Refine search
Results 41-50 of 344
Effects of the COVID-19 Pandemic on Eating and Meat Consumption Habits of Turkish Adults
2021
Güliz Haskaraca | Esra Bostanci | Yusuf Arslan
Animal originated proteins have great importance in meeting the daily protein need in a healthy and balanced diet due to their high protein content, amino acid pattern and good digestibility. Also, when included in a diet, they play an important role in the protection of individuals’ health and improving the life quality with their vitamin and mineral content. The aim of this study is to investigate the changes in meat and meat products consumption habits of people and whether they are concerned about reaching meat and meat products during the COVID-19 pandemic. For that purpose, a 24-question survey of 1000 people from several cities of Turkey was carried out. The majority of the participants stated that their consumption of red meat (77%), poultry meat (81%) and fish (66%) did not change due to the COVID-19 pandemic, while 10%, 8%, and 3% of the participants said their red meat, poultry meat and fish consumption increased, respectively. In addition, 13%, 11%, and 31% of the participants said there was a decrease in their red meat, poultry meat and fish consumption, respectively. The major reason for the decrease in red and white meat consumption was economic reasons, however, the reason for the decrease in consumption of fish was difficulties in reaching. During the COVID-19 pandemic, until the date that the survey was done, 12% of the participants had concerns about reaching meat and meat products. The main cause of their concern was being unemployed or losing their job after the COVID-19 pandemic.
Show more [+] Less [-]Japon Bıldırcınlarında Yumurta Ağırlığı, Kuluçka Sıcaklığı ve Kabuk Sıcaklığının Kuluçka Sonuçlarına Etkilerinin Belirlenmesi
2021
Sancar Kansak | Sedat Aktan
Bu çalışmada 32 haftalık yaştaki Japon bıldırcını sürüsünden elde edilen toplam 402 kuluçkalık yumurta, gelişme döneminde kabuk sıcaklığı, kabuk sıcaklığı ile makine sıcaklığı arasındaki fark ve oransal ağırlık (nem) kaybının kuluçka sonuçları üzerine etkilerinin belirlenmesi amacıyla kullanılmıştır. Yumurtalar ağırlık sınıfına göre iki gruba ayrılmış (≤12 g ve >12 g) ve makine katlarına rastgele ve eşit olarak dağıtılmıştır. Beklendiği üzere, kuluçkalık yumurta ağırlığı civciv çıkış ağırlıklarını önemli ölçüde etkilemiştir. Hafif yumurtalar ağır yumurtalara göre daha fazla nem kaybetmişlerdir. Embriyo, gelişme döneminin ilk yarısında hissedilir düzeyde ısı üretememekteyse de (endotermik faz), ikinci yarısında belirgin biçimde ısı üretmeye başladığından (ekzotermik faz), kabuk sıcaklığı makine iç sıcaklığından daha yüksek olmuştur. Bu durum ağır yumurtalarda daha belirgin olmaktadır. Gelişim döneminin ilk yarısında kabuk sıcaklığı hafif yumurtalarda ağır yumurtalara göre daha yüksekken, ikinci yarıda yumurta ağırlık gruplarında belirlenen kabuk sıcaklıkları katlara göre değişmiştir. Genel olarak, büyüyen embriyonun artık belirgin biçimde ısı ürettiği bu geç dönemde iri yumurtalarda ve üst katta yer alan yumurtalarda daha yüksek kabuk sıcaklıkları belirlenmiştir. Alt kattaki hafif yumurtalar, diğer tüm kombinasyonlardaki yumurtalardan daha düşük kabuk sıcaklığı değerlerine sahip olmuşlardır. Son dönem embriyonik ölümler ağır yumurtalarda önemli ölçüde daha yüksek bulunmuştur.
Show more [+] Less [-]Fertility of Uncontrolled Village Flock Eggs and Comparison of Quality Traits of Table-Eggs Produced in Different Production Systems
2021
Musa Sarıca | Kadir Erensoy | Ayşe İpek Özsoy
In this study, the eggs produced in uncontrolled village conditions were compared to free-range, organic and cage-system in two seasons, in autumn and spring, in terms of external and internal quality traits. In the autumn and spring period, 110 eggs were collected from the village eggs and 50 eggs from other production systems. In order to determine the fertility in the village eggs, 60 eggs were placed in a laboratory type incubator in both seasons and fertility control was made at the 18th day. All data of egg quality traits were performed by taking the average of the two seasons. Egg shape index, shell ratio, shell thickness, shell cleanness, shell defects, albumen and yolk traits differed significantly among production systems (P < 0.05). The lowest shape index, shell thickness and shell cleanness were found in village eggs. Higher shell rates were determined from eggs in cage and organic production compared to others (P < 0.05). The yolk height and yolk index were the lowest and the yolk colors were the darkest in the white cage eggs (P < 0.05). Brown cage eggs showed the better results in the majority of their quality traits. However, they had a higher meat and blood-spot level than other systems. In addition, the presence of cockerels in the village flocks caused the fertile eggs and approximately 85% fertility was obtained. Our results showed that it has become obvious that the village hen and free range hen eggs which can be marketed in high prices compared to the commercial eggs, have no superiority in terms of the traits they are considered. Besides, as they are significantly fertile, especially in hot summer months, according to storage duration and conditions, the probability of embryo development for these eggs has turned to be of high importance for consumption.
