细化搜索
结果 361-370 的 426
Sulu Şartlarda Ekmeklik Buğdayda Başaklanma Döneminde Yaprak Solusyon Uygulamasının Tane Protein Kapsamı Üzerine Etkisi 全文
2018
Erdinc Savasli | Oguz Önder | Cemal Cekiç | Hasan Müfit Kalaycı | Ramis Dayıoglu | Yaşar Karaduman | Fatma Gökmen | Nesim DURSUN | Sait Gezgin
Bu çalışma, 2008-2010 yılları arasında Geçit Kuşağı Tarımsal Araştırma Enstitüsü ve Selçuk Üniversitesi iş birliğinde TÜBİTAK tarafından desteklenen araştırma sonuçlarına göre, sulu koşullarda Bezostaya1 ekmeklik buğday çeşidiyle, erken dönem azot uygulaması (ekim + kardeşlenme) 0, 4, 8 ve 12 kg N da-1, başaklanma zamanında ise yaprak solüsyonu (üre formunda) olarak 0, 2, 4 ve 6 kg N da-1 seviyeleri karşılaştırılmıştır. Araştırmada, geleneksel azotlu gübre uygulama zamanında (ekim + kardeşlenme) uygulanan değişik azot seviyeleri başaklanma zamanında bayrak yaprak klorofil kapsamları (SPAD) ve bayrak yaprak toplam azot kapsamları (TN) açısından bir varyasyon yaratılmıştır. Çalışmanın sonuçlarına göre, başaklanma zamanında yapraktan uygulanan azotun tane protein kapsamında en az %1 artış sağlayacağı NSPAD kritik eşik değerleri, Bezostaya1 için 0,95 olarak bulunmuştur. TN için bulunan kritik eşik değerleri ise, Bezostaya1 için %4,31 olmuştur. Her bir kg da-1 N miktarının tane protein kapsamında sağladığı artış, Bezostaya1 için, erken kullanımda %0,18, geç kullanımda %0,30 olmuştur. Ayrıca, protein ve ilgili kalite unsurları üzerine hem erken, hem de geç azot kullanımı etkili olmakla birlikte, başaklanma döneminde yapraktan solüsyon olarak uygulamanın daha etkili olduğu belirlenmiştir. Bu özelliklerden, tane protein kapsamı ile SDS sedimentasyon (r=0,93**), Uzama kabiliyeti (r=0,96**), uzayabilirlik (r=0,96*), hamur gelişme süresi (r=0,87**), tolerans değeri (r=0,56**) ve enerji değeri (r=0,89**) parametreler arasında istatistiki olarak önemli düzeyde korelasyon vermiştir.
显示更多 [+] 显示较少 [-]The Effect of Increasing Humic Acid Applications on Some Nutrient Contents of Cress (Lepidium sativum L.) Plant 全文
2018
Aydın Adiloğlu | Sevinç Adiloğlu | Mehmet Rüştü Karaman | Yusuf Solmaz | Funda Eryilmaz Açikgöz
This research was done to determine the effect of increasing Humic acid application on some nutrient element contents of cress (Lepidium sativum L.) plant. For this purpose according to randomize block experimental design, an experiment was done with three replications in greenhouse conditions. Cress plant seed was sowed 1.5 g/ m2. Four humic acid doses (I. dose: 0 mL /m2, II. dose: 8 mL /m2, III. dose: 16 mL /m2 and IV. dose: 24 mL /m2) were applied to cress plant. Then cress plants were harvested 30 days after planting. Dry matter yield and some nutrient (N, P, K, Ca, Mg, S, Fe, Cu, Zn and Mn) contents of plants were determined. According to the results, important increases some nutrient element contents of plants were determined with increasing humic acid applications. These increases were found 1. dose 5.52%, and 4. dose 6.04%, for N element, respectively. Other macro elements P (0.70%, and 0. 82%); K (6.85%, and 7.67%); Ca (1.72%, and 2.01%); Mg (0.13% and 0.15%) and S (1.04%, and 1.17%), respectively. Some micro element (Fe, Cu, Zn and Mn) contents of cress plant, 1. dose: 89.86, 9.59, 59.50 and 56.20; 4. dose: 102.17, 11.03, 67.67 and 76.63 mgkg-1, respectively. These increases were found statistically significant at the level of 5% for each nutrient element, except Mg.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Dietary or in ovo Saccharomyces cerevisiae Supplementation Developed Growth, Caecal Microbiota and Gut Histology of Broiler Chicks 全文
