细化搜索
结果 31-40 的 3,379
Çalışan Kadınların Dondurulmuş Besin Tüketim Alışkanlıkları
2025
Nildem Kızılaslan
Bu çalışmada, Samsun ili 19 Mayıs ilçesinde çalışma hayatında yer alan kadınların dondurulmuş besin tüketim alışkanlıklarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Araştırma, 200 çalışan kadın birey ile yapılmıştır. Aktif olarak çalışan ve araştırmaya katılmaya gönüllü olan bireyler çalışmaya dahil edilmiştir. Bireylerin vücut ağırlığı ve boy uzunluğu ölçülmüştür. Bireylerin vücut ağırlığı ve boy uzunluğu kullanılarak beden kütle indeksi (BKİ) hesaplanmıştır. Araştırma sonuçlarında, bireylerin %76,0’sı dondurulmuş besin tüketirken %24,0’ü tüketmemektedir. Dondurulmuş besin gruplarından sırasıyla et ve et ürünleri, meyve ve sebze, hamur işleri daha fazla tüketilmektedir. Bireylerin dondurulmuş besin satın alma nedenleri, %41,4’nün zamandan tasarruf, %48,0’nin hazırlama kolaylığından, %6,6’nın reklamlardan etkilendiği, %18,4’nün mevsimsel farklılıktan satın aldıklarını belirtmişlerdir. Bireylerin satın almama nedenleri incelendiğinde, %25,0’i fiyatını yüksek bulmakta, %33,3’ü sağlıklı olduğuna inanmakta, %33,3’ü taze olmadığı ifade etmekte ve %4,2’i ise doyurucu olmadığını düşünmektedir. Tüketim şekli incelendiğinde, %61,8’i yardımcı yemek olarak, %42,8’i aperatif olarak, %17,1’i ana yemek olarak tükettiklerini belirtmişlerdir. Aile bireyleri içerisinde 15-30 yaş aralığında bireyler dondurulmuş besini en fazla tüketmektedir. Araştırmaya katılan bireylerin dondurulmuş besin tüketip tüketmeme durumuna göre yaş, medeni durum, eğitimleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmuştur. Genel olarak dondurulmuş besinler, çalışan bireyler ve aileler için kolaylık, beslenme ve lezzet arasında bir denge sunan kullanışlı ve pratik bir seçenek olabilir. Ancak dondurulmuş besinlerin güvenli etiketlemeye, depolama koşullarına, tüketim miktarına ve şekline de dikkat etmek gerekmektedir.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Farklı Cidar Kalınlıklarına Sahip Siloların Sonlu Elemanlar Yöntemi (FEM) ile Analizi ve Yapı Ağırlığının Optimizasyonu
2024
Gülşah Erdoğan | Hüseyin Güran Ünal
Bu çalışmada, tahıl depolaması amacıyla farklı sac kalınlıkları ve destek elemanlarına sahip 85 adet silo modeli oluşturulmuştur. Silo boyutları,1500×3000 mm sac tabakalar kesilmeksizin kullanılarak çapı 4,77 metre ve yüksekliği (çatı hariç) 10,5 olarak belirlenmiş ve araştırma süresince sabit tutulmuştur. Çalışmanın temel amacı, çelik siloların maliyetinin büyük kısmını oluşturan yapı malzemesini azaltarak maliyeti düşürmek için optimizasyon yapmaktır. Oluşturulan modeller için kaynaklanabilirlik, işlenebilirlik ve maliyet yönünden uygun malzeme olarak St44 yapı çeliği seçilmiştir. Silonun stabilitesini artırmak ve olası yapısal sorunları minimize etmek amacıyla, NPU ve lama destek elemanları tasarıma dahil edilmiştir. Oluşturulan silo modellerinin yapısal analizleri ANSYS sonlu elemanlar yazılımı ile gerçekleştirilmiştir. ANSYS yazılımı kullanılarak yapılan analizlerde, her bir silo modeli için statik yükleme koşulları altında oluşan toplam deformasyon, gerinim ve gerilme değerleri hesaplanmıştır. Ayrıca, her bir tasarımın toplam ağırlığı da değerlendirilmiştir. Bu analizler sonucunda elde edilen veriler karşılaştırılarak, en uygun performans ve maliyet dengesini sağlayan optimum silo tasarımı belirlenmiştir. İmalat sırasında sac kalınlığını artırmadan, yeterli destek elemanlarının kullanılması ile genel ağırlığın %58 oranında azaltılabileceği tespit edilmiştir. Bu bulgu, imalat sırasında malzeme maliyetlerini önemli ölçüde düşürmekte ve yapısal performansı koruyarak ekonomik bir çözüm sunmaktadır.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Kırıkkale Delice İlçesi Yerel Üzüm Popülasyonun Bazı Morfolojik Özellikleri
2024
Nursal Koca | Şeyma Hümeyra Çakır | Tamer Uysal
