Уточнить поиск
Результаты 81-90 из 5,336
Effects of Nongenetic Factors on the Birth Weight of Holstein Friesian and Swedish Red Calves under Organic Conditions Полный текст
2025
Oğuz Fatih Ergün | Veysel Fatih Özdemir | Bahri Bayram
In this study, the effects of season, gender, parity and year of birth on the birth weight of Holstein and Swedish Reds calves raised under ecological conditions in the eastern Black Sea region of Türkiye were investigated. For this purpose, 985 birth weight records of calves born on a private organic dairy farm were utilized. The data were analyzed by Univariate Analysis of Variance method available in IBM SPSS Statistics 26.0 software. Study results showed that season had a significant (P < 0.01) effect on the birth weight of Holstein Friesian calves. The highest birth weight was observed in the spring season with 42.29 kg. Average birth weight for male calves was 41.8 kg, while female calves weighed 40.4 kg (P < 0.01). First parity dams had the lowest calf birth weight with an average of 38.7 kg. Calves from Holstein cows in second parity had the highest birth weight with 42.8 kg (P < 0.01). The effects of season on the birth weight were statistically significant in Swedish Red calves. Male and female Swedish Reds did not differ significantly with respect to their birth weights. The parity significantly influenced the birth weight of Swedish Red calves in a way (P < 0.05). Calves born from first-parity dams had an average birth weight of 40.3 kg, while those born to multiparous cows had an average of 41.4 kg. Additionally, the year had a notable effect on birth weight, with statistical significance (P < 0.01) observed in both breeds.
Показать больше [+] Меньше [-]Peyniraltı Suyunun Değerlendirilmesindeki Yenilikçi Yaklaşımlar Полный текст
2025
Esra Gölcük | Yiğithan Balta | Oktay Yerlikaya | Harun Raşit Uysal
Günümüzde sıkı çevre düzenlemeleri, sürdürülebilirlik politikaları ve artan tüketici sağlığı bilinci, sanayileri atık yönetimi konusunda daha sorumlu davranmaya yönlendirmektedir. Süt endüstrisinin yüksek organik içeriğe sahip bir yan ürünü olan peyniraltı suyu (PAS), geleneksel olarak çevresel bir atık olarak değerlendirilse de biyoteknoloji, enerji üretimi ve gıda sanayiinde yenilikçi uygulamalarla değerlendirilmeye başlanmıştır. PAS’ın yüksek biyokimyasal oksijen ihtiyacı (BOİ) ve kimyasal oksijen ihtiyacı (KOİ) nedeniyle doğrudan çevreye deşarj edilmesi ciddi kirlilik sorunlarına yol açmaktadır. Bu kapsamda, sürdürülebilir PAS yönetimi için biyoteknolojik ve çevre dostu çözümler geliştirilmiştir. Bu çalışma, PAS’ın atık yönetimi süreçlerine entegrasyonunu sağlayan teknolojik yenilikleri araştırmaktadır. Özellikle biyogaz, biyoetanol ve biyoplastik üretimi gibi enerji geri kazanım yöntemleri, PAS’ın ekonomik değerini artırırken çevresel etkilerini azaltmaktadır. Ayrıca PAS, fonksiyonel gıda üretimi ve yenilebilir film kaplamaları gibi uygulamalarda kullanılarak katma değerli ürünlere dönüştürülebilmektedir. Bunun yanı sıra, PAS’ın biyoteknolojik yöntemlerle değerlendirilmesi, sürdürülebilir gıda üretimi ve ekonomik sürdürülebilirlik açısından önemli bir potansiyel sunmaktadır. Bu çalışmanın temel hedefleri; süt sektörü atıklarının çevresel etkilerini değerlendirmek, PAS’ın besinsel ve sağlık açısından sunduğu çok fonksiyonlu faydaları incelemek ve PAS’ın çeşitli gıda ve biyoteknolojik ürünlere entegrasyonunu sağlayan sürdürülebilir yaklaşımları tartışarak endüstriyel uygulamalara katkılarını vurgulamaktır. Bu doğrultuda, PAS’ın değerlendirilmesine yönelik yenilikçi yaklaşımlar ele alınarak, çevresel, ekonomik ve endüstriyel avantajları kapsamlı bir şekilde analiz edilmiştir.
