxins the milk, eggs and meat could have the safety concerns to the human consumers. Due to that of some weak regulatory standards, the South-East Asian and sub-Saharan Africa (SSA) countries remain at a high risk of aflatoxin contaminations. In addition to that of the carrying-over impacts of aflatoxins, ANFs and mycotoxins are the main factors that are reducing the feed quality and efficiency, in animal production.
Показать больше [+] Меньше [-]KOP (Konya Ovası Projesi) Bölgesi’nde Sıcaklık-Nem İndeks (SNİ) Değerlerinin Süt Sığırcılığı Açısından Değerlendirilmesi Полный текст
2023
Orhan Ermetin | Ertuğrul Kul | Mehmet Sarı
Bu çalışma KOP bölgesi illerinin sıcaklık nem indeksi (SNİ) değerlerinin süt sığırcılığı açısından uygunluğunun belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Bu doğrultuda, KOP Bölgesi’nde bulunan Yozgat, Kırıkkale, Kırşehir, Niğde, Aksaray, Karaman, Konya ve Nevşehir illerinin 2000-2021 yılları arasındaki sıcaklık ve nem değerlerine ait aylık ortalamalar kullanılmıştır. KOP Bölgesinde yer alan illerin ortalama sıcaklık ve nem verilerinden SNİ değerleri hesaplanmıştır. Çalışmada, SNİ hesaplanması için ‘‘(0,8 × T) + [(RH/100) × (T-14,4)] + 46,4’’ eşitliği kullanılmıştır. Kritik SNİ seviyesi olarak 72 değeri temel alınmıştır. Çalışmada, SNİ, sıcaklık ve nem değerleri üzerine, il, ay ve yıl ile interaksiyon etkisi istatistiki olarak önemli bulunmuştur (P<0,05). KOP Bölgesinde yer alan iller için ortalama SNİ değerleri ise 50,88-55,25, sıcaklık değerleri 9,96-13,18oC ve nem değerleri %54,03-64,78 arasında belirlenmiştir. Ortalama SNİ en yüksek Aksaray (55,25) ve Kırıkkale (55,13) illerinde, en düşük ise Yozgat (50,88) ilinde hesaplanmıştır. Elde edilen ortalama SNİ değerleri kritik değerlere yakın olan Temmuz ve Ağustos ayları da dâhil süt sığırcılığı için tehlike oluşturmadığı tespit edilmiştir. Ancak SNİ değerlerinin yüksek olduğu bu aylarda süt verim ve kalitesi, hastalık ve üreme ile ilgili problem yaşamamak için yeterli havalandırma, fan, sisleme ve gölgelikler, su ihtiyacının karşılanması, bakım, besleme ve barındırma gibi birçok sürü yönetim uygulamalarına dikkat edilmesinin süt sığırcılığı açısından yararlı olacağı kanaatine varılmıştır.
Показать больше [+] Меньше [-]Antioxidant and antimicrobial activities of White Radish Полный текст
2023
Mustafa Sevindik | Cavit Onat | Falah Saleh Mohammed | İmran Uysal | Oğuzhan Koçer
Since prehistoric times, humans have relied on plants for a wide variety of needs, including sustenance, shelter, thermal regulation, and medical treatment. Plants are significant organics because of the many ways they may be put to use. The white radish (Raphanus raphanistrum subsp. sativus (L.) Domin) was tested for its antioxidant and antibacterial properties, as were its tuber and aerial portions. A soxhlet was used to extract ethanol from plant material. The antioxidant and oxidant capacities were tested with the use of Rel Assay TAS and TOS kits. The agar dilution technique was used to test for antimicrobial activity against the bacteria and fungus included in the experiment. As a result of the studies, the TAS value of the tuber extract of the plant was measured as 6.698±0.187, the TOS value as 5.609±0.245 and the OSI value as 0.084±0.002. The TAS value of the herbal aerial parts extract was 4.689±0.223, the TOS value was 3.746±0.128, and the OSI value was 0.080±0.003. Inhibition of tuber extract was observed at concentrations varying between 25-100 against bacterial strains and 200 µg/mL against fungal strains. Aerial parts extract showed inhibition against bacterial strains at concentrations varying between 100-200 and against fungus strains at concentrations ranging from 200-400 µg/mL. As a result, it was determined that the white radish plant has significant antioxidant and antimicrobial activity.
