细化搜索
结果 31-40 的 426
Bitkisel Gıdalarda Probiyotik Mikroorganizmaların Kullanımı 全文
2018
Burcu Sıla Göral | Gülten Tiryaki Gündüz
Günümüzde tüketicilerin sağlıklı beslenmeye olan ilgisi ve bu konudaki farkındalığı her geçen gün artmaktadır. Hayvansal gıdaların tüketilmesinin bazı olumsuz yönleri ve bitkisel gıdaların hem kolay erişilebilir olması hem de sağlığa birçok olumlu etki göstermesi nedenleriyle, bitkisel gıdaların tüketimi artmaktadır. Probiyotiklerin laktoz sindirilebilirliğini arttırma ve bağışıklık sistemini düzenleme gibi işlevlerinin yanında, yüksek tansiyon, kanser, bağırsak ve vajinal enfeksiyonlar gibi bazı hastalıklara karşı olumlu etkileri birçok çalışmada ortaya konmuştur. Probiyotiklerin asit dirençliliği, antimikrobiyal madde üretme yeteneği ile patojenlere karşı inhibisyon etkileri de bu mikroorganizmaların gıdalarda kullanımını teşvik edici özelliklerdir. Probiyotikler yaygın olarak süt ürünlerinde kullanılmakla birlikte, bitkisel gıdaların probiyotikler için uygun bir gıda matrisi özelliği göstermesinden dolayı, bitkisel gıdalarda da probiyotiklerin kullanımı ile ilgili çalışmalar yapılmaktadır. Bu derleme çalışmasında, probiyotik mikroorganizmaların meyve, sebze ve tahıl ürünlerinde kullanımı, yaygın olarak kullanılan probiyotikler ve bu mikroorganizmaların gıdalarda canlılığını etkileyen faktörler araştırılmıştır.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Obezitede Tat Duyusunun Etkisi: Yağ Algısı 全文
2018
Elif Esra Öztürk-Duran | Derya Dikmen
Son yıllarda yaşam tarzında meydana gelen değişiklikler yeme davranışını da beraberinde etkilemektedir. Değişen yaşam koşullarıyla beraber duyusal çekiciliği fazla olan hazır besinlerin tüketimi büyük oranda artış göstermektedir. Hazır besinlerdeki duyusal istek artışının temel sebeplerinden biri besinlerin içermiş olduğu yağ miktarı olarak gösterilmektedir. Yağ içeriği fazla olan besinlerin tüketiminin artmasıyla; ağızda yağ asidi eşik değerinde artışlar meydana gelmekte, yağ algısına karşı duyarsızlaşma ve sonunda da aşırı besin tüketimine bağlı olarak obeziteye sebep olmaktadır. Her ne kadar beş temel tat arasında yer almasa da yağ algısı-duyusu, yağ tadı olarak tanımlanmaya başlamış olup, iştah kontrolü ve besin seçimi mekanizmaları üzerinde etkilidir. Çağımız global sorunu olan obezitenin önlenmesi ve tedavisinde yağ algısının önemi gittikçe artmaktadır. Bu derleme yağ algısı ve obezite üzerine etkisini incelemek amacıyla planlanmıştır.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Gökkuşağı Alabalığı Yemlerine Probiyotik ve Antibiyotik İlavelerinin Balıkların Sağlık Karakteristikleri Üzerine Etkileri 全文
2018
Ekrem Şanver Çelik | Sebahattin Ergün | Sevdan Yılmaz
Bu çalışmada yeme antibiyotik (amoksisilin+klavulanik asit) ve probiyotik ilavesinin gökkuşağı alabalıklarında (Oncorhynchus mykiss) bazı immünolojik ve serum biyokimyasal sağlık karakteristikleri üzerine etkilerinin araştırılması amaçlanmıştır. Yeme ilave edilen antibiyotik veya probiyotik katkılarının lizozim aktivitesi, myeloperoksidaz aktivitesi, serum total protein, albümin, globülin, trigliserit ve kolesterol değerleri üzerine herhangi bir etkisinin olmadığı belirlenmiştir. Antibiyotik ile beslenen balıkların serum glikoz düzeyleri kontrole göre önemli oranda artmıştır. Bununla birlikte antibiyotik ile beslenen balıkların GOT değeri kontrole göre önemli oranda azalmıştır. Ayrıca LDH ve ALP değerleri antibiyotik ve probiyotik ilavesi ile kontrole göre azaldığı belirlenmiştir. Bu çalışma, tek bir deneysel model olup farklı balık türlerinde ve farklı balık patojenlerinde karşı probiyotik kullanımı farklı dozlara veya zamana bağlı olarak değişebilir. Bu nedenle bu çalışma çeşitli kan parametrelerinin değerlendirilmesi açısından diğer çalışmalara ışık tutmaktadır.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Comparison of The Effects of Dietary Supplementation of Natural Antimicrobial Feed Additives on Lipid Oxidation, Microbial Content and Quality of Broiler Raw Meat 全文
