细化搜索
结果 351-360 的 426
Determination of Chemical, Nutritional and Fermentation Properties of Citrus Pulp Silages 全文
2018
Selma Büyükkılıç Beyzi | İsmail Ülger | Mahmut Kaliber | Yusuf Konca
This study was carried out to investigate the possibilities of making silage from fruit juice industry waste.For this purpose, orange, lemon and tangerine pulp silage quality have been determined by comparing silage with maize and beet pulp silage.Treatment groups; 1) orange, 2) tangerine, 3) lemon, 4) maize and 5) sugar beet pulp. The silages were evaluated after 2 months from ensiling in the following areas: subjective evaluation, pH, dry matter, organic matter, crude protein, acid detergent fiber, neutral detergent fiber, ether extract and energy values (metabolizable energy) and net energy for lactation were calculated. As a result, it was determined that fruit juice industry residues were lower in terms of dry matter, but they contained higher energy due to their high organic matter content, digestibility and low cellulose content. In addition, it was determined that citrus pulp was evaluated as silage without any contribution.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Composition Analysis of Municipal Solid Waste A Case Study in Benghazi, Libya 全文
2018
Faisal Ali Mohamed Baba | Miraç Aydın | Idris Imneisi
Benghazi, like other cities in Libya, faces problems associated with poorly managed solid waste operation. The uncertainty of the types of municipal solid waste (MSW) it is the challenge that, hinders chosen the best method for solid waste management. This study deals composition analysis of the city’s MSW as, sustainable waste management options. To specify types of MSW the samples collection in wet seasons and dry seasons. Number of samples collected as 40 samples per season. And to get a representative sampling, in this case employed a range of sampling techniques including stratified sampling, systematic random sampling, and purposive sampling. The samples was collected, mixed and then weighed as, kilogram (Kg). The samples were characterized. as, paper, glass, metals, plastics, textiles, non-food, food and putrescibles, misc-combustibles, misc. non-combustibles, household hazardous waste. And then the samples weighed again to determine the proportion of each type. Finally, this study forwarded some important conclusion and recommendations towards improving the current situation.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Qualitative Studies on Chhana Prepared from Cow and Buffalo Milk 全文
2018
Sarfraz Ahmed | Dilpat Rai Menghwar | Ubaid Qureshi | Tanveer Ahmed | Salahuddin Jakhrani
Qualitative studies on chhana were carried out at Sindh Agriculture University Tandojam during the year 2011-12. Two milk sources (i.e. cow milk and buffalo milk) and three coagulants (i.e. acetic acid, citric acid and lactic acid) were used during the study period. Physical characteristics such as titratable acidity and pH values. Preliminary, the chhana was prepared from each of cow and buffalo milk coagulated with acetic acid, citric acid, and/or lactic acid each at 0.5, 1, 2 and 4% concentration level. Among each coagulant, concentration level showed significant influence on the acceptability score of chhana. Product made with 0.5% concentration level perceived the better acceptability (score). A remarkable influence of milk source was observed in pH values of chhana prepared from cow milk and buffalo milk either with acetic acid (5.65±0.01 and 5.45±0.01, respectively) or with citric acid (5.52±0.02 and 5.45±0.01, respectively). In this study, buffalo milk chhana was found better in all aspects compared to that of cow milk.
