细化搜索
结果 31-40 的 561
Türkiye'de Yağış Ölçer Ağı Yoğunluğunun Yağış Dağılımı Modellemesine Etkisinin Değerlendirilmesi: Antalya Havzası Örneği 全文
2024
Hasan Hüseyin Aksu
Yağış deseninin ve potansiyelinin doğru belirlenmesi su kaynakları yönetimi, planlaması ve geliştirilmesi açısından çok önemlidir. Yağışlar zamana ve yere göre en fazla değişkenlik gösteren iklim elemanıdır. Bu sebeple yağış ölçümlerinde diğer iklim elemanlarından daha sık ölçüm ağına ihtiyaç duyulur. Bu çalışmada yağış ölçer ağı sıklığı ve konumunun Antalya Havzasında yağış deseni, miktarı ve hacmine olan etkisinin belirlenmesi hedeflenmiştir. Bu maksatla çalışmada iki farklı veri seti kullanılmıştır. Veri Seti-1’de sadece Meteoroloji Genel Müdürlüğü (MGM) istasyonlarına ait yağış verileri kullanılmıştır. Veri Seti-2’de MGM ve Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (DSİ) istasyonlarına ait yağış verileri birlikte kullanılmıştır. Veri setlerinin mekânsal enterpolasyonunda, çok yaygın bir kullanım alanına sahip olan jeoistatistik Ordinary Kriging (OK) yöntemi uygulanmıştır. Veri setlerinin sonuçları çapraz doğrulama yöntemiyle ölçülmüş ve Ortalama Mutlak Hata (MAE), Ortalama Karekök Hatası (RMSE), Belirleyicilik Katsayısı (R2) ve Nash-Sutcliffe etkinlik katsayısı (NSE) ile karşılaştırılmıştır. Veri Seti-1 ile NSE: 0.64, R2: 0,64, MAE: 123,75 ve RMSE: 145,83; Veri Seti-2 ile NSE: 0,77, R2: 0,77, MAE: 111,55 ve RMSE: 135,22 olarak hesaplanmıştır. Veri Seti-1 ile karşılaştırıldığında Veri Seti-2’nin hata miktarları daha düşük, doğruluğu ve çalışma alanını temsil etmesi daha yüksektir. MGM ve DSİ istasyonlarının birleştirilerek kullanılması çalışma alanında istasyon ağı sıklığı ve homojenliği sağlamıştır. Bu uygulama enterpolasyon metodunun da başarısını artırmıştır. Havzanın alansal ortalama yağış miktarı MGM istasyonlarıyla 763 mm, Veri Seti-2 istasyonlarıyla 887,1 mm olarak hesaplanmıştır. DSİ yağış istasyonu verilerinin kullanımı Antalya Havzanın yağış deseni ve potansiyelinde büyük farklılıklar oluşturmuştur.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Karadeniz Bölgesinde Yaşayan Tüketicilerin Fındığa Yönelik Tutumlarının Belirlenmesi Üzerine Bir Araştırma 全文
2024
Derya Öztürk
Bu çalışmada, Karadeniz Bölgesinde yaşayan tüketicilerin fındığa yönelik tutumlarının belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırmada ayrıca, katılımcıların fındığa yönelik tutumlarının demografik özelliklerine göre farklılık gösterip göstermediği de tespit edilmeye çalışılmıştır. Araştırmanın evrenini Karadeniz Bölgesinde yaşayan 18-65 yaş arasındaki kişiler oluşturmaktadır. Örneklemini ise kolayda örnekleme yöntemi ile seçilen ve gönüllü olarak araştırmaya katılan 384 kişi oluşturmaktadır. Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistiksel analizler, açımlayıcı faktör analizi, t-testi ve Anova testleri kullanılmıştır. Araştırma bölgesindeki tüketicilerin çoğunluğunun fındığı genellikle haftada 2-3 kez olmak üzere yarım avuç kadar natürel iç fındık şeklinde akşam öğünlerinde tükettikleri görülmüştür. Tüketicilerin fındığa yönelik tutumlarını ölçmek amacıyla yapılan faktör analizi sonucunda sağlık, kültür, mutluluk ve lezzet olmak üzere dört alt boyut elde edilmiştir. Fındığa yönelik tutum ölçeğinin lezzet alt boyutu hariç diğer bütün alt boyut ortalamalarının tüketicilerin bazı demografik özelliklerine göre farklılaştığı tespit edilmiştir. Bekar ve erkek tüketicilerin evli ve kadın tüketicilere oranla fındığa yönelik tutumlarında mutluluk alt boyutunun daha önemli olduğu görülmüştür. Tüketicilerin yaş ve eğitim düzeyi arttıkça fındığa yönelik tutumlarında sağlık alt boyutunun daha önemli olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bu çalışma sonucunda elde edilen bulguların; fındık tüketicilerinin yaşam standartlarını sağlıklı yaşam ve psikolojik olarak mutluluk ekseninde ele alarak insanlara yol göstermesi açısından faydalı olacağı düşünülmektedir.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Türkiye’de İklim Değişikliği Perspektifinden İç Anadolu Bölgesi Hayvancılık Sektörü 全文
2024
