细化搜索
结果 201-210 的 349
Determination of Resistance Cumhuriyet-75 and Selimiye-95 Wheat (Triticum Aestivum L.) Varieties Against to Some Abiotic Stress Factories 全文
2018
Nezahat Turfan | Ekrem Mutlu
In this study, resistance mechanism of two wheat genotypes against salt, heavy metal, lime and drought (50%) treatments were investigated in summer Cumhuriyet-75 and winter Selimiye-95. According to results chlorophyll a, b, total chlorophyll and carotenoid level increased in FeCl3, drought and 225 mM NaCl in Cumhuriyet-75 but they were higher at NaCl, FeCl3 and ZnCl2 treatments in Selimiye-95 comparison to control. While H2O2 content rose all stres treatments in both varieties but Malondialdehyde (MDA) decreased in Selimiye with all applications. The amount of proline is lower in Cumhuiyet-75 but higher in Selimiye-95. Total soluble protein was found higher at salt concentartion and drought in both varieties. Ascorbate peroxidase (APX), Süperoxide dismutase (SOD) activity increased in salt and FeCl3 in Selimiye-95 but SOD ativity were higher at salt treatments in Cumhuriyet-75. And also in both varieties APX and Guaiacol peroxidase (GuPX) increased at FeCl3 but Catalase (CAT) were higher in only FeCl3 in Cumhuriyet-75. As a result Selimiye-95 showed tolerance to salt and FeCl3 with high photosynthetic pigment, proline and soluble protein content with lower MDA but it is sensitive to NiCl2 and drought. Whereas Cumhuriyet-75 cultivar is resistan to drought, FeCl3 and 225 mM NaCl depended on pigment, protein content and APX, CAT, GuPX and SOD activities. When all the data are taken into consideration, it was concluded that the responses of the varieties to the treatments changed according to the type and concentration of stress, and Selimiye-95 variety was tolerant compared to Cumhuriyet-75 variety.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Çipura (Sparus aurata, Linneaus, 1758) Spermasının Kısa Süreli Saklanması ve Spermatolojik Özellikleri ile Ebeveyn İlişkilerinin Araştırılması 全文
2018
Serhat Engin | Şahin Saka | Kürşat Fırat
Araştırmada İzmir ili Balıklıova beldesinde bulunan bir üretim çiftliğinden temin edilen çipuralardan alınan sperm örnekleri 0°C’de buz içinde muhafaza edildikten sonra her altı saatte bir faz kontrast tip mikroskopta incelenmiştir. Çalışmada sperm muhafaza süreleri, hız, konsantrasyon, meristik karakterler ve sperm hacmi ile ilgili datalar elde edilmiş ve bu sonuçlar ebeveyn ile ilişkilendirilmiştir. Denemelerde kullanılan balıkların ağırlıkları 405-625 g, boyları ise 25-37 cm sperm hacmi 3,1-8,3 ml.kg-1 olarak tespit edilmiştir. En yoğun konsantrasyon 5,35x109 spz.ml-1 ile 2 numaralı denekte, en düşük sperm konsantrasyonu 0,16×109 spz.ml-1 ile 24 numaralı denekte saptanmıştır. Çalışma süresince tüm denek ve zamanlarda baş boyuna endeksli en yüksek hız 35.5 baş boy.sn-1 (210,16 µm.sn-1), en düşük hız 2,6 baş boy.sn-1 (15,39 µm.sn-1) olarak belirlenmiştir. Çalışma toplam 126 saat sürmüştür. En kısa muhafaza süresi 26-50 saat, en uzun muhafaza süresi 126-150 saat olarak tespit edilmiştir.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Plant Essential Oils Used Against Some Bee Diseases 全文
2018
Hidayet Tutun | Nafiye Koç | Asım Kart
The most common honey bee diseases are American foulbrood (AFB) caused by the bacterium Paenibacillus larvae, Chalkbrood caused by fungus Ascosphaera apis and diseases caused by parasitic mites such as Acarapis woodi, Varroa destructor. These diseases and pests not only cause economic loss but also cause ecological problems related to the role of honey bees, as the most important pollinators on Earth. Synthetic acaricides and antibiotics are used to keep the diseases and mites in control. Use of the drugs lead to the development of drug-resistant organisms, detrimental effect on non-target organisms and the residue problem in bee products. For this reasons, the need for alternative control methods has become