Show more [+] Less [-]Süt Sığırcılığı İşletmelerinde Ahır Gübresi Kullanımının ve Yönetiminin Ekonomik Analizi: Burdur İli Örneği
2021
Huriye Dönmez Özyakar | Hasan Yılmaz
Bu çalışmanın amacı Burdur ilinde süt sığırcılığı ile birlikte bitkisel üretim yapan işletmelerin, gübre olarak ahır gübresi kullanımlarının farklı işletme büyüklükleri düzeyinde ekonomik analizini yapmaktır. Araştırmanın verileri süt sığırcılığı ile birlikte bitkisel üretim yapan 102 işletmeden anket yöntemi ile elde edilmiştir. Analiz sonuçlarına göre; işletme büyüklüğü arttıkça işletmelerin bitkisel üretimlerinde ihtiyaçları olan bitki besin maddesini, hayvan gübresinden karşılama oranlarının arttığı belirlenmiştir. Ahır gübresinden besin maddesi ihtiyacının karşılanma oranı Grup I, II ve işletmeler ortalaması için sırasıyla; %29,9, %58,9 ve %45,2 olarak hesaplanmıştır. Çiftçilerin gübre olarak ahır gübresi kullandıklarında, Grup I, II ve işletmeler ortalaması için sırasıyla 51,8, 107,1 ve 80,6 TL/dekar tasarruf sağladıkları hesaplanmıştır. Bu sonuçlar ahır gübresi kullanımının çiftçiler için ekonomik olabileceğini göstermektedir. Bununla birlikte, işletmelerde fazla kimyasal gübre kullanımı ile ilişkili olarak besin maddesi kayıplarının olduğu saptanmıştır. İhtiyaç fazlası kimyasal gübre kullanımından dolayı ortaya çıkan besin maddesi kayıpları (fazlalıkları) Grup I, II ve işletmeler ortalaması için sırasıyla 7,1, 15,9 ve 11,8 kg olarak belirlenmiştir. Fazla bitki besin maddesi kullanımından dolayı ortaya çıkan ekonomik kayıp Grup I, II ve işletmeler ortalaması için sırasıyla 65,1, 152,6 ve 110,6 TL olarak hesaplanmıştır. Araştırma bölgesinde ahır gübresi ve kimyasal gübre kullanımında ve yönetiminde çiftçilerin bilgi düzeylerinin yetersiz olduğunu söylemek mümkündür. Ahır gübresi kullanımından önce çözülmesi gereken önemli bir sorun, çiftçileri toprak analizinin önemi hakkında bilgilendirmektir.
Show more [+] Less [-]Quantitative Analysis of Phenolic Compounds and Mineral Contents of Rosa canina L. Waste Seeds
2021
Kadriye Özlem Saygı
Natural products play an important role in medicine. They have been used extensively in folk medicine to treat various illnesses. In this work, quantitative analysis of phenolic compounds in methanol, acetonitrile and dichloromethane extracts of Rosa canina L. waste seeds were investigated by liquid chromatography coupled with tandem mass spectrometry (LC-MS/MS) LC-MS/MS. Mineral analysis of R. canina seeds was determined by inductively coupled plasma–atomic emission spectrometry (ICP-OES). Fe, Mn, K and Zn were found as chief elements. Quantitative analysis revealed that catechin was the major flavonoid in all extracts. This work offers a viewpoint for recycling the R. canina waste seeds into the economy due to their bioactive content.
Show more [+] Less [-]Ethnobotanical, Phytchemical, and Allelopathic Potentinal of Traditional Medicinal Plants
2021
Ishwari Gyawali | Sachin Bhattarai | Subodh Khanal
The study aims to report the ethnobotanical significance of medicinal plants for the treatment of various diseases, phytochemical constituents of those plants, their allelopathic effect, and impact of those plants on the socioeconomic aspect in Gulmi and Okhaldhunga district of Nepal. Altogether 41 species of medicinal plants from two areas were documented, using a semi-structured questionnaire. They have been using those species for the treatment of different ailment ranging from gastrointestinal problems, respiratory tract related problems, cuts and wounds, and dermatological problems. 18 of the potentially valuable medicinal plants were brought for performing secondary metabolites tests in methanol extract. The extracts have shown the presence of alkaloid, carbohydrate, glycosides, flavonoids, tannins, terpenoids, saponins, oil and protein, out of which alkaloid was found to be present in every sample. In contrast, only 5 possessed protein. Out of 18 plant extracts, 11 most valued ones were isolated to carry out allelopathy tests on mungbean seed. Only the control treatment bored germination of the mungbean with full radicle and plumule development. This study also reports the impact of the use of medicinal plants in people’s daily life.