Bu çalışma, Kırıkkale’nin Delice ilçesine özgü yerel bir üzüm popülasyon olan “Delice Üzümü”nün morfolojik ve kimyasal özelliklerini detaylı bir şekilde incelemeyi amaçlamaktadır. Araştırma kapsamında, Delice Üzümü’nün salkım büyüklüğü, tane şekli, kabuk rengi ve kalınlığı gibi morfolojik özellikleri laboratuvar ve saha çalışmaları ile belirlenmiştir. Ayrıca, üzümün kimyasal bileşimi, suda çözünür kuru madde (SÇKM) oranı, pH değeri, tartarik asit miktarı ve şıra randımanı gibi parametreler üzerinden değerlendirilmiştir. Elde edilen sonuçlar, Delice Üzümü’nün yüksek kaliteli bir üzüm popülasyonu olduğunu göstermektedir. Morfolojik incelemelerde, salkımların orta büyüklükte ve sıklıkta, tanelerin ise yumurta şeklinde ve tatlı olduğu belirlenmiştir. Kimyasal analiz sonuçları, SÇKM oranının %24-25, pH değerinin 3.7, tartarik asit miktarının 0.416 g/L ve şıra randımanının 500-550 ml olduğunu ortaya koymuştur. Bu bulgular, Delice Üzümü’nün hem sofralık tüketim hem de pekmez ve pestil gibi yöresel ürünlerin yapımında kullanılabilirliğini desteklemektedir. Çalışma, aynı zamanda Delice ilçesinin ekolojik ve toprak özelliklerinin üzüm yetiştiriciliği için uygun olduğunu, bu nedenle yerel çeşitlerin korunması ve geliştirilmesinin genetik çeşitlilik ve biyolojik çeşitliliğin sürdürülmesi açısından kritik önem taşıdığını vurgulamaktadır. Bu çalışma, yerel üzüm çeşitlerinin tarımsal ve ekonomik potansiyelini ortaya koyarak, gelecekteki araştırmalara ve sürdürülebilir tarım uygulamalarına katkıda bulunmayı hedeflemektedir.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Ankara’da Yerleşim Alanlarına Yakın Tarım Topraklarında Kobalt Kirlilik Düzeylerinin Belirlenmesi
2024
Zeynep Rana Demircan Ölmez | İnci Sevinç Kravkaz Kuşçu
Günümüzde şehirleşmenin artması ve şehir merkezlerinin genişlemesi, birçok kent merkezinde sanayi alanları, yerleşim alanları ve tarım alanlarının iç içe geçmesine sebep olmuştur. Bu durum tarım topraklarının antropojenik kirlilik kaynaklarından önemli ölçüde etkilenmesine sebep olmaktadır. Bu toprakların kirlenmesi, gıda olarak tüketilen ürünler yetiştirildiğinde insan sağlığı açısından risk oluşturmaktadır. Bundan dolayı bu topraklar kirlilik yönünden kontrol edilmelidir. Bu çalışmada da Ankara İli Yenimahalle İlçesi sınırları içerisinde yer alan tarım topraklarında 20 farklı örnekleme istasyonundan, üç farklı toprak derinliğinden alınan topraklar numunelerinde, insan ve çevre sağlığı açısından en tehlikeli ve zararlı ağır metallerden olan kobalt (Co) konsantrasyonunun değişimi değerlendirilmiştir. Çalışma sonucunda ortalama Co konsantrasyonunun 0-15 cm derinlikteki topraklarda 14556,8 ppb, 15-30 cm derinliklerdeki topraklarda 15273,4 ppb ve 30-45 cm derinlikteki topraklarda 14761,1 ppb düzeyinde olduğu belirlenmiştir. Lokasyon bazında en düşük değer 7348,3 ppb ile L1 lokasyonunda (yerleşim alanında açık alanda) belirlenirken en yüksek değer 23609,1 ppb ile L8 lokasyonunda (yerleşim alanında, sanayi bölgesine yakın açık alanda) elde edilmiştir.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Tarım-Gıda Tedarik Zincirinde Endüstri 4.0 Teknolojilerinin Lojistik Faaliyetler Sürecinde Kullanımı
2024
Muhammed Turgut
Lojistik uzmanlık gerektiren gıda tarım ürünlerinde kayıp, hasar ve zayiat oranları oldukça yüksektir. Bu açıdan bakıldığında hem tedarik zinciri süreçlerinde hem de lojistik süreçlerinde gıda-tarım ürünleri etkin ve verimli yönetilmelidir. Etkin ve verimli yönetilmenin temel esasları ise izlenebilir ve şeffaf bir yapının tesis edilmesidir. Bu hususların başarılı bir şekilde gerçekleşmesinin temelinde ise teknoloji kavramı bulunmaktadır. Bu çalışmada tarım gıda sektöründe tedarik zinciri faaliyetlerinde ve lojistik faaliyetlerde endüstri 4.0 teknolojilerinin açıklanması ve yerli literatüre kazandırılması amaçlanmıştır. Bu amaç kapsamında son yıllarda hayatımıza giren Endüstri 4.0 teknolojilerinin tarım-gıda tedarik zincirlerinde ve lojistik faaliyetlerinde kullanım süreci detaylı bir şekilde ele alınmaktadır. Tüm sektörleri ciddi etkisi altına alan Endüstri 4.0 sanayi devriminin tarım gıda sektörüne etkisini ele almak ve literatürde yer alan boşluğu doldurmak çalışmanın önemini ortaya koymaktadır. Çalışmanın araştırma kısmında yerli ve yabancı literatür detaylı bir şekilde taranmıştır. Ayrıca işletmelerin gerçekleştirmiş oldukları uygulamalar incelenerek, örneklerle açıklanmıştır. Sonuç olarak ise endüstri 4.0 teknolojileri tarım gıda tedarik zincirini önemli ölçüde etkilemekte, lojistik faaliyetlerde etkin, verimli, şeffaf, izlenebilir bir yapının oluşmasında kilit rol oynadığı görülmektedir.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Hıyarda Fide Kalitesi Üzerine Paklobutrazol Dozlarının ve Uygulama Metotlarının Etkisi