Gürsel Dellal | Ayşe Övgü Şen | Ali Şenok | Erkan Pehlivan
Dünya’da olduğu gibi Türkiye’de de iklim değişikliğinin etkileri önemli bir şekilde görülmektedir. Türkiye’de İç Anadolu bölgesinde su kaynaklarında ciddi azalmalar olmakla birlikte kuraklık riski de öngörülmektdir. Atmosfer sıcaklığındaki ani değişimler hayvancılık sektörünü olumsuz etkilerken, hayvancılık sektörü de ürettiği sera gazları ile iklim değişikliğini etkilemektedir. Bu bağlamda iklim değişikliği ile hayvancılık sektörü arasında karşılıklı bir ilişki olduğu söylenebilir. Tükiye’de 2000’li yılların başından beri iklim değişikliği azaltım ve uyum çalışmaları sürdürülmektedir ve özellikle Avrupa Yeşil Anlaşmasının yayınlanması ve Paris Anlaşmasına taraf olunması ile bazı çalışmalar artmıştır. İç Anadolu bölgesinde hayvancılık sektörü incelendiğinde, bu bölgede esas olarak büyükbaş ve küçükbaş hayvan yetiştiriciliği önemli bir yer tutmakta olup, ülke hayvancılığına ve ekonomisine önemli katkı sağlamaktadır. Bu çalışmada, İç Anadolu Bölgesi iklim değişikliği ve bölgenin hayvancılığı genel olarak değerlendirilerek, bu iki olgunun ilişkisi tartışılmıştır.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Türkiye’de Lisanslı Depoculuk Sisteminin Tarım Piyasalarına Entegrasyonu ve Benimsenmesinin Önündeki Kısıtlar 全文
2024
Selma Karabaş
Bu çalışmanın amacı, tarım piyasalarının finansal piyasalarla buluşmasını ve ürün ihtisas borsacılığı ile türev piyasalara geçişini hızlandırmayı vadeden lisanslı depoculuk sisteminin, Türkiye’de beklenen başarıyı neden yakalayamadığını tespit etmektir. Bu amaçla çalışma, lisanslı depoculuk sisteminin tarım piyasalarına entegrasyonu ve üreticiler tarafından benimsenmesini engelleyen kısıtlara odaklanmıştır. Lisanslı depoculuk sisteminin üreticiye, sanayiciye, tüccara, tarımsal ve finansal piyasalara önemli avantajlar sunduğu literatürde birçok çalışmada yer almaktadır. Bu denli avantajlı bir sistemin benimsenmesini engelleyen unsurların belirlenmesi önemli görülmüştür. Yapılan araştırma ile, Türkiye’de lisanslı depoculuk sisteminin üreticide yeterince karşılık bulmamasının, gelişmekte olan diğer ülkelerde de aynı nedenlere bağlı olduğu tespit edilmiştir. Araştırma bulgularına göre, sistemin benimsenmesinde en önemli kısıt, lisanslı depo kapasitesinin yetersizliği, tarımın yapısal sorunları ve küçük ölçekli üreticiyi sisteme çekecek yeterli unsurun bulunmamasıdır. Türkiye ve gelişmekte olan çoğu ülkede tarımsal üretim, küçük çiftliklerde yapılmaktadır. Tarım sektörünün büyük çoğunluğunu oluşturan küçük aile çiftliklerinin sisteme katılımını sağlayacak politika ve motivasyon araçları geliştirilmediği sürece, sistemin amacına hizmet etmesi mümkün gözükmemektedir.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Yeni Bir Toprak Patojeni: Phytopythium 全文
2024
Çigdem Özkan Kahraman | Figen Yıldız
Phytopythium genusu önceleri Pythium cinsi altında yer alan, taksonomik çalışmaların devam etmesiyle birlikte Pythium genusundan ayrılan, günümüzde ise Pythium genusuna göre daha farklı özellikleri ortaya konmuş ve daha yeni anlaşılmaya başlamış toprak kaynaklı bir patojen grubudur. Phytopythium cinsi içinde yer alan toprak kaynaklı organizmalar Phytophthora ve Pythium türleri ile yakından ilişkili, benzer morfolojik yapı ve biyolojiye sahip organizmalardır. Phytopythium genusunda yaklaşık olarak 20 tür bulunmakta ve çoğu tür konukçu bitkilerde saprofitik olarak yaşamını devam ettirmektedir. Patojen olan türler ise konukçu bitkiler için oldukça tehlikeli ve potansiyel tehdit oluşturmaktadırlar. Bu türler içinde özellikle Phytopythium vexans dikkat çekmektedir. Yapılan çalışmalar incelendiğinde Pp. vexans’ın kültür bitkilerinin yanı sıra odunsu bitkilerde ve süs bitkilerinde de ciddi zararlar meydana getirdiği görülmektedir. Bu çalışmanın amacı Phytopythium genusunun genel özelliklerini tanıtabilmek, Phytophthora ve Pythium genusundan farklılaşan ve benzeşen özelliklerini ortaya koyabilmek, özellikle bitkilerde patojenik tür olan ve Türkiyede de son yıllarda çeşitli bitkilerde patojen olduğu saptanan ve önemi vurgulanan Pp. vexans hakkında ayrıntılı bilgi vermektir. Bu derlemede Phytopythium genusu hakkında genel bilgilendirmenin yanı sıra Pp. vexans’ın morfolojik özellikleri, konukçu bitkilerde meydana getirdiği hastalık belirtileri, tanılanmasında kullanılan yöntemler, dünyada ve Türkiye’de yürütülen çalışmalar ve savaşımına yönelik stratejilere yer verilecektir. Böylece toprak kaynaklı olan bu patojen grubunun tarımsal üretimde meydana getirdiği potansiyel tehdit hakkında fikir sahibi olunacaktır.