2018
Senay Sarıca | Dursen Urkmez
The study aimed to compare the effects of dietary supplementation of probiotic and olive leaf-, grape seed- and pomegranate peel extracts as natural antimicrobial on lipid oxidation, microbiological content and quality of raw broiler meat. Chickens were fed the control diet (CONT) and diets supplemented with probiotic (P), oleuropein (olive leaf extract, OLE100 and OLE200), proanthocyanidin (grape seed extract, GSE100 and GSE200) and proanthocyanidin (pomegranate peel extract, PPE100 and PPE200) at 100 and 200 mg/kg levels to the CONT diet. All dietary treatments significantly reduced MDA value of breast meat at 9th day, total aerobe bacteria and coliform bacteria contents of breast meat at 14th day. The P, OLE200, PPE100 and PPE200 diets significantly decreased lactic acid bacteria content of breast meat at 14th day. The pH value of raw breast meat at 24 h was significantly reduced by dietary treatments compared to the CONT diet. Feeding the P, PPE100 and PPE200 diets significantly increased water holding capacity of breast meat compared to those of broilers fed the CONT, GSE100 and GSE200 diets. The P, OLE200, PPE100 and PPE200 diets significantly reduced drip loss of breast meat at 7th day compared to the CONT, OLE100, GSE100 and GSE200 diets. Cooking loss of breast meat was significantly decreased by all dietary treatments except GSE diet compared to the CONT diet. It was concluded that probiotic, olive leaf- and pomegranate peel- extracts have potential to be used as natural antimicrobial feed additives in terms of the lipid oxidation, microbial content and quality of broiler meat.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Comparison of Mutton Charollais Lambs and Their Cross Lambs Born from Indigenous Fat Tailed and F1 Prolific Breed Ewes 全文
2018
Müzeyyen Kutluca Korkmaz | Ebru Emsen
The objective of this study was to evaluate the effects of dam breed on lambs sired by Charollais rams and purebred Charollais lambs obtained via embryo transfer. Frozen Charollais semen and embryos, used to obtain crossbreed and purebred Charollais lambs, were imported from elite flock with pedigrees and progeny test in Canada.The study was conducted on the crossbred Charollais lambs born from Tushin, and Romanov F1 ewes (Romanov × Morkaraman), and Charollais lambs born from Awassi, Morkaraman and Tushin surrogate ewes. The data was collected on 61 lambs (23 Charollais: CH, 20 Tushin × Charollais: F1 CH and 18 Charollais × Romanov F1:COR) from birth to weaning. Average weights at birth for CH, F1 CH and COR lambs were 4.32 ± 0.18 kg, 4.17 ± 0.18 kg, 3.18 ± 0.19 kg and at the age of 60 days were 21.20 ± 1.07 kg, 20.94 ± 0.84 kg, 18.13 ± 0.91 kg, respectively. The genotype of dams significantly affected birth and weaning weights of crossbred lambs, but not average daily live weight gain (ADG). Litter size had constant significant effect on the traits evaluated. Survival rates of crossbred lambs from birth to weaning were affected by the dam genotype. Birth weights and survival rates of CH lambs born from embryo transfer were affected by recipient genotypes and Awassi ewes were found to be the best surrogate mothers.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Effects of forest roads on Ips sexdentatus infestation in black pine forest 全文