compulsory in recent years. It has been known that some plant oils used widely in perfumery and food industry for flavor and smell have been used as repellent to certain insects, bactericide and fungicide. Therefore, intensive studies have been carried out on plants with anti-mites, antibacterial and antifungal potentials and these studies are still going on. Recently, studies in this area have shown that essential oils of plants such as thyme, cloves, mint, lemon grass, cinnamon, grapefruit, rosemary, marigold, are lethal to some mites, bacteria and fungi. In addition, it has been reported that some components, isolated from these plants such as sanguinarine, thymoquinone, capsaicin, carvacrol, citral, eugenol, thymol, show these effects on the organisms. As a result, in countries rich in biodiversity due to endemic plant species, the essential oils used in control of these diseases should be favored instead of or in combination with conventional drugs in integrated the disease management programs because of the lack of harmful effects of essential oils on non-target organisms and environment.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Farklı Enerji Kaynaklarında Geliştirilen Bazı Bacillus Suşları Tarafından Üretilen Sekonder Metabolitlerin Antimikrobiyal Etkisi 全文
2018
Ferit Can Yazdıç | Altuğ Karaman | Fadime Yazdıç
Bu çalışmada, Kahramanmaraş’taki tarım arazilerinde bulunan Bacillus sp. izolatlarının antimikrobiyal aktivite özelliklerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Toplanan tarım arazisi toprak örneklerinden Bacillus izolasyonu yapılmıştır. Bu izolatlar morfolojik ve biyokimyasal olarak tanımlanmıştır. Farklı karbon kaynaklarındaki (glukoz, fruktoz ve sakkaroz) Bacillus izolatlarının ve referans Bacillus türlerinin bazı bakterilere ve patojenik mayaya (Candida albicans) karşı antimikrobiyal aktiviteleri disk difüzyon yöntemine göre araştırılmıştır. Araştırma sonucunda, çalışmada kullanılan Bacillus izolatlarının sekonder metabolitleri test edilen mikroorganizmaların gelişmelerini değişik oranlarda engellemiştir (1-25,2 mm inhibisyon zonu). Üç izolat (Bacillus sp. B6, B13 ve B43) yüksek antibakteriyel aktivite göstermiştir. Bacillus sp. B6, Bacillus sp. B13 ve Bacillus sp. B43’ün, kullanılan tüm karbon kaynaklarında Candida albicans’a karşı (Bacillus sp. B6-sakkaroz hariç) antifungal sekonder metabolitleri ürettiği belirlenmiştir. Daha da önemlisi karbon kaynağı olarak fruktoz kullanıldığında Bacillus sp. B13 (1-11,67 mm inhibisyon zonu) ve Bacillus sp. B43’ün (1,4-19 mm inhibisyon zonu) tüm patojen mikroorganizmalara karşı antibakteriyel ve antifungal etkisinin olduğu tespit edilmiştir.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Bitkisel Gıdalarda Probiyotik Mikroorganizmaların Kullanımı 全文
2018
Burcu Sıla Göral | Gülten Tiryaki Gündüz
Günümüzde tüketicilerin sağlıklı beslenmeye olan ilgisi ve bu konudaki farkındalığı her geçen gün artmaktadır. Hayvansal gıdaların tüketilmesinin bazı olumsuz yönleri ve bitkisel gıdaların hem kolay erişilebilir olması hem de sağlığa birçok olumlu etki göstermesi nedenleriyle, bitkisel gıdaların tüketimi artmaktadır. Probiyotiklerin laktoz sindirilebilirliğini arttırma ve bağışıklık sistemini düzenleme gibi işlevlerinin yanında, yüksek tansiyon, kanser, bağırsak ve vajinal enfeksiyonlar gibi bazı hastalıklara karşı olumlu etkileri birçok çalışmada ortaya konmuştur. Probiyotiklerin asit dirençliliği, antimikrobiyal madde üretme yeteneği ile patojenlere karşı inhibisyon etkileri de bu mikroorganizmaların gıdalarda kullanımını teşvik edici özelliklerdir. Probiyotikler yaygın olarak süt ürünlerinde kullanılmakla birlikte, bitkisel gıdaların probiyotikler için uygun bir gıda matrisi özelliği göstermesinden dolayı, bitkisel gıdalarda da probiyotiklerin kullanımı ile ilgili çalışmalar yapılmaktadır. Bu derleme çalışmasında, probiyotik mikroorganizmaların meyve, sebze ve tahıl ürünlerinde kullanımı, yaygın olarak kullanılan probiyotikler ve bu mikroorganizmaların gıdalarda canlılığını etkileyen faktörler araştırılmıştır.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Obezitede Tat Duyusunun Etkisi: Yağ Algısı 全文