Show more [+] Less [-]Niğde İl Kaliteli Süt Üretimi Optimum Toplama ve Taşıma Planlaması
2021
Davut Yeşil
Bu çalışmada, Niğde İli Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliğine üye büyükbaş hayvancılık işletmelerinden sabah ve akşam toplayarak işleme tesislerine sattığı sütün kalite değerlerinin korunmasını esas alan bir toplama ve taşıma modelini belirlemek amaçlanmıştır. Yapılan çalışma kapsamında birliğe üye 19 hayvancılık işletmesinden 12 ay boyunca ayda 2 kez çiğ süt numuneleri alınmış ve birliğin laboratuvarında teknik personellerce analizleri yapılmıştır. Analizlerde yağ, protein, yağsız kuruma madde, toplam kuru madde ve laktoz değerlerinin yanı sıra somatik hücre ve toplam bakteri sayısı ölçüm değerleri toplanmıştır. Analizler sonucunda sütler toplam bakteri yüküne göre dört farklı tipe ayrılmıştır. Hayvancılık işletmelerinin coğrafi konumları ve belirlenen süt tipine göre toplama rotaları oluşturulmuştur. Bu kapsamda önerilen model “Tank Bazında Bölünebilir Talepli Matematiksel Model” olup GAMS 23.4.3 versiyonunda CPLEX 12.1.0 Solver’ı kullanılarak çalıştırılmış ve optimum süt toplama rotaları oluşturulmuştur. Planlama 19 süt üreten büyükbaş hayvancılık işletmesinden Toplam Bakteri Sayısı esasına göre belirlenen 4 farklı tipteki sütün Toplama Merkezine belirli kısıtlar altında taşınmasını mümkün kılmaktadır. Son yıllarda yaşanan süt arzındaki artış işleme tesislerinin daha seçici davranmalarına imkân vermiştir. Bunun sonucu olarak daha temiz ve kaliteli sütü alma konusundaki kriterleri artırmıştır. Ayrıca bu işletmeler kalite değerleri yüksek süte daha fazla ücret ödemeyi de kabul etmektedirler. Niğde Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği’nin işleme tesisleri ile yaptığı kalite bazlı sözleşmeler sonucu yeni toplama modellerini uygulanması zorunlu hale gelmiştir. Bundan sora yapılacak çalışmalarda hayvancılık işletmesinden alınan sütün nihai ürün olarak tüketiciye gidinceye kadarki süreçte izlenebilirliği oldukça önemli bir çalışma konusu olacaktır.
Show more [+] Less [-]Comparison of The Fiber Characteristics of the Some Cotton Varieties Ginned by Using Sawgin and Rollergin
2021
Sevtap Kartal | Lale Efe
In this study carried out in 2015 under conditions of Kahramanmaraş province of Turkey, it was aimed at determining the effects of sawgin and rollergin methods on fiber quality in some cotton (Gossypium hirsutum L.) cultivars. In the study varieties of Lydia, Carisma, PG 2018, Flash, BA 440, BA 119 Maraş-92 and Erşan-92 were used as experimental materials. The trial was established according to factorial randomized block design with four replications. Seed cottons obtained from the trial were ginned in the rollergin and sawgin machines. In the obtained lint cotton samples, a number of fiber characteristics were determined by using HVI and AFIS fiber analysis devices. Ginnig outturn (38.6%), fiber length (30.21 mm), uniformity index (86.02%), fiber strength (31.76 g tex-1), spinning consistency index (SCI) (104.68) determined by using rollergin system were found higher than ones determined by using sawgin system (respectivelly 37.2%, 29.78 mm, 84.61%, 30.97 g tex-1, 94.50). Short fiber index (3.47%) and nep count (59.40 number g-1) obtained from rollergin system were found lower than ones obtained from sawgin system (respectivelly 4.38% and 119.34 number g-1). As a result it can be said that the rollergin method has positive effect on ginnig outturn, fiber length, uniformity index, fiber strength, spinning consistency index, short fiber index and nep count. When fiber length, fiber strength, spinning consistency index, nep size are considered together the best variety was Lydia cv. (respectivelly 30.87 mm, 32.56 g tex-1, 104.25, 675.63 μm). Ginning outturn, uniformity index, short fiber index, total particule number, dust particule number and trash count are considered together the best variety was Erşan-92 cv. (respectivelly 39.4%, 86.02%, 3.48%, 231.4 number g-1, 206.3 number g-1, 25.13 number g-1). For fiber fineness the best varieties were BA 119 and Maraş-92 cv. (respectivelly 4.78 mic. and 4.80 mic.).
