细化搜索
结果 2141-2150 的 5,336
Buğday Bitkilerinde Kök Çürüklüğüne Neden Olan Bıpolarıs Spp. İzolatlarının Patojenitesi 全文
2023
Berna Tunalı | Büşra Müge Maldar | Bayram Kansu | Fatih Ölmez
Bipolaris sorokiniana buğday ve arpada kök çürüklüğü yapan en önemli etmenlerden biridir. Buğday ve arpada tohum, başak, yaprak ve köklerde hastalık oluşturarak bitkilerde önemli ürün kayıplarına yol açmaktadır. Farklı agro-ekolojik bölgelerden toplanan kök ve kök boğazında çürüklük belirtisi gösteren buğday bitkilerinden izole edilen Bipolaris spp. izolatları morfolojik teşhis edilmiştir. Bu çalışmada B. sorokiniana, B. spicifera, ve B. australiensis olarak teşhis edilmiş olan 49 izolat kullanılmıştır. Yapılan patojenite çalışması sonucunda B. sorokiniana izolatlarının ikisi hariç hepsinin patojen olduğu ve hastalık şiddetlerinin %50 ila %90 arasında olduğu belirlenmiştir. Yalnızca bir B. spicifera izolatı bitkilerde zayıf patojen olarak belirlenmiş, B. australiensis izolatları hiçbir hastalık belirtisi oluşturmamıştır. B. sorokiniana bitkilerin yaş ağırlıklarında kontrollere oranla önemli düşüşlere yol açarken, B. spicifera'nın dört izolatının bitki ağırlığında artış sağladığı belirlenmiştir. Sonuç olarak, tüm agro-ekolojik bölgelerdeki B. sorokiniana izolatlarının şiddetli kök çürüklük hastalığı yaptığı ve bitki ağırlığında önemli miktarda azalmalara neden olduğu belirlenmiştir. Diğer taraftan, B. spicifera izolatlarının buğday bitkilerinin köklerinde zayıf hastalık belirtileri oluşturduğu, B. australiensis'in ise bitkilerin köklerinde hastalığa yol açmadığı ve bitki ağırlığını olumsuz olarak etkilemediği görülmüştür.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Muş İlinde Küçükbaş Hayvan Yetiştiriciliğinin Son 30 Yıldaki Değişimi ve Sürdürülebilirliği 全文
2023
Hülya Hanoğlu Oral | Ferit Yıldız
Bu çalışmada Muş ilinde küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinde son 30 yılda yaşanan değişimler, mevcut durum, sorunlar ve geleceğe yönelik çözüm önerileri ele alınmıştır. Muş ilinde nüfusun %52,5’i kırsal alanlarda yaşamakta ve çoğunluğu hayvancılıkla geçinmektedir. Koyun ve keçi yetiştiriciliği için önemli bir potansiyele sahip olan il, küçükbaş hayvan varlığı bakımından Türkiye’de 15’inci sırada yer almaktadır. Çayır ve mera alanlarının toplam alana oranı (%49,7) Türkiye ortalamasının (%18,8) oldukça üzerindedir. İşletmelerin büyük bir kısmında hayvancılık meraya dayalı olarak yerli koyun ve keçi ırkları ile yürütülmektedir. Çayır-mera alanlarının ildeki hayvan varlığının yaşama payı kaba yem gereksinimlerinin %40,1’ini karşılayabileceği hesaplanmıştır. Öte yandan ilde önemli bir yem bitkileri üretim potansiyeli bulunmakta olup, yonca üretiminde Türkiye’de 4’üncü sıradadır. Ancak ilde 1990 yılında 1.642.020 baş olan küçükbaş hayvan varlığı, %23,9 oranında gerileyerek 2021 yılında 1.250.000 başa düşmüştür. Koyun varlığındaki gerileme %27,2’ye ulaşmıştır. Türkiye genelinde olduğu gibi Muş’ta da ağılların önemli bir bölümü hayvan refahı açısından yetersiz durumdadırlar. Mera alanlarına ilişkin en önemli sorun, otlatma yönetiminin doğru yapılamamasıdır. Küçükbaş hayvancılıkta sürdürülebilirliğin sağlanabilmesi için kırsal yörelerden göçü, nüfus ve iş gücünün azalmasını önleyecek teşvikler sağlanmalı, girdi maliyetlerinin düşürülmesi ve elde edilen ürünlerin katma değerlerinin artırılması için çaba gösterilmelidir. Öte yandan organik hayvancılığa geçiş ve bu yönde örgütlenmenin özellikle küçük aile işletmelerinin varlıklarını sürdürebilmeleri için bir fırsat yaratacağı düşünülmektedir.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Tütün Sektöründe Yeni Bir Örgütlenme Modeli: Tütün Üretim ve Pazarlama Kooperatifleri: Çelikhan Örneği 全文
