Refine search
Results 141-150 of 328
İstanbul İli Adalar İlçesi’nde Hobi Bahçeleri ve Peyzaj Alanlarında Yetiştirilen Süs Bitkilerinde Tospovirüslerin Saptanması Full text
2017
Fatma Şafak | Muharrem Arap Kamberoğlu
Bu çalışma, İstanbul ili Adalar İlçesinde (Büyükada, Heybeliada, Kınalıada, Burgazada) hobi bahçeleri ve peyzaj alanlarında yetiştirilen süs bitkilerinde Tomato spotted wilt virus (TSWV), Iris yellow spot virus (IYSV) ve Impatients necrotic spot virus (INSV) varlığının saptanması amacıyla, 2015 ile 2016 yılları arasında yürütülmüştür. Bölgede yapılan survey çalışmalarında simptomolojik olarak şüpheli süs bitkileri ile simptom göstermeyen süs bitkilerinden doku örnekleri alınmıştır. Toplanan 150 adet süs bitkisi örneği öncelikle Double Antibody Sandwich (DAS) ELISA yöntemi ile testlenmiş ve örneklerin hiçbirinde TSWV ve INSV infeksiyonu saptanmamıştır. ELISA testlerinde IYSV ile bulaşık olduğu saptanan örnekler RT-PCR çalışmalarında kullanılmıştır. IYSV-465c; IYSV-239f primer çifti ile yapılan RT-PCR çalışmalarında Pittosporum tobira ve Hydrangea macrophylla için 240 bp büyüklüğe sahip band gözlenmiştir. Böylece, IYSV’nin Adalar ilçesinde varlığı moleküler olarak da ortaya konulmuştur.
Show more [+] Less [-]Farklı Bağlardan Toplanan Yaş Üzümler ile Bunların İki Farklı Yöntemle Gerçekleştirilen Kurutma İşlemleri Sonrasındaki Pestisit Kalıntılarının Tespit Edilerek Karşılaştırılması Full text
2017
Orhan Dinçay | Gamze İsfendiyaroğlu | Alev Aydın
Ekonomik bir dayandırma yöntemi olan kurutma; yaş ürünlerdeki serbest suyu uzaklaştırarak ürünlerde meydana gelebilecek biyokimyasal reaksiyonların yavaşlatılmasıdır. Dünya’da bandırılmış (potasalı) ve bandırılmamış (naturel) olmak üzere başlıca iki tip çekirdeksiz kuru üzüm üretilmektedir. Bu çalışmada 2015 yılında Alaşehir (Manisa) bölgesinde sultaniye üzümü yetiştirilen 6 farklı bağdan hasat döneminde yaş üzümler toplanmıştır. Bu üzümlerin bir kısmı potasalı ve naturel olarak kurutulmuştur. Hem yaş üzümlerde hem de iki farklı şekilde kurutulan kuru üzümlerde pestisit analizleri gerçekleştirilmiştir. Analizler sonucunda her bağda en az 8 adet pestisit etken maddesi tespit edilmiştir. Bu bağlardan iki tanesinin yaş üzümünde, üç tanesinin de kuru üzümünde MRL (Maximum Residue Limit, Maksimum kalıntı miktarı) değerlerini aşmış en az bir adet pestisit etken maddesi bulunmaktadır. Pestisit etken maddelerinin tamamına yakını üzümler kurutulduğu zaman konsantrasyonlarında artış göstermiştir. Ayrıca potasalı kurutulan kuru üzümlerde natural kurutulan kuru üzümlere kıyasla daha yüksek konsantrasyonlarda pestisitler tespit edilmiştir.