Показать больше [+] Меньше [-]Pythium Türlerinin Tanılanması ve Popülasyon Çeşitliliğinin Analizi için Moleküler Teknikler Полный текст
2025
Şehnaz Mertoğlu | Ayşe Gülden Aday Kaya
Dünya nüfus artışının tarımsal üretime etkileri ile bitki hastalıklarının bu üretim üzerindeki olumsuz etkileri, günümüzde giderek daha fazla önem kazanmaktadır. Her yıl, küresel ürün kayıplarının %20-40’ı hastalıklardan meydana gelmektedir. Tarımsal üretimde verim ve kaliteyi artırmak için hastalık etmenlerinin hızlı ve doğru bir şekilde tanısı gereklidir. Özellikle Pythium cinsi oomiset’ler, bitkilerin köklerinde ve farklı dokularında önemli zararlara yol açarak ekonomik kayıplara neden olmaktadır. Morfolojik tanı yöntemleri zaman alıcı ve araştırmacılar için zorluklar içerirken, moleküler teknikler (örneğin, Real-time PCR, LAMP) duyarlılık ve özgüllük sunarak kısmen daha etkili çözümler sağlamaktadır. Sonuç olarak, tarımsal üretim için ciddi sorunlara neden olan Pythium türlerinin etkilerini azaltmak, erken teşhis ve mücadele yöntemlerinin geliştirilmesiyle mümkün olacaktır. Bunun için hem moleküler hem de immünolojik yöntemlerin entegre bir şekilde kullanılması, bitki hastalıklarının kontrolünde daha etkili yöntemler geliştirilmesine yardımcı olacaktır.
Показать больше [+] Меньше [-]Enhancing Okra Productivity Through Seed Priming: Insights from Chitwan, Nepal Полный текст
2025
Mandeep Thapa | Basanta Kumar Rimal | Sujan Lamichhane | Arjun Kumar Shrestha
Seed hardiness threatens the growth and yield of okra by causing low and non-uniform germination. Seed priming is an effective, ecologically sound, and practical technique to promote germination. A study was conducted from March to July 2024 in Chitwan, Nepal, to evaluate the effectiveness of different seed priming treatments in enhancing the germination, growth, and yield of okra. The study used a randomized complete block design (RCBD) with four replications, under five different treatments: Control: no soaking, Hydro priming, NaCl @ 0.5%, KNO3 @ 0.5%, GA3 @ 100 ppm. Each plot consisted of twenty plants. Data on germination percentage, growth, and yield were recorded using standard methods. The collected data were examined employing MS Excel and R-studio version 4.3.2. Seeds primed with GA3 @ 100 ppm showed a significant rise in germination percentage (90 %), plant height at 30 DAS (17.50 cm) and 45 DAS (39.81 cm), leaf canopy diameter at 45 DAS (69.68 cm), fruit number per plant (9.15), fruit weight per plot (423.75 g), and maximum yield (1.41 t/ha), followed by other treatments. The leaf number per plant and fruit length were not significant. However, priming positively affected germination, growth, and yield parameters compared with the control (no soaking). The study found that priming okra with GA3 @ 100 ppm enhanced growth and yield. Seed priming with GA3 is recommended for okra production in Rampur, Chitwan.