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Improvement of Seed Germination and Seedling Growth of Faba Bean (Vicia Faba L.) through Seed Priming 全文
2024
Sumiaya Parvin | Md. Parvez Anwar | Md. Sojib Kabiraj | Md. Harun Rashid | Swapan Kumar Paul
In a lab experiment using seed priming, the faba bean (Vicia faba L.) seed germination and seedling development were studied. Twenty different priming techniques were utilized in the study, each comprising varying concentrations of NaOCI, CaCl2, KNO3, Manitol, PEG, KCL, H2O and a control group that received no priming. Four replications of a completely randomized design (CRD) were used in the experiment. Among the three priming treatments, there were substantial differences in the seedling growth metrics and germination rate. When 500 ppm NaOCl was used as a treatment, the highest seed germination percentage (96%) was attained. Although 100 ppm PEG had the greatest germination index (42.92), 10000 ppm NaOCl had the quickest mean germination time (8.27). Additionally, at a concentration of 1500 ppm NaOCl, the greatest seedling vigor index (29.79) and maximum germination coefficient (12.28) were likewise obtained. With H2O treatment, the maximum shoot length (21.09 cm) was observed for seedling growth parameters. The largest root length was produced by a 10000 ppm KNO3 treatment (11.19 cm). With 20000 ppm KNO3, the maximum root dry weight was achieved (88.50 mg), whereas H2O produced the highest shoot dry weight (51.0 mg). Additionally, it was discovered that a treatment with 10000 ppm KNO3 had the best root-shoot ratio (0.72). The research thus supports the possible use of seed priming as a method to improve faba bean seed germination and seedling growth. NaOCl and KNO3 seemed to work best for faba bean seed germination and seedling growth.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Morphological and Physiological Responses of Different Cotton Genotypes Primed with Salicylic Acid Under Salinity Conditions 全文
2024
Nimet Ozege | İlkay Yavaş | Emre İlker
This study was conducted as both petri dishes and pot experiments on four different salt-sensitive cotton genotypes (Laser, May 505, May 455 and Selin) in order to investigate the role of exogenous salicylic acid applications in reducing the effects of salt stress. Six saline treatments; 0, 30, 60, 90, 120 mM NaCl were used. Each group divided into three sub-groups (hydo-primed control, 0.5 mM and 1.0 mM SA) on the basis of seed priming treatments. They were applied in three replications according to the randomized block design. In all genotypes, 90 mM and 120 mM salt stress negatively affected germination and seedling development. In salt stress up to 60 mM, it was recommended to May 505 and Selin genotypes with 0.5 mM salicylic acid pre-application to the seeds.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Nutrient Content and in Vitro Digestibility of Apple Pomace Derived from Three Different Apple Cultivars 全文
2024
Abdulhamid Muhammad Garba | Sema Yaman Fırıncıoğlu