Show more [+] Less [-]İnsülin Direnci, Beslenme ve Yağlı Yeme İsteği ile CD36 Reseptörü İlişkisi Full text
2017
Merve Ekici | Reyhan Nergiz-Unal
Global olarak beslenme gibi yaşam tarzındaki hızlı değişim ile birlikte insülin direnci ve diyabet prevalansı hızla artış göstermiş ve günümüzde Tip II diabetes mellitus (Tip II DM) epidemik bir sorun haline gelmiştir. Yaşam tarzı müdahalelerinden en önemlisi olan diyetin düzenlenmesi ise tip II DM’nin ortaya çıkmasının engellenmesinde, geciktirilmesinde, komplikasyonların oluşmasında ve önlenmesinde önemli bir role sahiptir. Son yıllarda yapılan çalışmalarda Tip II DM gelişimine neden olan patolojik faktörler arasında yer alan insülin aktivitesi ve insülin sekresyonunun diyabet nedenini belirlemek açısından tek başına yetersiz kaldığı ele alınmaktadır. Buna ek olarak diyabet etiyolojisinde multi-faktöriyel nedenlerin, insülinin yanı sıra farklı reseptörlerin yer aldığı ve bu durumu genetik çalışmaların desteklediği bilinmektedir. Bu reseptörlerden biri olan CD36 reseptörü ise, kardiyovasküler sağlık ve hastalıklar, kanser, diyabet, insülin direnci, tat alma duyusu ve besin seçiminde önemli rol oynamaktadır. Yapılan çalışmalarda yüksek kan CD36 düzeylerinin tip II DM patogenezinde yeni bir belirteç olarak katkı sağlayabileceği yer almaktadır. Ayrıca güncel veriler CD36 reseptörünün yağlı besin seçimi açısından farklı tat ve kokularda görev alabildiğini göstermektedir. Bu derlemede CD36 reseptörü ile insülin direnci ve diyette yağlı besin seçimi arasında ilişki incelenmiştir.
Show more [+] Less [-]Türkiye’de Yetiştirilen Holştayn İneklerde Süt Verim Özelliklerine Ait Fenotipik ve Genotipik Parametre Tahminleri Full text
2017
Ahmet Derviş Sarar | İbrahim Tapkı
Bu araştırmada, Koçaş Tarım İşletmesinde yetiştirilen Siyah Alaca ineklerin süt verim özellikleri incelenmiştir. Bu özelliklere ait fenotipik ve genotipik parametre tahminleri yapılmıştır. İncelenen özelliklere ait en küçük kareler ortalaması laktasyon süt verimi, 305 gün süt verimi, laktasyon süresi ve kuruda kalma süresi sırasıyla; 7046,18 kg, 6588,38 kg, 327,37 gün ve 67,48 gün, olarak tespit edilmiştir. Yine aynı özelliklere ait kalıtım dereceleri ise sırasıyla; 0,25, 0,26, 0,07, 0,03 ve 0,30 olarak tahmin edilmiştir. Yılın, mevsimin ve laktasyon sırasının laktasyon süt verimi, 305 gün süt verimi ve laktasyon süresi üzerine etkisi ile kuruda kalma özelliği üzerine mevsimin ve laktasyon sırasının etkisi önemli bulunmuştur. Araştırma sonuçları, süt verim özellikleri bakımından Koçaş Tarım İşletmesi yetiştiricilik şartlarının iyi durumda ve işletme için hesaplanan genotipik parametrelerin de kabul edilebilir sınırlar içerisinde olduğunu göstermiştir.
Show more [+] Less [-]Drying of Foods with Foam mat Drying Method Full text
2017
Emine Varhan | Mehmet Koç
The foam mat drying is one of drying methods applied to produce powdered food in the food industry. Foam mat drying, which is better than other methods of drying in terms of drying time and cost, is used to convert powder form of various foods such as fruit, milk and seafood. The formation of the foam structure is provided with foaming agents and/or stabilizers. The surface area and drying efficiency of food product increase with conversion to foam structure. In this review, knowledge about the process conditions applied during the process of converting the food into powder form by foam drying method, the obtained product properties and the applicability of foam mat drying to various foods are presented.