Show more [+] Less [-]In Vitro Efficiency of Some Fungicides Against Neoscytalı̇dı̇um dı̇mı̇dı̇atum (Penz.) Crous and Slippers Causing Sudden Shoot Dry on Apricot Trees
2021
Aysun Eraslan Sür | Erçin Oksal
Turkey is known as a top producer and exporter of apricots, both fresh and dried. More than half of Turkey's apricot production is provided by Malatya province. There are many pests and diseases affecting apricots in addition to climatic factors such as frost and hail. Partial shoot drying and sudden drying in apricot orchards have increased in recent years. In this study, it was aimed to determine the chemical control possibilities of Neoscytalidium dimidiatum (Penz.) Crous &Slippers, which is one of the fungal agents that cause partial branch drying and sudden drying in apricot orchards in Malatya province by in vitro studies. For this purpose, Kale 4-C isolate of N. dimidiatum collected from Malatya in a previous study was used. Mycelial growth of N. dimidiatum Kale 4-C isolate in PDA were observed in 0 (control), 0.01, 0.03, 0.1, 1, 3, 10, 30 ve 100 μg/mL concentrations of Azoxystrobin 250g/L, Trifloxystrobin %50, Tebuconazole %25, Floupyram 200 g/L+Tebuconazole 200 g/L, Cyprodinil+Fludioxonil %37.5+25, %70 Thiophanate-Methyl and 400 g/L Phosphorous acide fungicides applications. As a result of the study, Floupyram 200g/L+Tebuconazole 200g/L ve Cyprodinil+Fludioxonil %37.5+25 fungicides effectively inhibited the mycelial growth of the fungus.
Show more [+] Less [-]Su Sertliğinin Filtre Kahvenin Uçucu Bileşenlerine ve Lezzetine Etkisi
2021
Ceyda Dadalı | Yeşim Elmacı
Su kahve hazırlamada kahve çeşidinden sonra ikinci önemli bileşen olup kahve kalitesini etkilemektedir. Bu çalışmada filtre kahve hazırlamada kullanılan dört farklı sertliğe sahip suyun (şişelenmiş, arıtma, orta sert ve sert su) filtre kahvenin uçucu bileşenlerine ve lezzetine etkisinin araştırılması amaçlanmıştır. En fazla sayıda uçucu bileşen orta sertlikteki su kullanılarak hazırlanan filtre kahvede (12 furan, 7 pirazin, 3 pirol, 2 aldehit, 1 furanon,1 keton, 1 piridin ve 1 tiyofen grubundan olmak üzere toplam 28 uçucu bileşen) belirlenmiştir. Filtre kahve hazırlamada kullanılan suyun sertliğinin 2-metilfuran, 2-metilbutanal, 5-metil-3-hegzanon, 1-metil-1H-pirol, 2-vinil-5-metilfuran, 2-(metoksimetil) furan, dihidro-2-metil- 3(2H)-furanon, 2-etil-3-metil-pirazin, 3-etil-2,5-dimetil-pirazin, 2-furankarboksaldehit, benzaldehit, 2,2'-bifuran ve 2,2'-metilenbisfuran uçucu bileşenlerinin alan yüzdesini etkilediği tespit edilmiştir. Koku karakterleri (kavrulmuş kahve (2,27), kavrulmuş fındık (2,35), badem (0,96), çiğ sebze (2,69), toprak (0,96)) sert suyla hazırlanan filtre kahvelerde düşük yoğunlukta algılanmıştır. Sert suyla hazırlanan filtre kahvede tat karakterlerinden acı (3,63) en fazla algılanırken, en az algılanan karakterler fındık (0,40), baharat (0,63), limon kabuğu (0,58), tatlı (1,04), ekşi (1,52) tat olmuştur. Orta sert suyla hazırlanan filtre kahvede ise fındık (1.63), baharat (1.96), limon kabuğu (3.21), tatlı (2.23) tat karakterleri yoğun algılanmıştır. Ekşilik yumuşak suyla hazırlanan örneklerde en yoğun algılanırken (3,55), orta sert suyla hazırlanan kahvelerde ekşiliğin yoğunluğu azalmış (2,55), en düşük ise sert suyla hazırlanan örneklerde (1,52) algılanmıştır. Çalışma sonucunda su sertliğinin filtre kahvenin lezzetini etkilediği belirlenmiş olup, daha fazla uçucu bileşen içeren filtre kahve elde edilmesi için filtre kahve hazırlanmada orta sertlikte suyun kullanılması önerilmektedir.
Show more [+] Less [-]