Показать больше [+] Меньше [-]Böceklerde Protein Çeşitliliğinin Genom Düzeyinde Analizi Полный текст
2023
Mehmet Dayı
Böcekler, birçok farklı habitata uyum sağlayabilen en başarılı türlerden biridir. Böceklerin bu özelliği onların evrimsel açıdan güçlü becerilerini göstermektedir. Şimdiye kadar tanımlanan türlerin yaklaşık %80’inden fazlası Insecta’ya aittir. DNA dizisi teknolojisindeki gelişmeler ve düşük maliyet, araştırmacıların birçok böcek türünün tüm genomlarını dizilemesine izin verdi. Karşılaştırmalı genomik yaklaşımı, böceklerin hızlı ve başarılı adaptasyonunun altında yatan moleküler ve evrimsel mekanizmaları ortaya çıkarmak için güçlü araçlardan biridir. Protein aileleri ve kopya sayıları, türlerin evrimsel ihtiyaçlarını ortaya çıkarmak için kilit faktörlerden biridir. Farklı böcek taksonları kullanılarak böcek evrimi üzerine çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Bununla birlikte, bu çalışmalar gen ailesinin evrimi ve filogenetik ilişkilere odaklandı. Bu çalışmada, protein familyalarını ve bunların kopya sayılarını ve böceklerdeki varyasyonlarını belirlemek için yirmi böcek türünün genomları incelenmiştir. Sonuçlar, böceklerin temel protein ailelerini (Reseptör proteinleri, Pkinaz, Tripsin) temel yaşam görevlerini yerine getirmek için benzer kopya numaralarıyla paylaştığını gösterdi. Ek olarak, birkaç protein ailesinin bazı türlerde farklı kopya sayılarına sahip olduğu bulundu, bu da her türün adaptasyon ihtiyacının farklı olduğunu gösterdi. Bu çalışma aynı zamanda böceklerdeki birkaç proteinin varyasyonunu da vurguladı.
Показать больше [+] Меньше [-]Derin Öğrenme Teknikleri ile Bazı Üzüm Çeşitlerinin Tespiti Полный текст
2023
İsmail Terzi | Mehmet Metin Özgüven | Adem Yağcı
Bağcılıkta üzüm çeşitleri belirlenirken, sürgün, yaprak, salkım ve meyveye ait karakterizasyon özellikler kullanılmaktadır. Bu karakterizasyon özellikler uluslararası yöntem birliğinin oluşması için “Uluslararası Bitki Gen Kaynakları Merkezi” (International Board for Plant Genetic Resources) adına oluşturulmuş bir çalışma ekibi ile “Bağcılık ve Şarapçılık Ofisi” (Office Internatıonal de la Vigne et du Vin-OIV) ve “Uluslararası Yeni Bitki Çeşitlerinin Korunması Birliği” (International union for the Protection of New Varietes of Plants- UPOV) ile işbirliği içinde yapılan çalışmalarla geliştirilmiş ‘Üzüm Tanımlayıcıları’ (Grape Descriptors) adıyla bir normda yayınlanmıştır. Üzüm çeşitlerinin sahip olduğu ampelografik özellikler bu normdaki karakterizasyon özelliklere göre belirlenerek ortaya çıkarılmaktadır. Her üzüm çeşidinin sürgününe, yaprağına, salkımına ve meyvesine özgü ampelografik özellikleri bulunmaktadır. Bu özellikler ‘Üzüm Tanımlayıcıları’ normuna göre belirlendikten sonra sayısal veya sözel olarak ifade edilmektedir. Bu çalışmada ampelografik özellikler kullanılarak Corint, Merlot, Tayfi, Michele palieri, Narince üzüm çeşitlerinin derin öğrenme teknikleri ile sınıflandırılması yapılmıştır. Amaç üzüm çeşitlerinin ampelografik özelliklerini kullanarak derin öğrenme teknikleri ile hangi üzüm çeşidi olduğunu belirlemektir. Yapılan çalışma için 15 katmandan meydana gelen yeni bir CNN modeli oluşturulmuştur. Beş sınıf bulunan veri setinde beş adet üzüm çeşidinin salkım ve meyvelerine ait 227x227x3 boyutunda toplam 1028 adet görüntü kullanılmıştır. Görüntülerin %80’i eğitim için %20’si ise doğrulama için ayrılmıştır. MATLAB programında, yeni ve özgün olarak geliştirilen CNN modeli ile %96,10 sınıflandırma başarım oranı elde edilmiştir. Yapılan analizler neticesinde geliştirilen CNN modelinin başarılı olduğu ve üzüm çeşitlerinin sınıflandırılmasında kullanılabileceği sonucuna varılmıştır.
Показать больше [+] Меньше [-]Bioactive Composition, Antioxidant, And Cytotoxic Activities of Rheum Ribes Extracts Полный текст
2023
Sema Mısır | Mahmut Özbek | Ceylan Hepokur
The aim of the study is to evaluate the ethanol extract of Rheum ribes root (RTE), as well as the root and young shoots (RYSE), for its chemical composition, antioxidant properties and cytotoxic effects. Total polyphenols (TPC), total flavonoid (TFC), radical scavenging activity (DPPH), the ferric reducing antioxidant power (FRAP) of Rheum ribes extracts were determined using colorimetric methods. Mineral contents and vitamin values of samples were determined by ICP-MS and HPLC, respectively. The cytotoxic effect of Rheum ribes extracts was determined on different cells using XTT assay. The cytotoxic effects of RTE and RYSE on cancer cells were evaluated with regard to apoptosis. According to results, mineral contents, vitamine A and C values were very high in both samples. Ethanolic extracts of Rheum ribes young shoot exhibited a selective cytotoxic effect on all cancer cells compared to WI-38 cells, and the IC50 values of the extract in the cancer cells between 26.10 to 54.81 μg/mL. Ethanolic extracts of RTE and RYSE induced apoptosis on MCF-7 cells. The ethanolic extracts of Rheum ribes has effective cytotoxic and antioxidant activity. More research is needed to determine the cytotoxic effect mechanisms on cancer cells.
Показать больше [+] Меньше [-]