2018
Elif Esra Öztürk-Duran | Derya Dikmen
Son yıllarda yaşam tarzında meydana gelen değişiklikler yeme davranışını da beraberinde etkilemektedir. Değişen yaşam koşullarıyla beraber duyusal çekiciliği fazla olan hazır besinlerin tüketimi büyük oranda artış göstermektedir. Hazır besinlerdeki duyusal istek artışının temel sebeplerinden biri besinlerin içermiş olduğu yağ miktarı olarak gösterilmektedir. Yağ içeriği fazla olan besinlerin tüketiminin artmasıyla; ağızda yağ asidi eşik değerinde artışlar meydana gelmekte, yağ algısına karşı duyarsızlaşma ve sonunda da aşırı besin tüketimine bağlı olarak obeziteye sebep olmaktadır. Her ne kadar beş temel tat arasında yer almasa da yağ algısı-duyusu, yağ tadı olarak tanımlanmaya başlamış olup, iştah kontrolü ve besin seçimi mekanizmaları üzerinde etkilidir. Çağımız global sorunu olan obezitenin önlenmesi ve tedavisinde yağ algısının önemi gittikçe artmaktadır. Bu derleme yağ algısı ve obezite üzerine etkisini incelemek amacıyla planlanmıştır.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Gökkuşağı Alabalığı Yemlerine Probiyotik ve Antibiyotik İlavelerinin Balıkların Sağlık Karakteristikleri Üzerine Etkileri 全文
2018
Ekrem Şanver Çelik | Sebahattin Ergün | Sevdan Yılmaz
Bu çalışmada yeme antibiyotik (amoksisilin+klavulanik asit) ve probiyotik ilavesinin gökkuşağı alabalıklarında (Oncorhynchus mykiss) bazı immünolojik ve serum biyokimyasal sağlık karakteristikleri üzerine etkilerinin araştırılması amaçlanmıştır. Yeme ilave edilen antibiyotik veya probiyotik katkılarının lizozim aktivitesi, myeloperoksidaz aktivitesi, serum total protein, albümin, globülin, trigliserit ve kolesterol değerleri üzerine herhangi bir etkisinin olmadığı belirlenmiştir. Antibiyotik ile beslenen balıkların serum glikoz düzeyleri kontrole göre önemli oranda artmıştır. Bununla birlikte antibiyotik ile beslenen balıkların GOT değeri kontrole göre önemli oranda azalmıştır. Ayrıca LDH ve ALP değerleri antibiyotik ve probiyotik ilavesi ile kontrole göre azaldığı belirlenmiştir. Bu çalışma, tek bir deneysel model olup farklı balık türlerinde ve farklı balık patojenlerinde karşı probiyotik kullanımı farklı dozlara veya zamana bağlı olarak değişebilir. Bu nedenle bu çalışma çeşitli kan parametrelerinin değerlendirilmesi açısından diğer çalışmalara ışık tutmaktadır.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Comparison of The Effects of Dietary Supplementation of Natural Antimicrobial Feed Additives on Lipid Oxidation, Microbial Content and Quality of Broiler Raw Meat 全文
2018
Senay Sarıca | Dursen Urkmez
The study aimed to compare the effects of dietary supplementation of probiotic and olive leaf-, grape seed- and pomegranate peel extracts as natural antimicrobial on lipid oxidation, microbiological content and quality of raw broiler meat. Chickens were fed the control diet (CONT) and diets supplemented with probiotic (P), oleuropein (olive leaf extract, OLE100 and OLE200), proanthocyanidin (grape seed extract, GSE100 and GSE200) and proanthocyanidin (pomegranate peel extract, PPE100 and PPE200) at 100 and 200 mg/kg levels to the CONT diet. All dietary treatments significantly reduced MDA value of breast meat at 9th day, total aerobe bacteria and coliform bacteria contents of breast meat at 14th day. The P, OLE200, PPE100 and PPE200 diets significantly decreased lactic acid bacteria content of breast meat at 14th day. The pH value of raw breast meat at 24 h was significantly reduced by dietary treatments compared to the CONT diet. Feeding the P, PPE100 and PPE200 diets significantly increased water holding capacity of breast meat compared to those of broilers fed the CONT, GSE100 and GSE200 diets. The P, OLE200, PPE100 and PPE200 diets significantly reduced drip loss of breast meat at 7th day compared to the CONT, OLE100, GSE100 and GSE200 diets. Cooking loss of breast meat was significantly decreased by all dietary treatments except GSE diet compared to the CONT diet. It was concluded that probiotic, olive leaf- and pomegranate peel- extracts have potential to be used as natural antimicrobial feed additives in terms of the lipid oxidation, microbial content and quality of broiler meat.