Refinar búsqueda
Resultados 211-220 de 426
Contributions to The Morphology of Polyommatus (Agrodiaetus) Alibalii Carbonell, 2015 (Lepidoptera, Lycaenidae) Living Kahramanmaraş, Region, Turkey Texto completo
2018
Erol Atay | Cebeci Zeynel
Polyommatus (Agrodiaetus) alibalii is a new butterfly species which was described by Frederic Carbonell in 2015. In the Carbonell’s article, since the descriptive information about the species is limited, a further redescription study has been aimed for more detailed identification the species. This study was conducted in two stages with the field works in Kırksu Highland in Geben village of Andırın district of Kahramanmaraş province in Turkey in July and August in 2016 and 2017, and then laboratory works in the Zoology Laboratory at Mustafa Kemal University in Hatay, Turkey. In the field, behaviors of the adults have been observed and recorded in their habitats, and eight male and five female specimens of the species were collected for laboratory works. In this paper, the external morphology and genital structure of the male and female of the species were described in detail. In addition to P. alibalii, the male genital preparations of the species of P. theresiae (Schurian et al., 1992), P. iphigenia (Herrich-Schaffer, 1847), P. wagneri (Forster, 1956) and P. eurypilos (Gerhard, 1851) were prepared.
Mostrar más [+] Menos [-]Mesobuthus gibbosus (Brullé, 1832) (Scorpiones: Buthidae) Akrep Türünün Tarak Organının Fonksiyonel Morfolojisi ve Histolojisi Texto completo
2018
İlkay Çorak Öcal | Nazife Yiğit | Merve Oruç
Akrepler, Arachnida sınıfında zehirli arthropodlardan olup; örümcekler, keneler ve akarlar ile akraba oldukları düşünülmektedir. Ancak; akrepler, tarak organ (pektin) adı verilen duyu organı taşırlar ve bu yapılarıyla diğer akrabalarından ayrılırlar. Bu çalışmanın amacı, ışık mikroskobu ve taramalı elektron mikroskop (SEM) kullanarak Mesobuthus gibbosus (Brullé, 1832) (Scorpionidae: Buthidae) akrep türünün tarak organının (pektin) morfolojik ve histolojik özelliklerini belirlemektir. Tarak organı oluşturan dişlerin detaylı morfolojik ve histolojik yapıları rutin yöntemlerle parafine gömülerek, kesitler alınmış ve alınan kesitler hematoksilen-eosin ile boyanarak ışık mikroskobunda mikrografları kayıt edilmiştir. M. gibbosus’un pektinleri bir çift olarak mesosomal ikinci segmentin ventrolateral yerleşmiş olup, tarak şeklindeki her bir pektin organ marjinal lamella, farklı sayılardaki median lamella ve dişler olmak üzere üç kısımdan oluşmaktadır. Pektinlerde, çeşitli kutikular duyu kılları ve her bir dişin uç kısmında çok sayıda peg sensilla gözlenmiştir. M. gibbosus’un pektin organından alınan enine kesitlerde her bir peg sensilumun çok sayıda sinir hücresi ile ilişkili olduğu gözlenmiştir.
Mostrar más [+] Menos [-]Akdeniz Diyeti, Melatonin ve Sağlık Texto completo
2018
Merve Eda Eker | Sibel Karakaya
Akdeniz diyeti, Akdeniz çevresinde farklı ülkelerde yaşayan insanların yıllar boyu sürdürdüğü benzer yeme alışkanlıklarının bütünü olarak tanımlanmaktadır. Genellikle zengin fitokimyasal içeriği, yüksek miktarda diyet lifi içermesi ve fermente gıdaların ön planda oluşunun sağlık üstünde olumlu etkileri olduğu düşünülmektedir. Akdeniz diyetinde yer alan gıdalar, tüm bu özelliklerinin yanı sıra, melatonin bulundurması ile de öne çıkmaktadır. Melatonin zorunlu bir aminoasit olan triptofandan sentezlenen, bilinen en güçlü antioksidandır. Antioksidan, anti-inflamatuvar, antikanser özellik göstermesinin yanı sıra kardiyovasküler hastalıklar üzerinde iyileştirici etkisi ve vücuttaki sirkadyen ritimden sorumlu olması sağlık üzerinde geniş çapta ve oldukça fazla olumlu etkisi bulunduğunu göstermektedir. Melatonin içeren gıdaların tüketilmesi ile serum melatonin konsantrasyonları artmaktadır. Dolayısıyla, Akdeniz diyetinde bulunan gıdaların tüketimiyle, içeriklerindeki polifenollerin, diğer biyoaktif bileşenlerin melatoninle birlikte sinerjistik etki yaratması ve diyetten sağlanacak yararın maksimum düzeye çıkması beklenmektedir. Bu derlemede Akdeniz diyetinde yer alan gıdalar, bu gıdaların melatonin içerikleri ve tüketimleri sonucu beklenen sağlık faydaları üzerine odaklanılmıştır.