2024
Yasemin Aktaş | Naif Geboloğlu | Emine Polat
Bu çalışmada, hıyarda fide kalitesi üzerine paklobutrazolun farklı uygulamalarının etkisi araştırılmıştır. Denemede paklobutrazolun 30, 40, 50 ve 60 ppm dozları 2 faklı miktarda (0,5-1,0 ml) ve 2 farklı şekilde uygulanmıştır. Birinci uygulama kotiledon yaprakları yere paralel olduğu dönemde yapılmış ve sonrasında herhangi bir uygulama yapılmamıştır (1+0). İkinci uygulama kotiledon yaprakları yere paralel olduğu dönemde ve ilk gerçek yapraklar 0,5 cm çapa ulaştığında olmak üzere iki sefer (1+1) yapılmıştır. Kontrol parsellerinde bitkilere saf su verilmiştir. Fidelerin gübrelenmesinde Hoagland besin solüsyonu modifiye edilerek kullanılmıştır. Fide yetiştirme dönemi boyunca çözeltinin pH’sı 6,3±2’ye ayarlanmıştır. Tohum ekiminden 35 gün sonra hıyar fidelerinin yetiştiriciliği tamamlanmış ve fidelerde gözlemler yapılmıştır. Çalışmada fide boyu (cm), gövde uzunluğu (cm), gövde çapı (mm), yaprak sayısı, fide yaş ağırlığı (g), fide kuru ağırlığı (g), kök yaş ağırlığı (g) ve kök kuru ağırlığı (g) incelenmiştir. Paklobutrazol uygulamaları fide boyu ve gövde uzunluğunda önemli düzeyde kısalmaya neden olmuştur. Paklobutrazol miktarı arttıkça fide boyu ve gövde uzunluğundaki azalış devam etmiştir. Denemede 30 ve 40 ppm paklobutrazolun fide başına 0,5 ml ve 1+1 şeklinde verilmesi en etkili sonuç olarak belirlenmiştir. Paklobutrazol uygulamaları ile gövde çapı arasında anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. Benzer şekilde uygulamalar ile yaprak sayısı arasında da bir ilişki bulunmamıştır. Sonuç olarak, paklobutrazolun fide kalitesini önemli düzeyde artırırken, uygulama şekli, uygulama dozu ve miktarına bağlı olarak fide kalitesinde önemli gerilemeler de meydana gelmektedir.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Comparative Evaluation of Enzymatic Crude Protein Degradation in Selected Legume Forages
2024
Hülya Hanoğlu Oral
For protein evaluation of feedstuffs for ruminants, the Streptomyces griseus protease test offers a purely enzymatic approach to estimate ruminal protein degradation. This study was conducted to determine the enzymatic crude protein (CP) degradability of alfalfa, sainfoin, and common vetch hays, which are commonly used in ruminant nutrition. To estimate CP degradation, fifteen samples from each type of hay were incubated in vitro with a commercial protease extracted from Streptomyces griseus. The incubation was carried out for 1, 4, 24, and 48 hours in a borate-phosphate buffer at pH 8. Significant differences in CP degradability values were found among all three types of hay across all incubation periods. For all incubation periods, sainfoin had the lowest CP degradability values (P < 0.05), due to its high content of cell wall components and condensed tannins (CTs). For incubation periods longer than 1 hour, common vetch had the highest CP degradability values, followed by alfalfa and sainfoin, respectively (P < 0.05). As a result, the use of the protease enzyme extracted from Streptomyces griseus was confirmed as an effective method for estimating the CP degradability of selected legume forages in the laboratory, eliminating the need for animal testing. However, since plant proteins are often embedded within carbohydrate complexes, it is recommended that future tests consider the combined use of protease and carbohydrase, particularly for sainfoin, which is rich in cell wall components and condensed tannins.