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Comparison of Mutton Charollais Lambs and Their Cross Lambs Born from Indigenous Fat Tailed and F1 Prolific Breed Ewes 全文
2018
Müzeyyen Kutluca Korkmaz | Ebru Emsen
The objective of this study was to evaluate the effects of dam breed on lambs sired by Charollais rams and purebred Charollais lambs obtained via embryo transfer. Frozen Charollais semen and embryos, used to obtain crossbreed and purebred Charollais lambs, were imported from elite flock with pedigrees and progeny test in Canada.The study was conducted on the crossbred Charollais lambs born from Tushin, and Romanov F1 ewes (Romanov × Morkaraman), and Charollais lambs born from Awassi, Morkaraman and Tushin surrogate ewes. The data was collected on 61 lambs (23 Charollais: CH, 20 Tushin × Charollais: F1 CH and 18 Charollais × Romanov F1:COR) from birth to weaning. Average weights at birth for CH, F1 CH and COR lambs were 4.32 ± 0.18 kg, 4.17 ± 0.18 kg, 3.18 ± 0.19 kg and at the age of 60 days were 21.20 ± 1.07 kg, 20.94 ± 0.84 kg, 18.13 ± 0.91 kg, respectively. The genotype of dams significantly affected birth and weaning weights of crossbred lambs, but not average daily live weight gain (ADG). Litter size had constant significant effect on the traits evaluated. Survival rates of crossbred lambs from birth to weaning were affected by the dam genotype. Birth weights and survival rates of CH lambs born from embryo transfer were affected by recipient genotypes and Awassi ewes were found to be the best surrogate mothers.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Effects of forest roads on Ips sexdentatus infestation in black pine forest 全文
2018
Gonca Ece Özcan | Korhan Enez | Burak Arıcak
Forest roads are important transportation equipment through forested areas in the rugged, mountainous terrain of northern Turkey. Forest roads harm forest ecosystems due to both the manner in which they are established and how they are used afterwards. Damage to trees that occur during road construction through forests stresses trees, which facilitates outbreaks of bark beetle populations. Bark beetles are significant risk to the health and productivity of Turkish pine forests and to pine forests worldwide. In particular, Ips sexdentatus (Boerner) (Coleoptera, Curculionidae, Scolytinae) is a particularly destructive species of bark beetle in Turkish forests. Their damage to coniferous trees threatens the sustainability of the forest ecosystems. This study primarily aims to assess the intensity of damage that I. sexdentatus inflicts on Pinus nigra J.F.Arnold stands relative to several parameters: the distance to the nearest forest road, aspect (shady - sunny), slope (0–15% or >15%), and other stand characteristics. In this study, we show how damage by an I. sexdentatus infestation in pure black pine stands varies with distance to forest roads and in situ edaphic factors. We sampled 45 plots (400 m2 each), slope, aspect and distances to the nearest forest road was determined using ArcGIS software and the region’s road network overlays. Results showed that trees located within 100 m from the nearest forest road were the most severely damaged ones. The intensity of I. sexdentatus damage was about 16% in a hectare. Trees that were in 16–20 cm diameter class were damaged more often. I. sexdentatus damage did not show any significant correlation with the slope, aspect or degree of canopy closure.
显示更多 [+] 显示较少 [-]