Mostrar más [+] Menos [-]The Antibacterial Activities of Lavandula stoechas and Crepis sancta Leaf and Flower Against Mastitis Pathogens and Enzymatic and Non-Enzymatic Antioxidant Activities of The Extracts Texto completo
2018
Nuray Ergün | Gülten Ökmen | Pınar Erdal | Pınar Erdal | Zafer Cantekin | Yaşar Ergün
The antibacterial and antioxidant activities of Lavandula stoechas and Crepis sancta extracts on subclinical mastitis bacteria in cows have not been reported to the present day. The aim of this work was to investigate of the antibacterial and antioxidant potential of methanol extract from L. stoechas and C. sancta. Methanol extracts were screened for antibacterial activity against mastitis pathogens. The antibacterial activity was tested using disc diffusion and broth dilution method. In addition, the plant extracts were tested against the stable DPPH (1,1-Diphenyl-2-picrylhydrazyl) free-radical. Additionally methanol extracts were screened for enzymatic antioxidant activity. The methanol extract of C. sancta showed maximum inhibition zone against S. aureus-18 (16 mm). MIC (minimum inhibition concentration) value was determined as 3250 µg/mL for test bacteria. The highest radical scavenging capacity (62 %) was obtained from the flower extracts of L. stoechas and the leaf extracts of C. sancta. The methanol extract of C. sancta displayed a strong antioxidant activity (trolox equivalent = 1.6 mM/g). It was determined that the activities of catalase (CAT) and ascorbate peroxidase (AP) enzymes were higher at the flowers of L. stoechas compared to the leaves. The extracts of L. stoechas and C. sancta leaf and flower have antibacterial and antioxidant potential against subclinic mastitis causative agent Staphylococci species.
Mostrar más [+] Menos [-]Bazı Model Toz Gıdaların Akışkanlığına ve Sıkıştırılabilirliğine Partikül Boyutunun Etkisinin PFT Toz Akışı Test Cihazı Kullanılarak Belirlenmesi Texto completo
2018
Ertan Ermiş | Rabia Güneş | İnci Zent
Toz gıdaların üretiminde akış davranışlarının belirlenmesi teknolojik uygulamalar açısından oldukça önemlidir. Toz akış davranışı verilerinin kullanıldığı bir uygulama, depo ünitesi dizaynıdır. Toz gıdaların akış davranışları partikül boyutu, dağılımı, parçacık şekli, parçacıkların kimyasal bileşimi, nem ve sıcaklık gibi parametrelere bağlı olduğundan bu parametrelerin belirlenmesi gereklidir. Bu amaçla kaya tuzu ve sofra şekeri tozlarının farklı partikül boyutlarındaki akış davranışları PFT Toz Akış Test Cihazı kullanılarak belirlenmiştir. Böylece tozların akış fonksiyonu, yığın kütle yoğunluğu ve sıkıştırılabilirlik özelliklerinin partikül boyutuna göre değişimi incelenmiştir. Kaya tuzu ve sofra şekeri örnekleri öğütme ve eleme işlemlerinden geçirilerek tuzdan 5 farklı fraksiyon, şekerden ise 7 farklı fraksiyon elde edilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre partikül boyutu büyüdükçe akışkanlığın kolaylaştığı, yoğunluğun arttığı, sıkıştırılabilirliğin ise azaldığı tespit edilmiştir. Bu parametrelerin önemli derecede değişim gösterdiği eşik partikül boyut değerinin 100-200 µm boyut aralığı olduğu tespit edilmiştir.
