细化搜索
结果 41-50 的 183
klık Stresinin Kestane (Castanea Sativa Mill.) Fidanlarında Yaprak Gaz Değişkenlerine ve Prolin Miktarlarına Etkisi
2023
Fadime Beyazyüz | Şemsettin Kulaç
Küresel ısınma nedeniyle ortaya çıkan su kıtlığı ağaçların büyümesini ve gelişmesini sınırlayarak kuraklık stresine neden olmaktadır. Türkiye’de doğal olarak yetişmekte olan Fagaceae familyasına ait kestane (Castanea sativa) kuraklıktan etkilenmektedir. Bu çalışmada Türkiye’nin Akdeniz bölgesinin üç farklı popülasyonundan (Akseki, İbradı ve Selge); Ege bölgesinden (İzmir-Ovacık), Marmara bölgesinden (Bursa) ve Karadeniz bölgesinden (Düzce) toplanan C. sativa tohumlarından elde edilen fidanlar kullanılmıştır. Sera ortamında farklı sulama rejimlerine tabi tutulan üç yaşında (3+0) kestane fidanlarının kuraklık stresi altındaki yaprak gaz değişim parametreleri [net asimilasyon (fotosentez) oranı (A), stoma iletkenliği (gs), terleme miktarı (E), içsel su kullanım etkinliği (iWUE=A/gs) ve anlık bitki su kullanım etkinliği (WUE=A/E)] ve prolin birikimine etkisi araştırılmıştır. Sonuç olarak, bütün popülasyonların E, A, gs değerlerinin kontrol gruplarına göre önemli ölçüde azalmasının yanı sıra prolin birikiminin kontrol gruplarına göre arttığı gözlenmiştir. Sonuç olarak altı farklı C. sativa popülasyonlarının kuraklığa adaptasyon potansiyellerinin değişkenlik gösterdiği ancak Akdeniz popülasyonlarının kuraklığa adaptasyon potansiyellerinin daha yüksek olabileceği gözlenmiştir.
显示更多 [+] 显示较少 [-]The Effect of Selenium, Vitamin E, Vitamin A and Vitamin D3 Applications on Fertility in Awassi Sheep with Estrus Synchronization During the Breeding Season
2023
Mehmet Efe | Mustafa Kemal Sarıbay | Ece Koldaş Ürer | Ayşe Merve Köse
The purpose of this study was to determine the effects of selenium, vitamin E, vitamin A, and vitamin D3 treatments on reproductive parameters in Awassi sheep fed solely dry grass and grain stubble during the breeding season with estrus synchronization. Seventy-five sheep were implanted with intravaginal sponges containing 20 mg of flugestone acetate for 9 days for estrus synchronization. On the day the sponges were inserted, the first group received an intramuscular injection of a supplement containing 200,000 IU of vitamin A, 30,000 IU of vitamin D3, and 20 mg of vitamin E, as well as a supplement containing 1 mg of sodium selenite and 60 mg of vitamin E. The second group was the control group, with no supplementary vitamin injected. On the day of sponge removal, the sheep received intramuscular injections of 500 IU PMSG and 250 mcg cloprostenol sodium in both groups. The sheep in the first group were given a second injection of the supplement on the same day that contained 20 mg of vitamin E, 30,000 IU of vitamin D3, and 200,000 IU of vitamin A. The sheep that showed signs of estrus were mated naturally after the estrus synchronization. Estrus rates were 86.11% and 85.29%, conception rates were 74.19% and 58.62%, pregnancy rates were 63.88% and 50%, lambing rates were 100% and 100%, and litter size was found to be 126.08% and 123.52% in Group I and II, respectively (P=0.858). Although there was no significant difference in the reproductive characteristics between the groups (P>0.05), Group I had a greater pregnancy rate and litter size. During the breeding season, it is believed that the regular application of vitamin and mineral supplements on a program basis in sheep fed only dry pasture and grain stubble contributed to fertility.