Show more [+] Less [-]Attitude of Farmers towards Thai Koi Farming in Selected Upazila of Bangladesh Full text
2017
Farruk Ahmed | Mohammad Zulfikar Rahman | Shonia Sheheli | Debashish Sarker Dev
The main purposes of the study were to determine the attitude of farmers towards Thai Koi farming in a selected area of Mymensingh district. Attempt was also made to identify the problems faced by the farmers in Thai Koi farming. Data were obtained from randomly selected 70 Thai Koi farmers of Shaiod and Ahmedpur villages in Kheruajani Union under Muktagachha Upazila of Mamensingh district during April, 2015. Attitude of the farmers was measured in respect of different aspects of Thai koi production. A three-point rating scale was used to indicate the Thai koi farmers’ response against each statement. The possible score for each respondent could range from 15 to 45 and observed score ranged from 31 to 41. It is evident that ‘I believe that Thai koi farming in pond can supply protein and nutrition to the family members ranked first as a statement in attitude scale of Thai Koi farmers. Second is ‘I like Thai Koi farming because it has higher growth rate than that of other local Koi’. Most of the Thai Koi farmers had highly favourable attitude. Among the problems, ‘high sensitivity to disease of Thai Koi’ got the highest problem confrontation score and stood the first ranked problem and other problem were ‘High price of Thai koi feed’, High price of drugs’ and ‘High price of farm labour’ etc. Farmers suggested from their experiences that there should have need-based spot training on effective management of Thai Koi farming. In achieving this target, Department of Fisheries and allied NGOs may play a crucial role.
Show more [+] Less [-]Farklı Sulama Düzeyi ve Biyoaktivatör Uygulamalarının ‘Rubygem’ Çilek Çeşidinde Meyve Kalite Özellikleri Üzerine Etkileri Full text
2017
Mehmet Ali Sarıdaş | Burçak Kapur | Eser Çeliktopuz | Sevgi Paydaş Kargı
Araştırmada farklı sulama seviyeleri ve biyoaktivatör (ComCat) uygulamalarının ‘Rubygem’ çilek çeşidinde meyve kalite kriterleri üzerine etkileri incelenmiştir. Çalışmada dört farklı sulama seviyesi incelenmiş olup, A sınıfı buharlaşma kabından ölçülen buharlaşma miktarının tamamı olan IR100 konusu, uygulanacak suyun yarısının verileceği konu IR50, %75’inin verileceği konu IR75 ve %125’inin verileceği konu IR125 olarak adlandırılmıştır. İlave olarak biyoaktivatör uygulamaları bitki dikiminden yaklaşık iki ay sonra 3’er hafta arayla 4 kez yapılmıştır. Biyoaktivatörün incelenen parametreler üzerine tek başına etkisi önemsiz bulunmuştur. Sulama düzeylerindeki azalmayla meyvelerde özellikle tadı etkileyen SÇKM ve şeker/asit oranının önemli düzeyde arttığı görülmüştür. En yüksek SÇKM ve şeker/asit oranı %9,42 ve 21,7 değerleri ile IR50 konusundan elde edilmiştir. Buna karşın IR100 konusu dışındaki bütün uygulamalarda meyve ağırlığında önemli düzeyde azalmalar belirlenmiştir. Her ne kadar kısıtlı sulama meyve ağırlığında azalmaya neden olsa da son zamanlarda tüketicilerin yeme kalitesine verdikleri önem nedeniyle söz konusu rejimde meyvelerde artan şeker içeriği ile şeker/asit düzeyi çilek yetiştiricileri için önemli bir strateji olabilecektir. Bununla birlikte meyve ağırlığında azalmaya neden olmayan tam sulamanın biyoaktivatör ile birlikte uygulanmasıyla meyve tadının arttırılabileceği de belirlenmiştir.