This study focused on evaluating the nutritional characteristics and in vitro true digestibility of apple pomace derived from three apple cultivars: Golden Delicious, Starking, and Granny Smith (Malus domestica Borkh). These apple cultivars were sourced from the local market in Nigde, Turkiye. Statistical analyses, including one-way analysis of variance (ANOVA) and Duncan's test, were employed to assess variations among the apple pomace samples. Results indicated that, except for in vitro true digestibility, there were no significant variations in the chemical composition and total phenolic matter contents among the apple pomaces (P>0.05). However, Granny Smith apple pomace exhibited distinct features, such as higher neutral detergent fiber content (29.80%), elevated crude protein levels (5.09%) and substantial acid detergent fiber (25.30%) values. In contrast, Starking apple pomace displayed superior air-dry matter (27.24%), while Golden Delicious showcased enhanced dry matter (95.3%) and ash content (2.00%). Regarding total phenolic matter contents, Granny Smith excelled with 112.4 mg GAE/100g, outperforming Starking (103 mg GAE/100g) and Golden Delicious (75.8 mg GAE/100g). Crucially, Starking demonstrated superior in vitro true digestibility, with values reaching 92.36% (as received) and 92.23% (dry matter). Granny Smith, in comparison to Golden Delicious and Starking, displayed significantly different neutral detergent fiber digestibility (P<0.05). Starking apple pomace exhibit the highest overall digestibility among the apple pomaces analysed in this study, hence recommended for use in ruminant nutrition. These findings have implications for the potential utilization of apple pomace in diverse applications, given the diverse nutritional profiles of these cultivars.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Determination of Antifungal Activities on Some Plant Extracts on Alternaria alternata 全文
2024
Derya Öğüt Yavuz | Havva Dinler | Ayşe Uysal Morca
To increase yield and quality in agricultural production, it is necessary to perform management against diseases and pests. Alternaria, which causes several diseases in many economically important plants, is the most common species and widely distributed in nature. One of the important species reported in sweet cherry in recent years is Alternaria alternata. Many studies have emphasized the necessity of effective control with Alternaria species and examined the use of environmentally friendly methods against fungal diseases. In recent years, the use of plant extracts has increased due to their antimicrobial properties. Antifungal effects of Datura stramonium L., Vitex agnus-castus L., Xanthium strumarium L., Capsella bursa-pastoris L., Convolvulus arvensis L., Viscum album L., Echinophora tenuifolia L. subsp. sibthorpiana (Guss.) Tutin, Amaranthus retroflexus L., Chenopodium album L., Tribulus terrestris L., Solanum nigrum L., Nerium oleander L., Circium arvense (L.) Scop. and Brassica oleracea L. aqueous extracts were determined against Alternaria alternata. At the end of the 7-day incubation period, the mycelial growth of the fungi was measured and the antifungal effect of plant extracts was determined. As a result, the extracts were determined to inhibit mycelial growth compared to control. The plant water extracts used in the study were determined to inhibit the mycelial development of the pathogen by 20.20% to 77.12%. It is considered that different solvents and concentrations should be addressed to guide further studies. It was also concluded that potential plant species that may show anti-fungal properties should be evaluated.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Electrochemical Non-Enzymatic Glucose Sensing Platform Based on Vanadium Pentoxide Film-Modified Screen Printed Gold Electrode 全文
2024
Çiğdem Dülgerbaki
A screen printed gold electrode (SPGE) served as the foundation for directly depositing Vanadium pentoxide (V2O5), crafting an enzyme-free glucose sensor. Through cyclic voltammetry in an alkaline setting, the sensor's ability to drive glucose oxidation was explored. Utilizing V2O5 as an electrocatalyst, this non-enzymatic sensor exhibited an expansive linear detection range (1 mM–10 mM) and an impressively low detection limit of 0.9 μM. These results underscored V2O5's robust electrocatalytic process in facilitating glucose oxidation within alkaline solutions, unaffected notably by substances like ascorbic acid, fructose and maltose. This investigation highlights a direct and efficient method for glucose detection without reliance on enzymes.
显示更多 [+] 显示较少 [-]