2023
Necmettin Tekdemir | Özdal Köksal | Nail Acet | İlkay Dellal
Bu çalışma tütün üretim ve pazarlama kooperatiflerin sayıca fazla kurulduğu Adıyaman-Çelikhan’da yapılmıştır. Bu çalışmada, tütün üretim ve pazarlama kooperatiflerine üye olan ve üye olmayan üreticilerin sosyo-ekonomik özellikleri, işletme özellikleri ve tütün üretim ve pazarlama kooperatiflerinin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılmasına katkıda bulunmak amacıyla, aynı köyde yaşayan kooperatife üye olan ve üye olmayan tütün üretimi yapan toplam 90 üretici oransal örnekleme yöntemi kullanılarak belirlenmiş ve yüz yüze anket çalışması yapılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre; kooperatife üye olan üreticilerin; daha fazla sözleşme yaptıkları, daha fazla çiftçi kayıt sistemine dahil oldukları, sarmalık kıyılmış tütün mamullerinden alınan ÖTV oranını daha fazla bildikleri, ortak olma nedenlerinde “ürünleri yüksek fiyata satabilmenin ilk sırada yer aldığı”, kooperatifin en önemli fonksiyonunun ürün alımı olduğunu, kooperatifçilik konusunda eğitime ihtiyaç duydukları, teknik veya hukuki konularda ziraat odasından daha fazla bilgi aldıkları kooperatife üye olmayan üreticilerin ise, başka ürün yetiştirmeyi bilmedikleri için tütün üretimi yaptıklarını, kooperatiflerin daha iyi ve başarılı olması için devletin finansal yardım yapması gerektiğini, kooperatife üye olmak istememelerinin başlıca sebepleri arasında; mevcut kooperatifleri güvenilir olarak bulmadıklarını, başarılı olamayacaklarını belirtip, ancak bu sorunların çözülmesi halinde %83,8’i üye olabileceklerini ifade etmişlerdir. Kooperatif yöneticileri ve üyelerine hak ve yükümlülükleri ile kooperatif ve işletmecilik konularında belli periyodlarla eğitim faaliyetlerinin yürütülmesi kooperatifçiliğin devamlılığını sağlamaya katkı sağlayacaktır.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Bitkisel Esaslı Süt Alternatiflerine Genel Bir Bakış 全文
2023
Gamze Nil Yazıcı | Tansu Taşpınar | Mehmet Güven | Mehmer Sertaç Özer
Son yıllarda tüketiciler, bazı gıda ve/veya bileşenlerine karşı oluşan alerji, intolerans ve hassasiyet gibi şikayetleri doğrultusunda veya farklı beslenme tercihleri sebebiyle, diyetlerinde değişikliğe gitmektedir. Bu bağlamda, inek sütü alerjisi ve laktoz intoleransı başta olmak üzere sağlıkla ilgili problemleri olan veya vegan/vejetaryen gibi beslenme/hayat tarzını benimsemiş tüketiciler, inek sütünü bitkisel esaslı süt alternatifleri ile ikame etme eğilimi göstermektedir. Öte yandan, dünya nüfusundaki artış ve buna bağlı olarak doğal kaynaklarda meydana gelen azalma kaynaklı olmak üzere sürdürülebilirlikle olan ilişkisinden dolayı hayvansal kaynaklardan bitkisel kaynaklara bir yönelim söz konusudur. Bu nedenle bitkisel esaslı süt alternatifleri, tüketicilerin bu ihtiyaç ve/veya taleplerinin karşılanması açısından oldukça önemli bir yere sahiptir. Son yıllarda, soya, hindistan cevizi, badem ve yulaf başta olmak üzere farklı kaynaklardan elde edilen bitkisel esaslı süt alternatiflerine olan ilgi artış göstermektedir. Öte yandan, bitkisel süt alternatiflerinin besleyici değerinin yanı sıra duyusal özelliklerinin ve depolama stabilitesinin arttırılması önem arz etmektedir. Bu nedenle son yıllarda yapılan çalışmalar özellikle bitkisel esaslı süt alternatiflerinin termal olmayan yenilikçi teknolojiler ile işlenmesi üzerine yoğunlaşmaktadır.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Kompost, Bakteri ve Mikoriza Uygulamalarının Yenilebilir Lale Petallerinin Fitokimyasal İçeriklerine Etkisi 全文