Mostrar más [+] Menos [-]Organik Olarak Üretilen Yumurtaların Bazı Besinsel ve Duyusal Özelliklerinin İyileştirilme Olanakları Texto completo
2018
Musa Karaalp | Hacer Kaya | Vecihi Aksakal
Organik olarak üretilen tavuk yumurtasının daha fazla besleyicilik ve duyusal özelliklere sahip olmasının yanı sıra sağlığa zararlı herhangi bir madde içermemesi, tüketicinin öncelikli beklentilerindendir. Araştırmalar, beklenenin aksine; kafes yumurtaları ile organik yumurtaların kuru madde, lipit ve yağ asitleri arasında önemli bir farklılık bulunmadığını göstermektedir. Organik yumurtanın kafes yumurtasına göre yaklaşık iki kat fiyata satılmasının sadece psikolojik ve etik motivasyon taşıdığı bildirilmektedir. Avrupa Birliği Konseyi organik yumurta üretiminde tavukların bazal rasyonun yanı sıra yeşil kaba yem materyallerine erişimini de gerekli görmektedir. Ancak bu erişimin sağlanması durumunda, organik olarak üretilen yumurta tüketici beklentilerine karşılık verebilir. Araştırmalar ülkemiz Organik Tarım Kanuna göre tavuk başına ayrılan 4 m2’lik gezinti alanının bu talepleri karşılamada yeterli olmadığını göstermektedir. Bu durum tavuklara ayrılan gezinti alanının çeşitli yem bitkileri ile rotasyona uygun olarak ekili olmasını sağlayacak şekilde artırılmasını veya gezinti alanına dışarıdan ilave yeşil kaba yem materyallerinin getirilmesini zorunlu kılmaktadır. Böylece fonksiyonel gıda özelliği olan bir ürün elde etmenin yanı sıra gagalama ve kanibalizmin azalarak hayvan refahının arttığı bir üretim tarzına ulaşılmış olacaktır. Bu derlemede organik yumurta üretiminde başta karotenoidler olmak üzere yağ asitleri gibi kimyasal içeriklerin artırılması ile renk, koku ve tat gibi duyusal özelliklerin iyileştirilme olanaklarına yönelik uygulamalara yer verilmiştir.
Mostrar más [+] Menos [-]Nanoteknolojik Tekniklerle Karotenoid Bileşenlerin Enkapsülasyonundaki Son Gelişmeler Texto completo
2018
Nuray İnan-Çınkır | Erdal Ağçam | Asiye Akyıldız
Gıda ve sağlık endüstrisi açısından karotenoid bileşenler önemli bir potansiyele sahiptir. Karotenoid bileşenler işlem ve depolama koşullarına bağlı olarak çevresel koşulların etkisiyle oksidasyona ve izomerasyona uğramaktadır. Ayrıca, sindirim sırasında gıda matriksinden tam olarak serbest kalamaması, parçalanması ve hidrofobik özellikte olması biyoyararlılığını da azaltmaktadır. Enkapsülasyon, istenmeyen çevresel koşullara karşı koruyucu fiziksel bir bariyer oluşturarak biyoaktif bileşenleri uygun kaplama materyalleri ile kaplanmasını sağlayan etkili bir işlem olarak tanımlanmaktadır. Son yıllarda karotenoidlerin dayanımını, işlenmesini ve biyoyararlığını geliştirmek için nanoteknolojinin gelişmesiyle beraber nanoenkapsülasyon teknolojisinin kullanımı giderek artmaktadır. Yapılan çalışmalar, nanoenkapsülasyonun, mikroenkapsülasyona göre daha fazla yüzey alanı sağlaması, yüksek enkapsülasyon etkinliği ve verimi, suda çözünürlüğü arttırması ve kontrollü salınımı geliştirmesi gibi özelliklere sahip olma potansiyelinin yüksek olduğunu göstermektedir. Bu derlemede, karotenoid bileşenlerin dayanımını arttırmak amacıyla kullanılan nanoenkapsülasyon tekniklerinin etkinliği ve bu alandaki son gelişmeler üzerinde durulmuştur.