显示更多 [+] 显示较少 [-]The Effect of Vermicompost Application on Yield and Nutrient Concentration of Oily Rose
2023
Fatih Kural | Ali Coşkan
In the study, the impact of employing vermicompost to boost oil rose (Rosa damascena Mill.), a native of Isparta province, to improve yield and nutrient content, was explored. Four different doses (V0: 0 kg ha-1, V1: 1000 kg ha-1, V2: 2000 kg ha-1, and V3: 3000 kg ha-1) of vermicompost were tested in the field conditions at 3 replicates. Vermicompost was applied to the canopy projection area and incorporated into the soil. Flower harvest was started on April 30, 2018, and throughout 20 days, the blooming flowers were collected and weighed daily basis. Following the harvest, leaf samples were collected from the plants, and the concentrations of certain macro and micronutrients were assessed.The study's findings demonstrated that applying vermicompost boosted the yield of oily rose blooms. The greatest yield value was determined to be 5850 kg ha-1 at a vermicompost dose of 2000 kg ha-1, which was 660 kg ha-1 greater than the control application. It was observed that vermicompost treatments had no significant influence on plant nutrient concentrations. This condition is assumed to be related to the removal of minerals from the plant during harvest. The findings indicate that the usage of vermicompost can contribute in the production of oil roses, and a dose of 2000 kg ha-1 can be suggested. This research establishes the feasibility of employing vermicompost in oil rose cultivation and sets the framework for future research.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Nodulation Potential of Annual Sweet Lupins (Lupinus spp. L.) and its Effect on Soil Nitrogen and Phosphorus in Acidic Soils of Western Amhara, Ethiopia
2023
Likawent Yeheyis | Tesfaye Feyisa | Wondmeneh Mekonnen | Matthew Nelson | David Mcnaughton | Zelalem Yadelew | Heather Sanders
In Ethiopia livestock feed shortage and soil acidity are serious problems. In recent years sweet lupins (white and blue species) were introduced as multipurpose crops in the country. However, there is no information about their nodulation potential. This study was conducted to evaluate nodulation potential of these sweet lupins and their effect on nitrogen (N) and phosphorous (P) content of the soil. Seven lupin varieties were evaluated using factorial arrangement (seven varieties * two inoculations) in a randomized complete block design in two locations for two years. The result showed that effect of inoculation and location was not significant (P > 0.05) on biomass, seed, nodule number and soil parameters. While the effect of variety was significant (P < 0.05) on nodule parameters. Its effect on dry biomass and seed yields was also significant in either of the years. Variety and year had no effect on soil N and P contents. In the first year, blue sweet lupin entries had the highest nodule number per plant, 222 nodules. In the second year similar nodulation performance was observed among species and varieties. Soil N and P were not affected by varieties and inoculation. In addition to their yield advantage, compared to the sweet white entries, blue sweet lupin varieties had high potential in nodulation. Therefore, these introduced sweet blue lupins can be used as multipurpose crops in acidic soils of Ethiopia.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Artvin Merkez İlçe ve Yakın Çevresinde Heyelan Duyarlılığının Analitik Hiyerarşi Yöntemi ile Belirlenmesi
2023
Manolya Özdemir Durak | Tevfik Hakan Altınçekiç
Heyelanlar, tıpkı diğer afetler gibi dünyada ve Türkiye’de yüksek can ve mal kayıplarına neden olan ancak doğru arazi planlaması ve önlemlerle zararı en aza indirilmesi mümkün doğa olaylarıdır. Heyelan olayları Türkiye’de arazinin eğimli yapısı, yağışlı iklim koşulları, yanlış arazi örtüsü kullanımları gibi faktörlerin etkisi ile Karadeniz Bölgesi’nde sıklıkla yaşanmaktadır. Çalışma alanı olarak belirlenen Artvin Merkez İlçe ve yakın çevresi, içinde bulunduğu Karadeniz Bölgesi ile benzer şekilde sahip olduğu topografik yapı, iklim koşulları, yoğun yapılaşma, hidroelektrik santraller, maden sahaları, barajlar ve yol yapım çalışmalarının etkisi altında sıklıkla heyelanların yaşandığı bir bölgedir. Bu noktadan hareketle, çalışma kapsamında Analitik hiyerarşi süreci (AHP) ile Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) kullanılarak alanı ile birlikte alandaki mikro havzaların heyelan duyarlılığının belirlenmesi ve heyelan duyarlılığı yüksek alanlar için heyelan riskini azaltmaya yönelik çözüm önerileri geliştirilmesi hedeflenmiştir. Yapılan analizler sonucunda çalışma alanının yüzölçümünün %48,55’inin orta düzeyde %46,21’inin ise yüksek düzeyde heyelan duyarlılığına sahip olduğu belirlenmiştir. Aritmetik ortalama ile oluşturulan mikro havzalar düzeyinde haritalara göre ise çalışma alanında yüksek heyelan duyarlılığına sahip 230 mikro havza yer almaktadır. Alanda belirlenen heyelan duyarlılıkları göz önünde bulundurulduğunda, heyelan riskinin azaltılması için alan kullanım planlama kararları alınırken heyelan duyarlılık analizleri ve haritaları dikkate alınmalıdır.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Tuz Stresi ve Farklı Kalsiyum Dozlarının Domateste Verim ve Kalite Üzerine Etkisi