显示更多 [+] 显示较少 [-]The Effect of Resveratrol and Catalase on Post-Thaw Angora Buck Semen
2024
Mustafa Bodu | Ali Erdem Öztürk | Zeliha Kılınç | Ömer Hatipoğlu | Mehmet Bozkurt Ataman | Mustafa Numan Bucak | Mustafa Kul
This research aimed to examine the impact of resveratrol and catalase on the motility, plasma membrane integrity, acrosomal membrane integrity, and mitochondrial activity of Ankara buck semen following freeze-thawed process. In this study, semen samples obtained from four mature bucks were divided into four groups: control (C), resveratrol 500 µM/ml (R), catalase 50 IU/ml (CAT), and resveratrol 500 µM/ml + catalase 50 IU/ml (CATR). After dilution with Tris/egg yolk extender, the semen samples were frozen in liquid nitrogen and then thawed for assessment. The CATR group gave the highest values across all evaluated parameters (motility, plasma membrane integrity, acrosomal membrane integrity, and mitochondrial activity) compared to the other groups (61 ± 1.0%, 72.6 ± 0.70%, 70.73 ± 0.67%, 60.9 ± 0.79%, respectively) (p<0.05). In conclusion, the combination of catalase and resveratrol significantly improved the quality of buck semen after freeze-thawed process, thereby contributing to enhanced reproductive outcomes and genetic preservation.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Comparison of Two Different DNA Isolation Methods (Quick & Dirty vs. Commercial Kit) in Small Insects
2024
Ferhat Kiremit | Fulya Kaya Apak | Hayrettin İlker Özdemir | Gül Ayar
The COI gene region is the most commonly employed method for species identification in insects, as in all animals. The importance of DNA isolation methods is increasing, and they are of great importance for identifying insects. Unlike other large animals, DNA isolation from insects, especially from agricultural pests with very small structures, is possible with expensive commercial kits. In this study, an expensive commercial kit and a fast and economical method were compared in terms of time, cost, DNA quantity and quality. It was found that the success of commercial kits in terms of DNA quality and quantity is unquestionable. However, it was determined that the modified ‘quick and dirty’ method can be successfully used to extract DNA from insects and insect parts of all sizes, especially in studies that do not require long-term storage of DNA. Average isolation time for Q&D was 45 minutes, compared to 4 hours or more for commercial kits. Finally, cost is the most important factor in today’s global economy. The unit cost of DNA isolation using the Q&D method is approximately 88% lower.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Effects of Dietary Microalgae Schizochytrium sp. Supplementation on Growth Performance and Skin Color in Jack Dempsey cichlid (Rocio octofasciata)
2024
Boran Karataş | Doğukan Kaya
Growth retardation and decreased vivid coloration are significant issues in the ornamental fish market, particularly among cichlids. This study investigates the effects of Schizochytrium sp. microalgae supplementation on the growth and skin coloration of the Jack Dempsey cichlid (Rocio octofasciata). Three experimental groups were established: a control group (C) with no supplementation, and two microalgae-supplemented groups with 0.5% (S05) and 1% (S10). The control group was fed a commercial diet, while the S05 and S10 groups received the microalgae mixed with the commercial feed via spraying. A total of 135 Jack Dempsey fish (mean initial weight: 1.17 ± 0.14 g) were stocked into nine glass tanks (100 L each), with three replicates per group. After a 60-day feeding trial, growth indices revealed significant differences (p<0.05) between the control and algae-supplemented groups. The S10 group exhibited the highest final weight (FW) and the lowest feed conversion ratio (FCR). Additionally, the weight gain (WG) and specific growth rate (SGR) values for the S10 group were significantly higher than those of both the control and S05 groups (p<0.05). However, skin color parameters, including L* (brightness), a* (+red/-green axis), b* (+yellow/-blue axis), chroma (Ch), and hue angle (Hue), showed no statistical differences among the groups. This study demonstrates that a diet supplemented with 1% Schizochytrium sp. can enhance growth parameters and serve as a beneficial feed additive for Jack Dempsey cichlids.
显示更多 [+] 显示较少 [-]