2018
Salih Gülen | İsa Coşkun
The aim of this study was to determine the effects of in ovo injection of Saccharomyces cerevisiae (SC) to fertile Ross 308 broiler eggs or dietary supplementation on growth performance, internal organ development, gut histomorphology and cecum microbiota during 14 d of growing period. This study was designed as 2×2 factorial experimental design. Fertile 92 Ross 308 eggs were injected with SC solution 0.2ml at 18d of hatch and 90 eggs non-injected as control, afterward dietary SC supplementation was applied during the 14 d to broiler diet. In this study, 160 broiler chicks were used in four treatment groups at 10 replicate for each treatment group and 4 chicks for each replicates. Treatment groups were A) in ovo SC injection + dietary SC supplementation, B) in ovo SC injection + basal diet, C) no injection + dietary SC supplementation, D) no injection + basal diet as control. Live weight, feed consumption, feed conversion ratio and gut histomorphology, caecum microbiota, internal organ weight were recorded at 14 days of age. Live weight gain increased in C group than in the D group. Feed consumption, feed conversion ratio and internal organ weights were not affected by the treatments. Villi length and villi width increased in A group among the other treatment groups in jejunum, villi length increased in A and C groups among the other groups in ileum. Villi length/villi width ratio increased in A group than in the D group in ileum, was not different in jejunum. LAB counts in caecum were higher in A group than those of C and D groups, but was not different from B group. Enterobactericaea count was lower in A and B group than in the D group, was not different from C group. To conclude, results showed that dietary Saccharomyces cerevisiae supplementation increased broiler growth at 14 day by increasing villi development and improving gut health.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Siyez Buğdayına (Triticum monococcum) Metal İşleme Sıvısı Etkilerinin ICP-OES Yöntemiyle Değerlendirilmesi 全文
2018
Sefa Pekol
Atık metal işleme sıvısına maruz bırakılan siyez buğdayında metal birikim seviyeleri gövde ve kökte ICP-OES ölçümleri le ayrı ayrı belirlenmiştir. Kökte özellikle demir, manganez ve krom kontrol grubuna göre deneme gruplarında metal işleme sıvısının miktarına bağlı olarak iki katına kadar yükselmiştir. Gövdedeki demir, mangan ve alüminyum iki kat artmış, ayrıca çinko ve nikel de artış eğilimi gözlenmiştir. Siyez buğdayının büyümesi önemli derecede engellenmiştir. Metal işleme sıvısı oranı arttıkça bitkinin gelişimi azaldı, 1MS/20 su deneme grubunda bitki canlılığını kaybetmiştir. Ekosistemde yağmur suyu, yüzey suları ve akiferler için atık metal işleme sıvısı ciddi bir tehdit oluşturabilir.
