Refine search
Results 91-100 of 426
Effect of Growth Hormone Genetic Polymorphism on Calf Birth Weight Full text
2018
Zeynep Sönmez | Memiş Özdemir | Vecihi Aksakal
The aim of study were to present relationships between birth weight of 94 Holstein calves with genotype structures of each sample’s Growth Hormone (GH) determined through PCR-RFLP method and to detect the population’s genetic variation by determining the genotype and allel frequency distribution. In the study, according to the analysis result, it was determined that Growth Hormone gene LL genotype was 41.9 kg, LL was 40.8 kg, and VV was 42.2 kg for the birth weight. A significant relationship between birth weight with GH genotypes could not be found. It was seen that the calf population is not stable according to Hardy-Weinberg genetic balance test.
Show more [+] Less [-]Organik ve Konvansiyonel Üzüm Yetiştiriciliği Yöntemlerinin Asmadaki Bitki Besin Maddesi İçeriklerine Etkisi Full text
2018
Fadime Ateş | Bülent Yağmur | Çiğdem Takma
Bu çalışma üzüm üretiminde organik ürün aşaması olan 2006 ve 2007 yıllarında Manisa Bağcılık Araştırma Enstitüsü’ne ait Alaşehir-Yeşilyurt işletmesindeki, sulanabilir şartlarda, 15 yaşındaki Sultani Çekirdeksiz parselinde gerçekleştirilmiştir. Bu araştırma, Sultani Çekirdeksiz üzüm üretiminde önemli bir potansiyele sahip olan Manisa Alaşehir yöresinde organik ve konvansiyonel üretim yöntemlerinin yaprak ayası ve yaprak sapının besin elementleri içeriği (N, P, K, Ca, Mg, Fe, Zn ve Mn) üzerine etkisini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Tesadüf blokları deneme desenine göre 3 tekerrürlü olarak kurulan denemede organik ve konvansiyonel yetiştirme tekniği yöntemleri uygulanmıştır. Araştırma sonucunda Sultani Çekirdeksiz üzüm çeşidinin beslenmesi içeriği açısından konvansiyonel ile organik üzüm üretim yöntemleri birbirleriyle karşılaştırıldığında organik üretim yönteminde asmanın yaprak ayası ve yaprak sapının bitki besin maddesi içeriklerinin konvansiyonel yönteme göre daha yüksek değerlere sahip olduğu tespit edilmiştir.
Show more [+] Less [-]Challenges for a Transition from Peasant Agriculture to a Business Agriculture in Burkina Faso Full text
2018
Babou Sogue | Handan Akçaöz
Since the national farmers' day on May 12, 2017 in Kaya, Burkina Faso, the debate on agriculture has been to establish the agricultural entrepreneurship through the concept of agriculture as a family business (ACEF). And it is from this perspective that this study was conducted to analyse the financing possibilities open to family farming and to deduce the constraints of the transition from family farming to enterprise farming. To do this, we used the exegetical method to characterize the existing agricultural formations, to identify the means of financing and the constraints of the agricultural transition. The agricultural sector is strongly dominated by family farming with low physical and financial capital. The means of financing are self-financing and external financing. However, the transition will not be without problems because there are technical and political constraints to overcome.
Show more [+] Less [-]The Amino Acid Composition of Blue Swimming Crab (Portunus Segnis, Forskal, 1775) from The North Eastern Mediterranean Sea of Turkey Full text
2018
Engin Artar | İlkan Ali Olgunoğlu
This study was carried out to detect the content of amino acid in female and male specimens of blue swimming crab (Portunus segnis) obtained from (including 12 male crab and also 12 female crab) North Eastern Mediterranean Sea, Turkey. The protein was identified as 17.63% and 18.13% for female and male crab respevtively. Totally 9 essential amino acids were recorded in the present study. Lysine and leucine constituted the highest essential amino acid (EAA) concentrations in P. segnis. This species was found to be in good score in terms of the level of EAA and the EAA/Non-EAA ratios when compared with other economical crab species.
Show more [+] Less [-]Semi-Arid Plantation by Anatolian Black Pine and Its Effects on Soil Erosion and Soil Properties Full text
2018
Sezgin Hacisalihoglu
In this study, the effects of Anatolian Black pine [(Pinus nigra Arn. subsp. pallasiana (Lamb.) Holmboe] plantation on hydro-physical soil properties and soil loss were investigated. This study was carried out on the afforestation field of Anatolian Black Pine in the Gölbaşı district of Ankara province, which is included in the arid and semi-arid regions. Totally 48 soil sample in two soil depth level (0-20cm, 20-50cm) were collected from forest (36 soil sample) and barren (control) area (12 soil sample). Hydro-physically important soil properties were analysed [Sand (%), Silt (%), Clay (%), Organic Matter (%), pH, Field Capacity (%), Wilting Point (%), Saturation (%), Available Water Holding Capacity (cm/cm) Saturated Hydraulic Conductivity (cm/hr), Bulk Density (gr/cm3)]. And soil loss in a unit area by using ABAG (Allgemeine Boden Abtrags Gleichung) model was estimated. Soil properties and soil loss amount relations among the land use group were determined. Topsoil (0-20cm) and subsoil (20-50cm) properties except subsoil organic matter were significantly affected by land use group. Finally, Significant changes were found for annual soil loss amounts in a unit area. Avarage annual soil loss in planted area was found approximately 5.5 times less than barren area at 0-50 cm soil depth. Vegetation factor (C) which is one of the most important components of the soil loss equation, has been significantly affected by afforestation in a short period of 40 years and thus it was a variable to reduce to soil loss.