Show more [+] Less [-]Probiyotik Mayalar ve Özellikleri Full text
2017
Hatice Yıldıran | Güldeb Başyiğit Kılıç | Aynur Gül Karahan
Probiyotikler tüketicinin sağlığı üzerinde olumlu etkileri olan mikroorganizmalardır. Probiyotik uygulamalarının sağlık üzerine etkileri hakkında yapılmış pekçok araştırma bulunmaktadır. En yaygın kullanılan probiyotik bakteriler; bifidobakteriler ve laktobasiller, laktokoklar ve streptokoklar gibi laktik asit bakterileridir. İnsanlar için probiyotik olarak kullanılan mikroorganizmalar arasında ayrıca mayalar, basiller ve enterokoklar da bulunmaktadır. Probiyotik mayalar son yıllarda bilim insanları için ilgi çekici bir alan olmuştur. Yapılan bazı çalışmalar Saccharomyces cinsine ait türlerin antibakteriyel ve probiyotik özelliklere sahip olabileceklerini göstermiştir. Saccharomyces boulardii yıllardır insanları farklı gastrointestinal rahatsızlıklarından korumak veya hastalıklardan iyileştirmek amacıyla probiyotik olarak kullanılan, patojenik olmayan bir mayadır. S. boulardii özellikle ilaç endüstrisinde genellikle liyofilize formda kullanılmaktadır. Yapılan bu derleme çalışmasında probiyotikler, mayaların probiyotik olma özellikleri ve probiyotik mayaların kullanım alanları hakkında bilgiler verilmiş ve bu alanda yapılan araştırmalardan örnekler sunulmuştur.
Show more [+] Less [-]Potato Processing Industry By-products and Their Evaluation in Animal Nutrition Full text
2017
Pınar Özdemir | Hatice Basmacıoğlu Malayoğlu
All around the world, particularly in developed countries, fresh potato consumption decreased while the consumption as fast food, snack and convenience food was increased. Potato processing industry has by-products such as cull potato, peel, pulp, and waste water. These by-products can be utilized for production of ethyl alcohol, single cell protein, microbial enzymes, lactic acid, organic fertilizer and bioethanol. The pulp obtained from the processing of potato for starch production can be considered as an energy source with starch content in animal nutrition. Recently, potato peel with the contents of bioactive compounds (chlorogenic, caffeic, gallic, protocatechuic acids) and their antioxidant and antimicrobial effects have been intensely focused on. Conversion of by-products of potato processing industry into value-added products is economically important. It was reviewed here by-products of potato processing industry and their evaluation in animal nutrition.
Show more [+] Less [-]Comparative Studies on Growth Performance of Heterobranchus bidorsalis (Geoffroy Saint-Hilaire, 1809) in Different Culture Facilities Full text
2017
Lord Tertese Angahar
Total catches of fish from the wild reached a plateau in the early 1990s. Capture fishery production for both food and non-food utilization has levelled off. There is need for aquaculture expansion and improved output. The aim of this study was to determine the most productive facility for production of Heterobranchus bidorsalis. H. bidorsalis is the most important species from the genus Heterobranchus. It is endemic to Africa. Seven hundred H. bidorsalis fingerlings were acclimatized for 7 days, 200 fingerlings were randomly selected and stocked in: Earthen ponds, Concrete tanks, and Plastic tanks labelled as T1, T2 and T3 respectively. Each treatment had two replicates, 100 fingerlings in each. The culture facilities were constructed to have water volume which was not significantly different. The earthen ponds, concrete and plastic tanks water volume was maintained at 2,320 litres, 2,304 litres, and 2,331 litres respectively. Fingerlings were fed with 2mm Coppens of 45% crude protein at 5% biomass. Feeding was carried out at 9:00 and 16:00 hours for 56 days. All treatments were given equal care. Final Standard Length, Final Total Length, Total Length Gain, Final weight Gain and Weight Gain recorded were: 13.04±0.57, 13.44±0.75, 32±0.96, 4.45±1.34, 30.36±1.13 and 23.34±2.4 respectively. Growth was significantly higher in T1. In concrete and plastic tanks, observed growth parameters recorded had the following values: 11.75±0.82 and 11.21±0.83, 12.31±0.85 and 11.95±0.89, 3.2±0.96 and 2.84±0.85, 22.24±2.78 and 21.24±5.84, and 14.85±1.7 and 14.99±1.02 for Final Standard Length, Final Total Length, Total Length Gain, Final Weight and Weight Gain respectively. There was no significance difference in growth between T2 and T3. The study did not discourage the use of concrete tanks and plastic tanks for H. bidorsalis culture, but considered earthen ponds as most ideal culture facility for yields optimization in H. bidorsalis.
Show more [+] Less [-]