Показать больше [+] Меньше [-]Çubuk Turşusunun Bazı Fizikokimyasal Özelliklerinin ve Kalite Parametrelerinin Fermantasyon ve Depolama Süreci boyunca incelenmesi Полный текст
2025
Fatma Uçar | Ahmet Ünver
Mevcut çalışmada, coğrafi işaret tescilli Çubuk Turşusunun fermantasyon süreci ve depolama sürecindeki bazı kalite özelliklerinin değişiminin izlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla, turşu örnekleri coğrafi işarete uygun şekilde, Ankara'nın Çubuk ilçesinde hazırlanmıştır. Süreç boyunca değişimler salatalık ve salamurada yapılan analizler ile gözlemlenmiştir. Salatalıklarda; ilk gün (taze salatalık), 7., 15., 21., 30., 45., 60., 90., ve 180. günlerde rutubet miktarı, kabuk (ekzokarp) ve iç (endokarp) renk (L*, a*, b*) değerleri, indirgen şeker miktarı, ve ekzokarp ve endokarp sertliği belirlenmiştir. Salamura örneklerinin ise pH, titrasyon asitliği ve tuz miktarı açısından ilk gün, 7., 15., 21., 30., 45., 60., 90., ve 180. günlerde analizleri yapılmıştır. Mineral madde içeriğinin değişimi hem salatalık, hem de salamurada; ilk gün, 7., 15., 21., 45. ve 180. günlerde incelenmiştir. Duyusal analizler ise 21., 30., 45., 60., 90., ve 180. günlerde gerçekleştirilmiştir. Fermantasyon ve depolama süresinde mineral madde içeriği İndüktif Eşleşmiş Plazma Kütle Spektroskopisi (ICP-MS) ile belirlenmiştir. Salatalık turşusu ve salamurasındaki mineral madde konsantrasyonundaki en büyük değişiklik fermantasyonun en hızlı olduğu ilk 7 günde gerçekleşmiştir. Çubuk turşusunun salatalık ekzokarp ve endokarp sertliğinin ise fermantasyon ve depolama süresi boyunca stabil kaldığı belirlenmiştir. Duyusal değerlendirme sonuçlarına göre turşular 21. günden 180. güne kadar kabul edilebilir düzeyde notlar almıştır. Tekstürel ve duyusal olarak Çubuk turşusunun kalite özelliklerini koruduğu ve sürecin stabil ilerlediği gözlemlenmiştir.
Показать больше [+] Меньше [-]Kestane hortumluböceği Curculio elephas (Gyllenhal) (Col.: Curculionidae) ve Kestane içkurdu Cydia splendana (Hübner)’nın (Lep.: Tortricidae) Aydın ve İzmir illerinde zararı Полный текст
2025
Hülya Ulusay | Tülin Akşit | Eşref Tutmuş | Koray Karataş
Kestane hortumluböceği Curculio elephas (Gyllenhal) (Coleoptera, Curculionidae) ve Kestane içkurdu Cydia splendana (Hübner) (Lep.: Tortricidae) kestane üretiminde kalite ve verim kayıplarına neden olan önemli zararlılardır. Aydın ve İzmir illerinde 2021-2023 yılları arasında yapılan bu çalışmada, hasat olgunluğundaki kestane meyvelerinde C.elephas ve C. splendana zararları incelenmiştir. Bu amaçla farklı yöresel ve tescilli çeşitlerden hasat sonrası meyve örnekleri alınmıştır. Meyvelerdeki genel bulaşıklılık oranı düşük olmasına (Aydın %9,44; İzmir %12,83) karşın bazı bahçelerde zararın %80 seviyelerine çıktığı görülmüştür. İki türün toplam zararı, 2021, 2022 ve 2023 yıllarında sırasıyla Aydın’da %14,58, %5,83, %7,93 ve İzmir’de %18,60, %13,47, %6,43 olmuştur. Zararda C. splendana’nın payı C. elephas’ın payından büyük bulunmuştur. Bahçelerde en yüksek C.elephas ve C. splendana zararı sırasıyla %30 ve %50 olarak saptanmıştır. C. elephas zararı Aydın’da %0,60-6,75, İzmir’de %1,89-9,17; C. splendana zararları Aydın’da %3,58-7,58; İzmir’de %3,00-9,69 arasında gerçekleşmiştir. En fazla zarar Beydağ ve Ödemiş ilçelerinde meydana gelmiş, onları Nazilli ilçesi izlemiştir. Zarar oranı kestane çeşitine göre değişmiştir. En fazla zarar tescilli çeşitler İbrahimbey Işıklar (%28,18) ve Karasu’da (%12,00); yöresel çeşitlerden (genotipler) ise Salman (%80,00), Deli (%39,50) ve Sarıaşı’da (%28,70), en az zarar Sarıaşlama (%8,00) ve Tahtakaraaşı (%8,22) çeşitlerinde belirlenmiştir. Tapanaşı çeşidinde zarar görmüş meyveye rastlanmamıştır.