Show more [+] Less [-]Türkiye’de Yetiştirilen Bazı Sığır Irklarında GHR Geni Bakımından Genetik Çeşitlilik Full text
2018
Özden Çobanoğlu
Bu çalışmanın amacı ülkemizde yetiştirilen kültür ırkı süt sığırları ile bazı yerli sığır ırklarında Büyüme Hormonu Reseptörü (GHR) gen çeşitliliğinin belirlenmesidir. Çalışmada hayvan materyali olarak 468 Siyah Alaca (SA), 280 Jersey, 93 Boz Irk, 86 Yerli Kara (YK), 64 Doğu Anadolu Kırmızısı (DAK) kullanılmıştır. Popülasyonların GHR geni için FIS değerinin negatif bulunduğu Jersey, SA (Samsun), SA (Bursa) ve DAK’larda heterozigot bireylerin fazlalığı görülmüştür. Bu değerin pozitif bulunduğu Boz ırk ve YK’da ise homozigot bireyler daha fazladır. GHR lokusu bakımından Hardy-Weinberg oranından beklenen sapmalar YK hariç diğer popülasyonlarda önemli bulunmuştur. Genel popülasyon bazında ise %14 oranında heterozigot bireylerin fazlalığı ve Hardy-Weinberg oranından sapmalar önemli bulunmuştur. Popülasyonlar arasında genetik uzaklık değerleri ise 0,0004 ile 0,1881 arasında belirlenmiştir. Kümeleme analizi sonucunda iki temel kümenin şekillendiği görülmüştür. Bu kümelerin ilkinde Jersey ile YK bir alt kümede Boz ırkla genetik olarak yakın bir şekilde gözlenmiştir. Diğer ana kümede ise SA (Samsun) ve DAK bir kümede ve bu kümeye ise SA (Bursa) daha yakın bulunmuştur. Sonuç olarak ülkemizde yetiştirilen beş farklı sığır ırkında genetik olarak kümeleme analizi ile sınıflandırmaları yapılırken bu ırkların GHR geni açısından göstermiş oldukları genetik varyasyon da belirlenmiştir. Dolayısıyla bu ırklar açısından verim özelliklerinin artırılmasına yönelik bir genetik ilerlemenin mümkün olduğu söylenebilir.
Show more [+] Less [-]The Development of Optimal Cryopreservation Media For Longspine Scraper (Capoeta trutta) Sperm Full text
2018
Erdinç Şahinöz | Zafer Doğu | Faruk Aral
This study is performed to determine some of sperm quality after applying freezing / thawing process. Thus, the aim of this study is to examine different cryprotective agents with additives in terms of their effects at different pH on the cryopreservation process of longspine scraper (Capoeta trutta). The present study, twelve media were prepared by mixing three different cryoprotectants (dimethyl sulfoxide (DMSO, (CH3)2SO); methanol (CH3OH); methyl glycol (MG, CH3O (CH2)2OH)) with an extenders (glucose) at four different pH (7.2, 7.6, 8.0 and 8.4) for longspine scraper semen. Considering the findings from the examination (The motility rate after thawing process and duration of motility obtained in DMSO as 81% and 20 min, in methanol as 73% and 12 min, in methyl glycol as 60% and 15 min.), we can conclude that the DMSO is the best freezing media in order to create new essays in cryopreservation for sperm of Capoeta trutta in the future.