2018
Gonca Ece Özcan | Korhan Enez | Burak Arıcak
Forest roads are important transportation equipment through forested areas in the rugged, mountainous terrain of northern Turkey. Forest roads harm forest ecosystems due to both the manner in which they are established and how they are used afterwards. Damage to trees that occur during road construction through forests stresses trees, which facilitates outbreaks of bark beetle populations. Bark beetles are significant risk to the health and productivity of Turkish pine forests and to pine forests worldwide. In particular, Ips sexdentatus (Boerner) (Coleoptera, Curculionidae, Scolytinae) is a particularly destructive species of bark beetle in Turkish forests. Their damage to coniferous trees threatens the sustainability of the forest ecosystems. This study primarily aims to assess the intensity of damage that I. sexdentatus inflicts on Pinus nigra J.F.Arnold stands relative to several parameters: the distance to the nearest forest road, aspect (shady - sunny), slope (0–15% or >15%), and other stand characteristics. In this study, we show how damage by an I. sexdentatus infestation in pure black pine stands varies with distance to forest roads and in situ edaphic factors. We sampled 45 plots (400 m2 each), slope, aspect and distances to the nearest forest road was determined using ArcGIS software and the region’s road network overlays. Results showed that trees located within 100 m from the nearest forest road were the most severely damaged ones. The intensity of I. sexdentatus damage was about 16% in a hectare. Trees that were in 16–20 cm diameter class were damaged more often. I. sexdentatus damage did not show any significant correlation with the slope, aspect or degree of canopy closure.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Fenolik Bileşenler ve Bağırsak Bakterileri Arasında Karşılıklı Etkileşim 全文
2018
Rabia Talay | Ümmügülsüm Erdoğan
Bağırsak bakteri popülasyonunu anaerobik bakteriler olan Clostridium, Bifidobacterium, Peptococcus, Eubacterium, Fusobacterium, Peptostreptococcus, Bacteroides, E. coli, Lactobacillus, Klebsiella, Staphylococcus, Streptococcus ve Bacillus türleri oluşturmaktadır. Bu popülasyonu oluşturan bakterilerin insan sağlığını etkilediği bilinmektedir. Bu nedenle popülasyondaki herhangi bir değişiklik çeşitli hastalıklara (obezite, diyabet, hipertansiyon vb.) sebep olmaktadır. Bozulan bu dengeyi eski haline getirmek ve hastalıklardan korunmak için prebiyotiklere ihtiyaç duyulur. Meyve ve sebze gibi doğal gıdalardan oluşturulmuş bir diyet bağırsak mikrobiyotasının düzenlenmesinde önemli bir rol üstlenmektedir. Kızılcık, kuşburnu, kaki, domates, havuç, soya fasulyesi, ceviz, greyfurt gibi fenolik bileşenlerce zengin pek çok meyve-sebze bu anlamda önemlidir. Bu derlemenin amacı; fenolik bileşikler, genel mikrobiyota ve bağırsak mikrobiyotası hakkında bilgiler vermek ve bağırsak mikrobiyotasının fenolik bileşiklere, fenolik bileşiklerin de bağırsak mikrobiyotasına etkisini açıklamaktır.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Orta Doğu Ülkelerinin Su Ürünleri Üretimi 全文
2018
Hülya Saygı | Aysun Kop | Hatice Tekoğul | Özgür Altan