Показать больше [+] Меньше [-]Yurtta Kalan Kız Öğrencilerin Beslenme Alışkanlıkları Beden İmaj Algıları ve Akademik Başarılarının Değerlendirilmesi Полный текст
2025
Nildem Kızılaslan
Bu araştırma, yurtta kalan kız öğrencilerin beslenme alışkanlıkları, beden imaj algıları ve akademik başarılarının değerlendirilmesi amacıyla planlanmıştır. Araştırma Ocak 2024-Haziran 2024 tarihleri arasında Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesinde öğrenim gören ve yurtta kalan 18-24 yaş arası kız öğrenciler ile yapılmıştır. Araştırmaya dahil edilme kriterleri, yurtta kalıyor olmak ve araştırmaya katılmaya gönüllü olmak olarak belirlenmiştir. Bu araştırmanın örneklemini belirlemek amacıyla yapılan power analizi sonucuna göre, %95 güven aralığında en az 185 kız öğrenciye ulaşılması hedeflenmiştir. Uygulanan anket formunda bireylerin sosyo-demografik özelliklerini içeren sorular sorulmuş ve beden imaj ölçeği uygulanmıştır. Aynı zamanda 3 günlük besin tüketim kaydı (2 gün hafta içi 1 gün hafta sonu), mezura ile bel ve kalça çevresi ölçümü, taşınabilir stadiometre ile boy uzunluğu, tanita ile bireylerin vücut ağırlığı ölçülmüştür. Akademik başarı ortalamaları ile kahvaltı saati, öğlen ve akşam yemeği tüketme durumu, yurtta akşam yemeği tüketimi, ara öğün yapma durumu arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir fark bulunmuştur. Beden imaj ölçeğine göre vücutlarını yeterli ölçüde beğendikleri belirtilmiştir. Enerji (kkal), protein (gr), karbonhidrat (gr), yağ (gr), kolesterol (mg), vitamin C (mg), tiamin (mg), riboflavin (mg), Folat (µg), vitamin B12 (mg), kalsiyum (mg), bakır (µg), flor (mg), iyot (µg), demir (mg), magnezyum (mg), fosfor (mg), çinko (mg), potasyum (mg), sodyum (mg), posa (g), doymuş yağ asidi (g), tekli doymamış yağ asidi (g), çoklu doymamış yağ asidi (g) değerleri ile beden imaj ölçeği arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir fark bulunmuştur. Alınan besin tüketim kayıtlarının ortalamaları ile bireylerin yeterince makro ve mikro besin ögesi alamadıkları, sağlıksız beslenme davranışlarının akademik başarı ortalamalarını etkilediği görülmüştür.
Показать больше [+] Меньше [-]Phenolic Content, Antioxidant Activity and Quality Characteristics of Hulled Wheats Originating from Türkiye Полный текст
2025
Fatma Ruveyda Alkan | Buket Çetiner | Hüseyin Akşit | Samed Şimşek
This study investigated selected quality and functional characteristics of 17 hulled wheat accessions (Triticum monococcum and Triticum dicoccum) preserved in the Türkiye Seed Gene Bank, along using four modern wheat cultivars (Triticum aestivum L. and Triticum durum Desf.). The samples were evaluated regarding grain color parameters (L*, a*, b*), thousand kernel weight, and protein content. Furthermore, total phenolic content (TPC) and antioxidant activities were were analyzed using DPPH and FRAP assays. The differences between samples were statistically significant in terms of DPPH activity and protein content. Species-wise comparison demonstrated that T. monococcum and T. dicoccum had the highest average protein levels. The highest DPPH antioxidant activity was recorded in T. monococcum sample no. 10 (859.67 µg mL⁻¹), while the lowest was in sample no. 2 (532.58 µg mL⁻¹) of the same species. Significant variation was found across the samples for L*, a*, b* color values, Chroma (C), Hue angle (h°), thousand kernel weight, total phenolic content, and FRAP antioxidant capacity. The highest TPC was detected in T. dicoccum sample no. 17 (11.23 mg GAE g⁻¹), and the highest FRAP reducing power was found in sample no. 14 of the same species (22.10 mg TE g⁻¹). These findings demonstrate notable diversity among hulled wheats regarding the evaluated traits and suggest their potential as valuable genetic resources for wheat breeding programs.