Mostrar más [+] Menos [-]İstanbul İli Küçükçekmece İlçesinde Kamu Okullarındaki Kantinlerin Yapısal Özellikleri ve Sorunları Texto completo
2018
Faruk Adıgüzel | Nuray Kızılaslan
Bu araştırmanın amacı İstanbul-Küçükçekmece ilçesindeki okul kantinlerinin genel özellikleri ve sorunlarının saptanmasıdır. Araştırma verileri 2017 yılı Mayıs-Haziran döneminde 58 adet kantinciden anket yöntemi ile elde edilmiştir. Yöntem olarak frekans, yüzde dağılımlar ve ortalamalar kullanılmış ve sonuçlar yorumlanmıştır. Kantincilerin %65,52’sinin erkek, yaş ortalamalarının 44,28 yıl ve çoğunlukla ortaokul ve lise mezunu (%29,31) oldukları belirlenirken işin çoğunlukla aile geçimini sağlamak için (%84,48) yapıldığı bulunmuştur. Kantinlerin büyük çoğunluğunda (%93,10) işçi çalıştırıldığı saptanmış olup, ortalama 1,64 adet geçici ve 1,66 adet daimî işçi çalıştırıldığı hesaplanmıştır. Kantinler çoğunlukla okul içinde (%63,79) ve zemin katta (%56,76) hizmet vermektedir. Kantinlerde ürün temini toptancıdan (%100,00), haftalık (%75,86) ve peşin (%55,17) olarak yapılmaktadır. Karşılaşılan en önemli faaliyet sorunları okul çevresindeki işletmelerin oluşturduğu haksız rekabet (%79,31), kira bedelinin yüksekliği (%70,69) ve tatil sürelerinin uzun olmasıdır (%50,00). Okullarda sağlıklı beslenme ihtiyacının karşılanması ve alışkanlığının kazanılmasında kantinlerin mevcut yapısının bilinmesi ve kantincilerin sorunlarının dikkate alınması katkı sağlayabilir.
Mostrar más [+] Menos [-]Effect of Cassava Whey on the Physicochemical Parameters and Heavy Metals Distribution in Soil Texto completo
2018
Segun Michael Abegunde | Simeon Ajibade Akinyele | Isaac Olatunde Awonyemi
The processes involved in the conversion of cassava tuber into various products generate large volumes of wastes in solid, liquid and gaseous forms. These wastes when discharged into the environment have serious environmental impacts on the natural composition and structure of soil. The aim of this research work was to investigate the effects of cassava whey on the physicochemical properties and metal contents of soil samples around Gari facrory at Erinfun Village along Federal Polytechnic road, Ado-Ekiti. The physicochemical parameters determined were the pH, moisture content, loss on ignition, organic matter, water holding capacity, bulk density, particle density, total porosity, calcium (Ca), magnesium (Mg) and cyanide (CN). Heavy metals determined were lead (Pb), zinc (Zn), copper (Cu), manganese (Mn), cadmium (Cd), chromium (Cr) and iron (Fe). The presence of cassava whey in the soil led to increasing soil acidity, moisture content, water holding capacity, CN, Cr, Ni, Pb and As concentrations while reductions were observed in total porosity, organic matter, loss on ignition, particle density, Ca, Mg, Fe, Mn and Zn concentrations. The results show appreciable variations of physicochemical parameters and heavy metal contents when compared to the control sample.
Mostrar más [+] Menos [-]Determination of Listeria monocytogenes and Serotypes in Modified Atmosphere Packed Ground and Cubed Beef Samples Texto completo
2018
Adem Özkiraz | Ali Gücükoğlu
This study was conducted to determine the Listeria monocytogenes’s presence, serotypes and resistance against various antibiotics in modified atmosphere packaged (MAP) ground and cubed beef samples. Five of ground (5/50-10%) and 3 of cubed beef samples (3/50-6%) were identified as L. monocytogenes positive in MAP samples. Eleven L. monocytogenes isolates that obtained from samples being investigated in term of hlyA gene by PCR method have verified that this gene (100%). In serotyping results, 3 of 8 isolate that obtained from MAP ground beef samples were 1/2a, the other 3 isolate was 1/2b and the remaining 2 isolate was 4b. Also, 1 of 3 isolate that obtained from MAP cubed beef samples were 1/2b, the other one isolate was 1/2c and the last one was 4b. One isolate against (9%) ampicillin, 2 isolate against (18.2%) chloramphenicol, 3 isolate against (27.2%) erythromycin, 4 isolate against (36.3%) oxytetracycline and 4 isolate against (36.3%) penicillin G, 6 isolate against (54.5%) tetracycline and 3 isolate against (27.2%) vancomycin was resistant in 11 L. monocytogenes isolates that confirmed by PCR. The L. monocytogenes isolates were found to be resistant to one or more antibiotics in antibiotic-resistance test results. In conclusion, applying of national residue monitoring program by official authority for prevention of intensive antibiotic use in order to prevent the development of resistant strains to antibiotics has great importance.
Mostrar más [+] Menos [-]