显示更多 [+] 显示较少 [-]İlkbahar ve Yaz Mevsiminde Yetiştirilen, Çiftleştirme Kutularında ve Banka Kolonilerinde Depolanan Ana Arıların Maiyet Feromonlarının Belirlenmesi 全文
2018
Aytül Uçak Koç | Mete Karacaoğlu | Nurhan Günay | Burcu Keser
Bu çalışmada, çiftleştirme kutularında ve banka kolonilerinde depolanan Kafkas ve Anadolu arısı Ege ekotipi ana arıların maiyet feromonları (9-ODA, 9 HDA, HOB, HVA, metil oeat, koniferil alkol, setil alkol ve linolenik asit) belirlenmiştir. Ana arılardan ilk grubu yumurtlamaya başladıktan 102 gün sonra ependorf tüplerine tek tek toplanmış ve -20°C’de analize kadar depolanmıştır (A grubu). Çiftleştirme kutusundan aynı gün toplanan ikinci grup ana arılar (10 Ege ve 10 Kafkas) banka kolonisinde 25 gün depolanmıştır (B grubu). Son grubu (C grubu) oluşturan ana arılar (10 Ege ve 10 Kafkas) ise, yumurtlamaya başladıktan 352 gün sonra çiftleştirme kutularından toplanmıştır. Bu sürelerin sonunda B ve C grubu ana arıları tek tek ependorf tüplerine alınarak -20°C’de analize kadar depolanmıştır. Depolanan ana arının baş, göğüs ve karın kısmında gaz kromotografi ile maiyet feromonları belirlenmiştir. Bulgulara göre, ana arı yetiştirme mevsimi, uygulama grupları (A, B ve C) ve genotipler bakımından 9 ODA ve 9 HDA değerleri arasındaki farklar önemsiz, vücut kısımları arasındaki farklılıklar ise önemli bulunmuştur. Ana arı yetiştirme mevsimi, uygulama grupları, genotip ve vücut kısımları bakımından HOB ve HVA değerleri arasındaki farklar da önemsiz olarak bulunmuştur. Araştırmada linolenik asit miktarı üzerinde uygulama grubunun, genotipin ve vücut kısımlarının etkilerinin önemli olduğu belirlenmiştir. Linolenik asitin ana arının karın kısmında, baş ve göğüs kısmına göre daha fazla salgılandığı ve farkların önemli olduğu belirlenmiştir. Genel olarak 9 ODA ve 9 HDA miktarları en yüksek ana arının baş kısmından, HOB ve HVA ise vücudun üç bölümünde eşit miktarlarda, linolenik asit ise en fazla karın kısmından salgılanmıştır. Çiftleştirme kutularında 352 gün yumurtlamasına izin verilen ana arılar, 102 gün yumurtlamasına izin verilen ve bankalanan ana arılara göre daha çok 9 ODA, 9 HDA, HOB, HVA salgılamışlardır.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Biberiye ve Kekik Yağı İlavesinin Marine Edilen Gökkuşağı Alabalıklarının (Oncorhynchus Mykiss Walbaum 1972) Buzdolabında Depolanması üzerine Etkisi 全文
2018
Pelin Özlem Can | Gonca Kaşıkçı
Bu çalışmada, biberiye ve kekik yağı ekstraktları kullanılarak elde edilen alabalık (Oncorhynchus mykiss) marinatlarının depolanması sırasında meydana gelen kimyasal değişimler araştırılmış ve kullanılan bitkisel yağ ekstraktlarının ürünün yağ asidi kompozisyonu üzerine etkisi belirlenmeye çalışılmıştır. Fileto haline getirilmiş balıklar üç farklı formülasyon kullanılarak (M grubu: %4 asetik asit-%10 NaCl, B grubu: %4 asetik asit-%10 NaCl-%0,1 biberiye yağı ekstraktı, K grubu: %4 asetik asit-%10 NaCl- %0,1 kekik yağı ekstraktı) marine edilmiş, olgunlaşma aşamasından sonra vakum paketlenerek +4°C’ deki buzdolabı koşullarında depolanmışlardır. Numunelerin 0. gün, 1., 2., 3., 4. ve 5. ayın sonunda kimyasal analizleri (pH, TBA, Peroksit Sayısı, TVB-N, Serbest yağ asitleri, yağ asitleri kompozisyonu) yapılmıştır. Deneysel örnekler TVB-N açısından değerlendirildiğinde depolamanın 3. ayında K grubu örneklerinde 14,12 mg/100 g, B grubu örneklerinde 19,2 mg/100 g ve M grubu örneklerinde ise 28,9 mg/100 g olarak tespit edilmiştir. M grubu örnekleri TBA sayısı bakımından değerlendirildiğinde muhafazanın 3. ayında 5,84 mg MDA/ kg olup, diğer gruplar ile istatistiki fark önemli bulunmuştur. Kontrol grubu (M grubu) örneklerinin 4 ve 5. aylarda duyusal olarak bozulduğu için analizleri yapılamamıştır. Kontrol grubu ve K grubu örneklerinde marinasyon işlemi sonrasında, muhafaza periyodu boyunca EPA ve DHA değerlerinde düşüş şekillenmiş olup, istatistikî açıdan fark önemli bulunmuştur. Biberiye ilave edilen gruba ait örneklerin yağ asidi değerleri incelendiğinde, kaproik, miristik ve palmitik asit miktarları marinasyon işleminden sonra artmıştır ve fark istatistiki açıdan önemli bulunmuştur.