2023
Zuher Rashid Shakir | Naif Geboloğlu
Bu çalışmada, topraksız tarım koşullarında farklı tuz stresi ve kalsiyum dozlarının domateste verim ve kalite üzerine etkisi araştırılmıştır. Çalışmada üç farklı tuz dozu (2, 4 ve 6 dS/m) ve dört farklı kalsiyum dozu (0, 50, 100 ve 200 ppm) modifiye edilmiş Hoagland besin solüsyonu ile birlikte bitkilere uygulanmıştır. Standart Hoagland çözeltisi 2 dS/m olarak hazırlanmış ve yüksek tuz konsantrasyonları için (4 ve 6 dS/m) NaCl kullanılmıştır. Yüksek tuzluluk (4 ve 6) pazarlanabilir verimde düşüşe neden olurken, yüksek kalsiyum dozları (100 ve 200 ppm) tuzluluğun verim üzerindeki etkisini önemli ölçüde azaltmıştır. En yüksek tuz konsantrasyonunda (6 dS/m) kalsiyumun 100 ppm'den 200 ppm'e yükselmesi pazarlanabilir verimi 122,51 ton/ha'dan 199,74 ton/ha'a çıkarmıştır. Yaprak klorofil içeriği (SPAD) tuz konsantrasyonundan etkilenmezken, artan kalsiyum dozları klorofil içeriğinde artışa neden olmuştur. Özellikle yüksek tuz stresi altında (6 dS/m) kalsiyumun klorofil artışına etkisi daha belirgin olmuştur. Meyvede elektriksel iletkenlik, suda çözünebilir kuru madde miktarı (Brix) ve titre edilebilir asit miktarı tuzluluk arttıkça artarken, pH azalmıştır. Yüksek tuzlulukta kalsiyum arttıkça Brix ve titre edilebilir asit miktarı azalmıştır. Sonuç olarak, besin solüsyonunun tuz konsantrasyonunun yüksek olması pazarlanabilir ve toplam verimde önemli düzeyde düşüşe neden olurken, tuz stresi altında yüksek kalsiyum uygulaması verim kaybını azaltmıştır. Tuz stresi x kalsiyum interaksiyonu meyve kalite parametrelerini önemli düzeyde etkilemiştir.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Farklı Küspeler ile Hazırlanan Süt Sığırı Rasyonlarının In Vitro Gaz Üretim Parametrelerinin Karşılaştırılması
2023
Kadir Erten | Levend Coskuntuna | Fisun Koç
Bu çalışmada, farklı küspeler kullanılarak oluşturulan rasyonların in vitro gaz üretim (GÜ) parametreleri karşılaştırılmıştır. Rasyonlara küspe olarak soya fasulyesi küspesi (SFK) (R1), ayçiçeği tohum küspesi (ATK) (R2) ve kanola küspesi (KK) (R3) katılmıştır. Bu küspelerin farklı oranlarda katılarak oluşturulduğu (R4, R5, R6 ve R7) rasyonlar da hazırlanarak, toplam 7 rasyon elde edilmiştir. Rasyonların besin madde değerleri arasındaki farklılık, mısır DDGS ile dengelenmiştir. Rasyonu oluşturan yem hammaddeleri ve 7 farklı rasyonun kuru madde (KM), ham kül (HK), ham protein (HP), ham yağ (HY), in vitro gaz, in vitro metan ve CO2 üretim miktarları belirlenmiştir. Elde edilen in vitro gaz üretim miktarları ile organik madde sindirilebilirliği (OMS), metabolik enerji (ME) ve net enerji laktasyon (NEL) değerleri hesaplanmıştır. ATK, KK ve SFK’in, inkübasyon süresinin 24. saatinde oluşan gaz miktarları sırasıyla 31,77, 34,65, 50,34 ml olarak bulunmuştur. Küspelerin tek başına katıldığı gruplar arasında ise en yüksek gaz üretimi SFK katkılı R1 grubunda 59,20 ml olarak tespit edilirken, en düşük KK katkılı R3 grubunda 50.54 ml olarak tespit edilmiştir. En düşük CH4 miktarı ATK katkılı R2 grubunda 7,77 ml olarak bulunmuştur. Küspelerin aynı rasyonda kullanımının, tek başlarına kullanımlarına göre daha fazla CH4 ürettiği tespit edilmiştir. Araştırma sonucunda, rasyona ATK’nin SFK ve KK’ne göre oransal olarak daha fazla katılmasının hem ekonomik hem de ekolojik olarak daha fazla katkı sağladığı ve sindirebilirliği de artmasına neden olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca rasyona SFK, ATK ve KK’den biri katılacak ise ATK kullanılmasının daha ekonomik olacağı belirlenmiştir.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Nüfus Değişimlerinin Köyün Bazı Özellikleri ile İlişkisi ve KırsaldaNüfus Sürdürülebilirliği: Tokat İli Örneği
2023
Aysel Ergün | Esen Oruç