Bu çalışmanın amacı, Zaman serileri analizi yöntemiyle Orta Doğu Ülkelerinin su ürünleri yetiştiriciliğinin 2030 yılı için gelecek tahmini yapmaktır. Ayrıca, Orta Doğu ülkeleri için temel bileşen analizi (PCA) ve hiyerarşik küme analizi (HCA) yöntemleri ile su ürünleri üretim, ithalat, ihracat ve tüketim verilerine dayalı bir sınıflandırma ve kümeleme yapmaktır. FAO (Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü)’nun 1950-2016 yılları arasındaki Orta Doğu ülkelerine ait su ürünleri istatistiklerinden yararlanılmıştır. Bu verilere zaman serileri, Kümeleme ve Faktör analizi uygulanmıştır. Zaman serisi analizi sonucuna göre mevcut durum devam ederse, su ürünleri yetiştiriciliği Kuveyt, Libya ve Suriye’de sona erecektir. Diğer ülkelerinde 2030 yılı için üretim miktarları en düşük Ürdün ve en yüksek Mısır için tahmin edilmiştir. Buna göre, Orta Doğu ülkelerinde toplam su ürünleri yetiştiriciliği üretim miktarı 2030 yılında 4,8 milyon ton olacağı tahmin edilmiştir. PCA’ ne göre PC1 için sırasıyla Kıbrıs, Irak, İsrail, Ürdün, Kuveyt, Lübnan, Suudi Arabistan, Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri iken, PC2 için Cezayir, Mısır, İran, Umman, Tunus ve Yemen için yüksek oranda ilişkili bulunmuştur. HCA’ne göre ilk küme Ürdün, Lübnan, Kuveyt, Kıbrıs, Irak iken 2. Kümede İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri, Cezayir, Tunus, Umman ve Yemen, 3. Kümede Suudi Arabistan, 4. Kümede ise İran, Türkiye ve Mısır’dan oluşmaktadır. Bu çalışmanın sonuçlarına göre, Orta Doğu ülkelerinin su ürünleri yetiştiriciliği tür bazında daha ayrıntılı olarak incelenmelidir. Ayrıca ülkelerin su ürünleri politikalarında gerekli düzenlemeler için tavsiye edilmektedir.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Estimation of Soil Losses in a Slope Area of Tokat Province through USLE and WEPP Model 全文
2018
Saniye Demir | İrfan Oğuz | Erhan Özer
Tokat is one of the developing provinces in terms of urbanism. Therefore, the land use changes city-wide which closely affects soil erosion. Numerical estimation of soil erosion is very important to prevent soil losses. In this study, USLE and WEPP Hillslope model were used to estimate the long-term soil losses in a slope area which used to be a pasture land and then turned into a fruit orchard in Büyükbeybağı area of Tokat province. Erosion sensitivity of the soil in the slope area was detected to be very low. Erosivity value of the area is low, soil is resistant to erosion due to pasture land use type and fruit orchard use type does not require intense soil cultivation practices. For all these reasons, both estimation technologies estimated soil losses of the land to be low.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Tarım Ekonomisi, 40100 Kırşehir 全文
2018
Hasan Gökhan Doğan
Tarımsal destekleme politikaları ülkelerin tarım sektörünün sürdürülebilir olması açısından önemlidir. Politika araçları ülkeler ve dönemler bazında değişiklik gösterebilmektedir. Bu araştırmada, Türkiye’de arz açığı yaşanan ayçiçeği, soya, aspir ve kolza ekiliş alanlarına fark ödemesi desteklerinin etkileri araştırılmıştır. Araştırma, 1994-2016 yıllarını kapsamaktadır. Granger Nedensellik Testi ve Johansen Cointegration Testi’nden yararlanılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre, fark ödeme desteklerinin ayçiçeği üretici kararları üzerinde etkisi istatistiksel olarak önemli bulunmuştur. Aspir, kolza ve soya ekiliş alanlarında ise etkisi önemli görülmemiştir. Ancak, incelemeye alınan ürünlerin cari fiyatları ile fark ödeme desteklerinin etkileşim içerisinde olduğu belirlenmiştir. Buna göre, geçmiş dönemlerde destekleme politikalarında yaşanan sorunlar da göz önünde bulundurularak fark ödemesi desteklerinin katılımcı bir yaklaşımla tekrar tartışılması önerilebilir. Söz konusu desteklerin sürdürülmesi piyasa fiyatları açısından koruyucu nitelikte olduğundan bir gereklilik olarak ifade edilebilir. Ancak, bir taraftan desteklerin bütçe içerisindeki yeri diğer taraftan üretici gelirlerine olan etkileri göz önünde bulundurularak dengeli bir politika yaklaşımından uzaklaşılmamalıdır.
显示更多 [+] 显示较少 [-]