2023
Onur Sefa Alkaç | Muhammed Esad Tuncel | Emircan Dinçer | Alperen Donat
Bu çalışmada, farklı oranlarda (%0-%20 ve %40) kompost içeren ortamlara bakteri ve mikoriza uygulamalarının etkileri araştırılmıştır. Çalışmada lale soğanları, 0,3 absorbans (Abs) değerine sahip bakteri süspansiyonlarına 30 dakika ve 5000 ppm mikoriza süspansiyonuna 10 saniye daldırıldıktan sonra 20 cm derinliğinde × 40 cm genişliğinde × 60 cm uzunluğundaki plastik kasalara dikilmiştir. Yetiştiricilik sonunda hasat edilen lale petallerindeki toplam fenol (µg GAE/g fw), TEAC (µmol TE/g fw) ve toplam flavonoid (mg KE/L fw) içerikleri incelenmiştir. Çalışma sonunda, sadece kompost uygulamaları kıyaslandığında, %40 oranında kompost uygulanan ortamlardan alınan lale petallerinde en yüksek TP (28682,63 µg GAE/g fw) ve Total Flavonoid (1011,96 mg KE/L fw) ölçülürken, kompost içermeyen ortamlarda (%0) ise en yüksek TEAC (9.46 µmol TE/g fw) değeri ölçülmüştür. Bakteri ve mikoriza uygulamalarında ise, mikroorganizma uygulaması yapılmayan ortamlar, uygulama yapılan ortamlara kıyasla daha iyi sonuçlar vermiştir. Farklı kompost oranları ile bakteri uygulamalarının kombinesi sonucunda, en yüksek TP (28833,42 µg GAE/g fw) ve Total Flavonoid (1014,07 mg KE/L fw) içerikleri %40 kompost uygulaması ve bakteri uygulaması yapılan ortamlardan alınan petallerde ölçülürken, en yüksek TEAC (9,80 µmol TE/g fw) %40 oranında kompost içeren ve bakteri bulunmayan ortamlardan alınan petallerde ölçülmüştür. Farklı kompost oranları ile mikoriza uygulamalarının etkileri kıyaslandığında, %40 kompost oranı ve mikoriza uygulamasının bulunmadığı ortamlarda en yüksek TP (29944,53 µg GAE/g fw), TEAC (10,13 µmol TE/g fw) ve Total Flavonoid (1083,52 mg KE/L fw) değerleri saptanmıştır. Sonuç olarak, kompost oranları arttıkça değerlerde artışların gerçekleştiği, mikroorganizmaların ise fitokimyasal içeriklerinde etkili olmadığı sonucuna varılmıştır.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Rasyonda Beyaz Sorgum Danesi Kullanımının Yumurtlayan Bıldırcınlarda Performans ve Yumurta Kalitesi Üzerine Etkisi 全文
2023
Mustafa Taha Çini | Osman Olgun
Bu çalışma yumurtlayan bıldırcın rasyonlarında farklı seviyelerde beyaz sorgum danesi (BSD) kullanımının performansa, kabuk kalitesine, yumurta iç kalitesine ve yumurta sarısı renk parametrelerine etkisini belirlemek amacıyla yürütülmüştür. Bu amaçla 168 adet dişi Japon bıldırcını her birinde 3 adet bıldırcın bulunan 8 tekerrürlü 7 muamele grubuna rastgele dağıtılmıştır. Muamele rasyonları %0, 5, 10, 20, 30, 40 ve 50 seviyesinde BSD kullanılarak oluşturulmuştur. Rasyonda %5 seviyesinde BSD kullanılan grubun yem tüketimi %30, 40 ve 50 seviyesinde BSD kullanılan gruba göre önemli derecede yüksek olmuş (P<0.01), ancak diğer performans parametreleri beyaz sorgum kullanımından etkilenmemiştir (P>0.05). Yumurta kabuk kalite parametrelerinden hasarlı yumurta oranı ve kabuk kalınlığı muamele gruplarından önemli derecede etkilenmiş ve hasarlı yumurta oranı %50 BSD seviyesinde önemli derece artmıştır. Yumurta iç kalite parametrelerinden sarı indeksi %5, 10 ve 20 seviyelerinde BSD kullanımı ile önemli derecede artmıştır (P<0,01). Yumurta sarısı renk parametreleri rasyonda BSD kullanımından etkilenmiş ve kontrol grubu (%0) ile karşılaştırıldığında Roche skala skoru %40, a* değeri %5 ve b* değeri %20 seviyesinden itibaren önemli derecede düşmüştür. Yumurta sarısı L* değeri ise kontrol grubu ile karşılaştırıldığında %40 ve 50 seviyelerinde BSD kullanımı ile önemli derecede artmıştır. Bu sonuçlara göre; bıldırcınların performansı ve yumurta kalitesi dikkate alındığında BSD’nin bıldırcınların rasyonlarında %30 seviyesine kadar kullanılabileceğini göstermektedir.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Topraksız Domates Yetiştiriciliğinde Kokopite Karşı Alternatif Yetiştirme Ortamı Olarak Tarımsal Sanayi Atıklardan Elde Edilen Kompostun Değerlendirilmesi 全文