显示更多 [+] 显示较少 [-]The Comparison of Innovative Technology Usage Levels of Dairy Farms Supported and Non-Supported by IPARD Program; A Case Study of Konya 全文
2018
Aykut Örs | Cennet Oğuz
The purpose of this study is to compare innovative technology usage levels of dairy farms, supported and non-supported by The Instrument for Pre-accession Assistance-Rural Development (IPARD) program, by scoring their usage level of 10 innovative technologies in their dairy farms. Another purpose of the study is to determine the factors associated with the innovative technology usage levels of dairy farms. The main material of the study is dairy farms supported and not supported by the IPARD program in Konya. Full count sampling method was used when determining the dairy farms supported by IPARD Program and Neyman allocation sampling method was used when determining the dairy farm non-supported by IPARD program. Research data were collected from 50 dairy farms supported by IPARD program and 100 dairy farms non-supported by IPARD program by administering a questionnaire filled during the face-to-face interviews conducted with each individual respondent. As a result of the study, it was determined that the average gross production values and gross profits of dairy farms supported by IPARD program were 4 times higher than those non-supported by IPARD program. While innovative technology usage level of dairy farms non-supported by IPARD program were entirely low level, 90% of dairy farms supported by IPARD program were high level. From the point of view of dairy farm scale, it was determined that innovative technology usage levels were high (69.84%) in dairy farms that had 51 and more milking cows. As a result of chi-square independence test, statistically significant relationship was found between innovative technology usage level of dairy farm and 12 of 13 factors.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Etlik Piliç ve Ebeveynlerinin Gelişimi 全文
2018
Ahmet Uçar | Mesut Türkoğlu | Musa Sarıca
Et tipi tavukların seleksiyonu öncelikle büyüme hızına ve vücut kompozisyonunun geliştirilmesine odaklanmıştır. Büyüme ve üreme ile ilgili özellikler arasındaki negatif ilişki ıslah ve yetiştiricilik uygulamalarını zorlaştırmaktadır. Tavuk ıslahıyla ilgili çalışmalar yaklaşık 150 yıllık bir geçmişe dayanıyor olmasına karşın üretimdeki verim artışları son 75 yıllık dönemde sağlanabilmiştir. Damızlık hayvanlar seçilirken; iskelet yapısı, vücut konformasyonu ve kondisyonu, morbidite vb. fenotipik özellikler dikkate alınmaktadır. Yıllar içinde etlik ebeveyn düzeyinde kuluçkalık yumurta sayısı, yumurta ağırlığı ve kuluçka randımanı açısından ilerleme kaydedilmiştir. Et tipi tavuklar için, 20. yüzyılın ilk çeyreğinde kesim yaşına kadar günlük canlı ağırlık artışı ortalama 8 g ve yemden yararlanma oranı 5,0 iken 21. yüzyılın başında bu özellikler için sırasıyla 66 g ve 1,7 değerlerine ulaşmıştır. Etlik piliç üretiminde kullanılan genotiplerin canlı ağırlığındaki ve yemden yararlanma oranındaki iyileşmede etkili asıl faktör genetik çalışmalardır. Bu gelişmelerin yanında, etlik piliçlerin bağışıklık sistemi, iskelet sistemi bozuklukları, yaşama gücü ve damızlıklardaki üreme ile ilgili bazı olumsuzluklar ortaya çıkan sorunlardır.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Determination of Flowering Dates and Pollen Properties of Some Pecan Nut Cultivars in Adana Ecological Conditions 全文
2018
Senay Karabıyık | Sinan Eti