Bu araştırma Tokat ili kırsalında nüfus hareketlerini değerlendirmek, köylere ait bazı özellikleri belirlemek ve nüfus hareketleri ile bu özellikler arasında ilişkiyi ortaya koymak amacıyla gerçekleştirilmiştir. Araştırmada kullanılan nüfus verileri TÜİK veri sisteminden derlenmiş, köylere ait özellikler ise 600 köy muhtarı ile görüşülerek belirlenmiştir. 16 yıllık süreci kapsayan veri setinin değerlendirilmesi ile varılan sonuçlara göre, Tokat il ve ilçelerine bağlı köylerden %78,8’i azalış göstermiştir. Artan veya sabit kalan köylerin oranı ise %21,2’dir. Araştırma alanında çiftçilik faaliyetlerini devam ettirerek geçimini sağlayan bir nüfusun varlığından söz edilebilir. Tarım dışı meslek çeşitliliğinin yörede kısıtlı düzeyde olduğu, köylerin genellikle orta gelir grubu hanelerden oluştuğu söylenebilir. Kuru tarım alanlarının fazla olmasına bağlı olarak üretimin en yoğun olduğu ürün grubu tarla bitkileridir. Hayvancılık faaliyetleri düşük oranlı bir nüfus tarafından sürdürülmektedir. Köylerin il merkezine mesafesi ortalama 66,2 km’dir. Ki-kare analiz sonuçlarına göre nüfus değişimi ile il merkezine mesafe, çiftçilik ve tarım dışı meslek oranı arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Şiddetli azalan köyler il merkezine en uzak köylerdir. Ayrıca, çiftçiliğin ve diğer meslek çeşitliliğinin fazla olduğu köylerde de şiddetli göç yaşandığı tespit edilmiştir. Kırsalda var olan genç ve orta yaş grubun kırsalda yaşamaya devam etmesi ve kente göç etmiş aynı grubun köyde yaşamayı tercih etmesi için genel desteklerden farklı destekleme çalışmaları yapılabilir. Özellikle hayvancılık faaliyetlerinin canlandırılması gençlerin köyde kalması veya gidenlerin köye dönmesi için bir alternatif olabilir.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Extraction of Bioactive Compounds from Yellow Onion Peels: Taguchi-SAW Hybrid Optimization
2023
Mehmet Güldane | Ali Cingöz
The aim of this study was to obtain an extract rich in bioactive components from yellow onion peels, which are generally considered waste material. Accordingly, a three-factor three-level Taguchi (L9) experimental design with three factors, namely ethanol concentration (A; 50%, 75%, 100%), extraction temperature (B; 30, 40, 50 °C), and sonication time (C; 10, 20, 30 min) was used to optimize the ultrasound-assisted extraction process of onion peel powders. Through Taguchi optimization, the optimum extraction conditions were determined as A2B3C2 to obtain the extract with the highest total phenolic matter (TPM) content and antioxidant activity (DPPH (%)). In addition, the extract produced under A2B1C2 conditions was found to be the richest in total monomeric anthocyanin (TMA) content with the highest level of color pigments. In order to determine the overall optimization conditions and to reduce the three-response optimization process to a single response, the simple sum weighting (SAW) method was used as a multi-criteria decision-making method. As a result of the optimization, it was concluded that an extract rich in bioactive components with optimal TPM and TMA contents and DPPH (%) value could be obtained as a result of sonication at 30 °C for 20 min to onion peel powders mixed with a solvent containing 75% ethanol (A2B1C2). The extraction conditions of bioactive components from yellow onion peels were successfully optimized by the Taguchi-SAW hybrid optimization method.
显示更多 [+] 显示较少 [-]A Workshop Example of Basic Design Education in Interior Architecture
2023
Hatice Sena Azkur | Murat Oral
The “Basic Design” is one of the common introductory courses in design disciplines. It has great importance in interior architecture education as it forms the basis of design practice. Education that proceeds through abstract concepts creates difficulties for students to internalize this course. To avoid these difficulties, learning by doing is of great importance. The learning-by-doing approach was carried out in the form of a workshop within the scope of the “Basic Design 1” course of the Department of Interior Architecture at Konya Technical University in the fall semester of the 2022-2023 academic year. Students were asked to produce three-dimensional designs using basic design principles and elements. The class was divided into groups of eight people and studies were carried out with a workshop coordinator in each group. The duration of the workshop was planned as four weeks. During the workshop, students learned to use materials and colors, to design an original composition. At the end of the workshop, students learned to embody the abstract concepts they learned during the year by creating a composition that considers functionality and aesthetics. In order to evaluate the efficiency of the workshop, a survey study was carried out after the course period ended. As a result, it has been seen that the intelligibility of Basic Design 1, which is a course taught through abstract concepts, has increased thanks to the workshop.
显示更多 [+] 显示较少 [-]