2023
Hakan Kartal | Naif Geboloğlu
Sürdürülebilir topraksız tarım için çevre dostu ve yenilenebilir materyallerin önemi her geçen gün artmaktadır. Yeşil ve organik atıklardan elde edilen kompost bu materyallerden biridir. Bu çalışmada elma, üzüm ve domates posalarından elde edilen kompostun topraksız domates yetiştiriciliğinde etkileri araştırılmıştır. Elma, üzüm ve domates atıkları meyve suyu ve salça fabrikalarından temin edilmiştir. Elma, üzüm ve domates atıkları ayrı ayrı kompostlaştırılmıştır. Kompost yapımında ana materyale (2m3) 200 dm3 ahır gübresi, 5 kg kireç ve 5 kg üre ilave edilmiştir. Kompost yapımı 22 hafta sürmüştür. Denemede 9 farklı ortam kullanılmış olup, bunlar; kokopit: perlit (2:1) (Kontrol); domates kompostu: perlit (2:1) (D); elma kompostu: perlit (2:1) (E); üzüm kompostu:perlit (2:1) (Ü); domates: elma: üzüm kompostu: perlit (1:1:1:1) (DEÜ); domates kompostu: kokopit: perlit (1:1:1) (DC); elma kompostu: kokopit: perlit (1:1:1) (EC); üzüm kompostu: kokopit: perlit (1:1:1) (ÜC) ve DEÜ kompostu: kokopit: perlit (1:1:1) (DEÜC). Ortamlar hacim esasına göre belirlenmiştir. Besin solüsyonu çiçeklenmeye kadar 2,0 dS/m ve çiçeklenmeden sonra 2,2 dS/m, pH:5,9 şeklinde uygulanmıştır. En yüksek pazarlanabilir verim elma, domates ve üzüm kompostu + kokopit uygulamasında 286,59 ton/ha olmuştur. Kompost kullanılması pazarlanabilir verimde kontrole göre %39,73 artış sağlanmıştır. Vitamin C kontrolde en yüksek çıkarken, pH ve suda çözünebilir kuru madde miktarı değişmemiştir. Kompost kullanılması domates meyvelerinde çiçek burnu çürüklüğünü azaltmış, yaprak kuru ağırlığını artırmıştır. Sonuç olarak, denemede üzüm ve özellikle elma posasından elde edilen kompostun topraksız tarımda domates yetiştiriciliğinde başarıyla kullanılabildiği ve ticari ortamlardan biri olan kokpite göre daha etkili olduğu anlaşılmıştır.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Determining the Temporal Change in Tuz Gölü between 2000-2020 by Remote Sensing 全文
2023
Nuriye Ebru Yıldız | Zeynep Çetiner
Changes in the landscape become extremely destructive and many heritage values and resources are irreversibly lost. The speed, frequency and magnitude of these changes in the landscape increased in the second half of the 20th century, especially with the impact of human activities. Remote sensing is the most widely used method for determining the change in the landscape. In the research, MNDWI, NDVI and NDMI techniques, which are frequently applied in remote sensing, were used in order to determine the landscape change in Salt Lake. Thus, the changes in the built area, water surface and land cover between the years 2000-2020 in Salt Lake were determined. According to the MNDWI and NDMI Analysis results, a decrease was observed in the water surface width and moisture content in Salt Lake between 2000 and 2020. In the steppe areas south of Salt Lake, the increase in tree cover due to the change in land use type was determined by NDVI analysis. Therefore, it is possible to say that there is an increase in the amount of moisture in these areas. In addition, it was determined that the increase in agricultural activities in the region caused a change in land use types and the amount of green space in the region changed at this rate. With the mentioned methods, negative changes in the landscape as a result of human activities on the landscape can be determined practically. Thus, it will be possible to predict the negative consequences of climate change and take precautions.