显示更多 [+] 显示较少 [-]İlkbahar ve Yaz Mevsiminde Yetiştirilen, Çiftleştirme Kutularında ve Banka Kolonilerinde Depolanan Ana Arıların Maiyet Feromonlarının Belirlenmesi 全文
2018
Aytül Uçak Koç | Mete Karacaoğlu | Nurhan Günay | Burcu Keser
Bu çalışmada, çiftleştirme kutularında ve banka kolonilerinde depolanan Kafkas ve Anadolu arısı Ege ekotipi ana arıların maiyet feromonları (9-ODA, 9 HDA, HOB, HVA, metil oeat, koniferil alkol, setil alkol ve linolenik asit) belirlenmiştir. Ana arılardan ilk grubu yumurtlamaya başladıktan 102 gün sonra ependorf tüplerine tek tek toplanmış ve -20°C’de analize kadar depolanmıştır (A grubu). Çiftleştirme kutusundan aynı gün toplanan ikinci grup ana arılar (10 Ege ve 10 Kafkas) banka kolonisinde 25 gün depolanmıştır (B grubu). Son grubu (C grubu) oluşturan ana arılar (10 Ege ve 10 Kafkas) ise, yumurtlamaya başladıktan 352 gün sonra çiftleştirme kutularından toplanmıştır. Bu sürelerin sonunda B ve C grubu ana arıları tek tek ependorf tüplerine alınarak -20°C’de analize kadar depolanmıştır. Depolanan ana arının baş, göğüs ve karın kısmında gaz kromotografi ile maiyet feromonları belirlenmiştir. Bulgulara göre, ana arı yetiştirme mevsimi, uygulama grupları (A, B ve C) ve genotipler bakımından 9 ODA ve 9 HDA değerleri arasındaki farklar önemsiz, vücut kısımları arasındaki farklılıklar ise önemli bulunmuştur. Ana arı yetiştirme mevsimi, uygulama grupları, genotip ve vücut kısımları bakımından HOB ve HVA değerleri arasındaki farklar da önemsiz olarak bulunmuştur. Araştırmada linolenik asit miktarı üzerinde uygulama grubunun, genotipin ve vücut kısımlarının etkilerinin önemli olduğu belirlenmiştir. Linolenik asitin ana arının karın kısmında, baş ve göğüs kısmına göre daha fazla salgılandığı ve farkların önemli olduğu belirlenmiştir. Genel olarak 9 ODA ve 9 HDA miktarları en yüksek ana arının baş kısmından, HOB ve HVA ise vücudun üç bölümünde eşit miktarlarda, linolenik asit ise en fazla karın kısmından salgılanmıştır. Çiftleştirme kutularında 352 gün yumurtlamasına izin verilen ana arılar, 102 gün yumurtlamasına izin verilen ve bankalanan ana arılara göre daha çok 9 ODA, 9 HDA, HOB, HVA salgılamışlardır.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Biberiye ve Kekik Yağı İlavesinin Marine Edilen Gökkuşağı Alabalıklarının (Oncorhynchus Mykiss Walbaum 1972) Buzdolabında Depolanması üzerine Etkisi 全文
2018
Pelin Özlem Can | Gonca Kaşıkçı
Bu çalışmada, biberiye ve kekik yağı ekstraktları kullanılarak elde edilen alabalık (Oncorhynchus mykiss) marinatlarının depolanması sırasında meydana gelen kimyasal değişimler araştırılmış ve kullanılan bitkisel yağ ekstraktlarının ürünün yağ asidi kompozisyonu üzerine etkisi belirlenmeye çalışılmıştır. Fileto haline getirilmiş balıklar üç farklı formülasyon kullanılarak (M grubu: %4 asetik asit-%10 NaCl, B grubu: %4 asetik asit-%10 NaCl-%0,1 biberiye yağı ekstraktı, K grubu: %4 asetik asit-%10 NaCl- %0,1 kekik yağı ekstraktı) marine edilmiş, olgunlaşma aşamasından sonra vakum paketlenerek +4°C’ deki buzdolabı koşullarında depolanmışlardır. Numunelerin 0. gün, 1., 2., 3., 4. ve 5. ayın sonunda kimyasal analizleri (pH, TBA, Peroksit Sayısı, TVB-N, Serbest yağ asitleri, yağ asitleri kompozisyonu) yapılmıştır. Deneysel örnekler TVB-N açısından değerlendirildiğinde depolamanın 3. ayında K grubu örneklerinde 14,12 mg/100 g, B grubu örneklerinde 19,2 mg/100 g ve M grubu