Show more [+] Less [-]Türkiye’de Orman, Park ve Fidanlıklarda Görülen Phytophthora Kök Çürüklüğü Hastalıkları ve Korunma Önlemleri Full text
2018
Seçil Akıllı Şimşek | Yakup Zekai Katırcıoğlu | Salih Maden
Phytophthora spp., Oomycetes sınıfında yer alan, tek ve çok yıllık bitkilerde kök, kök boğazı ve yaprak yanıklığı oluşturarak ani ölümlere yol açan önemli bir hastalık grubudur. Orman ağaçlarında ilk Phytophthora çalışması, Türkiye ormanlarının en yaygın ağacı olan meşelerde yapılmış ve ülkenin birçok bölgesinde, Phytophthora türlerinin bitkilerde kurumalar ve geriye ölüm belirtileri oluşturduğu, bu hastalıklara P. cinnamomi, P. citricola, P. cryptogea, P. gonapodyides, P. quercina, Phytophthora sp. 1 ve Phytophthora sp. 2’ in neden olduğu, en yaygın türün ise P. quercina olduğu belirlenmiştir. Phytophthora türlerinin yaygın olarak görüldüğü ikinci orman ağacı kestanedir ve ülkemizin hemen hemen her yöresinde Phytophthora kök çürüklüklerine rastlanmıştır. Kestanede dört türün hastalık yaptığı, bunlardan P. cambivora’nın daha çok iç bölgelerde bulunduğu, P. cinnamomi’ nin ise ılıman yerlerde sahil bölgelerde bulunduğu, P. plurivora ve P. cryptogea’ nın daha az oranda bulunduğu belirlenmiştir. Bu türlerden P. cambivora ve P. cryptogea, karaçamlarda da saptanmıştır. Diğer orman ağaçlarından Dişbudaklarda P. lacustris, Şimşirlerde P. plurivora, P. occultans; Atkestanelerinde P. citrophthora ve P. cactorum; Kokarağaçta P. nicotianae tespit edilmiştir. Ülkemizde incelenen birçok orman ve süs bitkisi üreten fidanlıklarda da Phytophthora hastalıkları belirlenmiştir. Değişik fidanlıklarda; P. cinnamomi, P. cryptogea, P. cactorum, P. citricola, P. megasperma ve P. syringae türlerinin hastalık oluşturduğu belirlenmiştir. Bu derlemede bu bulgular ile ilgili detaylı bilgi sunulmuştur.
Show more [+] Less [-]Kiraz ve Kayısı Ağacı Reçinelerinden Elde Edilen Yenilebilir Filmlerin Çilek (Fragaria ananassa) ve Yenidünya (Eriobotrya japonica) Meyvelerinin Kaplanmasında Kullanımları Full text
2018
Sema Özmert Ergin | Hilmi Yaman | Meltem Dilek
Bu çalışmada kiraz ve kayısı ağaçlarından sızan reçineler yenilebilir kaplama materyali olarak kullanıldı. Reçinelerin yenilebilir kaplama olarak uygun olup olmadıkları bazı kimyasal özellikleriyle incelendi. Karbon, hidrojen, azot ve kükürt yüzdeleri elementel analiz ile belirlendi. Yapılan analizler sonucunda her iki reçinenin de fenolik madde bakımından zengin olduğu bulundu ve antioksidan kapasitelerinin yüksek olduğu tespit edildi. Termal analizlerle reçinelerden elde edilen filmlerin ısıya karşı davranışları ve ağırlık kayıpları belirlendi. Bu analizlere göre, filmlerin 400°C’ye kadar ısıya dayanıklı oldukları bulundu. Filmlerin SEM ile elde edilen yüzey görüntülerinin homojen ve düzgün bir yapıda oldukları görüldü. Daha sonra, reçinelerden elde edilen film çözeltileriyle çilek ve yenidünya meyveleri kaplandı. 4±1°C’de buzdolabında muhafaza edilen kaplamalı/kaplamasız meyveler; raf ömrü, organoleptik ve mikrobiyolojik özellikler bakımından karşılaştırıldı. Filmlerin kaplanmış meyvelerin raf ömrünü uzattığı görüldü. Depolama sonunda kaplamasız örneklerin toplam bakteri, maya-küf ve koliform bakteri düzeyleri en yüksek seviyedeydi. Ayrıca, kaplamalar meyvelerin organoleptik özelliklerini olumlu etkiledi. Duyusal analiz testine göre kaplamalı meyveler, kaplamasız meyvelerden daha yüksek puanlara sahip oldular. Kiraz ve kayısı ağacı reçineleri yenilebilir kaplama olarak kullanıma uygun materyallerdir.
Show more [+] Less [-]Turmeric (Curcuma Longa): An Underutilized Phytogenic Additive in Poultry Nutrition Full text
2018
Olumuyiwa Joseph Olarotimi
The aim of this review paper is to explore the available information from research findings on the use of Turmeric (Curcuma longa) as a reliable phytogenic antibiotic for poultry production in the tropics especially in Nigeria and other countries. A wide range of phytogenic additives has found a growing interest in fortification of poultry diets. Supplementation of natural alternatives to antibiotic growth promoters in order to maintain both birds’ performance and health in the tropics will be a welcome development. Turmeric has reportedly been widely supplemented in poultry diets as natural alternative antibiotics in several studies with outstanding performances. The nutritional, medicinal, haematological and phyto-toxicological effects of turmeric were reviewed in this paper. Hence, turmeric supplementation at recommended inclusion rate in poultry feeds without posing any deleterious effects to the birds’ performances as well as the consumers of the products, and ultimately, leading to better profitability on the part of the farmers, will be a nutritional breakthrough for the farmers in the tropics.
Show more [+] Less [-]