The aim of this study is to determine the functionality period of pistillate and staminate flower types and the pollen viability and normally developed pollen rates with pollen production in staminate flowers of monoecious pecan nut cultivars in Adana ecological conditions. In the study, 11 pecan nut cultivars named as Coctaw, Comanche, Harris Super, Hastings, Ideal, Mahan, Royal, Shawnee, Texhan, Western and Wichita were used. Flowering periods of evaluated cultivars were determined as homogamous, protandrous, partially protandrous and partially protogynous. The flowering dates occur between 3rd-20th May in 2016 and 30th April-18th May in 2017. The pollen viability rates were found to be quite high in all cultivars, but in 2017 the rates were lower than 2016. The lowest pollen viability rates were obtained from Hastings in 2016 and 2017 (60.0% and 61.6%) respectively and the highest rates were in Shawnee (89.1%) at 2016 and in Mahan (87.7%) at 2017. Normally developed pollen rates were adequate for all cultivars and the rates were differed between 92.30% and 98.42% in 2016, and 90.20% 97.24% in 2017. The differences between cultivars in terms of pollen production were significantly important. The pollen number in one catkin was found between 3.512.382 and 11.097.407 at 2016 and 6.101.233 and 14.958.453 at 2017.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Gıdalarda Mikrobiyel Faliyetler Sonucu Oluşan Biyojen Aminler 全文
2018
Simge Aktop | Pınar Şanlıbaba
Biyojen aminler, amino asitlerin mikrobiyel dekarboksilasyonu yoluyla veya aldehit ve ketonların aminasyonu ve transaminasyonu yoluyla oluşan, başta proteince zengin gıdalar olmak üzere birçok gıdada bulunabilen azotlu organik bileşiklerdir. Enterococcus, Lactobacillus, Leuconostoc ve Enterobacteriaceae ailesi gibi dekarboksilaz pozitif mikroorganizmaların gıdalardaki faaliyetleri sonucunda oluşmaktadırlar. Histamin, tiramin, putresin, kadaverin, triptamin, β-feniletilamin, spermin ve spermidin gıdalarda en fazla bulunan biyojen aminler arasındadır. Biyojenaminler yüksek konsantrasyonlarda alındıklarında toksik etki göstermekte ve hipo- ve hipertansiyon, migren, mide bulantısı, kusma, ateş ve solunum sıkıntısı gibi gıda zehirlenmesi semptomları benzeri önemli sağlık sorunlarına neden olabilmektedirler. Biyojen aminlerin sahip oldukları bu toksik etkilere rağmen, gıdalarda bulunma limitlerine dair henüz ortak bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Günümüzde güvenli gıdalara olan ilginin giderek artması, biyojen amin gibi bileşiklerin tespit edilmesini zorunlu hale getirmiştir. Bu amaçla son yıllarda birçok moleküler tabanlı teknik geliştirilmiştir. Bu derlemede, mikrobiyel faaliyetler sonucu oluşan biyojen aminler ele alınmış olup, bu biyojen aminlerin bulundukları gıda grupları ve sağlık üzerine etkileri incelenmiştir.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Malacosoma neustria Larvalarına Farklı Sekonder Maddelerin Sinerjistik Etkisi 全文
2018
Oğuzhan Yanar
Bu çalışmada polifag bir tür olan Malacosoma neustria’nın son larva döneminde toplam diyet tüketim miktarı, pupa ağırlıkları, pupaların lipit ve protein miktarları ve gelişme sürelerine sekonder maddelerin sinerjistik etkisi araştırılmıştır. Kontrol diyetine farklı konsantrasyonlarda (%1, 3, 5) tanik asit, galik asit ve p-Kumarik asit katılarak 9 diyet hazırlanmıştır. Kontrol diyetine %3 konsantrasyonda tanik asit, galik asit ve p-Kumarik asit katılarak ikili kombinasyonlu 3 diyet hazırlanmıştır. Üçlü kombinasyonda bir diyet yapılarak toplamda 14 diyet ile tercihsiz beslenme deneyi yapılmıştır. Lipit miktarının belirlenmesinde kloroform kullanılmıştır. Protein analizi semi-mikro Kjeldahl metodu ile Kjeltec Auto 1030 analizörü (Tecator, Sweden) ile yapılmıştır. İstatistik analizlerde ANOVA-Dunnet testi kullanılmıştır. Kontrol grubuna göre hem tanik asit hem de p-Kumarik asit içeren diyetlere ilave edilen madde konsantrasyonu arttıkça, M. neustria larvalarının toplam diyet tüketim miktarlarında, pupa protein ve lipit miktarlarında azalma olduğu bulunmuştur. Gallik asit ilave edilen diyetlerde gallik asit konsantrasyonu arttıkça toplam tüketim miktarının arttığı belirlenmiştir. Diyete ilave edilen tanik asit konsantrasyonu arttıkça gelişim süresinin uzadığı bulunmuştur. Bu çalışmada kullanılan sekonder maddelerin ilgili konsantrasyonlarına ve kombinasyonlarına larvaların dirençli olduğu ve pupa dönemine ulaşabildikleri gözlemlenmiştir.
显示更多 [+] 显示较少 [-]