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Effect of Biofertilizers and Organic Amendments on Germination and Seedling Growth of Common Dry Zone Forest Species in Sri Lanka: Sustainable Reforestation Practices in Sri Lanka 全文
2023
Neelamanie Yapa | Nadeesha Jayakody | Asanka Madhushan | Anuhansi Pelawatta
Most of the dry zone forests in Sri Lanka are arisen after unsustainable farming practices. Therefore, the natural regeneration of plant species in these forests reported to be very poor due to the reduced soil fertility. This study was conducted to find possible measures for the successful seed germination and seedling establishment of common dry zone forest tree species by sustainable soil fertility management. A pot trial was carried out in a greenhouse at the Faculty of Applied Sciences, Rajarata University, Mihintale, Sri Lanka. The experiment comprised of 128 pots and four replicates. Pots were assigned with different soil fertility managements: T0: control (Top soil only), T1: Arbuscular Mycorrhizal Fungi (AMF), T2: a traditional mixed microbial culture (Jeewamurthum), T3: Compost, T4: Biochar, T5: T1+T2, T6: T1+T3, T7: T1+T4; and different forest plant species: Manilkara hexandra, Feronia limonia, Pterospermum conscens and Bauhinia racemosa. Seed germination percentage was measured two weeks after sowing, and shoot biomass, relative plant growth rate, and AMF colonization percentage were measured after four months of germination. The results revealed that inoculation of AMF enhance the seed germination percentage of all the selected plant species. Both sole and combined application of AMF and compost gives more benefits to all the tested plant species by enhancing all the measured growth parameters. The findings of present study would be useful in reforestation programs of dry zone forests in Sri Lanka by practicing sustainable procedures.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Comparison of Chemical Profiles of Aronia melanocarpa Fruit Extracts 全文
2023
Eda Sönmez Gürer | Ayşe Esra Karadağ | Ayhan Altıntaş
The chokeberry plant, which is native to North America and the south of Canada, is a deciduous, shrub-shaped, berry-like plant belonging to the Rosaceae family, which survives for many years. It is seen as a plant that adapts easily to almost every climatic condition and soil and has many beneficial properties for health. Within the scope of this study, methanol, 70% ethanol, ethanol, ethyl acetate, hexane and water extracts were prepared from the fruits collected from the Aronia melanocarpa (Michx.) Elliott plant, which is cultivated in the Kırklareli region. The chemical contents of the obtained extracts were clarified by high performance liquid chromatography. It was determined that phenolic compounds such as ferulic acid, caffeic acid, quercetin, quercetin-3-galactoside, p-coumaric acid were found in the extracts, and ethyl acetate extract was found to have the richest phenolic substance profile. Malvin anthocyanin compound was detected only in methanol extract.
显示更多 [+] 显示较少 [-]