örneklerinde ise 28,9 mg/100 g olarak tespit edilmiştir. M grubu örnekleri TBA sayısı bakımından değerlendirildiğinde muhafazanın 3. ayında 5,84 mg MDA/ kg olup, diğer gruplar ile istatistiki fark önemli bulunmuştur. Kontrol grubu (M grubu) örneklerinin 4 ve 5. aylarda duyusal olarak bozulduğu için analizleri yapılamamıştır. Kontrol grubu ve K grubu örneklerinde marinasyon işlemi sonrasında, muhafaza periyodu boyunca EPA ve DHA değerlerinde düşüş şekillenmiş olup, istatistikî açıdan fark önemli bulunmuştur. Biberiye ilave edilen gruba ait örneklerin yağ asidi değerleri incelendiğinde, kaproik, miristik ve palmitik asit miktarları marinasyon işleminden sonra artmıştır ve fark istatistiki açıdan önemli bulunmuştur.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Mesobuthus gibbosus (Brullé, 1832) (Scorpiones: Buthidae) Akrep Türünün Tarak Organının Fonksiyonel Morfolojisi ve Histolojisi 全文
2018
İlkay Çorak Öcal | Nazife Yiğit | Merve Oruç
Akrepler, Arachnida sınıfında zehirli arthropodlardan olup; örümcekler, keneler ve akarlar ile akraba oldukları düşünülmektedir. Ancak; akrepler, tarak organ (pektin) adı verilen duyu organı taşırlar ve bu yapılarıyla diğer akrabalarından ayrılırlar. Bu çalışmanın amacı, ışık mikroskobu ve taramalı elektron mikroskop (SEM) kullanarak Mesobuthus gibbosus (Brullé, 1832) (Scorpionidae: Buthidae) akrep türünün tarak organının (pektin) morfolojik ve histolojik özelliklerini belirlemektir. Tarak organı oluşturan dişlerin detaylı morfolojik ve histolojik yapıları rutin yöntemlerle parafine gömülerek, kesitler alınmış ve alınan kesitler hematoksilen-eosin ile boyanarak ışık mikroskobunda mikrografları kayıt edilmiştir. M. gibbosus’un pektinleri bir çift olarak mesosomal ikinci segmentin ventrolateral yerleşmiş olup, tarak şeklindeki her bir pektin organ marjinal lamella, farklı sayılardaki median lamella ve dişler olmak üzere üç kısımdan oluşmaktadır. Pektinlerde, çeşitli kutikular duyu kılları ve her bir dişin uç kısmında çok sayıda peg sensilla gözlenmiştir. M. gibbosus’un pektin organından alınan enine kesitlerde her bir peg sensilumun çok sayıda sinir hücresi ile ilişkili olduğu gözlenmiştir.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Türkiye Peynir Sektörünün Uluslararası Rekabetçiliğinin Avrupa Birliği Ülkeleriyle Karşılaştırılmalı Analizi 全文
2018
Mustafa Terin | Fahri Yavuz
Peynir, protein ve kalsiyum bakımından zengin bir gıda maddesi olmasının yanı sıra, uluslararası ticarette de önemli bir yere sahiptir. Dünya süt ürünleri ihracatının %40,3’ü peynir ticaretinden oluşmaktadır. Avrupa Birliği ülkelerinden Almanya, Hollanda, Fransa, İtalya ve Danimarka yanında Amerika Birleşik Devletleri, Yeni Zelanda ve Avusturalya uluslararası peynir ticaretinde önemli bir paya sahiptir. Almanya, Hollanda, Fransa, İtalya ve Danimarka 2016 yılı itibariyle dünya peynir ticaretinin %54,8’ini ve Avrupa Birliği toplam peynir ihracatının %71,8’ini gerçekleştirmektedir. Türkiye 2016 yılındaki 150 milyon dolar peynir ihracatı ile dünya sıralamasında 25. sırada yer almaktadır. Türkiye süt ürünleri ihracatının %45,0’i peynir ihracatından oluşmaktadır. Türkiye ve AB uluslararası peynir ticaretinde net ihracatçı konumdadır. Çalışmanın amacı, Türkiye peynir sektörünün uluslararası ticaretteki rekabet gücünü belirlemek ve AB ve seçilmiş AB üyesi ülkelerle karşılaştırmaktır. Çalışmanın verileri Uluslararası