Показать больше [+] Меньше [-]Optimization and Evaluation of Soy-Tiger Nut Milk as Beverage Полный текст
2025
Izuwa Iwanegbe | K.O. Durojaiye
The study produced milk drink that is high in protein and energy from soy beans and tiger nuts blends as well as to assess the beverage qualitatively and customer acceptability using response surface methodology (RSM). The principal raw materials used were soybeans and tiger nut. They were processed into milk at different formulations without using chemical preservative. Sensory evaluation, pH, titratable acidity as well as proximate and mineral compositions were determined. The results showed that the minimum and maximum colour score varied from 4.4 to 5.0. The quadratic model for colour was found to be significant (p<0.05) in tiger nut inclusion. The model equation obtained for colour = 4.50 + 0.048*A + 0.098*B + 0.019*A2 + 0.12*B2 + 0.18*A*B where A = Soybeans, B = Tiger nut. Mouth feel model’s F-value of 7.35 indicates that it was significant (p<0.05). Model terms are considered important when the “Probability > F” value was less than 0.05. The model for quadratic equation for mouth feel was 7.290. +5.00 -0.091*A -0.19*B -0.14* A2 -0.44* B2 +0.45* A*B. The model for the quadratic equation for Taste = +3.90 +0.030*A +0.020* B +0.21*A2 +0.056*B2 +0.075*A*B adequate precision = 3.65, corrected R2 = 0.29, R2 = 0.59 and the predicted R2 = -1.94. It was observed the pH values decreases with storage days from day 0 to day 8 for samples A, I and Z. On day 12, the pH values increased for all the samples except for sample M. The Titratable acid increased as the pH decreased. On the 0 day, sample A had value of 20.8 while sample M was 23.33. However, sample I increased from 0, 4, 8 and 12 days (20.19, 20.20, 22.47 and 23.73) respectively. Sample M had the highest protein content (3.52%), followed by sample A (3.21%), sample I (3.01%) and sample Z (2.02%). Sample Z had the lowest fiber content (0.30%), next was sample I (O.43 %), sample A (0.51%), and sample M (0.54%). The range of moisture contents was 81.03 to 82.04%. Conclusively, optimizing soybeans at 100g/ml with 40 g/ml of tiger nut could help to improve the sensory attributes such as colour, taste, mouth feel, flavor and overall acceptance. The formulation could influence shelf stability of product, bridge protein in-balance and reduction in malnutrition level.
Показать больше [+] Меньше [-]Leptin Levels at Different Stages of the Luteal Phase in Cattle and Their Relationship with Conception Полный текст
2025
Muhammed Furkan Çiftçi | Yunus Emre Deniz | Ömer Faruk Yeşilkaya | Kübra Karakaş Alkan | Fatma Satılmış | Mustafa Agah Tekindal | Hüseyin Erdem | Hasan Alkan
The objective of this study was to evaluate the relationship between plasma leptin levels in the early and late luteal periods of cows and conception rate. In the present study, the ovsynch + progesterone (P4) protocol was employed in 50 Holstein cows. Blood samples were collected on the 5th and 18th days following artificial insemination, and the levels of leptin and progesterone were subsequently measured. Subsequent to artificial insemination, mean leptin levels in the early (day 5) and late (day 18) luteal phases of the cows were measured as 5.96 ± 2.54 and 8.02 ± 4.14 ng/mL, respectively. Levels of leptin in the blood of pregnant cows on both day 5 (9.01 ± 4.40 ng/mL) and day 18 (12.04 ± 6.49 ng/mL) were higher than those in the blood of non-pregnant cows (4.44 ± 3.83 ng/mL and 6.01 ± 4.93 ng/mL, respectively). The findings revealed that progesterone levels on the 5th day following artificial insemination exhibited higher mean values (2.11 ± 0.64 ng/mL) in pregnant cows as compared to non-pregnant cows (1.49 ± 0.51 ng/mL). Furthermore, a higher level of progesterone was observed on day 18 in pregnant cows (8.89 ± 2.01 ng/mL) in comparison to non-pregnant cows (5.22 ± 2.21 ng/mL) (p<0.05). The study revealed that levels of the hormones leptin and progesterone were elevated in pregnant cows during the early and late luteal phase, in comparison to non-pregnant cows. However, no correlation was determined between P4 and leptin. The conclusion drawn was that, while there was a possibility that leptin levels could have an effect on the process of pregnancy and implantation, no relationship was found between progesterone and leptin levels
Показать больше [+] Меньше [-]