Ticaret Merkezi veri tabanından (2001-2016) derlenmiştir. Uluslararası rekabet gücünü ölçmede Balassa (RCA) ve Vollrath (RXA, RTA, RC) indeksleri kullanılmıştır. Çalışmada bu indekslerin yanı sıra uluslararası rekabet gücünün karşılaştırılmasında Ticaret Dengesi İndeksi de kullanılmıştır. Araştırmada, Türkiye’nin ortalama RXA, RTA, RC ve TBI indeks sonuçları sırasıyla 0,44, 0,34, 1,51 ve 0,49 ve AB-28’için bu sonuçlar sırasıyla 2,21, 0,34, 0,17 ve 0,10 olarak hesaplanmıştır. Türkiye uluslararası peynir ticaretinde karşılaştırmalı avantaja sahip olmasına rağmen, AB’nin avantajı, Türkiye’ye göre daha fazladır.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Malacosoma neustria Larvalarına Farklı Sekonder Maddelerin Sinerjistik Etkisi 全文
2018
Oğuzhan Yanar
Bu çalışmada polifag bir tür olan Malacosoma neustria’nın son larva döneminde toplam diyet tüketim miktarı, pupa ağırlıkları, pupaların lipit ve protein miktarları ve gelişme sürelerine sekonder maddelerin sinerjistik etkisi araştırılmıştır. Kontrol diyetine farklı konsantrasyonlarda (%1, 3, 5) tanik asit, galik asit ve p-Kumarik asit katılarak 9 diyet hazırlanmıştır. Kontrol diyetine %3 konsantrasyonda tanik asit, galik asit ve p-Kumarik asit katılarak ikili kombinasyonlu 3 diyet hazırlanmıştır. Üçlü kombinasyonda bir diyet yapılarak toplamda 14 diyet ile tercihsiz beslenme deneyi yapılmıştır. Lipit miktarının belirlenmesinde kloroform kullanılmıştır. Protein analizi semi-mikro Kjeldahl metodu ile Kjeltec Auto 1030 analizörü (Tecator, Sweden) ile yapılmıştır. İstatistik analizlerde ANOVA-Dunnet testi kullanılmıştır. Kontrol grubuna göre hem tanik asit hem de p-Kumarik asit içeren diyetlere ilave edilen madde konsantrasyonu arttıkça, M. neustria larvalarının toplam diyet tüketim miktarlarında, pupa protein ve lipit miktarlarında azalma olduğu bulunmuştur. Gallik asit ilave edilen diyetlerde gallik asit konsantrasyonu arttıkça toplam tüketim miktarının arttığı belirlenmiştir. Diyete ilave edilen tanik asit konsantrasyonu arttıkça gelişim süresinin uzadığı bulunmuştur. Bu çalışmada kullanılan sekonder maddelerin ilgili konsantrasyonlarına ve kombinasyonlarına larvaların dirençli olduğu ve pupa dönemine ulaşabildikleri gözlemlenmiştir.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Evaluating an Interspecific Helianthus annuus × Helianthus nuttallii Line for Use in Sunflower Breeding Program 全文
2018
Roumiana Dimova Vassilevska-Ivanova | Ira Stancheva | Maria Geneva | Zoya Tcekova
Interspecific cross was made between the common sunflower inbred line HA89 and an accession of wild Helianthus nuttallii (2n=2x=34) resistant to the most harmful disease complex and tolerant to drought and high temperature. The recombinant inbred line was a BC1F15 progeny. The most remarkable feature observed was the vigorous plant habit that manifests itself in measurable morphological characters such as increment plant height, stem diameter and diameter of the head. The line was non-branched (monocephalic) without anthocyanin pigmentation and possessed good agronomic characteristics. Along with the morphological and reproductive traits, some biochemical characteristics related to antioxidant activity were associated to wide hybridization. The overall characteristics of HA-Hnutt line make it a useful plant material for research on interspecific hybridization in Helianthus genus.
显示更多 [+] 显示较少 [-]